Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 20-06-2008, 14:33
mutluluk35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mutluluk35 mutluluk35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Feb 2008
Mesajlar: 208
Standart Vicdani Red

‘Din, vicdan, düşünce özgürüğü’ ifadesi , hukuki ve siyasi söylemlerde ,her bir kavramdan neyin kastedildiği pek anlaşılmaksızın, bir bütün olarak yansıtılır.Peki vicdan özgürlüğü neyi ifade eder? Aslında anlatmak istediğim bu kavramla ilişkilendirilebilecek olan ‘vicdani red’ ilkesidir.

Vicdani red kişinin ahlâki tercih, dini inanç, felsefi görüş ya da politik nedenlerle askeri eğitim ve hizmette bulunmayı, silah taşımayı ve kullanmayı reddetmesidir.Günümüzde Avrupa Konseyi’ne üye devletlerden ,sadece Türkiye ve Azerbaycan vicdani red hakkını tanımamaktadır.Bu devletlerden bir kısmında profesyonel ordular bulunmakla beraber,zorunlu askerliği devam ettiren ülkeler ‘vicdani red’ hakkını tanımakta, zorunlu askerlik hizmetinin yerine alternatif hizmette bulunma imkanı tanımaktadır.Örneğin Almanya anayasası 4. madde, 3. paragraf: 'hiç kimse, vicdanı ile bağdaştıramayacağı silahlı bir savaş hizmeti olan askerliğe zorlanamaz.' şeklindedir ve sivil hizmeti öngörür.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1987 yılındaki tavsiye kararında (Karar No: 87/8) ; “Zorunlu askerlik hizmeti olduğu halde, vicdani sebeplerle silah kullanmayı reddeden herkesin, tavsiye kararında belirlenen şartlar dahilinde hizmetten muaf tutulması gerektiğini belirtmiştir. 1989’da ise askere alınan herkesin, silahlı veya silahsız askeri hizmeti, vicdan temelinde herhangi bir zamanda reddetme hakkını garanti etmeye” (Paragraf 11) çağırmıştır.Böylece silahsız askeri hizmetin de reddedilebilmesi garanti altına alınmıştır.

Ayrıca BM İnsan Hakları Komitesi de din ve vicdan hürriyetlerinin vicdani ret hakkını da kapsamına aldığını farklı sözleşmelere dayanarak ifade etmiş, AB de Temel Haklar Şartı'nın 10. maddesinde vicdani ret hakkını açıkça tanımıştır.

Ülkemiz açısından bakacak olursak, Türk Ceza Kanunu’nun 318. maddesi vicdani retçiliği ,“halkı askerlikten soğutma” suçu içerisinde nitelendirmektedir. Yeni Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesi de bunu bir terör suçu saymaktadır.Türk Askeri Ceza Kanunu’nun 87/1. maddesi silah taşımayı kabul etmeyen ve üniforma giymeyenleri “emre itaatsizlik” suçu içerisinde değerlendirerek 5 yıla kadar, bu suçun savaş durumunda işlenmesi durumunda 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceğini düzenlemektedir.Bu çerçevede Türkiyede de birçok kişi yargılanmış ve hapis cezasına çarptırılmıştır.

Peki sizce durum nedir ? Vicdani redçilik vatana ihanet midir yoksa bir insan hakkı mıdır ?
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 20-06-2008, 14:54
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart

Sn. mutluluk35

Önce merakımızdan bir soruyu sorarak başlayalım.
Askerliğinizi yaptınız mı?
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 20-06-2008, 15:04
meaculpa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
meaculpa meaculpa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2008
Mesajlar: 929
Standart

korkuyorum anne al beni içine
alisamadim anne al beni yine
büyüdüm anne evler büyüdü
büyüdü pabuçlar yollar büyüdü
orduya istiyorlar savas çikar diyorlar
silah veriyorlar anne bana öldür diyorlar
yat diyorlar anne kalk diyorlar
beynimi yiyorlar anne beynimi yiyorlar
kapat televizyonu anne seni de kandiriyorlar
kapat televizyonu anne seni de kandiriyorlar
oyunu verme anne
oyunu verme anne
oyuna gelme anne


Yasar kurt izamlı bu sözler bu konu her gundeme geldikce aklıma yerlesir.

Askerlik yapmayı reddetmek bir insanlık hakkıdır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 20-06-2008, 16:32
milomanara - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
milomanara milomanara isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 17 May 2008
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.807
Standart

Bence zorunlu askerlik insan hakkı ihlalidir.

Askerdeyken sık sık aklımdan geçen soru, burada nalları diksem bu cinayet olmaz mı? Sorusuydu. Öyle ya, kendi isteğim dışında, sürekli gazetelerde terör olaylarıyla yer alan kasabadan bozma bir şehirdeyim.

Yanlış anlaşılmasın acemilik(40-45 gün) dışında ne tüfeği gördüm bir daha ne de tehlikeli bir görev aldım. Hatta gecenin bir vakti alarm çaldığında bizi garaja maraja bir yerlere saklıyorlardı.

Her Türk asker doğmaz. Ben asker falan değilim!

Bildiğim kadarıyla ordu da bunun farkında ve profesyonel askerliğe geçiş için yoğun bir çaba içindeler. Dünya kadar uzman personel alınıyor ve yetiştiriliyor. önümüzdeki 3-5 yıl içinde istemeyen sosyal hizmetlere falan gidebilecek diye umuyorum.

Ülke savunması değil de, çıkarları uğrunda savaşmak konusunda da söyleyeceklerim var. Ama bunlar tehlikeli konular, yerin kulağı var
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 21-06-2008, 02:06
mutluluk35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mutluluk35 mutluluk35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Feb 2008
Mesajlar: 208
Standart

Sayın mhmmd

Avrupa Konseyi,BM,AB'nin kararlarına ve TCK'nın ilgili hükümlerine dayalı nesnel bilgiler verdim sadece..Öznel bir yorum katmadım yazıya.Ama konuyla nasıl ilişkilendireceğinizi merak ettiğim için cevap vereyim..Askerlik yapmadım,uzun süredir tecilli..
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 21-06-2008, 03:19
BenDeniz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
BenDeniz BenDeniz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 May 2008
Mesajlar: 190
Standart

Vicdani red; ''Silahsız dünya'' ''Barış'' ''Sevgi'' ''Huzur'' vs. vs. gibi lafların ardından çıkan bir anlayıştır.

Evet..kimse silah altına alınmak zorunda kalmasa,kimse ölmese,öldürme gerekliliğini öğrenme durumda kalmasa....

Ama hayatın hakikatleri bunlar değildir.Eğer Çanakkale'de tüyü bitmemiş çocuklar yukarıdaki anlayıştan yola çıkarak can,kan vermeyip öldürüp ölmeseydi biz burada var olamazdık.

Türkiye gibi en belalı ve düşmanı bol olan bir coğrafya ve Devlet için,Vicdani Red diye askeri vazifeden imtina diyemiyeceğim açıkça ''Kaçmak'', hayalperestliğin aliyyül-a'la sı olacaktır.

Vede ''Yok olmaya hazırız gelin bizi öldürün,biz sevgi,barış doluyuz kusura bakmayın silah altına girmeyiz'' demekten farksız olacaktır.

Değerli Ordumuzun,vicdani Red'e muhalif olması çok isabetli vede uzun vadeli bir felaketi önlemek için en uygun olanıdır.

''Bir Topluluğa Olan Düşmanlığınız,Sizi Onlar Hakkında Adaletten Ayırmasın''
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 21-06-2008, 06:49
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart

Sn. mutluluk35,

Verdiğiniz nesnel örnekleri okuyarak sorumuzu sormuştuk.
Sorma maksadımız ise yargılamak değil başlığın özünü kavramak ve zeminin ne olduğunu anlamak idi.
Geçelim konuya.

İnsan ırkının kendisi ile kavgası, kendi var olduğu sürece varlığını sürdüreceğe benziyor. Ne bilim, ne sanat, ne teknoloji, ne eğitim bu gerçeği ortadan kaldırmadı/kaldıramadı.
Bu kavganın ve vahşetin ortadan tamamen kaldırılması işin felsefesi ve isteğimizdir. Esas işin özü de bu olmalıdır.

Bir de vicdani reddin yaşanan kısmı vardır.
Bizler istesek de istemesek de tüm dünyada yaşanmakta olanlar vardır ve bu olanları anlamlandırmak gerekir.
Savaş vardır, var olacaktır. Terörün ve terörizmin olduğu gibi.
Savaş ile terör, savaşmak ve terörizm ile ince bir çizgi ile ayrılır. Çoğunlukla da bu çizginin nereden geçtiği anlaşılmaz. Birisi için
yasal gerekçeler bulabilirken diğerisini lanetleriz. Ancak bu yasallık ve lanetlik dahi subjektiftir.
İsrail için patlayan canlı bomba bir terör ve bu terörü bitirmek için filistinin içinde yaptığı operasyonlar bir savaş iken;
Filistin için İsrail ordusunun yaptığı bir terör ve bu terörü bitirmek için yapılan direniş kutsal bir savaştır.
İşin aslı;
İstesek de istemesek de dünyamızı görünmeyen duvarlar ile bölmüş, görünmeyen düşmanlıklar ile örmüşüz. Bu duvar ve düşmanlıklar temel midir sorusuna dahi girmek anlamsızlaşır.

Ekonomik gücünü kazanmış ülkeler, korunma gereksinimleri için yeterince fonlama yapabildikleri profesyonel askerliğe geçmişlerdir. Bu işi henüz gerçekleştirememiş olan ülkeler için ise zorunlu askerlik, korunma ihtiyacını karşılamaktadır.
Yani her ülkenin kendi şartları doğrultusunda bu ihtiyacını gidermesi normaldir.

BM gibi tamamen militarist ABD'nin güdümündeki bir kurumun ve korunma gereksinimini NATO ile yine ABD'ye havale etmiş bir Avrupa'nın kararlarını tartışabiliriz ancak ülkemiz için önermek henüz lükstür.

Sonuç;
-Hiçbir şartı görmeden vicdani reddin olmasına tarafız.
-Şartları dikkate alırsak, her vatandaş, vatandaşlık görevini yerine getirmelidir deriz.
Bu görevi istese de istemese de...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 21-06-2008, 10:11
khalkedonian62 khalkedonian62 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 03 Jun 2008
Mesajlar: 40
Standart

Ben geçen yıl bu aralar 315.kd olarak yaptım askerliğimi. Vicdani red konusu tabii derin bir mevzu ama insanı isteği hilafına askere almak bence yanlış. Profesyonel ordu kurulursa bu sorun çözülür. Osmanlıda bile yeniçeri ve tımarlı sipahiler seçilerek alınırdı. Zorunlu askerlik bize 19.yüzyıldan sonra gelmiştir. Onun için her Türk asker doğar sözü tartışılır yani.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 21-06-2008, 15:11
mutluluk35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mutluluk35 mutluluk35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Feb 2008
Mesajlar: 208
Standart

Sayın mhmmd

Dünyada silahlı çatışmalar,terör olayları ve savaşlar elbette yaşanmaya devam etmektedir.Ülke-miz de kendisini koruma ve kollama görevine sahip güçlü bir orduya sahip olmak zorundadır.Hatta bu doğrultuda TSK’ya bütçeden daha çok pay ayrılabilir,personel ve silah alımı da arttırılabilir.Konumuz ordunun pasifleştirilmesi ya da yokedilmesi gerekliliği değil,değer yargılarından dolayı ,bu kuruluşta görev almak istemeyenlerin ,reddedebilme haklarıdır.Kişinin dini inanışı ya da siyasi görüşlerinden dolayı silah altına alınmak istememesi gayet doğaldır.Bireyin bunu talep etmesiyle,ülke güvenliğinin tehlikeye girmesi arasında doğrudan bir ilişki yoktur(en azından bence öyle).

Şunu da belirtelim ki, insan hakları bireyin devlete karşı ileri sürebileceği hakları ifade eder.Devletlerin birbirleriyle olan ilişkileri, insan haklarını ve otoriteye karşı hak ileri süren bireyi ilgilendirmez.Ayrıca ülkelerin, dış politikadaki meselelerini, içerideki insan hakları ihlalleri için bahane yaptıkları bilinen bir gerçektir.

Son olarak,Türkiye de BM ve NATO üyesidir.Ortada bununla ilişkili bir güvence varsa şayet,ülkemiz için de vardır.Saygılar....
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 21-06-2008, 15:52
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger mutluluk35 ve mhmd;

Bence konu iki noktada kilitlenmektedir. Bunlardan birisi otoriterlik, digeri ego temelli bireycilik.

Vatandas toplumlarinda, vatandas devlet icin; birey toplumlarinda devlet bireyi icin vardir.

Dolayisiyle birey bilinci olan toplumlarda, hak ve ozgurlukler temelinde vicdani red bireyin hakkidir.

Ama ayni seyi birey toplumu olmayan toplumlar icin soyleyemeyiz. Cunku bu toplumlar vatandas toplumlaridir, ve devletin cikarlari kisi cikarlarindan once gelir. Otorite hakimdir. Vatandaslar, ulke ve ulkenin degerlerini kendi kisisel cikarlarinin onunde tutar. Otorite zorlamasa, vatandas askere gonullu gidermi?, % kaci gider?. Bu sorularin cevabi da o ulkedeki vatandaslarin, bireysel bilinclerinin ne kadar gelistigine baglidir.

Turkiye ozeline gelirsek;vatandas toplumudur. Otorite hakimdir. Vatandas devleti icin vardir.

Bu gercekler temelinde, birey bilinci almis kesim elbette vicdani red konusunu dusunmektedir.

Toplumun bu tip istegi nasil karsilayacagi ve otoritenin bu konuya nasil bakacaginin ne olabilecegi; birkac ay once yasanan vicdani red temelli ucak kacirma girisiminde gozlemlenmistir.

Kisacasi, deger yargilarinin hem evremsel bir temeli yoktur; hemde toplumunun tarihsel gelisimi temelinde olusur.

Sonucta da ya otoriterdir, ya da ego kokenlidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:50 .