Eternal Sunshine of the Spotless Mind filminde işlenen "hafızanın belli kısımlarının silinebilmesi" konusu, korku hafızaları için gerçeğe dönüşeceğe benziyor.
Hiç hatırlamak istemediğiniz ancak bir türlü hafızadan silemediğiniz anılarınız var mı? Bu tür anılar birçoğumuz için ufak meselelerse de, vahim deneyimler yaşamış kişilerde, travma sonrası stres bozukluğu şeklinde ciddi boyutlara bürünebiliyorlar. Geçen hafta Nature dergisinde yayınlanan bir
araştırma, bu tür bozukluklarin tedavisinde önemli bir adımı müjdeledi. Son araştırmalar, korku hafızasının önce yeniden canlandırılıp sonra söndürülmesi yöntemiyle tamamen silinebileceğini gösterdi.
Deprem gibi felaketlerle karşılaşan veya
polis işkencesi gibi sosyal travmalara maruz kalan yaşayan kişilerde, travma anını hatırlatan -dar mekana sıkışma ya da polis telsiz sesi gibi- sinyallere karşı güçlü bir korku tepkisi oluşabiliyor. Bu korku hafızasını silmek için kullanılan tedavi yöntemi, kişiyi sürekli olarak korku uyandıran sinyale maruz bırakmak, bu yolla tepkiyi söndürmek şeklinde. Ancak söndürme işlemi, hafızayı tamamen silmemekte, dolayısıyla korku tepkisi zamanla yeniden ortaya çıkabilmekte.
Fare ve sıçanlarla yapılan deneyler, korku hafızasını tamamen silmenin mümkün olduğunu gösterdi. Bu deneylerde sinirbilimcilerin keşfettikleri önemli bir kuraldan faydalanılıyor: Bir vakanın tekrarlanmasıyla, ilgili anının hafızada yeniden canlandığı süreçte, anının hafızadaki yeri bir süreliğine değiştirilebilir hale geliyor. Yani anılar canlandığı sırada anının hafızadaki biçimiyle oynayıp, bu anıyı yeniden kaydetmek mümkün. Tıpkı bilgisayarlardaki gibi.
Kemirgenlerle yapılan deneylerde, farelere önce bir koku ile
elektrik şoku verilerek, korku tepkisi yerleştiriliyor. Yani fare, sırf kokuyu duyduğunda tepki veriyor. Ardından farelere koku ve şok tekrar veriliyor, yani anı çağrılıyor. Anı, çağrıldığı durumda değiştirilebilir hale de geliyor. Farelere işte bu anda hafıza oluşumunu önleyen özel bir
ilaç tatbik ediliyor. Bu koşullarda farelerin hafızasından anı siliniyor. Koku, korku tepkisini artık doğurmuyor.
Bu deney etkili olsa da, kullanılan ilaçların zehirli etkilerinden dolayı insanlarda kullanımı mümkün olmuyordu.
New York Üniversitesi'nden Elizabeth Phelps laboratuvarı ise, fare deneyinde görülen etkiyi, insan tedavilerinde kullanılan 'söndürme' yöntemiyle birleştirmeyi denediler. Bilimciler, insan deneklere mavi ışıklı bir sinyal eşliğinde hafif elektrik şoku verdiler. Böylece deneklerde mavi işarete karşı korku hafızasının oluşması sağlandı. Deneklerin korku tepkisi, terlemeyle birlikte deri geçirgenliğinde artış üzerinden ölçüldü. Daha sonra bir denek grubuna klasik hafıza söndürme işlemi uygulandı; yani şok vermeden üst üste mavi işaret gösterildi. Böylece bu grup deneklerde o an için korku tepkisi ortadan kalktı. Ancak ertesi gün denenen bu kişilerde korku tepkisi kendiliğinden yeniden canlandı.
Araştırmacılar, ikinci bir gruba ise biraz farklı bir tedavi uyguladılar. Korku tepkisi bir kez yerleştikten sonra, söndürme işlemine geçmeden önce, işaretle şoku bir arada vererek korku anısının tam canlanmasını sağladılar. Bundan kısa süre sonra da klasik söndürme işlemine giriştiler. Bu kişilerde korku hafızası, o gün için azalmakla kalmadı, tamamen silindi. Ertesi gün, hatta bir yıl sonra denenen bu kişiler, mavi ışığa karşı hiçbir korku tepkisi vermediler.
Elbette bu deneyin sonuçlarının travma sonrası stres bozukluğu vakalarına doğrudan uygulanıp uygulanamayacağı henüz şüpheli. Nitekim şokun düzeyi ve tepki sendromları arasında ciddi farklar var. Yine de bu çalışma, bu vakalarda tedavi imkanlarının ilaca ihtiyaç duyulmadan daha da geliştirilebileceğini müjdeliyor. Aynı zamanda beyinde algı ve hafıza oluşum mekanizmalarının anlaşılmasının, insan ruh sağlığını şu anda hayal edilmesi güç düzeylere çıkarabileceğine de işaret ediyor.
(soL - Haber Merkezi)