Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Ateizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 13-12-2012, 15:09
DinsizKisi DinsizKisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2012
Mesajlar: 26
Standart Kelam Kozmolojik Argümanı

Hristiyan teolog William Lane Craig, Müslüman “Kelam filozofları”nın sistemleştirdiği düşünce biçimini geliştirerek 1979’da yayınladığı Kalam Cosmological Argument isimli kitabıyla tartışmaya açtı. Tabiri caizse son 30 yıldır en fazla tartışılan “Tanrı kanıtları”ndan biri oldu bu. Argüman o kadar geniş ve teknik bir hal aldı ki, onlarca disiplinin iç içe geçtiği bir arap
saçına dönüştü. Peki bu argüman ne diyor, neyi, ispatlamaya çalışıyor?

Craig tarafından ifade edilen geleneksel biçimine bakalım:

1. Varolmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır.
2. Evren varolmaya başlamıştır.
3. Dolayısıyla, evrenin bir sebebi vardır.

Bu argümanda dikkati çeken birkaç yön var. Birincisi “Tanrı nereden geldi?” sorusuna verilen dolaylı bir cevabı içeriyor. Şu şekilde: Tanrı varolmaya “başlamamıştır” dolayısıyla bir nedeni olması gerekmez. Ama aynı zamanda evren için de bir “sonsuzluk”un varolabileceğini mantıklı bir şekilde gösterirsek, argüman çöker. Zira evren, ya da evrenin var olduğu gerçeklik sonsuzsa, bu öncüllerden onun da bir nedeninin olmamasının gerektiği sonucuna varırız.

Ana argümanın üzerine eklenen ve gücünü artırmayı amaçlayan 2 adet alt argüman daha var. Potansiyel itirazımı önceden öngören Craig, sonsuzluğun evrenimiz açısından var olamayacağını kanıtlamaya çalışıyor. Bunlar şu şekilde:

1. Gerçek “sonsuz” var olamaz.
2. Zamansal olarak gerçekten sonsuza doğru giden olaylar, gerçekten “sonsuz” demektir.
3.Dolayısıyla zaman içinde sonsuza doğru giden bir olaylar dizisi varolamaz.

2. alt argüman:

1. Birbiri ardına eklenen olaylar gerçekten sonsuz olamaz. (Zira her zaman eklenene 1 eklenebilir vb.)
2. Zamansal olarak geriye doğru giden olaylar, birbiri ardına eklenerek oluşurlar.
3. Dolayısıyla bu tarz bir gerçek “sonsuzluk” varolamaz.

Eleştiriler:

Argümanın sonsuza doğru giden bir olaylar dizisinin “mantıksızlığı” üzerine kurulu olduğu açıkça görünüyor. Yapabileceğimiz ilk eleştiri, kuantum fiziğinin klasik “nedensellik” anlayışına bağlı olmadan, öncül bir nedene sahip olmadan gerçekleşen olayları öngörüyor olması. Elektronların nereye gidecekleri, radyoaktif bozunmanın ne zaman ve hangi atomda gerçekleşeceği gibi şeyleri önceden bilmenin hiçbir yolu yoktur. Ayrıca elimizdeki modern teorilerin pek çoğu, nedenlere bağlı olmadan kendiliğinden varolabilen sanal parçacıkları öngörmekte. Dolayısıyla ilk öncül, biz makromoleküler düzeyde yaşayan zeki canlılar için “apaçık” gibi görünse de fiziğin içine girildiğinde oldukça şüpheli görünüyor. Craig ise bu "nedensizlik" tanımın şüpheli olduğunu ve hakkında pek çok tartışmanın bulunduğunu, nedensiz olduklarını görmemizin nedensiz oldukları anlamına gelmediğini ve bu parçacıkların gerçekten “hiçlik”ten değil, atomaltı düzeydeki enerji dalgalanmalarından kaynaklandığını söylemekte. Oysa onun istediği anlamda felsefi bir “hiçlik”in gerçeklikte bir karşılığı olması oldukça şüpheli. Bunu Leibniz’in Kozmolojik Argümanı’nı yazarken tartışacağım.

Şimdi ikinci öncüle gelelim. Yani sonsuzluğun imkanı konusuna. Craig, sonsuzluğun yarattığı “paradokslara” dikkat çekiyordu ve buradan bu tarz bir dizginin varolamayacağı sonucuna varıyordu. Söz gelimi “Hilbert’in Oteli” adındaki düşünce biçimini kullanmıştı bunu yapmak için:

“Eğer ki bir otel sonlu sayıda odaya sahipse ve bütün odalar doluysa, gelen müşteri kibar bir şekilde geri çevirilir. Ama eğer ki otel sonsuz sayıda odaya sahipse ve müşteri sayısı da sonsuz ise, gelen müşteri geri çevrilmeyecektir. Tek yapılması gereken 1. Odadaki müşterinin 2.ye, 2.dekinin 3.ye vb. gitmesini söylemek olacaktır. Sonsuz müşteri ve sonsuz oda durumunda bile boş oda açılmak zorundadır. Bu oldukça saçma görünüyor.”

Graham Oppy bu bakış açısına Kuantum Fiziği’nde de bizlere “tuhaf” görünen pek çok olgu olduğunu ama bunun onları şüpheli kılmadığını söyleyerek cevap vermişti. Ne var ki Craig haklı olarak kuantum fiziğinin tuhaflıklarına dair elimizdeki kanıtların çok doyurucu olduğunu, fakat gerçek bir sonsuzlukla ilgili bu güçte kanıtlar olmadığını söylemişti.

Öte yandan Craig’in argümanının zayıf tarafı, zaman tanımında yatar. Kendisi zamana evrenden bağımsız aşkın bir gerçeklik atfediyormuş gibi görünüyor. Ama fizik bilgimiz, bu tarz bir zaman algısının yanlış olduğunu Görelilik Kuramı ile göstermeye başlamıştı. Ayrıca Craig’in düşüncesi kesin bir zaman okunu da zorunlu kılar. Fakat fizik yasaları bildiğimiz kadarıyla zamanın herhangi bir yönünü tercih etmez. Yani şu anda gerçekten zamanda geriye gitmeye başlasaydık, evren yine de genişlemeye “devam ederdi” ve bizim açımızdan hiçbir algısal farklılık oluşamazdı. Dolayısıyla nedenselliğin zaman okuyla paralel işlemesi gerekmez. Hatta bir zaman okunun olmadığı, zamanın sadece olaylarla (Saat tiktakı ya da radyoaktif bir izotopun yarı ömrü) ölçülebildiği ve özünde bir “yöne” sahip olmadığı söylenebilir. Craig'in argümanı ise sadece fizik yasalarının belli bir zaman yönünü bariz bir şekilde tercih etmesi durumunda geçerlidir. Zamanın bu tarz bir yorumu (B theory of time olarak bilinir ve fizikçiler bu tarz zamanı kullanırlar) hem Craig’in söylediği “zaman içindeki” sonsuzluğun absürtlüklerinden uzaktır, hem de gerçekten her yönde sonsuzluğa doğru çelişkisiz bir şekilde uzanabilir. Bu durumda evren bir başlangıca sahip olsa da evrenin içinde bulunduğu gerçekliğin bir başlangıcı olması zorunluluğu ortadan kalkar. Ayrıca nedenlerin de “zamanda” geriye gitmesi gerekmediğini, bir ilk neden olsa da bunun nedenselliğe tabi olmayan atom altı olayların varlığında son bulabileceğini de söylemiştim. Her halükarda ustaca formüle edilmiş olsa da Craig, zaman hakkındaki mevcut fizik yorumlarımızın “absürtlükleri”nin gerçeklerle birebir ve güçlü bir şekilde desteklendiğini unutmuş görünüyor ve bilimsel kanıttan yoksun olmasına rağmen kendi felsefi zaman yorumunu kullanmayı sürdürüyor. Adeta Graham Oppy’nin itirazının yaptığını söylediği hataya kendisi düşüyor.

Bu yazı ve daha fazlası için Facebook sayfama göz atmanızı tavsiye ederim: http://www.facebook.com/nontheistpeople
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 10-01-2014, 18:39
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Guncelleme.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 30-04-2017, 22:20
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

Yaşadığımız dünyada zaman ileriye doğru hareket ediyor yalnızca. Her ne kadar biz, geriye doğru hareket etmesini istemiş olsak da, dökülmüş bir süt, asla kendi kendine bardağa geri toplanamaz veya kesinlikle şu ankinden daha genç olamayız. Niçin böyle olduğuna dair çok fazla hipotez mevcut olmakla birlikte, uzun süredir zamanın bu tek yönlü hareketinin doğanın temel bir parçası olduğu varsayılmaktadır. Avustralya’daki Griffith Üniversitesi’nden Joan Vaccaro’nun yürüttüğü yeni çalışmada, durumun aslında böyle olmayabileceği, daha derinde zamanı ileri doğru iten bir şeylerin veya itici bir şeyin olabileceği öne sürülüyor.

Joan Vaccaro; Quantum asymmetry between time and space.
Physicists Just Came Up With a Mathematical Model for a Viable Time Machine. Mathematically it is possible.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 01-05-2017, 02:55
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Zaman hiç bir yere gitmez, ne ileri ne de geri gerçek hareket-ilişki-değişim ve ŞİMDİ... Zaman dediğimiz maddenin hal-hareketleri arasında, biçime-sonuçlarına dair yaptığımız kıyastan ibaret. İleri doğru gidiyormuş algısının sebebi ise hafıza, emare(hareket halinde maddenin) ilk referansının izlerinin, hafıza veya madde üzerinde(form-yapıca) izlerin hala gözlemlenmesi... Kısaca zaman bir yere gitmiyor, hareket eden değişen-böylece eskime kavramı- bizleriz ve diğer şeyler... Hasılı gerçekliği bir zaman kavramıyla ifade edebilseydik -ki edilemez aslında- yinede en yakın şekliyle, şimdi'den ibaret olurdu. Şimdi ve şimdide her şey hareketli-değişken böylece zaman şimdide, ne ileri, ne geri, yine aynı yakın tabirle üzerine çökmekte(ilerisi, gerisi yok)...

Şimdi'de, hareket eden bizleriz zaman değil... Zaman hareket-değişimin algı-ifadesi namına bir soyutlamadır, ne nesneleştirilebilir ne de uzaysallaştırılabilir. Örneğin deneylerle kabul edilen bir zaman birimi ifade edersem, protonun ömrü 134 yıl. Rakamla yazarsam satıra sığmayacak... Şöyle ki; "1e+34" yani 1 tane 1 ve yanına 34 adet sıfır... Hasılı zaman geçtiği için mi protonun bir ömrü var yoksa proton formunu koruduğu için mi şahsına atfedilen bir zaman kavramına sahip olmakta? Zaman geçtiği için mi yaşlanmaktayız yoksa yaşlandığımız(çevre, ortam, yapı etkileşimi) için mi zaman kavramı açığa çıkmakta? Şöyle düşünürsek;

1 Araç, bizlerin mesafe birimi olduğu için mi saatte 90km hızla gidiyor, yoksa aracın hareketi ve doğrultusundaki uzamın nesnelliği(araca göre varsayılan mesafe) mi saatde 90 km hız birimini soyutlamamızı sağlıyor? Ya da, daha kaba anlaşılır ifadeyle acıktığımız için mi karnımız boşalıyor, yoksa karnımız boşaldığı için mi acıkıyoruz?...

Her şey hareketli-değişken(form-yapıca) olduğu için mi zaman kavramını soyutluyoruz yoksa o her şey, biz bir zaman kavramı soyutladık diye mi hareket ediyor? Kısaca zaman şahsına münhasır ifade edilebilir bir şey değildir. Şimdi ve hiç bir zaman da şimdinin dışında olmayacak olan uzay-varlığın, hal-durum-biçimleri, bunuda etkileyip değiştiren hareket ve algıya yansıyan değişimler arası kıyastır... Ve uzayda hareketin yönü yoktur, hareket yönsüzdür, yön nereden baktığımıza göre, bir öznenin referans aldığı noktaya göredir, gerçekte ise ne ileri, ne de geriye sahip değildir... Dilerseniz cam bir masada bozuk para çevirin, üstten bakın, şimdi de altdan bakın ne yana dönüyor?

İnsan içinde olduğu ortamı, çevreyi tanımlamak ve kendi konumunu, yerini belirlemek için, yine kendisini referans alarak ve kendinden hareketle yönsüz uzayda yön tayin etmek zorundaydı(para örneği gibi, bir yön tayin edebilmek için ya üstden bakılacak ya altdan, ya sağdan ya da soldan). Bunu yapamasaydı, anlayamaz ve ifade edemezdi. Bilim de insanın anlama(felsefe), ifade(bilim) çabası olarak, özneye yani bizlerin belirli referanslar eliyle belirleyeceği yönleri, birimleri, ölçeklendirmeleri, öznenin kendisine ve ufuk açısına göre limitleri kullanmak zorundaydı(başka çaresi yok)..

Lakin bazıları bazı şeyleri anlayamıyor, ya muhtemel hiç düşünmüyor ya da aşırı ve karmaşık düşüncelerle kavramları, soyut ile somut arasındaki ilişkiyi tersine çeviriyor. Yani somutu, soyut olana bağlıyor. Buna felsefede soyutlama hatası denir. Buna dair bir çok forum konusunda yazıştık, ama başka bir referans namına wiki'den aktarabilirim(Bilim ve bilgi düşmanı AKP'nin keyfi ve ticari sitelere uygulanması geerken kanun maddelerini keyfi kullanımıyla-ki öyle görünüyor ki bugünlerimizi de arayacağız- wiki bağlanamayanlar içinse alıntı yapacağım).

https://tr.wikipedia.org/wiki/Soyutlama

İdealist soyutlama, soyutlama sonucu olan kavram ve düşünceleri saltıklaştırır ve bunları nesnel gerçekliğin yerine koyar. Soyutlama, gerçekte, yeniden somuta varmak ve somut bütünü parçalarında da birbiri ile olan ilişkileri içinde tümüyle kavramak için kullanılan bir yöntem, bir araçtır. Soyutçuluk, bu amacı araçlaştırır ve somuta varmak amacını unutarak soyutta kalır.

Bu tür kavramları idealistçe yorumlayıp, sonrada paradokstan öteye gitmeyecek tersine(düttürü) dünya batağına düşülmemeli, içinden ne çıkılabilir ne de anlamlı bir sonuç elde edilir, en fazla nesnel gerçekliğin tersine matematik ile zorlamalar yapılıp, kağıt üzerinde aldatıcı ve sonuç alınamayan rakamlara dönüşür...

Zaman kavramını kullanıyoruz, kullanmak zorundayız çünkü özneyiz ve özneliğimizin -kendimizi baz aldığımızda- bir konumu oluyor böylece. Uzay yönsüz, ama biz yön kavramlarını kullanmak zorundayız, bize göre kuzey, güney, başkasının açısıyla da tam tersidir, ama yön kavramlarını, zaman kavramını kullanmak zorundayız, çünkü aksi taktirde ifade edemeyeceğiz... Örneğin-yön ifadem adına- Adana'dan bakan birisi için Ankara kuzeyde, Samsun'dan bakan birisi için güneyde, Van'dan bakan için batıda, İzmirden bakan için ise doğudadır, özneyi çıktık, nesnele gelelim, şimdi Ankara hangi yönde?...

Şimdi bu tür konular ise, yukarıdaki paragrafı anlamamak üzerinden doğuyor ve paradokslar üretiliyor. Bu kavram(zaman) ancak bir özne veya referans alınan bir nesneye vb göre, hareket-değişim(öncül, zamandan önce, algı bazı biçim-yapı!) baz alınarak soyutlanabilir kavramlar, dolayısıyla bizim öznel karamlarımız nesnel gerçeği ne bağlar ne de belirler aksine kavramlarımız nesnel gerçekle belirlenmiştir, yani gerçek, bizlerin kavramlarımızı saltıklaştırıp, nesnelliğin önüne koymamız değil, aksine tersidir. Kaba örneğe dönersek, acıktığımız için midemiz boşalmıyor, midemiz boşaldığı için acıkıyoruz... Sonuç: konuyla ilgili,nesnel olan hareketttir, öznel olan ise zaman ve özneye göre belirlenmiş ve değişen kavramların şahsına münhasırlığı ve nesnele dayatılmış biçimde(!) şahsına münhasır matematik hesapları olmaz. Kuzey ne kadar kuzeyde, güney ne kadar güneyde, kuzey ileri mi, geri mi, bu tür tartışmalar ancak özneye veya öznenin baz aldığı konuma göredir, nesnel bir karşılık adına(özneyi baz almadığımızda), sabit alınabilir bir değeri-karşılığı yok. Zamanın yönü ileri mi, geri mi? ne ileri, ne de geri-nesnel gerçek yönsüzdür-. Ama dinozorlar geçmişte yaşamadı mı?... Form-yapıca evet -zaten zaman da bu kalıcı olmayan form-yapı-biçim namına soyutlanıyor-, ama madde-n damarlarınızda dolaşıyor, ne geçmişte, ne gelecekte, ne ileride, ne de geride, zaman geçtiği veya zamana yenik düştükleri için kaybolmadılar-kaybolan form-, form-yapıları değiştiği ve korunamadığı için form-yapılarını sürdüremediler-dönüştüremediler. Böylece bizim için öznel bir ifade hayat kazandı, geçmişte kaldılar dedik-kendimizi, şimdiyi referans aldık-, oysa madde-n(şimdi de, geçmişte kalmayan) damarlarımızda. Peynir zaman geçtiği için mi küflenir-hayır, zaman faktör değildir bir soyutlamadır-, buzlukta ne oluyor-tersinden tabirle, işte zaman yavaşladı-sebep? Demek ki öznel zaman şeylerin form-yapılarının değişkenliğine göre soyutlanmakta, sabit alıp -örneğin buzluktaki peyniri mi, açıktaki mi?- üzerinde matematiksel jimnastikler yapılacak bir kavram değil... Nesnel gerçek yönsüzdür, yön özneldir ve ileri, geri kavramlarımızda, zemini nesnel, kavramlar öznel-referansa göre değişken o sebeple bu tür hesaplar öznellik adına nesnelliğe dayatılamaz-paradoks-, ama öznel ifadeler namına(referanslarımızla) kullanılabilir, nesnele dayatılırsa arıza olur...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 01-05-2017, 13:36
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Craig'in şu argümanını analiz edelim.

1. Varolmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır.
2. Evren varolmaya başlamıştır.
3. Dolayısıyla, evrenin bir sebebi vardır.

Öncelikle burada ''evrenin'' ne olduğunu tanımlamak gerekir. Evren denilen yapı, her şeyi ve her oluşumu kapsayan ve bütün sebepleri içeren değişimlerdir. Kendisi dışına sebep konulduğu anda o sebebi de evrenin içine dahil etmek zorunda kalırız.

Yani ''evren'' varolmaya başlamışsa ve bir sebebi de varsa, bu sebebin kendisi de evrenin yapısına dahildir. Zira evrimsel süreçler ve sebepler evrenin içeriğindedir.

Burada Craig ve benzerleri, önce evreni limitlendirip sonra da evrene evren dışından sebep atfediyorlar. Argümanın çürüklüğü de buradan kaynaklanıyor.

Ayrıca argümanı doğru kabul etsek bile argüman hala tanrıyı içermiyor. Bir sebebin olması o sebebi tanrının iradesiyle eşleştirmemizi gerektirmez.
Mesela dünya var olmaya başlamıştır. Dünyanın bir sebebi vardır.. Ama bu sebep, tanrı yerine başka doğal açıklamalarla da bulunabilir.

ve bu argümanın eski insanların Zeus argümanından bir farkı da yok.

1- Yağmur yağmaya başlamıştır.
2- Yağmurun yağmasının bir sebebi vardır.
3- O halde yağmuru yağdıran Zeus'tur.

Craig'in argümanının bu argümandan özünde hiçbir farkı yok.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01-05-2017, 14:26
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

"Evren" eğer cam küre gibi bişiyse, mesela dışardan bakınca öyle gözüküyorsa, o zaman olabilir. Mesela Allah simsiyah boşlukta duruyor. Sonra evreni yaratıyor. Bu evren siyah ama içinde parlayan yıldızlar olan saydam bir cam küre şeklinde ona görünüyor. Ordan bakıyor. Gözleri zoom özelliğine sahip olduğundan bizim gezegene bakıyor direk. Orda bizim hallerimizi izliyor. Diyor ki "bu Türkler'e verecem dünyayı. Bir ayaklansalar da kalkıp dünyayı fethetseler. Ben onların tarafını tutuyorum," diyor.

"Varolmaya başlamak" diye birşey var mesela. Yoksun, sonra varoluyorsun. Burada zaman çizelgesinde bir noktayı gösterip "varolmaya başladığı yer" diye gösterebiliriz.

Evren de öyle yokken başlıyor. Zaman çizelgesi çizsek deriz ki "burda yoktu, sonra burda var olmaya başladı" diye gösteririz.

Zannederim 14 milyar yıl öncesi hesaplanıyor bilimcilerle bu "varolma başlaması" anı. Tabii bilimciler zamanı da evrene dahil ettiklerinden dolayı burada "evrenin varolmadığı bir an" yok. Yani haliyle evren hiç varolmaya başlamıyor. Teknik olarak bakarsak. Çünkü kainatın başlangıcı 0 saniyesi. -1 diye bir saniye yok ki diyelim ki evren o zaman yoktu ve varolmaya başladı. Evren her zaman vardı bu tanımlara göre.

Ama orası önemli değil. Allahı ispat etmeye çalışırken o kadar detaya takılmıyoruz. Hayırlı bir amaç için bunlar hep sonuçta. Türkler ve Müslümanlar olarak Dünya bizim olacak. Eksiğimiz sadece iman. Biraz daha iman olsa dünya bizim. Amerikadan Çine herkes Mehter marşını ezberleyecek allahın izniyle. O yüzden bigbang diyoruz. Bir yerden başlamalı bu büyük fetih hareketi. Allahu Teala bize vermiş dünyayı.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01-05-2017, 17:17
Shutur Nahundi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Shutur Nahundi Shutur Nahundi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Aug 2016
Mesajlar: 139
Standart

Zamanın gerçek doğası, uzayın doğasından ayrı düşünülemez. Uzay-zaman kavramını bu açıdan anlamlı buluyorum. İnsanların algıladığı zaman akışı, diğer canlılardan ve bitkilerden farklıdır. Hatta şizofren ve alzheimer hastalarının zaman algıları da birbirinden farklıdır. Evrende nesnelerle muhatap olmak zorunda kalan canılar, maddelerle olan ilişkileri farklı olan her canlının algıladıkları zaman da farklıdır. Bunun da sebebi, gerçekte zaman diye bir şeyin olmayışıdır. Tanrı gibi, gerçekte zaman denen mefhum da yoktur.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01-05-2017, 19:52
inferno inferno isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Oct 2013
Bulunduğu yer: Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinden.
Mesajlar: 502
Standart

Her zamanki komik tatavalar.
Eğer bu şahıs MÖ 2000 yılında yaşamış olsaydı, muhtemelen bulutların zeus tarafından oluşturulup yağmura dönüştürdüğünü iddia ederdi.
Bu argümanı tüm dünya kabul etseydi bilim oracıkta bitiverirdi.

Evren sonsuz olmamaz diye başlamış ama Tanrıyı bundan münezzeh tutmuş.
Hiç bir şeye sonsuzluğu yakıştıramayan zaat iş tanrıya geldiğinde teslim bayrağını çekmiş.
Bu tartışmalar Aristoteles zamanında yapıldı bitti.

Neden herşeyi hiçlikten başlatmaya çalışıyoruz ki?
Daha kendi dünyamızı bile tam keşfedememişken
Evreni matematiksel bir kaç formülle keşfettiğimizi iddia ediyoruz bir de buradan çıkarım yapıyoruz.

bilim adamları felsefeden aciz olunca böyle şarlatanlara da gün doğuyor işte.

Ben içimdeki vicdanımın bana söylediklerini yaparım. Bunu bana Tanrı yasaklamış olsa bile.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 02-05-2017, 16:42
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

Kainatın sonsuz yaşında olmadığı ama 14 milyar yıl yaşında olması kainatın zamanda bir başlangıcı olduğu manasına gelmez. Çünkü Kainattan bağımsız bir zaman yoktur. Kainatın 14 milyar yıl yaşınd aolması demek kainatın saatinin 14 milyar yılı gösteriyor olması demektir. Bu saatin kendisi kainatın varoluşuna göbekten bağlıdır.

Yani kainatın hiç varolmadığı bir an, bir zaman yoktur. Bu da demektir ki kainat sonsuz yaşında olmamasına rağmen her zaman varolmuştur!

Peki kainat bir "şey" olarak var mıdır? Kainat arapça "olanlar" demektir. Yani varolan heryşeyin toplamıdır. Ama kainatı dışardan bir küre gibi tek birşey olarak görünen birşey gibi düşünebilir miyiz?

Bence bu manada kainat diye birşey yoktur. Varlık yokluk kategorileri kainata içkindir. "Kainatın dışı" diye birşey anlamsız bir laftır. Aynı şekilde "kainatın kendisi" diye birşey de yoktur. Tek birşey olarak bir kainat olamaz. Çünkü bu varoluş kainatın dışında olmalıdır. Ama "Kainatın dışı" diye birşey yoktur, ve tözlük, zaman, varoluş gibi kategoriler ve formlar kainata aittir.

"Kainatın dışı" diye birşey olamayacağı için Tanrı da varolamaz çünkü Tanrı tanım gereği kainatın dışındadır. Böyle birşey de imkansızdır.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 22-05-2020, 17:30
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Bu argümana birkaç eleştiri getirilebilir. Neden kavramı fiziksel bir kavramdır, kapsamı burasıdır. Fiziksel olmayan bir neden bilmiyoruz. Eğer gözlemlerden yola çıkıyorsak nedeni fiziksel olarak kabul etmemiz gerekir.

Fiziksel nedir diye sorulabilir. Gözlemlediğimiz fizik yasalarından söz edebiliriz. Bu fizik yasaları bir şeyin fiziksel olup olmadığını belirler. Elbette bilmediğimiz fizik yasaları olabilir, her şeyi bilemeyiz. Fakat bir fikir ortaya atarken bildiklerimizden yola çıkmamız gerekir.


Argüman, zaman kavramını evrenden bağımsızmış gibi ele alıyor. Evrenin başlangıcından söz ediyor. Yani evrenin zamanda bir başlangıcı kastediliyor. Halbuki zaman kavramı evrene içkin bir kavramdır. Evrenden ve değişimden bağımsız düşünülemez.


Kuantum fiziği üzerinden getirilen eleştirileri makul bulmuyorum. Kuantum fiziğinde bazı şeylerin nedensiz olabileceği veya nedenli olsa bile bir şeyin neden o şekilde olduğunu açıklayan bir neden olmayabileceği ifade ediliyor. Ama kuantum fiziği mikro evrenle ilgilidir. Kuantum fiziğinde gözlemlenen şeyler makro evrende geçerli değildir.


Nedenselliğin olmadığını veya varsa bile bilemeyeceğimizi iddia edebiliriz. Neden kavramı hiçbir şekilde açık bir kavram değildir, tanımını yapmak zordur. Neden kavramını etkileşim ile tanımlarsak etkileşim nedir diye sorabiliriz. Neden kavramını tanımlasak bile fiziksel bir tanım olacaktır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
ateizm, ilk neden, kozmoloji, tanrı

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
''Allah varlığını kesin olarak bildirseydi imtihanın anlamı kalmazdı'' Argümanı ulpian Önerdiğimiz Başlıklar 277 11-09-2015 15:19
En iyi 10 yaratılışçı argümanı video çalışması tensiz.denek Video Çalışmaları 4 15-04-2012 22:48
İncil Argümanı Tercüme Çalışmalarımız 40 30-05-2008 04:05
Agnostizm, Teizm ve Ateizm üzerine bir kaç kelam himgil İslam 1 31-03-2007 15:53

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:03 .