Bu yılki kilise ziyaretlerimden biri esnasında yanlışlıkla bir yumurta yakaladım. Hanımlar, bunun anlamı; kazara bir testisimin üzerine oturdum. Aslında bu yaşınız ilerledikçe sıkça karşılaşabileceğiniz bir durumdur ve böylece taşşaklarınız çoraplarınıza doğru bir yolculuğa çıkmıştır. Otuz saniye kadar süren körlük ve baş dönmesinden sonra kendime geldim, ve o an bunun için Tanrı'dan başka suçlayabileceğim hiçkimse yoktu...
Ne tür bir "uhrevi" sebep yüzünden bir erkeğin testislerini vücudunun dışına koymuş olabilirsin!?
... 6. Gün'ün sona ermesine birkaç dakika kalmıştır, başmelek Mikail Tanrı'nın ofisine girer: "Hey, Tanrım, sanırım sahiden batırdık; Erkekteki üreme organını tamamlamayı unuttuk... Galiba sen onlara "testisler" diyordun..? Onları Adem'in içerisine yerleştirecektik, tıpkı Havva'da yaptığımız gibi, ama unuttuk!"
Tanrı:"Bak, şu sıçtığımın şeyini gerçekten 6 günde bitirmeyi planlamıştım ve 7. Gün'de de dinlenecektim (pek bilinmeyen bir gerçek: o günlerde Tanrı'nın ağzı sahiden de bozuktu...) ve bu planı bozmaya niyetim yok! Vücudun içinde testisleri koyuverebileceğimiz hiç mi boş yer yok?"
Mikail:"Pek sayılmaz, Tanrım, tüm bölgeler kemik ve kas ile dolu."
Tanrı:"Peki ya akciğerler? Onlar çoğunlukla hava değil mi? Akciğer kapasitesini biraz indirip testislere yer açabiliriz?"
Mikail:"Akciğerler mi? Bu onları penisten çok uzağa yerleştirmek olurdu. O halde sanıyorum penisi de göğsün tam ortasına yerleştirmeliyiz?"
Tanrı:"Ah.. Bu çok saçma dururdu! Ergen erkekler göğüslerinden çadır çıkmış şekilde böbürlene böbürlene etrafta gezinirlerdi. Ayrıca üzerinde çokça kafa yorduğum ve Adem'in aklına sonradan icat etmesi için kodladığım pisuarlar, tasarladığımdan çok daha yükseğe yapılmak zorunda kalırlardı. En iyisi testisleri penisin hemen altına monte edivermek olacaktır."
Mikail:"Yani dışarıya mı? Ama... Bu durumda herhalde onları içinde sağlam bir şekilde koruması için kemikten bir tür kabuk da yapacağız?"
Tanrı:"Buna zaman yok, deriden bir torbanın içine atıver gitsin."
Mikail:"Dalga geçiyorsun değil mi? Deri bir torba mı!? Hem de dışarıda! Bu şeyleri ne kadar fazla sinir ucuyla doldurduğunu unuttun sanırım!?"
Tanrı: "Cehennemin ikinci başkanı olmaya nedersin? Hem de tüm ebediyet için?"
Mikail:"Deri torba.. Aslında o kadar da kötü bir fikir değil!"
Tanrı:"Tamamdır öyleyse! Onları deri bir torbanın içine koyuyoruz! Acaba, hani şöyle üzerlerine birazcık kıl falan da serpiştirsen mi?"
Mikail:"Nasıl yani? Böyle kalın bir kürk gibi mi, yoksa koruyucu tüyler gibi mi?"
Tanrı:"Hayır, kürk yapmak için yeterli miktarda kıl yaratacak halet-i ruhiyede değilim, ayrıca kıl stoğumuzun çoğunu da kafada kullanmıştık, ve yine hatırlayacak olursan doğu Avrupalı erkeklerin sırtlarına da fazlasıyla kıl yatırımı yapmıştık. En iyisi kıl stoğumuzdan arta kalan üç beş kılı bu torbalara ekmek gibi görünüyor..."
Mikail:"Ah, ancak bu pek de güzel görünmeyecektir, ve bildiğin gibi herhangi bir koruma da sağlamayacaktır."
Tanrı:"Cehennemin başkan yardımcısı olmak, hem de ebediyyen; bunu gerçekten istiyorsun değil mi?"
Mikail:"Üzerine stoğumuzda kalan kılları ektiğimiz deri bir torba! Ay'ay' kaptan!"
Ben de içgözlemin kurbanıyım. Sylvia Plath
Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi... Samuel Beckett
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece... Aşık Veysel
Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür. Maurice Blanchot
İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir. Lacan
Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..? Marilyn Monroe
Sevgili Pyrrón, Stanley Kubrick'in "2001: A Space Odyssey, 1968" ve Andrei Tarkovsky'nin "Solaris, 1972" filmleri hakkında ne düşünüyorsun?
İlki doğduğum yılda ama doğumumdan önce (6 Nisan 1968'de) vizyona girmiş. Nüfus kağıdıma baktığımda bu film gösterime girdiği andan itibaren doğumuma 244 gün varmış (ki filmin 1970'li yıllarda Türkiye sinemalarında, '2001: Uzay Yolu Macerası' ticari adı ile gösterime sunulmuş olduğuna dikkat edelim). Yani ana rahmine düşmüşüm. Ama bu filmin ateistle ilgili olduğuna ilişkin kimse bir şey anlatmadı bana. Bu filmi birkaç izlememe rağmen ateistlikle ilgili ne gibi sahnelerin olduğunu çözemedim. Yani Stanley Kubrick, filme "İnsanlığın Şafağı (The Dawn of Man)" ile giriş yapmış;
ve sonrasında Ay ve Jüpiter'deki görevlerle ilgili sahneler çekmiş, hepsi bu! Acaba bu benim şafağım mı?
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Dünya Ateist Derneği: "Bu durum Erdoğan'ı rahatsız etmişe benziyor"
Türkiye'de haftalardır süren deizm tartışmaları dünyada da ses getirdi...
Türkiye'de haftalardır süren deizm tartışmaları dünyada da ses getirdi...
Konuyla ilgili olarak New York merkezli Uluslararası Ateist İttifakı bir açıklama yaparak, "'Türkiye'de gençlerin dinden uzaklaştığı' konusu sıcaklığını koruyor. Bu dogmacı şahsiyetlerin kalbinde bir ürperti uyandırabilir ancak biz bu durumu hoşnutlukla karşılıyoruz" dedi.
"SAĞLIKLI BİR GELİŞME OLARAK GÖRÜYORUZ"
Euronews'te yer alan habere göre, Konya'daki öğrencileri takdir ettiklerini belirten Ateist İttifakı, "İslam'dan uzaklaşma yönündeki bu durumu sağlıklı bir gelişme olarak görüyoruz. Bu durumun insanların dünyada, dini görüşlerini oluştururken eleştirel düşünce ve delillere dayanacakları bir döneme evrilmesini umuyoruz" diye belirtildi.
Ebeveynlerin inançlarını çocuklarına zorla kabul ettirmenin yanlış olduğu belirtilen açıklamada, "Türkiye'de bir üniversitede yapılan rapor Türk gençlerinin İslam'dan uzaklaşarak bunun yerine yeryüzüne müdahale etmeyen bir yaratıcının varlığına inanan deizme kaydıklarına dikkat çekiyor. Bu durum dini kesimleri şaşırtmakla beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da rahatsız etmişe benziyor. Ki Erdoğan bir konuşmasında podyuma eğitim bakanını çağırarak ona 'böyle bir şey yok' dedi" ifadeleri kullanıldı.
"İNKAR ETMEK BİR İŞE YARAMAZ"
Ateist İttifakı, bildirisinde, Marmara Üniversitesi tarafından 2015'te yapılan ve Türkiye'de batı değerlerinin etkisinde kalan yeni neslin artık dini konulara daha az ilgi duyduğunu gösteren bir rapora atıf yapılarak, "Bu araştırmalar Türkiye'nin dindarlaşmadığını, aslında dinden uzaklaştığını gösteriyor" denildi.
Açıklamada ayrıca şu sözlere yer verildi: "Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eğitim bakanına verdiği gözdağı ne de Milliyetçi Hareket Partisi liderinin deizmi ateizmin bir durak öncesi olarak tanımlaması ve deizm ile ilgili sert sözleri bu gelişmenin önüne geçebilir."
1991 yılında kurulan New York merkezli Uluslararası Ateist İttifakı, dünya genelinde faaliyet gösteren ateist grupların çatı derneği olarak işlev görüyor.
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Nesimi Çimen - Sen berzersin hiç'e Tanrı
(Madımak'ta yakılan aydınlarımızdan)
* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre) * Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i) * Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş) * Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz) * Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun) * Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta) * O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal) * Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran) * Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Katerina-Diderot tartışmasına ilişkin, ünlü İsviçreli matematikçi Leonhard Euler'in de karıştığı gırgır bir öyküyü aktaralım.
Diderot tavizsiz bir ateisttir ve bu tutumu Katerina'yı çileden çıkartmaktadır. Euler'den bu tanrısız Fransız'ı susturmasını ister. Diderot ve Euler'i tanrının var olup olmadığına ilişkin teolojik bir tartışma yapmaları için saraya davet eder.
Muzip bir kişiliğe sahip olan uyanık Euler, topluluğun önüne çıkıp konuşur: "Efendim, (a+b^n)/n = x, dolayısıyla Tanrı vardır, buyurun bakalım!"
Cebirden hiç anlamayan Diderot, döneminin en büyük matematikçilerinden olan Euler'e karşı çıkamaz, öylece kalakalır. Kendisini aşağılanmış hissederek kızgın bir biçimde St. Petersburg'dan ayrılıp Paris'e döner. Bu arada Euler, Diderot'nun yokluğunda, Tanrı'nın ve insan ruhunun doğasını ortaya çıkaran gülünç ispatlar yapmayı sürdürür.
Demek ki Euler Hristiyan olarak tam bir imanlı imiş. Çünkü eğer öyle olmasaydı Euler o denklemi vermezdi. Çünkü bu denklemin gerçek sayılarda çözümü vardır. Yani Euler, Allah var diyor!
Eğer Euler bir Agnostik olsaydı çemberinin çevresinin çapına oranının pi olduğunu ya da buna benzer bir şey söylerdi. Yani Allah'ın varolduğunu ama bilinemeyeceğini kastederdi.
Eğer Euler bir ateist olsaydı, o zaman x^2+1=0 denklemini verir, dolayısıyla Allah'ın sanal alemde mevcut olduğunu kastederdi.
Fakat en ilginç yanıt Laplace'tan gelir. Napolyon demiş ki: "Çalışmalarınızda neden tanrıya hiç atıf yapmadınız?"
Laplace bu soruyu bilim tarihinin unutulmaz bir cümlesi ile yanıtlamıştır: "Je n'ai pas besoin cette hypothese (Böyle bir hipoteze gerek duymadım)."
Devrimci geleneği sürdüren Laplace'ın o sırada Tanrı'ya ihtiyacı yoktu ama Avrupa'yı fethetme sevdasındaki Napolyon'a, askerlerini motive etmek için (egemen sınıfların binlerce yıldır yaptığı gibi) vardı. Laplace'ın denklemi ile Napolyon'un denklemi arasındaki fark, burjuva Aydınlanmasının da serüvenini yansıtır.
Laplace'ın o sözde ne demek istediğini anlamak için Helen Konseyi Başkanı'nın Theseus'a verdiği yanıtlara bakmak gerekir (Bkz. #2562).
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Albert Einstein'ın 'Tanrı mektubu' 2,9 milyon dolara satıldı
Einstein'ın 1954 yılında 74 yaşındayken Almanca olarak kaleme aldığı ve felsefeci Eric Gutkind'e hitaben yazdığı mektupta, Tanrı, İncil ve Yahudilik ile ilgili düşünceleri yer alıyor.
Einstein mektupta, "Tanrı sözcüğü bana insanların zayıflığının bir ifadesi ve ürünü olmanın dışında hiçbir şey ifade etmiyor… İncil ise kutsal ancak yine de nispeten ilkel efsanelerin bir derlemesi" diyor.
Yahudi halkının bir mensubu olmaktan memnun olduğunu belirten Einstein, Yahudilik inancının ise "diğer tüm dinler gibi ilkel batıl inançların vücut bulmuş hali" olduğunu söylüyor.