Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 02-02-2011, 16:27
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Saygideger spartacus;

Konu dagilmasin diye, suya sadik kalalim.

Su bir fenomendir, bu su fenomeninin olgusu da, suyun 0 derecede donmasi ve 100 derecede kaynamasidir.

Buz bir fenomendir. Buz ile su arasindaki bag (iliski/celiski) mi diyalektiktir?

Buhar bir fenomendir, buhar ile su arasindaki bag (iliski/celiski) mi diyalektiktir?
Nesnel Çelişki
Suyun kaynamasındaki çelişki, 2 zıt kuvvetden meydana geliyor. Bunun nedeni ise değişen ISI oluyor. Suyu ısıttığınız anda SICAK-SOĞUK arasında zıt bir akış var. Yani ENERJİ 2 karşıt ilişki halinde orada.

Önceden söylemiştim, ilişki, çelişki, hareket ve değişim tek bir doğrultuda değil sarmaldır. Yani birbiriyle içiçeler, neyin, önde neyin arkada olduğunun önemi yok. Her hareket bir başka çelişki, her değişim yeni bir çelişki-ilişki ortaya koyar. Yani hareket daireseldir denebilir.

Öznel Çelişki
Mesala su 100 derecede kaynar dedin.

Bunda bir çelişki var. Su 100 derecede kaynamaz, biz bunu ideal sıcaklık olarak aldık. En ideal koşullarda suyun davranışını belirledik ve formel bir mantıkla sabitleyip belirledik.

Bu bilgi doğrudur, gerçeğe yakındır ancak gerçek böyle değildir.

Suyun kaynama sıcaklığı ortamın hava basıncına(işte olgunun NESNEL Tarafı burada), suyun bileşimlerine bağlıdır ve hiç bir ortamda aynı derecede değildir.

İşte diyalektik mantık bu biçimde bakmaktır. Yani TEK bir çelişkiye bakmak değil, tüm süreci kavramak temelinde bakmaktır o yüzden tek boyutlu değildir diyorum zaten. Asıl bilimsel olan ve asıl bilimsel bakış budur, yani diyalektik. Eğer sırf kendi belirlediğimiz ideal ölçüyü 100 dereceyi baz alsaydık farkında olmadan doğruda bilsek yanılıyor olacaktık, şimdi diyalektk sayesinde ise gerçeğe daha yakınız. Çünkü bir çelişki ile bir hareketden bir başka çelişki ve hareket doğacaktır ve tabi değişimlerde sürekli böyle.

Yani diyalektikde olgu suyun 100 derecede kaynaması değil, suyun kaynıyor olmasıdır, o tür sabitlikler belirlemez ve onu olgu kabul etmez. 100 derece bir olgu değildir, sabitlemektir, SANAL bir değerdir, kabul edileiblir biçimde kendimizi kandırmaktır, yani suyu doğada yalıtık düşünmektir.

Diyalektik sürekli çatıştıran bir yöntem olarak suçlanır aslında tam tersi, tüm kullandığımız mantıkların en esneği ama buna rağmen de en nesnelidir. Çünkü aynı anda 2 zıtlığın birlikteliğini kabul etmekden daha esnek ve adil bir düşünce olamaz.

Doğru bilgiye erişmek için bilginin kendisini değil sabitlerini baz almamak gerekir. O sabitlikleri biz yani insanlar koyuyor, yani sanal belirlenimler.

İşte o yüzden olgu nesneldir, öznel değildir. Zaten hiç bir öznellikde olgu aranamaz, bu kişiye, kişinin belirlediği sabitliklere göre evrenselliğini kaybeder o yüzden oradaki kişilere-konuma-zamana göre sabit kabul edilmiş değerler olgu kabul edilemez.

Buhar bir fenomendir, buhar ile su arasindaki bag (iliski/celiski) mi diyalektiktir?

(Diyalektik:|ilişki-çelişki-hareket-değişim|) Bunu dairesel düşün, neyin neye göre önce olduğunu belirleyemezsin. Sadece diyalektik düşünecez, dönmekde olan dünya aynı anda sağa ve sola dönüyorsa

Hangi tarafa önce hangi tarafa sonra dönüyor diyebilir miyiz?

Yani hareket dairesel zaten. İlla bir sabitlik, bir birine görelik gerekmiyor.

Hepsidir=|ilişki-çelişki-hareket-değişim| bu bir çevrim, 1 daire tam bir tur atmak için ne yapıyorsa bu BAĞ dediğinde her şeyde böyle işler, O bir turda(süreç) bu 4 özelliğin hepside birlikde.
Diyalektik dediğimde bu zaten oradaki işleyiş(olgu bu oluyor). Bu işleyişi bölemezsin, hangisi diyemezsin, iradenle değiştiremezsin, müdahale edemezsin birbirine kopmaz biçimde bağlılar.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (02-02-2011 Saat 16:33 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 02-02-2011, 19:28
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger spartacus;

Orada bir sorun göremiyorum.

Sorun surda, ozne (insanoglu) olmadan, nesnel bir bilginin mumkun olmamasi. Bu anlamda nesne (senin taniminla fenomen) olmadan oznel (insanoglu) bilgisinin de olamayacagi. Burada tek bir fark var, ozneyi sahisa mahsus olarak algilarsak, bu temelde de olan bilgi matematiksel/mantiksal bilgi olur.

Bir olgu(gözlemlenen bir şey) zaten tartışılamaz. İradelerden bağımsız bir şey olgu. Neyi tartışılabilir Bilgisi..

Buradaki hata da, metafizigin ontolojik olarak neyin ne oldugunu, ustelik kesinlestirerek ideolojik inancsal dogru bazinda tartisiyor olmasi. Bu konuya "bilimin ontolojik cikmazi" basliginda yeterince deginmistik.

Bu bahisle Diyalektik-Yöntem tartışılabilir. Diyalektiğin kendisini yani bir olgu olarak tartışmak, sadece sanrılar üretilebilir o konuda yada spekülasyonlar. Bunlar hep kurgu ve boş uğraşlar olur.

Yapilandiraciliga gore, uc turlu bilgi vardir. Fiziksel, sosyal ve kisiye mahsus matematiksel/mantiksal. Bu temelde diyalektigi, matematiksel/mantiksal bilgi temelinde algilamak gerekir. Bu konuda ben bilgi cesitlerini detayli aciklamistim. Istersen linki verebilirim.

Sen olgu yok sadece bilgisi var diyorsan o zaman zaten hiç bir gözlemin ve deney'in anlamı kalmaz. Bu dediğin bir inanç oluyor.. Nesnel olan tartışılmaz zaten ona dair bilgi tartışılır. Bu fizik de olanı. Bilimsel yöntem de bilginin içine gömülmek değildir, o dairliğin ne olduğunu gözlemlemek, test etmek vs gerekir.

Bence kavramlari yerli yerine oturtmak lazim. Bilgi, fenomen degildir. Bilgi, fenomenin gozleminin ortaya konmasidir. Bu bir inanc olur, ideoloji olur, teori olur v.s. Bunun olgu olabilmesi icin, ortaya konan bilginin test edilebilmesi gerekir. Eger bilgi test edilemezse, zaten olgu olmaz.

Nesnel bilgi öznel bilgi dediğimiz bir biçimi var bilginin. Buda soyut-somut olarak işlenir. Örneğin bir insan Evrim kelimesini kullanıyor bir başka okuyan Evrim'in ne olduğunu bilmiyorsa bu halde bu kullanım özneldir, kişilere göre değişkendir ve karşı tarafın bilmesi gözetilmez. Yani soyut bilgiyi okumak, duymak insana bir bilgi vermez, insanın o kelimenin anlamını bilmesi ve neye karşılık düşütüğünüde bilmesi gerekir. Yine gerçekliği olmayan bilgilerde özneldir, örneğin Tanrı. Bakabileceğim bir nesnellik yok ve bu artık kişiden kişiye göre değişkendir, haliyle bu somutluğu olmayan, soyut bir bilgidirde. Taki gözlemleyebilecem, deneyleyecebilecem, bir Tanrı gerçekliği olana kadar bu sadece soyuttur, kurgudur, hayaldir benim için, gerçeklik açısından bir var-yok düzlemide yoktur, tartışılaiblir ama spekülatifliği(kurgusallığı) aşmaz.

Yukarida acikladigim gibi, bilgi; fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal olarak uc cesittir. Dolayisiyle, fenomenin ne oldugunu ortaya koymak, ya fiziksel, ya da sosyal bilgiye girer. Bu bir olgu degildir, ideoloji veya inanctir. Olgu fenomenin degil, gozleminin ortaya konmasidir. Bunun da bilimselligi bu ortaya konanin test edilebilir ve yanlislanabilir olmasidir, eger degilse; zaten yine ideoloji ve inanc olur.

O halde o bilginin somutlanması, nesnel ile bağının ortaya konması gerekir. Bunun içinde;

Burada da bir kargasa var. Bilginin somutlanmasi degil, somut ya da soyut tabanin bilgiye donusmesidir. Bilginin nesnel bagi da, burada fenomen degil; olgu olur, tabi bilimsel olarak.

Bu farki soyle izah edeyim. Eger bilgi, akildan yola cikipta, somutlasiyorsa; bu ideolojik inanctir. Eger bilgi, gozlemden yola cikip, soyutlasiyorsa (teori), bu bilimsel bilgidir. Tabi ki test edildikten sonra. Bilimsel bilginin nesneli zaten bu temelde gozlemdir. Fenomen konusu ise, tamamen metafizigin konusudur.


Örneğin nesnel bir bilgi -> İnsanların acıktığını biliyorum. (kişilere göre değişmeyen, kişilerin konumuna, yerine, zamanına, iradesine bağlı değil)

Bu zaten gozlem sonucu ortaya cikan bir olgudur.



Bu konuyu yani Diyalektiği nasıl ele alabiliriz.

Diyalektigi ele almadan once, birincisi diyalektik sahsa (Hegel) mahsus bir matamatiksel/mantiksal bir bilgidir. Bu bilginin anlam ve icerigi idealizmdir. Bu bilgiyi, yine sahsa mahsus (Marx), matematiksel/mantiksal bilgi, bir ontoloji tabanina (madde) oturtmus ve fenomeni, sabitlemis ve kesinlestirmistir. Butun bunlar, zaten bilimsel degildir. Cunku bilim, fenomenden degil; gozlemden baslar.

Nesnel Bilgi Diyalektik -buraya bak-> Her şey ilişki halinde. Bu ilişkilerden açığa çelişkiler, o çelişkilerden yeni ilişkiler ve hareket doğuyor. Bu hareketlerden durmaksızın işleyen bir değişim açığa çıkıyor.

Bu temelde, senin anlattigin Hegel'in idealist diyalektigi mi, yoksa Marx'in ontolojik kesin tabanli(madde) diyalektigimi?

Cunku bilinen baska diyalektik yoktur. Ya hegel'inkini ya da Marx'inkini anlatacaksin. Her ikiside, felsefidir ve bilimsel degildir. Yanilgilari, Hegel, Tanriya, yaraticiya ulasir. Marx ise tum fenomen tabanini gozlemlemeden once madde olarak kesinlestirir ve sabitler.


Dolayisi ile, ikiside birer ideoloji ve taban olarak ta birer inanctir.

Soyut Bilgi - Somut Bilgi

Soyut Bilgi -> Somut Bilgi
Diyalektik(soyut) ->(somutlama) Her şey ilişki halinde. Bu ilişkilerden açığa çelişkiler, o çelişkilerden yeni ilişkiler ve hareket doğuyor. Bu hareketlerden durmaksızın işlyen bir değişim açığa çıkıyor.

İlişki bu biçimde.

Daha once dedigim gibi, bilgi fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksaldir. Bu temelde senin sosyal bilgi dedigin, soyut bilgi; somut bilgi dediginde fiziksel bilgi olmaktadir. Ama, diyalektik ikisi de degildir, matematiksel/mantiksal bilgidir.

Aklin sabitligine ve kesinlestirmesine yonelmislerdir (Hegel-tanri, Marx-madde)

Her bilgiyi somutlama işi -> Bilimseldir. (gerçekliğe bakılır, gözlem vs)
Her somtulanmış bilgiyi gözden geçirme -> bilimseldir.
Her somutlanmış bilgiyi irdeleme ->Bilimseldir.
Her somutlanmış bilgiyi test etme -> bilimseldir.

Bilimsellikte, kesinlestirme ve sabitlik yoktur. Gozlemin (somut), teoriye (soyut) tasinmasi ve bu teorinin test edilebilirligi mumkun kilindiktan sonra olgulasmasidir.

Ama, ne hegel, ne de Marx; gozlemden yola cikmaz, tabanin ideolojik inancini gozleme tasir. Yani once aklin inandigi dogrusu (tanri/madde), sonra bunlara uyarlanan sistem ve duzen. Bu temelde de bir gozlem ve aciklama.


Örneğin Tanrı'yı bilme çabası(felsefe) bilimseldir(tanrı bilimi) Ancak bir gerçekliği gözlemlenemediği ve haliyle somutlanamadığı için fizik-bilimi(bilim) ile hiç bir alakası kurulamaz. Bu fizik bilimi açısından bilim-dışıdır. Bu bakımdan bilimsel değildir. Bu bilimsel olmayışın altında, bilimin tanrı'ya özel bir bakışından kaynaklı değil, böyle bir gerçekliğin gözlemlenememesidir haliyle somut olarak ele alınaibliecek bir şey yok.

Tanriyi bilme cabasi bilimsel olamaz. Cunku gorungu veren bir fenomen yoktur ortada. Dolayisiyle gozlem de yoktur. Gozlemi olmayan bir teori de, ancak ideoloji ve inanc olur.

Felsefe zaten bilimsel bir çalışmadır. Bunun için ortaya çıkmıştır, kelimenin kök anlamıyla dahi bilimci olduğunu görürüz, o yüzden tarihin uzun bir döneminde bilim insanları zaten filozoflar olmuştur. Bu halde demek ki, öznel ile nesneli, soyut ile somutu ayırmak bize neyin bilim, neyin bilim dışı olduğunu gösterir, yukarıda ki ifadelerimin önemi de buradan gelir.

Felsefenin bilimden farki; Akil ile gozlem farkidir. Felsefe aklin dogruladigi ve dogruluguna inandigi gercekten yola cikar. Bilim ise yansi verenin algisindan ve gozleminden yola cikar.

Gunumuzde felsefe ile bilim farklilasir. Epistemoloji ise, bilimsel olarak felsefeyi gozlemler ve teorisini ortaya koyarak ta, test eder. Bu da genelde matematiksel/masntiksal bilgi temelindedir.

Yani teolojik ve ontolojik olarak herturlu varliktan tavir almaz. Sadece tum bu ideolojik inancsallarin kendince dogrularini gozlemler ve cikarimlar yapar. Yani din felsefelerinden birini savunmaz, dini felsefenin ne oldugunu gozlemler ve cikarimlarini yapar.

Bu temelde de, epistemoloji yapilandirilmis fiziksel ve sosyal bilgi de yer almaz. Bu iki bilgiyi ve sistemlenmis, duzen haline gelmis her turlu isleyisini gozlemler ve cikarimlarini yapar. Ayrica unutulan en onemli konu da oznel/nesnel birlikteligini ortaya koyan kavramsalligin gale alinmamasidir. Cunku kavram, ne ozneldir, ne de nesnel, ne maddedir, ne de dusunce; bunlari ve kendisini dile getirendir, ortaya koyandir. Bu temelde de ortada bir karsitlik degil; uclem vardir. Bu ucleme sahip, tek canli turu de, epistemolojik olarak ve rakipsiz insanogludur. Baska hic bir canli veya insanoglu disinda yansi veren herhangibir sey de, epistemolojik olarak bu uclu ozellik yoktur. Ustelik insanoglunun kendisi dahil, yansi veren hersey; ancak bu uclem sahibi insanoglunun soyutlamasi (bilim, felsefe, dil v.s.) ile ortaya konabilir.


Metafiziğin materyalist felsefede kullanınımı = düşünce, zihin demek değildir. Materyalizme göre düşünce, bilgi, irade nesnel gerçekten bağımsız ele alınamaz. nesnel gerçekliği olmayan bir şeyde düşüncede olmaz, bilgide. Kısaca zihin'de fizik dahilindedir. Materyalizmi Metafizik kategorisine indirgemek idealizmin yaptığı bir şeydir. O grafikde-dizgide(sınıflandırmada-formel dizgide) matertalizmin varlığı idealizme göredir. Çünkü idealizme göre nesnel gerçek yoktur sadece zihin vardır haliyle yaptığı her dizgi metafizik olacaktır, yani bir iç tutarlılık ama bu materyalistlerinde aynı sınıflandırmaya göre hareket ettiği anlamına gelmez, o sınıflandırma kağıt üstündedir.

Metafizik, fizik otesi demektir. Materyalizm de, varliga yonelik getirilen bir ideoloji olarak ve bir bakis acisi, gorus olarak, fizik degil; fizik otesidir. Yani felsefi bir ideolojidir.

Metafizikte, felsefenin varlik (ontoloji/teoloji) konusunu isleyen dalidir. Oyuzden de, materyalizm varlik ile ilgili bir ideoloji oldugundan, felsefenin metafizik dalina girer. Senin izah etmeye calistigin, yine varlik konusunda yani metafizigin materyalizme karsit ideolojisi olan idealizmdir.

Bu temelde, metafizik degil; idealizm ideoloji olarak materyalizmin karsitidir, ama; her ikisi de metafizigin ideolojileridir.


Metafiziğin bir diğer yanı nesnel gerçekliği olmayan demektir. Fizik alanının dışında olan demektir ki, aynı anlama gelir, fizik alanında olmayan bir şeyde gerçeklikde aranamaz.

Metafizigi degil; idealizmi tanimliyorsun. Ayrica materyalizmde de oznel yan yoktur. Her ikisi de kavrami gale almaz.

Nesnel yani fizik gerçekliği olanın ortaya konmak gibi bir şeye ihtiyacı yoktur. O zaten kendiliğinden(iradeden bağımsız) kendisini ortaya koymuştur, o yüzden ortada olanın sırf bu yüzden tekrar ortaya konmasına gerek yoktur. Ortada olupda daha alt düzeyde gözlemlenemeyenler ise çeşitli yol ve yöntemlerde, gözlemlenmeye çalışılır ve ortadalığı tespit edilerek, bir kezde özne açısından ortaya konur. Bir şeyin ortadalığı onu gözlemleyen insanın gözleminden bağımsızdır.

Burda da ayni yanilgi var. Nesnelin kendisini ortaya koymasi, ancak algisi olanin algilamai ile mumkundur. Bu da insanogludur. Sadece yansi verir, ama bu yansiyi algi ile kavrama donusturup, yansitan insanogludur ve insanoglunun yapilasdirmisligidir. Bagimsizlik, onun ne oldugu ortaya konunca sona erer.


1. Nesnel bağ (iradelerimize bağlı olmayan, iradelerimizle(ve zihnimizle) değiştiremeyeceğimiz, iradelerden bağımsız bağ ve algılarımız)
2. Öznel bağ(bize ait olan düşünme yetisi ve 1 noluda edindiğimiz, sürekli geliştirdiğimiz, bize ulaşan(algılarla) gerçeği sürekli sınadığımız ve bilgisini ortaya koyduğumuz bağ. Bir şey'in kendisi değil bilgisi ortaya konabilir. O zaten ortadadır bize lazım olan bilgisini ortaya koymaktır.)

Sen hala kavramsal bagi es geciyorsun. Cunku kavram ne ozneldir, ne de nesnel; her ikisini de icerir. Bu konuda da "bilginin ne oldugu" mesajim var. Istersen link verebilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 02-02-2011, 19:32
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger spartacus;

Senin diyalektik temelde anlattigin, zaten dogal zihniyetin evrensel ayniligini veren yapilandirilmisligin karakterlerinden biri. Digeri de ikilemdir. (Ikilem ile karsitlik farkini daha once bir kac kez izah etmistim, o yuzden tekrar izaha gerek gormedim)

Yalniz, burada gorungu veren ise, uclemdir. (Uclemi de daha onceleri izah etmistim)

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 03-02-2011, 20:03
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili Evrensel

Zaten zıtların birliği yok ise var olan sadece yokluktur.

her mesafenin kendi içinde yönden bağımsız karşıtı var. bu yoksa mesafede yok hiç bir şeyde..

ama sadece bu görsel değil içselde öyle..

etki-tepki bir karşıtlıktır bu olmasaydı hareket de değişimde olmazdı. Evren bu yüzden dinamik.


|ilişki+çelişki+hareket+değişim| Bunun dairesel döndüğünü düşünüyoruz. her değişim yeni bir ilişki yaratmaz mı ve aynı zamanda yeni bir çelişki vs...

kış gelmesi bir değişimdir, işte su buz tuttu neden kendi ısısı ile ortamın ısısı arasındaki karşıtlıkdan. işte buda değişimle birlikde ortaya çıkmış yeni bir çelişkidir ve bu tür etki-tepkiler her her şeyle her şeyin ilişkisiyle birlikde, suda yaşayan canlılar için mesala artık hayat değişti, buda bir önceki hayatları ile şimdiki hayatlarının farkı olarak çelişkidir ve uyum sağlayamazsa(karşıtlığın ortasını bulamazsa) bu çelişki arasında kendi içine çöker, başka bir şey olur. diyalektik sarmal bir ilişki, yönden bağımsız, neyin önce neyin sonra olduğunun hiç önemi yok, ama diyalektik mantık açısından bakarken ilk ilişki-çelişkiyi yakalamak gerekir. tetikleyen o çünkü.

örneğin insanların ortası = insan olmaktır bu ortayı bulmak da gerekir... kadın erkek, a b her ne ise, ortası bulunduğunda içe çöküşler son bulur.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 03-02-2011, 20:44
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger spartacus;

örneğin insanların ortası = insan olmaktır bu ortayı bulmak da gerekir... kadın erkek, a b her ne ise, ortası bulunduğunda içe çöküşler son bulur.-spartacus-

Senin orta dedigin, benim matematiksel/mantiksal bilgim ile em pozitif dedigim, zaten karsitligi verendir.

Ornek, hak bir em pozitiftir ve hakkin varligindan dolayidir ki, karsitlik (hakli/haksiz veya hakki hakki degil) vardir.

Iste bu temelde, insanoglu yapilandirilmis bu hak sabitinden ve sahipliginden kurtulamadigi icin, hakki kendince karsitlardan birine tasir ve digerine de sessel/kulaksal dilin noktalamasi sonucu karsi duser.

Boylece,kisiler hak em pozitifini sabit tutarak ve sahiplenerek hakli/haksiz gorus belirtimi yaparlar. Tabi ki birinin hakli gordugunu, oteki haksiz gorebilir.

Ama, hakli haksizi veren em pozitif olan haktir ve bu tartisma disi olarak sabittir.

Eger konuya fonksiyon olarak bakarsak, hareketin (hakli/haksiz) ilistirilmis sabiti(hak) vardir.

Buradaki notrluk ve disaridan bakis acisi ise, hak-hakli/haksizin ucunun birden sinirlari disina cikmaktir.

Buradaki ikilem de, hak var ile hak tir ikilemidir.

Buradaki hak uclemi de, bir pozitif ve noktadir.

Iste bu temelde, benim matematiksel/mantiksal bilgimin herhangibir sey noktalanmadan once evrensel ayniliktaki yapilandirilmisligi; ikilem, karsitlik, kendisi, karsiti, bir pozitif ve nokta olmak uzere 7'li yapilandirilmisliktir. Bunun dordu (ikilem, karsitlik, kendisi, karsiti) oz ve karakteri,ucu de gorunusu (bir, pozitif ve nokta) verir.

Insanoglu acisindan islerlige konmus bu yapilandirilmislik ise, ikilem temelli (hak tir ve hak var), em pozitifin (hak) karsitlardan birine indigenmesidir (hakli ya da haksiz), tabiki hak, hak var ve hak tir uclem sabitligi ve sahipliginde.

Sorun ise, yapilasndirilmisin, islerlige tum resmi ile birlikte sunulamamasi ve islerligin yapilandirilmisliktan kurtulamayarak, yapilandirilmisliktan sadece birini, ustelik digerine ters dusecek sekilde noktalanmasidir.

Bu sorunda, dilin kulaksal/sessel noktalanmislik uzerine kurulmasi, ana sorunlardan biridir.

Yalniz bir seyi hala aciklamamissin. Seyin diyalektigi mi, yoksa sadece diyalektik mi?

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 04-02-2011, 00:19
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili Evrensel

Sorun surda, ozne (insanoglu) olmadan, nesnel bir bilginin mumkun olmamasi. Bu anlamda nesne (senin taniminla fenomen) olmadan oznel (insanoglu) bilgisinin de olamayacagi. Burada tek bir fark var, ozneyi sahisa mahsus olarak algilarsak, bu temelde de olan bilgi matematiksel/mantiksal bilgi olur.

nesnel/bilgi insanoğluna bağlı değildir... o dediğin insan düşüncesi oluyor.

bilgi/nesnel/öznel bağ birlikdedir, kopartamazsın.


Buradaki hata da, metafizigin ontolojik olarak neyin ne oldugunu, ustelik kesinlestirerek ideolojik inancsal dogru bazinda tartisiyor olmasi. Bu konuya "bilimin ontolojik cikmazi" basliginda yeterince deginmistik.

Materyalizmi idealizme göre tanımlıyorsun, ben materyalistim bana sorduğunda aldığın cevap yeterli olmalı.

Bence kavramlari yerli yerine oturtmak lazim. Bilgi, fenomen degildir. Bilgi, fenomenin gozleminin ortaya konmasidir. Bu bir inanc olur, ideoloji olur, teori olur v.s. Bunun olgu olabilmesi icin, ortaya konan bilginin test edilebilmesi gerekir. Eger bilgi test edilemezse, zaten olgu olmaz.

Yazdıklarımda aynı şeyi söylüyorum zaten, gözleme dayanmayan hiç bir şeyden bahsetmedim... Benim dediğim olgu= diyalektik/yani verdiğimiz isim bu, nasıl inanç olacak? Bir içeriği yok, o içeriği teoriyi ben onu gözlemleyerek ortaya koyuyorum ama bir yerimden uydurup yapmıyorum, olgunun bilgisini ortaya koyuyorum. İşte bu bilgi olgu değildir, o zaman inanç olur asıl... Ben bunu güzel güzel önceki sorularında açıkladım? EVRİM inanç olmaz o bir olgu=bilgi değil sadece verdiğimiz ismi, işaret, bilgisi EVRİM teorisi, karıştırmamak lazım. Sürekli aynı şeyi söyletiyorsun diyalektik(olgu) ayrı diyalektiğin bilgisi(bilgi) ayrıdır. Neyi tartışacaz tabi ki bilgisini, bilgi ne diyor, bakarsın, sonra gider gözlersin gözlemlerinden edindiğin bilgi ile ilk edindiğin bilgiyi tartışırsın, geçerli olanı alır, geçersizi bırakırsın ama kafa karşıklığı bırakmamak için nedenlerini de ortaya koyarak.



Daha once dedigim gibi, bilgi fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksaldir. Bu temelde senin sosyal bilgi dedigin, soyut bilgi; somut bilgi dediginde fiziksel bilgi olmaktadir. Ama, diyalektik ikisi de degildir, matematiksel/mantiksal bilgidir.

Diyalektik matematiksel bilgi değil. İstesende olduramazsın. Ama matematik sanal dünyanın beynidir denebilir.

Somut Bilgi-Soyut Bilgi dediğim senin dediğin değil, o idealistlerin materyalistlere karşı çarpıtması.

Noel Baba -> soyut bilgi
Noel baba -> yılbaşında çocuklara................. açıkladığında, anlamı ortaya çıktığında bu somut bilgidir. Ama neyin bir kurgunun bilgisi ama anlamındasın artık, zihninde somutlandı ne olduğu belli oldu.

Noel baba kelimesini duyduğun an artık oda neydi ki demeden kavrayacaksın... Sözlüğe insan neden bakar? işte soyut bilgi-somut bilgi ilişkisi odur. Sözlükde bir kelimede olabilir somutlanan bir cisimde farketmez.

Bu öznel alanda yaptığımız bir somutlama sonuçda.

Bu temelde, metafizik degil; idealizm ideoloji olarak materyalizmin karsitidir, ama; her ikisi de metafizigin ideolojileridir.

O idealizmin sorunudur. Materyalizm metafiziği kabul etmez, materyalist idealist ayrımından önceye dayalı bir dallanmadır. Mesala ben müslüman değilim ama bak kimliğimde müslüman yazıyor. O yüzden evrensel bu tür indirgemeleri yapmayalım çünkü ben öyle olmadığını biliyorum. Ya okuduğum tarihdeki Materyalistler senin kadar bilmiyordu yada ben yanlış materyalistleri okudum. Sence hangisi?.

Materyalizmin metafiziği yokdur, düşünceyi fizik alanından ayrı görmez, o yüzden düşünce diye bakar, fizik ötesi demez. Bundan daha iyi tanım var mı?

Ama "tek gerçek maddedir der" demekde doğru değildir, arzu eden tarihe baksın...

Metafizigi degil; idealizmi tanimliyorsun. Ayrica materyalizmde de oznel yan yoktur. Her ikisi de kavrami gale almaz.

yanlış

Bana tarihde epey filozof var okuyabilirsin. Nesnel-Öznel bağını ortaya koyar, öznelliği kabul etmeden nasıl ifade edersin nesnel bağını? Materyalizm sadece zemini maddidir diyor. Bir pastaya maddesi undur demek pastayı ret etmekmidir? işte sen sürekli bunu dayatıyorsun ama o idealizmin yamulttuğu bir şey, bak maddesi undur dedim ama pasta için dedim. Pastayı ret etsem maddesinden nasıl bahsedecem?

Örneğin kuzey, güney diye yaptığımız sabitlemeler ÖZNEL dir materyalizm bunu nasıl ret edecek? özneldir der, insana göredir der ama gerçekde öyle bir sabitlik yok, yoksa sen olduğunu mu iddia ediyorsun? materyalizm bunu diyor, gerçekde yoktu ama ben yolumu bulabilmem, ölçümlermeler yapabilmem vs için, düşünme, kavrama geliştirebilmem için bu ve buna benzer sabitlikler oluşturmalıyım dedi. Pusula o işe yarıyor. eğer uzay yöne bağlı olsa idi psulaya gerek kalmazdı değil mi? (bunu anlayabiliyoruz işte)


Burda da ayni yanilgi var. Nesnelin kendisini ortaya koymasi, ancak algisi olanin algilamai ile mumkundur. Bu da insanogludur. Sadece yansi verir, ama bu yansiyi algi ile kavrama donusturup, yansitan insanogludur ve insanoglunun yapilasdirmisligidir. Bagimsizlik, onun ne oldugu ortaya konunca sona erer.

algısı olan sadece insan değildir. her şeyin algısı vardır, bilinç ise farklıdır. Algı olmasa sen zaten burada yazamazdın, o klavyenin bir algısı var, bir formu var, maddesi var, senin her vurduğun tuş sana tepki veriyor, tepki veremese zaten ona basamazdın! Pamuk ise aynı derecede tepki veremiyor çünkü yapısı gevşek. İşte algı bu, önemli olan nesnel algının bilince edilip edilemediğidir, onuda insan ve tüm canlılar yapar.
Sen bilgi = düşünce yapıyorsun dolaylı yönden ve sadece insanoğlu algılar dediğin anda o= düşüncedir. Konuşarak nasreddin Hocayı anlatamazsın belki bir köpeğe(çünkü sana göre algı düşünce oldu artık) ama bakarakdan tut, el işaretleri, ses tonuyla, kelimelerinle ile dahi anlaşırsın çünkü oda algılıyor buda = bilgi demektir. sadece senle değil kendi hemcinsleri ile ve olmayan diğer canlılarlada ilişkisi vardır. Tüm canlılar birbirisi ile algı temelinde anlaşırlar. Örneğin kendisini kabartan bir kuş diğerlerine bak ben byüğüm küçük değilim der. Renkden renge giren bukalemun TANRI vergisi mi? Sen izlemesen Bukalemun renkden renge girmiyor mu? İşte bak nasılda koyuyor kendisini ortaya, sırf bu yüzden gizlenebiliyor. Bunlar belirli bir algı ve bilgi düzeyi olmadan olmaz!

Kırmızıyı algılamasa o rengi alamaz.. Nasıl alıyor o rengi sence? Gözüyle mi hayır duyu organları ile, farklı renklerin farklı ışık şiddeti var... Oda bunu algılıyor ETKİ-TEPKİ algı zaten bu... adım üstünde vergi değil algı. Madem insan algılıyor demek ki yansı(sanal) değil bir vergi(gerçek) var sende algılıyorsun.


1. Nesnel bağ (iradelerimize bağlı olmayan, iradelerimizle(ve zihnimizle) değiştiremeyeceğimiz, iradelerden bağımsız bağ ve algılarımız)
2. Öznel bağ(bize ait olan düşünme yetisi ve 1 noluda(üstdeki madde= Nesnel Bağ) edindiğimiz, sürekli geliştirdiğimiz, bize ulaşan(algılarla) gerçeği sürekli sınadığımız ve bilgisini ortaya koyduğumuz bağ. Bir şey'in kendisi değil bilgisi ortaya konabilir. O zaten ortadadır bize lazım olan bilgisini ortaya koymaktır.)

Sen hala kavramsal bagi es geciyorsun. Cunku kavram ne ozneldir, ne de nesnel; her ikisini de icerir. Bu konuda da "bilginin ne oldugu" mesajim var. Istersen link verebilirim.

Evrensel benim dediğimi demişsin ama senin tanımın daha ilkel. Tekrar oku. ama bana her şey bir kavram insan da bir kavram = insan yok diyeceğin biçimde olmasın.

Bir şeyin anlamı yoksa kavramı olur mu? Algısı yoksa kavramı olur mu, kulak algılamasa neyi iletecek sana? bize ait olan düşünme yetisi ve 1 noluda edindiğimiz, sürekli geliştirdiğimiz, bize ulaşan(algılarla) gerçeği sürekli sınadığımız ve bilgisini ortaya koyduğumuz bağ. Bir şey'in kendisi değil bilgisi ortaya konabilir. Demişim.


bilgisini ortaya koyduğumuz bağ = kavramsal yanı zaten budur.

Sevgili Evrensel bu dediklerinin aynısını yıllardır hep söylüyorsun(emin ol binlerce yazında okudum ben bunların aynısını, demek ki içerik yok sende, sürekli tekrar etmek zorunda kalıyorsun, o yüzden o değil budur demen ben görüşümü, nasıl baktığımı anlatıyorum.

Uzun yıllar felsefenin içindeydim ben yıllar yılı materyalizmin ne dediğini, metafiziğe nasıl baktığını özneli nasıl kabul ettiğini bilmiyorumda sen idealist formel dizgilere bakıp aaa materyalizm bir metafizik dalı gösteriliyor bu grafikde deyip, antik çağdan beri idealistlerin yaptığı ve o biçimde sabitlenmiş grafikleri getiriyorsun.
mesala düşüncelerimin maddi zemini diyor materyalizm = madde dedi diyor idealsitler, pastanın maddesinde un vardır diyor aaa pastaya = un dedi. senin bana her yazdığın bu tarz kelimeler emin ol yaşayan gerçek değil, ben pastaya pasta diyorum, maddesinede un ama un=pasta demiyorum, materyalistim işte uymuyor senin indirgemelerine.

Evet ilk metafizik vardı, materyalistler ortaya çıkmaya başladığında AYRIŞTI, biz bu temeli ve kökü kabul etmiyoruz dedi. Yani ayrı bir felsefe ayrı bir disiplini var, sen nasıl sokuyorsun idealizmin disiplinine materyalizmi? Her felsefe ayrı bir disiplindir ayrı ayrı dallandırılır, o dizgi hatalı, yaşayan gerçek öyle değil..

Ben uğraşıp zaman kaybetmek istemiyorum forum alanlarında, yoksa hepsini tarayıcıdan taratıp buralara asarım... Bakalım sadece madde var mı diyor, bilgi ve düşüncelerimin nesnel zemini demiyor mu hiç, öznel bilgiyi ret mi etmiş, metafizik alanınd aolduğunu mu söylemiş...

İlk ayrışma döneminden önce METAFİZİK dalındaydı doğru çünkü tek metafizik(düşünce ve ruh) vardı, ama zamanla ufak ufak koparak ayrıştı materyalizm.

Evren zihinlerin bir tertipidir deme düzeyindemi düşünceyi sahiplenecek, bunu zaten idealizm yapıyor! hadi oradan diyor, evren zihinlerinizin tertipi ise üstünde yürüdüğün toprakda mı? diye sorar materyalizm, bu bir hayal mi der. Pat işte bakın denir, bu pasaj materyalizmin düşünce bütünlüğünden kopartılır, işte düşünceyi ret ediyor derler olay bu. Bu tür basit klişeler benim için bir tanım ifade etmiyor..

neyse sevgili Evrensel ben DİYALEKTİĞİ anlatmak istiyordum kavram tartışılan bir başlık olmasını istemem, ben son açıklamamı yaptım bu konuda fikrini söylemekde özgürsün ama bildiklerimi aktarmak istiyorum bu başlıkda ısınarak gidecem, diyalektik konsunda.

Gördüğün gibi olgu benim için nesnel bağdır... Bilgide ise nesnel-öznel bağı birliktedir. ben böyle bakıyorum, ortada bir başlık tartışma konusu değil ki, benim bakışım bu, bakış-kelime tartışmak kısır bir şey,(materyalistim bana sen böyle düşünme, idealistler böyle demiş sana sen öyle kabul et diye dayatıyorsun, ben materyalistim demek ki materyalistler öyle demiyormuş : ) daha çok içerik tartışlır diye biliyorum ben.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (04-02-2011 Saat 01:21 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 04-02-2011, 01:18
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger spartacus;

nesnel/bilgi insanoğluna bağlı değildir.-spartacus-

Neye/kime baglidir, peki?

Materyalizmi idealizme göre tanımlıyorsun,-spartacus-

Materyalizm de, idealizm de, pozitivizm de, realizm de v.s. varlik konusunu isleyen felsefe dali metafizige gore tanimlanir.

Her olgu ; gozlemin ortaya koydugu, test edilmis ve bilimsel hale gelmis bir bilgidir. Diyalektik, bu temelde bir olgu degil; olan olgulari degerlendiren, matematiksel/mantiksal bilginin yontemi ve mantigidir. Ustelik hangi diyalektikten bahsediyoruz, hegelist mi, marxist mi?

Matematiksel/mantiksal bilgi, yon ve yontem veren, yenilik iceren bir bilgi cesididir. Kendi olusturdugu olgulari vardir. Diyalektikte oldugu gibi. Konunun matematik ile debir ilgisi yoktur.

Metafizik ve idealizm/marxizm konusunda, her nedense herkes senin yaptigin yanlisa dusuyor, demekki bu artik Turkiye'den felsefe ogrenmenin bir kaderi olmus.

"Hersey maddedir, CUMLESI, fiziksel midir, fizik otesi midir?

Zaten aramizdaki farkta, senin ontolojik, benim ise epistemolojik olarak konulara yanasimim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 04-02-2011, 01:50
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

nesnel/bilgi insanoğluna bağlı değildir.-spartacus-

Neye/kime baglidir, peki?


Cevabı zaten orada,

bilgi/nesnel/öznel(insan burada) bağ birlikdedir, kopartamazsın.

Materyalizm de, idealizm de, pozitivizm de, realizm de v.s. varlik konusunu isleyen felsefe dali metafizige gore tanimlanir.


Sen insanın varlığını ret ediyor musun? Ama hep insanoğlu diyorsun o bir varlık değil mi? Materyalizm o düzeyde bakar, sana insanoğlu yoktur, insanoğlunun bilgisi diye bir şey yoktur dense, ne dersin?(varlığını savunursun)

Zaten o dizilime doğru dedim ama ne zamana kadar materyalizm tamamen ayrışana kadar. Ondan sonrası için materyalizm için nesnel gerçek var, varlık o nesnel gerçeklikde ele alınır. Bu gün bilim adamlarının yaptığını filozoflar yapıyordu geçmişde, yani o dizilimler yapıldığında her filozof zaten bir bilim insanı idi.. Yani şu şudur diye ayıramıyoruz, tek derdi VARLIK değil materyalizmin bilgisinide ortaya koymak. Yani tek işi varlıktıra indirgeyemiyoruz. Kaldıki sen nesnel hiç bir bağ kabul etmezken sen metafizik değil ben metafizik sınıflandırmada görülüyorum bu çelişki işte. (bilgi/nesnel/öznel materyalizmde birlikde)

Neye/kime baglidir, peki?


Bu soruyu neden sordun? kime? diye. Demek ki insanoğlu bir varlıkmış. Buda senin varlığın yada neyini esas alıyorsan..

"Hersey maddedir, CUMLESI, fiziksel midir, fizik otesi midir?

o öyle değil aslında

"Her şey maddedir. şeklinde"

felsefede "şey" demek ne demek? işte elma bir şey'dir ama bunu bir isme, bir cisme tek bir özel maddeye indirgememek için "şey" denir. O şey=düşünce anlamında değildir, materyalizm zihine->zihin der, bilgiye bilgi, inanca->inanç, öznele, öznel der, o şey sadece verdiğim biçimiyledir.

Zaten aramizdaki farkta, senin ontolojik, benim ise epistemolojik olarak konulara yanasimim.


1. idealizme göre beni tanımlaman, ve kavramlarımı bile onlara göre kullanman.
2. materyalizmi herşey maddedir dediğini sanıp = bilgi, düşünce, öznel gibi unsurları kabul etmediğini sanman "şey" ile, şey arasındaki felsefi farkı farketmemiş olman.
3. İşte senin tek varlığın = insanoğlu , ama onunda bilgi, düşünce, akıl vs dışında, eti, budu, beyni, gözü, kulağı gibi nesnel tarafı ve algıları olan bir varlık. Tek başına bilgi bir varlık olamaz, bu akıldışıdır.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (04-02-2011 Saat 02:56 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 04-02-2011, 03:46
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger spartacus;

3. İşte senin tek varlığın = insanoğlu , ama onunda bilgi, düşünce, akıl vs dışında, eti, budu, beyni, gözü, kulağı gibi nesnel tarafı ve algıları olan bir varlık. Tek başına bilgi bir varlık olamaz, bu akıldışıdır.-spartacus-

Sende benim dile getirdiklerimi algilayamamissin.

Insanoglu, hem oznel, hem nesnel, hem de kavramsal yetisi olan tek ve alternatifsiz bir canli turu. Ustelik, bilimin de, felsefenin de, dilin de yaraticisi.

Bu nedenden, benim aldigim her turlu taban, zemin bakis acisi insanoglu ile basliyor. Onun ortaya koydugu felsefenin, bilimin ve dilin tabanlari ve tartismasiyla degil.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 04-02-2011, 16:41
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili Evrensel

Insanoglu, hem oznel, hem nesnel, hem de kavramsal yetisi olan tek ve alternatifsiz bir canli turu. Ustelik, bilimin de, felsefenin de, dilin de yaraticisi.

bu yönüne itiraz eden yok ki. Buna bakarak sadece nesnel gerçeğide ret etmiyoruz. İnsanında bir nesnel gerçekliği olmasa, bu nesnel gerçekle birlikde olamasa, farkına varamasa insan zaten bunları ortaya koyamazdı. Alternatifsiz olduğu konusunda, evren hakkında bu konuda yargı üretebilecek kadar yeterli bilgiye sahip değiliz, doğa açısından ise diğer canlılarında bilgi edindiğini gözlemliyoruz, öznel olarak anlatım ve kavram, düşünce ve maddeyi işleyerek değiştirme gibi bir çok özellik olarak ise tabiki insanın yeri ayrı ama bu demek değildir ki tek algılayan insan.

Bak benim olgu dediğim;

Su 100 derecede kaynar = olgu değil = bir bilgi
Su 93 derecede kaynar = olgu değil bir bilgi
Su A noktasında 103 derecede kaynıyor = bir bilgi

Çünkü suyun kaynaması olgudur ama derecesi, bilgisi değişkendir, suyun kaç derecede kaynayacağını nesnel gerçekliği(ortamından tutunda kendi özüne kadar) belirler , insanların bilgisi-düşüncesi değil, çünkü suyun davranışı bizim zihnimize bağlı değil o nesnel bir şeydir bizim bilgimiz ise öznel.

Bu bilgide olgu ısınan suyun kaynamasıdır(maddenin hal değişimi), bilgisi ise işte ölçülüp ortaya konan derecesi, nasılı, nasıl olduğu gibi yönleridir.

Aksi taktirde biz bilgisini olgu diye düşünürsek tek bir nesnel olgu için yüzlerce bilgi-düşüce ortaya çıkar, öyle bir şey olgu olmak yetisinden yoksundur, ele avuca gelmez, mecbur yine gider kaynağa, su'yun kendisine bakmak zorunda kalırız. Demek ki olgunun kalbi orada atıyor yani nesnel gerçekde.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (04-02-2011 Saat 16:52 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Diyalektik Materyalizm öğretisi Bilimsel midir? saroz Felsefi Tartışmalar 1273 23-05-2020 12:49
Diyalektik Tasavvuf pante Sufizm 69 26-12-2016 03:31
Diyalektik Materyalizm chekim Yeni Üyeler 8 14-03-2010 22:13
Diyalektik Felsefi Tartışmalar 10 19-11-2006 19:32

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:39 .