Turan Dursun Sitesi Forumları
  #1  
Alt 16-12-2014, 22:05
Nana Buluku Nana Buluku isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 21 Oct 2014
Mesajlar: 1.030
Standart Reenkarnasyon

Ian Stevenson reenkarnasyon'la ilgili bilimsel çalışmalar yürüten ABD'li bir psikiyatrist. 40 yıllık çalışmaları sonucunda Dünya genelinde 3000 vaka tespit etti. Stevenson çalışmalarını 2-5 yaşlarındaki çocuklar üzerinden yürüttü.

Stevenson hakkındaki bu kısa açıklamanın ardından reenkarnasyon vakalarıyla ilgili bir kaç genel bilgi vereyim.

1-Çocuklar 2-5 yaşlarına geldiklerinde ailelerine eski yaşamlarını anlatmaya başlıyorlar.(Tüm anlattıkları doğru çıkıyor.)

2-Bazı vakalarda insanlar ölmeden önce reenkarne olacağı kişinin ailesine haber veriyor.

3-Ölümler genelde acı çekerek gerçekleşiyor.Yatağında rahat bir şekilde öldükten sonra reenkarne olan yok.(Cinayet,boğulma,yüksekten düşme gibi şeyler)

4-İnsanlar öldükten sonra yakında bir yerlerde hamile bir kadın varsa hamile kadının karnındaki çocuğa geçiş yapıyorlar.Çok uzak mesafelerde de reenkarnasyon olabiliyor.

5-Çocuklar 8 yaşından sonra geçmiş yaşamını unutmaya başlıyor.

Tüm vakalar da yukarıda saydığıma benzer şeyler oluyor.

http://www.iisis.net/index.php?page=...alari&hl=en_US

Bu linkte Türk reenkarnasyon vakaları var.

Nasır Alev/Nasır Toksöz olayında Nasır öldükten sonra Tanrının huzuruna çıktığını ve hesap verdiğini söylüyor.Daha sonra reenkarne olduyor.
Olayların hepsi doğru ancak Nasır'ın yalan söyleyip söylemediğini bilmiyorum.İnsanlar tanrıya inansın diye yalan söylemiş olabilir.

Tüm olayların bilimsel bir açıklamasının olduğuna eminim. Reenkarnasyonun ruh aracılıyla olduğunu düşünmüyorum.İnsanların ölüm şekliyle bir alakası olabilir.Belkide bu vakalardaki insanlar yaşama aşırı derecede bağlıydı.
Bu bağlılık insanların öldükten sonra beyinlerindeki birikimlerin bir şekilde hareket edip doğmamış kişilere geçmesini sağlıyor olabilir.Bunu ileride teknolojimizle yapacağımıza eminim.İnsanlar ölürken beyinlerindeki her şey bir bilgisayara aktarılacak ve daha sonra başka bir insana aktarılabilecek.Mesala Einstein'ın ölürken tüm bilgi birikimini aldığımızı düşünün daha sonra bunu başkasına aktarıyoruz ve Einstein ölmemiş oluyor.
Unutma olayı olabileceği için Einstein ömrünü en fazla 8 sene uzatmış olabileceğiz.Belkide gelişen teknoloji bu olaya da bir çözüm bulabilir.Hatta klonlama yöntemi ile yeni doğan çocuk Einstein'ın ikizi gibi olabilir.
Ortada bir gerçek var ve bunun açıklanması gerektiğini düşünüyorum.
Bilim bunu açıklayabilirse çok büyük bir gelişme olabilir.
Binlerce yıl öncede bu olaylar olduğu için insanlar kendi kafalarına göre bu olayları yorumladılar.Bunun sonucunda ruh gibi kavramlar ortaya çıktı.Dünya'daki reenkarnasyon inançlarını incelerseniz ufak farklılıklar görürsünüz.Bir bölgede ruhun bitkiye ve hayvana geçtiğine inanılır diğer bölgede sadece insana geçer ancak ana olay aynıdır.Bir ruh vardır ve başka canlıya geçer.Bunların olması normal çünkü her bölgenin insanı gördüğü olayı kendine göre yorumlar.
Yinede insanların oturup biz bugün ne uyduralım demedikleri kesin.Bu olay tüm Dünya'da olduğu için tüm eski dinlerde de reenkarnasyon inancı var.Diğer mitlerin,efsaneleri ve dini inançların birbirine benzemesinde
tüm Dünya'da gerçekleşen doğa olaylarıyla alakası olduğunu düşünüyorum.


Sizde bu olayın nasıl olabileceği ile ilgili fikirlerinizi yazın lütfen.

Konu Nana Buluku tarafından (16-12-2014 Saat 22:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 16-12-2014, 22:21
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Doğruysa mental domain in varlıgına emare olabilir.

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 16-12-2014, 22:35
Nana Buluku Nana Buluku isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 21 Oct 2014
Mesajlar: 1.030
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Doğruysa mental domain in varlıgına emare olabilir.
Bu 3000 vakadaki çalışmaların hepsi büyük bir titizlikle yürütüldü.Ayrıca 3000 çok büyük bir rakam.Araştırmalarda kesinlikle maddi çıkar yok.Hepsinin doğru olduğuna emin olabilirsin.Herkes istediği gibi yorumlayabilir bu olayları nasıl olduğu bilinmiyor.Verdiğim linkten bir kaç örnek oku istersen.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 21-04-2015, 21:14
Stepal Kepton Stepal Kepton isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jan 2015
Mesajlar: 279
Standart

İkinci bir hayatın varlığına kanıt olmadığına göre tek bir hayatımızın olduğunu kabul etmem gayet rasyonel bir hareket olur.
Reenkarne olduğunu belirten bazı insanlar var. Bu BBC gibi ciddi kanalların konuları da olmuşlardır. Bir şeyin gerçek olması için ispat yani veri yeterli değil midir? Peki önceki hayatını anlatan bu insanlar referansları dikkate alınırsa bu gerçekliği nasıl açıklayabiliriz?

İlk olarak farkına varmanız için bir şeyin o anda olması mevcudiyeti lazımdır. Ölümden sonrasının olmadığının farkına varamazsınız, çünkü farkına varmak için arada FARK olmalı ve sizin ölmeniz gerekir. Paradoks.

İnsan bir yıldız tozu ve evrendeki madde & enerji sentezi mevcut elementlerden oluşmuş ise, bu demektir ki insan insan olarak ölse de aslında yok OLMAZ. Bunu, "madde dönüşür yok olmaz" bilimsel kanununa dayanarak belirtiyorum. Peki henüz %100 beyin çözülememişken, bizi biz yapan şeyin ne olduğu bilinemezken, madem ki bilim ilk varlığın kökeninin bitkilerden geldiğini belirtirken, neden tekrar dönüşüm sağlayarak başka bir sen olarak dünyaya gelmeyesin? Toprakta harmanlanıp ota, oradan ete oradan insana dönüşmeyesin? İnsanlık bu yolla mutasyon ve evrim ile oluşmamışmıdır? Peki bu noktada bilimsel kanun ve veriler, teoriler ve kesinlikler bize insanlığın oluş biçimi hakkında bu kadar net bilgi aktarırken neden YOK OLMAK inancını benimsiyorsunuz?

Yok olmak rahatsız ediyor mu? eh biraz rahatsız edici bir duygu elbette. Fakat yok olmayacağıma inansam bile yok olacağım gerçeğini değiştiremem.
Yok olacağım gerçekliği neye dayanmakta tekrar soruyorum? Bilinmezlikte olan şeyi nasıl kesin olarak kabul ediyorsunuz? Bu gerçeklik hangi varlık, boyutta gerçekleşmiştir ki yok olacağız diyebiliyorsunuz?

Hayatın kendisinin bir anlamı veya amacı yok, bizim hayata kattığımız anlamlar var. Bu anlamlar değişken olabilir.
Biz neden hayata anlam katmalıyız ki? Bunu kim istemiş olabilir? Bir amacımız olsa ne olurdu mesela? Hayat nedir? Yenir mi içilir mi görünür mü? Kimdir nedir? Nasıl tarif edebiliriz hayatı?

Birey ve insanlık olarak öncelikle hayatta kalma amacımız var. Neden hayatta kalmaya çalışalım dersen, varlık yokluktan daha heyecanlı ve gizemli.
Varlık yokluktan da heyecanlı ise, yokluğu tatmış olmak mecburiyeti doğar. Yok iken yokluğu nasıl algıladınız? Yoklukta gizem yok mu? Yokluk neyin yokluğu idi ve varlık yokluk eş ise, bu yokluk neyin hangi varlığın yokluğu idi?

Aciz bir varlık olduğumuzu kabul ediyorum. Bu yüzden kurduğumuz amaçlar ve anlamlar da acizce. İki durum karşılıklı benzer olduğu için acizliği hissetmiyoruz.
Yaşadığımız dünya evrende hiçlik. Ama bizim için kocaman. İşte bu yüzden anlamlı.
Evren açısından anlamsız ama bizim açımızdan anlamlı.
Acizlik için sizden daha üstün bir sebep gereklidir. Bu üstün sebep nedir? Siz kimin karşısında aciz olduğunuzu düşünüyorsunuz? Gördünüz mü kendisini veya o şeyi? Ne ile kıyas yaptınız?

Gelecekteki insanlık tanrı boyutuna yaklaşacaktır. Tanrı nasıl sonsuzlukta sıkılmadan var olabiliyorsa o insanlar da her şeyi tatsalar ve sahip olsalar bile var olabilmek adına anlamlarını sürdüreceklerdir diye tahmin ediyorum.
Tanrının tam olarak boyutu nedir? Sonsuzlukta sıkılmadan var olan tanrının sonsuzluğunu kim yaratmıştır? Kendisi içinde dolaştığına göre sonsuz tanrıdan büyüktür.

Anlam ve amaç biraz soyut kavramlar, gerçeklik ise fazla mekanik. Bu yüzden insanlık gerçekliğe yaklaştıkça makineleşmeye başlayabilir diye düşündüm.
Makine veya yapay gerçeklik diyelim. Hemfikiriz o konuda. Peki tamamen duygulardan arınılan bir varlık olsa ne olur olmasa ne olur? Sonuç ne olacak tahmininiz var mı?

İçinizde ki Yaratıcıya sıkı tutunun! – Stepal Kepton
deistim.com
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 21-04-2015, 22:06
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Reenkarne olduğumuzu ben neden hatırlamıyorum öyleyse? ve insanların çoğunluğu hatırlamıyor. Öyleyse hatırlayanların hallüsinasyon yaşamış olmaları muhtemel.

Aslında atomlar çok uzun bir süre daha yaşayacak. Bu biraz beni tatmin ediyor. Hiçliğe karışmıcam.

Hissetiklerim ve düşündüklerim maddeyle bağlantılı olduğu için bu hislerim yokluğa karışacak. Yok olacağımı nereden biliyorum çünkü diğer insanların ölünce çürüdüklerini görüyorum. Beni ben yapan şey sadece bedenim. Öyleyse ben de çürüyüp gideceğim. Kanıt bu.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 21-04-2015, 22:31
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Kısaca ben hayattan ve gerçekleri bilmekten gayet memnunum.

Geçici de olsa mutluyum, geçici de olsa huzurluyum.

Öldükten sonra bir şeyler varsa bile sürpriz olur ve güzel olur.

Cehennemde yaşamak bile yokluktan daha cazip olabilir.

Varsa da üzülmeyebilirim yani
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 21-04-2015, 22:31
Aleph - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Aleph Aleph isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Mar 2015
Mesajlar: 1.598
Standart

Stepal Kepton´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İnsan bir yıldız tozu ve evrendeki madde & enerji sentezi mevcut elementlerden oluşmuş ise, bu demektir ki insan insan olarak ölse de aslında yok OLMAZ. Bunu, "madde dönüşür yok olmaz" bilimsel kanununa dayanarak belirtiyorum. Peki henüz %100 beyin çözülememişken, bizi biz yapan şeyin ne olduğu bilinemezken, madem ki bilim ilk varlığın kökeninin bitkilerden geldiğini belirtirken, neden tekrar dönüşüm sağlayarak başka bir sen olarak dünyaya gelmeyesin? Toprakta harmanlanıp ota, oradan ete oradan insana dönüşmeyesin? İnsanlık bu yolla mutasyon ve evrim ile oluşmamışmıdır? Peki bu noktada bilimsel kanun ve veriler, teoriler ve kesinlikler bize insanlığın oluş biçimi hakkında bu kadar net bilgi aktarırken neden YOK OLMAK inancını benimsiyorsunuz?
Stepal Kepton, bugün biz gerek termodinamiğin ikinci yasası ile gerekse de bir takım kozmolojik veriler ışığında evrenin bir son kullanım tarihi olduğunu biliyoruz. Evren her ne kadar genişliyor olsa da galaksilerde etkin olan kuvvet yerçekimi kuvveti bildiğiniz gibi. Aksi halde yıldız kümeleri oluşmaz, her bir yıldız evrenin farklı noktalarına dağılırdı. Karanlık madde ve karanlık enerji dışında kalan bilinen fiziksel madde evrenin yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturuyor ve bu madde düzensiz bir yapıya doğru sürekli form değiştiriyor. Yıldızların çekirdeğinde gerçekleşen füzyon tepkimesi ile madde daha düzensiz bir yapı olan ısıya dönüşüyor. Yıldız oluşumu ve yıldız patlaması evren içinde süreklilik arz eden oluşumlar ancak bunun ilanihaye böyle gitmeyeceğini biliyoruz. En sonunda hidrojen ve helyum kalmayacak, bütün madde ağır elementlere dönüşecek ve dolayısıyla yıldız oluşumunu başlatan fiziksel fenomen ortadan kalkmış olacak. Bunun sonucunda evrenin her noktasında değişen büyüklüklerde sayısız karadelikler oluşacak. Karadelikler bildiğiniz gibi Hawking ışıması yapar, yani atomaltı parçacık yayınlayarak kütlelerinden sürekli kaybeder ve en sonunda yok olurlar. Karadeliklerin ömrü yıldızlardan farklı olarak büyüklükleriyle doğru orantılıdır, dolayısıyla önce küçük karadelikler evapore olup uzaya dağılacak, daha sonra ise büyük olanlar. Bütün maddenin karadeliklere dönüşmesi ve tüm karadeliklerin buharlaşarak sonsuz geniş uzaya yayılmalarının kaba bir tahminle bir Googol (10^100) yıl sürecek.

Sözün hülasası, evet evrende bir recycling (geri dönüşüm) var, ama bu geri dönüşüm sonsuza kadar sürmeyecek. Geri dönüşüm tekrar sayısı sınırlı, bu doğada da böyledir. Dolayısıyla reankarnasyonu kabul etsek bile bu bizi bildiğimiz fiziksel evrende ölümsüz kılmıyor..

"Yaşama başkalarınca ve önceden verilmiş bir anlamı üstlenmek zor değil, zor olan ona kendince ve yeniden anlam verebilmektir." - Dücane Cündioğlu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 22-04-2015, 08:15
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

Stepal Kepton´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Reenkarne olduğunu belirten bazı insanlar var.
100%'u yalan.

bizi biz yapan şeyin ne olduğu bilinemezken,
Says who?


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 22-04-2015, 09:32
Stepal Kepton Stepal Kepton isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jan 2015
Mesajlar: 279
Standart

Aleph´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Stepal Kepton, bugün biz gerek termodinamiğin ikinci yasası ile gerekse de bir takım kozmolojik veriler ışığında evrenin bir son kullanım tarihi olduğunu biliyoruz. Evren her ne kadar genişliyor olsa da galaksilerde etkin olan kuvvet yerçekimi kuvveti bildiğiniz gibi. Aksi halde yıldız kümeleri oluşmaz, her bir yıldız evrenin farklı noktalarına dağılırdı. Karanlık madde ve karanlık enerji dışında kalan bilinen fiziksel madde evrenin yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturuyor ve bu madde düzensiz bir yapıya doğru sürekli form değiştiriyor. Yıldızların çekirdeğinde gerçekleşen füzyon tepkimesi ile madde daha düzensiz bir yapı olan ısıya dönüşüyor. Yıldız oluşumu ve yıldız patlaması evren içinde süreklilik arz eden oluşumlar ancak bunun ilanihaye böyle gitmeyeceğini biliyoruz. En sonunda hidrojen ve helyum kalmayacak, bütün madde ağır elementlere dönüşecek ve dolayısıyla yıldız oluşumunu başlatan fiziksel fenomen ortadan kalkmış olacak. Bunun sonucunda evrenin her noktasında değişen büyüklüklerde sayısız karadelikler oluşacak. Karadelikler bildiğiniz gibi Hawking ışıması yapar, yani atomaltı parçacık yayınlayarak kütlelerinden sürekli kaybeder ve en sonunda yok olurlar. Karadeliklerin ömrü yıldızlardan farklı olarak büyüklükleriyle doğru orantılıdır, dolayısıyla önce küçük karadelikler evapore olup uzaya dağılacak, daha sonra ise büyük olanlar. Bütün maddenin karadeliklere dönüşmesi ve tüm karadeliklerin buharlaşarak sonsuz geniş uzaya yayılmalarının kaba bir tahminle bir Googol (10^100) yıl sürecek.

Sözün hülasası, evet evrende bir recycling (geri dönüşüm) var, ama bu geri dönüşüm sonsuza kadar sürmeyecek. Geri dönüşüm tekrar sayısı sınırlı, bu doğada da böyledir. Dolayısıyla reankarnasyonu kabul etsek bile bu bizi bildiğimiz fiziksel evrende ölümsüz kılmıyor..
Merhaba Aleph.
YAzmış olduğun ve aktarmış olduğun bilgilerin tümü teoridir. Gerçekliği kesin olmayan ama elimizde ki verilerle ulaşılabilecek ihtimallerden bazılarıdır. Haliyle sizin anlatmış olduğunuz senaryoların alternatifleri de vardır. Sorunun belki de kaynağı burada. Herkesin aklına yatan bir var oluş / yok oluş senaryoları var.

Örnek;
Kara madde nedir? - Tam bilinmiyor.
Evren genişliyor mu? - Öyle olduğunu düşünüyoruz. Çünkü mesafeler genişliyor. Bu genişlemeyi başka türlü açıklayabilir miyiz? Neden olmasın. Belki de bir sabun köpüğünün içinde (misal) evren genişliyor iken aslında başka yerlerde daralmaya doğru gidiyordur.
Kara delik? - Ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Ölü yıldızların çöküşü diyebildiğimiz gibi NE OLDUĞUNU bilemediğimizden, yine bilinmeyen ama teorik olarak var olabilecek paralel bir evrene açılan kapı da olabilir.
Fiziksel evren, kara maddenin %4'ünü oluşturuyor diye kesin bilgi vermek imkansızdır çünkü bu bilgiye ulaşabilmek için evrenin KESİN olarak bir bitiş ve başlangıç noktaları oluşturulmalıdır.

Bunun gibi üstte aktardığınız tüm bilgiler teoridir. Bir nevi öngörü veya öyle olduğuna inandığımız tahminlerdir. Olma ihtimalleri olan seçeneklerdir ama öyle olmayabilir de... Bu da bir seçenektir.

Tek sorun bu bilgilerin kesin olmaması ama ona aklımıza yattığı için inanmamız. Bana mantıklı gelmiyor mesela aktardığınız ihtimaller. Ben başka bir senaryo yazabilirim bildiklerimiz doğrultusunda. Mesela sicim teorisi...

Reenkarnasyona bende inanmıyorum ama olmaması için bir sebepte göremiyorum. Madem dünya da halihazırda bir hayat var ve yaşam devam edebiliyor. Madem ki biz bu elementlerden oluştuk. Neden tekrar oluşmayalım? Belki bir hayvan belki bir ot. Sonuçta bu insan, dinlerde ki gibi pat diye olmadıysa bende burada bilimin işleyişi doğrultusunda yeniden vücut bulmanın imkansız olmadığını belirtiyorum. Çünkü bu süreç böyle işlemiş ve böyle yine işleyebilir çünkü gerekli her şey mevcut.

Bakın ben ne tanrı ne ruh gibi metafizik kavramlar kullanmıyorum. Sorun insanların yok olacağı fikrine kendini kaptırması. İyi ama inandığımız bilim bize yeniden bir şekilde hayatın parçası olacağımızı ve hatta zorlu belki de kolay bir süreç sonrası yeniden vücut bulacağımızı söyleyebilir.
Hayır toprak olunca hikaye biter diyen insan, ne evrimi ne bilimi kabul edebilir. Eğer yok olacaksak demek ki birilerinin izniyle gelmişiz demek daha mantıklı olur.

Benim fikirlerim bu. Bir arkadaş kesin yok diyor! Birisi yalan diyor birisi, beni ben yapan diyorum daha beynin tamamı çözülmemiş iken adeta o çözmüş gibi anlamsız mesajlar yazıyor! Hayır bu sizin inancınız lütfen karıştırmayın (onlara diyorum).

Reenkarnasyon olmayabilir bu da bir seçenek.

Eşkıya filiminde bir söz hatırladım:

Baran: Korkma sadece toprağa gideceksin... Sonra toprak olacaksın... Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin... Oradan özüne ulaşacaksın... Çiçeğin özüne bir arı konacak... Belki... belki o arı ben olacağım.

Sevgiler.

İçinizde ki Yaratıcıya sıkı tutunun! – Stepal Kepton
deistim.com
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 23-04-2015, 20:29
İlahimasal İlahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
Standart

saadettin teksoyun hatay civarında ,çok fazla olan bu olayla alakalı programlar yapmışdı.

pekde inanmammışdım,,halende o durumdayım.

aslında teistlerin cennet,ahiret masallarından farkı yok..
bilimsel tarafı nedir bilemem ama bu olaylardada bazı bireylerin anlatımları ile canlılık kazandırılmaya çalışılıyor bu konuya...ha muhammedin miracı,ha x kişisinin geri dönme hikayeleri...

saadetin teksoy sonraları cin di periydi, adamın psikolojisi bozuldu,yada o konulardan el çektirildi...şimdi yok


yalnız hiç unutmuyorum ,tavuğa av tüfeğinile saçma mermisi atıldı,hayvanın kanatları havada uçuşmuşdu ,gövdesinde hiç bir darbe yokdu...

vardır bir izzahı.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Karma ve Reenkarnasyon: Derinlemesine inceleme 1 anthemoessa Dünya Dinleri 10 18-12-2013 00:04
Reenkarnasyon bilimsel midir , dinsel midir? multima İslam 15 25-10-2012 06:34

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:07 .