Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-08-2014, 03:11
drecco drecco isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2014
Mesajlar: 144
Standart İlk Algılar

Selam
Spermle yumurtanın birleşmesinden meydana gelen zigottan başlayıp bebeğin doğum anına kadar geçen biyolojik süreç vardır.Bu sürecin hangi noktasında canlılık vardır,hangi noktasında bitkisel,hayvansal ya da insani özellik bulunmaktadır.Atomu çözmeden maddeyi çözmek mümkün değildir.Kaynağa inmeden akışı gözlemlemek de mümkün değildir.
Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır.Şöyle ki,sperm vajinanın dışına doğru hareket etmez.Algılamalrı onu vajinanın içine doğru sürükler.Tek hedefi vardır, bir evren kadar geniş olan anne rahminde yumurtayı bulmak ve ona yönelmek.
Spermle yumurta arasındaki karşılıklı birbirini çekici algılama güçleri bu iki canlı hücrenin birbiriyle birleşmesini sağlar.
Burada temel soru,bunların iradi bir güçle mi gerçekleştiği;yoksa fiziksel kanunlara bağlı,mecburiyet ve mahkumiyet sonucunda yapılmak zorunda olan bir eylem mi olduğudur?
İşte bu noktadan bakarsak,spermle yumurta arasındaki ilişki mecburiyet ve mahkumiyet ise insanın tüm hareketlerinde aynı yapının daha kompleks bir sebep sonuç ilişkisi olmadığını kim iddia edebilir?Bunun aksi ise bu insani özellik nerede ve nasıl farklılaşıyor; özgür irade varsa bu nerexe ve nasıl başlıyor.Yoks kendimizi mi kandırıyoruz?......(1)
Bu konudaki düşünceleri alalım.
sevgiler
(1) Tahir özakkaş ,md.phd

Konu drecco tarafından (28-08-2014 Saat 03:12 ) değiştirilmiştir. Sebep: imla
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28-08-2014, 03:15
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam
Spermle yumurtanın birleşmesinden meydana gelen zigottan başlayıp bebeğin doğum anına kadar geçen biyolojik süreç vardır.Bu sürecin hangi noktasında canlılık vardır,hangi noktasında bitkisel,hayvansal ya da insani özellik bulunmaktadır.Atomu çözmeden maddeyi çözmek mümkün değildir.Kaynağa inmeden akışı gözlemlemek de mümkün değildir.
Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır.Şöyle ki,sperm vajinanın dışına doğru hareket etmez.Algılamalrı onu vajinanın içine doğru sürükler.Tek hedefi vardır, bir evren kadar geniş olan anne rahminde yumurtayı bulmak ve ona yönelmek.
Spermle yumurta arasındaki karşılıklı birbirini çekici algılama güçleri bu iki canlı hücrenin birbiriyle birleşmesini sağlar.
Burada temel soru,bunların iradi bir güçle mi gerçekleştiği;yoksa fiziksel kanunlara bağlı,mecburiyet ve mahkumiyet sonucunda yapılmak zorunda olan bir eylem mi olduğudur?
İşte bu noktadan bakarsak,spermle yumurta arasındaki ilişki mecburiyet ve mahkumiyet ise insanın tüm hareketlerinde aynı yapının daha kompleks bir sebep sonuç ilişkisi olmadığını kim iddia edebilir?Bunun aksi ise bu insani özellik nerede ve nasıl farklılaşıyor; özgür irade varsa bu nerexe ve nasıl başlıyor.Yoks kendimizi mi kandırıyoruz?......(1)
Bu konudaki düşünceleri alalım.
sevgiler
(1) Tahir özakkaş ,md.phd
Spermin zihinsel bir yetisi var mi? Yoksa tamamen bu onun kendiliginden gelen hareketi mi?

Ozgur irade olabilmesi icin, canlinin zihinsel yetisi olabilmesi ve buna kendisinin de mudahele edebilmesi ve bunu kendi istemiyle yapabilmesi gerekir.

Yani bilinc ve farkindalik gerekir. Bu basta kendinin ne oldugunun bir (individual) bilinci ve farkindaligidir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Konu evrensel-insan tarafından (28-08-2014 Saat 03:25 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28-08-2014, 16:51
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Özgür irada konusunda ciddi şüphelerim var. Özgür iradenin olmadığına dair bilimsel bulgular da bulunmak da. Libet ve Feinstein hakkında google'da arama yaparsanız bu deneyler ilginizi çekebilir.

Bilinç, sadece farkındalığına varılmış bilinçaltıdır. Ben bugün metafizik olarak algıladığım şeyler da dahil herşeyin neden-sonuç, etki-tepki ilkesine göre hareket ettiği kanaatindeyim. Ancak bilinç-bilinçaltı ilişkisi bir ilizyon ile bir yanılsama ile özgür irademiz olduğu yanılgısını oluşturuyor.

Aslında her şey nötr. Ancak sadece aynı değerin farklı polaritelerine ağırlık vermek suretiyle bir kişilik, düşünce ya da karakter sergiliyoruz...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28-08-2014, 19:43
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özgür irada konusunda ciddi şüphelerim var. Özgür iradenin olmadığına dair bilimsel bulgular da bulunmak da. Libet ve Feinstein hakkında google'da arama yaparsanız bu deneyler ilginizi çekebilir.

Bilinç, sadece farkındalığına varılmış bilinçaltıdır. Ben bugün metafizik olarak algıladığım şeyler da dahil herşeyin neden-sonuç, etki-tepki ilkesine göre hareket ettiği kanaatindeyim. Ancak bilinç-bilinçaltı ilişkisi bir ilizyon ile bir yanılsama ile özgür irademiz olduğu yanılgısını oluşturuyor.

Aslında her şey nötr. Ancak sadece aynı değerin farklı polaritelerine ağırlık vermek suretiyle bir kişilik, düşünce ya da karakter sergiliyoruz...
Sen hic yasam ve iliskilerinde bir konu uzerinde, kendi dusunce ve davranislarinin kararini kendin almaz misin?

Her zaman sana bu karari bir guc ya da beynin mi, ya da baskilarinin zorlamasi, empozesi ya da kurtulamadigin her turlu degerin mi aldirir.

Nedir o bilimsel bulgular, ornek verebilir misin?

Bir deneyden beynin cikaracagi sonucun ne oldugu degil; bunun gozleminin olup olmadigi, olgusu ya da teorisinin test edilmesi yani bilimselligidir.

Her turlu akilci cikarimlar ya da bildirimler, bilimsel degildir.

Ayrica bu deneylerde ozgur irade hangi anlam ve icerikte deneye tabi tutulmustur?

Hayir, bilinc konu ve kavramin ne oldugunun bilgisinin farkindaligidir. Bilincalti ise farkindalik degil; otomatiklesmislik, yerlesmislik ve alisilagelmislik tasir. Farkindalik tta bilinc de icermez.

Cunku bir seyin bilinci onun rahatsizligi ve ondan kurtulma farkindaligidir.

Bilissellik ise, konu ve kavram ne ise onun; algilanmisligi, kavranmisligi vasfina varilmisligidir.

Bir seyin notrlugu onun kavram algi bilgi ve anlam ve icerigidir. Herhangibir kavrami ifadeye tasimak ise ona pozitivite ya da negativite yuklemektir.

Fizigi farkli kilan, zihniyet ve yetilerinin fonksiyonudur.

Farki ayirmak ya da ayrilmis bir fark bunyesinde digger farklari yok etmek ise, tamamen zihinseldir. Yani "dogrulu/iyili/guzelli" alginin ayrilanin hakimiyetinde ayrilmasi ya da yok edilmesinin inancidir.

Dolayisi ile farkin farkina varmak, onu ayirmak anlamina gelmez. Sadece farklarin farkindaki her bir farkin farkindaligi temelindeki ayrimsiz ve yok edimsiz birlesimidir.

Iste o yuzden dusunce ozgurlugu ve serbestligi irade kullanimi v.s. butun bunlar karar mekanizmasi olarak birin (individual) birsel bilincini gerektirir.

Bu bilinc kendi beynini birin kendisinin yonlendirimini, kontrolunu ve yonetimini kendi Adina ve de hic birbaski altinda kalmadan uygulamayi getirir.

Zaten bu bilinc ve farkindalik yoksa; serbest dusunce ozgur dyusunce ve iradedeki kararliliktan bahsedilemez.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28-08-2014, 22:15
drecco drecco isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2014
Mesajlar: 144
Standart

Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 28-08-2014, 22:40
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Algilama pozitif olarak, beynin "!?" lara "var" isareti vermesidir.

Yani, unlemin ve sorunun isareti "var" dir.

O yuzden algi daimi olarak pozitiftir. Negatiflik ya da pozitifligin kendisi, sadece ifade de ve dilbilgisi algisindadir.

Burada sperm algi olarak neyin !? almis ve "var" demister?

Aslinda "icgudu" denilen kavram algi degildir. Sadece davranmaktir. Yani algi ve algiyi isaretlemeyi icermez.

Evet, bir cesit "yerlesmis, alisilagelmis, otomatiklesmis denebilir.

Cunku bu gozlemsel bir olgudur ve henuz gozlemsel yanlislanabilirligi yoktur.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 28-08-2014, 23:12
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili drecco

Algı sadece canlıya has bir şey değil ki, tepki veren her şeyde algı var demektir, lakin bu etki-tepki çerçevesinde, eylem ise kendiliğindendir(etki, karşı tepki, kuvvet, karşıt kuvvetler vs). Burada temel fark bana göre, organize davranış geliştirebilmektir -ki canlılığa(organik) özgüdür.

Sperm konusunda sadece sperme bakmak ya da atomlarına bakmak(ki atomlarına bakmak hiç bir sonuç getirmeyecek, bildiğin tipik, basit atom yapısı) yeterli değildir, asıl belirleyici unsurlardan bir tanesi ortamdır. Bütün kış ölü gibi duran bir bitki tohumu ortam eliyle hareket kazanır, yani o bitkinin atomunu, tohumunu incelemek yetmiyor.

Organik maddenin hareket etmesi ve aslında organize yanıt vermesi için de her zaman bir beyin-irade gerekmiyor diye düşünüyorum. Zira bakteri düzeyinde hareketlilik ve çeşitli kimyasallar, tepkimeler var. Tepkime ise belirli kimyasal etkiler sonucu değil mi? Sonuçta farklı hareket, değişim ortaya çıkıyor, bu gözlemci için bilinçli bir davranış gelebilir, belki öyledir belkide değildir, organize olan bir tepki söz konusudur.

Örneğin her maddenin bir direnci var, tümüde etkiyen kuvvetlere, kimyasal ilişkilere varana değin geniş bir yelpaze ve ortam içeriyor. Canlı ile cansız arasındaki fark (bu anlamda, etki-tepki) cansız organize olmamış bir tepki verirken, canlı etkiyi yorumlayıp-buna zorlanarak veya- organize bir tepki, dolayısıyla hareket geliştirebiliyor. Zaten canlıların işlevsel parçalarına organ deniyor. Her şey fiziksel kuvvetler ve kimyasal tepkimeler eliyle gerçekleşiyor yalnız hiç bir zaman gözden kaçırılmaması gerek şey ortamdır. Soğukta üşürüm, titreme olur, içeride kimyasal denge alt üst olur ve bunun en önemli sebebi etki-tepki-ortamdır. Haliyle tepki vermeye başlarım ve organize biçimde ortamdan ya da etkisinden kurtulmak için çalışırım.....

Neyse spermin davranışı kaçınılmazdır ya da ortam koşulları sağlamaz ve sonuç zaten yeterli ortasm yok ise sperm ister hareket etsin, isterse etmesin sonuç değişmeyecek ve seçim şansı yok.

Özgür iradeden bahsettiğimizde bence üzerinde durulması gereken konu SEÇİM-TERCİH edebilme koşuludur. Bu olduğu her durumda kişi özgür iradeye sahiptir zira tercih etme şansı var. Fakat tercih de yeterli değil, bu nedenle fırsat eşitliğinden, fırsatı olma koşuluna kadar geniş bir yelpaze açılır. Günümüzde, özgürlük mücadelesi de bu nedenle önemli ve bir yerde bu mücadele varsa özgür iradenin gerekli koşulalrında-ortamda sorun var demektir, dolayısıyla irade özgürlükten yoksun kalır. Fakat bu demek değildir ki özgür irade yoktur, organize olan her canlı aslında gündelik hayatında seçim şansına sahip, öyle ya da böyle, her konuda olmasa bile.

Sonuçta determinizme girmek gerekiyor, ama mesela ben bazen film izlemek istiyorum, istediğimi de yapıyorum ve o anda birisi beni dışarı çağırdığında seçim yapabiliyorum... Örneğin filmi durdurup dışarı çıktım, bu sefer deniyor ki, "dışarı çıkman seçim değil buna mecburdun"! Bu determinist, ama bir o kadarda pragmatist çıkarımdır, halbuki irademi ben dışarı çıkmadan önce kullandım ve dışarıdaysam seçimini önceden yaptığım yerdeyim demektir. Kısaca determinist kural, salt avantajına çıakrım üretmek adına, çelişkiye düşüyor, irademin seçim yapması gerektirmeyen halden sonrası için hala yorum yapıyor, iş bitmiş, olan olmuş, irademle seçimimi yapmışım.

Özgür iradeyi abartmamak gerekiyor, insanın canının her istediğini yapabilmesi, yapması, yapmak istemesi ne özgürlüktür ne de bir tercih meselesi, sadece yaşadığımız dünya, evren inelim doğa, insanın her istediği subjektif, kurgusal(spekülatif), hayali, arzu kökenli vb ve doğaüstü, en önemlisi ortamüstü şeylere ortam vermiyor. Koşulalr varsa tercih şansımız var yok ise zaten etsekte avucumuzu yalarız ve bunun nedeni iradeden kaynaklı değil, ilk başta söylediğim gibi ortamı-koşulu hesaba katmamak ve iradenin işlevini ilahlaştırmaktan kaynaklıdır.

özgür irade vardır, olmasa idi iradeden zaten bahsedemezdik.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28-08-2014, 23:27
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Evet otomatiklesmis bir eylem gibi dusunebilirsiniz.

Bu cumlede ozunde kastedilen (yani olmasi gereken); Algilamasi olan canlilik degil, canlinin(yani hucrenin) zaman algisidir.

Yazar muhtemelen, anlatmak istedigi konuya uygun olmasi bakimindan,anotomiye iliskin " biyolojik saat" dedigimiz tanimi unutmus veya esgecmis. Halbuki basit bir bicak kesigi dahi, hemen kapanmaz, bu bir surece tabidir biyolojik saat ve cevresel kosullar geregi.

Dolayisiyla bir cinsel iliski esnasinda sperm ciktigi andan itibaren vajinaya dogru akacaktir, vajina disina degil, cunku elverisli ortam oradadir.Ayni mantik masturbasyon veya oral seks vs. eyleminde de gecerlidir.Burada sperm vajinayi algisi sebepli filan degil, sadece elverisli ortam sonucu cikar.

Her iki ornekte de aslolan, zaman'in somutmus gibi algilanmasinin, koken olarak hareket prensibine dayali olusudur.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-08-2014, 23:55
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen hic yasam ve iliskilerinde bir konu uzerinde, kendi dusunce ve davranislarinin kararini kendin almaz misin?

Her zaman sana bu karari bir guc ya da beynin mi, ya da baskilarinin zorlamasi, empozesi ya da kurtulamadigin her turlu degerin mi aldirir.

Nedir o bilimsel bulgular, ornek verebilir misin?

Bir deneyden beynin cikaracagi sonucun ne oldugu degil; bunun gozleminin olup olmadigi, olgusu ya da teorisinin test edilmesi yani bilimselligidir.

Her turlu akilci cikarimlar ya da bildirimler, bilimsel degildir.

Ayrica bu deneylerde ozgur irade hangi anlam ve icerikte deneye tabi tutulmustur?
"San Francisco'daki Mount Zion Hastahanesi'nde nörofizyolog olarak çalışan Benjamin Libet ve Bertram Feinstein'ın yaptıkları bir deney bilim çevrelerinde fırtınalar koparmıştır. Bu bilim adamları, bir hastanın tenine uygulanan dokunma uyarısının beyne elektrik sinyali olarak ulaşma süresini ölçtüler. Hastaya, kendine dokunulduğunu hissettiği anda düğmeye basmasını söylediler. Beynin bu uyarıyı saniyenin 0.0001'i kadar bir sürede kaydettiğini, ama hastanın düğmeye uyarıdan saniyenin 0.1'i kadar sonra bastığını gördüler. Asıl şaşırtıcı olan, hastanın uyarıdan sonra düğmeye bastığının şuuruna ancak 0,5 saniye sonra varmış olmasıydı. Bu deney, tepki kararının hastanın şuurdışı zihni tarafından verildiğini gösteriyordu, hastanın farkındalığı sanki yarışta geride kalan bir at gibiydi! Daha rahatsız edici olansa, deneylerde yer alan hastalardan hiçbirinin, düğmeye basmaya şuurlu olarak karar vermelerinden önce şuurdışı zihinlerinin düğmeye bastığının farkında olmayışlarıydı. Hastaların beyni, öyle olmadığı halde eylemleri şuurlu olarak bizzat kendilerinin denetlediği sanısını yaratıyordu. Bu durumda kararı veren kimdi, Şuurlu zihin mi, yoksa şuurdışı zihin mi?"

http://www.memorytr.com/suur-disi-zihin/
ya da http://aydinlanis.blogspot.com.tr/20...bir-deney.html

Kendi düşünce ve kararlarını kendin almaz mısın demişsin. Benim yaklaşımım şöyledir: seni çok yakından tanıyanlar, seninle yıllarını geçirmiş olanlar hangi duruma hangi tepkiyi vereceğini, hangi konuda hangi yorumu yapabileceğini, hangi problemi ne şekilde çözmeye çalışacağını sence ne kadar doğrulukla tahmin edebilirler? %10 mu %80 mi? Belki de %90? Internet siteleri dahi senin zevk ve beğenilerini keşfedip sana aramalarında ilgini çekebilecek sonuçlar ya da reklamlar sunan matematiksel algoritmalar yapabiliyorlar şimdiden...

Bilinçaltı, karanlık kocaman bir orman gibidir. Bilinç ise elinde bir el feneri ile bu ormanda gezintiye çıkmış haline benzer. Fenerin önce bir çeşit küçük bitkiyi aydınlatır. Ancak fenerini o bitkinin civarına odaklarsan aslında o bitki dediğin şeyin bir koca ağacın dalı olduğunu keşfedersin...

Jung, bu konuda kollektif bilinçaltı teorisini öne sürmüştür. Bizlerin sadece bu kollektif bilinçaltının, her bilgiyi içeren bilinçaltının belli kısımlarına belli anlarda erişebilen canlılar olduğumuz teorisini. "İlham" mekanizması bunun örneğidir ki Einstein'ın denklemlerini nasıl keşfettiği ile ilgili söylemleri de Jung'un teorisine aslında ihtimal vermektedir.

Ancak en baştaki konuya dönecek olursak sen parmağını hareket ettirmeye karar vermeden önce şayet vücudunda bu hareketle ilgili elektriksel dalgalanmalar başlıyor ise o zaman gerçekten parmağını kaldırmak isteyenin kim olduğu konusu tartışmaya açılmaya değerdir. Bulgular yeterince de bilimseldir.

Beyin bence düşünce üreten ya da düşünce depolayan bir organ değildir. Beyin, bir alıcı-verici gibi çalışır. Belli bir kaynağa erişim sağlar. Belki de "özgür irade" dediğimiz şey sadece o erişim kanallarına yön vermekten ibarettir...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28-08-2014, 23:58
Nova - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Nova Nova isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 05 Feb 2010
Bulunduğu yer: -.. ..- -. -.-- .-
Mesajlar: 2.391
Standart

Yumurtalar tıpkı radyo kuleleri gibi sinyal yaymaktadır, spermlerin bu sinyalin kaynağına en hızlı şekilde ulaşmaları lazımdır. Doğal seçilim burada başlıyor sanırsam, en güçlü yapıya sahip olanın en güçlü spermleri doğma şansını yakalayabiliyor.

"Kaynağa ilk ulaşan sperm" ile bu dünyada karşılaşmamız mümkündür.

İddia ediyorum ki ikimiz de "Tanrıtanımaz" larız. Sadece benim inandığım tanrı sayısı seninkinden bir eksik. Diğer olası tanrıları neden reddettiğini anladığın zaman, benim de seninkini neden reddetiğimi anlayacaksın.

Zihin paraşüt gibidir, sadece "açıkken" çalışır.

Benim manevi mirasın akıl ve bilimdir. Atatürk.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:50 .