Simülasyona Direnmek: Elektrik Akımı ve Ölüm

[LEVH]

Bugün artık insan yaşamının elektriksel bir süreç olduğunu biliyoruz. Nöronlar arası iletişim, kalbin çalışması, ve benzeri vücut fonksiyonları elektrik sinyalleriyle çalışıyor. Bunu ben söylemiyorum, (güya çok) modern bilim söylüyor. Ben söylesem kimse itibar etmezdi, onlar söyleyince, gel sana Nobel verelim, Plutzer verelim, verelim de verelim. Ben söyleyince, hadi ordan ne anlatıyon birader.

Şimdi mesela elektrik çarpılınca insan ölüyor genelde değil mi. Çok böyle şiddetli olunca ölüyoruz. Şimdi vücut fonksiyonlarımız elektrikle çalışıyorsa, elektrik çarptığında bu fonksiyonların bazısı tersine çalışır, bazısı aşırı yükleme olur, vücut iflas eder. O yüzden ölüyoruz. Peki neden boğuluyoruz? Nefes alamadığımız için mi, yoksa suya girdiğimiz için bir daha çalışamıyor muyuz. İşin ilginç tarafı oksijene de ihtiyaç duyuyoruz. Demek ki oksijen bu elektrik devresinin olmazsa olmazlarından.

Dünya hayatı ne demiştik? Simülasyon, dalgalar, manyetik alanlarla gelen mesajlar, vesaire vesaire. Şimdi biz deney olarak sinyal kesici jammerlarla bir kutu yapalım ve içine yerleşelim. Bu durumda simülasyonun sinyalleri bana ulaşır mı? Ulaşamaz mı?

a) Sinyaller bana ulaşamaz. Bu durumda simülasyonun dışarıda kurgulandığını anlarım.
b) Hala ulaşıyorsa sinyaller beynimin içindedir. Bu durumda bir cihaza bağlı olarak simülasyonu yaşadığım sonucu çıkar.

O halde, simülasyon eğer varsa bunun içerde mi dışarda mı olduğunu bu şekilde anlayabilirim. Bunu anladıktan sonra alternatifleri kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Örneğin, sinyal ulaşmıyorsa ya simülasyon dışardadır, ya da manyetik alanı kullanan başka bir sistem kuruludur. Sinyal ulaşıyorsa ya simülasyon beynimin içindedir, ya da manyetik alan gerçek bir fiziksel büyüklük değildir.

Bunun gibi.

Fakat vücudun elektrikle çalışması ve elektrik verilen kişilerde travma görülmesi açıkça elektrik ve manyetik alanın vücut bütünlüğü ve akıl sağlığı üzerinde doğrudan etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bir başka ihtimal, sinyal kesildiği an ölme ihtimalidir. Yukarıdaki ihtimallerin gerçekliğini öğrenmek için ölme riskini almaya değer mi? Zaten bu düşüncedeki biri için hayatın bir kıymeti olmadığından dolayı risk edilecek bir durum ortada yoktur. Bu yüzden evet, değer.


Sinyal kesici sistemleri araştırdım bu arada, şimdi yani. 300 liradan 20 bin liraya kadar sistemler var. Fakat en pahalı olanlar dışındakilerin etkisi çok sınırlı. 20 bin liralık sistemin de ne kadar güvenilir olduğundan endişeliyim. Bu yüzden mesela kendim bir sistem kurmak daha mantıklı görünüyor.

Bu da ya elektrik devresi şeklinde bir sistem kurup ortasında durmak, ya da mıknatıslardan kurulu bir odanın içinde durmak gibi olabilir. Bu durumda içerde yoğun bir manyetik alan oluşacak ama bu manyetik alan dışarıdan izole olacaktır.

Bir başka seçenek, dışı izostatik yönden tamamen izole bir oda yapmak. Örneğin çok kalın kurşun ya da alüminyum duvarları olan bir oda gibi. Böyle odalar hastanelerin radyoloji bölümlerinde var.

Bu gibi odalarda odanın içinde kafayı yeme ihtimali var ama böyle bir durumda en azından neyin doğru olduğunu öğrenme ihtimali yüksek.

Her halükarda her durumda vücuda verilecek elektrik ya da içinde olunacak güçlü bir manyetik alan içerden gelen sinyalleri kısmen de olsa bozacak ve dışarıdan gelen sinyalleri engelleyeceği için simülasyonun beni yönlendirmesini önlemiş olacaktır. Bu durumda bu aldatmaca da biter ve gerçekler görünür olur. Bunun bir iki yöntemi daha var ama onları sonradan inceleyeceğim.

[Şüpheci Dinsiz]

Nereden başlamalı...

İnsan beyni manyetik alandan etkilenerek şaşırtılamaz, aldatılamaz, algıladığı gerçeklik değiştirilemez. Haliyle hayal ürünü simülasyoncudan gelen sinyalleri jammer ile engelleme girişimi boşunadır, gülünçtür.

Beyin, bilgilerin kayıt edildiği nöron ve bilgiler arasındaki ilişkiyi kuran sinapsları kullanarak düşünür, muhakeme eder, karar verir, eyleme geçer. Vücuttaki sinir sistemi, hem sensörlük yaparak vücudun aldığı uyarıları beyne iletir, hem beynin emirlerini kaslara ileterek eylemi başlatır. Sinirlerin bilgi iletimi mikrovoltlar seviyesinde biyoelektrik ile olur.

İnsan vücudunun elektrik akımına kapılmasının yaşamsal tehlike sınırı 10 miliamper olarak kabul edilir. Bu sınır aşıldığında sinir sisteminin kaslara veya beyne gönderdiği uyarılar tahribata sebep olur, sınır çok aşıldığında oluşan tahribat yaşamsal fonksiyonları geri dönülmez biçimde bozar. Örneğin solunum altyapısı bozulur, solunum durur, kalbin ritmik atmasını sağlayan kas-sinir sistemi bozulur, kalp durur.

Sinir sisteminin bilgi iletme şekli biyoelektrik ile olur demiştim. Aslında çok karmaşık biyokimyasal bir süreçtir. Ardı ardına dizili hücreler birbirlerine bilgi iletmek için biyokimyasal salgı salgılarlar, sonraki hücre algı probuna gelen kimyasalı algılar, o da biyokimsayal salgı salgılayarak sonraki hücreye iletir. Bu sırada mikrovoltlar seviyesinde elektrik üretilir. Baştan sona biyokimyasal bir iletimdir.

Sinir sisteminde, nöron sinaps yapısında manyetik alandan etkilenmesi için ne bir donanım vardır, ne de etkilendiğine dair bir gözlem vardır. Bununla birlikte uzun süreli yoğun manyetik-elektrik alana maruz kalan insanlarda kanser riskinin arttığı gözlemlenmiş bir olgudur. Bu sebeple cep telefonları-mikrodalga fırınlar hep itiraz konusu olmuştur, baz istasyonları, tv-radyo vericilerinin insanların yaşadığı alanların dışına inşa etmeleri istenmiştir.

İnsan beynindeki nöron-sinaps yapısı doğumdan sonra öğrendikleri-yaşadıklarıyla şekillenir. Her öğrenilen, her yalanlanan, her farkına varılan bilgiyle beynin fiziksel nöron-sinaps haritası değişir. Bu her insan için unique (benzersiz) olan yapıya manyetik alanla erişip manipüle edilebileceğini düşünmek, hem de bu yapının manyetik alanlara sağır bir yapı olduğu düşünüldüğüne, hakikaten gülünçtür.

Neyse.

[LEVH]

F=B*I*A nedir biliyor musun? FBI değil. Bir B manyetik alanda bulunan, A Alanına sahip ve içinden I akımı geçen bir cismin maruz kaldığı manyetik kuvvettir.

İnsan az da olsa elektrik akımı üreten bir nesnedir. İçinde az da olsa elektrik akımı vardır. Hatta Tesla'nın bu konuda yapmış olduğu bir deney var, derideki elektriği kullanarak düşük akımla çalışan ampülü sadece eliyle tutarak yakmıştır.

İnsan, içinde elektrik olan bir cisim olduğundan dolayı bir manyetik alana maruz kaldığında ona bir kuvvet uygulanır. Bu kuvvet de manyetik kuvvettir.

Manyetik alanın beyne etkisini öğrenmeniz için manyetik alan-epilepsi ilişkisini öğrenmeniz gerekir. Nörologların hepsi bilir ki epileptik nöbetler elektrik işlemlerdir ve manyetik alanlarla doğrudan ilişkilidir. Yani epilepsi nöbeti geçirme potansiyeli olan birisi manyetik alandan geçiyorsa nöbeti tetiklenebilir. Tabi bu kişiler manyetik hassasiyeti olan kişiler. Bizim gibi hassasiyeti olmayanlar da mutlaka az çok etkilenir. Çok etkilensen zaten nöbet geçirmeye başlarsın, bayılma filan da olabiliyor.Kurusıkı atmıyorum yani, bu işlerden muzdarip tanıdıklarımız olduğu için araştırdığım bir konu. Uzaktan bakılınca ilgisi yok gibi görünebilir ama çok ilgileri var. Yeter ki araştıralım, öğrenelim.

[SanyaBooth]

Üç mesaj da gayet güzel, anlamlı. İnsanı düşünmeye sevk ediyor teşekkürler.