21-03-2011, 03:44
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
|
|
Cennette Oturak Alemi, Huri Yok.
Allah Rahmân 50’de şöyle diyor: "O İKİ bahçede akan iki pınar..."
Süleyman Ateş ise Rahmân 56’nın çevirisinde şöyle diyor: "Orada (eşlerinden başkalarına bakmayan) öyle dilberler var ki daha önce onları ne insan ne de cin kanatmamıştır."
Men çe guyem, tamburam çe guyet!
Allah nelerden söz ediyor, Süleyman Ateş misillu geleneğin uleması nelerden? Ve hangisi doğru söylüyor; Allah mı onlar mı? Buyurun ilgili ayetleri birlikte okuyalım ve görelim.
Rahmân sûresi (Sûre 55):
46.Rabbinin makamından korkanlara İKİ bahçe var
48.güzelliklerle dolu.
50.o İKİ YERDE akan iki pınar (FÎHİMA);
52.o İKİ yerde her meyveden ikişer.
54.Cennet halkı ipek astarlı döşeklere yaslanırlar;
……İKİ bahçenin DEVŞİRMELİKLERİ yakın mı yakın;
56.o ikiden çok yerde KÂSİRÂTUT TARF (fîhinne)
……ki daha önce hiçbir insan ve cin dokunmamıştır onlara.
Allah’ın doğru söylediğinin ilk kanıtı FÎHİMA ve "fîhinne" kelimeleri.
50’de FÎHİMA dendiği halde 56’da neden fîhinne deniyor? Bunu akledelim. Ama KÂSİRÂTUT TARF nedir onu görelim önce. FÎHİMA ve fîhinne’yi sonra ele almak üzere ilkin "kâsirâtut tarf"ın Allah tarafından açıklanan anlamını görelim.
Cevabını aradığımız soru şu:
KÂSİRÂTUT TARF, geleneğin Süleyman Ateş misillu ulemasına göre daha önce hiçbir insan ve hiçbir cin tarafından kanatılmamış ve cennette eşlerinden başkalarına bakmayan kısık bakışlı DİLBERLER midir ya da o zevatın gözden kaçırdığı başka bir şey mi?
"Erkeğim gelecek te kızlığımı bozacak!" diye şen şakrak bekleyen iri gözler, kısık bakışlar, tomurcuk memeler.
Sâd sûresi (Sûre 38).
Allah "kâsirâtut tarf"ın anlamını orda açıklıyor:
49.Sakınanlara güzel bir gelecek var:
50.kapıları onlara açık Adn bahçeleri.
51.Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler.
52.Ve yanı başlarında KÂSİRÂTUT TARFİ etrâbâ.
53.Hesap günü için size söz verilen işte bu,
54.tükenmeyen rızkımız - rızkuna
İşte bu. KÂSİRÂTUT TARF "Erkekler gelse de bizi kanatsa!" diye bekleyen hûriler değil Allah’ın "Rızkım-rızkuna" dediği meyveler ve içecekler yani "rızık"tır ve kadınlar dahil bütün cennet halkına sunuluyorlar.
Allah aşkına, cenneti hak eden kadınlar ne yapsın kızlıklarının bozulmasını bekleyen hurileri, kadın kadına cinsel ilişki haram olduğuna göre?
Fîhima ve fîhinne’ye gelince FÎHİMA "o İKİ yerde" demek, fîhinne ise "o İKİDEN ÇOK yerde". Bu neyi kanıtlar? Ayet 54 "devşirmelik" denen meyve ağaçlarından söz ediyor çünkü İKİDEN ÇOK olan onlar. O halde "kâsirâtut tarf" meyvedir. Bunu kanıtlar. Çünkü ağaçların içinde meyve olur, huri değil. Bu kadar açık ve net.
Ayet 56'da ayrıca şu söyleniyor: ordaki "kâsirâtut tarf"a kadınlı erkekli cennet halkından önce hiçbir insan ve cin dokunmamıştır.
Elbet dokunmamıştır çünkü öteki dünyanın rızıkları onlar. Bu dünyada yoklar ki dokunulup tadılsınlar.
Cennet halkı kendilerine o rızıklardan her verilişinde "Bu, daha önce de bize verilen rızık. Ama BENZERLERİ verilmişti," diyecekler (2:25). Dikkat! Aynıları değil benzerleri. Çünkü bu dünyada UHREVÎ rızık yok.
KÂSİRÂT kelimesinin fiil hali olan KASARA belli bir şeyi yapmamak, onsuz olmak anlamına geliyor. Örneğin "namazsız" olmak (4:101). İşte burda da o durum var. Cennet meyveleri "mesafesiz"dir.
Uhrevî ortamda mesafeler kaldırılmıştır; yiyecek ve içecekleriniz elinizin altındadır. Onlara bulunduğunuz yerden uzanıverip ulaşacaksınız. Cennet yaşamıyla ilgili bu kolaylık örneğin İNSAN sûresi ayet 14'te açıklanıyor. Süleyman Ateş’in çevirisi:
Cennetin gölgeleri üzerlerine yaklaşmış ve ...
... meyvaları eğildikçe eğilmiştir.
O halde Allah 56’da "Ve mesafesiz dalların uçlarında meyveler!" diyor. Yani ne kısık bakışlı iri gözler var ortada ne kızlığı bozulacak dilberler! Desteksiz atmış geleneğin uleması.
Rahmân sûresine devam.
58.Yakut ve mercan gibi.
60.İyiliğin karşılığı iyilik değil mi?
62.İkisinin yanı sıra iki bahçe daha,
64.yemyeşil.
66.O İKİ yerde akan iki pınar (FÎHİMA),
68.o İKİ yerde meyve ağaçları, hurmalar, narlar (FÎHİMA);
70.o İKİDEN ÇOK yerde ise güzelim kazanımlar (fîhinne).
72.Çadırlarda, yakın mı yakın, TERTEMİZ,
74.daha önce insanların ve cinlerin asla dokunmadığı.
FÎHİMA-FÎHİNNE ayrımı burda da karşımıza çıkıyor. 66'da ve 68'de FÎHİMÂ var, İKİ yerde demek. Yani şırıldayan pınarlar "o İKİ bahçe"nin içindedir; hurma ağaçları, nar ağaçları da öyle. Ama 70’te fîhinne var. "İKİDEN ÇOK yerde" demek bu. O halde HAYRÂTUN HİSÂN "ikiden çok olan ağaçlar"ın içindedir yani meyvedir HAYRÂTUN HİSÂN: güzel kazanımlar.
Cennetteki KADINLAR ve erkekler ölmeden önce hak edip amel defterlerine yazdırmışlar "hayrâtun hisân"ı. İKİDEN ÇOK yerdeler şimdi yani ağaçların içinde, ellerinin uzanıp ulaşıvereceği kadar yakınlarında.
Geleneğin çevirilerinde bu gerçek te göz ardı edilip ayet 70’teki "fîhinne hayrâtun hisân" ifadesine Arapça metinden kopuk bir anlam verilmiş.
Örneğin, içlerinde iyi mi iyi, güzel mi güzel HANIMLAR var (Y N Öztürk).
Bakar mısınız "o İKİDEN ÇOK yerde" anlamına gelen fîhinne Y N Öztürk’ün çevirisinde nasıl da İÇLERİNDE olup çıkıvermiş. Oysa "içlerinde" İKİ bahçenin içinde anlamına da gelir İKİDEN ÇOK ağaçların içinde de. O da olur bu da. Şiş te yanmasın kebab da.
Ama Kuran o da olur bu da olur, şiş te yanmasın kebeb da kaçamağını kaldırmıyor işte. Allah’ın gerçeği o ki "güzelim kazanımlar" İKİDEN ÇOK olan ağaçların içindedir. Yani meyvedir onlar, huri muri değil.
Burada sözlerle şu resim çiziliyor:
Şol cennetin erkek ve kadın halkı ÇADIRLARDAKİ ipek astarlı döşeklere karşılıklı oturmuş, mutlu mesut hoşbeş etmekte. Ellerini uzatıp ulaşıverecekleri kadar yakınlarında standart, temiz, leziz meyveler. Yığın yığın.
Ayet 72'de geçen "hûrun maksûrât" ifadesindeki HÛR "ak"tır, TERTEMİZ. Örneğin İsa nebinin yardımcıları madden ve manen tertemiz idi. O yüzden HAVÂRİYYÛN olarak anılırlar. "Havâriler şöyle dediler: Allah’ın yardımcılarıyız biz. Allah’a iman ettik. Müslümanız. Tanık ol!" (3:53).
55:72’deki HÛR ve 3:53’teki HAVARİYYÛN aynı kökten gelen kelimeler.
76.Yemyeşil yastıklara ve güzelim yaygılara yaslanırlar.
78.Kutludur senin ağırlayan, görkemli Rabbinin adı!
Sadak allahul azîm - Yüce Allah doğru söyler.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
________________________________
Kaynak: yaseen'in "companions of Heaven" başlıklı makalesi.
http://www.free-minds.org/hur
Konu Hasan Akçay tarafından (21-03-2011 Saat 03:59 ) değiştirilmiştir.
|
21-03-2011, 03:53
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615
|
|
Demek ruhlara muz veriliyor cennette
Siz kanada'ya gelin daha olmmeden gorun cenneti, oldukten sonra gorebileceginize o kadar emin degilim.
Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
|
21-03-2011, 04:12
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880
|
|
Kusura bakmayın sayın Hasan Akçay,
fakat tezinizin savunulacak bir yanı yok.
(1) Rahman/56'yı ''zevce, eş, dilber, güzel kadın'' vs. olarak çeviren sadece Süleyman Ateş değil!
Diyanet İşleri (eski ve yeni), Abdulbaki Gölpınarlı, Elmalılı Hamdi Yazır, Adem Uğur, Ahmet Tekin, Ömer Nasuhi Bilmen, Ahmet Varol, Ali Bulaç, Ali Fikri Yavuz, Bekir Sadak, Celal Yıldırım, Gültekin Onan, Şaban Piriş, Suat Yıldırım
... gibi farklı ekollerden gelen din adamlarının tamamı bu şekilde çevirmiş.
Üstelik sadece 'geleneksel' ekollerin temsilcileri de değil, 'yenilikçilerden' olan
Edip Yüksel, Muhammed Esed, Yaşar Nuri Öztürk de ayeti bu şekilde çevirmişler!
=> kaynak
(2) Zaten mesele sadece 'meal' veya 'çeviri' meselesi de değil. Doğrudan Arapça konuşan İslam alimleri de bu ayeti 1400 yıldır bu şekilde anlamış ve yorumlamış. Herşeye gücü yeten, sonsuz ilim sahibi Allah, ''iyice anlayasınız diye sizin dilinizden, Arapça gönderiyorum, herşey apaçık'' dediği Kuran'ı öylesine hatalı/zayıf ifadelerle göndermiş olacak ki, 1400 yıl boyunca tüm muhtabları yanlış anlamış olacak ve 20-21. yüzyılın modernist, hanif müslümanları birden bire doğru anlamı bulmuş olacak... İnandırıcı değil...
(3) ''Huri'' meselesi sadece Rahman/56 ve 72'de de geçmiyor zaten.
Örneğin:
(Arapça orijinalini ve tüm türkçe meallerini okumak için, ayet linklerine tıklayınız.)
- Duhan/54
İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.
- Tur/20
Onlara: Yaptıklarınıza karşılık sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak âfiyetle yeyin, için (denilir). Ayrıca biz onları, ceylan gözlü hûrilerle evlendirmişizdir.
- Vakıa/22
Saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler,
- Nebe/31-34
Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.
|
21-03-2011, 04:30
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
|
|
Hoca tez değil yalanlar derlemiş ,telifi kendine ait.
Cesaret edip tek tek o ayetleri kelime kelime koysana hoca.
Rahman 56
1.fî hinne: onlarda2.kâsirâtu: bakışlarını yalnız eşlerine hasreten3.et tarfi: bakışlar 4.lem yatmis-hunne: onlara(kadınlara), kendilerine temas etmemiştir, dokunmamıştır 5.insun: insan(lar) 6.kable-hum: onlardan(erkeklerden) önce 7.ve lâ: ve olmaz 8.cânnun: cinler
Meali
Onlarda(kadınlarda-hunun) sadece eşlerine dönük bakışlar var. Onlara(kadınlara-hunun) onlardan(erkeklerden-hum) önce hiç bir insan ve cin dokunmamıştır.
Yusuf ali :arapçadan ingilizceye çeviri.
Rahman 56
In them will be (Maidens), chaste, restraining their glances, whom no man or Jinn before them has touched;-
Onları hiç bir adam ne bir cin dokunmuştur onların bakışlarına , yasaklama,onlar (bakireler) iffetli sağlıklı olur onlara(eşlerine); -
Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
|
21-03-2011, 04:36
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
|
|
Rahman 62
1.ve min dûni-himâ: ve bu ikisinden başka var 2.cennetâni: iki cennet
Rahman 64
1.mudhâmmetâni: ikisi de yemyeşil
Rahman 66
1.fî-himâ: ikisinde var 2.aynâni: iki pınar 3.naddâhatân: devamlı fışkırıp gürül gürül akan
Rahman 68
1.fî himâ: ikisinde vardır 2.fâkihetun: meyveler 3.ve nahlun: ve hurma(lar) 4.ve rummânun: ve nar(lar)
Rahman 70
1.fî hinne: onlarda vardır 2.hayrâtun: hayırlı olanlar, şükür ve hamde vesile olanlar 3.hisânun: güzel olanlar, güzeller, güzel kadınlar
rahman 72
1.hûrun: huriler 2.maksûrâtun: korunmuş, himaye edilen, belli bir yerde ikâmet eden, dışarıda dolaşmayan 3.fî: içinde, de 4.el hiyâmi: otağlar, özel çadırlar, özel mekânlar
Rahman 74
1.lem yatmishunne: ne onlara temas etmemiştir, dokunmamıştır 2.insun: insan(lar) 3.kablehum: onlardan önce 4.ve lâ: ve ne de 5.cânnun: cinler
Arkadaşlar rahman 70 teki hisanun kelimesi utanmayı ve anlamayı bilene yeter.
Çünkü nisa: kadın ve hurun: huriler kelimesinin birleşiminden oluşan huri güzelliğini anlatan (çok güzel kadın anlamına gelen ) bir kelimedir.
Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
|
21-03-2011, 04:47
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
|
|
Sad 50
1.cennâti adnin: adn cennetleri 2.mufettehaten: açılmış olan 3.lehum: onlar için 4.el ebvâbu: kapılar
Kapıları onlara açılmış olan adn cennetleri vardır.
Sad51
1.muttekîne: karşılıklı yaslanarak oturanlar 2.fîhâ: orada, içinde 3.yed'ûne: davet ediyorlar, istiyorlar, isterler 4.fîhâ: orada, içinde 5.bi fâkihetin: meyveleri 6.kesîretin: çok 7.ve şerâbin: ve içecek
Orada yaslanıp oturarak pekçok meyve ve içecek isterler.
52
1.ve ınde-hum: ve yanlarında vardır 2.kâsırâtu: bakışlarını saklayanlar 3.et tarfi: bakışlar 4.etrâbun: yaşıtlar, aynı yaşta olan
52. ayette baştaki ve öceki cümlelerden farklı bir cümleye başlandığını belirtir. Noktalama işareti gibi kullanılır.Bu kuranda çok kullanılan yöntemdir.
1.ve ınde-hum:ve yanlarında vardır ve cümle başlangıcıdır. Hum (erkeklerin yanlarında vardır) Üst ayetlerdekiler ödüllerin sıralanması, meyve şu bu ve burdada etrabun akran, birbirine yaşıt kelimesi ve kısık bakışlılar hurileri anlatıyor.
Bir insan nasıl inanıyorum dediği dini inkar derecesinde yalanlarla savunur. e pes artık...Cennet diye bir yer olmadığı kesin. Ancak ne yazıkki bu dünya var ve bu din bezirganlarının elinde dünya.
Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
|
21-03-2011, 06:28
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
|
|
ulpian´isimli üyeden Alıntı
(3) ''Huri'' meselesi sadece Rahman/56 ve 72'de de geçmiyor zaten. Örneğin:...
|
Merhaba ulpian. Bu ayetlerin her birinin Arapçası:
Duhan/54:Kezâlik(kezâlike), ve zevvecnâhum bi hûrin în.
Tur/20:Muttekiîne alâ sururin masfûfeh, ve zevvecnâhum bi hûrin înin.
Vakıa/22:Ve hûrun înun.
Nebe
31.Ve kevâıbe etrâbâ.
32.Hadâika ve a’nâbâ.
33.Ve kevâıbe etrâbâ.
34.Ve ke’sen dihâkâ.
Bir kerede yalnızca birini ele alalım. İlkin hangisini istersiniz?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
|
21-03-2011, 08:22
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
|
|
Duhân sûresi
51.Sakınanlar güven içindedir
52.bahçeler, pınar başlarında
53.ipekler, atlaslar içinde; yüz yüze
54.İşte böyle; tertemiz pınarlarla da eşleriz onları
..…Kezâlik, ve zevvecnâhum bi hûrin în
54’teki YÜZEVVİCNA gelenekçilere göre EVLENDİRİRİZ anlamına geliyor ama gerçekte EŞLERİZ demek. Kanıt Şûra sûresinde:
49.Allah istediğine kız çocuklar verir istediğine oğlanlar
50.ya da onları kızlar ve erkekler halinde eşler.
…..Ev yuzevvicuhum zukrânen ve inâsâ
Hem Duhân 54’te hem Şûrâ 50’de ZEVVECE fiili var.
Şûrâ’ya bakar mısınız. 49’da Allah’ın ana babalara verdiği çocuklardan söz ediliyor, ve 50’de "Allah isterse onları eşler" deniyor yani onları eş yapar, ama EVLENDİRİR? Asla! Çünkü kardeş onlar.
ZEVVECE fiilinin taşıdığı anlam işte bu. Eşlemek, eş yapmak, bir araya getirmek. Allah bir ana babaya vereceği çocukları kızlar ve erkekler olarak EŞLER, ikili yapar onları, bir araya getirir. Diyanet "Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir" diyor. Bence güzel bir çeviri.
54’teki ÎN ise pınarlar demek. Türevlerini görmek için lütfen tıklayın. 44:54 ikinci 31'de.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
|
21-03-2011, 12:48
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
|
|
Vâkı’a sûresi
20.Ve seçtikleri meyveler,
21.ve kuş etleri canları çektiğince,
22.ve tertemiz pınarlar - ve hûrun în,
23.saklı inciler gibi
İstiridyenin içinde saklanan inci suyun üstüne tertemiz çıkıyor.
Yerin altında saklanan zemzem suyu yerin üstüne tertemiz çıkıyor.
İstiridyelerin içinde inciler nasıl saklıysa yerin altında da sular öyle saklı; sonra yerin üzerine "tertemiz pınarlar" olarak çıkıyorlar - hûrun în.
|
21-03-2011, 13:26
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
|
|
Hoca kaç kere çarpıtma dedim
zevvec(çoğul ezvaç) Bu kelime her bir çiftten diğerini temsildir. Yani eş, çift , ikiden biri*nin diğerine göre eşliğidir,. Dişi ise erkeği, siyah ise beyazı, iyi ise kötüyü gibi. Tıpkı ying yanga benzer.
Bu kelimeyi gördüğünüz yerde karşılıklı eş veya birinden bahsediliyorsa bu kelime varsa diğeriyle birlikteliği eşini(eşlerini) anlatır.
Kadın ile ilgili yazıyorsa erkeği kast eder erkeğe yönelikse kadını ifade eder. Genelde cinsiyete yönelik bir kelimedir.EŞLEŞTİRMEK GENEL ANLAMIDIR.
ZEVC,ZEVCE AYNI KÖKTEN GELİR.
Hûri temiz el değmemiş genç bakire kız
Hisânun : kadına has güzellik(güzel kadın)
Zevvac. mutlaka birbirini tamamlayıcı karşı cins yada türlerin birlikteliğidir.Asla iki tane aynı şeyden bahsetmez.Hala aynı üçkağıdı yapıp kelimelerle oynuyorsun.
Şura elli çok açık karşılıklı iki çiftten bahistir. Yani kız ve erkek.Buda seni yalanlıyor zaten. Cennet ödüllerinde erkek karşılığı kadını nereye saklayacaksın a hoca.
Ateş ve su, iyi ve kötü, kadın ve erkek karşılığıdır ve cennet vaadlerindede çiftleştirmek, eşleştirmektir erkekleri hurilerle.
Ayrıca hur değil hurin denir.Yani temiz değil temizler demen gerekirdi hoca.
Senin çarpıtmanla bile pınar değil ordaki inin. Temizler pınarlarla Eşleriz değil eşleştiririz.
Hoca çoğulları gözden kaçırıyorsun.
Biz onları temizler pınarlarla eşleriz.
Kimi Hum(erkekleri)
Erkekleri temizler pınarlar eşleriz.
Hoca dilbilgisi kuralları bile yalanlar seni.Arapça bilmeyenler bile anlar bunu.
Neyse Hoca dalga geçmeyi bırak. Birini ele alacakmış. Hepsi elinde kalır.Çünkü sen kafirsin.
Hoca kelime anlamlarını kafasına göre çarpıtarak huriyi el değmemiş, bakire anlamından, zevvecci eş, çift, çiftleştirmek anlamından, inini gözlerden, ve tüm ayetleride dilbilgisi kurallarından özellikle uzaklaştırmakta.
De geettimmmm...
Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:31 .
|