BİR İSLAMCI YAZAR OLAN KERİM BALCIOĞLU YALANLARI VE AYAAN HİRSİ ALİ GERÇEĞİ (DreiMalAli tarafından Ayaan Hirsi Ali'nin kitabı ve biyografisinden derlenmiştir.)
Ayaan Hirsi Ali’nin tam adı
Ayaan Hirsi Magan Isse Guleid Ali Wai'ays Muhammad Ali Umar Osman Mahamud.
Doğumu 13.11.1969. Somalya’da Mogadişu’da.
Daha küçük çocukken kuran kursu hocası tarfından dövülerek kafatası çatlatıldı. Tipik İslam pedagojisi.
5 yaşındayken sünnet edildi. Babasının kızların sünnet edilmesine karşı olduğu bilindiğinden, gizlice, babasından habersiz kocakarı usulüyle klitorisi kesildi.
Kerim Balcı’nın iddiasının tersine kızların sünnet edilmesi “İslamiyet'te yeri olmayan bazı ritüeller”den değildir. İslamiyet’de yeri olan çok adi, insanlık dışı bir ritüeldir.
Muhammed az kesilmesini tavsiye eder hadislerde. Nedeni ise, Muhammede göre, “hem kadın için daha çok zevkalma vesilesi, hem de kocası için çok daha hoştur”. *Benzer şeyi Ömer’de söyler çok sonraları. Ayrıca Muhammed’e göre “Sünnet olmak erkekler için peygamber sünneti, kadınlar için ise bir şeref ve onur vesilesidir.”
Hirsi Ali, daha çocuk yaşlarda, ailesi ile birlikte (Babası, Babanın 4 karısı (bu bana bir şeyler hatırlatıyor İslamiyetle ilgili. Ne olabilir acaba?), 5 kızkardeş ve 1 erkek kardeş) Somali’deki kargaşadan kaçarak önce Suudi Arabistan’a, oradan Etopya’ya ve nihayet Kenya’ya yeleşti. Burada bir kız okuluna gönderildi. Ve tabi tipik isalami yaşam olarak hicaplara ve evlere kapatıldı. İsyankar karakterine rağmen.
1992 de babasının zoruyla Kanada’da yaşayan, hiç tanımadığı bir kuzeni ile evlendirilmek üzere Kanada’ya gönderildi. Hirsi Ali, uçağı Almanya’ya iniş yaptığında, kendisini Kanada’ya götürecek uçağa binmdi. Bir kaç gün Düsseldorf’da geçirdikten sonra trenle Hollnda’ya geçti.
Hollanda’da iltica müraacatında bulundu ve ilticası kabul edildi.
Hayatını mahkemelere, sosyal daireler ve yabacılar dairelerinde tercümanlık yaparak kazandı. Gayet iyi tanıdığı Somali kadınlarının islami yaşamları hakkında bu süre içinde ve daha sonraları resmi dairelerde sosyal danışman olarak da çalıştı.
Bu dairelere baş vuran kadınların başvurma nedenlerini tahmin edebiliriz: İslami yaşamdan kaynaklanan dayak, işkence, tecavüz. İtham Ediyorum kitabında bir kaç örnek de veriyor Hirsi Ali (Kitap bu forumda bir yerlerde var).
Bir çok yabancı dil bilen/öğrendiği için (Somalice, Arapca, Amharca, Suahelice, Hollandaca, İngilizce...) Hirsi Ali sadece Somali kadınların davası için değil Hollanda’da yaşayan diğer müslüman kadınların da davalarına çağrılır. Bunlara Türk kadınlarda dahil.
1997’de Hollanda vatandaşlığını aldı.
1 senelik bir meslek eğitiminin peşinden 1995-2000 arası Leiden Üniversitesinde politika okudu.
Eğtüminin peşinden Partij van de Arbeid (İşçi Partisi)’nin Wiardi-Beckmann-Vakfında bilimsel danışman olarak çalışmaya başladı.
İslam’ı eleştirmesi 2002’den sonra yayın organlarında duyulmaya başladı.
Aynı sene içinde VVD-Partisine milletvekili/mebus olarak geçti. Neden olarakda, İşçi Partisinin bazı sosyal çevrelerin yaşam tarzlarının olumsuz etkilerini göz ardı ettiği, önemsemediğini, buna karşılık, düşüncelerini hayata geçirebilmesi için VVD’de imkan bulduğunu öne sürdü (Oğlan Çocuğu Fabrikası kitabından): Müslüman kadınların kocaları/erkekeleri tarafından dövülmesi, işkence görmesi, tecavüze uğraması, namus davaları, erkek ve kız çocuklarının gizlice (kanundan kaçmak için gizlice) sünnet edilmeleri...
Aynı yıl içerisinde hükümetin yabancılarla ilgili entegrasyon politikasını ve Hollanda Anayasası’ının 23. maddesini eleştirdiğinde yer yerinden oynadı.
Bu madde eğitim sebesliğini ayarlıyor. Bu; isteyen istediği okulu seçebilir serbesliğini içerirken, dini kurumlarada içerik yönünden büyük bir tolerans tanıyor. Böylece din adamaları istedikleri gibi at oynatabiliyorlar okullarda. Ve bu din adamları müslüman ise, saçmalıkları ile çocukların beyinlerinin nasıl yakanacağını tahmin etmek için bir kahin olmaya gerek yok.
Bir tarafdan hristiyan partiler, diğer tarfdan hristiyan, yahudi ve müslüman dernek ve kurumlar tarafında topa tutulmuş olmasına ve Ekim 2002’de ilk ölüm tehditini almış olmasına hayret etmeye gerek yoktur herhalde (Kerim Balcı’nın yalanına rağmen.).
Truow gazetesiyle 25.01.2003 de yaptığı röportajda Muhammed’in Ayşe ile evliliği konusunda “Batılıların ölçüsüyle bakıldığında o s apık bir erkektir. Bir zalimdir.” cümlesinden dolayı bir çok müslüman şahıslar ve islami dernekler tarafında mahkemeye şikayet edildi. Fakat savcılık cümlenin içeriğinde, ne şikayet eden şahıslara ne de derneklere hakaret unsuru bulamadığı için takipsizlik kararı verdi.
Kısacası Hirsi Ali Hollanda’ya geldi geleli, müslüman kadınların; islamın kadınları aşşağılayan, kurban eden, onları zorla evlendiren, onları “Erkek Çocuk Fabrikası” seviyesine düşüren yaşam tarzından kurtulmaları için, ve onların eğitim haklarından yararlanmaları, kendi hayatlarını kendileri kurmasını sağlamak için elinden geleni yapmaktadır.
Kerim Balcı’nın Hirsi Ali’yi kendisine “yeni efendiler” bulmakla suçlayıp yalan söylemektadir. Ama Hirsi Ali’nin yaşamına bakarsak, tersine, Hollanda’yı bir kaç sefer alt üst etmiş birisidir; müslüman kadınlara insanca bir yaşam sağalamak uğruna.
Submissyonun senaryosunu yazan Hirsi Ali’dir. Bu senaryoda 4 müslüman kadın başından geçenleri anlatıyor. Başından geçenlerin nedeni olarak da Kuran’ın ayetlerini veriyorlar.
02.11.2004’de Theo van Gogh, Amsterdam’da, bisikletle bürosuna giderken
Mohammed Bouyeri tarafından kurşunlanır. Can havliyle caddenin karşısına geçmek isteyen Theo van Gogh katil tarafından bu seferde arkasından kurşunlanır. Ölü olarak yere düştüğünde, katil yanına gelerek van Gogh’un boğazını bıçakla keser. Elindeki 5 sayfalık mektubu yine bıçakla van Gogh’un göğsüne saplayarak kaçmaya çalışır. Fakat polisle giriştiği silahlı çatışmada yaralı olarak yakalanır.
Van Gogh’un göğsüne saplı bıçaktaki mektupta Hirsi Ali’ye yönelik ölüm fermanı da vardı (Kerim Balcı’nın yalanını tekrar hatırlatayım burada).
Hirsi Ali sivri diliyle, ortalığı ayağa kaldıran demeçleriyle, açık sözlülüğü ile hem dini dernek ve topluluklar için rahatsız edici bir unsur hem de politik çevrelerin gözüne batan birisidir artık. Hatta koruma polislerinin, oturduğu evde ve evin çevresinde aldığı önlem ev sahibini rahatsız etmektedir; evin piyasa değeri düşüyor nedeniyle.
Kendi partisinin bakan ve milletvekillerinin de gözüne batmaktadır iyice artık Hirsi Ali.
VARA-TV ile yapılan bir röportajda, Hirsi Ali, iltica dilekcesindeki, zaten bilinen, “yanlış bilgiler”den de söz eder (11.05.2006). Daha sonraları Hirsi Ali’nin avukatları bu bilgilerin yine Hirsi Ali tarafından TV ve gazetelere verilen demeç ve röportajlarda 93 sefer yayınlandığını ve hükümet dahil herkesin bildiğini belgeleyeceklerdir.
Kendi partisinin (VVD) Emigrasyon ve Entegrasyon Bakanı (Yabancılardan sorumlu bakan) Rita Verdonk 15.05.2006’da bir demecinde bu yanlış bilgilerden dolayı Hirsi Ali’nin ilticasının, vatandaşlığının geçersiz olduğunu söyler (milletvekilliğinden söz etmez).
16.05.2006’da Hirsi Ali, soruşturmanın selameti açısından, milletvekilliğinden istifa eder. (yolsuzluklarını örtmek için koltuklarına yapışan Türk milletvekillerine ve bakanlarına duyurulur. Ayrıca Kerim Balcı’nın yalanını hatırlatalım.)
Aynı gün Rita Verdonk tarafından yıldırım hızıyla Hirsi Ali’nin hem vatandaşlığı elinden alınır hem de sınır dışı edilir.
17.05.2006 da Hollanda’da kıyamet kopar. Parlamento tarihinde ilk olarak 14 saat boyunca bir konuyla ilgilenmiş olur. Konu tabi Hirsi Ali ve bu “yıldırım hızıyla” vukuu bulan adalet. Bir parlemento canlı yayını Hollanda’da ilk olarak halkın % 18’i tarafından izlenir.
Hükümet güvensizlik önergesinden kıl payı kurtulur. Hükümet önceleri bu sınırdışı etme eyleminin arkasında durmuş/savunmuş olsa da, sonraları kendi Bakanı Rita Verdonk’u yalnız bırakır. Muhalefet tarafından; olaydan bir çok milletvekilinin ve bakanların (bunlara Maliye bakanı Gerrit Zalm’da dahil) senelerden beri haberi olduğu belgelenir, neden aniden bu kararı alıp aynı günde uygulandığı sorulur ve ard niyet aranır.
Parlamento Rita Verdonk’a 6 hafta süre verir. Olayı tekrar gözden geçirmesi için. Ertesi günkü bir gazeteci ile konuşması esnasında Rita Verdonk’un bu görevi ciddiye almadığı izleniminden dolayı başbakan Balkenende tarafından ikili görüşmeye çağrılır.
Protestolar…
20.05.2006: Başbakan Balkenende; Hirsi Ali’nin Hollanda vatandaşı olarak kalcağını söyler. Fakat Hirsi Ali’nin tekrar vatansaşlık müracaatında bulunup bulunmaması gerektiği konusunu açık bırakır.
27.06.2006: Rita Verdonk Hirsi Ali’nin pasaportunun ve vatandaşlığının hala geçerli olduğunu açıklar. “Yanlış bilgiler’den birisi olan “isim” meselesine açıklık getirir. Yani tükürdüğünü yalamış olur.
28.06.2006 da muhalefet yine bir güvensizlik önergesi sunar. 58 tane ilticacının anlaşılmaz nedenlerle sınır dışı edilmeleridir bu sefer konu. Hükümet yine kurtulur. Ama Verdonk düşer. Ayrıca 2 milletvekili ve 1 müsteşar istifa etmek zorunda kalır. Bir kaç saat sonra parti başkanı Lousewies van der Laan koalisyondan çekildiklerini açıklar. Hükümet istifa eder.
Kerim Balcı’nın yazısında “1969 Somali doğlumlu Ayaan Ali Hırsi, yalanlarının anlaşılması üzerine milletvekilliğini ve Hollanda vatandaşlığını kaybetti.” diye yalan söylemesine neden olan bu “yanlış bilgiler” neymiş diye bir de biz bakalım:
1. Hirsi Ali iltica dilekçesinde Kenya’da zaten ilticacı olduğunu bildirmemişti. Hollanda kanunlarına göre, bir ülkeye iltica etmiş olan birisi Hollanda’da iltica talebinde bulunamaz.
2. Hirsi Ali Hollanda’ya gelmeden önce bir kaç gün Almanya’da kalmış olduğunu bildirmemeişti dilekçesinde. Yine Hollanda kurallarına göre bir ilticacı geldiği ilk ülkede iltica talebinde bulunması gerekiyor.
3. Hirsi Ali’nin tam ismini yukarda vermiştim. Tekrarlayalım:
Ayaan Hirsi Magan Isse Guleid Ali Wai'ays Muhammad Ali Umar Osman Mahamud. *
İltica talebinde geçen isim: Ayaan Hirsi Ali.
Somali kurallarına göre ise ismini Ayaan Hirsi Magan olarak vermesi gerekiyormuş.
Bu karmaşıklıklıklıklıklıkdan tek anladığım, “Magan” Hirsi Ali’nin annesinin isminden “Ali” ise büyükbabasının (babası tarafından) isminden kaynaklanıyor.
Kavganın nedeni ise; neden Büyükbabasının değilde annesinin ismini vermiş olması.
Hirsi Ali’nin açıklaması: Dilekçeyi verdiği zamanlardakii can korkusu. Namus davası yüzünden kaynaklanan can korkusu.
Sadece erkeklerle olmuyor maalesef. İslam; toplumuzun beyin gücünün yarısını temsil eden kadınlarımızı çarşaflara bürüyüp dört duvar arasına hapsetmeye çalıştığı şu zamanlarda ülkemizde de bir kaç tane
Ayaan Hirsi Magan Isse Guleid Ali Wai'ays Muhammad Ali Umar Osman Mahamud *veya nam-ı diyar Ayaan Hirsi Ali’nin yetişmiş olmasını can-u gönülden isterdim.
Mutlaka vardır.
Belki de bu forumdadır.
Yazıyordur.
Ama isminin yanlış olduğunu henüz fark etmemişizdir.
Sevgiler