Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Ateizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #31  
Alt 12-03-2011, 06:57
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

vartor´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili paslicivi,
Alintida gercek kelimesini nerede nasil kullandigim belli. Yerine "dogru" yazsam uymuyor.
Karsindakiler masal, hayal goruyor, ve sen bunu fark ediyorsan, gercek, hayal olmayan olmuyor mu?

sevgili vartor..

bazen uykumuzda rüya görürüz. sonra uyanmaya başladığımızda hala bu rüyanın etkisindeyizdir, hani bilirsin uyku mahmurluğu dediğimiz ilk uyanış anları.. gece uykuda gördüğümüz o güzel ya da kötü rüyanın etkilerini hissederiz hala, ya biraz endişeliyizdir, korkmuşuzdur ya da mutluyuzdur biraz..

ateizm, deizm, panteizm, agnostisizm gibi nonteizm düzeyi bilinçaçıklığında yaşayan insanlar işte bu uyanışın ilk anlarındaki uyku mahmurluğu durumu gibidir.. ve bu düzey insanlar genellikle cezalandırıcı bir tanrıyla zamanında uyutulmuş insanlardır..

hinduizm budizm gibi böyle cehennemde yakan bir tanrı kavramı olmayan dinlerden uyanan insanlar kendilerine böyle isim takmazlar.. onların bahsettiği şey uyanış ve farkındalıktır..

ateizm deizm panteizm agnostisizm tarzı bilinç düzeyleri batı dünyası insanının bilinç düzeyleridir, yani tanrı temelli/odaklıdır ve felsefelerinin altyapısını tanrı oluşturur.. batı dünyasının tek tanrıli dinleri yüzünden teizm ve nonteizm düzeyi bilinçteki insanların tanrıyla başı çok ciddi derttedir.. bu tanrı kavramını ya yanında ya karşısında ya da dinlerden özgür olarak yanındadır..

ama kimse bu tanrıdan özgürleşememiştir..

gece rüyanı gördün, korktun yada sevindin mutlu oldun.. sonra sabahın ilk ışıklarıyla uyanmaya başladın ve hala gece gördüğün rüyanın etkisindesin.. ya tekrar gözlerini kapatıp o güzel rüyayı görmeye çalışırsın ya da bir önce tam uyanıp o kabusun sendeki kötü etkilerinden kurtulmaya çalışırsın..

şayet tam uyanıklığa erişirsen artık o rüyanın etkileri sende sıfırlanır, ne tekrar uyumaya çalışırsın ne de o kabusun kötü etkilerinden kurtulmak için bir çaba gösterirsin..


dünyadaki tanrılı ya da tanrısız bir dine iman etmiş biri gece uykusunda rüya gören ama bunun rüya olduğunu farketmeyen biri gibidir.. ancak ilk uyanışında bunun bir rüya olduğunu algılamaya başlar.. o yüzdendir ki bu dünyada hangi dine inanırsan inan ya da diğer ifadeyle hangi rüyayı görüsen gör bunu diğer insanlara savunmak ve doğrulamak zorundasındır.. çünkü diğer insanların dinleri/felsefeleri hepsi senin bu güzel rüyan için çok ciddi bir tehdittir.. "insani olmayan" bir tutum ve davranış içine girersin..

nonteizm düzeyi bilinçaçıklığındaki insanlar da bu gördüğü kabusun etkisinden kurtulamadığı için hala bu dini/rüyayı ve bu dine inanan/rüyayı gören insanları eleştirip yanlışlama yoluna giderler.. bu durum da yine "insani olmayan" bir tutum ve davranıştır..

ama rüya gören nasıl kendi rüyasını doğrulamak ve savunmak zorunda ise nonteizm bilinçaçıklığındaki insanlar da bu rüyayı yanlışlamak, eleştirmek zorundadırlar..

çünkü rüya gören de, rüyadan uyanmaya başlayan da henüz tam uyanıklığa ve doğal/öz tatmine ulaşmadığı için böyle rüyaları doğrulamak ve yanlışlamak gibi yalancı/sahte tatminlerle uğraşmak zorundadır..


olur da bir gün bu zihinden arınıp bilinciniz yükselirse ve tam uyanıklığa erişirseniz rüya/masal görme-me-nin bir gerçeklik değil sadece uyanışın ilk aşamalarından bir kademe olduğunu farkedersiniz..


Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 12-03-2011, 08:33
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

sevgili paslicivi,
Kendimi tatmin etmek icin degil, dinin, imanin ne guclu bir somuru aleti oldugunu fakettigim icin karsisindayim. Imanlilara, tanridan, peygamberden bahsetmeden, nasil anlatabilirsiniz ki uykudan uyanmanin verebilecegi huzuru?
Hic ses cikarmamak mi sence farkindaligi ogretecek insanliga?
Ne demek istedigini gayet iyi anliyorum, ama teshisi yanlis koydugun kanaatindayim.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 13-03-2011, 06:02
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

Kendimi tatmin etmek icin degil,
sevgili vartor.. burda bahsettiğin "kendim" dediğin organın/mekanızmanın henüz ne olduğunu farkedemediğin için böyle ifade etmen çok normal.. ben buna "sahtebenlik" diyorum, sevgili e.i. de sanırım "akıl" diyor.. bunu kendisiyle ayrıca konuşucam..

bu sitede yazan hiçbir üye "kendimi/sahtebenliğimi/aklımı tatmin etmek için burdayım" demez zaten..

burda herhangi bir dinin savunuculuğunu yapan teizm düzeyi birine sorarsan; o da aynı şeyi söyleyecektir.. siz nonteistlerin yanlış yolda olduğunu ve sizi doğru yola sokabilmek (sizin iyiliğiniz için) için yazı yazdığını söyleyecektir.. ya da din-dar değil de din-ci dediğim biraz daha radikal biri ise sizi inandığı din/tanrı uğruna cezalandırmak için bu sitede yazdığı düşüncesiyle böyle davranacaktır ya da sitedekilere hakaretler küfürler yağdırıp bu siteyi çökertmek için ellerinden geleni yapacaklardır..

ama sitedeki yazışmalara bakarsan kimsenin kimseyi düşünmediğini, kazımadığını, herkesin gerçek zannettiği "insandan öte" bir doğrusu olduğunu ve bu doğrusunu savunmak adına karşısındakinin "kendi gibi bir insan" olduğunu unutup her türlü "insani olmayan" tutum ve davranışlar sergilediğini görürsün.. karşılıklı alaya almalar, dalga geçmeler, hakarete küfüre kadar giden yazışmalar.. teizm ve nonteizm düzeyindeki insanların yazılarını incelersen bu gözlemlerimi çok rahat görebilirsin.. herhalde dünyanın bu felsefe/din konularının konuşulduğu haricindeki hiç bir inernet formunda bu kadar gergin, kavgacı, alaycı, sataşmacı bir insan topluluğunu aynı yerde göremezsin.. herkes adeta bir barut gibi, kim kimi nasıl altederim, düşüncesini nasıl çürütürüm, kendi düşüncemi nasıl baskın hale getirebilirim derdinde..

özetlemek gerekirse..

herkesin vitrininde/maskesinde "insan" var ama kimsenin tutum ve davranışlarında "insanlık" yok.. çünkü vitrinin/maskenin arkasındaki mutfakta farklı şeyler pişiyor..


burda herkes makyajını yapıp maskesini takmış ama bunun bile farkında olmadan sahneye çıkıyor.. çünkü sen yüzündeki maskeyi/makyajı göremezsin, sahtebenlik dediğim şey zaten buna izin vermez..


Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 13-03-2011, 06:48
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

imanin ne guclu bir somuru aleti oldugunu fakettigim icin karsisindayim.
bir dine inanmanın insanoğlu açısından bir çok sonucu/etkisi vardır.. sömürü aleti olması sadece bunlardan biri.. bu dünyadaki insanların bilinçaçıklık skalası öylesine değişkendir ki ben bunu bir piramite benzetirim..

piramitin tabanından başlayarak zirvedeki noktasına kadar çok zengin bir skala.. en fazla taş piramitin tabanında vardır, piramit yükseldikçe taş sayısı azalır.. yani yükseklikle taş sayısı ters orantılıdır.. burda yükseklik bilinaçıklığını, taş da insan sayısını ifade eder..

dünya insanlığının barışı açısından dinler bir faciadır, ben belki de hepinizden fazla bu din/tanrı olayının karşısındayım..

dinlerin en büyük faydası belli bir zihin/coğrafya sınırlarına sıkışmış şekilde yaşayan insan topluluğunu hayvanlıktan insanlığa yani barış ve huzura taşıyan en önemli unsurlardan biridir..

kişisel olarak da; insanoğlunun bilincine yansıyan bu varlığa bir anlam önem vermesini sağlayarak bu acımasız/adaletsiz hayatı yaşanabilir, katlanılabilir kılıp yaşamda kalamsı için en büyük motivasyonlardan biridir..

suç ve cezanın(hukuk) hakim olamayacağı yer ve zamanlarda kişinin içindeki o hayvanı/ilkel benliği tımarlayan en etkili silahtır, din/tanrı dediğimiz şey..

bugün dünyadan din, tanrı, ölüm sonrası yaşamları kaldırın, dünyayı cehenneme çevirirsiniz.. huzur ve barışı sağlayamazsınız, ne polisiniz ne ordunuz ne silahlarınız buna gücü yetmez.. çünkü bu hayat çok adaletsiz ve acımasız bir yaşamdır, insanın bunlar karşısında frenleyen, bir hayvan gibi davranmasını engelleyen en önemli faktördür dinler ve ölüm sonrası yaşamlar..

ve insanlığı bölen, sömüren, insanlığın aleyhine işleyen tek unsur din/tanrımıdır ki tüm nonteist dediğimiz insanlar herşeyi bir yana bırakıp sadece bunları yanlışlamakla uğraşırlar.. milliyetçilik, ahlaki değerler, siyaset, politika vs kısaca "insandan öte" olup insanoğlunun tutunup yaşamına değer kattığı her türlü kavram insanoğlunu en az din/tanrı kadar sömürür, böler, biribirine kırdırır..

şimdi ben burda türklüğe ya da kürtlüğe vs, ya da bu etnisiteye yön vermiş tarihteki değerli insanları eleştirsem küfür etsem; o insanı düşündüğünü söyleyen nonteist bir çok arkadaşımız karşıma dikilir.. sen ne diyorsun kendine gel haddini bil diye.. eee bir dini bir peygamberi eleştirmekten ne farkı var bunun..

teist dediğimiz insan da özüne yabancılaştırılmış nonteist dediğimiz insan da özüne yabancılaştırılmış.. özündeki o huzur ve keyiften bi haber yaşadığı için "kendinden/insandan öte" bir şeylere değer verip tutunmak zorunda..

insanoğlunun bilinç evriminde o içindeki ilkel benlik/vahşi hayvan evrimleştikçe din/tanrı olayları yavaş yavaş kendiliğinden kalkacaktır.. bu evrimsel bir süreçtir.. şu an teizm ve nonteizm düzeyi insanların birbirileriyle olan bu kördöğüş/kaosu bu evrimsel sürecin kaçınılmaz bir ayağıdır..


Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 13-03-2011, 07:30
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

Turan Dursun sitesi benzeri bir çok site var ülkemizde ve dünyanın her coğrafyasında.. ama nedense dünya insanlığının sömürü aracı olarak görülen dinlerden özellikle zihindeki din yanlışlanmaya eleştirilmeye çalışılır..

sitemizde islam topiği en çok katılımcısı ve takipçisi olan topictir.. teistiyle nonteistiyle herkes ordadır.. sanki insanlığı sömüren tek din islam.. islam zihni yüklenmiş bir teist başta islam olmak üzere islam dininin onayladığı diğer dinleri savunup doğrulamaya çalışır.. ama sala bir hinduizmi budizmi savunup doğrulamaya çalışmaz.. çünkü islamda bu dinlerin yeri yoktur..

yine aynı şekilde islam zihni yüklenmiş bir nonteist başta islam olmak üzere islamın onayladığı dinleri yanlışlamakla uğraşır.. ama gidip bir hinduizmi budizmi yanlışlamakla zaman harcamaz..

çünkü hem teistinde hem nonteistinde bu hinduizm ve budizm zaten batıl olarak yüklenmiştir, bu dinlerin yanlışlanması onlara hiç bir şey katmaz, kesinlikle tatmin etmez..

hrisityanlık zihni yüklenmiş bir teist hristiyanlık ve museviliği savunup doğrulamaya çalışır.. islamiyeti yanlışlamak onun ilgisini bile çekmez..

yine aynı şekilde hristiyanlık zihni yüklenmiş bir nonteist başta hristiyanlık olmak üzere museviliği yanlışlamakla uğraşır.. bir islamı hinduizmi budizmi yanlışlamakla uğraşmaz, ilgisini çekmez, tatmin olamaz..

sevgili vartor siz bildiğim kadarıyla avrupada yaşıyorsunuz yani islamiyetin değil hrisityanlığın hakim olduğu/zihin yüklendiği bir coğrafyada.. ordaki bu tarz felsefi siteleri inceleyin bakalım ne göreceksiniz.. teistiyle nonteistiyle en popüler doğrulanmaya yanlışlanmaya çalışılan şey hristiyanlık, isa ve incillerdir..

islamiyet, hinduizm, budizm gibi dinler sanırım bizim sitede olduğu gibi diğer dinler başlığı altında üvey evlat muammelesi görür.. açıkçası kimsenin s.kinde bile değildir bu dinler.. çünkü nasıl islam zihinli teist ve nonteistler için diğer dinler batıl olarak yüklenmişse aynı şey hristiyanlık için de geçerlidir.. hristyanlık zihninde islamiyet ve diğer dinler zaten batıldır, o yüzden teistinde nonteistinde ilgi alanında değildir.. bunları doğrulamak ya da yanlışlamak onları tatmin etmez.. çünkü zihnin yöneticisi kara verici organı sahtebenlik kendi zihninin kölesidir.. asla özgür değildir..

uzak doğuya gidin, orda felsefeyle uğraşanları inceleyip gözlemleyin.. bizim burda birbirimiz yediğimiz semavi dinlerin esamesi yoktur, o insanlar için hiç bir şey ifade etmez semavi dinler, allah, kuran, muhamed incil musa vs..

çünkü onlar da zihinde yaşarlar, kendilerine yüklenen dinin ya taraftarıdırlar ya da onu yanlışalamaya çalışan nonteizm düzeyi bilinaçıklığındadırlar.. semavi dinleri yanlışlamakla kesinlikle uğraşmazlar çünkü zihinlerinde yer işgal etmemektedir ve onlara hiçbir tatmin sağlamaz bu semavi dinler..


Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 13-03-2011, 07:53
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

nasil anlatabilirsiniz ki uykudan uyanmanin verebilecegi huzuru?
uykudan uyanmak huzur değil huzursuzluk getirir.. bu dünyanın en huzurlu insanları bir dine inanıp o dine göre yaşamını düzenleyebilenlerdir.. ama bu bile bir nörokimyasal donanım(konektom) meselesidir.. şayet donanımın müsaitse ve yaşamda seni etkileyen binlerce parametre arasında bu dengeyi yakaladıysan senden huzurlusu yoktur..

çünkü herşeyi bildiğini zannedersin.. bilincine yansıyan evreni, ölümden sonra neler olacağını vs herşeyi bilmektesindir.. herşeyden önemlisi ölümün bir son omadığını ve bu dünyada yaşanan her türlü adaletsizlik ve acımasızlığın telafi edilebileceği düşüncesi seni büyük bütünlüğe/huzura kavuşturur..

ama genetik miras ve doğumundan sonra binlerce parametre altında yapılanan o nörokimysal donanımın/konektomun bu derin uykuya müsait değilse sıkıntı başlar.. huzursuzluk ve uykusuz geceler seni bekler.. artık uykudan uyanma vakti gelmiştir, bu yeniden doğmak gibidir, sancılıdır.. ama tam uyanamayıp uyku mahmurluğunda kalırsan en büyük ızdırabı yaşarsın.. kafanda binlerce önceden yüklenmiş input, yeni inputlarla büyük mücadeleye girer ve zihin iki parçaya bölünür.. ve sen felsefe denen illetle uğraşmaya başlarsın.. şimdiye kadar günlük rutin yaşantını yaşarken birden felsefe yaşamının önemli bir parçası haline gelir.. işte o sahneye çıkıp ikiye bölünmüş olan zihninde bir parçasının egemenliği sağlamak için diğer parçanın kendisi ve savunucularıyla amansız bir mücadeleye girersin..

bu tarz sitelerde boy gösteren teisti de nonteisti de ikiye bölünmüş zihin sahibi insanlarıdr.. çok derin uykudaki bir teistin bu tarz sitelerden haberi bile yoktur, böyle sitelere girip bu nonteistlerle tartışmaya girmeye ya da dinini savunmaya gerek bile görmez. o çok derin bir uykudadır ve inandığı dinin bir gerçeklik olduğundan o kadar emindir ki... hangi dine inandığının hiç bir önemi yoktur..

ama gün gelir o nörokimyasal yapı bir veye birden çok nedenle değişir ve tek parçalı o zihin artık iki parçalıdır ve cehennem yaşantısı başlar.. bu sitede boy gösteren her teist çok güçlü potansiyel bir nonteist adayıdır..

tek parçalı/yekpare bir zihne sahip olan biri felsefeyle/yaşamı sorgulamayla ilgilenmez ve uğraşmaz zaten.. o günlük geçim derdi, aşk meşk iş para vs işlerle kendini oyalamaktadır..


Alıntı ile Cevapla
  #37  
Alt 13-03-2011, 08:14
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

Hic ses cikarmamak mi sence farkindaligi ogretecek insanliga?
sevgili vartor herşeyden önce "farkındalık" dediğimiz şey dinlerin bir rüya/masal olduğunun farkedilmesi değildir..

dinlerin bi rüya olduğunun farkedilmesi nonteizm düzeyidir..

farkındalık çok ayrı bir bilinç düzeyidir ve beraberinde tam uyanıklığı ve insanlaşmayı getirir.. insanoğlunun kendisini görüp farkedebilmesi olayıdır..

bir insanı tutunduğu her türlü "insandan öte" değerlerinden ayırıp herşeyden önce bir insan olarak görüp ona saygı ve sevgi besleyebilmektir..

bir insanı olduğu gibi kabullenebilmektir, sokaktaki diğer çöpleri değil kendi önündeki çöpleri görüp temizleyebilmektir..

insandan öte diğer tüm değerlerden mutlak bir özgürlüktür.. kendin/insan haricinde hiç bir şeye tutunmamak, hiçbir şeyi yüceltip kutsamamaktır..

bakın burda ben de sevgili e.i de ses çıkarıyor ama bir siz nonteistlerin tarzına bakın bir de bizim tarzımıza..

ama şunun da altını çizerek tekrar söylüyorum.. siz nonteistlerin bu zihninizdeki dini yanlışlama çabalarından dolayı kesinlikle sizleri eleştirip suçlamıyorum.. aynı şekilde bir teistin inancını savunurken eleştirip suçlamadığım gibi..

çünkü hepimiz insanız ve hepimizin tatmin olmayı bekleyen bir bilincimiz ve tatmin olmanın bir zorunluluk/dayatma olması gibi bir gözlemim var..

kimsenin nörokimyasal donanımının/konektomunun dışında bir davranış ve tutum sergilemesini bekleyemem.. zaten bekliyor olmam kendimle ve tezlerimle çelişmem olur..

gölde zorla bir dalga yaratmakla, göle taş atıp oluşan dalganın kendi cazibesiyle bazı "uygun" kıyılara ulaşmasını beklemek çok farklı şeylerdir..

ya da diğer bir ifadeyle "karanlıkla kavga/küfür etmek yerine basitçe ışığı yakmaya çalışmak" diyelim..


Alıntı ile Cevapla
  #38  
Alt 14-03-2011, 08:32
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

paslıçivi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sahtebenlik tatminsizlik üzerine inşa edilmiştir, sürekli kendini tatmin etmek zorundadır..

sevgili dostum e.i..

bilmiyorum sen de farkediyormusun ama senin "akıl" kavramına yüklediklerinle benim "sahtebenlik/ego" kavramına yüklediklerim çok benziyor..


yani "akıl=sahtebenlik" gibi bir şey oluyor..

yukarıdaki alıntılardan başka örneğin sen "akıl kendini göremez" diyorsun..

ben de benzer bir şekilde "sahtebenlik kendini göremeyen ve çekemeyen kamera gibidir" diyorum..

daha önce defalarca değinmeme rağmen burda kısaca yine sahtebenlik/ego kavramını açıklamaya çalışayım..

insanoğlu dünyaya yeni bir yavru getirdiğinde bu bebek "tabula rasadır, sıfır düşünce sahibidir/yoktur".. ben bu duruma "zihinsizlik" diyorum.. böyle bir canlının yaşamını idame ettirmeye yönelik karar aldıran organı "ilkelbenlik"tir.. ilkelbenlik yönetiminde yaşayan bir canlı adeta bir hayvan gibidir, diğer canlıları önemsemez, paylaşımcı değildir, ileri derecede bencildir.. yani onu yöneten şey doğumuyla gelen dürtüleri/güdüleridir..


bu "sıfır düşünce/zihinsiz" canlıya insan olan ataları kendi zaman ve coğrafyasının "düşüncelerini/zihnini" yüklemeye başlar.. işte bu aşamada karar verici organ ilkelbenlik tımarlanma/insanlaşma yoluna sokulmaya çalışılır.. ve bu başarılır.. o hayvansı özellik taşıyan ilkel benlik yerine yeni 2. bir benlik oluşur.. ilkelbenlik yokolmaz sadece evcilleştirme/tımarlanma yöntemiyle değişime zorlanır ve sahtebenlik/ego dediğim şey ortaya çıkar..

3. bir benlik daha var, "özbenlik" ama şimdilik konumuz o değil, girmiyorum..

özetle..

sıfırdüşünce/zihinsiz bir canlının karar organı ilkelbenliktir..

düşünce/zihin yüklenmiş bir canlının karar organı egodur..

şimdi sen bana "akıl" dediğin kavramı biraz açıklar mısın? akıl derken neyi kastediyorsun, nasıl bir anlam yüklüyorsun bu kelimeye/kavrama?
evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Saygideger paslicivi;

şimdi sen bana "akıl" dediğin kavramı biraz açıklar mısın? akıl derken neyi kastediyorsun, nasıl bir anlam yüklüyorsun bu kelimeye/kavrama?-paslicivi-

Akil, dogal zihniyetin dogal egosunu her turlu, tatmin etme, olumlu/olumsuz inandirma, inanilana dogrulatma, mutluluk, huzur, rahatlik v.s. temelli motorudur.

Dusunce, aklin her turlu dogal sinirlari, tabulari, verileri, mutlaklari, kesinlikleri, sabitleri, sahiplikleri v.s. disina cikamaz ise, ozgur kalamaz, sinirsiz olamaz ve zihniyet olarak insanlasamaz, evrensellesemez.

Bireyci akilciligin, ben, bencillik, cikar, ayrim v.s. disinda kendi ve turunun varliginin, algisina, bilincine, farkindaligina ulasamaz.

Cunku akil, sadece kendi inandigi olumlu olumsuz dogrusu icin mucadele verir.

Bunu da genelde, kendi icin degil; kendine verilen, ya da kendinin kendine verdigi ve dogruluguna inandigi, ayrimci degerler, veriler ve tabular icin yapar. Bu degerler, genelde kendi yasaminin onunde degerlerdir ve akil, bu degerlerden tatmin olmak, huzur bulmak, mutlu olmak zorundadir.

Akil kendisini, algilayamaz, degerlendiremez, sorgulayamaz. Bunu ancak, o konuda aklin sinirlari disina cikabilmis duzeydeki bir bilinc ve farkindaligin dusuncesi gerceklestirebilir. Dolayisiyle, bir kisinin kendi kendini sorgulamasi demek; aklinin sinirlari disina cikabilen duzeyde bir bilince ve farkindaliga ulasmak ve kendi aklinin inandigi olumlu olumsuz dogrulari, bu bilinc ve farkina varilan dusunce ile sorgulayabilmesi demektir. Bu konuda da, e. kosersindeki son mesaji okuyabilirsin.

Bu konu ile ilgili, iki "kisa" mesaj basligi vereyim. Okursan, aklin nasil ve neden oyle hareket ettigi, daha net algilanir.

http://www.turandursun.com/forumlar/...&postcount=936

http://www.turandursun.com/forumlar/...&postcount=973

Saygilarimla;
evrensel-insan

sevgili e.i..

verdiğin linkleri okudum.. terminolojilerimiz çok farklı olmakla birlikte sanırım ikimiz de aynı şeyleri anlatmaya çalışıyoruz.. çünkü akıl deyip de buna bir takım özellikler yüklerken adeta benim bahsettiğim sahtebenlik/egoyu tarif ediyorsun gibi..

insanoğlu dediğimiz canlı türünü yöneten, karar aldırıp, tutum ve davranışlarını, kısaca yaşamını ve diğer insanlarla olan ilişkilerini düzenleyen belirleyen bir mekanızma/organ var..

algıladığım kadarıyla sen bu mekanizmaya/organa "akıl" diyorsun..

ben ise "benlik" diyorum ve 3 aşamada incelemeye, ifade etmeye çalışıyorum.. 1.ilkelbenlik, 2.sahtebenlik/ego ve 3.özbenlik..

bir bebek doğduktan sonra o bebeğe ailesi/toplum tarafından bir takım veriler yükleniyor.. bu yüklenen veriler bir takım dogmaların, tabuların "doğru"ların "yanlış"ların olduğu bir "paket"..

algıladığım kadarıyla senin "akıl" dediğin şey bu paketin dışına çıkıp özgürleşemiyor.. bu paketin içinde adeta bir hapishanede yaşıyor.. bu paketin içindeki verilerin yanında ya da karşısında yer alarak kendini tatmin eden ve mutlu olmak zorunda olan bir mekanızma..

ya da benim ifademle sahtebenlik kendine yüklenen zihnin yöneticisi, kararverici organıdır ve bu yüklenen zihnin bir kölesidir, asla özgürleşemez..

şimdi sen "doğal düşünce" dediğin bu düşünce tarzı içinde kullanılan şeye "akıl" diyorsun..

konunun daha iyi algılanıp detaylanması açısından;

henüz bu dogmaların tabuların(paket) yüklenmediği küçük bir çocuğun tutum ve davranışlarını belirleyen mekanızmaya ya da kendi "evrensel insan düşüncesi" adını verdiğin bu doğal düşünce dışındaki bir insanın tutum ve davranışlarını belirleyen mekanızmaya/organa "akıl" değil de ne isim veriyorsun?

"doğal düşünce" içinde yaşayan bir insanı "akıl" yönetiyorsa, küçük bir çocuğu ya da seni yöneten şeyin adı nedir? buna nasıl bir ad/isim veriyorsun?


Alıntı ile Cevapla
  #39  
Alt 14-03-2011, 22:48
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger paslicivi;

henüz bu dogmaların tabuların(paket) yüklenmediği küçük bir çocuğun tutum ve davranışlarını belirleyen mekanızmaya ya da kendi "evrensel insan düşüncesi" adını verdiğin bu doğal düşünce dışındaki bir insanın tutum ve davranışlarını belirleyen mekanızmaya/organa "akıl" değil de ne isim veriyorsun?

"doğal düşünce" içinde yaşayan bir insanı "akıl" yönetiyorsa, küçük bir çocuğu ya da seni yöneten şeyin adı nedir? buna nasıl bir ad/isim veriyorsun?-paslicivi-

Birincisi, bu konu bu basliga ait bir konu degil. Ikincisi, Turkce dili olarak bu konunun izahi, neyin ne oldugunu aciklama acisindan yeterli degildir.

Ucuncusu, tum soyut kavramlarin, yaraticisi olan beynin, yarattigi soyutun genel kullanim kavrami ingilizce de, mind dir ve "philosophy of mind" da bu konuyu isleyen, hem bilimsel, hem inancsal daldir. Mesela ingilizce de akil anlamini veren bir kavram yoktur. Yalniz, mind in kullanimi bazan tercume olarak akil icerigindedir. Mesela, ve genellikle, kisilere kisisel olarak kullanilan sorularda gecen mind akil icerigindedir. Yani AKIL KISISEL KULLANIMDA GECERLIDIR.

Bizim, turkce de kullandigimiz anlam ve icerikteki aklin kullanimi, ingilizce de; turkce karsilik olarak dusunce, yani thinking, thought olarak gecer.

Ingilizce de, mind genellemeli kullanim icerigine, ingilizcede intellect denir. Turkce de ise bu farkli algilanir. Mesela, turkce'de kullanilan, entellektuel, entel v.s. gibi kavramlar, aydin ya da alayci bir argo icerigindedir. Genel karsiti ise zeka icerigini verir.

Irfan, dimag, us, akil, zeka, akillilik, zekilik v.s. her iki dilde de farkli anlam ve iceriklerde kullanilir.

Bunun yaninda, bilinc, farkindalik, inanc, bilmek, ogrenmek v.s. kullanimlari da, her iki dilde farkli iceriktedir.

Turkce de neyin ne oldugu, felsefe acisindan belirli bir turkce ortak anlatimi olarak olanakli degildir.

Mesela, bilincaltinin kullanimi suuralti kullanimi ile, ya da suur bilinc ile ayni anlami vermesine ragmen, farkli iceriklerdedir.

Ornek verirsek, suur ve suur alti tamamen biyolojik bir kullanimken, bilinc ve bilinc alti, bilinclilik ve bilincsizlik felsefi kullanimlardir.

Butun bu karmasa ve neyin ne oldugunun bilincsizligi temelinde, ben kendi algim olarak kisaca kavramlari izah etmeye calisayim.

Dogan bir bebek bir suura sahiptir, bu suur onun canliligini ve yasam ihtiyacini dile getirir. Yani, aglar ve ihtiyacini dile getirir.

Iste bu suur yapisi, bir bebegin tum soyut ve soyutlama yapisinin da temelidir. Bes duyusunun yardimi ile, bebek verilenleri almaya ve uygulamaya baslar. Bu suurun adaptasyon asamasidir.

3 yasindan sonra hafiza olusmaya ve bebek, aldiklarini kullanmak icin bu hafizada depolamaya baslar. Bu samadan sonra, ogrenmek, istemek ve verileni almak uclemi ile bebek buyur. Ayni zamanda, KENDISINDEN ISTENENI UYGULAMAK donemi suurlu olarak baslar ve anlamak, anlatmak donemi netlesir.

Iste bu donem ile beraber bebegin tercih donemi baslar. Yani, kendi AKLININ ISTEMINE YONELIR. Isteneni vermeyebilir, anlamak istemeyebilir ve denileni yapmayabilir. Iste bebegin bu donemi BILINCIN OLUSMAYA BASLADIGI DONEMDIR.

Cocuk buyudukce ve aklini ortaya koydukca, her turlu karar aliminda, dusundugunun ve dusunce urettiginin bilincinde ve farkinda degildir. Oyuzden ne yaparsa yapsin, bilincli ve farkinda olarak degil; gordugu, algiladigi, yerlesmis ve bir cesit taklit olarak bunu uygular. Iste bilincalti olan uygulama da budur.

Yasam da bu kadardir.

Iste bunun ustu, bilinclilik, farkindalik, dusunce uretimi bilinc ve farkindaligi, kendi varlik bilinc ve farkindaligi, bencillik, egoizm, birey bilinci v.s. seklinde gider.

Konuya bu acidan bakarsak, dusunce; aklin onerdigini sorgulayabilme yetisidir. Bu ya bilincalti ve alisilagelmis olarak, ya da bilincli ve farkindalikli olarak yapilir.

Dusuncenin getirdigi ve aklin uygulayacagi celiskisinin bilinc ve farkindaligi dogal zihniyettir. Asama kaydedilirse, degisim olur (mesela teizmden ateizme), asama kaydedilmezse, sabit fikirlilik dogar (teizme tutunma, teizmde israr etme)

Ortada olan tek sey, kisinin zihinsel huzur, mutluluk, rahatlik v.s. durumudur ve bu yukaridaki celiskiden dolayi bozulursa, tekrar zihinsel olarak, ya yeni asama ile, ya da eski duzeye tutunarak tekrar, huzura rahatliga v.s. donusturulur.

Cunku, dogal zihniyette, zihniyet negatif olamaz. Yani huzursuz, mutsuz, rahatsiz v.s. kalamaz.

Iste bu temelde, dogal zihniyetin hareket ettiricisi, huzurun bozulmasinin tekrar huzura kavusmasidir. Iste bu huzur bozumu, genelde bilincaltinin bilinci zorlamasi ile olur ve bu dogal bir sorgulamadir.

Dogal isleyis, huzuru bozma uzerine gelismez, yalniz bilincalti zorlamasiyla gelen huzurun rahatsizliginin, tekrar huzuru gereklidir. Bu da ya bir bilinc asamasidir yeni bir huzur duzeyidir, ya da eski huzura tutunmadir.

Devrimci sorgulamanin ne oldugunu, ben e. kosesi'nde anlattim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #40  
Alt 16-03-2011, 06:31
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili e.i..

dil (kelimeleri kullanarak konuşarak anlaşma) insanoğlu açısından artık yetersiz/ilkel kaldığının sen de farkındasın.. zaten soyut olan kavramların bir de bir kaç kişinin ulaştığı şeyleri ifade edebilmesi açısından sıkıntısını yaşıyoruz..

ama gördüğüm/algıladığım kadarıyla hemen hemen aynı benzer şeyleri anlatmaya çalışıyoruz, sadece kullandığımız terminoloji farklı..

benim anadilim türkçe ve başka bir dile anadilim düzeyinde hakim değilim. o yüzden sadece "türkçe düşünebiliyorum"..

sen türkçenin yanında bir de ingilizceye anadilin düzeyinde hakimsin ve ikisini harmanlayıp ortak düşünebiliyorsun, yani "ingilizce düşünme" yetisine de sahipsin.. o yüzden ikimiz yazışırken kelimelere çok farklı anlamlar yükleyebiliyoruz ve birbirimizle iletişim sıkıntısı çekiyoruz gibi geliyor bana..

ufak tefek farklılıklar olmakla birlikte genel anlamda bir çok ortak paydamız var.. bu farklılıklarında yine kelimelere yükelenen anlam değişikliği sebebiyle yaşandığını düşünüyorum..

senin ifadenle devrimci düşünce gücüne ulaşabilmeyi ben aydınlanma/farkındalık olarak görüyor ve bunu "kişisel bir kurtuluş" olarak ifade ediyorum..

çünkü şimdiye kadar yazdıklarım konuştuklarım yüzünden birebir hiç kimseyi kendi düzeyime taşıyamadım.. tamam yazılarımızı okuyup beğenenler var, faydalanalar var ama bunları okuduktan sonra o insanlar da ciddi bir dönüşüm/başkalaşım izleyemiyorum ben.. insanların bilinçaçıklık düzeyini piramite benzettiğimi biliyorsun, ancak çok sınırlı bir kaç kişi bunlardan faydalanıp minimal bir dönüşüm yaşayabiliyorlar..

yani her zaman söylediğim gibi ulaşılan bilinçler diğer insanlara dille(konuşarak) aktarmak çok zor..

çünkü konuşurken aktarmaya çalıştığımız kelimeler/ifadeler senin tabirinle akıl benim tabirimle sahtebenlik/ego filtresine takılıyor.. ve bu süzgeci/filtreyi geçmeyi başaramıyor..

o yüzden ben bu filitreyi bir bilinaçıklık bozukluğu hastalığı olarak görüyorum.. bunu da binlerce parametre etkisi altında şekillenen/yapılaşan nörokimyasal donanım/konektoma bağlıyorum.. tabi tüm bunların bir tez olduğunu hatırlatarak..


Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ateizmin İlkeleri qw19 İslam 58 04-10-2018 23:05
İncil'den Kadına Örtünme Zorunluluğu Natan Kadın & İslam 11 06-09-2015 03:03
Ateizmin Kesinliği Yoktur zocor İslam 87 12-08-2009 14:44
Ateizmin eleştirisi tewderi İslam 1 18-10-2006 14:11

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:45 .