Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dünya Dinleri, Mitoloji & Antik Uygarlıklar > Dünya Dinleri

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 15-09-2009, 09:31
elcihanaferin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
elcihanaferin elcihanaferin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2007
Mesajlar: 629
Standart Marquis de Sade

Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafla tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; Tanrı denen acayip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki,sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyada hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.

Ey yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi traşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin! Onların size Tanrı sunmalarındaki müthiş çıkarı ve ve bu tür yalanların sizin mallarınız ve ruhlarınız üzerinde onlara sağladığı itibarı düşünün! Yüreğinizde bir ibadet ihtiyacı duyuyorsanız, tutkularınızın somut nesnelerine yönelin: gerçek bir şey sizi en azından sizi bu doğal saygı içinde tatmin edecektir. Ama Tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapmış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu! İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: Etkileri bu kadar bulaşıcı olan bitkiyi tamamen kökünden söküp atın.

Tanrıları devirerek, aşıralım gök gürültülerini onların ve yıkalım bu ışıltılı şimşekle ürkütücü bir dünyada hoşumuza gitmeyen her şeyi!


------------------------
Tanrıya Karşı Söylev - Marquis de Sade - kitabından arka kapak yazısıdır.

Açıklık gerçeğin vazgeçilmez koşuludur.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 15-09-2009, 15:37
Freester Freester isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 24 Mar 2008
Mesajlar: 156
Standart

Anlıyana tabikide.

Hangi Aptal Bana Tanrı Var Diyebilcek Kadar Kesin Ve Keskin ? Ve Hangi Aptal Bana Tanrı Yok Diyebilcek Kadar Cesaretli Olabilir ? Johann Wolfgang von Goethe
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 15-09-2009, 18:26
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart

Münadinin nidasi ile uyumu mükemmel.
Yine de mantığımızı zorlayan bir tarafı var bu işin.

Madem yok dersin bu sesleniş neye
Zaten ömrün de geçmiş haybeye
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15-09-2009, 18:40
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart

mhmd´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Münadinin nidasi ile uyumu mükemmel.
Yine de mantığımızı zorlayan bir tarafı var bu işin.

Madem yok dersin bu sesleniş neye
Zaten ömrün de geçmiş haybeye

Burada mantığı zorlayan bir durum yok ki, sevgili mhmd,

Münadinin seslenişinin, ''(olmayan) kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla'' neviinden olduğunu siz de anlıyorsunuz oysa.

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 15-09-2009, 18:57
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili mhmd,
Kafirlerin seslenisleri, "kizim sana soyluyorum gelinim sen anla" babinda. Direk konusmaya yeltenenleri hemen topluyorlar gunumuzde

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 15-09-2009, 18:59
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

ulpian benden once davranmis. Bizler de birbirimize mi benziyoruz acaba

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 15-09-2009, 19:16
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart

vartor´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
ulpian benden once davranmis. Bizler de birbirimize mi benziyoruz acaba

muhtemelen...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 16-09-2009, 06:43
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart

Hayır, hayır.
Daha detaylı düşüncede, sözünü ettiğiniz etki ortadan kalkar.
Değerlendirmeye tabii tuttuğumuz şeyleri her zaman tümevarım ile çözemeyiz. Bazen de tümdengelim ile değerlendirmek gerekir.

Biz, tüm davranış ve sözlerin, şu veya bu şekliyle bir anlamı olduğunu düşünürüz.

Ağzımızdan çıkan tüm nida tonlarının beynimizde izdüşümleri vardır.
Tepkiselliklerimiz de esasında ilgilerimizdendir.
Bir olayın veya düşüncenin üzerine aşırı eğilim esasında o olay ya da düşüncenin negatifinin potansiyel varlığına işarettir.

Beşine beş katan, güncellikten kopuk, ağzından tespihat düşmez radikallerin pek çoğunda gördüğümüz esasında yokluk korkusunun tepkiselliğidir.

Ya da;

İnanmıyorum deyip de, bunu dilinden, eyleminden eksik etmeyenlerin en derin düşünce labirentlerinde esasında varlığın potansiyeline karşı bir tepkisellik mi vardır?

Değerli vartor ağabey ve Sn. Ulpian,

Hem gelinimiz ve hemde kızımızın varlığıyla söyleriz bizler bunu.
Ne olmayan kızımıza seslenmek ne de olmayan gelinimizi ima etmek mantıklı değildir.

O halde?

Biz harbiden bir ateist olsa idik dilimizin ucundan bile geçmezdi varlık kelimesi. Değil ki serenata dökülsün!
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 16-09-2009, 15:40
elcihanaferin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
elcihanaferin elcihanaferin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2007
Mesajlar: 629
Standart Marquis de Sade - 2

Marquis de Sade hakkında ne biliyoruz? Açık saçık erotik yazılar yazan ve sadizmin adından türetildiği birisi ... O kadar mı? Hiç de değil:



Marquis de Sade Fransız devrimi sırasında yaşamıştı. Ama hayatının 32 yılını hapiste geçirdi, çoğu eseri de hapishanede yazılmıştır. Eserleri romanlar, kısa hikayeler, oyunlar ve politik makalelerden oluşmuştur. Bunların bir kısmı kendi adını taşır, diğerleri ise anonim olarak ortaya çıkmış ve de Sade onların yazarı olduğunu inkar etmiştir. En fazla felsefi söylemini ve pornografiyi birleştirdiği romanları bilinir. Bunlarda da şiddet, suçluluk ve Katolik Kilisesine karşı hakaret vurgulanmıştır. Ahlak, din ve kanun tarafından sınırlanmayan bir aşırı özgürlük taraftarıydı.

Sade skandallar içinde yaşadı. Aşırılıkları sonucunda kısa süreli tutuklanmaları sonuç getirmedi. Nihayet üvey annesi, Kraldan sebep göstermeden hapsedilmesi emrini çıkarttı. Bu Sade'ın peşini Cumhuriyetin gelişine rağmen hiç bırakmadı. Hep tutuklanma ve kaçmalarla süren hayatında, 1789 devrimi öncesi zaman zaman İtalya'ya kaçan Sade, cumhuriyetle beraber affedildi ve meclise girmeyi başardı. Aristokrat geçmişine rağmen Cumhuriyetçileri destekleyip, kendini vatandaş Sade olarak adlandırdı ve birkaç resmi görev de aldı. Bu sırada radikal görüşlü bir aşırı sol hizbi (Piques) temsil etmeye başladı ve politik makaleler yazdı. Bunlarda tek dereceli seçimi savunuyordu.

Emir subayı olan oğlunun askerden firarı ile tekrar inişe geçen ve 1793 Terör devri sırasında derinden sarsılan Sade, sonunda görevlerinden istifa etti. Daha sonra ılımlılıkla suçlanarak hapsedildi. Robespierre'in devrilmesiyle salıverilen Sade, Napolyon'un "Justine" ve "Juliette"in yazarının tutuklanması emriyle yeniden, mahkeme edilmeksizin, hapsedildi. Bu tutukluluğu - 13 sene - sırasında da diğerlerinde olduğu gibi cinsel olaylara karıştığından hapis süresi uzadı ve yeri değiştirildi. Nihayet deli ilan edilerek Charanton akıl hastanesine kapatıldı ve orada 1814'te 74 yaşında öldü.

Cinsellikle ilgili pek çok yazar Sade'e hayran olmuş veya tiksinmiştir. 20. Yüzyılda Sade'ın fikirleri çokça gündeme gelmiştir. Simon de Beauvoir ve bazı başkaları onda modern egzistansiyalizmden 150 yıl öncesinde özgürlüğün radikal felsefesini aradılar. Cinselliğin dürtücü gücünü göstermesi açısından Sigmund Freud'un psikoanalizinin öncüsü olarak da görülür. Sürrealistler de onu öncülerinden biri olarak görmüşlerdir. Sade'ın hem Hıristiyan değerlerini hem de Aydınlanmanın Materyalist değerlerini reddetmesi, nihilist olarak görülmesine de sebep olmuştur. Politik felsefe, ahlaki pornografi, feministlik, kadın düşmanlığı vs açılardan Sade'ın görüşleri çok tartışmaya sebep olmuştur. Popüler kültürde de Marquis de Sade'a çeşitli atıflar vardır. Onun adı cinsel şiddet, şehvet düşkünlüğü ve özgür ifadeyi çağrıştırmak için hala kullanılmaktadır. Sade'ın cinsel olarak belirgin eserleri, çağının elit tabakasındaki ikiyüzlülüğün ve yozlaşmışlığın ortaya çıkarılması için bir vasıtaydı ve bu yüzden mahkum edilmişti. Modern kültürde onun eserleri erotik olduğu kadar, güç ve ekonominin nasıl beraberce işlediğini ustaca göstermesi açısından da izlenmektedir. Lacan, Foucault, Barthes, Derrida, Horkheimer filozof hakkında çalışmalar yapmışlardır. Hayatı hakkında yazılan pek çok kitap, film, pornografik baskılar, oyunlar vs yanında sürrealistliği hakkında çalışmalar, "bilim kurgular" hatta "oyun teorisi" ile ilgili araştırmalar da yapılmıştır.

-----------------------
wikipedia'dan derlenmiştir.


sürecek tabii ...

(Marquis de Sade'in basit mantığını hiç zorlamadan takip etmek istemez misiniz? Gerçi Hıristiyanlık hakkında yazmış, ama aslında teistler için geçerli)

Açıklık gerçeğin vazgeçilmez koşuludur.

Konu elcihanaferin tarafından (16-09-2009 Saat 15:47 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 17-09-2009, 13:19
elcihanaferin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
elcihanaferin elcihanaferin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2007
Mesajlar: 629
Standart Marquis de Sade - 3

Ateizm, kendisini ateist göstermek için dile getirmenin yeterli olacağı, tersine dönmüş konformist bir inanç bildirimi misali, aşikar bir durum değildir. Ateizm, şiddetli ve çelişik bir fetihtir; tarihsel olaydan ayrı değildir. Moda olan ateizmin, öncelikle benmerkezci bir tutum değil, bir rasyonalite mücadelesi olduğunu unuttuğu bu günlerde, Sade'ın insanı afallatan başkalığıyla yüzleşmek körelmeye karşı en iyi reçetedir.

Felsefi olarak çürütülemez olan, Tanrı'nın ölümüne yönelik, ama toplumun fiilen laikleşmesini tahayyül edemeyen Sade'ın ateizmi bir geçişe damgasını vurur: Köhne karanlıkçılığa karşı mücadelenin praksisi, somut bir dayanak noktasını el yordamıyla arayan bir geçiş.

Sade'da, terimin klinik anlamında "sadizm"den kaynaklanan şey üzerinde yorumda bulunacak değiliz. Çünkü Marki'nin kuşkusuz apaçık ortada olan cinsel patolojisi onun metninin yalnızca bir bölgesidir.; felsefi kanıtlama sanatı ile rasyonalite istencinin toplandığı artülkedir. Sadece metni pathos'un değil, felsefenin ölçüleri ile değerlendirmek gerekir. Sade'ı patolojilerin tarihinden çıkarıp tarihin patolojisi içine yeniden yerleştirmeliyiz.

Sade'da orji zemini üzerinden söylemin, sistemin ve politik ütopyanın doğduğunu unutmayalım. O daima özel ve tikel olanı terk edip tümele yükselmeye çalışır.

"Felsefe her şeyi söylemelidir" der Juliette hikayesi sonunda. Sansüre karşı söylemelidir; metnin sansürüne karşı olduğu kadar yazarın bakışının kendi içinde taşıdığı tümlüğün sansürüne de karşı çıkmalıdır. Sade, yatak odasına, giysi odasına kadar felsefe yapmayı sürdürdü; hem de bu alanda tek başına egemen olduğu iddiasında ve Sade'ı sadizme indirgeyerek intikam alan günümüz psikanalizciliğinin tam tersine.

Dönemin kargaşası içinde, anlam kargaşasında ve hapishane hücresinin yalnızlığında Sade'ın felsefi tutarlılık aramış olması hayranlık vericidir. Hegel "En yüksek yaşamın içindeki bütünlük, en uç noktadaki ayrılığın geri dönüşüyle mümkündür" der ve felsefe ihtiyacının kökeninde bölünme olduğunu ekler. Sade, yerleşik ahlaka ve iktidara en kesin muhalefet içinde bu bölünmeyi sürekli hissetmiştir.

Sade'ın" sistem"inde ateizm bir dürüstlük teminatıdır. Tavizsizdir, dönemin sosyetik deizminin yapmacıklarından uzaktır. Sade bir liberten olsa da, Casonova'dan ziyade Don Juan anlamında libertendir, 18 değil 17. yüzyıl liberteni, yanı sıradan bir ehl-i keyf değil, bir inançsız. O daima materyalist olarak kalır, sonradan romantizmde görülecek olan 1sezgi" ve "duygu"ya asla başvurmaz.

Felsefi takınağın bedeli ağırdır. "Benim bahtsızlığım, boyun eğmeyi asla bilmeyen ve asla da boyun eğmeyecek sağlam bir ruhum olmasındandır" diye yazar Vincenne kalesinden. Sade sonuna kadar yazacaktır. Yok edilen elyazmalarına, çoğu zaman katlanılmaz geçen keyfi otuz yıllık hapis koşullarına rağmen yazacaktır.

Sade'ın ateizmi üzerinde düşünmek istediğimizde,Sade'ı ne kadar da kusursuz olsa, kendi ateizmine indirgeyemeyiz. Marki'yi münzevi bir Prometheus olarak karanlıkçılığa karşı insan öznelliğin kahramanı olarak sunmak, aslında entelektüel bir namussuzluk olur ve devrinin felsefesini kavramamak anlamına gelir. Kant'ın doğa aracılığıyla yasamayı özgürlük aracılığıyla yasamadan rasyonel olarak ayırdığı bir dönemde Sade, karşısında ancak mitleşmiş bir doğa görmektedir. Hegel'in anahtar kavram olan çalışma kavramından yola çıkarak efendi ve köle diyalektiğinden söz ettiği bir dönemde, insan ilişkileri Sade tarafından ancak kast prizmasından süzülerek görülmektedir.

Sade'ın politik felsefesi hakkında zaten bir karara varılamaz. Kendi "iyi niyet"inden sürekli şüpheye düşmüştür.Kendini Juliette'in, Justine'in özellikleri altında ya da hükümdar buyrukları sayesinde hüküm sürüp Fransa'yım kırıp geçirme iradesindeki Saint-Fond gibi cellat olarak mı tasvir etmektedir? Cevapsız sorular. Sade'ın hakikati, Juliette'teki Moberti'nin ani çıkışındaki şu paradokstur: "İsterim ki kamışım kalktığında evren var olmaya son versin!"

Bu açmazlar Sade'ın aşmayı başaramadığı dönemin hesabına yazılmalıdır. O, hücreden ziyade kendi döneminin içine kapanmış birisidir. Sade bir devrimci midir, yoksa bir tutucu mu? Ne biri, ne diğeri: Devrimci bir dönemle dalaşan bir asidir o. Bir o yana, bir bu yana yuvarlanmak isyanın özüdür. Sade modern bir din-karşıtı mücadelenin rehberi olamaz. Batıl inançtan toplumsal olarak kopmanın pratik yolu onda eksiktir. Sade, din eleştirieri en kuşku verici ya da "pagan" önyargılara dayanan çağdaş sözde ateistler misali, dinsel akımlara tarih üzerinde temellenen toplumsal-eleştirel yaklaşımı bilmez …
----------------------------
"Tanrıya Karşı Söylev " adlı kitabın önsözünden (Aymeric Monville) derlenmiştir.

Açıklık gerçeğin vazgeçilmez koşuludur.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kirlenmeye Karşı "Sade yaşamak" pante Konu-dışı 19 05-03-2007 20:56

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:17 .