Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #51  
Alt 29-05-2019, 02:20
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart

J.J. Rousseau İnsanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı eserinde buna değinir.
Der ki:
''Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip "bu benimdir" diyen ve ona inanacak denli saf başkalarını bulan ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Kazıkları sökerek ya da hendeği doldurarak başkalarına, "Bu düzenbazı dinlemeye son verin, meyvaların herkese ait olduğunu ve toprağın hiç kimseye ait olmadığını unutursanız bittiniz demektir" diye bağıracak biri, insan soyunu hangi suçlardan, savaşlardan, cinayetlerden, sefilliklerden ve dehşetlerden kurtarırdı.''
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 29-05-2019, 08:42
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Özel Mülkiyet, sahiplik değil, mahrum bırakmak esası ve temeline dayanır(yani sahip olmak yerine, sahip olunmasına engel olmak temelinden bakılabilir, çitler, sınırlar boşa değildir.). Özel Mülkiyet, kelimenin tam anlamıyla gasptır... Doğada sahipliğin, kendiliğinden bir temeli yok, bu bağlamda sahiplik, iradi bir dışlama, kullanım, erek(amaç) esasına dayanır. yani mülkiyet dediğimiz, sahip olmak değil, başkalarını mahrum bırakmaktır.

Burada mülkiyet ve ölçüt, iradelerden bağımsız yanıyla, doğa+insan ilişkisi değil, insan ve insan ilişkisiyle anlam kazanır ve esası çıkar, zihniyet, irade esaslı kişisel fayda, böylece ideolojiktir. İnsan+insan ilişkisinin de temeli paylaşım, üretim ilişkileridir. Bir maksat uğruna kullanım esaslıdır... maksat sahip olmak değil, kullanmaktır, sahip olmak fikri ise, kullanmak amacından türer ve esası çitler, sınırlar, başkasını mahrum kılmak olarak açığa çıkar, adaletsizliğin temelidir.. Mülk ise, yani öncülünde herhangi bir kişiye has ayrıcalık taşımayan kamu,,,, mülkiyet toplumlarında, adaletin temelidir lakin doğrusu mülkiyetin olmadığı koşullardır, mülksüzlük.

Örneğin kamuya ait bir parkı düşünelim, nasıl gireriz? özel mülkiyet koşulları olmasa kamuya aitliğin bir anlamı kalır mı? burada kamu mülkiyetinin varlığı, özel mülkiyetten ayırmak-korumak ve herkese açıklık temelini sağlamak, vurgu yapmakır... Elinizi, kolunuzu sallayarak girebilirsiniz, kimseye özel değildir->adalet,, orada nasıl davranacığınızı ise mülk değil hukuk belirler -çarpıtılmasın diye eklemek durumundaydım. Yani elini, kolunu sallayarak girdin diye, zarar verme hakkına sahip olmuyorsun, zaten parkında sahibi olmuyorsun, böylece hiç kimse parkın sahibi olmuyor... mülkiyet öldü, yaşasın tabiat.

Ne zaman birisi çıkıp bu park benim, kullanmak isteyen de para verecek der, adalet de, hukuk da,özgürlük de orada biter ve bu işleyiş, ne yazık ki, kültürü de, toplumsal zihniyeti de belirler ve farkındalık kolay sağlanamaz. Toplum dahilinde herkes kene olamaz, toplum fil, sömürgen ise kenedir ve bu oran, yekünde değişmez, kişiler düşer, kalkar ancak oran titrek iniş, çıkışlar gösterirse de, oran dengelenir, herkes özel mülk sahbi olsa, özel mülk kalmaz, herkes kene olsa, fil kalmaz ve zaten tüm ekonomi-politik bir yana, arz-talep dengesi de buna izin vermez...

Mülk konusu, bir bölge, barınak, korunum, kamu temelinden baktığımızda anlaşılamaz değildir(esasında bu da toplumsal gasptır, diğer canlılar ve doğaya göre), ancak özel mülkiyet ise, mülkün de gaspı anlamına gelir. Örneğin Türkiye bir mülk ise(kimin?, aslında özel mülkiyet sahipleri, %1'in, %99 ise kandırılır) -ki sistem gereği-, kömür madenlerini özel mülkiyet haline getirip, bir de orada mülkün asıl sahiplerini(emeği) çalışmaya mahrum bıraktığında, kömürü de kendi ambarına doldurduğunda yaptığı nedir? Mülkün gaspıdır. Burada ciddi bir sorun daha vardır, mülkün sahibi, mülkünü, iradi varlığını da kenelere karşı koruyamamış, mülkü de, kendini de kaybetmiş demektir. böylece, mülkü olmadığı gibi, kendisi de, ayrıcalıklı kenenin, özel mülkiyeti haline gelmektedir. kölelik ve kendi gerçeğine yabancılaşma böylece anlam kazanır. İster direk, ister dolaylı olsun, sonuç itibariyle, kişi salt emek bazlı değil, zihniyet açısından da özel mülk haline geliyor. Özel mükiyet, toplumsal mülkiyet olmadığı ve yağmalanamadığı sürece -ya da tersdnen özel müklkiyet olmadığı sürece, toplumsal mülkiyet de- anlam taşımaz, zira mahrum kılmanın gereği kalmaz. Böylece köleler, sahip olamadığını da üretendir aslında, özel mülkiyetin esası üretim araçlarıdır, emek bu araçları da üretir, fakat mahrum kalır*.

* Örneğin doğada yaşayan bir insanı düşünelim, sebze, meyve yetiştiriyor hem kendi hemde toplumsal ihtiyacın paylaşım için(elma veriyor, karşılığında yoğurt alıyor vs bir dolaşım sözkonusu) ve bir gün birisi çıkıp geliyor, bundan sonra bu topraklar benim diyor ve çitleri çekiyor. "eğer , yaşamak istiyor ve sebze, meyve üretmek istiyorsan, bundan sonra bana çalışacaksın" diyor., "dilersen çalışma, mecbur değilsin canımmmm, ama sonuç olarak artık tüm topraklar özel mülk sahiplerinin, nereye gidersen git, artık arayacağın içlerinden biraz daha insaflısını bulma çabası olacak" deyorrr... Bu insan zaten üretiyordu, doğa mülkiyet tanımıyordu, sonra bu özel mülkiyetçi geldi, bu insanı mahrum bıraktı, doğayı gasp etti, çitle çevirdi ve şimdi bu insan yine ve eskisinden çok daha zor koşullarda, daha fazla çalışacak... 2 kendine, 4 patrona... Eskiden ihtiyacını ve toplumsal ihtiyacı, günlük 2 birim üretimle karşılarken, şimdi 3 kat çalışmak zorunda kalacak, hele bir de köle sayısı artarsa, patron çok daha fazla ürün kaldıracak, ama zamanla köle sayısı, iş potansileyli, özel mülkiyetin sınırını aşacak, o zaman patron biriken sermayesinden, yeni topraklar alma yollarına gidecek(kapitalizm), sermaye birikerek yayılacak, büyüyecek, haritasını genişletecek(emperyalizm, daha fazla kaynak, daha fazla köle+üretim, daha fazla tüketici,1 taş 2 kuş). Olaki ganimet savaşları olursa da yine gidip köleler birbirini öldürecek...

Mesele salt kaynak mı, değil, ayrıca asıl sömürü ve gasp, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet açısından anlam kazanır. Emek toplumsaldır, üretim toplumsaldır, ihtiyaçlar toplumsaldır, ama özel mülkiyet, otokratik ve bireyseldir. Ülke de toplumsal görünür, vatan sanılır, fakat buna rağmen, özel mülkiyet her yönüyle bireysel ve gasptır ve aslında ülke toplumsal emek, ürün ve kaynaklarına el koyanlarındır.. Ürünler tüketim içindir, öyleyse gaspedilen nedir? Emektir, toplumsal üretimdir, kamudur... Böylece taşlar yerine oturur, özel mülkiyet, emeğin ve kaynağın gaspı amacıyla -> ayrıcalık edinimidir -> sömürüdür . Üretimde amaç ihtiyaçların karşılanması iken, böylece emek ve kaynak sömürüsüne dönüşür ve getirisi kene için "kar"dır ve ürünlerin pazarlanması ve üzerinden ayrıcalık, sermaye edinimi, ürünlere el koyabilmek içindir...

Bu konu 4-5 paragrafla ele alıncak bir konu değil, ancak kaba ifade ve örneklerle 4-5 paragrafla dile getirebilir, literatür açısından ise 1 satırdır, "Mülkiyet hırsızlığın(her iki yönüyle), özel mülkiyet cinayetin temelidir". Buradan bazı bağnaz propagandalar çıkartanlar olsa da, hiç bir irade bir diğerinin mülkü olmamalıdır, dolayısıyla insanı kullanım eşyası gibi görme anlayışı, kapitalizmin köhne anlayışıdır, mülkiyetçiliğin ulaştığı bataklığın, dibidir...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 29-05-2019, 11:05
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

kartopu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özel mülkiyet doğanın katli ve İnsanın doğal haline yabancılaşmasının başlangıcıdır. Özel mülkiyet katliamdır suyun havanın balığın kuşun ağacın denizin dağın katliamıdır.
Savunulacak bir yanı yoktur. Doğanın kendi içinde oluşturduğu Dengeleri bozar. Bazı şeyleri haddinden fazla çoğaltır bazı şeyleri yok eder bunun sebebi her ne kadar insan olsa da başlangıcı özel mülkiyet ve devlettir.
Bütün bunlara rahmen özel mülkiyet hiç olmasada idi. Dünya ve insan özel mülkiyetle hiç tanışmasa idi, Dünya bu gün ne durumda olurdu.?

Dünyada bu gördüğümüz hiç bir şey olmazdı.
İnsan doğadaki canlılardan çok ta farklı olmazdı.
Dünyadaki bu günkü gelişmişlik özel mülkiyet sayesinde olmadı diyemeyiz.

Özel mülkiyet (genel anlamında) iyi midir kötü müdürden çok günümüzde özel mülkiyetin insana ve doğaya zararlarını konuşmak lazım.

Geçmişte de özel mülkiyet ve doğanın zenginlikleri için çok savaşlar yapıldı canlar yandı kanlar aktı bu kadar katliamlar olmasına rahmen insan gelişti üretici güçler gelişti. Bu gün artık insan gelişemiyor özel mülkiyet ve onun hükümdarlığı insan a zarar vermeye başladı.

Para ve mülkiyet insan için zararlı faliyetler olmaya başladı. Geçimşte nufus çoğalsın diye devletler plan yaparken günümüzde nasıl azaltırız diye plan yapıyor.

Geçmişte özel mülkiyet gelişmenin motoru durumunda iken zamanımızda özel mülkiyet insan için zararlı faaliyetler içindedir.
Günümüzde sermayeler dikey büyüyor bütün toplumu içine alacak biçimde büyümüyor.
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 14-06-2019, 00:24
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özel Mülkiyet, sahiplik değil, mahrum bırakmak esası ve temeline dayanır(yani sahip olmak yerine, sahip olunmasına engel olmak temelinden bakılabilir, çitler, sınırlar boşa değildir.). Özel Mülkiyet, kelimenin tam anlamıyla gasptır... Doğada sahipliğin, kendiliğinden bir temeli yok, bu bağlamda sahiplik, iradi bir dışlama, kullanım, erek(amaç) esasına dayanır. yani mülkiyet dediğimiz, sahip olmak değil, başkalarını mahrum bırakmaktır.
...
Spartaküs

Mahrum etmek için öncelikle sahip olmak gerekir.
Yönetim olmadan mahrum bırakmak anlamsız olmuyor mu ? Mülk olmadan mahrum bırakılamaz.
Mülk sebep ...... mahrumiyet sonuç
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 14-06-2019, 03:30
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Türkü´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartaküs

Mahrum etmek için öncelikle sahip olmak gerekir.
Yönetim olmadan mahrum bırakmak anlamsız olmuyor mu ? Mülk olmadan mahrum bırakılamaz.
Mülk sebep ...... mahrumiyet sonuç
Anlattığım bu değil, KOŞUL esaslı. Günümüzde kavramlar, salt sonuç üzerine tanımlarla izah ediliyor, oysa doğrusu, olgu ve soyutlama yani o kavramın nasıl hayat kazandığına dayanmalı(buzdağının görünmeyen yüzüyle). Kavramın asıl yüzü, tersinden gidilerek perdeleniyor... "Benim" dediğin an ne demiş olursunuz? Bana ait diyebilmenizin koşulu ne? Deme ki, ben kavramını sağlayan, sizin dışınızda, başkaları da var, benim dediğiniz için mi, sizin olur, yoksa diğerlerini saf dışı tutabildiğiniz koşulda mı? Neden benim deme gereksinimi duydun ki? Amacınız neydi? ben kullanabileyim ama başkası kullanamasın, ya da tasarrufu bana ait olsun...

Mahrum bırakmak kavramın tanımı değil, mümkünatı, koşuludur, birsi koşuldur, diğeri sonuç, kavramları, heleki amacı dışta tutarak, sonuç üzerinden açıklama işi, kirdir. Tamam basit örneklerle gidelim... Doğa kimindir?

Ortada 10 misket var, henüz kimseye ait değil. 10 da kişi var. Bunlardan bazıları, misketlere sahip olmak istedi(AMAÇ). Nasıl olacak, ne yaparlarsa başarılı olabilirler, elde tutabilirler? AMACI gerçekleştirmenin koşulu, bedeli olmayacak mı? Ancak ne zaman benim diyebilirler? benim diyebilmesi için diğerlerini dışlayabilmesi lazım, bu sağlayıcı koşuldur, başarıldığı an da, kişi amacına ulaşır, yani birisi amaçtır, diğeri sonuç, koşulu ne?.

Diyelim ki, güçlü 1 kişi çıktı, avuçladı, geriye 9 kişi kaldı, önce neyi başardı da, benim diyebildi? Bir su tanesinin buz tutmasının koşulu ne ise, "benim", "bana ait" kavramı açısından mahrum bırakabilmek de, sahipliğin koşuludur, yoksa nasıl sırf sana ait olacak ki? Bana rağmen, sana ait olmasını nasıl sağlayabilirsin?

Avcısın, avlandınız, şimdi avı yeme zamanı, güçlü birisi çıktı, önce ben, benden artarsa sizin dedi. Bu halde benim diyebilmek için önce neyi başarmalıydı? Diğerlerini saf dışı tutabilme, kullanım açısından da, mahrum etmeyi başarmalıydı. Neyi kullandı? Gücü, sonuç olarak önce mahrum eder, sonra benim diyebilir...

Peki günümüzde bu gücü temsil eden nedir? Paradır. Başkasını mahrum edemediğin sürece, benim diyebileceğin hiç bir şey yok, bunun bir bedeli vardır, siz sahip olma(malik) kavramı açısından, parayı, mahrum edebilme bedeli olarak ödersiniz. ister güç, ister alavere, ister para, önce bu bedel ödenmelidir... ve aldığınız her bir şey, doğadan alırken, başkalarını mahrum etmek üzerine kuruludur. Bu basamakları, prosesleri olan süreçtir. (bu ifadelerim ayrıca ele alınabilir detaylar içeriyor)

Bu çevre esası, bir de alıkoyma esası vardır; örneğin bir canlıyı, insan, hayvan hatta cansız bir madde, ne olursa olsun, mülk edinebilmen için, alıkoyabilmen gerekir, bu da mahrumiyetin diğer biçimidir..

Benim diyebilmenin ölçütü, başkasına ait kılamamaktan geçer. yani önce başkaları vardır, sonra o başkalarını saf dışı edebilme, yani mahrum edebilme koşulu, sonra da sahiplik ve dikkat ederseniz ben'im ifadesi söz konusu, ne demektir bu? Nasıl sağlanır? Koşulu ne? başkalarını mahrum edemezsen, sana ait (iyelik) olabilir mi ki? önce bana ait, sonra mahrum ederim diyebiliyorsun, iyi de mahrum edemezsen, nasıl olacak da, diğerlerinin varlığına rağmen, "önce sana ait" olacak? Diğerlerini saf dışı bırakabildiğin zaman ancak benim diyebiliyorsun. Bütün yasalar, bütün sınırlar, tapular vs, işte bunu sağlayabilmek üzerine işlev kazandı, meşrulaştırıldı, başkalarını mahrum edemediğin, saf dışı tutamadığın hiç bir şey sana ait olmayacak,önce unu başarmak gerekir. Diğerlerini, sınır koyduğun için mahrum bırak-a-mıyorsun, mahrum edebildiğin, saf dışı bırakabildiğin için sınır çizebiliyorsun, bunu başaramadığın sürece kim seni dinler, sınırlarına riayet eder ki?.

"Ben" kavramı dahi, esasında "diğer-leri" faktörüne dayanır, yani senin dışında ne varsa, seni ben yapabilmenin koşulu da böylece anlam kazanır. Ben derken diğerlerinden ayrı-farklı(ayrılık anlamıyla değil, parçacık anlamıyla) olduğunu dile getirmiş, kavramış oluyorsun. kaldı ki; benim diyebilmenin ölçütü, koşulu da, diğerlerini ayrı-saf dışı tutmaktan geçmiyor olsun

Elbette özel mülkiyete dayalı sistemler bu soruna bir çözüm bulmalıydı, bir şekilde mahrum edebilmeye, dışlayabilmeye meşru bir zemin bulmalıydılar... günümüzde koşulun sağlayıcısı paradır, yasalarla da teminatı sağlanır, orman kanunlarında ise neydi? Güç, şimdi bu gücü temsil eden ne? para!...

Farkındayım, ifadelerime direnç gösteriliyor, normal karşılıyorum, çünkü, kavram tersinden ve sonuç üzerinden tanımlama olarak kanıksanmış... Kısa tutamaya çalıştım, örnekler verdim, örnekler yeterli değilse, başka örnek ve sorular, varsa itirazlar(ama, itiraz edilen argümanla alakalı olsun) sorabilirsiniz.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #56  
Alt 12-04-2020, 14:57
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Alıntı ile Cevapla
  #57  
Alt 22-07-2021, 16:48
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Din inanç tarafından bakılınca , mülkiyet bu şekilde yorumlanıyor.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:37 .