"Biz asılız. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Biz asılız ve vekillerimiz var. Seçtik veya başkaları seçti. Saygı duyuyoruz. Çoğunluğu aldılar. Dolayısıyla bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil. Olur. 'Ben yaptım oldu'. Menderes ne dedi? 'Odunu koysam mebus yaparım. Siz isteseniz şeriatı bile getiririz' dedi. Bunlar geçmişte olan şeyler. Ne oldu sonuçta? Onlar ne oldu? Türkiye ne oldu? Niye Türkiye karışsın? Yasalarımızda ne varsa onun uygulanması gerekiyor. Anayasamızda ne varsa, AİHM karar vermiş. Aczmendileri düşünün. Acmendilerden bir grup 'Ben de üniversiteye bu kılıkla geleceğim' derse. Öteki üç renkli bayrağını taktı 'Ben böyle geleceğim' derse. Onlara da mı izin vereceğiz? Bir kurallar dizini içinde yaşıyoruz, hepimizin bir sistemin içinde olması gerekiyor."
Türkan Saylan'ı sevmem, düşüncelerini de paylaşmam. Ama yargılarken insaflı olmak gerekiyor.
Anladığım kadarı ile havaalanında irticalen verilmiş bir demeçten bir cümle alınmış. Genel olarak
bakıldığında düşünsel olarak netleşmemiş, kafası karışık bir aydının sıradan bir demeci.
Niye bu ülkede sürekli çatışmalar oluyor ne zaman bitecek bu ayrılıklar. Bizler bu çatışmalardan ne zaman kurtulacağız.Ne zaman bu ülkenin halkı rahat edecek.Geçmi
şte Alevi -Sünni, ve Devrimci -Ülkücü şimdi ise *laik- antilaik, çatışmaları bunlar yetmezmiş gibi birde bölücülük.Sınırlarımızdada coğu bize kin duyan ülkeler Arabı ,Ermenisi,kürdü,Yunanı ve bunlarla geçmişte ve şimdide *yaşanan sorunlar.Rahat güzü görmedi atalarımız bizlerde rahat yüzü göremiyoruz. Böyle giderse cocuklarımız ve torunlarımızda göremiyecek.YOKMU BU MİLLETİN BİR SAHİBİ
Yöneticiliğin püf noktalarından biridir. Stres altında verilen kararlar.
Sadece bunun için Stres Yönetim ölçümleri ve eğitimleri dahi vardır.
Bize göre de en önemli vazgeçilmezidir yöneticiliğin.
Bunu tüm insanlara genellemek çok yanlış olmaz. Bu durumda da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Rahat zamanlarda, rutinde insan davranışlarının çok büyük bir belirleyiciliği yoktur. Nihayetinde herkes sabah kalkar, trafiğe çıkar, işe gider, çalışır, yemek yer, akşam eve döner, ailesi ile vakit geçirir, yatar...
Stres ve çatışma anlarında ise insan davranışları değişir.
Her sabah saat 07.00 kalkan kişiyi, aniden 05.00 te yatağından kaldırın.
Normal trafikteki kişiye, küçük dahi olsa bir trafik kazası geçirtin.
İşinden kovulduğunu söyleyin.
Aç bırakın.
Sosyal korunmadan mahrum bırakın.
Uykusuz bırakın.
.
.
Nihayetinde bu kişinin alacağı kararlar değişecektir. Bu normaldir.
Ancak bu değişimin mantıklı olması ve tepkiselliği ile, insan karakterleri ayrışır.
Kimisine güvenilir, kimisine güvenilmez denilebilinir.
Kimisinin korkak, kimisinin cesur olduğu anlaşılır.
Etkileyen ile etkilenen ortaya çıkar.
Kısaca maskenin düştüğü andır o an.
Ve gerçeklerin görüldüğü an.
İlahi komedya başlamıştır artık.
Dante dahi sonucu etkileyemez.
Sizin de; "Anladığım kadarı ile havaalanında irticalen verilmiş bir demeçten bir cümle alınmış. Genel olarak
bakıldığında düşünsel olarak netleşmemiş, kafası karışık bir aydının sıradan bir demeci"
Söyleminiz olayı doğrular nitelikte ancak sonuçlarımız farklıdır.
İlk yazımızdaki Hz. Wikipediadan alıntıladığım hayat hikayesi gereği beklentilerimizin bir hayli altında kalmıştır bu söylem.
Hem de bir hayli...
Bir de unutmadan..
Yargılamak bize göre değildir.
Biz gördüğümüzü aktardık. Düşüncemizi ekledik.
Hepsi bu
Siz mhmmd arkadaş siz aynaya baktığınızda neler görüyorsunuz herhalde bir tecrübeniz varki benim sorularıma bana aynaya bak cevabını görürsün dediniz.
Evet engin tecrübenizden bizde istifade edelimki boş boş aynaya bakmıyalım.Nedir bu işin kerameti be usta haydi anlatda gözlerimizdeki perde kalksın.
Ayna, gerçekliktir.
Ayna, yalan söylemez.
Bu bir
İkincisi de;
Bizlerin toplamıdır halk, bizlerden oluşur devlet ve o devletin sahibi. Biz ne isek toplum da odur, devlet de, devletin sahibi de.
mhmmd Arkadaş ayna misalin benim şahsıma yapılmışdı bir topluma değil .Hayatımda hiçbir zaman neme lazımcılık yapmadım.Ömrümün coğunu belkide içinde yaşadığım topluma biraz faydam olur düşüncesiyle gençken derneklerde daha sonralarıda bir siyasi partide yıllarca yöneticilik yaparak geçirdim.Bu uğurda maddi ve manevi zararlarada uğradım.Ben demokrasiye katılımın sadece dört veye beş yılda bir oy atarak gerçekleşmeyeceğine inanan bir insanım ve buna inandığım içinde yukarıda saydığım görevlerde bulundum.Bu mücadelerde şunu gördüm halkımızın coğunun politikacılardan istediği sadece kendi şahsi çıkarları toplumumuzun çıkarları değil.İnsanlarımızın gönlünü topluma hizmet yapmakla kazanamıyorsun ancak onların şahsına yaptığın hizmetlerin önemi var işte bu bireysel çıkar ilişkileri *insana bıkkınlık veriyor ve toplum için yaptığım mücadelede hiçbir adım ilerlememenin hayal kırıklığını yaşıyorsun anlatmak istediğim buydu.
Hadi mhmmd arkadaş sıra sende bu toplum için ne yaptın anlat bakalım.