Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 03-03-2013, 08:22
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Kuran'daki Miras probleminin sırrı çözüldü!!!

Arkadaşlar, bu çözüme geçmeden önce, size bu çözüme neden olan "Yeni İslamcılar"ı tanıtmak istiyorum.

YENİ İSLAMCILAR

İşte karşınızda, o da benim toplayabildiğim, Yeni İslamcılar!


Bana göre Yeni İslamcılar sinema dünyamızdaki "Yeni Sinemacılar" gibidir. Fakat bir farkla; Yeni Sinemacılar başlangıçta bir sinema platformu olarak kuruldu, daha sonra bir ekole dönüştü ama çok kısa ömürlü oldu. Bu bakımdan ben Yeni İslamcılar'ın halkımızı aydınlatması dileğiyle uzun ömürlü olmasını dilerim.

Yeni İslamcılar'ın kitaplarının yayınları "Rebeze Yayınları"nda yapılmakla birlikte, başlıkta geçen miras probleminin sırrını çözen kitap Hakkı Yılmaz'ın "Necm Necm Kuran'ın Türkçe Meali"nden geliyor.

Müfessir & Yazar Hakkı Yılmaz, Kur'an'ı Kerim üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyor. Özellikle 11 ciltlik tefsiri ile ezberleri bozan ve İslam düşüncesine kattığı yeni bakış açılarıyla biliniyor. Yazarın tüm eserleri bu sette yer alıyor.

Eren ERDEM, bir "Ezber Bozanlar" programında söylemişti: "Bu şekilde (Kahire Metni) Kuran okumak büyük bir hatadır; insanı katil eder."

Peki Kuran nasıl gelmişti?

Şimdiki Kuran'daki gibi değil tabii ki. Yani sure sure değil. Örneğin konumuz nedeniyle "Nisa Suresi"ni ele alalım. Bu sure bir anda gelmedi; "Necm Necm (Bölük Bölük)" şeklinde geldi. Bu bölükler bir ayet topluluğunu ifade eder. Örneğin bu surenin "Kelale" ilgili kısımları olan (Elmalılı Hamdi Yazır'a göre. Ki o da bu bilgiyi önceki tefsir ve hadislerden topluyor) 12. ayetinin son kısmı 632 yılının kışında gelirken, 176. ayet ise yazında geliyor. Bu da Nisa suresinin bölük bölük ayetler topluluğu şeklinde gelse bile, bu ayetlerin farklı bir kornolojik sıralamada geldiğini gösterir bize.

Müfessir ve yazar Hakkı Yılmaz, "Tebyînu'l-Kur’ân" adını verdiği Kuran'ın orijinalleştirilmesi çalışmasında ilk 10 sayfalık "Sunuş" kısmında bu durumu uzun uzun anlatır ve 11. sayfada "Resmi Mushafa Göre Sure Fihristi"ni verir. Bu orijinal sıralamaya göre Nisa suresi 92. sıradadır. Oysa 1924'te standartlaştırılan ve elimizdeki Kuran olarak bilinen "Kahire Metni"ne göre bu sure 4. sıradadır.

Orijinal Kuran'da Miras Ayetlerinin Geçtiği Bölümler

Hakkı Yılmaz'ın "Tebyînu'l-Kur’ân"ında yani Orijinal Kuran'da miras ayetlerinin bulunduğu muhtemel bölüm (sayfa 336-Necm 530) şu şekildedir:

Necm: 530

33. Ve Biz, anne, baba ve akrabaların bıraktıkları herşey için mirasçılar belirledik. Yeminlerinizin bağladığı kimseler; sözlü, senetli, yasal borçlu olduğunuz kimseler ve vasiyetle hak sahibi kılınmış kimseler onların nasiplerini de hemen verin. Şüphesiz Allah, her şeye en iyi şâhittir.

11. Allah, size evlatlarınız hakkında Allah'tan bir taksim olarak yükümlülük ulaştırır: Erkek için, iki kadın payı kadardır. Eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden fazla iseler, o zaman geride bırakılmış şeylerin üçte-ikisidir. Ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona yarısıdır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana-babanın her birine altıda-bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, o zaman anası için üçte-birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa anası için altıda-birdir. Bu paylar, ölenin yaptığı vasiyet ve borçlardan sonradır. Babalarınız ve çocuklarınız; hangisinin size yarar bakımından daha yakın olduğunu, siz bilemezsiniz. Şüphesiz Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır.

176. Senden kelâle/birinci derecede mirasçısı olmayan kişiler hakkında fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size fetva verecektir.” Çocuğu olmayan, kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse, bıraktığı şeyin yarısı kız kardeşinindir. Ve oğlan kardeş, kız kardeşin çocuğu yoksa ona mirasçı olur. Eğer çocuksuz oğlan kardeşe mirasçı olan kız kardeşler, iki kişi iseler çocuksuz ölen oğlan kardeşin bıraktığının üçte-ikisi onlarındır. Eğer çocuksuz ölen kişinin kardeşleri erkek ve kadın kardeşler iseler, o zaman erkek için iki kadının payı vardır. Allah, sapmayasınız diye açığa koyuyor ve Allah, her şeyi en iyi bilendir.

12. Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet bir çocukları varsa o zaman yapmış olduğu vasiyet ve borçtan sonra mirasın dörtte-biri sizindir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınızın dörtte-biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınızın, yapmış olduğunuz vasiyet ve borçtan sonra sekizde-biri hanımlarınızındır. Eğer ölen bir erkek veya kadın, birinci dereceden mirasçısı; eşi, çocuğu ve ana-babası olmadan miras bırakıyor ve kendisinin bir erkek veya kız kardeşi bulunuyorsa, bunlardan her birine, yapmış olduğu vasiyet ve borçtan sonra, zarara uğratılmadan altıda-biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler, üçte-birde ortaktırlar. Bunlar, Allah tarafından bir ulaştırılmış yükümlülüktür. Ve Allah, en iyi bilen ve çok yumuşak davranandır. 366

(9, 2/4, Nisâ/33, 11, 176, 12)

366. Bu pasajı, teknik gerekçeler ve anlam bilgisi gereği Resmi Mushaf'tan farklı tertip ettik. Ayrıntılı açıklamalar için bkz. Tebyîn.
Burada gördüğünüz gibi, ayetlerin başında yer alan sayılar, bu ayetlerin şimdiki Kuran'daki yerini ve bu ayetlerin olduğu Necm 530 da Orijinal Kuran'daki yerini gösteriyor. Bu Necm'de Nisa suresinin 33. ayeti hariç, diğerleri Kuran'daki miras ayetleri olarak bilinen ayetleri gösterir. Dikkat ederseniz, bu Necm'in sonunda "366" ile bir not düşülmüş ve ben de bu dipnotu buraya aldım. Bu dipnot az önce yukarıda söylediğim gibi Elmalılı Hamdi Yazır'ın da işaret ettiği gibi bir teknik sorunu gösterir.

Elmalılı Hamdi Yazır, bu teknik sorun hakkında "KURAN'I KERİM TEFSİRİ (ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)"ndeki Nisa suresinin sonunda şu bilgileri verir:

176-"Kelâle"nin mânâsı sûrenin baş tarafında (Nisâ, 4/12) âyetinde geçmişti. (Oraya bakınız). Bir rivayete göre birincisi kışın, bu ikinci âyet de yazın inmiş ve bunun için buna "yaz âyeti" denilmiştir. O yaz (Al-i İmran, 3/97) âyeti inmiş, Resullullah Mekke'ye gitmek için hazırlık yapıyordu. Bu sırada, yani veda haccına gidilirken Medine'den çıkılmadan ve bazılarının görüşüne göre yolda bir âyet inmiştir. Berâ b. Azib (r.a.) bunun en son nazil olan âyet, Berâe sûresinin en son nazil olan sûre olduğunu ve sahabeden birçoğu da son nazil olan âyetlerden olduğunu söylemişlerdir. Nüzul sebebi hakkında da Câbir b. Abdillâh (r.a.)'den rivayet edilmiştir ki:" Resulullah (s.a.v.) ziyaretime gelmiş idi, hastaydım 'Ey Allah'ın Resulü ben kelâle (babası ve çocuğu olmayan)yim, malımı ne yapayım?' Diğer bir rivayette: Miras kimindir? Bana ancak kelâle varis olacak' dedim. Bu âyet bu sebeple nazil oldu. "Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir hutbesinde demiştir ki: "Allah Teâlâ'nın Nisâ sûresinde ferâiz (miras hukuku ) hakkında indirmiş olduğu âyetlerden birincisi çocuk ve baba hakkındadır. İkincisi koca, karısı ve ana bir kardeşler hakkındadır. Üçüncüsü ana, baba bir veya baba bir kardeşler hakkındadır." Şu halde Erkek veya kız bir çocuğu bulunmayan bir adam ölür ve "ana-baba bir", yahut "baba bir " bir kız kardeşi bulunursa, terikesini (bıraktığı malı)n yarısı kız kardeşinin farz hakkıdır. Diğer yarı, asabe (baba tarafından akraba)si varsa onun, yoksa redden yine kız kardeşinindir. Oğlu bulunursa kız kardeş düşer, kızı bulunursa kız kardeşin belki bir farzı olmaz. "Kız kardeşleri, kızlarla birlikte asabe yapınız" hadis-i şerifi gereğince asabe olur.
Buraya kadar her şey gayet açık. Yani bu teknik sorun nedeniyle Nisa suresinin 12. ayetinin son kısmı ile 176. ayeti son Necm'lerden birinin içinde yer alması gerektiği açık. Ama bundan daha açık olan bir şey varsa, o da sonradan keşfedilmiş olduğu bilinen "Avl" yöntemine dayanak olan Nisa suresinin 13. ayetidir.

Kahire Metni'ne göre hareket eden biri, miras ayetleri Nisa 11, 12. ayetlerinden sonra gelen 13. ayete göre "Avl" yöntemini savunabilir ve buna da hiç kimse karşı çıkamaz. Fakat kazın ayağı öyle değil. Çünkü Orijinal Kuran'da bu 13. ayetin yeri bambaşkadır ve 11. ile 12. ayetlerle hiçbir ilişkisi yoktur.

Hakkı Yılmaz'a göre 13. ayetin olduğu yer aşağıda verilen Necm 531'dir ve sözkonusu bu ayet başka bir anlam bütünlüğü içinde yer alır:


Necm: 531

29. Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı –kendi rızanızla yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere– aranızda haksız yolla yemeyin, kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.

30. Ve kim, düşmanlık ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş olarak bu yasakları işlerse, yakında Biz, onu ateşe sokarız. Ve onu ateşe atmak, Allah'a çok kolaydır.

31. Eğer siz, yasaklandığınız şeylerin büyüklerinden sakınırsanız, kötülüklerinizi sizden örteriz. Ve sizi saygın giriş yerine girdiririz.

32. Ve Allah'ın bazınıza, diğerlerinizden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Ve Allah'ın fazlından isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.

13. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Elçisi'ne itâat ederse Allah onu, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir. İşte bu da, çok büyük kurtuluştur.

14. Ve kim Allah'a ve O'nun Elçisi'ne karşı gelir ve O'nun sınırlarını aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalmak üzere cehenneme girdirir. Ve alçaltıcı azap onun içindir.

(9,2/4, Nisâ/29-32, 13-14)
Burada gördüğünüz gibi, 13. ayet 32. ayetten hemen sonra geliyor ve "Avl" yöntemine dayanak olarak gösterilen 13. ayetteki "Sınır" kelimesi, "Ve Allah'ın bazınıza, diğerlerinizden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır." ifadesindeki erkek ve kadına verilen paylara işaret ediyor. Aynı şekilde, 14. ayette de geçen "Sınır" kelimesi "Allah'a ver Resülüne karşı gelenler" içindir.

Demek ki Eski İslamcılar'ın "Avl" için uydurduğu 13. ayetteki "Sınır" kelimesinin "Avl" yöntemi için geçerli değil; ve fakat, erkek ve kadınlara verilen paylar için geçerli imiş. Bu bir.

İkincisi, Necm 530'un sonunda yazılan 366 no'lu dipnotun tarihsel bir geçerliliğe sahip olup olmadığıdır. Belki de bu mesele Eski İslamcılar'ın rivayetlerden hareketle söylediği gibi değil (ki sonuçta bu rivayetler de Kuran'dan 250-300 yıl sonra yazılmıştır), buradaki gibi ya da buradakine benzerdir.

Not: Bildiğiniz gibi, "Upuaut" eski Mısır'da "Yolları Açan (The Opener of the Ways)" anlamına gelir ve bu Tanrı bir çakal başı ya da tam çakal olan bir adam şeklinde tasvir edilir. Ama öyle anlaşılıyor ki, Hakkı Yılmaz benden daha çakal çıktı!

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.

Konu upuaut tarafından (03-03-2013 Saat 08:33 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 03-03-2013, 09:14
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

hakikat03´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
....
(...) Belki de gerçek sizin bildiğinizden farklıdır.

Şüphesiz durum bunu gösteriyor. O zaman bırakalım, Yeni İslamcılar ufkumuzu açsınlar.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.

Konu ALKA tarafından (04-03-2013 Saat 17:43 ) değiştirilmiştir. Sebep: alıntı silindiği için mesajdaki alıntı da silindi
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 03-03-2013, 09:52
hakikat03 hakikat03 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Feb 2013
Mesajlar: 105
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Belki de gerçek sizin bildiğinizden farklıdır.

Şüphesiz durum bunu gösteriyor. O zaman bırakalım, Yeni İslamcılar ufkumuzu açsınlar.
ben yeni islamcılara değil peygamberimizin getirdiği islama inanıyorum
Allah (c.c) Ayetlerle
peygamberimiz hadislerle
her şeyi açıklamış daha ne arayacağım ben
(...)

Konu ALKA tarafından (04-03-2013 Saat 17:44 ) değiştirilmiştir. Sebep: Kişisel ifadeler silindi
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 03-03-2013, 11:56
Olimpiyat Olimpiyat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Apr 2011
Bulunduğu yer: İstanbul-İzmir hattı :)
Mesajlar: 1.474
Standart

Yani bu sorun çözülmek için 21. yüzyılı mı bekledi...
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 03-03-2013, 12:18
hakikat03 hakikat03 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Feb 2013
Mesajlar: 105
Standart

Olimpiyat´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani bu sorun çözülmek için 21. yüzyılı mı bekledi...
anlamak istediğiniz ve ayetten çıkarmak istediğiniz şeye bağlı bak bakalım genç aydınlar
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 03-03-2013, 18:06
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Kuran'daki miras ayetleri gerçekte nasıl idi?

hakikat03´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
anlamak istediğiniz ve ayetten çıkarmak istediğiniz şeye bağlı bak bakalım genç aydınlar
Sayın hakikat03, sizin verdiğiniz linkteki miras paylaşımını biliyoruz ve buna itiraz ediyoruz zaten.

"Avl" uydurma bir yöntemdir!

Sizin verdiğiniz link, herkes tarafından bilinen "İslamda Miras Hukuku ve Avliyye ve Reddiyye" şeklinde Geleneksel İslamcılar tarafından ele alınan konudur. Buna göre Geleneksel İslamcılar, Kuran'a göre miras paylaşımını Nisa 13'teki "Sınır (Limit)" kavramı altında Nisa 11, 12 ve 176'daki oranlara göre yapar.

İyi ama, Nisa suresi kronolojik olarak bu şekilde gelmedi ki. Yani Nisa suresi kronolojik olarak (1,2,3,...), 11, 12, 13, (...),176 şeklinde sırasıyla gelmedi ki. Elmalılı Hamdi Yazır, ki bu ilk mesajımda da geçer, Nisa suresinin "Kelale (Babasız ve çocuksuz kimse)" ilgili 12. ayetin son kısmı ile 176. ayeti peygamberin ölüm yıldönümü olan M.S. 632'de geldi. Müfessir ve yazar Hakkı Yılmaz, bunun bir teknik sorun olduğunu ve zorunlu olarak "Necm 530"da yazmak zorunda kaldığını belirtir.

Yine Hakkı Yılmaz'a göre, "Sınır" kavramının geçtiği Nisa 13 ayeti "Necm 531"de geçer. Buradaki anlama göre "Sınır" kavramı ticaret yapan ve erkek ile kadına düşen paylar ile ilgilidir. Oysa Geleneksel İslamcılar, 13. ayetteki bu "Sınır" kavramını "Avl" ve ondan türeyen "Reddiye" yöntemlerinde bir dayanak olarak kullanırlar ama yanlış şekilde kullanırlar.

Demek ki Hz. Muhammed, miras ayetlerini "Necm 530" ya da onun gibi bir bölümde verirken sadece Sümer-Babil'deki miras tabletlerindeki gibi oranları (payları) vermiştir ancak başlangıçta toplam miras miktarını vermediği için eksik bırakmıştır.

Peki Sümer-Babil'de miras paylaşımı nasıldı? Bunu da aşağıda kısaca özetlediğim konuya bir bakalım.

Sümer-Babil'deki Miras Paylaşımı

Kuran'daki miras ayetleri (Nisa 11, 12, 176 ya da "Necm 530") gerçekten de ilginçtir. Bu ayetlerin veriliş şekli M.Ö. 2300-1800 tarihli Sümerli ve Babil tabletlerindeki gibidir. Ama bir farkla; Babil tabletlerinin hemen hepsinde, hiç istinasız, daha mirasçıların payları verilmeden, 1. satırda mirasçılara dağıtılacak olan toplam miras miktarı yazılırdı.

Bu durumda şu sonuçlar ortaya çıkar:

1. Sümer-Babil miras tabletlerinin en başına toplam miras miktarı yazılırdı. Bu, "Necm 530"da yok!

2. Daha sonraki satırlarda mirasçıların payları yazılırdı. Bu ise "Necm 530"da mevcuttur.

Bütün Sümer-Babil Katipleri miras tabletlerini böyle yazarlardı. Fakat bununla birlikte, tabletlerde mirasın nasıl dağıtıldığına ait hiçbir kural vermezdiler. Bu kural/lar ancak tabletleri inceleyen bilimadamlarının uzun soluklu çalışmaları sonrasında çıkabilir. Dikkat ediniz, çıkabilir diyorum çünkü her tabletteki miras paylaşımı çözülecek diye bir kural yok. Bu nedenle bir miras tableti bazen birkaç günde, bazen birkaç ayda, bazen de yıllar sonra (bu, 50 yıl da olabilir, 100 yıl da) çözümlenebilir. Yani bu işin hiçbir garantisi yoktur!

Demek ki Necm 530 (Nisa 11, 12, 176)'da 2. duruma göre tabletlerdeki gibi salt oranlar veriliyor ama 1. durumdakine dair ne toplam miras miktarı, ne de herhangi bir kural verilmiyor. Bunlar Necm 530'u Sümer-Babil tabletlerinden ayıran en belirgin farklardır.

Bu belirgin farklar üzerinde dururken, şuna dikkat etmek gerekiyor:

1. Necm 530'dan önce toplam miras miktarının verilmesi gerekirdi.
2. Necm 530'dan sonra mirasın paylaşımı için bir kural verilmeliydi.

Sizce Kuran'da bunlardan hangisi/hangileri olmalı idi? Çoğunuzun aklına 2. durum gelecek ama bu durum yalnızca matematik kitaplarında ele alınır ki, 2. şık doğru diyenler fena halde yanılıyor, derim.

Oysa Kuran'da, Necm 530'da aranan cevap 1. şıktadır. Çünkü Sümerli ve Babilli Katipler, 2'den fazla kişiye miras dağıtımı yaptıklarında, miras tabletlerinin ilk satırına toplam miras miktarını yazarlardı. Bunu yapmak Katipler için zorunluydu, çünkü hem o günün yasaları, hem de mesleki namusları gereği bu gerekliydi. Katipler, salt bu bilgiyle mirasın nasıl dağıtılmış olduğunu (ki ilacı (kuralı) tabletin içindeydi) tek bir hamleyle böylece belirtmiş oluyorlardı.

Burada Sümer ve Babilliler 2 kişi için nasıl miras paylaşımı yapıyorlardı diye bir soru aklınıza gelecek olursa, bu onlar için aşikar (açık) idi. Aşikar olan bu paylaşım, "Büyük Oğul'a 2 pay, Küçük Oğul'a 1 pay" şeklindeydi. Bu duruma ilişkin Sümer tabletlerinde böyle bir örneğe rastlayamıyoruz (ki buradan Sümerliler'in bu kuralı bilmediği sonucu çıkmaz. Zira onların miras örnekleri 2'den fazla kişi için daha karmaşıktır. Yani onlara göre bu kural son derece açıktır) ama, Babil'de Hammurabi, Rim-Sin dönemlerine ait LARSA tabletlerinde doğrudan buna ilişkin tablet örnekleri vardır elimizde.

Şimdi kronolojik sıralamayı takip edersek şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor:

1. Sümer miras tabletleri (M.Ö. 2050'ler, III. UR Hanedanlığı).
2. Babil miras tabletleri (M.Ö. 1800'ler, Eski Babil Dönemi, Larsa tabletleri).
3. Tevrat (M.Ö. 580'de Babil Kralı Nabukadnezar tarafından Babil'den kovulan Yahudiler Sümer tabletlerinden Larsa tabletlerine taşınan ve oradan da Nabukadnezar dönemine kadar taşınan "Büyük Oğul'a 2 pay, Küçük Oğul'a 1 pay" kuralını hiç değiştirmeden Tevrat'a koydular).
4. Kuran (M.S. 625'te Nisa 11, 12 ve 176 ayetlerinin (ki bunların "Necm 530"daki gibi toplu bir şekilde verilmiş olması olasılığı daha yüksek gözükür) verildiği rivayet edilir).

Gördüğünüz gibi, elimizde mevcut olan miras metinlerinin tarihsel akışı bu şekildedir. Burada 1 ve 2.'de toplam miras ilk satıra, sonraki satırlara mirasçıların payları yazılırken, 3.'te kuralı aşikar olan mirasçıların payları verilmiş ama 4.'de sadece mirasçıların payları yazılmıştır. Demek ki bu metinlerin akışında tarihsel bir tutarlılık vardır. Bu durumu herkes kafasına kazısın lütfen!

İkinci durum, 1 ve 2.'de mirasın nasıl dağıtılacağını belirten toplam miras miktarı tabletlerin ilk satırına kazılırken, 3.'de kural açıktır ama 4.'de böyle bir şey sözkonusu bile değildir. Bu da Kuran'a göre mirasın nasıl dağıtılacağı sorusunu ortaya çıkarır.

Dikkat ediniz, yukarıdaki metinlerde "mirası şöyle, böyle dağıtacaksın!" şeklinde hiçbir miras kuralı verilmez, ki bu durum Kuran için de geçerlidir. Bu da zaten Kuran'ın tarihsel tutarlığını gösterir. Eğer aksi geçerli olsaydı, Kuran'ın sonradan değiştirilmiş olduğuna kolayca hükmedebilirdiniz.

Ama her ne kadar Kuran'ın değiştirilmemiş olduğuna hükmetsek bile, başka bir problemle karşılarız: Kuran'da mirasın nasıl dağıtılacağına dair bir miras toplamı ve bir kural verilmediğine göre, miras nasıl dağıtılacaktır peki? Müslüman kardeşlerim konu bütünlüğü içinde bu durumu düşündüler mi şimdiye kadar hiç? Tabii ki hayır. Onlar bu sorunun Hz. Ömer zamanında keşfedildiği iddia edilen "Avl" yöntemiyle çözüldüğünü zannederler. Oysa bu duruma ne Kuran metni yani Necm 530 izin verir, ne de Necm 531 ile bu yöntem. Çünkü sözkonusu olan bu yöntem Hz. Ömer zamanında keşfedilmiş değildir; bu yöntem çok sonraları (hadislere göre 10. yüzyıl) miras ayetleri ile ilgili hadislerin toplanması sırasında zuhur etmiş ve bir çözüm olarak ortaya konulmuştur. Örneğin ilk miras paylaşımına ait ATA'dan rivayet edilen rivayetin 6 değişik versiyonu vardır ve bu yüzden rivayetler birbirini tutmaz.

SONUÇ: Özetle, Necm 530'daki miras ayetlerinden şu sonuç çıkar: Nisa 11, 12 ve 176 no'lu ayetlerde Sümer-Babil tabletlerindeki gibi mirasçılara belli hallere göre oranlar verilmiş ama bu ayetlerin başlangıcında toplam miras miktarı belirtilmediği için bir sebil gibi ona, buna dağıtılmıştır. Tabii böyle bir miras paylaşımı yapıldığı için ipin ucu kaçmış, kontrolden çıkmıştır. Burada Nisa 13'te geçen "Sınır" kavramı nedeniyle bu oranların üst sınır olduğundan söz edilir ama Necm 531 bunun doğru olmadığını söyler bize. Çünkü oradaki "Sınır" kavramı ticaret yapan erkek ve kadınlara düşen paylarla ilgilidir.

Çok sonraları, 10. yüzyılda ilgili hadislerin toplanması sırasında nasıl bir miras paylaşımı yapıldığı sorunu ortaya çıkmış ve Türk-İslam Matematiği'nin (M.S. 8-16. yy.) altın çağının başlangıcında bu sorun "Avl" adı verilen yöntemle bu sorun giderilmeye çalışılmış, ama bunlar çok geç bir zaman sonrasında yapılmıştır.

Demek ki bu sonuçlara göre, Hz. Muhammed miras paylaşımının matematiksel olarak nasıl yapıldığını bilmiyor; sadece Necm 530'da bir sebil gibi ona, buna paylar veriyor. Batılı araştırmacılar, özellikle 20. yüzyılın sonlarında, bu durumun farkına varmışlar ve oranlar toplamı "1"den büyük örnekleri Müslümanlara sormuşlar ama şimdiye kadar kandırmacının dışında herhangi bir yanıt alamamışlardır.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 03-03-2013, 18:09
hakikat03 hakikat03 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Feb 2013
Mesajlar: 105
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın hakikat03, sizin verdiğiniz linkteki miras paylaşımını biliyoruz ve buna itiraz ediyoruz zaten.

"Avl" uydurma bir yöntemdir!

Sizin verdiğiniz link, herkes tarafından bilinen "İslamda Miras Hukuku ve Avliyye ve Reddiyye" şeklinde Geleneksel İslamcılar tarafından ele alınan konudur. Buna göre Geleneksel İslamcılar, Kuran'a göre miras paylaşımını Nisa 13'teki "Sınır (Limit)" kavramı altında Nisa 11, 12 ve 176'daki oranlara göre yapar.

İyi ama, Nisa suresi kronolojik olarak bu şekilde gelmedi ki. Yani Nisa suresi kronolojik olarak (1,2,3,...), 11, 12, 13, (...),176 şeklinde sırasıyla gelmedi ki. Elmalılı Hamdi Yazır, ki bu ilk mesajımda da geçer, Nisa suresinin "Kelale (Babasız ve çocuksuz kimse)" ilgili 12. ayetin son kısmı ile 176. ayeti peygamberin ölüm yıldönümü olan M.S. 632'de geldi. Müfessir ve yazar Hakkı Yılmaz, bunun bir teknik sorun olduğunu ve zorunlu olarak "Necm 530"da yazmak zorunda kaldığını belirtir.

Yine Hakkı Yılmaz'a göre, "Sınır" kavramının geçtiği Nisa 13 ayeti "Necm 531"de geçer. Buradaki anlama göre "Sınır" kavramı ticaret yapan ve erkek ile kadına düşen paylar ile ilgilidir. Oysa Geleneksel İslamcılar, 13. ayetteki bu "Sınır" kavramını "Avl" ve ondan türeyen "Reddiye" yöntemlerinde bir dayanak olarak kullanırlar ama yanlış şekilde kullanırlar.

Demek ki Hz. Muhammed, miras ayetlerini "Necm 530" ya da onun gibi bir bölümde verirken sadece Sümer-Babil'deki miras tabletlerindeki gibi oranları (payları) vermiştir ancak başlangıçta toplam miras miktarını vermediği için eksik bırakmıştır.

Peki Sümer-Babil'de miras paylaşımı nasıldı? Bunu da aşağıda kısaca özetlediğim konuya bir bakalım.

Sümer-Babil'deki Miras Paylaşımı

Kuran'daki miras ayetleri (Nisa 11, 12, 176 ya da "Necm 530") gerçekten de ilginçtir. Bu ayetlerin veriliş şekli M.Ö. 2300-1800 tarihli Sümerli ve Babil tabletlerindeki gibidir. Ama bir farkla; Babil tabletlerinin hemen hepsinde, hiç istinasız, daha mirasçıların payları verilmeden, 1. satırda mirasçılara dağıtılacak olan toplam miras miktarı yazılırdı.

Bu durumda şu sonuçlar ortaya çıkar:

1. Sümer-Babil miras tabletlerinin en başına toplam miras miktarı yazılırdı. Bu, "Necm 530"da yok!

2. Daha sonraki satırlarda mirasçıların payları yazılırdı. Bu ise "Necm 530"da mevcuttur.

Bütün Sümer-Babil Katipleri miras tabletlerini böyle yazarlardı. Fakat bununla birlikte, tabletlerde mirasın nasıl dağıtıldığına ait hiçbir kural vermezdiler. Bu kural/lar ancak tabletleri inceleyen bilimadamlarının uzun soluklu çalışmaları sonrasında çıkabilir. Dikkat ediniz, çıkabilir diyorum çünkü her tabletteki miras paylaşımı çözülecek diye bir kural yok. Bu nedenle bir miras tableti bazen birkaç günde, bazen birkaç ayda, bazen de yıllar sonra (bu, 50 yıl da olabilir, 100 yıl da) çözümlenebilir. Yani bu işin hiçbir garantisi yoktur!

Demek ki Necm 530 (Nisa 11, 12, 176)'da 2. duruma göre tabletlerdeki gibi salt oranlar veriliyor ama 1. durumdakine dair ne toplam miras miktarı, ne de herhangi bir kural verilmiyor. Bunlar Necm 530'u Sümer-Babil tabletlerinden ayıran en belirgin farklardır.

Bu belirgin farklar üzerinde dururken, şuna dikkat etmek gerekiyor:

1. Necm 530'dan önce toplam miras miktarının verilmesi gerekirdi.
2. Necm 530'dan sonra mirasın paylaşımı için bir kural verilmeliydi.

Sizce Kuran'da bunlardan hangisi/hangileri olmalı idi? Çoğunuzun aklına 2. durum gelecek ama bu durum yalnızca matematik kitaplarında ele alınır ki, 2. şık doğru diyenler fena halde yanılıyor, derim.

Oysa Kuran'da, Necm 530'da aranan cevap 1. şıktadır. Çünkü Sümerli ve Babilli Katipler, 2'den fazla kişiye miras dağıtımı yaptıklarında, miras tabletlerinin ilk satırına toplam miras miktarını yazarlardı. Bunu yapmak Katipler için zorunluydu, çünkü hem o günün yasaları, hem de mesleki namusları gereği bu gerekliydi. Katipler, salt bu bilgiyle mirasın nasıl dağıtılmış olduğunu (ki ilacı (kuralı) tabletin içindeydi) tek bir hamleyle böylece belirtmiş oluyorlardı.

Burada Sümer ve Babilliler 2 kişi için nasıl miras paylaşımı yapıyorlardı diye bir soru aklınıza gelecek olursa, bu onlar için aşikar (açık) idi. Aşikar olan bu paylaşım, "Büyük Oğul'a 2 pay, Küçük Oğul'a 1 pay" şeklindeydi. Bu duruma ilişkin Sümer tabletlerinde böyle bir örneğe rastlayamıyoruz (ki buradan Sümerliler'in bu kuralı bilmediği sonucu çıkmaz. Zira onların miras örnekleri 2'den fazla kişi için daha karmaşıktır. Yani onlara göre bu kural son derece açıktır) ama, Babil'de Hammurabi, Rim-Sin dönemlerine ait LARSA tabletlerinde doğrudan buna ilişkin tablet örnekleri vardır elimizde.

Şimdi kronolojik sıralamayı takip edersek şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor:

1. Sümer miras tabletleri (M.Ö. 2050'ler, III. UR Hanedanlığı).
2. Babil miras tabletleri (M.Ö. 1800'ler, Eski Babil Dönemi, Larsa tabletleri).
3. Tevrat (M.Ö. 580'de Babil Kralı Nabukadnezar tarafından Babil'den kovulan Yahudiler Sümer tabletlerinden Larsa tabletlerine taşınan ve oradan da Nabukadnezar dönemine kadar taşınan "Büyük Oğul'a 2 pay, Küçük Oğul'a 1 pay" kuralını hiç değiştirmeden Tevrat'a koydular).
4. Kuran (M.S. 625'te Nisa 11, 12 ve 176 ayetlerinin (ki bunların "Necm 530"daki gibi toplu bir şekilde verilmiş olması olasılığı daha yüksek gözükür) verildiği rivayet edilir).

Gördüğünüz gibi, elimizde mevcut olan miras metinlerinin tarihsel akışı bu şekildedir. Burada 1 ve 2.'de toplam miras ilk satıra, sonraki satırlara mirasçıların payları yazılırken, 3.'te kuralı aşikar olan mirasçıların payları verilmiş ama 4.'de sadece mirasçıların payları yazılmıştır. Demek ki bu metinlerin akışında tarihsel bir tutarlılık vardır. Bu durumu herkes kafasına kazısın lütfen!

İkinci durum, 1 ve 2.'de mirasın nasıl dağıtılacağını belirten toplam miras miktarı tabletlerin ilk satırına kazılırken, 3.'de kural açıktır ama 4.'de böyle bir şey sözkonusu bile değildir. Bu da Kuran'a göre mirasın nasıl dağıtılacağı sorusunu ortaya çıkarır.

Dikkat ediniz, yukarıdaki metinlerde "mirası şöyle, böyle dağıtacaksın!" şeklinde hiçbir miras kuralı verilmez, ki bu durum Kuran için de geçerlidir. Bu da zaten Kuran'ın tarihsel tutarlığını gösterir. Eğer aksi geçerli olsaydı, Kuran'ın sonradan değiştirilmiş olduğuna kolayca hükmedebilirdiniz.

Ama her ne kadar Kuran'ın değiştirilmemiş olduğuna hükmetsek bile, başka bir problemle karşılarız: Kuran'da mirasın nasıl dağıtılacağına dair bir miras toplamı ve bir kural verilmediğine göre, miras nasıl dağıtılacaktır peki? Müslüman kardeşlerim konu bütünlüğü içinde bu durumu düşündüler mi şimdiye kadar hiç? Tabii ki hayır. Onlar bu sorunun Hz. Ömer zamanında keşfedildiği iddia edilen "Avl" yöntemiyle çözüldüğünü zannederler. Oysa bu duruma ne Kuran metni yani Necm 530 izin verir, ne de Necm 531 ile bu yöntem. Çünkü sözkonusu olan bu yöntem Hz. Ömer zamanında keşfedilmiş değildir; bu yöntem çok sonraları (hadislere göre 10. yüzyıl) miras ayetleri ile ilgili hadislerin toplanması sırasında zuhur etmiş ve bir çözüm olarak ortaya konulmuştur. Örneğin ilk miras paylaşımına ait ATA'dan rivayet edilen rivayetin 6 değişik versiyonu vardır ve bu yüzden rivayetler birbirini tutmaz.

SONUÇ: Özetle, Necm 530'daki miras ayetlerinden şu sonuç çıkar: Nisa 11, 12 ve 176 no'lu ayetlerde Sümer-Babil tabletlerindeki gibi mirasçılara belli hallere göre oranlar verilmiş ama bu ayetlerin başlangıcında toplam miras miktarı belirtilmediği için bir sebil gibi ona, buna dağıtılmıştır. Tabii böyle bir miras paylaşımı yapıldığı için ipin ucu kaçmış, kontrolden çıkmıştır. Burada Nisa 13'te geçen "Sınır" kavramı nedeniyle bu oranların üst sınır olduğundan söz edilir ama Necm 531 bunun doğru olmadığını söyler bize. Çünkü oradaki "Sınır" kavramı ticaret yapan erkek ve kadınlara düşen paylarla ilgilidir.

Çok sonraları, 10. yüzyılda ilgili hadislerin toplanması sırasında nasıl bir miras paylaşımı yapıldığı sorunu ortaya çıkmış ve Türk-İslam Matematiği'nin (M.S. 8-16. yy.) altın çağının başlangıcında bu sorun "Avl" adı verilen yöntemle bu sorun giderilmeye çalışılmış, ama bunlar çok geç bir zaman sonrasında yapılmıştır.

Demek ki bu sonuçlara göre, Hz. Muhammed miras paylaşımının matematiksel olarak nasıl yapıldığını bilmiyor; sadece Necm 530'da bir sebil gibi ona, buna paylar veriyor. Batılı araştırmacılar, özellikle 20. yüzyılın sonlarında, bu durumun farkına varmışlar ve oranlar toplamı "1"den büyük örnekleri Müslümanlara sormuşlar ama şimdiye kadar kandırmacının dışında herhangi bir yanıt alamamışlardır.
neden itiraz ediyorsunuz demek ki işinize çıkmayan bir şey var
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 03-03-2013, 20:41
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Yeni İslamcılar'ı tebrik ve takdir eder, çalışmalarından başarılar dilerim!

hakikat03´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
neden itiraz ediyorsunuz demek ki işinize çıkmayan bir şey var
Her şey ortada, neden itiraz edelim ki. Bu arada 600 senelik Osmanlı İmparatorluğu'nda ezberci Medreselerden çıkan öğrencilerden böyle bir keşfi beklemek saflığın da ötesinde, aptallık idi. Medreseler'de ezber Kuran dersleri ve bol bol falaka vardı. Ama bak, bundan tam 89 yıl önce (3 Mart 1924) "Tevhid-i Tedrisat" ile ikili öğretim ortadan kaldırılmış ve Yeni İslamcılar'ın üstün bir gayretiyle birlikte bunun bir meyvesi şimdi zuhur etmiştir. 800+600=1400 yıldır bu durumun görülememesi, büyük bir utançtır. Sen önce bu utancı sorgula, ondan sonra konuş!

Ben bu keşfimi Yeni İslamcılar'a adıyorum. Çünkü onların çalışmaları olmasa benim bu keşfi yapabilmem mümkün değildi!

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 03-03-2013, 21:06
hakikat03 hakikat03 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Feb 2013
Mesajlar: 105
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Her şey ortada, neden itiraz edelim ki. Bu arada 600 senelik Osmanlı İmparatorluğu'nda ezberci Medreselerden çıkan öğrencilerden böyle bir keşfi beklemek saflığın da ötesinde, aptallık idi. Medreseler'de ezber Kuran dersleri ve bol bol falaka vardı. Ama bak, bundan tam 89 yıl önce (3 Mart 1924) "Tevhid-i Tedrisat" ile ikili öğretim ortadan kaldırılmış ve Yeni İslamcılar'ın üstün bir gayretiyle birlikte bunun bir meyvesi şimdi zuhur etmiştir. 800+600=1400 yıldır bu durumun görülememesi, büyük bir utançtır. Sen önce bu utancı sorgula, ondan sonra konuş!

Ben bu keşfimi Yeni İslamcılar'a adıyorum. Çünkü onların çalışmaları olmasa benim bu keşfi yapabilmem mümkün değildi!
o osmanlı devleti dünya ya hakim oldu aydın gençler
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 04-03-2013, 03:30
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Boyle mi cozmusler?!! Ilginc..

Peki peygamberin yasadigi donemde, yani avl yontemi diye birsey yokken henuz, miras nasil sorunsuz dagitiliyormus?

Yeni islamcilarin bu konuda bir fikri var mi acaba?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuran'ın 1300 yıllık sırrı... Levent Ak İslam 31 03-07-2020 22:00
Kuran'daki Mucizeler ateist.bakış Konu-dışı 1 12-03-2018 21:02
Kuran'daki '19' mucizesi.. Kur'an'da Mucize Yoktur 93 20-03-2017 16:16
Kuran'daki Bazı İddialara Yanıtlar - Sümer'den Kuran'a Mitos İzleri Üzerine AhbAp Önerdiğimiz Başlıklar 19 27-01-2010 12:21
Bu yaratığın sırrı çözüldü! serdar-yildirim Biyoloji 23 14-01-2010 23:37

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:12 .