Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #71  
Alt 28-07-2018, 01:02
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

Velehebe:
"Kuran anayasa olarak alınabilir. Detayları da hadisler, mezhepler falan belirler. Her ülkedeki şeriat aynı olmasa bile belli ortaklıklar barındıracaktır. Detaylarda farklılık olmasında sorun görmüyorum. Hadis ve mezheplerin dışına çıkmadan o çerçevede kalarak kurallar belirlenebilir.

Başka ülkeye gidemeyenler de olabilir. Onlar mevcut ülkede şeriatın gelmesini istiyordur. En azından dil farklı oluyor yabancı ülkelerde. Bilinmeyen şeylere yabancılık çekilebilir. "


- Kuran anayasa olarak alınamaz.


Demokratik ülkelerin anayasa Evrensel insan hakları beyannamesi, veya buna benzer kısa, basit, anlaşılır bir metindir.


Kuran tartışmaya açık bir kitaptır.


Bir de şu var. orta çağda bu dediğiniz bir nevi dolaylı olarak yapılıyordu. İlke dönemlerinde, Osmanlı hükümdarının yanında mutlaka bir dede, bir ermiş, Kuran'ı ve şeriat yasasını çok iyi anlayan danışmanları olurdu.


Tabi ki günümüzde olamaz. Çünkü güvene dayalı ve o dönemin gerçeğine dayalı bir ilişki idi. Ben o dönemde yaşasaydım, şeriat yasasına itiraz etmezdim.
Alıntı ile Cevapla
  #72  
Alt 28-07-2018, 01:09
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

Velehabe:

"Şeriat Kuran ve sünneti referans alır. Sonradan çıkmış bir ideoloji değil. Geçmişten gelen bir şey.

Özgürlük, demokrasi falan bize ters. Bunlar tepeden inecek şeyler değil. Zamanla içselleştirilecek şeyler. O yüzden birden laik olunması doğru değildi. Birden özgürlükçü ve demokrat da olunmaz.

Dediğim gibi kafa yapımıza şeriat uygun. O yüzden şeriatla daha huzurlu yaşanabilir. Kapanmak, converse giymemek falan olmayacak şey değil. Açık giyinenleri hala ahlaksız olarak görüyor toplum. Kapanmak ve şeriatın diğer kuralları sorun oluşturacağına uyum sağlar diyorum. Ama şeriatın geleceğini düşünmüyorum, gündemde bile yok. İşlerine de gelmez zaten. "




- tam tersini düşünüyorum. geçmişte şeriat vardı. + Hilafet vardı.
Madem dediğiniz gibiydi, o halde Araplar neden "halife" olan şahsa karşı ayaklandılar.
Siz cumhuriyetin tepeden inme olduğunu iddia ediyorsunuz. Evet öyle. Ama başka çaremiz var mıydı?


Osmanlıdan kala kala Anadolu toprakları + kürdistanın bir kısmı kalmış. Şeriat dediğin milliyetçi değildir. Şeriat'a göre "bütün Müslümanlar tek milletir" ve Osmanlıda derisini yüzdükleri Türk askerlerinden geçtim, Müslümanlar bugün sürekli birbirlerini kırıyorlar.


Bana birleşik islam devletini gösterin o zaman? AKP + Erdoğan mı?


- Zannetmiyorum.


Çünkü Şeriat aşarılı bir rejimdi. üstteki mesajlarımı okuyun. BU güçlü bir medeniyetti. mesela İran gibi bütün dış siyaseti Uranyum zenginleştirmesine dayalı olan, ya Sudi Arabistan gibi gökdelen yarışına girmiş bir medeniyet değildi.


- Bu tür şeyler söyleyen tarihi bilmiyordur.
Alıntı ile Cevapla
  #73  
Alt 28-07-2018, 01:16
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

- Montesquieu'nün "İran mektupları" diye bir kitabı vardır.


Türkiye'de en büyük sorun: felsefe eksikliği.


/ "koyun halk" diye bir şey yoktur. Aslında vardır. Zaten böyle bir şey olduğu için cumhuriyetin kurucuları hızlı davranmak, ve halka anlatılması gereken her şeyi en kısa sürede anlatmak derdine düşmüşlerdir.


gerçekte ya değişirsin ya ölürsün. Benim karamsarlığım da oradan kaynaklanıyor. Müslüman dünyası, ilerlemek istemiyorsa ölecektir. Ben buna kafa yoruyorum.
Alıntı ile Cevapla
  #74  
Alt 28-07-2018, 01:42
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

/ Temel konu anlaşılıyor mu bilmiyorum.


"Demokrasi" denen şeyi "komünizm" veya "Anarşizm" gibi insanlarda bilgi gerektiren, ütopya gibi düşünüyorsunuz.


1) demokratik rejim mükemmel değildir. Bir sürü eksiği vardır.
2) "demokrasi" dediğimizde mesela "piyasa ekonomisi" gibi bir şey anlamalıyız.


500 sene önce nasıl krallık vardıysa, 20 + 21 yy'ın rejimi demokrasidir.


Şu anlamda: bir ülkeyi yönetmenin modern yolu budur. Arjantin bile demokrasi olmaya çalışıyor. Zaire bile demokrasi olmaya çalışıyor.


Olgunluk sorunu, normalde pratik bir sorundur. aşmaktan başka kimsenin de çaresi yoktur. Önemli olan bunu yapmak istemek.


Mesela yazarları hapse atmamak. onu bunu susturmak adına sürgün etmemek / öldürmemek. tek adam rejiminin işleri daha iyi yapacağını düşünmemek (Çünkü İran'da daha iyi yapmadı). Filan.


Bu bir gerçekçi olma sorunudur. Ama gerçeği kabul etmek istemeyen, sonucuyla karşılaşmak koşuluyla, istediği şeyi deneyebilir.
Alıntı ile Cevapla
  #75  
Alt 28-07-2018, 08:28
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Velhelebe
Halk bilinçli ise bu devlete yansır. Böyle durumlarda devlet halka uymak zorunda kalır. Aksi toplumlarda halk devlete uyar. Halk demokrasi ve özgürlük talep etmezse devlet de vermez. Arz talep meselesi.
------------
Sn Velhebe 12 eylül darbesini bir düşünün Halk çok bilinçli idi hatta istenilenden daha fazla ama devlete yansıyan faşizm oldu.
Sen bütün seçimlerin adil şekilde mi yapıldığını sanıyorsun Halk ın kararları yansısın. Devlet diye kurgulanan bir çatı var.
Onun için seçim sonuçları halkın iradesini teşkil etmez. Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil dünyada bir çok ülke var bunun gibi.
Devlet ve halk birbirine uyum sağladığı zamanlar vardır ama uyum un olmadığı zamanlarda vardır genel olrak ekonomi belirleyici olur.
Şeriad ayrı bir şey bu rejim meselesi Şeriad geçmiş zamanları sistemi bu gün zor uygulanır.
Alıntı ile Cevapla
  #76  
Alt 28-07-2018, 13:35
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Neden şeriat istiyorlar ?
Mevki , para , öldürmek ve doyumsuz cinsellik diyebiliriz.

Yukarıda belirttiğim hususlar , yönetici dediğimiz , hiç bir emek sarf etmeden halkı kandırarak etrafında toplayan KABUS tipli , çoğunluğu erkek olan insanlar da ulaşılmak istenen bir AMAÇtır.

Halk içinde şeriat isteyenler fazla bulunmaz , isteyenlerde üstte ki KABUS tipli insanların istediği Mevki , para , öldürmek ve cinsellik için şeriatı kendisine hedef yapar.


Halk şeriatı , Kabus kılıklı insanların elinden bire bir yaşarsa , mide bulantısı , ateş ve nihayetinde kusma , dışkı ile çöpe ve helaya atarlar.


Bu durumun kesinlikle yaşanması gerekiyor. Yaşanırsa anadoluda her tip dinin , tam olmasada çöpe atılacağı kesindir.
Alıntı ile Cevapla
  #77  
Alt 28-07-2018, 15:29
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Dünya bir çok evreler geçirdi. İnsanda öyle bilinen tam değil ama tahmin edilen İnsan iki ayağının üstüne kalkması ve avuçlarını kullanması aşağı yukarı 200 veya 250 bin yıl öncesine dayanır MÖ 5000 gibi ve öncesi yıllarda çok tanrılı ve doğa tanrıcılığı hakimdi. Daha sonralar yani toprağın kullanımı ve mülkiyetin çıkışı ile birlikte tanrıları azalttılar bu dönem kölecilik dönemine rastlar.


Semavi dinleri de kölecilik döneminde doğmuştur. Yani mülkiyetin var olduğu dönem Musevilik aşağı yukarı MÖ 1500 veya 2000 yıllarında doğdu İslam sa MS 650 gibi bu dinlerin doğuşunda üretim biçimi toprağa dayanıyor yoğun şekilde insan emeği kullanılıyordu.Ticaret se ehlileştirilmiş hayvanlar vasıtası ile oluyordu.
O zaman yönetim biçimi ya krallığa ya aşiret sistemine dayanıyordu İnsanlar din hakimiyeti üzerine kurulan yasalarla yönetiliyordu


Ama zamanımız artık modern hukukla yönetiliyor yani insanlar yöneticilerini seçebiliyor
Şeriad yönetiminde kimse kendi yöneticilerini seçemez ya bir üst makam tarafından atanır ya aşiret veya soy sistemine dayanan yönetim biçimleri vardır.


Bu gün kü üretim biçiminde şeriadla mümkün değildir çünkü şeriad yönetimine uygun üretim ve yerleşim biçimleri yoktur.
Şehirlerde insanlar daha kalabalık ve hızlı göç vardır. O zaman Şeriad yöneticileri de şehirlerde olmak zorundadır ki bu eşyanın tabiatına aykırı bir sistemdir.


Şeriad bütün toplumun her kesimine sirayet edemez bu işi devlet yapmak zorunda kalır ki o devlet dünya sisteminden izole olur.
İşte o zaman işin sahtesi çıkar Şeriad gibi veya Şeriad benzeri yönetimler ortaya çıkar. Bu da kontrol edilemez bir sermeye hırsızlığıdır
Her çağın yönetim biçimi üretim ilişkileri ve üretim biçimine uygun olmalıdır. Yoksa gibi veya sahtesi meydanlarda at oynatır.


Zamanımızda çok güçlü çelişkiler var bu çelişkiler sürekli siyasi ve ekonomik çelişkiler yaratıyor Bazen eskiye özlem oluyor bazen çaresizlik ama bu çelişkiler insanda gelecek umutlarını bitirmemeli yoksa akıllar uçar ayaklar geri geri gider.


Zamanımız daha fazla demokrasi ve özgürlük isteyen üretim biçimine doğru çok hızlı yol alıyor. İnsan yerine robot teknisyen yerine yapay akıl bu zamanın bir adım ötesidir.


Geriye değil ileriye odaklanmak gerekir.
Alıntı ile Cevapla
  #78  
Alt 27-08-2018, 11:18
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Mezopotamya'da 2 bin 500 yıl önceye ait bira kalıntıları bulundu!!!

Bu mesajımı #46 ve #54 mesajlarıma ek olarak yazıyorum.

Nevşen Mengü demiş ki: "İçip içip jakobenlik yapıyorsunuz, Reis'i kızdırıyorsunuz". Hayır, biz, içip içip jakobenlik yaparak Reis'i kızdırmıyoruz; sadece III. Abdülhamit Paşamıza tarihi bir gerçeği hatırlatıyoruz.

İşte o tarihi gerçek!

Mezopotamya'da 2 bin 500 yıl önceye ait bira kalıntıları bulundu

Türktime, 27.08.2018 - 06:50.

Mezopotamya topraklarında yer alan Irak'ın kuzeyindeki Kanimasi bölgesinde arkeologlar tarafından yapılan kazılarda çıkarılan 2 bin 500 yıllık kil kaplarda, bira kalıntılarına rastlandı.

Arkeoloji Bilimi dergisinde yayımlanan ve Kuzey Irak'ın Türkiye sınırına yakın kısmında bulunan Kaniması bölgesinde yapılan arkeolojik kazılara ilişkin yazıda, 2 bin 500 yıllık kil kaplarda bira kalıntılarına rastlandığı belirtildi.

Elsa Perruchi ile birlikte araştırmanın sahibi olan İngiltere'deki Glasgow Üniversitesi'nde arkeoloji dersleri veren Claudia Glatz, çoğunlukla yazılardan ve çizimlerden, biranın antik dünyada önemli olduğunun bilindiğini, ancak bu mayalı içeceğe dair gerçek bir arkeolojik kanıt bulmanın her zaman büyük bir sorun olduğunu söyledi.

Kanimasi'deki kazılarda gün yüzüne çıkarılan bira içme kapları, biranın varlığına dair en erken kimyasal kanıtlardan bazılarını taşıdığı belirtilen yazıda, kapların modern bileşiklerle kontamine olmasını engellemek için araştırmacıların ekstra önlemler aldığı kaydedildi.

'BİRÇOK YÖNDEN MEZOPOTAMYA KİMLİKLERİNİ BELİRLEYEN BİR İÇECEK'

Claudia Glatz, biranın, Mezopotamya mutfağının tipik bir öğesi olduğunun herkesçe bilindiğini, ancak ritüelistik uygulamalarda sosyal bir önemi de olduğunu belirterek, "Birçok yönden Mezopotamya kimliklerini belirleyen bir içecekten söz ediyoruz" diye konuştu.

Araştırmada, Perruchini'nin kalıntıları test etmek için ilk olarak geleneksel kimya yöntemlerini kullandığını, ancak sonuçların kontamine olduğunu fark ettiğini belirtilerek, "Kazı sırasında, insanlar genellikle her şeye dokunur, dolayısıyla üzerilerinde kendi kalıntılarını bırakırlar. Özellikle sorun çıkaran bir kontaminant, bol güneş gören alanlara yapılan kazılarda sıklıkla kullanılan güneş koruyuculardan geliyor. Perrcuhini'nin belirttiğine göre, güneş koruyucularındaki bazı kimyasal bileşikler, şarapla benzerlik gösteriyor, bu da arkeologlar için kimi durumlarda kafa karıştırıcı olabiliyor. Kazı alanında laboratuvar koşulları oluşturmaya karar veren Perruchini, daha güvenilir sonuçlar almak için topraktan yeni çıkarılmış kap ve kâseleri eldivenle tutmaya başladı" dendi.

Arkeolog Claudia Glatz, arkeolojideki organik kalıntı meselesinde pek tartışılan bir şey olmadığını belirterek, "O nedenle, Elsa'nın yöntemi güvenilir arkeolojik sonuçlar elde etmede oldukça önemli. Bu, geçmişte çokça olan bir şey değil" dedi.

'EKİP, HEPİMİZİN HAYALİNİ KURDUĞU BİR ŞEYİ YAPTI'

Araştırma yazısında kullanılan yeni yöntem ile organik kalıntı çıkarılması konusunda çeşitli üniversitelerdeki arkeologların görüşüne ise şöyle yer verildi:

Mata Horowitz (New York Eyalet Üniversitesi Purchase College): Bu kaplardan bir bilgi madeni çıkarılabilir. Ekip, hepimizin hayalini kurduğu şeyi yaptı. Daha önce çıkarılmış kapların hali hazırda modern kimyasallarla kontamine olduklarından bu yöntem kullanılarak incelenemiyor oluşu büyük bir talihsizlikti.

Augusta McMahon (Cambridge Üniversitesi): Kendim dahil birçok arkeolog eski kapları ve diğer maddi kanıtları tutarken pek dikkat etmiyoruz. Bu çalışma son derece heyecan verici ve faydalıdır.

'GILGAMIŞ DESTANI'NDA DA GEÇİYOR'

Kanimasideki bira içilen kil kapların M.Ö. 1415 ila M.Ö. 1290 arasına tarihlendirildiği ve bira içmenin ortak bir aktiviteden insanların kişiye ait kaplardan içtiği bir aktiviteye geçişini gözler önüne serdiği belirtildi. Yazıda, biraya ait en erken fiziksel izin, M.Ö 4. binyılın sonlarına, günümüzde İran sınırları içinde yer alan, arkeologların antik bir seramik materyal üzerinde demleme işlemiyle ilgili gözle görülebilir bir kimyasal yan ürün olan bira taşı olarak adlandırılan kalsiyum oksalata rastladıkları Godin Tepe'ye dayandığı ifade edildi.

Arkeologlar uzun süredir, bira içildiğini gösteren ikonografiden ve erzak olarak verilen biradan bahseden eski muhasebe metinlerinden, biranın Mezopotamya'daki varlığını biliyordu. En bilinen örnekler arasında tanrıça Ninkasi'ye yazılmış M.Ö. 1800 dolaylarına tarihlenen Sümer ninnisi yer alıyor. Biradan günümüze ulaşan en eski edebi eser olduğu düşünülen Gılgamış Destanı'nda da bahsediliyor. Destanda, ormanda büyümüş 'vahşi insan' Enkidu, yedi testi dolusu birayı içer, bu uygarlaşmaya giden yolda attığı adımlardan biri olarak söz edilir.

Bu arada, Obama, Aziz Patrick Günü nedeniyle Waşington'daki İrlanda Birahanesi'nde kutlama yaparken görülüyor:


Bilindiği gibi Obama'nın annesi Kenyalı, dolayısıyla kendisi bir Afrikalı'dır. Zaten kendisi de, görüntüsüyle bunu kanıtlar niteliktedir.

Bira sadece Mezopotamya'ya özgü değildi; Eski Mısır'da da bira yapılıyordu ve tarihi çok eskilere gider. Siz, piramitlerin yapımındaki işçilerin ve ustaların ne içtiğini zannediyordunuz?

Örneğin, M.Ö. 2600'de Büyük Piramit yapımcıları kendi aralarında 4 gruba (piramitin ana yönleri) ayrılmışlar ve takma adlar kullanıyorlardı. Bunlar; "KHUFU'nun Arkadaşları", "KHUFU'nun Ayyaşları" vb. idi. Aynı şekilde, MENKAURE piramitini yapan gruplardan birinin takma adı da "MENKAURE'nın Ayyaşları" idi.

Hawass'a göre bu piramitler birer milli proje idi ve bu yüzden bu piramitlerin yapımı için Mısır'ın her tarafından insanlar geliyordu. AERA'da baş araştırmacı olan Richard Redding ve meslektaşlarının 2013 yılında yayımlanan çalışması, her gün, piramit işçilerini besleyecek yaklaşık 2 bin kilo et sağlayacak kadar, koyun, keçi ve büyükbaş hayvanların kesildiğini buldu. Bulgulardan "Proceedings of the 10th Meeting of the ICAZ Working Group Archaeozoology of Southwest Asia and Adjacent Areas'" adlı kitapta detaylıca bahsedildi. (Peeters Publishing, 2013). Redding çalışmalarında Gize'de bulunan hayvan kemikleri kalıntılarını ve zorlu şartlarda çalışan bir insanın tahmini besin ihtiyaçları değerlerini kullandı. Redding ayrıca hayvanların, inşaat alanına Nil Deltası'ndan getirildiğini ve işçileri doyurmak üzere kesilene kadar ağıllarda tutulduğunu buldu.

Et ağırlıklı öğünler, insanları piramitlerin yapımında çalışmaya teşvik etmek için olabilir. Redding 2013 yılında Live Science'a yaptığı açıklamada şöyle söylüyor: "İşçiler büyük ihtimalle burada, köylerinde olduklarından çok daha iyi beslenme imkanı buldular."

Peki akşam hava kararınca ne oluyordu?

Çok ağır şartlarda çalışan piramit yapımcılarının rahatlatılması ve bir sonraki güne hazırlanması gerekiyordu. İşte bira burada devreye giriyor ve teskin edici bir madde olarak kullanılıyordu. Muhtemelen biranın yanında (tabii ki alkollü olanından) müzikli eğlenceler düzenleniyordu. Yani Obama'nın ataları böyle rahatlıyordu!

Özetle, piramitler Eski Mısır'ın uygarlaştığını gösteren kanıtlar olduğuna göre ve Sümer döneminden kalma Gılgamış Destanı'ndaki ormanda büyümüş 'vahşi insan' Enkidu'nun, 7 testi dolusu birayı içmesi, Sümerliler'in uygarlaşmaya giden yolda attığı adımlar olarak gösteriliyorsa bira çağdaşlaşmayı nasıl engellemiş olabilirdi ki?

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #79  
Alt 28-08-2018, 14:25
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

- Eski toplumlarda çok içiliyordu diye biliyorum.

Ben daha çok Eski-Mısır'ı biliyorum. Mezarlardan kaliteli şarap (günümüzde tabi ki kupkuru olmuş) çıkıyor.
+ Bira çok yaygın biçimde tüketiliyordu. Ben bunun kalori almayı kolaylaştırıcı, B vitamini açısından zengin, kan yapan ve bazı yararları yüzünden böyle olduğunu düşünüyorum.

Yalnız eski şaraplar farklı imiş. Mesela eski-Yunan şarapları su ile karıştırılarak içilirmiş.

- Osmanlı'da da mesela Selanik kenti gece eğlenceleri, Rebetiko akşamları ile filan bilinirmiş. Konstantinopol filan da öyle.

/ Ama alkol 100% olumlu bir şey değil. Çok ciddi bağımlılıklara, çok sık kullanıldığında bedende ciddi hasarlara yol açabiliyor.
Belli bir aşamada, eski din alimlerinin, sıcak iklimde bunu + domuz etini yasaklamış olmaları anlaşılamayacak bir şey değil.

Batı dinlerinde şarap neredeyse kutsaldır. Ama aşırı içki, kadın, kumar gibi şeyler onlarda da günah diye biliyorum.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
avrupa, islam, islam devleti, laiklik, şeriat

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Şeriat Vahşeti Deistic Thought Multimedya 48 03-01-2010 00:40
Şeriat ve Sinema cyrano Sinema 11 10-06-2009 04:07
Sitemizi Susturmak istiyorlar frodo Servis Şartları & Site Duyuruları 104 08-11-2008 13:48
Şeriat isteriz gozeneli İslam 32 28-07-2008 18:32
Atatürk ve Şeriat İslam 1 27-01-2008 23:32

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:49 .