ulpian´isimli üyeden Alıntı
hm... benden alıntıladığın mesajda ben şöyle demiştim:
Bu saydıkların Küba'da olmayan şeylerin hangisi, Batı Avrupa ülkelerinde var?
|
zeus aşkına, ben orada yalnızca bunu mu söylemişim?
ne demişim peki: temel geçim ve yaşam maddeleri için garanti verin! hangi sistemi kurarsınız kurun huzurlu olursunuz...(kültürel eşitliği de eklemek kaydıyla) kaldı ki, neden salt batı avrupa'yı görelim; orta avrupa da kapitalist değil mi? üstelik avrupa'nın batısı bildiğimiz sosyal devlet politikalarına sahip. benim temel ihtiyaçlarıma garantiyi dilerseniz o yolla verin, neden itiraz edeyim ?
ama başlığı açan zat'ın öylesine körleme ve fanatik bir duruşu var ki, bu adam insanlığı ne komünizme/sosyalizme götüren faktörleri ne de insani dramları anlamakta muktedir.
şimdi vicdan ve vicdanınla bezeli aklına bir an olsun sor: bu zihniyet ''medeniyet/empati'' denen insani hasletlerle layıkıyla bezeli olup insanlığa huzur/güven telkin edebilir mi? hiç de yabancısı olmadığımız sağ/populist argüman ve tartışma kültürüyle , kimse kusura bakmasın ama, entelektüel kavrayış yoksunluğu ve kompleksler fazlasıyla sırıtmıyor mu?
hadi öyleyse sıkıysa ekonomi ve rejim denen tali yolları bırakıp bu işi psiko-dinamik faktörler üzerinden irdeleyelim... ideallerimizin temeline koyduğumuz ''etik'' demokrasi ilkelerini psikaytrik düzeylerde tartışalım ve etkilerini anlamaya çalışalım!
medeniyet adını koyduğunuz kar maksiminasyonu odaklı oburluğun ''rekabet'' olgusuyla çakıştığı alanlarda ''etik''in nasıl yerlerde süründüğüne bakalım? zeus aşkına ben mecbur muyum birilerinin ''zorunlu'' addedilemeyecek lüks ve şatafat hırslarının kurbanı olmaya? hangi güç, benim en doğrudan/doğal mülk haklarımı gasp edip beni yoksullaştırabilir? özel sektör ve girişimcilikle kazanmanın önünün tıkanmasına yapılan eleştir eyvallah da; ya, benim doğal kaynakların tapusu üstündeki en doğal hakkım ve dolaylı da olsa işsizlik/rekabet olguları nedeniyle mülksüzleşip yaşam hakkımın tehdit edilmesi? devlet/ordular/militarizm üçgeninde insanlığın başına çoraplar örülmesi?
özgürlüğe bu denli önem arz ediyorsanız hangi yetki ve iradeyle olursa olsun insan yaşamı üstünde soyut/somut/kurumsal baskı kuran her türden mekanizmayı reddedip anarşiye kucak açmaya hazır mısınız? bu durumda sıfır ordu, sıfır hiyerarşi, sıfır militarizm'e ne dersiniz?
idea'larımız mevzu bahisse dünyanın en allı pullu devleti dahi benim özgürlük ideallerimi karşılamıyor. çünkü bizzat devletin genetik kurgusunda şiddet/otorite var.
bu durumda, uzlaşmacı davranması gereken ben miyim yoksa siz ve sizin gibi düşünenler mi?