Kuran Arap Olmayanlara Sesleniyor mu?
Her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki;insana yol gösteren ve insanı aydınlatan sorulardır.Bizde soruların yol göstericiliği ile yolumuzu bulacağız.Kuran ayetlerine doğru soruları sorarak bir gerçeği açığa çıkarmak istiyoruz.
Bir metni anlamanın en iyi yolu o metne doğru soruları yöneltebilmektir(UMBERTO ECO)
Bizde Kuran metinlerine(ayetlere) sorulması kaçınılmaz olan soruları sorarak gerçeği açığa çıkarmaya çalışacağız.
Sorulması gereken ilk soru aşağıdaki iki ihtimali gündeme getirecek özellikte olmalıdır;
1-Kuran kendisini Araplar ve Arap olmayanlar için düzenlenmiş bir kitap mı sayıyor?
2-Yoksa Kuran kendisini sadece Araplar için düzenlenmiş bir kitapmı sayıyor?
(Kuranın Arapça oluşunu değil ben Arap Kavmine özelim,ben Arap Diline özelim demesini işleyeceğiz burada.Tatlı su kurnazlığı yaparak,Kuran Arapçaysa ne olmuş gibisinden laflar etmeye gerek yoktur.Kuranın Arapça olması başka şey,Ben Arap Diline özelim,Arap Kavmine özelim demesi başka şeydir.Arapça oluşunu değil Arap Kavmine ve Arap Diline özelim demesini işleyeceğiz)
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız(İBRAHİM 4 KURAN)
Bir peygamberin ve getirdiği mesajın,başka bir dil konuşan başka kavimlere değil,kendi dilini konuşan kendi kavmine yollanması ne anlama geliyor?
Bir peygember mesajını kendi dilinden olmayanlara,kendi kavminden olmayanlara getirirse ne olur?
Bunun anlaşılma problemi yaratacağını,onun için olmaması gereken bir şey olduğunu ayetin son cümlesi açıkça söylüyor.
Bu ayetten,her peygamberin mesajının,sadece o peygamberin dilini konuşan,o peygamberin kendi kavmi için uygun olacağını,dilini anlamayan yabancı kavimler için uygun olmayacağını anlamak için; dahi olmaya gerek yoktur sanırız.
1-Buradan açıkça bir peygamberinin getirdiği mesajın dilinin,sorumlu tutulacak kavmin dilinde olması şartı,mesajın diliyle mesajın gönderildiği kavminin dilinin uyumlu olması gerektiği,çok açık bir şekilde ortaya çıkmıyormu?
2-Peygamberlerin mesajları ve peygamberler kendi dillerinden olmayanlara gönderilirse bunun sorun yaratacağı,ayetten açıkça anlaşılmıyormu?
Her peygamber sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollanıyorsa,bunun kavimler açısından sonucu nedir?
Bu gayet açıktır,peygamberler sadece kendi dillerini konuşan kendi kavimlerine yollanıyorlarsa,bu durumda her kavim sadece kendi dilinde inen mesajla ve kendi dilini konuşan peygamberle muhatab edilmiş oluyor.Her kavim sadece kendi dilinde inen mesadan sorumlu oluyor.Böylece hiç bir kavim yabancı dildeki bir peygamberle muhatab edilmemiş oluyor,hiç bir kavim yabancı dilde inen bir mesajla muhatab edilmemiş oluyor.Onun için bu ayet aşağıdaki anlamada geliyor:
Allah her kavme sadece o kavmin kendi diliyle seslenir,o kavmin kendi içinden olan bir peygamberle yapar bunu.Mesajını onlara anlatabilmesini bu şekilde sağlar.(İBRAHİM 4 KURAN)
Ayette bu anlam açıkça vardır ve ayet böylede tercüme edilebilir.
Ayetin her iki çevirisindende,bir kavmin sorumlu tutulacağı mesajın o kavmin kendi dilinde inmiş olması gerektiğini,o kavimden bir peygamberle bunu yapmak gerektiğini,aksi durumun problem yaratacağını anlamak gayet kolaydır.
Mesajın diliyle kavmin dilinin aynı olmamasının problem yaratacağını,bu problemin doğmaması için de peygamberin mesajının diliyle mesajdan sorumlu tutulan kavmin dilinin aynı olması gerektiğini anlamamak mümkün mü?
##################################################
Bir kavmin sorumlu tutulacağı mesajın o kavmin kendi dilinde inmiş olması gerektiğini,o kavimden bir peygamberle bunu yapmak gerektiğini,aksi durumun problem yaratacağını söyleyen başka ayetlerde vardır:
Eğer onu Arapça bir Kuran kılmasaydık,neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan kitap yollanırmı hiç derlerdi(FUSSİLET 44 KURAN)
O halde Japonlarında neden dilimizde inmedi,Japon olana Japonca olmayan kitap yollanırmı hiç deme hakları yokmudur?Veya Frnasızların,veya Türklerin veya Çinlilerin böyle bir ititraz hakkı yokmudur?
Fussilet 44 nolu ayet böyle bir itiraz hakkını bütün kavimlere tanıyor açıkça.
Kendini müslüman görenler,bunu daha ne kadar görmezden gelebilcekler ki?
Olay bu kadarla da bitmiyor.Kuran kendi dilinin ve içeriğinin düzenlenişinde,sadece Arap Kavminin anlamasını göz önünde bulundurduğunu söylüyor.
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Japonların anlaması için Arapça indirdik anlamı çıkarmaya imkan varmı?
Çinlilerin anlamasını istediğimiz için Arapça indirdik anlamı çıkarmaya imkan varmı?
O halde buradan,Kuranın sadece Arapların anlamasına yönelik olduğu ortaya çıkmıyormu?
Kuranı başka değil pürüzsüz Arapça yaptık ki,korunabilsinler(ZUMER 28 KURAN)
Bu ayetteki,pürüzsüz Arapça olmasaydı Arap Kavmine uygun olmazdı anlamını farkedemeyen varmı?
Arapların korunabilmesi için pürüzsüz Arapça bir kitap gerekiyorsa,Japonların korunması içinde pürüzsüz Japonca bir kitap gerekmiyormu?
Çinlilerin korunması için pürüzsüz Çince bir kitap gerekmiyormu?
Kuranın çizdiği tablo çok nettir aslında.Araplar bize kendi dilimizde inmiş kitap gelmedi demesinler diye,okumasına yabancı olmadığımız Arapça kitap inmedi diye meşru bir itiraz hakkına sahip olmasınlar diye Kuran inmiştir.Ayetler konuyu böyle açıklıyorlar.
"Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okunmasına yabancıydık" demeyesiniz diye;(ENAM 156-kuran)
Güzel demek Araplar kendi dilimizde kitap inmedi deme hakkına sahip olmasınlar diye Kuran indirildi.O zaman Arap olmayan kavimler bu meşru itiraz hakkına halen daha sahipler demektir.Örneğin Japonların,bize okumasına yabancı olmadığımız japonca kitap indirilmedi demek bir meşru hakları halen devam ediyor.Yada Çinlilerin,bize okumasına yabancı olmadığımız Çince bir kitap inmedi demek gibi meşru itiraz hakları halen devam ediyor.
########################################
Her peygamber sadece kendi dilinde olan kendi kavmi için mesajını getiriyor,dilini anlamayan yabancı kavimler için değil diyor İbrahim Suresi 4 nolu ayet.Üstelik İbrahim 4 nolu ayet Muhammed bunun istisnasıdır demiyor.Diğer ayetlere bakarsak Muhammed de sadece kendi dilini konuşan kendi kavmi için mesajını getirmiştir.
Ona bir mucize indirilseydiya derler.Sen sadece peygamberlerden birisin ve bütün kavimlerin her biri için ayrı bir peygamber vardır(RAD 7 KURAN)
Sonra onun ardından peygamberler gönderdik,her birini kendi kavmine(YUNUS 74 KURAN)
Muhammed de bunun istisnası değildir.
Muhammed de sadece tek kavme ve tek dile özeldir..
Seni ataları uyarılmamış olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
Neden bütün kavimleri uyarman için gönderdik demiyor?
Ve peygamber şöyle diyecek;ey rabbim kavmim bu Kuranı terk etti(FURKAN 30 KURAN)
Diğer kavimlere hiç değinmiyor,görüldüğü gibi.Diğer kavimler tamamen peygamberin kapsam alanı dışında.
Peygamberin sadece kendi kavminden bahsedecek olması,diğer kavimlere hiç değinmemesi ne anlama geliyor?
O senin için ve kavmin için bir zikirdir.Sen ve Kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız(ZUHRUF 44 KURAN)
Neden bütün kavimler ondan sorumludur demiyor?
Eğer tek kavim için düzenlenmeseydi,bu ayette bütün kavimler ondan sorumludur demesi gerekmezmiydi?
Bütün kavimleri sorumlu tutsaydı bu ayet böyle olmazdı.Diğer kavimlerde sorumludur diye belirtirdi.
#######################################
Tabi birde asla doğru tercüme etmedikleri,açıkça tercüme hilesi yaptıkları bir ayet var.Fussilet Suresi 3 nolu ayetini bilerek yanlış çeviriyorlar.Çünkü bu ayet Kuranın Arap Kavmi için olduğunu çok açık olarak belirtiyor.O yüzden doğru tercümesini veremiyorlar.Mecburen.
كِتَابٌ(kitabun)=kitap
فُصِّلَتْ(fussilet)=açıklandı/ayrıntılandı
آيَاتُهُ(ayatu-hu)=onun ayetleri
قُرْآنًا(Kuran-en)=Kuran
عَرَبِيًّا(Arabiyyen)=Arapça/Araba yönelik
لِّقَوْمٍ(li kavmin)=bir kavim için
يَعْلَمُونَ(ya'lemune)=bilirler,bilsinler
Kitap,ayetleri açıklandı.Kuran Arapçadır bir kavim için,bilsinler(FUSSİLET 3 KURAN)
Ayetin doğru tercümesi böyledir.Arapça bilen her hangi biri açıkça bilirki;Lİ KAVMİN demek TEK KAVİM İÇİN demektir.BİR KAVİM İÇİN demektir.Yani bütün kavimler için değilde,tek kavim içindir anlamına gelir bu kelime.
Bunun farkında olan müslüman tercümanlar Fussilet 3 nolu ayette tercüme hilesi yapıyorlar.
Kuran,bilen bir kavim için Arapçadır(FUSSİLET 3 KURAN) şeklinde çeviriyorlar.
Oysa Arapçadır kelimesi ayetin sonunda değildir,Yalemu(bilirler) kelimesi ayetin sonundadır.Ama onlar ayetin sonunda Arapçadır kelimesi varmış gibi davranıyorlar.Yalemu(bilsinler) kelimesi Arapçadır kelimesinden önce geçiyormuş gibi davranıyorlar.Bunun bir sebebi var.Çünkü böyle yaparak Arapça ile bir kavim içindir(li kavmin) kelimelerinin bağlantılı olmasını gözden gizliyorlar.Kavim kelimesiyle bilmek kelimesini suni bir şekilde birbirine bağlayarak bunu örtbas etmeye çalışıyorlar.
Yani ayete bütün kavimleri kast ediyormuş havası vermek istiyorlar.Oysa ayet öğle demek isteseydi Lİ KAVMİN(TEK KAVİM İÇİNDİR) sözünü kullanmazdı.Onun yerine KÜL-Lİ KAVMİN(BÜTÜN KAVİMLER İÇİNDİR) sözünü kullanırdı.
Eğer Müslüman tercümanlar haklı olsaydılar bu ayet;Kuran bütün kavimlerin bilen kişileri içindir derdi.Ama öğle demiyor.Ve Arapçadır kelimesi TEK KAVİM İÇİNDİR(Lİ KAVMİN) kelimesiyle peş peşe gelmezdi.Ayetin en sonunda olurdu Arapçadır kelimesi.Ama işte öğle değil.Bunun farkındalar ve başka kelimeyi değilde Lİ KAVMİN(TEK KAVİM İÇİNDİR) kelimesini örtbas etmeye çalışmaları tesadüf değil.
Ama hayret,Fussilet 3 nolu ayette Kuranın tek kavim için olduğunu gizlemeye çalışan müslüman tercümanlar;Secde Suresi 3 nolu ayeti doğru çevirmişler.Onların tercümelerinde bile Kuranın tek kavim için olduğu,tek kavme yönelik olduğu açıkça görülüyor.Secde suresi 3 nolu ayette kıvırabilecekleri bilen kelimesi gibi kelimeler olmadığı için olsa gerek.
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan bir kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
İşte müslümanların hepsi bunu böyle çevirmişler.Onların tercümelerinde bile bütün kavimler için gönderdik demiyor,tek kavim için gönderdik diyor.
Ve asla doğru çevirmeye yanaşmadıkları bir ayet daha var:Nahl Suresi 64 nolu ayeti.
وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa düşmüş/düştükleri, fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve rahmeten=ve rahmet,li kavmin=tek kavim için,yu'minûne=iman etmeleri/müminlik
Kitabı sana başka şey için değil,sadece kendi arasında ihtilaf yaşayan tek kavim için(li kavmin) uyarı,hidayet ve rahmet olarak indirdik.İman etsinler(NAHL 64 KURAN)
Aynı hileye yine başvurmuşlar.Ayetin Arapça metninde Lİ KAVMİN(TEK KAVİM İÇİNDİR) sözü var ama ayetin Türkçe tercümelerinde sanki bir kavim için değilmiş gibi bir hava vermeye çalışıyorlar
|