Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #31  
Alt 28-11-2016, 00:19
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

zirvede tuması gerekenler koünistıl
er
Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 28-11-2016, 00:44
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

komünistler bu başlığı kaptmayacak
Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 29-11-2016, 04:29
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart



Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 30-11-2016, 02:26
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

Defalarca Kuba'ya gittim; Her seferinde de tekrar ziyaret etmek, bu insan insanlarla tekrar konusmak, tartismak arzusuyla ayrildim. Bazilari kapitalist ulkelerin cazibesine dayanamadigi halde, buyuk bir cogunlugu, icinde yasadikllari ulkenin zenginligini hicbirseye degismeyecegini defalarca soylediler.
Castro'nun buyuklugunu, sokaklarda Che'nin posterleri bolca var iken, kendi resimlerini gormek mumkun degildi. Belki olumunden sonra, onun da Che gibi, resimleri sokaklari susluyebilir. Castro'nun alcak gonullulugunun, Cuba halkina da gectigini defalarca sahit oldum. Viva Cuba libre.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 03-12-2016, 04:46
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Hürriyet Daily News'te "Why the Turkish left hates Erdoğan but loves Castro" ("Neden Türkiye solu Erdoğan'dan nefret eder ama Castro'yu sever") başlıklı bir yazı kaleme alan Mustafa Akyol, Erdoğan ile Fidel'i birbirine benzetti.

Yazıda, Fidel'in "diktatör" olduğunu öne süren Akyol, Erdoğan eleştiriliyorsa, aynı eleştirilerin Fİdel'e de yapılması gerektiğini iddia etti. Yazıda Fidel'in "devrimci", "ilerici" ya da "anti-emperyalist" olmasının birönemi olmadığı öne sürüldü.

Yandaş yazarın yazdıklarına, Küba Büyükelçisi Alberto Gonzalez Casals yanıt verdi. "Fidel Castro'yu tanımıyorsunuz, Küba'nın tarihi hakkında hiçbir fikriniz yok" diyen Casals, Akyol'un yazdıklarının cehaletini gösterdiğini söyledi.

Casals'ın Akyol'a yanıtı:

"Yazdıklarınızın cehalet düzeyini gösterdiğini ifade etmeme izin verin. Fidel Castro'yu tanımıyorsunuz, Küba'nın tarihi hakkında hiçbir fikriniz yok ve saçma ve yaralayıcı sözleriniz, Küba karşıtı basının aşağı ve kötü bir kuklası gibi hareket ettiğinizi gösteriyor.

Yazınız saygısızca; yalnızca liderimizi kaybetmenin acısını yaşamakta olan Küba halkına karşı değil, Türk halkının kendisine karşı da. Biliyorsunuz şu günlerde milyonlarca Türk, Fidel Castro'ya olan saygısını ifade etti. Yalnızca, nefret ettiğiniz ve tiksindiğiniz açık olan soldan değil, büyük ülkenizin bütün kurumlarından, bütün siyasi, toplumsal, dini kesimlerinden insanlar saygılarını dile getirdiler.

Sözlerinizin yol açtığı yara, onları Kübalılar için son derece zor bir anda yayınlamış olmanızla birlikte ikiye katlanmış durumda. Dünyadaki milyarlarca insanın duygularına ortak olmanızı istemiyoruz, çünkü görüldüğü kadarıyla ‘farklıyı oynayarak' dikkat çekmekten zevk alanlardan olduğunuz anlaşılıyor; istediğimiz şey saygı göstermeniz. Yazınız, zıt görüşler arasında bile var olması gereken en temel onur ve saygı kurallarını dikkate almamıştır.

Havana'dan Santiago de Cuba'ya kadar tüm Küba'dan gelen görüntüler, liderimiz için ağlayan bütün Küba halkının görüntüleri fikrinizi değiştirmeniz için yeterli değil mi? Yoksa yalnızca Miami televizyonunu mu izlemeyi tercih ediyorsunuz?

Sizin kendi liderlerinize bile saygınız yok. Latin Amerika'da Mustafa Kemal Atatürk'ün imajını yücelten kişinin Fidel Castro olduğunu muhtemelen bilmiyorsunuz. Bütün Türklerin kahramanı olan Atatürk'ün anısına Küba'da adım atılmasını Fidel Castro sağladı. Küba'daki Atatürk büstünü Fidel Castro dikti, çünkü onun fikirlerine inanıyordu ve onun fikirlerinden ders almıştı.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir şey demek istiyorsanız cesur olun ve dolambaçsız konuşun. Zehrinizi salmak için numaralara başvurmanız ve liderimizin kişiliğini kullanmanız kabul edilemez."

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/t...osteriyor.html


"Fidel Dünya'nın Gençliğidir" sloganıyla yapılacak buluşmalar, Fidel için bir saygı yürüyüşüyle sona erecek. Buluşmalarda, Komünist Gençlik'in Küba gençliğine gönderdiği dayanışma mesajı ve Küba Komünist Gençlik Birliği'nin yanıtı da basınla paylaşılacak.
İstanbul'daki buluşma, 3 Aralık Cumartesi günü saat 13:00'te, Bahariye Caddesi'nin bitimindeki Mehmet Ayvalıtaş Parkı'nda başlayacak. Ankara'da ise 4 Aralık Pazar günü saat 14:00'te Küba Büyükelçiliği önünde buluşulacak.
Yürüyüşe katılanlar daha sonra, Küba Büyükelçiliği'nin Fidel anısına açtığı taziye defterini ziyaret edecek ve yapılacak anma etkinliklerine katılacak.

http://www.kubadostluk.org/gencler-f...-icin-yuruyor/
Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 03-12-2016, 07:27
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart

Bi öğrenmişler çok parti yoksa diktatörlük vardır diye...

Kapitalizmle yönetilen bir ülkede tek parti olması diktatörlüktür elbette...

Oysa Küba'da uygulanmaya çalışılan "doğrudan, yerinde demokrasi" ve çok farklı...

Kapitalizmde seçmen çaresiz önüne gelen cambazlardan birisini seçmek zorundadır.

Doğrudan Demokraside ise "halk kimi isterse" kurumlara onu yetkilendirir!

Aradaki fark ne?

Birisinde halkı para ile kandıran cambazlar, çaresiz kendisi ya da diğerini seçme konusunda tercihe zorlarken

Diğerinde halk, kimi isterse onu tayin eder.

Birisinde halk kendisini kimin güdeceğinin tercihini yaparken

Diğerinde halk kendi, kendisini belirler.

Küba'da seçimler de, Türkiye gibi kapitalist ve sömürücü, yiyici, haksız-adaletsiz ülkelerdeki gibi vitrinde olmaz, aksine seçimlere parti de katılmaz(Komünist Parti'de)...

Seçimler kongre usulü yapılır ve tabandan, tavana kadar KONGRELERLE gerçekleşir, kongrelere ise tüm halk katılır ve seçim bir gün değil, tabandan, merkeze halkın delegelerini ve görevlilerini belirleyip seçtiği bir süreç işler, bu sürecin standart bir süresi yoktur, zamanı, kongrelerde alınan konular, fikirler ve tartışmaların yoğunluğu belirler...

En yüksek organ, hükümet değil KONGRE'dir.

Diyelim ki, ilçe kongresi yapıldı ve alt birimlerden gelen delegeler konuları irdeledi, çözüm önerilerini sundu, paylaştı. Aralarında ile gidecek delegeleri seçerler, ilçe yönetimini seçerler, seçilenler, seçenlere hesap vermek zorundadır ve kalkıp uzak başkentlere gidip, 5 yıl boyunca caka satamazlar, orada, halkla birliktedirler ve gündelik işlerine de (zorunlu olanalr hariç) devam ederler.

Fidel'i kim seçer?

Tüm bölgelerden merkeze gönderilen delegeler seçer!
Fidel aday olmasa bile, kararı delegeler verebilir...

Küba geçen kongresinde

8.000.000 insan Kongrelerde fikir belirtmiş, sorunları dile getirmiş, çözüm önerilerini sunmuş...

Seçilen merkezi yönetimin görevi, kongrelerde tartışılan konualrı irdelemek, aynı sorunalrı bir çatıda birleştirmek ve önlerinde ki, diğer kongreye kadar olan süreçte, tüm halkın katıldığı kogrelerde alınan karar, öneri, sorunlar ve çözümler ve çözüm önerilerini hayata geçirmek!

Fidel'e diktatör demek için tüm halka diktatör denmeli, bu mümkün mü? hayır.

Kapitalistler ve kemik yalayıcıları, kendi ülkelerindeki halkın durumunu görüp, sözde HALKIN KATILAMADIĞI YÖNETİM ve zenginlerin siyaset yaptığı haliyle oligarşik diktatörlüğün meselelerini görmek yerine, iki yüzlüce doğrudan demokrasi modelini, parkura çıkmış at ve jokelere oynayan, seyirci kılınmış ve umursanmayan halkıyla kapitalist demagograsi ile kıyaslarken, sahtekarlık yapıp, kapitalizmde trübünlerdeki halkın, sosyalizmde sahada karar kıldığı modeline karşı sahtekarlık yapıyorlar, dahi bunun için para alıyorlar.

Türkiye'de de partiler seçimlere katılamasa, seçim zamanalrı her yerde kongre salonlarında halk toplansa, herkes özgürce sorunlarını ve çözümlerini sunsa, kimi delege seçeceğini kendisi belirlese, seçilenler de süreğen kongreye karşı sorumlu olsa ve seçenlerde dilediği zaman delegesini görev alıp, yenileyebilse, parayla siyasetin ümüğü sıkılsa, bunu kim ister?

Ülkeyi yöneten bir avuç ve onun medyası böyle bir ortamı ister mi?

İstemez

O halde diyorlar ki;

Biz aman kötüleyim de, bizim ülkelerimize de demokrasi gelmesin, zenginle, fakir, efendi ile köle milyonlar bir olur mu, onalrın görüş, fikirlerine kulak asılır mı? Yoksul halk sorunalr tartışılırken, sorunlarını sıralamayacak mı, barınak, giyecek, gıda, sağlık sorunlarımız var demeyecek mi? Dahası, ağa eşek gibi kullanıyor, patron eşekgibi kullanıyor, emeğimin hakkınıda vermiyor, patronalr ve ağalar olmasın da demez mi?

Aman uzak durun, kapitalizmin demagogsrasisi ile esas diktatörlük ve ÇARESİZLİK altında yaşamaya, adamını bulursanız da dırtı sağlam hükümet siyasetçielrine kemik isteyen köpek gibi yalvarmaya devam edinde, kara propgandalarla kandırıldığınız şeytan demokrasi size gelmesin, hayat sizi insan yerine koymasın, bunalrda koydurmasın...

Fidel diktatör olamaz, kongreler usulü seçimlerde onu halk belirliyor, peki Türkiye'de sözde başbakanı, cumhurbaşkanını nasıl belirlediniz? 1 Gün elinize kağıt verildi, üzerinde semboller, parti isimleri, al şu mührü bas dediler, yahu mühür basmaktan daha fazla hiç bir katılıma sahip değilsin, gidip kağıda mühür basıyorsun...

Mühür basma işinden başka hiç bir etkinliğin yok ve mühür bastığın kodomanlar da iktidara gelir, gelmez, zaten her şeylerini meydana getiren bir avuç kodomanın diktatörlüğünü uyguluyorlar, siz halkı ise bu şartlarda kandırmak çok kolay. Çık dinsel propaganda yap, ırksal propaganda yap(üretmeyen, ekmeği yapmayan, yemeyen, yenilip, içilmeyen subjektif kof sözler ve nutuk malzemeleri), taamen halkın yaşamına, hayata uzak kof propagandalarla kandır, devranını sürdür. Olur da halktan bilinçlenen olur, muhalefete durursa kapısına polis, sırtına jop, parmaklıklar ardına yolla, ama bu diktatörlük değilmiş, peki ya nedir?

Yasa yap bari, kimin vekil adayı olacağına seçimden önce halk oturumlarıyla halk belirlesin, eminim o para kodomanları yaşadıkalrı yerde işçi düşmanı, herkese tepeden bakan, halktan tiksinen ve şimarık çocuklarının jaguarlarla sokak aralarında gariban kızı kovaladığı halleriyle halk tarafından tercih edilmeyecektir, ama gel gör ki, ne kadar para o kadar medya, o kadar siyaset egemenliğinde halkın %80'i resmen kayıt dışı. Yine de bu kayıt dışı kılınmış halka Fidel'in dikatör olduğu söylenir ve bu cehaletin kurbanı halk da kendi diktatörü, her kanalda günde 5 posta bunalra giydirirken, kendisine giydirenlere inanır... İnsan -ki bir garip canlı, göz, kulak, burun, akıl, mantık süs eşyası gibi.

Fidel kendisini seçen delegelere, ben adayım beni seçin demedi, delegeler bu görevi O'na verdi ve alacaksın dedi, iki yol vardı ya verilen görevi kabul etmemek ya da etmek, Fidel görevi kabulü seçtiği için orada idi...

Seçimler nasıl yapılıyor;
http://bianet.org/bianet/siyaset/104...rtisma-buyuyor

Küba’da, 614 Ulusal Meclis vekiliyle bin 201 Eyalet Meclisleri delegesinin belirlendiği seçimlere katılım oranı yüzde 96 oldu.

Ülkenin tek yasal partisi olan Küba Komünist Partisi (KKP) seçimlerde aday göstermediği gibi herhangi bir adayı da desteklemiyor. Ulusal Meclis adaylarının yarısı Belediye Meclislerince belirlenirken, kalan adaylar ülkedeki başlıca işçi, çiftçi, gençlik, kadın ve öğrenci örgütleri ile Devrim Muhafız Komiteleri (DMK) üyelerince seçiliyor.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ern...mez-abascal-13
Mahalle sakinleri, öne çıkan ve kendi çıkarlarını savunmak üzere çalışmaya hazır vatadaşları aday göstermekte ve seçmektedirler. Komünist Partisi, bir seçim partisi değildir, halkın öncülüğünde oluşturulmuş bir siyasi güç olarak, toplumun rehberi ve yönlendiricisidir. Ne aday önermelerine ne de seçimlere müdahale etmektedir, tüm bunları doğrudan halk yapmaktadır.

Küba'nın halkçı demokrasisi, her vatandaşın açıkca kendisi ifade etmesini, seçmenin kendisi de dahil olmak üzere, kimi uygun görüyorsa, aday göstermesini ve seçmesini mümkün kılmaktadır. Bunun için parasının olması gerekmemektedir ve toplumun çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edeceği düşünülüyorsa da seçilecektir. Milletvekilleri hiç bir imtiyaza sahip değildir, daha önce çalıştıkları yerden ne kadar maaş alıyorlarsa aynı miktarı almaya devam etmektedirler. Ödülü, halkın takdiri ve görevini en iyi şekilde yerine getirmekle elde edilebilecek prestijdir.

Buyrun Bu'da yalancı medya haberleri
Demiş ki, Küba'da tek partili seçimi Komünist parti(KP) kazandı.

Oysa KP seçime katılmıyor, seçim sisteminde PARTİLER yok, parti de yok ve seçime katılamazlar, ama neden bu kadar kolay sahtekarlık? Bu nasıl medya, tabi ki kapitalist medya, gerçekleri örtmek için var.

http://arsiv.ntv.com.tr/news/198082.asp

Bir diğeri(ki %90'ının olduğu gibi yandaş medyadan)
Küba'da "rakipsiz" seçim

http://www.pressmedya.com/manset/133...siz-secim.html

Rakip kim olacak ki, rakipli seçim olacak(partilerin işi seçim değil ki rakipli olsun, halk parti seçmiyor, orada halk kendi, kendini seçiyor)? Halk kendisine rakip mi olacak? Çok sitiyorsa zaten Kongrelerde dilediği gibi görüş belirtip, tartışabilir! hemde demagograside olduğu gibi ekrana çıkıp şov yapan kodoman siyasetçileri izlemez, bizzat siyaset yapar. Tribünde değil, sahadadır, dilediği görüş ve fikre katılmıyorsa katılmaz ve belirtir...

Bu kadar alçak propaganda ve yalan medya ile bir çok insanımız kandırılıyor, hem de aleni ve üstelik kolayca, tek korkuları HALK ve gözünü açması!...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #37  
Alt 03-12-2016, 12:57
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

Sn. spartacus;

Ben siyâsetten, ideolojiden anlamam. Gençliğimde bir ara heveslenmiştim. Lâkin; kaygan zeminde bırakın 'dans' etmeyi, doğru dürüst yürümek dahi benim için imkânsız olduğundan, işi 'ehline' bırakıp kabuğuma çekildim. Bu itibarla, daha baştan, bu başlığa müdâhil olma gerekçemi yazayım. Sâdece, alıntıladığım mesajınızdaki bir tesbitinizin açıklanmasını ricâ edeceğim. Siyâsetteki çoğu kavramdan bihaber iken, bu tip münâkaşalarda taraf olmam söz konusu değil.

Demişsiniz ki;

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Kapitalizmde seçmen çaresiz önüne gelen cambazlardan birisini seçmek zorundadır.
Bu tesbitinize şapka çıkarmaktan öte bir sözüm olamaz. Siyasi zekâsı benim gibi vasatın altında olan biri için bile kolayca görülen, anlaşılan bir durum. Bahsettiğiniz konjonktürün bizzat içinde yaşamakta, bir biçimde etkilenmekteyiz çünki.

Kanâ'atimce, örgütlü toplumu oluşturamamış bütün kitlelerde durum aynıdır. İnsanlar kendilerini 'sağlam'a alma adına güçlü gördükleri bir yerlere entegre olur. İnsanlardaki bu "yamanma" ihtiyâcı, saf veya câhil olmalarından kaynaklanmıyor. Herkes ne yaptığını çok iyi biliyor. Belli bir dönem etkin olan bir siyasi oluşum gücünü yitirip, siyâset arenasından çekilince, orada boşluk oluşmuyor. O siyasi oluşumun zayıflamasıyla oluşan boşluğu, bir başka güç dolduruyor. Bu nedenle, yeni "siyâsi biat"lar sahneleniyor. Bir biçimde bireyler bilinçlenmedikçe, insanlarda kollektif şuur oluşmadıkça, mevcut durum bir kısır döngü olarak sürüp gidecektir.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Birisinde halkı para ile kandıran cambazlar, çaresiz kendisi ya da diğerini seçme konusunda tercihe zorlarken

Diğerinde halk, kimi isterse onu tayin eder.

Birisinde halk kendisini kimin güdeceğinin tercihini yaparken

Diğerinde halk kendi, kendisini belirler.
Burada; halkın bu denli bilinçli ve örgütlü davranabilmesini sağlayan şey nedir ? Devlet eliyle oluşturulan kurumlara aidiyet ve bu kurumların yönlendirmesi ile oluşan "egemenlik"(!) değil kasdettiğim. Bu bir kandırmacadan ibârettir. "Örgütlü" görünen yığınler, sistemin gerek duyduğu bilince ulaş(a)mamışsa ve nihâyetinde "Keçi'yi sâhibinin istediği yere" götürüp bağlıyorsa, orada bir uyutma düzeni hüküm sürüyor demektir. Diyelim ki; Kübada her şey sizin anlattığınız gibi gerçekleşmekte. Dünyanın diğer coğrafyalarındaki kültürlerde benzer durumların yaşanacağının garantisi nedir ? Şu bir gerçek ki; her kültür medenileşmede aynı süreçleri aynı devrelerde yaşamamıştır, yaşamaz.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Küba'da seçimler de, Türkiye gibi kapitalist ve sömürücü, yiyici, haksız-adaletsiz ülkelerdeki gibi vitrinde olmaz, aksine seçimlere parti de katılmaz(Komünist Parti'de)...

Seçimler kongre usulü yapılır ve tabandan, tavana kadar KONGRELERLE gerçekleşir, kongrelere ise tüm halk katılır ve seçim bir gün değil, tabandan, merkeze halkın delegelerini ve görevlilerini belirleyip seçtiği bir süreç işler, bu sürecin standart bir süresi yoktur, zamanı, kongrelerde alınan konular, fikirler ve tartışmaların yoğunluğu belirler...

En yüksek organ, hükümet değil KONGRE'dir.
Kübada olan bitenin ne olduğunu anlamamız bâbında yazmışsınız bunları. Unutulmasın ki, bu toplumu oluşturan insanların kahır ekseriyeti, liberalizm, kapitalizm, sosyalizm gibi temel kavramları gerektiği ölçüde bilmez. Bu nitelikteki insanlara; yabancı oldukları, hiç bilmedikleri rejimi, istediğiniz gibi allayıp-pullayıp kolayca pazarlarsınız. Misâl; ömrü monarşilerde geçmiş, 'tebaa' kültüründen hiç çıkamamış, ülke idâresinde zerre-i miskâl etkisi olmayan insanlara, liberalizm ve seçimleri öyle bir anlatırsınız ki, dinleyenler kendini "Cennette" sanır. Halbuki uygulamada gerçek çok farklıdır.

Suyun toprak üzerindeki her ortamda akacak mecrâ bulması gibi insandaki hırs, güçlenme ve hükmetme isteği de her ortamda boşluk bularak etkin olur. Ama; kiminde sermayeyi kullanır, kiminde sistemin boşluklarını...

Sizden ricam; cevap verecekseniz eğer, kısa ve öz olsun. Siyasi yazıları algılama özürlüyüm. Çok uzun yazsanız da bu benim için açıklayıcı olmaktan öte, okumadan bırakmama neden olur.

Saygılar.
Alıntı ile Cevapla
  #38  
Alt 03-12-2016, 20:30
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart

Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kanâ'atimce, örgütlü toplumu oluşturamamış bütün kitlelerde durum aynıdır.
Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Burada; halkın bu denli bilinçli ve örgütlü davranabilmesini sağlayan şey nedir ? Devlet eliyle oluşturulan kurumlara aidiyet ve bu kurumların yönlendirmesi ile oluşan "egemenlik"(!) değil kasdettiğim. Bu bir kandırmacadan ibârettir. "Örgütlü" görünen yığınler, sistemin gerek duyduğu bilince ulaş(a)mamışsa ve nihâyetinde "Keçi'yi sâhibinin istediği yere" götürüp bağlıyorsa, orada bir uyutma düzeni hüküm sürüyor demektir. Diyelim ki; Kübada her şey sizin anlattığınız gibi gerçekleşmekte. Dünyanın diğer coğrafyalarındaki kültürlerde benzer durumların yaşanacağının garantisi nedir ? Şu bir gerçek ki; her kültür medenileşmede aynı süreçleri aynı devrelerde yaşamamıştır, yaşamaz.
Sevgili Vefik Sami

Aslında sormuş olduğun soruyu, bir önceki paragrafta -üst alıntı- cevaplamıştın. Örgütler yapısal anlamda devlet örgütü değil... Şöyle düşünün, yaşadığınız mahallelerdeki muhtarlıklar belirli bir bölge-kitleye sahiptir. Muhtarlık binaları yerine halk Meclisi kurulduğunu, kongre salonuyla... Bu halde bu Meclis, bir BİRİM'dir, yani birim örgütüdür...

Bu birimin, bileşeni ise yine daha alt birimlerdir, bunlar;İşçi birimleri(işyerleri ve belirli bölgelye göre), Çiftçi birimleri, Mesken birimleri vb. diyelim ki bir mahallede 10.000 kişi yaşıyor olsun ve toplamda 100 Birimden oluşsun. 100 Birimin kongrelerde seçtikleri delegeler gidiyor Mahalle birimine(muhtarlık örneği gibi), böylece alt birimlerden seçilen delegeler, mahalle birimini oluşturuyor.. O delegeleri kim gönderiyor, sen, ben, yani ilgili taban birimleri...

Böylece yerel birimlerden, genel birimlere doğru bir seyir işliyor, mahalle birimleri kent birimlerine delege gönderiyor, kent birimleri de merkezi birime delege gönderiyor, böylece merkezi meclis oluşuyor, hepside alttan, üste birimler toplamı... Böyle bir uygulamaya halkın katılımı için özelde siyasi bir bilince gereksinimi zaten yoktur.

Bu örgütler(halk birimleri) zaten siyasi bir parti niteliği taşımıyor, o nedenle de partilerden söz etmenin anlamı yok, zira birimlerin menşei insan... Neyse, Parti kongrelerini düşünelim, seçim sistemininde tüm ülkede KONGRE olarak uygulandığını, ne kadar da farklı değil mi, herkesin katılımını esas almak?

Küba'nın asıl sıkıntısı, daracık toprak alanı ve geçmişte aleni köle bir ülke olması idi. kapitalizmin, henüz sosyalizmin kulağını bükmediği çıplak kölelik dönemleri, zincirlenebilen, sahibince eşek, atdan farklı görülmeyen, gerekirse sahibince öldürülebilir olan dönemlerin kölesi... İşte bugünün Küba halkı dünün at, eşekten farklı görülmeyen ve efendisinin(zengin Amerikalı baronların) malı sayılan, efendinin(kapitalistin) dilediğinde öldürebildiği kölelerdir. Nereden, nereye...

Bu yetmez, kapitalistler kendi sömürü cennetlerine karşıt, insanın ve halkın, emeğin yanında olan bir ülke görmek istemezler-maymunlar gözünü açabilir çünkü-, bu bahislede Küba'ya yıllarca ambargo uyguladılar, SSCB olmasa zaten çoktan silahla girip işgal/talan etmişlerdi, şimdi ise dünya kamuoyuna attıkları yalanlar işe yaramadığı için giremiyorlar. kapitalist medya süreğen yalan ve karalama propagandası içinde...

ABD Irak'a ambargo uyguladı ve ambargo yüzünden kısa sürede 3.000.000 çocuk ya öldü, ya sakat kaldı ya da anneleri öldü. Sebebi sağlık malzemelerinin de ambargolu olması, bebek maması bile! Küba o ambargodan, ilacını üreterek, her yana bıtırak gibi üniversiteler açarak ve herkesin katılabileceği, abuk subuk sınav ve rant, rüşvet ilişkilerinin dönmediği biçimde bilime yöneldi, tek bir çocuk ölmesin istendi, oysa Irak'da hakim-egemenler ve şeyhler ülkenin gaspıyla meşguldü(kapitalizmin doğası).

Böylece şimdi Küba, Çocuk ölümlerinde dünya sonuncusu, neredeyse bilim ve tıp alanında müdahale edilebilirlik dışında kalmayan tüm ölümler engellendi. Sağlıkta dünya birincisi.. Sokaklarında halkın dilediği an danslar yapabildiği, eğlenebildiği tek ülke. Barınak, sağlık, okul, gıda herkesin sahip olduğu hak...
Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Unutulmasın ki, bu toplumu oluşturan insanların kahır ekseriyeti, liberalizm, kapitalizm, sosyalizm gibi temel kavramları gerektiği ölçüde bilmez. Bu nitelikteki insanlara; yabancı oldukları, hiç bilmedikleri rejimi, istediğiniz gibi allayıp-pullayıp kolayca pazarlarsınız.
Küba cennettir demiyorum, seçim sistemiyle ilgili yazmıştım, yağında kavruluyor(hiç olmazsa), lakin bizler gibi her yönüyle(siyasetten, sömürüye, ticaret malalrına kadar) esir değil ÖZGÜR insanlardır. Yine de eğer Küba halkı şu haliyle anadolu halkı olsaydı, Anadolu için dünyanın cennet ülkesi dememek için bir sebep olmazdı.

Al mıdır, pul mudur bilemem, ama
Türkiye'de barınak, sağlık, giyecek, gıda'nın aile başına en az yeterli miktarın devlet tarafından sağlandığını ve işsizliğinde olmadığını düşünelim, bunlar benim ifadelerim değil Küba'yı yerinde gören dürüst(!) olanların ifadeleri, yeter ki olsun da bizler allayıp, pullayalım...

http://haber.sol.org.tr/medya/berna-...-yaniti-110158

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #39  
Alt 11-12-2016, 01:49
marcos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
marcos marcos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2011
Mesajlar: 1.313
Standart

xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Maximilien François Marie Isidore de Robespierree Hayranım(Burjuva devrimcisi ,tarihin tekerini iler sardığı için.
Davrimciler Bismarkada Cromwelede hayrandır aşağılamaz,Atatürkede tarihin tekerini ileri sardığı için toz kondurtmam,ama Komunist olduğuma inanmanı istemiyorum,özellikle isteemiii yoorummm.
Hala aynı uslupta saçmalamayı sürdüreceksin çünki.

Yazdıklrımın çok dışından saçmalamayı sürdürüyorsun.
Emeğe saygın olsun.
Özür alacaklıyım senden.
Ve diğer aydınlık için savaşan kardeşlerimd alacaklı.
Borcunu öde.
Bir dahada kimseyi düello ile yüz yüze bırakma.
Xcan kardeş kusura bakma seni kırmak istemezdim.
İçinde bulunduğumuz duruma kızgınım kusuruma bakma.

http://bizimsokagincocuklari.com/wp-...EMES%C4%B0.pdf

" Şüphesiz eğer ki hayvanların dini olsaydı, şeytanı insan şeklinde hayal ederdi." / W. Ralph Inge
Alıntı ile Cevapla
  #40  
Alt 03-01-2017, 02:00
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart





http://haber.sol.org.tr/dunya/devrim...meyecek-181054

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:36 .