Sn. Walla,
Şu an elimizdeki özelliklerimiz ve değerlerimizin kaynağını kimileri dinsel temalarda arar, kimi de sizin gibi soysal temalarda.
Japon çalışkanlığının sebebi tanrısız bir din daha doğrusu felsefelerinin olması mıydı?
Japonlar müslüman olsa idi bu günki refah seviyesini yakalayamazlar mıydı?
Afrikada pigmeler dinlerinden dolayı mı bu şeklide kalmışlar?
Yahudi bilimadamlarının başarısının altında Musevilik mi var?
Hitler; kendi soyunu cilalarken, dünyaya hükmetme konusunu mu düşünüyordu?
.
.
Bence bu tip önermelerde bulunurken; varsa aynı özelliği taşıyan ancak farklı yaşayan denekler bulmak lazım derim.
"10'uncu asırın sonunda ve 11'inci asırın başında Hazarların eski karaları Rusların eline geçti. 965'de en yıkıcı yenilme oldu, Rus Prensi Svyatoslav Sarı Kale istihkamını fethetti. İki sene sonra İtil'i fethetti, bundan sonra seferi Balkanlara geçti. Ülkelerin kayıbına rağmen, Hazarlar kaybolmadı. Bazıları batıya doğru Macaristan, Romanya ve Polonyaya göçederek diğer Yahudi topluluklarla karıştılar. Timothy Miller, 11. yy. civarında Musevi Hazarların Bizans İmparatorluğu'ndaki Pera Yahudi cemaatinin üyesi olduklarını keşfetti."
Kaynak ( Timothy S. Miller, "The Legend of Saint Zotikos According to Constantine Akropolites," Analecta Bollandiana c.112, 1994, sayfa 339 - 376)
http://www.khazaria.com/turkce/hazartarih.html
Görmüş olduğumuz gibi; İslamlaşmamış Türklerin yaşadığı coğrafya (Macaristan, Romanya, Polonya) bu gün, AB yeni girmiş ve Macaristan ve Polonya 2004 yılında üye olabilmiş, Romanya ise 2007 yılında üye olacaklar listesinde görünmektedir. Bilgi, teknoloji, ekonomi alanında eşit oldukları için değil, jeostratejik ve jeopolitik konumları itibarı ile üye alındıklarını söyleyebiliriz.
Nasıl mı?
"Polonya'lı Musluk Tamircisi" masalını hepimizin bildiğini düşünüyorum!!!
Bu ülkelerin ilerlemişliği konularına ayrıca değinebiliriz.
Ama coğrafyalarından başka hiçbir konuda AB yakın olmaları harici bir şey bulabileceğimizi de zannetmiyorum.
Bazı arkadaşlar gelişmişlik konusunda AB almamı yadırgayabilirler. Bu da başka bir başlık konusudur.
Hatalarımızı, cehaletimize bağışlayın