Şah ve Mat!
Evet, gün geçmiyor ki, bir arkadaşımız Kuran veyahut da genelde İslamiyet hakkında ilginç şeyler söylüyor olmasın. Herkes bir şeyler söylüyor ama netice etmeyen şeyler söylüyor. Oysa aranılan şey, gözünüzün önündedir. Bunları ya kimse göremiyor ya da görmek istemiyor. Herkes bunun yerine incir çekirdeğini doldurmayan ama karşı tarafla alay edilir şeyleri tercih ediyor. Nedeni de ortada. Psikolojik bir durum. Çünkü insan böyle küçük şeylerden haz alarak besleniyor.
Bakın ben size bu küçük haz alıcı konulardan bahsetmek yerine, öyle bir şeyden bahsedeyim ki karşı taraf "şah ve mat" olsun.
Örneğin, zekat Kuran'da geçer ama hangi ölçüde verileceği geçmez. Oysa miras ayetlerinde kimin hangi oranı alacağı açık açık söylenir. Buna karşılık zekat sünnete terkedilmiş ve 40'ta 1 olarak belirlenmiştir. Güzel, demek ki zekatın hangi ölçüde verileceği bir liderle birlikte Arap toplumuna terkedilmiştir. Lider (peygamber) zekatı o günkü Arap toplumu için bir değer biçmiş ve 40'ta 1 olması gerektiğini öngörmüş. Sorun da burada zaten. Çünkü tüm insanlığa geldiği iddia edilen Kuran'da bu ölçü yazmıyor ama sonradan bir lider belirliyor. O zaman burada durup düşünmek gerekiyor. Çünkü bu durum Kuran'ın ya da hangi kitaba kutsallık atfediliyorsa, o kitabın evrenselliğine aykırıdır. Yani bir şey evrensel ise, o toplumla birlikte tüm toplumlar için geçerli olmalıdır. Örneğin, zina. Her toplum için kötü bir şeydir. Buraya kadar olan kısım, birinci kırılma noktasını gösterir.
İkinci olarak, miras meselesidir. Bunun durumu zekata göre bir derece daha ileridedir. Çünkü miras ayetlerinde kimin hangi oranda miras alacağı bir ölçüyle belirtilmiştir. Oysa zekatta hiçbir ölçü yoktu!
Fakat burada da bir ikinci kırılma noktası vardır. O da şu: Bu sefer, kimin hangi oranda miras alacağı miras ayetlerinde birer ölçüyle belirtilirken, bu ölçülere göre miras paylaşımın nasıl yapıldığı belirlenememiştir. Dikkat ediniz, bu sefer burada sünnet münnet de yok. Çünkü Hz. Ömer'in "Avl" yöntemi peygamberin ölümünden sonra ortaya konulabilinmiştir. Bu da, taa en başından beri Kuran yoluyla yapılmak istenenin ne anlama geldiğini gösterir bize. Yani şöyle bir düşünürsek; Allah miras ayetlerinde kimin hangi ölçüde miras alacağı söylüyor ama nasıl paylaşılması gerektiğini söylemiyor. Herhalde bizi geri zekalı filan zannediyor bunlar. Ya da burada şöyle düşünebilirsiniz: Allah miras oranlarını belirledikten sonra, sizden öncekiler nasıl miras paylaşımı yapıyorlarsa, siz de öyle paylaşın demiş olabilir. Fakat Kuran'daki miras paylaşımı kendisinden önceki tüm miras paylaşımlarından daha sofistike idi. Dolayısıyla Allah'ın böyle demesi mümkün değildir.
Sözün tam burasında eğer Bizans İmparatoru Manuel II Paleologos'un, “Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri gösterin, sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın!" sözünü hatıra getirirsek, Kuran'daki miras ayetlerini örnek olarak gösterebiliriz. Ama durun bir dakika. Kendisinden önceki İmparator Justianus'un içinde 168 miras hükmünün bulunduğu "Noveller" adlı dehşet yapıtını unutmayalım.
Bu eser M.S. 534-M.S. 565 yıllları arasında yazıldı ve İmparator Justinaus'un ölümüne kadar devam etti. Bu eserdeki miras hükümleri Kuran'dakinden çok daha karmaşık idi ve Justianus'un hukukçuları bu miras hükümlerini pratikte uygulamak için değil, teoride temellendirmişlerdi. Hem bu nedenle hem de İmparator'un ölümü nedeniyle "Noveller"deki miras hükümleri asla mahkemelerde uygulamaya geçirilemedi. İmparatorun ölümünden sonra akıbeti bilinmeyen bu kitaptan bazı miras hükümleri Kuran'daki miras ayetleriyle benzeşir. Bu nedenle İmparator Manuel II Paleologos, “Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri gösterin, sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın!" diyeceği yerde, kendi miras teorik saçmalıklarının ne hale geldiğini inceleseydi daha iyi olurdu. Doğrudur, İmparator Justianus, bir yandan Eski Roma Hukuku'nu derleyip geliştirirken, diğer taraftan kendi Bizans halkının refahını artırabilmek için yeni kanunlar çıkarttı. Zaten "Noveller"in anlamı da "Yeni kanun yapmak"tır. Justianus, bu nedenle "Noveller"i yazdırttı; kendi halkını daha mutlu hale getirebilmek için. Ama bu eser mahkemelerde uygulamaya konulamayacak kadar çok ağır teorik temellere sahipti. Mahkemelerde Noveller'deki hükümlerin uygulanamamasının asıl nedeni budur. Şöyle söylersem daha kolay anlaşılır: Siz, Noveller'deki miras hükümlerini mahkemelerde uygulamaya geçirebilmeniz için, öncelikle bu hükümlere göre miras paylaşımındaki karmaşık matematiksel hesaplamaları yapabilmeniz gerekir.
Özetle, bu küçük bilgilendirmeden sonra İmparatoru Manuel II Paleologos'a söylenecek bir söz varsa, bu şu olmalıdır: "Sen önce kendi yapıtına sahip çık. Çık ki yarattığın canavar bir bumerang gibi dönüp bizi vurmasın!"
Buna göre tartışma konumuzda sadede gelecek olursam; bu ikinci kırılma noktası, karşı tarafa Şah çeker ve mat eder.
Evet, gördüğünüz gibi arkadaşlar, bence, çok güzel ve kolay bir oyun oldu. Ne o öyle, vıdı vıdı, bitmek bilmez tartışmalar! Bu hamleye karşı tarafın söyleyebilecek bir sözü ve ileri sürebilecek herhangi bir delili yoktur! Bunu unutmayınız, lütfen!
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Konu upuaut tarafından (20-03-2012 Saat 17:59 ) değiştirilmiştir.
|