Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 17-08-2010, 05:06
ALKA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ALKA ALKA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2010
Bulunduğu yer: Berlin
Mesajlar: 5.990

Başarı Ödülü 

Standart Kuran'in Arapcasinda "Araplar" yazdigi halde neden meallerinde "bedevi" olarak gecer?

Kuran'in tüm Türkce meallarinde, Ingilizce veya Almancasinda bedevi diye taratiginizda "bedevileri" yerici, suclayici ve kücümseyici bir cok ayetler bulunuyor. Nasil oluyorsa Kuran'in Arapca olan orijinalde bu kelimlerin hepsi "Ar'ap" seklinde geciyor ve bedevi sözcükleri bulunmuyor. Araplar bu ayetleri ve "ar'ap" sözcügünüp diger dillere cevirdiginde neden hep "arap" degil de bedevi olarak degistiriyorlar?

Acaba kimi ayetlerdeki Araplar'ı kötüleyen bölümlerdeki "Arap" sözcüklerini "bedevi/bedeviler" diye cevirmelerinin nedeni Araplar ve Arapcilar Kuran ayetlerini islerine geldigi gibi yorumladiklari anlamini cikarabilir miyiz? Araplar Kuran ayetlerinde Muhammed'in veya Allah'in kendilerini kötülediklerini diger milletlerin bilmesini istemiyorlar mi? Bu Arap milliyetcileri "biz bu Kur'an'ı anlayasınız diye apaçık bir dille, Arapça olarak indirdik" mealindeki ayetleri neden "biz Kurani "bedevice" indirdik" diye cevirmiyorlardir acaba?


Tevbe 90
Bedevîlerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.
Vecâe-lmu’ażżirûne mine-l-a’râbi liyu/żene lehum veka’ade-lleżîne keżebû(A)llâhe verasûleh(u)(c) seyusîbu-lleżîne keferû minhum ‘ażâbun elîm(un)

Tevbe 97
Bedeviler, kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resulüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.

El-e’râbu eşeddu kufran venifâkan veecderu ellâ ya’lemû hudûde mâ enzela(A)llâhu ‘alâ rasûlih(i)(k) va(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un)

Tevbe 98
Bedevilerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü bela kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.
Vemine-l-a’râbi men yetteḣiżu mâ yunfiku maġramen veyeterabbasu bikumu-ddevâ-ir(a)(c) ‘aleyhim dâ-iratu-ssev-/(i)(k) va(A)llâhu semî’un ‘alîm(un)

Fetih 11
Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Seyekûlu leke-lmuḣallefûne mine-l-a’râbi şeġaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festaġfir lenâ(c) yekûlûne bi-elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim(c) kul femen yemliku lekum mina(A)llâhi şey-en in erâde bikum darran ev erâde bikum nef’â(an)(c) bel kâna(A)llâhu bimâ ta’melûne ḣabîrâ(n)

Hucurât 14
Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Kâleti-l-a’râbu âmennâ(s) kul lem tu/minû ve lâkin kûlû eslemnâ velemmâ yedḣuli-l-îmânu fî kulûbikum(s) ve-in tutî’û(A)llâhe verasûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey-â(en)(c) inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)

http://www.kuranmeali.com/arama.asp
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 17-08-2010, 05:18
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger ALKA;

Verdigin ayetlerden, algiladigim kadariyla, bedeviler/bedevilik, kuran'in inanir/iman sahibi olarak one cikardigi degil; aksine yerdigi bir icerik tasiyor.

Bu da o tarihte, Bedevilerin, Muhammed'e inanmakta bir "direnc" gosterdiklerini acikliyor. Yani, hemen iman etmemisler. Iste bu temelde de, belki sorgusuz/sualsiz, kayitsiz/sartsizve hic bir zorluk cikarmadan, iman edenler "Araplar" oluyor. Bedevilerde, paganlar, yahudi ya da hristiyanlar olabilir. Belki de, Muhammed, Islam'i yaymaya baslamadan once, herkes arapti ve zorluk cikarmayanlar, arap olarak devam ettiler, zorluk cikaranlar, bedevi oldular.

Bak, TDK Bedeviyi, nasil tanimlamis.

1. Çölde, çadırda yaşayan göçebe

Bir cesit, gunumuzun, cingeneleri gibi. Ustelik bir inanc, ya da kavim belirtilmemis, ayni cingene gibi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 17-08-2010, 12:59
Prometeheus Prometeheus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 25 May 2010
Mesajlar: 160
Standart

Evet, Kuran "Arablara" gelmiş-geçmiş en büyük hakaretleri eden bir metindir.

Arablar bunu her ne kadar makyajlamaya çalışmışsada bu apaçık(mubin)

Bedevi hikayesi daha çok yerleşik olmayan ve kast sistemini alt tabakasını simgeleyen bir terimin kullanılmasından ibaret.

Amaç asıl muhatab olan IRKCI Arab kabilelerinden dikkatleri uzaklaştırmak.

Adamlar Kuranı asla kabullenemediler ama onu kullanarak hayallerinde bile olmayan bir Güç elde ettiler.

Çöl ortasında aç-sefil Kureyş kabilesi Mekke gibi bir yeri merkez yapabilmiştir.

Kuranda özel isim olarakbir "mekke şehri" geçmemektedir. Mekkete ise yerleşmek/ yerleşke olarak çevirilebilir.

Bununla birlikte burada çokca tartışılan İbrahim ve İsmail masallarının hiçbir dayanağı yoktur.

"İbrahimin makamı" kelimesi kuranda geçmesine rağmen, soyut bir kavram izlenimi yaratıyor.Ancak bazı "uyanıklar" bir "makam" inşa edip adını ibrahimin
makamı koymuş ve Ayetler ile uyumlu bir ambiance oluşturmuş gibi görünüyor.

Kabe isimli Taşbinanın kuranda kutsandığıda tartışmalı bir konu çünkü El-Beyt her ne kadar EV olarak çevrilsede aslında bir Sistem olduğu aşikar.
Ayrıca Kıble saçmalığını ele veren Mescidi Aksa da çok ilginç.

Çünkü Mescidi Aksa isimli Cami muhammedin ölümünden yaklaşık 80-100 yıl sonra Kudüsde müslümanlar tarafından yapılmıştır.

Aslına bakarsanız DEĞİŞİM ŞAMDA başlıyor.Halifrliğin Mekkeden Şama taşınması ile NEBBATİ dini İslam adı altında servis edilmiş izlenimini destekleyen oldukca fazla kanıt var.

Kısacası İslam Yahudilikten bozma,Hristiyanlık katkılı,Putperest ağırlıklı ve Hindu esintili Kurgulanmış bir Dindir.

Ancak bir gerçek var ki, bu kapkara zift gibi dinin altını kazıyınca gerçektende insanlığı BÖLMEYEN,İYİLİK ve Kardeşlik ve Dostluğu temel alan bir anlayış söz konusu.
Bu tüm dinlerin temelinde var olan ancak üzeri örtülen anlayıştır.

Tüm dinler savunmasız bir hücre gibi bir virus tarafından ele geçirilimiş ve yeni viruslere yataklık etmiştir.
Böylece insanlar yüzyıllardır birbirine kırdırılmış ve sömürülmüşlerdir.

Her bir Din kendi içinde Mezhep,Tarikat v.s. gibi yöntemlerle mitoz veya mayoz bölünmeye uğruyor ve virus için yeni çoğalma olanakları doğuruyor.


saygılarımla...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 17-08-2010, 15:44
ALKA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ALKA ALKA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2010
Bulunduğu yer: Berlin
Mesajlar: 5.990

Başarı Ödülü 

Standart

Iste bu temelde de, belki sorgusuz/sualsiz, kayitsiz/sartsizve hic bir zorluk cikarmadan, iman edenler "Araplar" oluyor. Bedevilerde, paganlar, yahudi ya da hristiyanlar olabilir. Belki de, Muhammed, Islam'i yaymaya baslamadan once, herkes arapti ve zorluk cikarmayanlar, arap olarak devam ettiler, zorluk cikaranlar, bedevi oldular.
Cok akla yakin bir aciklama olmus sayin Evrensel-Insan. Bunun gibi Araplarin ön tarihine de Cahiliye devri denilerek kücümsenmeye calislimis. Halbu ki o devirde Arap Tarihiyle alakali..

Amaç asıl muhatab olan IRKCI Arab kabilelerinden dikkatleri uzaklaştırmak.

Adamlar Kuranı asla kabullenemediler ama onu kullanarak hayallerinde bile olmayan bir Güç elde ettiler.
Sayin Prometeheus, gercekten cok yararli bilgiler oldular. Cok tesekkürler...

Dogru anladiysam Kureys kabilesi diger kabileler üzerinde hakim olmak ve sistemi ayakta tutmak icin böyle bir kavramin (bedeviler kavraminin) anlamini bilincli bir sekilde degistirdiler ve diger Arap kavimlerini kendilerine baglayip zekata tuttular..Bu sekilde anlayabilir miyiz?.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 17-08-2010, 20:46
Prometeheus Prometeheus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 25 May 2010
Mesajlar: 160
Standart

Merhaba Sayın Alka,

Aslında Arabların sosyal ve ekonomik ilişkileri ve kabileler arası dengeleri bugün müslümanların anlattığı gibi "basit" ve "cahilce" değildir.

Dünya üzerinde bir çok konuda olduğu gibi, Arablar arasında da EKONOMİ herşeyin belirleyicisidir.
Dinleride imanları da paradır
Madem ilginizi çekti ve başlıkla uyumlu, o halde dilerseniz kısaca özetleyelim,

bu konuda Prof.Nödelke ve Rothstein'ında oldukca ilginç çalışmaları vardır;

Arablar,Hindistanın yemen üzerinden,İranın ve Bizansın ticaret yollarının güvenliği ve aracılık hizmetlerinin getirisi üzerine kurdukları karmaşık bir SİSTEM üzerine hayatlarını bina etmişlerdir.

Bu tezimi destekleyen Birkelandın şu ifadesini alıntılamak istiyorum;

" 106. sûrenin (Kureyş veya Îlâf) 1-2 ayetlerinin tarihi arka planını tartışan Birkeland, îlâf paktlarının önemini vurguladıktan sonra "Kureyş'in ekonomik (ticârî) becerisi ve kutsal toprağa (bölgeye) sahip olması, onları, Peygamber'den yaklaşık yüzyıl önce Batı Arabistan'ın ekonomik patronları yapmıştır" yorumunu yapmaktadır"

Bütün mesele İLAF veya EMAN denilen ve ilgili DEVLETTEN alınan Ayrıcalıklı Ticaret Belgeleri üzerine kuruludur.

Bu İLAF denilen belge ilk olarak Muhammedin dedesi Hâşim b. Abdümenâf'ın Bİzans İmparatorundan topraklarında ticaret yapma belgesi alması ile başlamıştır.

Haşim oldukca zeki bir insan ve Kabilelerin arasında bir "SALDIRMAZLIK PAKTI" ve "SERBEST GEÇİŞ ANLAŞMASI" yapar ve elinde ki komşu ülkeden aldığı İLAF ve EMAN ile bir İMTİYAZ kazanır.
Bu imtiyazı kullanırken HUMS denilen bir sistem kurar.
Bu sisteme göre ZENGİNLER yanlarında Fakirleride götürecek,onlara Ticareti öğretecek ve bir nevi "kar payı" verecekti.
Böylece zenginlik artacak,ticaret tabana yayılacaktı.

Kısaca özeti budur.Bu SİSTEM aynı zamanda denetimide gerekli kılmış ve bunun sonucunda "Hilful Füdül" denilen bir hakem heyetininde kurumsallaşmasını sağlamıştı.
İşte Muhammed de bu Sistemin bozunumu ve değişimi döneminde sahneye çıkmıştır.
Hiçbirşeyi yokken Haticenin kervanın başına geçmesi v.s. bu konular ile yakından ilgilidir.

Bedir Savaşının dahi bir Kervan için yapıldığı gözönüne alınırsa işin aslının EKONOMİ olduğu daha net anlaşılacaktır.

Konuyla ilgili bir Link:
http://www.cumhuriyet.edu.tr/akademi...2/015-aksu.htm
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 18-08-2010, 01:15
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

Öncelikle saygıdeğer Prometeheus'a aydınlatıcı bilgileri için teşekkür ederim.

Kureyş kabilesi ayrı bir vaka zaten. Vakit buldukça ben de araştırmayı düşünüyorum.

Muhammed'in amcalarından Ebu Leheb'in Mekke Valisi,
Haticenin amcasının oğlu Varaka Bin Nevfel'in Mekke Baş Rahibi olduğunu biliyordum.

Muhammed'in dedesinin Haşim b. Abdümenaf'ın ise ticarette bu kadar öne çıkmış bir isim olduğunu bilmiyordum.

Böyle bir çevrede muhammedin okuma-yazma bilmeden yetişmesi, binlerce sıradan insan dururken böylesine imtiyazlı birinin peygamberliğini ilan etmesi düşündürücüdür.
Muhammedle aynı dönemde yaşayıp peygamberliğini ilan eden bir kaç kişi daha olmuş. Bir tanesi Onbine yakın mürit bile yapmıştır. Fakat tümü bunun bedelini canlarıyla ödemişlerdir. Muhammed bu kadar kuvvetli bir kabukla korunmasaydı, onun da sonu aynı olacaktı.


Neyse, bedevilerle ilgili bir tecrübemi aktarayım.


2006 yılında bir hafta kadar Amman'da (Ürdün) bulunmuştum.
Ordaki arap gençlerin bir kısmı uzun saçlı, küpeliydiler ve amerikan tarzı yaşamlarıyla dikkat çekmekteydiler.

Bu gençler, sıradan halka bedevi diyorlardı. Sıradan halkın büyük kısmını filistin'den ürdün'e yerleşmiş, tarım işiyle uğraşan, poşu takan insanlar oluşturuyordu.

Bizde de bir dönem doğudan gelenlere kıro denildiğini hatırlayalım. Bedevi de kıro gibi bir şey.

zavallı bahtsız bedeviler... çölde kutup ayılarıyla karşılaşmaları normal.

saygılar...

Konu YasasinBilim tarafından (18-08-2010 Saat 01:28 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 27-10-2012, 14:20
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Guncelleme.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 27-10-2012, 23:50
kemalistcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kemalistcan kemalistcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2010
Mesajlar: 337
Standart

Bana önce ayar vermeye çalışmış gibi geldi Araplara aynı kimi ayetlerde eşlerine vermeye çalıştığı gibi. Sonra ayetten önceki ve sonraki ayetlere baktım. Ensar gibi başka adlar da geçiyor.; ki onlardan iyi söz ediyor Acaba diyorum aşiretlerin, toplumsal kastların ön plana çıktığı ve ulus olgusunun olgunlaşmadığı o dönemde yalın-çıplak olarak Arap demek Arapların soy ve ekonomik statü bakımından en aşağı tabakasını belirtmek için mi kullanılıyordu?
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-10-2012, 00:29
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

ALKA´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuran'in tüm Türkce meallarinde, Ingilizce veya Almancasinda bedevi diye taratiginizda "bedevileri" yerici, suclayici ve kücümseyici bir cok ayetler bulunuyor. Nasil oluyorsa Kuran'in Arapca olan orijinalde bu kelimlerin hepsi "Ar'ap" seklinde geciyor ve bedevi sözcükleri bulunmuyor. Araplar bu ayetleri ve "ar'ap" sözcügünüp diger dillere cevirdiginde neden hep "arap" degil de bedevi olarak degistiriyorlar?

Acaba kimi ayetlerdeki Araplar'ı kötüleyen bölümlerdeki "Arap" sözcüklerini "bedevi/bedeviler" diye cevirmelerinin nedeni Araplar ve Arapcilar Kuran ayetlerini islerine geldigi gibi yorumladiklari anlamini cikarabilir miyiz? Araplar Kuran ayetlerinde Muhammed'in veya Allah'in kendilerini kötülediklerini diger milletlerin bilmesini istemiyorlar mi? Bu Arap milliyetcileri "biz bu Kur'an'ı anlayasınız diye apaçık bir dille, Arapça olarak indirdik" mealindeki ayetleri neden "biz Kurani "bedevice" indirdik" diye cevirmiyorlardir acaba?

ALKA, bedevi olarak cevirmelerinin gerekcesi, buyuk olasilikla donemin Beja/Bejawi'leridir.

Ancak kitapta sevilmezler. Yine buyuk olasilikla etnik grup oluslari sebebiyle.

http://en.wikipedia.org/wiki/Beja_people
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28-10-2012, 00:42
ALKA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ALKA ALKA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2010
Bulunduğu yer: Berlin
Mesajlar: 5.990

Başarı Ödülü 

Standart

kemalistcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bana önce ayar vermeye çalışmış gibi geldi Araplara aynı kimi ayetlerde eşlerine vermeye çalıştığı gibi. Sonra ayetten önceki ve sonraki ayetlere baktım. Ensar gibi başka adlar da geçiyor.; ki onlardan iyi söz ediyor Acaba diyorum aşiretlerin, toplumsal kastların ön plana çıktığı ve ulus olgusunun olgunlaşmadığı o dönemde yalın-çıplak olarak Arap demek Arapların soy ve ekonomik statü bakımından en aşağı tabakasını belirtmek için mi kullanılıyordu?
Sanırım senin anlatımın doğru görünüyor. Şu an Wikipedia'da Arap people İngilizce maddesine bakıyorum ve orada şöyle deniyor:

İslam öncesi dönemde Araplar,
  • göçebe Araplar (A'raab) veya Bedeviler,
  • kentte yaşayan Araplar (A'rab)
  • ve soyu tükenmiş Araplar

olarak sınıflandırılıyordu.

Bunun yanında ek olarak Araplar Kuzeydeki Adnan aşiretleri ile Güneydeki Qahtan aşiretleri olarak da ayrılıyorlardı.

Sanırım burada bir A'raab ve A'rab ayrımı var. İlki bedevi yani göçebe Arapları tanımlarken ikincisi kentte yaşayan Arapları kast ediyor olabilir.

Belki Arapça bile bir arkadaş yukarıda verilen ayetlerde geçen Arap kelimesinin tam olarak nasıl yazıldığını yani A'raab olarak mı yoksa A'rab olarak mı bunu bize açıklayabilir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuran'ın Taklit Edilemezliği Kur'an'da Mucize Yoktur 59 26-09-2016 11:13
İsa Mesih kimliğini neden tam olarak açıklamadı? Whiteface Hristiyanlık 22 02-06-2009 02:37
Dusunce Olarak Hangisinden Yanasiniz? ve Neden? evrensel-insan Felsefi Tartışmalar 13 15-01-2009 04:05
Kuran neden bazı insanları münafık olarak tanımlar? katakuta İslam 5 15-12-2006 11:19

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:36 .