Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Özgür Düşünce Platformu

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 22-06-2021, 17:54
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.066
Standart İnançsız Damgası Ve İnançsızlık Stigmatası

İnançsız Damgası

Bitmeyen tartışma; İnançsız damgalaması...




İnançsız ve inançsızlık kavramı ve inanmayan kavramı toplumsal damgalama (stigmata) (işaretleme) ve toplumsal ayrımcılığa dair bir kavramdır. Yargılayıcı bir kavramdır. İnancı; güç, tekel ve tek gerçek olarak dayatır ve durumu da böyle sanır ve ele alır. Buna dair bir ön yanılgı ve otoriteden destek ve güç alır/görür. Ortaçağ karanlığında akıl hastalığına, deliliğe ve cadılığa yapılan kadar belirli ve nahoş bir stigma (damgalama) ve ayrımcılıktır. Bununla savaşılmalıdır.

Eğer tanrı kavramını özgürce sorgulayıp bundan ayrılamlandı iseniz (Dinsel Tanrısal düşünceye sahip ya da üye olma olmama anlamında belirtilen) İnançsız damgası ve etiketi size herhangi tartışma da sunulursa bunu hemen açıkça reddedin! bunu karşı taraf bildirin! Bu etiketi sahibine geri verin ve ifadeye çeki düzen vermeksizin bunu tartışmayın ya da önce bunun yanlış olacağını anlatın çünkü diğer durumda baştan eristik bir tartışma içinde kendinizi bulacaksınız.

Neden?

Asimetrik bir zemindir ve eriştik (kayıplı, karşı tarafın sizi anlamayacağı , empatiden bağsız olduğu ve kendi içinde/ölçütünde hep haklı çıkacağı) bir tartışmaya sizi götürür. Zemin yanlıştır.

Düşünce özgürlüğü kapsamında durum şudur.

A- Tarının varolduğunu düşünenler.
B- Tanrının varolmadığını düşünenler.
C- Bunu bilemeyiz bilmiyoruz diyenler ya da bununla ilgilenmeyenler ve diğerleri

İnanç ve vicdan özgürlüğü kapsamında durum şudur.

A- Tanrının varlığına inananlar.
B- Tanrının yokluğuna ve olmadığına inananlar.
C- Bunu bilenemez olduğuna inanan ya da bununla ilgilenmeyenler ve diğerleri

Yani kişinin kendi inanç ve vicdan durumu var. Kendi düşünce durumu var. Senin benimsemeni benimsemek zorunda değil. Toplumun genel kabullerine de uymak zorunda da değil. Bunu yapmıyor diye ona inançsız diyememelisin ve diyemezsin de.

Birinin size Budizm'e inanmıyor diye inançsız dediğini düşünün!

İnançsız berbat bir yakıştırmadır. Bunu diyene iade edin ve reddedin ve bu tutumu düzeltene kadar aksini tartışmayın, bu kişiyle de tartışmayın ve önce verili zemini ifadeyi gözden geçirmesini kendini kontrol etmesini isteyin.

İki örnekle açıklayacağım. Uzun yıllar internet grupları ve formlarında bunu tartıştım.

"Babam ateist, ben inançsız birinin merhametli ve vicdanlı olabileceğine hiç inanmıyorum"
Öykü Gürman

İnanç başka kavram, ateizm başka kavramdır. Bu ikisi birbirine -bana göre ise- bağsızdır. Fark şöyle. Örneğin inanç gökkuşağı demekse ateizm armut demektir.

Yeryüzünün en talihsiz açıklamalarından biri. Buradan bakınca ya bu kişi bir çarşaf içinde Arap çöllerinde doğmayı hakediyordu ya da daha muhafazakar bir tabanda toplumsal özgürlükleri kısıtlanmış olarak eminim varolmayı ve bu ifadeyi düzenleyene ve bir tekzip yayınlayana kadar hala ediyor.

Geçenlerde bu gönderiyi duvarımda gördüm. Bir facebook grubunda paylaşılmıştı. Bunları kişisel bir empatiyle yazıyorum çünkü çocuklarım var. Bu ifadenin (saldırının) kendi alçakça ve ahlaksız.

İnançsız ne demek?
non-teist nedir? kime denir?
a-teist nedir?

Bunları kısaca anlatarak başlayayım.

non-teist nedir?

Öncelikle elimizde teizm (tanrıcılık/dindarlık) ve monoteizm (tektanrıcılık) gibi kavramlar var. İngilizce non kavramı; dışında, ilgisiz, bağsız anlamındadır. Yani Tanrıcılık fikrinin dışında kalanlar bununla ilgisizler non-teist olarak kapsanır. Örneğin baskın bir düşünce akımı edebiyat akımı düşünelim. Bununla ilgilenmeyebilirim ve kendi yolum olabilir. Ona göre non'um, konunun dışıyım. Bunun gibi.

Tanrıyla, tanrıcılıkla diğerlerinin anladığı gibi ilgilenmeyen ya da tanrı fikrini tıpkı diğerleri gibi benimsemeyen ve bu kapsamın dışında kalan kendi özgür ya da farklı fikirleri olan genel gruba "non-teist" ler denir.

non-teist dendiğinde bu "agnostik", "deist", "panteist", "ateist" hatta bir "Budist"i ve "Paganist"i ve "Şamanist"i uzayan vb ni içerebilir çünkü bunların hiçbiri bilindik anlamda yerel bir tanrıya, kişisel bir tanrıya anlam yüklemiyor ve dahası senin bireysel tanrına ve dinine inanmıyor olabilir. Bir dindar Einstein'in rahip örneği hepsini kabaca ateist olarak sınıflar ve çok kabaca kategorize eder.

Kabaca toplum ya da dindar ve teist olan tarafından bunların çoğu a-teist olarak ele alınır. Kabaca inançsız ve öteki olarak damgalanır. Bu koca bir yanlış (hata) yanılsama ama kişini kendi balonu ve yanılsamasıdır.

Yani Öykü Gürman kadar düşünebilen, algılayabilen ve onun kadar dünyadan haberi olan birinin yanılsamasına göre toplumunun verili kabul ve Tanrılarına inanmayan Sokrates ve Parmenides, Hypatia, Einstein vb. inançsız ve vicdansızdır yani ateisttir. Bu kişiler muhtemelen merhametsiz ve bencildir.

Sokrates dahil evet çünkü toplumunun tanrılarına inanmadığı ,bunları sorgulayıp eleştirdiği için yargılanıp öldürülmüştür ve evet Öykü Gürman kafası ve genellemesine göre Sokrates ateist merhametsiz ve vicdansız olabilir.

Dinler ve Tanrı düşüncesi genel de inanç kavramı adı altında ele alınır. Bu genelin bir tahakkümüdür ve bizce yanlış bilgi tahakkümdür. Bu daha önceden dayatılmış bir dezenformasyon zeminidir. Bu bir bilgi zemini değil.

Bize göre din ve tanrı anlayışları toplumsal geleneksel-göreneksel bir kabuldur ve verili bilgi zeminidir, adeta kültür, gelenek görenek benzeri bir yapıdır. Yani bunun ahlakla, inançla, vicdanla bize göre hiç bir bağı yoktur ve olamaz da. Bir ahlak sisteminin ya da merhametin ya da vicdanın tek bir ölçütü tek bir herhangi din ya da anlayış olabilir mi? Kaldı ki modern toplumlarda ahlakın ölçütünü zaten toplumsal ortak yasalar ve ortak uyulan bir kurallar dizgesi ve toplum vicdanı belirleyecektir.

Etik (ahlak) asıl felsefenin konusudur. Vicdan ve merhamet... Bu dinlerin tekelinde değildir ya da tanrıya inandığını varsayan ya da herhangi dine mensup olduğunu söyleyen kişiler ne merhamet ve ne de vicdanı diğerinden daha iyi bildiğini ya da bu anlamda daha üstün bir duygu taşıyacağını iddia edemez ve etmemelidir. Bunlar talihsiz ve kendini bilmez, çocukça açıklamalardır.

İkincisi non'a dönelim. Diyelim futbola ilgilenmiyorum. Bana futbol'a inançsız diyebilir misin? Sanırım diyemezsin. Futbolla ilgilenmiyorum diye spor ve egzersiz bilincim olmadığını dayatabilir misin?

Bunların yaptıkları tam da budur.

Din ve Tanrı düşüncesiyle ilgilenmemek bize göre böyledir. Kişiler bunlara büyük anlamlar yüklüyor diye tersi değil. Tam aksine Parmenides vb. örneğindeki gibi kişi Varlığı derin bir akıl ve düşünce ve sorgulama süzgecinden geçirerek bu fikire ve kanıya ermiş olabilir. Einstein örneğindeki gibi; ne olduğunu kendim anlamadığım ve bir tanrı olup olmadığına karar veremediğim ve bunu çözemediğim için orta da çekimser duruyorum demek ne büyük dürüstlük ama bunu göremiyorlar.

Tam aksine kişinin -subjektif- inanç ve tutum diye iddia ettiği ve dayattığı bağlam bu gerçekleri geçersiz kılmayacak.

Herkesin örgütlü bir düşünce, eylem, kabul ya da inanç zemini ve sistemi olabilir. Kaldı ki hukuk devletlerinde yaşıyoruz ve yasalarımız bizi sınırlayıp ne yapmamız gerekeceğini söyler. Yasaya saygılı ve yasa bilinci olan ve herkesin eşit-ortak haklarına duyarlı saygılı-erdemli bir yurttaş olmak. Bu kamusal hukuk ve vicdanda bu anlamda en üstün ödev ve anlayış olmalıdır. Yasalar uygun değilse yasaları geliştirmek mesela. Herkese ortak uygulanan yasaların olduğu ve ortak/birlikte yasa koyulan demokratik bir yasamanın olduğu bir toplumda dinsel şeriatin, yasaların ve uygulamaların kanun koyucu vicdan dayatıcı olmasına gerek var mı? Birey yada toplum vicdanını bunun temsil etmesine gerek var mı? Sanırım Öykü Gürman gibilere göre var.

Eğer sözde kişisel inanır olmak; birine merhametsiz deme ve onu küçümseme ve büyük bir bencillikle inançsız gibi yakıştırmaları diğerlerine kolayca yapma hakkına böylesi geçit veriyorsa kişilerin kendini sınaması ve değerlendirmesini rica edeceğim.

a-teist nedir?

A-Teist kavramı genelde anti, karşıt, ve zıt olmaktan ileri gelir ve bazılarımız kendini böyle tanımlar. Özelikle mevcut bilimsel zemini ve evrim kuramı vb. yapıları öğrenerek dinden ve tanrı düşüncesinden vazgeçen, soğuyan-uzaklaşan arkadaşlarımız.

non-teistler olarak tamamımız böyle değiliz. Bunu anlatmayı deniyoruz.

...

Biz bazılarımız da bu zemini yani ateizm deneni de tıpkı dindarlık ve teizm gibi felsefi olarak henüz yetersiz hatta kısmen çelişik buluyor bile olabiliriz ya da kendi içimizde farklarımız da olabilir.

Mesela bana göre varlık başlayamaz. Bir evrenin başlaması ve tekilliği söylencesine ve bir evrim kuramı yapılandırmaya ihtiyaç yoktur. Varlığın yoktan gelemeyeceğini görmek ve anlamak başlıbaşına bir oluşmanın ve başlangıcın reddini getirir ve buradan bu durumda ontolojik olarak bir tanrı öne sürülemeyeceğini açıkça görürüz. Yani tanrıyı bir bilgi sorunu olarak görür ve aşarız.

Yani bu arkadaşlar bize inançsız yakıştırması yapmasınlar bu saçmasapandır. Kendilerinin b-ilgisizliğidir ve bize göre onların gerçeklere ilgisizliğidir ( kayıtsızlığıdır.) Bana göre onlar henüz gerçeğe ilgisiz ve kayıtsız bu anlamda yeterli inanç taşımıyorlar. Tanrısal bir kabul zeminiyle -bir şeye- inanç öne sürülemez. İnandığını söylediğin hayali öznenin varlığı sorgulanmadı bile. Bunlar çocukça...

İnançsız demek şu demektir ya da şunu dayatıyor değil mi?
Tanrı var da siz inanmıyorsunuz, bunu , kabul etmiyorsunuz ve gerçeği inkar ediyorsunuz?
Böyle bir şey mümkün mü?

Ben dönüp o kişiye sen inançsızsın derim çünkü bana göre varolmayan, hayali olan bir şeyin varlığını kabul edip, sözde buna inandığını söyleyip bunu bana dayatarak ne yapmaya çalışıyorsun?

Senin inandığın herşeye ben inanmak zorunda mıyım? Buna diğerleri de inanmak zorunda mı? Bir senin gerçeklerin mi doğru! Toplumun %80 i kabul ediyor diye büyük çoğunluğu ve gücü arkana alıp bana ahlak, merhamet ve vicdan buyuramazsın sen, bu yaptığın çocukça ve büyü lütfen! derim ve demeliyim.

Hayır, peki. Sen de yokluğuna inanmıyorsun desem ve sen buna inançsızsın desem. Bunu desem hoş ve uygun olur mu?

Tam aksine bence toplumsal tanrı kabulünü, verili zemini sorgulamaksızın, bunu düşünce eleğinden gerçekten reddi (zıttı) ile dengeli bir şekilde gözden geçirmeksizin inanan kişi, çocukça ve subjektif (yani kişisel, seçimli) özel bir alanı genelgeçer diye diğerlerine ve topluma dayatıyor. Yüzde X in fikirleri ve desteği seni ve fikirlerini güçlü yapmaz. Gerçekler güçlüdür.

Bakın, inanç subjektif bir tutum, seçim ve subjektif bir alandır. Bize göre bu kişi gerçeği araştırmaktan kendini alıkoyarak inançtan vazgeçemiyor ve gerçeği görmüyor yani gerçeğe/objektife kayıtsız kalıyor ve üste kendi kişisel (subjektif) duygularını genelgeçer objektif vicdan diye herkese dayatıyor. Bu çocukça..

Yani ona göre sadece tanrıya inandığını söyleyenler vicdan ve merhamet duygusu taşıyabilir.

Bize göre bu kişiler henüz bilgisiz-toy, kişisel bir gerçek araştırmasından geçmemiş, varlığı üzerine içten derin gerçek bir düşünce süreci henüz sürdürmemiş kişilerdir.

Tanrıya inandığı varsayılan kişiye;
Tanrının yokluğu ve olmayışı inkar ediliyor desem uygun mu?
Tanrının olmayışına ve yokluğuna inanmayan desem uygun mu?

Eğer böyle bakıyor ve kategorize ediyor olacak olsaydım bana göre de araştırmadan kör biçimde tanrıyı kabul eden ve buna inanan kimse gerçeklere inanmayan inançsızlar olacaktır hatta yanlış bir merhamet ve vicdan tabanını dayatan/savunan asıl merhametsiz ve vicdansızlar olacaktır.

Ben de kişiyi gerçeklere inançsızlık ve kayıtsızlıkla eleştirebilirim.
Vicdanın ne olduğunu bilmeden başkalarına öğretmeye kalkmak ve bunu genel toplumsal kabul ve dinsel otoriteden güç alarak yapmak pek hoş bir tavır gibi görmüyor.

Özgürlükler haklar ve hukuktan sözediyoruz. Verilen ifade bir kere anayasal haklar, din, vicdan, düşünce özgürlüğüne açık bir saldırıdır. Bana göre uygun yorum da suçtur bile. Ayrımcılık ve nefret söylemidir. Kaldı ki ziyadesiyle yakışıksızdır. Yani bir kişinin toplumunun din ve tanrısını kabul etmemesi merhametin ölçütü olabilir mi?

Kimsenin vicdanını kimse belirleyemez. Bu çok talihsiz bir açıklamadır. Cahilcedir.

Eğer dindar ve teistseniz inkarcı inançsız gibi bana göre neredeyse bir töhmet ve saldırı içeren bu açıklamalar ve yakıştırmalara son verin. Kimse kimsenin, duygu, düşünce inanç sistemini belirleyemez, buna özgürlük diyoruz.

Kişisel inançlar.

Tersine inanmakta bir inanç. Tanrının olmadığına inanmakta bir inanç. Anladınız mı?

İzlanda da tüm dinlerin akıl hastalığı ilan edildiğini biliyor musunuz?

Öykü Gürman' göre İzlanda da hiç merhametli ve vicdanlı baba olmalıdır.

[URL unfurl="true"]https://ozgur-ontoloji-episteme.blogspot.com/2020/08/bos-birakilmis-alan14.html[/URL]

'Öykü Gürman'a ve onun şahsında gelecekte bunu demeyi düşünen herkese'

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 22-06-2021, 19:58
copernicus copernicus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 29 May 2021
Mesajlar: 109
Standart

Keşke Aynştayn üzerinden örneklemlendirmeseydiniz. Aynştayn bilim adamıdır. Bugünün bilminde ateist olduğunu söylerdi. Kitapların dizilişinde bir sıra mıra yok hülasa...
Turan Dursun süpürge ile çok güzel anlatmış. Keşke Aynştayn da onu tanısaydı...
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 22-06-2021, 20:46
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.066
Standart

copernicus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Keşke Aynştayn üzerinden örneklemlendirmeseydiniz. Aynştayn bilim adamıdır. Bugünün bilminde ateist olduğunu söylerdi. Kitapların dizilişinde bir sıra mıra yok hülasa...
Turan Dursun süpürge ile çok güzel anlatmış. Keşke Aynştayn da onu tanısaydı...
Sevimli güzel bir yüzü var ve dindarlar dahil çoğu seviyor, oldukça saygı görüyor ve dindara ya da empatiye dönük bir yazım.

Kaldı ki çoğu buna benzer ifadeleri olduğunu da bilmiyor

Bir de bir stigma olarak inançsızlığın anlanmasını önemli buluyorum bu savunma hattını geri alır.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 22-06-2021, 20:59
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Einstein ya da Karl Marx'ın söylediği sözler üzerinden felsefe yapılmaya çalışılması bana 'anlamsız' geliyor.
21. yüzyılda yaşayan bizlerin, 20. yüzyıl veya öncesinde yaşamış kişilerin söylemlerini bir 'tabu' gibi görmesi saçmadır.
Geçmişteki insanlar, geçmişte kaldı. Artık yeni bir şeyler söylemek lazım veya yeni şeyler söyleyenlerden bahsetmek lazım.
Mesela bugünün modern Dünya'sında, kapitalizmin merkezinde yaşayan bir felsefe profesörü, insanların tamamen kısırlaştırılmasını, hatta intiharı savunuyor. Bakınız;
https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=42697
Ya da Zizek gibi bir filozof, ''sevgi kötülüktür'' gibi laflar ederek, bir anlamda mizantropist bir duruş sergiliyor.
Yani 21. yüzyıl düşünürleri, hakikaten 20. yüzyıl düşünürlerinden çok farklılar. Bu bağlamda, insana dair yapılan tüm tartışmaları düşünmek, analiz etmek lazım ya da böyle yapmak mı lazım, asıl mesele bu.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 22-06-2021, 21:09
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

Senin bu kuyruk acın nerden bi anlayabilsek.

Ortodoks felsefede Marks referansdır.
Onu aşmakdan ya da heretik bi felsefeden bahsetmeye çalışıyorsan,

Lan oğlum
Sen on senedir soyutlama nedir neden yapılır
Anlama istidatı gösteremedin

Bırak aşmayı herhangi bir kitabını okuyamazsın anlayamazsın kritiğini yapamazsın

Git kumda oyna
Teoloji malumatfuruşluğuna benzemez bu işler
19 yy düşünce metodolojisinden 5000 yıl geridesin
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 22-06-2021, 21:18
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Khaos´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Senin bu kuyruk acın nerden bi anlayabilsek.

Ortodoks felsefede Marks referansdır.
Onu aşmakdan ya da heretik bi felsefeden bahsetmeye çalışıyorsan,

Lan oğlum
Sen on senedir soyutlama nedir neden yapılır
Anlama istidatı gösteremedin

Bırak aşmayı herhangi bir kitabını okuyamazsın anlayamazsın kritiğini yapamazsın

Git kumda oyna
Teoloji malumatfuruşluğuna benzemez bu işler
19 yy düşünce metodolojisinden 5000 yıl geridesin
Günümüzde yaşananları, günümüz insanının anlaması zor biraz. Gelecekteki insanlar, bizim yaşadıklarımızı daha iyi anlayacaklar.
Sen bu yaşantının içinde kaybolmuşsun sevgili khaos. Kaybolmuşsun, çünkü arkaik/köhne söylemlerin/kitapların etkisindesin.

Geçen yüzyılda din ve ideoloji karşıtlığı vardı ve bu konular her yönüyle yazıldı/çizildi.

Bu yüzyılda insan karşıtlığı doğdu ve gelişiyor bu çocuk. Bu yüzyıl ve sonrasında insan karşıtlığı tartışılacak, insan tartışılacak.

Sen taaaa Marks'ta takılı kalmışsın, canım benim.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 22-06-2021, 21:46
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

Canım benim

Benim marks'da takılıp kaldığum iddiası bu forumda bikaç kez dile getirildi.

Dile getirenlerin ortak özellikleri;
Ortodoks felsefe bilmezler
Özgün bir problematik geliştiremez ve problematik üzerinden kendi düşünce sistemlerini ifade edemezler
Çok kaba düzeyde bile felsege tarihçiliği yapamazlar
Felsefenin faydalanabileceği diğer disiplinlerin ne olabileceğine dair perspektifleri yoktur
Marks'ı da marksizm'i de bilmedikleri için benim hem ortodoks felsefe ile hem de marks ve marksistlerle esasdan farkımı zaten bilemezler

Ben size çalışma programı vermiştim
Önce dil nedir
Dilin analitik yapısının dülünce gücü üzerindeki etki nedir bunlar üzerine düşünün

Ama beceremezsiniz
Neo-liboşluk yapmakla olmaz bu işler
Sana diyorum ki
Bırak eleştirip aşmayı, anlayamazsın bile sen marksı. Seni aşar

20.yy felsefesinde insan tartışıldı zaten
Ama senin gibi fındık beyinliler için ekonomik-politik zeminden izole edilerek yapıldı bu iş.
Ve senin gibilere de özne temelli felsefe diye ambalajlandı bu yeni tip idealizm
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 23-06-2021, 05:26
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

İnançlar sosyal-ekonomik-kültürel sistemlerdir. Kendi toplumlarını-taraftarlarını yeniden üretmek için sosyal-kültürel araçları vardır.
Dine-tanrıya inanmanın kökeni %100'e yakın oranda sosyal-kültürel şartlandırmaya dayanır. Şartlandırma sırasında geriye ket vurma yöntemi ile düşman bir 'öteki' tarifi yapılır, inanç çeşitli vaadlerle/cezalarla pekiştirilir, böylece inançlı kişi sistemden çıktığında başına ne geleceğini bilir.

İnanmayanların büyük kısmı bu inançları dikkate (kale) alarak argüman geliştirirler. Örneğin dindeki anlatının tutarsızlıklarını, yanlışlığını, saçmalığını öne sürer, inananlarla tartışır.

Sosyal bilimlerde inanç zemini üzerinde yapılan tartışmalar teoloji (ilahiyat) başlığında ele alınır. Teoloji ise tamamen inancın konu edildiği, din-tanrı gibi ön kabulleri olan bir disiplindir.

Sevgili Khaos birkaç kez değinmişti. İnançsızların teoloji düzlemine çekilmemeyi, girmemeyi öğrenmesi gerek.
'Kutsal' kitaplarda çelişki olmasaydı inanacak mıydık? Din-tanrı söylemlerinde itiraz ettiğimiz tam olarak nedir?

Pamuk prenses masalını bir kez okuduk, dinledik veya seyrettik, sonra attık bir kenara. Tekrar tekrar üzerinde konuştuk mu? Hakkında kitaplar, makaleler, övgüler, reddiyeler yazdık mı? Yapsaydık ederinden fazla değer vermiş olmaz mıydık? Yapsaydık ne işe yarardı?

--/--

Sosyal bilimlerle ilgili okuduğum Türkçe akademik kitaplar bende hayal kırıklığı yarattı. Türkiye'deki sosyologlar ırkçılığı, dinciliği, milliyetçiliği bilimsel yöntemlerle inceliyorlar, notlarını alıp kenara çekiliyorlar. Ortaya örneğin, Türkiye toplumunun %30'u ırkçı, %40'ı dinci filan diye bir rapor çıkıyor. Bunun sonuçlarına, öncülüne dair bir araştırma yapmıyorlar. Din-inanç-ırkçılık-milliyetçilik nasıl yeniden üretilir diye bir kitap-araştırma bulamadım, ki akademisyen arkadaşlardan tüm Türkiye üniversitelerinin database'inden arattım.

Bir sistemin, kendisini devam ettirecek insanları yeniden üretmesi önemli bir konudur. Bir sistemin sürekli şiddet, adaletsizlik üretmesi önemli bir konudur. Bu üretimi yapabilmesi için altyapıyı hazırlaması gerekir. Kapitalist altyapı bu ortamı eksiksiz sağlar.

Uzun konu ve bu başlığın konusu dışında.

--/--

Din-inanç sistemlerine kendisini yeniden üreten sosyal-ekonomik-kültürel sistemlerdir demiştik. İnançlı kişilerin inançlarıya tek tek ilgilenmek, sivrisineklerle tek tek mücadele etmeye benzer. Siz birini-ikisini-beşini-onbeşini yakalarsınız, bu sırada biraz ötedeki bataklıkta aynı sürede onbeşbin tane üretilmiştir. Kapitalizm işte bu bataklıktır. Önce bataklık (kapitalizm) kurutulmalı.

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 23-06-2021, 11:37
copernicus copernicus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 29 May 2021
Mesajlar: 109
Standart

Arkadaşlar böyle bir komedi olabilir mi?


Şöyle ki,


-Babam benim inaçsızlığım yüzünden annemin mezarında rahat uyumadığını iddia ediyor.


-Kendisi faiz yer. Namaz kılmayı doğru düzgün bilmez. Arapça olan kitabın Türkçesini(mealini-tefsirini) daha alıp okumuşluğu yoktur. Yatar kalkar spor yapar ama bana göre nizami değil. Hülasa, öğrenmemektede keçi inadındadır.



-Hal böyle iken, inançsızlığımı kendime saklamam gerekiyormuş. Düşünce ve ifade hürriyetimi ve düşüncemi yayma hakkımı gaspa yelteniyor. Öte yandan, kendisi ise bana uyduruk bir arapça konuşan "tanrı" yı açıktan her an sesli sesli çaktırmadan dayıyor, tebliğ ediyor. Tıpkı diğer insanların yaptığı gibi, çocuklara, bebelere zorla dayadıkları gibi. "Dinde zorlama yokmuş" yerseniz.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 23-06-2021, 16:48
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.066
Standart

Şüpheci Dinsiz´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
düzlemine çekilmemeyi, girmemeyi öğrenmesi gerek.
'Kutsal' kitaplarda çelişki olmasaydı inanacak mıydık? Din-tanrı söylemlerinde itiraz ettiğimiz tam olarak nedir?.
Turan Dursun Kuran'a reddiye yazmamalıydı ve din afyondur deyip marksistlerle ve diğerleriyle birleşmeli ya da işine ve yaşamına bakmalı ve şarap içip gününü gün etmeli ve teologların bu safa katılmalarını bekleyip öylece sıkıca kendi safında durmalıydı.
Kendini feda etmemeliydi.
İşin ilginci, iyi bir tahlil de bu haklı söylem bile olabilir.

Başlığım teolojik zeminine direkt girmiyor bir tür empati ya da savunma tabanı içeriyor

Facebook grupları ya da forumlarda bir çok dindarla karşılaştım, bir çok tuzak ya da eristik zemin var. Bu onlardan biri ..

Bu yazı Öykü Gürman'ın o sözüne medya da rastlayıp, kendi çocuklarının anne ve çevre doldurması ve propagandasıyla bir gün toplumsal alanda bunun benzerini söyleyip söylemeyeceği çıkmazında ve düşüncesinde yazıldı.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:02 .