Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 18-10-2022, 09:22
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Gereksiz, olmaması gereken bir kurum. Şimdiiü dezenformasyon yasasına takılmamak için dikkatli yazmaya çalışıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir.

1937 yılında Anasayamıza giren biçimiyle devletin nitelikleri olarak ülkemiz, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır".

1961 ve 1982 Anayasalarımızla son hali şu şekildedir: ""Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzur, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir".

Anayasamızın 4. maddesinde laiklik ilkesi, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez temel nitelikleri arasında sayılmıştır. "Anayasa Madde 4. Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.".

Dikkat edin, değiştirilmesi "teklif dahi edilemez".

Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülkedir, ebedi olarak da laik bir ülkedir, kesin bir laik ülkedir, kat'i bir laik ülkedir.

Peki, Anayasamızın neresinde islamla ilgili bir atıf var? Neresinde var? Yok. İlk hazırlanan 1924 anayasasında acemice islam kelimesi yer almış ama akabinde anayasadan çıkarılmıştır. Şu anda Anayasamızın hiç bir yerinde ne devletin, ne de halkın dini islamdır şeklinde bir ibare yoktur. Zaten devletlerin dini olmaz, neyse.

Şu halde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın anayasal bir altlığı YOKTUR

Şimdi buradan konumuzla alakasız gibi görünen halk sağlığı konusuna değineceğim. Anayasamızın 56. maddesine göre devlet halkın sağlığını korumakla mükelleftir.

Anayasa Madde 56. ... Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.

Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.k için gerekli tedbirleri almakla sorumludur.


Gördüğümüz gibi Anayasamıza göre Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla mükelleftir. Ancak, dini açıdan hiç bir mükellefiyeti bulunmamaktadır.

Devlet, hiç bir görev ve sorumluluğu sahip olmadığı din hizmetleri için 130.000 personel görevlendirirken, asli görevi olan sağlık hizmetleri için 107.000 personel görevlendirmiştir. Şuraya kaynak bırakayım başım ağrımasın. KAYNAK SÖZCÜ

Devlet, hiç bir Anayasal sorumluluğu olmadığı halde din işleri için 16.000.000.000 TL ayırmıştır. Eski parayla 16 katrilyonn! Türk Lirası. Bu parayla kaç tane doktor istihdam edilir? Doktor maaşı 13.000-15.000 arası, güncel rakamlarla. Brütü desen 25.000TL olabilir. Bölersek; 16 zatrilyon / 25 bin dersek /12 ay = 53.000 doktor istihdam edebilir.

Hastanelerde doktor açığı var. Doktorlar bir taraftan da istifa ediyor. Para yok, haklarını iyileştiremiyoruz. Ama istersek bu 107.000 doktorun yanına 53.000 doktor daha ilave edebiliriz. Doktor açığı filan kalmaz.

Devletin Anayasal görevi olmayan Diyanet için ayırdığı para, Anayasal görevi olan sağlık için ayırılsa, ülkede sağlık sorunu kalmaz.

Şimdi ben, Anayasada olmayan diyanet için vergi veriyorum. Benim vergimden oraya para harcanıyor. Senin hayali Tanrın için kurduğun tesislere giden kandırılmış insanları kandırsın diye oraya koyduğun görevlilerin maaşını, konuyla hiç alakası olmayan ben, finanse ediyorum. Üstelik devletin Anayasal görevi olmayan bir görev için benden aldığın vergiyle bunu yapıyorsun.

Öte yandan ben, Anayasaya göre sağlığımı koruması gereken devlete sağlığımı korusun diye vergi ödüyorum ve paramız yok denerek bana yeterli sağlık hizmeti verilmiyor.

Devlet, mantıken ve Anayasal olarak benden almaması gereken bir parayı alıp bana vermek zorunda olmadığı bir hizmeti zorla verirken, bana vermek zorunda olduğu hizmeti ise vermemekte direniyor.

Devlet yönetim kademesindekilerin inandığı hayali bir Tanrı için, aslında var olmayan bir gereklilikten yola çıkarak gereksiz bir harcama yapıyor. Bu harcama da yolsuzluk ve kara para sınıfına girer. Kesinlikle islam açısından da kara para sınıfına girer, çünkü Anayasal bir altlığı yok. Devletin böyle bir Anayasal görevi bulunmuyor. Ayet ve hadislerde de din hizmetleri için para almayın der. Diyanet İşleri başkanlığı ve maaşlı din görevlisinin orada bile altlığı yok.

Mantık da bunu gerektirir. İstiyorsan dua oku, kuran oku, istersen namaz kıl, istersen yoga veya meditasyon yap, istersen amuda kalk, bana ne, beni ne ilgilendirir, inançtır bu, bunun kimseye bir zorunluluğu olmaz ki, insana da zorunluluğu yok, aynı şekilde devlete de buradan bir görev ya da zorunluluk düşmez!

O zaman başka bir dönemde devleti idare eden bir başkası da kalkar, "Ruh İşleri Başkanlığı", "Cin İşleri Başkanlığı", "Sirius İletişim Başkanlığı" gibi, kendi inancına göre saçma sapan Başkanlıklar kurabilir. Hatta "Şeytaniyet İşleri Başkanlığı" bile kurmak mümkündür, belki ilerde Satanist bir başkan seçilir. Ya da mevcut başkanlardan birisi islamı terk edip de satanist olmaya karar verirse "Sataniyet İşleri Başkanlığı" mı kurulacak, onu da biz mi vergimizle finanse edeceğiz. Biz birilerinin keyfini aynı devlet çatısı altındayız diye finanse etmek zorunda mıyız?

Diyanet İşleri Başkanlığı tamamen kaldırılmalıdır. Oraya aktarılan kaynaklar Sağlık için harcanmalıdır. Camiler dursun bak camilere laf ediyor muyum? Yok. Çünkü beni ilgilendirmiyor. Vatandaşlar kendi inancına göre istediği gibi tesisler kurup, başkalarına zarar vermedikleri sürece bir araya gelebilirler, isteyen hayali Tanrısı için cami yapar, isteyen Zeus için Tapınak yapar, Budha Tapınağı yapar, Satanist ayin merkezi yapar, parası varsa yapsın, bana zarar vermediği sürece beni ilgillendirmez. Ama senin camiye harcadığın para aslında benim sağlığım için harcanması gereken ortak bütçeden gidiyorsa orada artık devletin vatandaşa karşı Anayasal sorumluluğunu yerine getirmesi açısından bir problem vardır.

Üstelik benim vergimle, bana karşı, günde beş sefer hoparlörle zorla dini propaganda yapıyorsun. Çoğunlukla desibel sınırını aşıyorsun ve başımı ağırtıyorsun. Hadi buna ses çıkarmıyorum, bari parasını bana ödetme. Hoparlörden dolayı kulak rahatsızlığım olacak, hastaneye gideceğim ve KBB doktoru yok, çünkü para yok.

Benim paramı hoparlörden bağırıp kulak zarımı delen adama vereceğine KBB doktoruna ödesen daha iyi olmaz mı. Birincisi hem senin keyfi takıntın ve bana zarar veriyor; İkincisi hem senin görevin, hem de bana faydası var.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:55 .