Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 06-03-2017, 13:10
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.667

Onur Üyeliği 

Standart

NickMickyok´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evet aslında korktuğum şeylerden birisi de o. Acaba o genelleştirme safsatasına düşmeden tutunabilmeyi başarabilir miyim.
Ömrümü lakırdı ve laf salatalığı ile geçirmek istemem.
Ne yazık ki verili koşullarda -PİYASA BİLİMİ- çok zor.

daha kötüsü, Türkiye gibi bir ülkedeyseniz, yani teolojinin, bilimin ve bilincin, aydınlığın, karanlığı aşındırmasından -kurt puslu havayı sever misali- baş düşman ilan ettiği ve bin yıllardır hakimiyet sürdüğü ve sırtı sağlam, gündelik siyasete bile yön verenlerin, ilgili mitolojilerin sömürüsnden beslendiği ortamda, ekonomik özgürlüğünüz, bağımsızlığınız olmadıkça verebilecekleriniz kısıtlı ve deformedir...

TIP bile, mevcut hakimiyetin saldırdığı bir alandır zira batıldan-teolojiden- elde edilen kazancı, sömürüyü kırıyor ve sömürü sektörü ve piyasasına kan kaybettiriyor(geçen bir tanesi öldü ya, sitesinde böbrek yetmezliğini kesin çözüdüğünü iddia ettiği çörek otuna rağmen, kendisi böbrek yetmezliğinden ABD de tedavi olmaya gidiyor yine de mefta oluyor, bu hiç olmazsa bitki içeriyor, ya egemen cinci hocalar piyasası, bilim bu koşullar altında)...

Ancak şu olur, günümüzde piyasacı-magazinci-fantastik sözde teorik fizikçilerin yaptığı gibi teolojiyi okşarsanız, safsata mantığını hakim kılarsanız, tamamen izole, minicik, özele indirgenmiş özel sistem parçacıkalrından, her eşyin teorisini üfürürseniz(ki indirgemecilikle hem mümkün hem kolay), kurgu bilime girerde, kurgularda bağlamı metafizik söylemlerle gönderme yapan bir zeminde ya da teolojik kavramları kullanan bir sunum, dil seçerseniz, bilismel tanım ve kavramları çarpıtırsanız, mahiyeti dışında kullanır veya mahiyeti dışında yüklemlerde bulunursanız, bahtınızın açıklığına dair güçlü olasılıklar elde edersiniz.

Örneğin Wiki'de dahi zaman tanımında, uzaylaştırılamaz ifadesi geçerken, ortalıkda sözde bilimcisinden, yine sözde bilim insanına, zamanı uzaysallaştıran(içi, dışı, yönü, uzamı-uzayı olan) bir çok insanla karşılabilirsiniz, boyut derseniz o da öyledir uzaylaştırılmıştır vs... Yine minicik deli dana parçacıkların(doğasından yalıtılmış ve deforme edilmiş), izole, kapalı ve tamamen özel, özel bir ya da bir kaç hareketden, her şeyi açıkladığını iddia edenlerle de karşılaşırsınız, kısaca safsatayı kıvrak biçimde kullanmak işinin erbabları...

Bu ya da benzer popülist ve insanların inançları, beklentilerini, kabullerini koşullayıp, bilimsel kriterleri hiçe sayan yolu tercih etmezseniz, olabildiğince sansür ve sus-pus altında, işinizi kaybetmeme korkusuyla(yani terör yön-t-e-ti-mine maruzsunuz) maaşınıza razı olursunuz.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 06-03-2017, 13:58
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

NickMickyok´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yo hayır, Türkiyede akademisyenlik yapılmaz. Özgürlük yok. Sürekli ne zaman hakkımda soruşturma açılacak korkusu ile ders anlatamam.

Fizik nerede ise herşeyin içinde. Felsefe de öyle.
Kastettiğim, hayata bakış.
İnsana bakış, evrene-doğaya bakış, aşka bakış, siyasete bakış...

Maalesef, hayata çok pragmatist bakıyorum. Belki bencilce ama böyleyim işte.

Belki de yaptığım ve düşündüğüm yanlış. Belki de güzel bir şiiri okuduğumda ruhumda bıraktığı o güzel his, hayatımın anlamı için yeterlidir.
Ama nedense, doğrudan hayatta kullanabileceğim şeylerle uğraşma güdüsünden kurtulamadım yıllarca.

Yani, elime kağıt kalem alıp testerenin çok güzel bir resmini çizmek yerine, elime o testereyi alıp, mesela odun keserken kullanmak bana çok haz verir.
Yaptıklarımla, yaşamın içinde olmalıyım ve ona yön vermeliyim doğrudan.

Hatalı mı düşünüyorum sizce
Yok canım, neden hatalı olsun

Anladığım kadarıyla (fizikten girdin mâdem) sahaya inip bilim yapmak gibi bir istemin var, şu aşamada bence alanını / ne istediğini /en çok neye ilgi duyduğunu tam olarak saptaman gerekir. Maddî durumunu bilmiyorum ancak yurt dışı olanakların varsa bunlara da yönelmende fayda var, yoksa, acele karar vermeyip Türkiye'deki geleceğini de hesaba katman akıllıca olur..


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 06-03-2017, 14:43
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne yazık ki verili koşullarda -PİYASA BİLİMİ- çok zor.

daha kötüsü, Türkiye gibi bir ülkedeyseniz, yani teolojinin, bilimin ve bilincin, aydınlığın, karanlığı aşındırmasından -kurt puslu havayı sever misali- baş düşman ilan ettiği ve bin yıllardır hakimiyet sürdüğü ve sırtı sağlam, gündelik siyasete bile yön verenlerin, ilgili mitolojilerin sömürüsnden beslendiği ortamda, ekonomik özgürlüğünüz, bağımsızlığınız olmadıkça verebilecekleriniz kısıtlı ve deformedir...

TIP bile, mevcut hakimiyetin saldırdığı bir alandır zira batıldan-teolojiden- elde edilen kazancı, sömürüyü kırıyor ve sömürü sektörü ve piyasasına kan kaybettiriyor(geçen bir tanesi öldü ya, sitesinde böbrek yetmezliğini kesin çözüdüğünü iddia ettiği çörek otuna rağmen, kendisi böbrek yetmezliğinden ABD de tedavi olmaya gidiyor yine de mefta oluyor, bu hiç olmazsa bitki içeriyor, ya egemen cinci hocalar piyasası, bilim bu koşullar altında)...

Ancak şu olur, günümüzde piyasacı-magazinci-fantastik sözde teorik fizikçilerin yaptığı gibi teolojiyi okşarsanız, safsata mantığını hakim kılarsanız, tamamen izole, minicik, özele indirgenmiş özel sistem parçacıkalrından, her eşyin teorisini üfürürseniz(ki indirgemecilikle hem mümkün hem kolay), kurgu bilime girerde, kurgularda bağlamı metafizik söylemlerle gönderme yapan bir zeminde ya da teolojik kavramları kullanan bir sunum, dil seçerseniz, bilismel tanım ve kavramları çarpıtırsanız, mahiyeti dışında kullanır veya mahiyeti dışında yüklemlerde bulunursanız, bahtınızın açıklığına dair güçlü olasılıklar elde edersiniz.

Örneğin Wiki'de dahi zaman tanımında, uzaylaştırılamaz ifadesi geçerken, ortalıkda sözde bilimcisinden, yine sözde bilim insanına, zamanı uzaysallaştıran(içi, dışı, yönü, uzamı-uzayı olan) bir çok insanla karşılabilirsiniz, boyut derseniz o da öyledir uzaylaştırılmıştır vs... Yine minicik deli dana parçacıkların(doğasından yalıtılmış ve deforme edilmiş), izole, kapalı ve tamamen özel, özel bir ya da bir kaç hareketden, her şeyi açıkladığını iddia edenlerle de karşılaşırsınız, kısaca safsatayı kıvrak biçimde kullanmak işinin erbabları...

Bu ya da benzer popülist ve insanların inançları, beklentilerini, kabullerini koşullayıp, bilimsel kriterleri hiçe sayan yolu tercih etmezseniz, olabildiğince sansür ve sus-pus altında, işinizi kaybetmeme korkusuyla(yani terör yön-t-e-ti-mine maruzsunuz) maaşınıza razı olursunuz.
Hocam Türkiye'deki üniversite eğitimi ile yurtdışındaki ülkelerdeki üniversite eğitimini kıyaslar mısınız? Mesela ne gibi farklar, ne gibi dezavantaj ve avantajlar var? Türkiye'de iyi bi ünide okuyup mezun olan adam ile yurtdışında çok iyi bir üniversiteden mezun olan adam arasında ne fark olacak? Orada neyi daha fazla ve daha iyi öğrenecek? Aynı kitap Türkiye'de de işlenemez mi? Bilgiye erişim her yerden aynı ölçüde olamaz mı? Türkiye üniversitelerinin eksiği ne ki?
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 06-03-2017, 15:41
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.667

Onur Üyeliği 

Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam Türkiye'deki üniversite eğitimi ile yurtdışındaki ülkelerdeki üniversite eğitimini kıyaslar mısınız? Mesela ne gibi farklar, ne gibi dezavantaj ve avantajlar var? Türkiye'de iyi bi ünide okuyup mezun olan adam ile yurtdışında çok iyi bir üniversiteden mezun olan adam arasında ne fark olacak? Orada neyi daha fazla ve daha iyi öğrenecek? Aynı kitap Türkiye'de de işlenemez mi? Bilgiye erişim her yerden aynı ölçüde olamaz mı? Türkiye üniversitelerinin eksiği ne ki?
Türkiyedeki üniversitelere dair herhangi bir ifadem olmadı, Türkiye'deki ortama dair -yani çalışma-ifade koşulları- ifadelerde bulundum...

Pekala, Arabistan, Afganistan gibi ülkeleride kıyaslamak mümkün, orada olan bilim insanlarının durumu, özgürlük ve bağımsızlıkları, batı ile bir olur mu?...

Batıyı bir yönüyle kendisiylede kıyaslamak mümkün, Ortaçağ ile şimdiki durumu..

Örneğin Bruno dünya dönüyor dediği için, kazığa bağlanıp yakılmıştır, Galileo dünya dönüyor dediği için yaşına bağlı yakılmamış, ama karanlık bir mahzene atılmıştır, karanlık ortam gözlerini kör etmiştir...

Şimdi o koşulda varın kozmoloji dalında faaliyet yürütün... Bilhassa, teoloji hakim toplumlarda bilim ve insanlar baskı altına alınır, ifadeleri hakim zihniyetlerle çelişmemelidir, ama bilimde batılla, teolojik önyargılar ve cehaletle çatışacaktır, çünkü teoloji kendisini, binlerce yıl önceye dayalı, bilinçsizlikten-yeterli bilim ve bilgiye sahip olmamaktan- uydurulmuş efsaneler ve mitolojilerin şartlılığına dayandırır, kısaca geçerliliği ve yeterliliği asla sorgulanamz kılınmış tabualra, zanlara - dokunulamaz, ama bilim her alana dokunur...

Örneğin Osmanlı'da Hazerfan Ahmet Çelebi uçtuğu için idam edilmiştir. Bisiklet, sanayi, teknoloji şeytan icadı ilan edilmiştir. Hava tahminleri, TIP dahi, Allah'a ortak koşmak, her şey açıklanmış iken şeytana iş tutmak gibi değerlendirilmiştir, hala bile değerlendirilebiliyor, kalemler değişebiliyor ama her yeni kalemde yeni sorunlar, keltler vuruluyor, zihniyet kendisini tekrar ediyor(bir kere mevcut inanç, anlayış diyor ki, dinimiz her şeyi açıklamış(hemde her şeyi!!), haşaaaa, bundan fazlası Allah'a ortak koşmaktır, Allah'ın işine karşışmaktır vs).

1960'lı yıllarda okullarda Ay'a seyahatle ilgili bilgiler edinen çocuklardan bazıları, babaları tarafından evlatlıktan ret edilmiştir, çünkü Ay bir Nur'dur(kara parçası içermez), gidilemez, nura gitmek ve ona kara parçası demek, nur olmadığı, güneş ışınlarını yansıttığı iddiası haşa, dine karşı gelmektir vs. Yıldızlarda pul değil mi, göğün süsleri, pul sadece üstelik dünya göğünün(?) en yakın katmanındalarmış...

Daha geçen aylarda, Afganistan'da bir öğretmen kadın, önce dövülüp, sonra araçla üzerinden geçilip daha sonra taşla kafası ezilip, daha sonra bir uçurumdan atılıp, daha sonrada yakılarak katledildi. Sebebi ise dine hakaret! hakaret ise Muska yazıp insanların parasını alıp, umutlarını sömüren bir kişiye, bu yaptığın doğru değil dediği için, o koşuldaki bir öğretmenin okulda nasıl bir eğitim verebileceğini düşünüyorsun? ne anlatacak da, dine karşı olmayacak? İyide öğrenimin, bilimin böyle bir engeli olabilir mi? Olursa bilim olur mu?

Türkiyede ise, rektörlere bakınız, bir çok kuruma bakınız, mesleklerinde ilerleyen insanların çoğunu irdeleyiniz, bir çoğu mesleki kariyerini, alanında verdiği emekle değil, görünürde yerine getirdiği klişeler ve tabi ki egemen zihniyete ve politikalara yaranmakla elde etmiş durumda.

TÜBİTAK, başına bilim alanıyla alaksız mal işleri müdülerinin dikildiği, her kuruma iktidara yakın siyasetçielrin yerleştirildiği bir ülkede, papaz eriğini imam eriği yapan(?), iyi söz, kötü söz kavanozu gibi, metafizik ve akıl-mantık dışı farazi sözde projelere(ne projesi!? proje filan değil) destek verip, ciddiye alırken, efendim kapağı açılınca ampul yanan sepeti dereceyle seçerken(???? ne projesi bu, ne üretti ki?), fizik, kimya, bilim alanında bir çok proje ve çalışmayı ret etmiştir(elbette temeli ideolojik, nesiller hurafelerle uğraşsın -ki hurafelere örnek, yukarıda bahsettim- ama bilimle değil! işte hakim zihniyet), o çocuklarda ilgili projelerini Avrupa, ABD gibi ülkelere taşımışlar ve ilgili ülkelerde yılın projeleri olarak değerlendirilecek kadar önem arzetmiş. Bu bile analiz-tespit için yeterli değil mi?

Bu ülkede Evrim teorisinden söz ettiği için sürülen yüzlerce öğretmen mevcut, aynen Afgan kadının başına gelen gibi, aradaki fark baskı ve yöntemler, şiddet arasındaki farktan ibaret, zihniyet ise aynı.

Bu site düşünceleri yüzünden katledilen Turan Dursun adıyladır, bu ülke katledilen aydın, bilim insanlarıyla doludur, baskı her yerde ve cehalet özgürce ifade edilirken, kimse bilimi, bilimsel görüş ya da düşüncelerini özgürce paylaşamıyor, kaldı ki çalışmasını layıkıyla yapabilsin... İsanlar sustuğu ya da dolandıra, dolandıra görüşlerini deforme etmek zorunda kaldığı, ifade özgürlüğünden taviz verdiği sürece sorun olmuyor, ama o koşulda da üretim, birikim ve aktarım kısıtlanmış ve baskı altına alınmış oluyor...

Kısaca Dünya dönüyor diyen Bruno nasıl yakıldı, nasıl ki bu; dünyaya dair çalışmaların gizli, kapaklı, sessiz, suskun yapılması ve baskı altında olması demektir, günümüz Türkiyesinde de varlığımız, hakim zihniyete, o zihniyeti kullanarak iktidar olup, milyonları sömüren politikalara da ters düşmemeli, düşerse başınıza her şey gelebiliyor... haliyle baskı altında tutulan, engellenen ile olmayan bir olmuyor, tek gösterge baskılanmak da değil, gerekli desteğin, ödeneğin ayrılıp, ayrılmamasıda önemli.

Örneğin Türkiye'de DİYANET için ayrılan bütçe, 6 milyar 867 milyon(6.867.000.000) lira, Çoğu bakanlıklara ayrılan bütçeden daha fazladır, peki bilime ayrılan bütçe nedir?

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı: 745.373.000 lira. (1/6'sı bile değil)

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı: 1.248.151.500
Sağlık Bakanlığı: 5.731.706.000
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı:1.684.379.000
Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2.917.253.000
Türkiye İstatistik Kurumu: 358.108.000
Orman ve Su İşleri Bakanlığı:623.813.000

Hasılı söz, ifade, kanaat, düşünce, inanç özgürlüğünün olmadığı toplumlarda, bilimde olması gerektiği gibi işlemez, işleyemez. Son günlerdeki istatistikler diyor ki, Türkiye'de günlük ortalama 90 toplantı, konferans, etkinlik, yürüyüş engelleniyor, bu insanlar düşüncelerini ifade edebiliyor ve edebilecek koşul bulabiliyor mu? İşte konumuzdaki meselede, kıyaslamamdaki ölçüt de, koşullarla-ortamla ilgili!

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 06-03-2017, 18:42
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.234
Standart

Bende de benzer bir merak var-dı-.

Önce felsefeden doktora yapmak, sonra yurtdışında sinirbilimi eğitimi almak. Daha sonra ikisini birleştirip bilinç ve irade üzerine uzmanlaşmak.

Bu amaçla önce yıldız teknik üniversitesi felsefe bölümünde yüksek lisansa başladım. Fakat ortamın dindar teologlarla kaynadığını görünce bir dönemde hevesim kaçtı.

Daha sonra Boğaziçi üniversitesi felsefe bölümüne yerleşmeyi başardım. Ama orada da derslere devam etme imkanım olmadı. Çünkü bir mesleğim var ve para kazanmayı bırakamam, dolayısıyla derslere devam edecek vaktim yoktu.

Hala düşünüyorum, bakalım hayat ne getirecek.

Ama şunu da fark ettim, gerçekten felsefe yapmak ve anlamak için illa üniversite ortamlarına girmeye gerek yok. Hatta o tarz ortamlar bazen vakit kaybı bile olabilir. Çok fazla prosedürle uğraşmak gerekiyor. Çünkü o tarz ortamlarda öncelikli amaç ''anlamak'' değil ''anlatmak'' oluyor.

Üniversitedeki birçok felsefe profesöründen daha üst bir filozof olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Beni geçtim, bu sitede spartacus, phyron gibi filozoflar üniversitelerdeki proflardan daha üst seviyede.

Ben sadece daha fazla anlamak istiyorum. Anladığımı ispatlamak (sınavlardan geçmek) gibi bir amacım yok. Ya da anlatmak gibi bir amacım da yok.

Doğayla ilgili önemli bir düşünce keşfetsem bunu insanlıkla paylaşmayabilirim de. Hatta bazen anladığım şeyi anlatmamak daha güçlü hissettiriyor. Bazen paylaşırım bazen paylaşmam. Mesela bunları yazarak paylaşmış oldum.

Aslında bu da felsefi bir soru: ''Kendi keşfettiğimiz düşünceleri paylaşmalı mıyız? neden?''

Anlama kısmını kendi başına da yapabilirsin. İnsanların yarattığı sistemlere ihtiyaç duymadan..
Dediğim gibi üniversite ortamlarının iki dezavantajı var: Anladığını kanıtlamak zorunda olmak ve anlamaktan ziyade anlatmak zorunda kalmak.

Felsefi bir konu hakkında araştırmayı düşünmeyi çok severim. Ama bunu yazılı halde ödev konusu haline getirmeyi gereksiz bulurum.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 06-03-2017, 19:16
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Beni geçtim, bu sitede spartacus, phyron gibi filozoflar üniversitelerdeki proflardan daha üst seviyede.
Güzel bir tesbit. Üniversiteyle ya da üniversitedeki ilgili bölümle alakası olmayıp da böyle uzman kişilere rastlayabiliyoruz çok sık olmasa da. Peki bunun sırrı nedir? Çok okumak desek her çok okuyan böyle uzmanlaşamıyor. Herkeste yaramıyor. Ayrıca üniversitede gelişmek daha kolaydır kanımca. Orası sistemli ve düzenli. Kendi başına olunca yalnızsın ve rastgele. Yani üniversite dışında bu kadar gelişen kişilerin sırrı nedir? Çok zeki olmak mı? Herkes böyle uzmanlaşamaz mı sence? Ayrıca üni dışında uzmanlaşanları proflar ile karşılaştırdık ama bu bütün dünya için mi geçerli yoksa Türkiye için mi? Yani dünyanın en iyi üniversitelerindeki proflar ile boy ölçüşebilir mi spartacus ve pyrrhon? Yani bizim akademisyenler(ülkemiz akademisyenleri) mi yetersiz yoksa spartacus ve pyrrhon çağının ve profların çok mu önünde?
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 06-03-2017, 19:20
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiyedeki üniversitelere dair herhangi bir ifadem olmadı, Türkiye'deki ortama dair -yani çalışma-ifade koşulları- ifadelerde bulundum...

Pekala, Arabistan, Afganistan gibi ülkeleride kıyaslamak mümkün, orada olan bilim insanlarının durumu, özgürlük ve bağımsızlıkları, batı ile bir olur mu?...

Batıyı bir yönüyle kendisiylede kıyaslamak mümkün, Ortaçağ ile şimdiki durumu..

Örneğin Bruno dünya dönüyor dediği için, kazığa bağlanıp yakılmıştır, Galileo dünya dönüyor dediği için yaşına bağlı yakılmamış, ama karanlık bir mahzene atılmıştır, karanlık ortam gözlerini kör etmiştir...

Şimdi o koşulda varın kozmoloji dalında faaliyet yürütün... Bilhassa, teoloji hakim toplumlarda bilim ve insanlar baskı altına alınır, ifadeleri hakim zihniyetlerle çelişmemelidir, ama bilimde batılla, teolojik önyargılar ve cehaletle çatışacaktır, çünkü teoloji kendisini, binlerce yıl önceye dayalı, bilinçsizlikten-yeterli bilim ve bilgiye sahip olmamaktan- uydurulmuş efsaneler ve mitolojilerin şartlılığına dayandırır, kısaca geçerliliği ve yeterliliği asla sorgulanamz kılınmış tabualra, zanlara - dokunulamaz, ama bilim her alana dokunur...

Örneğin Osmanlı'da Hazerfan Ahmet Çelebi uçtuğu için idam edilmiştir. Bisiklet, sanayi, teknoloji şeytan icadı ilan edilmiştir. Hava tahminleri, TIP dahi, Allah'a ortak koşmak, her şey açıklanmış iken şeytana iş tutmak gibi değerlendirilmiştir, hala bile değerlendirilebiliyor, kalemler değişebiliyor ama her yeni kalemde yeni sorunlar, keltler vuruluyor, zihniyet kendisini tekrar ediyor(bir kere mevcut inanç, anlayış diyor ki, dinimiz her şeyi açıklamış(hemde her şeyi!!), haşaaaa, bundan fazlası Allah'a ortak koşmaktır, Allah'ın işine karşışmaktır vs).

1960'lı yıllarda okullarda Ay'a seyahatle ilgili bilgiler edinen çocuklardan bazıları, babaları tarafından evlatlıktan ret edilmiştir, çünkü Ay bir Nur'dur(kara parçası içermez), gidilemez, nura gitmek ve ona kara parçası demek, nur olmadığı, güneş ışınlarını yansıttığı iddiası haşa, dine karşı gelmektir vs. Yıldızlarda pul değil mi, göğün süsleri, pul sadece üstelik dünya göğünün(?) en yakın katmanındalarmış...

Daha geçen aylarda, Afganistan'da bir öğretmen kadın, önce dövülüp, sonra araçla üzerinden geçilip daha sonra taşla kafası ezilip, daha sonra bir uçurumdan atılıp, daha sonrada yakılarak katledildi. Sebebi ise dine hakaret! hakaret ise Muska yazıp insanların parasını alıp, umutlarını sömüren bir kişiye, bu yaptığın doğru değil dediği için, o koşuldaki bir öğretmenin okulda nasıl bir eğitim verebileceğini düşünüyorsun? ne anlatacak da, dine karşı olmayacak? İyide öğrenimin, bilimin böyle bir engeli olabilir mi? Olursa bilim olur mu?

Türkiyede ise, rektörlere bakınız, bir çok kuruma bakınız, mesleklerinde ilerleyen insanların çoğunu irdeleyiniz, bir çoğu mesleki kariyerini, alanında verdiği emekle değil, görünürde yerine getirdiği klişeler ve tabi ki egemen zihniyete ve politikalara yaranmakla elde etmiş durumda.

TÜBİTAK, başına bilim alanıyla alaksız mal işleri müdülerinin dikildiği, her kuruma iktidara yakın siyasetçielrin yerleştirildiği bir ülkede, papaz eriğini imam eriği yapan(?), iyi söz, kötü söz kavanozu gibi, metafizik ve akıl-mantık dışı farazi sözde projelere(ne projesi!? proje filan değil) destek verip, ciddiye alırken, efendim kapağı açılınca ampul yanan sepeti dereceyle seçerken(???? ne projesi bu, ne üretti ki?), fizik, kimya, bilim alanında bir çok proje ve çalışmayı ret etmiştir(elbette temeli ideolojik, nesiller hurafelerle uğraşsın -ki hurafelere örnek, yukarıda bahsettim- ama bilimle değil! işte hakim zihniyet), o çocuklarda ilgili projelerini Avrupa, ABD gibi ülkelere taşımışlar ve ilgili ülkelerde yılın projeleri olarak değerlendirilecek kadar önem arzetmiş. Bu bile analiz-tespit için yeterli değil mi?

Bu ülkede Evrim teorisinden söz ettiği için sürülen yüzlerce öğretmen mevcut, aynen Afgan kadının başına gelen gibi, aradaki fark baskı ve yöntemler, şiddet arasındaki farktan ibaret, zihniyet ise aynı.

Bu site düşünceleri yüzünden katledilen Turan Dursun adıyladır, bu ülke katledilen aydın, bilim insanlarıyla doludur, baskı her yerde ve cehalet özgürce ifade edilirken, kimse bilimi, bilimsel görüş ya da düşüncelerini özgürce paylaşamıyor, kaldı ki çalışmasını layıkıyla yapabilsin... İsanlar sustuğu ya da dolandıra, dolandıra görüşlerini deforme etmek zorunda kaldığı, ifade özgürlüğünden taviz verdiği sürece sorun olmuyor, ama o koşulda da üretim, birikim ve aktarım kısıtlanmış ve baskı altına alınmış oluyor...

Kısaca Dünya dönüyor diyen Bruno nasıl yakıldı, nasıl ki bu; dünyaya dair çalışmaların gizli, kapaklı, sessiz, suskun yapılması ve baskı altında olması demektir, günümüz Türkiyesinde de varlığımız, hakim zihniyete, o zihniyeti kullanarak iktidar olup, milyonları sömüren politikalara da ters düşmemeli, düşerse başınıza her şey gelebiliyor... haliyle baskı altında tutulan, engellenen ile olmayan bir olmuyor, tek gösterge baskılanmak da değil, gerekli desteğin, ödeneğin ayrılıp, ayrılmamasıda önemli.

Örneğin Türkiye'de DİYANET için ayrılan bütçe, 6 milyar 867 milyon(6.867.000.000) lira, Çoğu bakanlıklara ayrılan bütçeden daha fazladır, peki bilime ayrılan bütçe nedir?

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı: 745.373.000 lira. (1/6'sı bile değil)

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı: 1.248.151.500
Sağlık Bakanlığı: 5.731.706.000
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı:1.684.379.000
Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2.917.253.000
Türkiye İstatistik Kurumu: 358.108.000
Orman ve Su İşleri Bakanlığı:623.813.000

Hasılı söz, ifade, kanaat, düşünce, inanç özgürlüğünün olmadığı toplumlarda, bilimde olması gerektiği gibi işlemez, işleyemez. Son günlerdeki istatistikler diyor ki, Türkiye'de günlük ortalama 90 toplantı, konferans, etkinlik, yürüyüş engelleniyor, bu insanlar düşüncelerini ifade edebiliyor ve edebilecek koşul bulabiliyor mu? İşte konumuzdaki meselede, kıyaslamamdaki ölçüt de, koşullarla-ortamla ilgili!

Zorlu koşulları güzelce ifade etmişsiniz. Düşünce özgürlüğü pek mümkün olamıyor bahsedilen yerlerde maalesef. Siz üniversitelere değinmediniz ama benim asıl kafamı kurcalayan ülkemiz üniversiteleri ve yurtdışı üniversiteleri arasındaki farklar. Ne gibi farklar var? Avantaj ve dezavantajları neler? Mesela ülkemizin en iyi üniversiteleri ile dünyanın en iyi üniversitelerini karşılaştırır mısınız? Eğitim, bilim ve felsefe yönünden farklar neler? Ülkemizde düzgün eğitim verilemiyor mu? Verilen bilgiler yanlış mı güncel değil mi? Nedir farklar?
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 06-03-2017, 19:27
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.734
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Aslında bu da felsefi bir soru: ''Kendi keşfettiğimiz düşünceleri paylaşmalı mıyız? neden?''
Bu soruya kabaca bir cevap vereyim.
Genel olarak çocugunun kendi bildiklerinden daha fazlasını bilmesini istersin, çünkü ne kadar çok bilirse sistemde daha çok yeri olacak, daha az yanlışa düşecek, daha çok üretken olacak, aynı oranda kendini ezdirmeyecek ve daha mutlu olacak.

Herkes aynısını yaparsa bilinçli bir toplum olacak, senin Yıldız üniversitesinde yaşadıgın yaşanmayacak veya azalacak.
Nickmickyok arkadaşımız "ne zaman götürülürüm" korkusu yaşamayacak, Turan Dursun öldürülmeyecek, faşizm gelemeyecek vs,vs...
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 06-03-2017, 23:25
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.234
Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Üniversiteyle ya da üniversitedeki ilgili bölümle alakası olmayıp da böyle uzman kişilere rastlayabiliyoruz çok sık olmasa da. Peki bunun sırrı nedir?
''felsefe yolda olmaktır'' diye bir laf vardı. Sürekli yükselmektir felsefe. Zihinsel evrimini bir kere başlatan kişi bu yolda durmadan devam eder.
Bu işin sırrı, sadece gerçeklerin peşinde koşmaktır.
Felsefenin en büyük düşmanı ise isteklerini gerçeklikle yer değiştirmektir.

Merak önemli. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek önemli. Bir de matematiksel düşünebilmek önemli.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 06-03-2017, 23:30
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.234
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu soruya kabaca bir cevap vereyim.
Genel olarak çocugunun kendi bildiklerinden daha fazlasını bilmesini istersin, çünkü ne kadar çok bilirse sistemde daha çok yeri olacak, daha az yanlışa düşecek, daha çok üretken olacak, aynı oranda kendini ezdirmeyecek ve daha mutlu olacak.

Herkes aynısını yaparsa bilinçli bir toplum olacak, senin Yıldız üniversitesinde yaşadıgın yaşanmayacak veya azalacak.
Nickmickyok arkadaşımız "ne zaman götürülürüm" korkusu yaşamayacak, Turan Dursun öldürülmeyecek, faşizm gelemeyecek vs,vs...
Anlıyorum. Bu güzel cevap ''insanlık'' adınaydı. Bu da yeterli bir gerekçedir.

Fakat ben yine de sadece kendim için gerekçe arıyorum. Varsa tabi.

Kendi adıma olan gerekçe şu olabilir: Birileriyle düşünce paylaşımı yaptığımda, bu kendi düşüncelerimi de etkileyebilir.

Felsefe belki de monolog yerine diyalogla daha uygundur. Bu anlamda insanlıkla bir şeyler paylaşmak beni de doğrudan etkileyebilir. Bazen katkısı olduğunu da düşünüyorum.

Karşımdaki kişiyi ''muhalefet'' olarak kodluyorum. Kendi görüşümü çürütmeye çalışan karşıt görüş gibi. Bu yöntem benim kendi görüşlerime katkı sağlamış oluyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:59 .