Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 25-02-2021, 13:22
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart Sabahattin Ali

Cumhuriyet tarihinde bir çok ırkçılık, anti-komünizm cinayetlerinden biridir Sabahattin Ali'nin öldürülmesi. Kendisi gibi düşünmeyeni katleden katili-katilleri koruyan tipik faşist devlet cinayetidir. Ne çok gördük bu filmi, hala da görmekteyiz.

evrensel.net

Sabahattin Ali'ye saldırıdan Türkçülük Günü'ne

Türkçülük Günü hangi tarihsel zeminde doğdu? Sabahattin Ali'nin katline varan yolda, kara bir kilometre taşı mı döşeniyordu?



Hakan GÜNGÖR
İstanbul


Türkçülük Günü olarak "kutlanan" gün, bir yanıyla Sabahattin Ali'ye yönelik hedef gösteren açıklamalar, iftiralar ve hakaretlerle dolu bir tarihsel zeminde doğdu. Bu öyle bir süreçti ki, Sabahattin Ali'nin katline varan yolda, kara bir kilometre taşı döşeniyordu…

1944 yılı baharı çok önemli bir davaya sahne oluyordu. Davanın konusu Nihal Atsız'ın, Sabahattin Ali hakkında kullandığı ifadelerdi. Sabahattin Ali, kendisine yönelik saldırı ve hedef göstermeleri akıl almaz boyutlara ulaşan Atsız'ı mahkemeye vermişti. Atsız ise rahattı. Zira "Türkçü" olduğunu açıklamış Başbakan Şükrü Saracoğlu ve o güne kadar tüm faaliyetlerine ya destek vermiş ya da en azından göz yummuş bir iktidar varken bu davanın "siyasi" olduğunu hatırlatıp kurtulacağını düşünüyordu. Ancak farkında olmadığı bir şey vardı; dünyadaki siyasi ve askeri gelişmeler nedeniyle hava dönüyordu…



ŞÜKRÜ SARACOĞLU'NUN ‘KAN MESELESİ'
II. Dünya Savaşı'nın etkileri kuşkusuz Türkiye'yi de vurmuştu. Öyle ki, faşist hareketin Avrupa'da yükselişi, Türkiye'deki ırkçıları da harekete geçirmişti. İktidar uyguladığı denge politikası nedeniyle bazen açık, bazen üstü kapalı şekilde bu hareketlere destek veriyordu.

Mesela Dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu 1942'de Mecliste yaptığı konuşmada, "Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal (en az) o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir" diyebilmişti.

Sabahattin Ali ise o yıllarda bir yandan yazmayı sürdürürken bir yandan da ortaokullarda ve devlet konservatuvarında öğretmenlik yapmıştı. Hasan Âli Yücel'in Milli Eğitim Bakanı olması, Sabahattin Ali gibi sol görüşlü aydınların devlet kadrolarında görev yapmasını sınırlı da olsa sağlıyordu. Ancak Türkçüler, solcuları, sosyalistleri apaçık hedef göstermeye başlamıştı.



NİHAL ATSIZ'IN KÜFÜR MEKTUPLARI
Her şey 20 Şubat 1944 Pazar günü, Nihal Atsız'ın Başbakan Saracoğlu'ya yazdığı ve Orkun dergisinde yayımladığı açık mektupla başladı. Mecliste Türkçü olduğunu ifade eden, bunun "kan meselesi" olduğunu söyleyen Saracoğlu, bu açık mektubun muhatabıydı. Nihal Atsız kin dolu mektubunda bazı öğretmenleri, öğrencileri vs. hedef gösterdi, adeta jurnalledi. Atsız bununla da yetinmedi, 21 Mart 1944'te ikinci bir açık mektup yazdı:

"Bunlar (Sosyalistleri kastediyor), vatan düşmanlarına karşı pek kayıtsız davranan Maarif Vekâleti'nin (Milli Eğitim Bakanlığı) gafletinden faydalanarak mühim yerlere geçmişler ve oradan zehirlerini saçmaya başlamışlardır."

Ve mektupta konu Sabahattin Ali'ye geliyordu:

"(…) Sabahaddin Ali, bugün kültür işlerinin mühim bir mevkiinde, Maarif Vekili Hasan Âli'nin şahsi sempatisi sayesinde, batırmak istediği Türk milletinin parasıyla rahatça yaşamaktadır."

Atsız; Pertev Naili Boratav, Sadrettin Celal gibi hocaları da hedef aldığı yazısında, "Mevcut kanunlar kâfi değilse bu bozguncular ocağının kökünü kurutmak için yeni kanunlar yapınız" diyordu. Tüm bunları yaparken gericiliğin olmazsa olmazı cinsiyetçi ifadeler de kullanıyor ve akla zarar örnekler veriyordu:

"Tövbekâr olmuş bir fahişe, artık namuslu sayıldığı halde, nasıl namuslu ailelerin harimine alınmazsa, eski düşüncelerinden dönmüş olan komünistlerin de devlet harimine alınmamaları gerekir."

Nihal Atsız'ın küfür mektubu böyle sürüp gidiyordu. Sabahattin Ali ise harekete geçmeye karar verdi.



SABAHATTİN ALİ'YE SALDIRIP KİTAPLARINI YAKTILAR
Sabahattin Ali, Nihal Atsız'a hakaret davası açtı. Sabahattin Ali'yi dava açmaya ikna edenlerden birinin bizzat Hasan Âli Yücel olduğu söylendi. Üstelik Sabahattin Ali'nin avukatlığını, CHP'nin gazetesi Ulus'un hukuk müşaviri yapacaktı.

Dava 26 Nisan 1944'te Ankara'da görülmeye başlandı. Duruşma için iki gün önce Ankara'ya gelen Atsız'ı kalabalık bir grup karşıladı. Aynı kalabalık, mahkeme salonunda da vardı.

Duruşma esnasında gerilim hiç düşmedi. Sabahattin Ali, "vatan haini" ifadesinin insana yapılabilecek en ağır hakaret olduğunu, bu hakaret nedeniyle halkın ona düşman olabileceğini söyledi. Salonda kışkırtıcı bir hava hakimdi, milliyetçi öğrenciler Sabahattin Ali'nin sözünü slogan ve alkışlarla kesmeye çalışıyordu. Hatta Osman Saffet Serdengeçti adlı öğrenci Sabahattin Ali'ye saldırdı. Bu saldırgan ilerleyen yıllarda Adalet Partisinden milletvekili olacaktı… Karmaşa içinde duruşmaya iki kez ara verildi, sonra da mahkeme davayı 3 Mayıs'a erteledi. İşte sağcıların yıllardır andığı gün, 3 Mayıs 1944'te yaşananlardan sonra belirlenmişti.

3 Mayıs'taki ikinci duruşmaya polis sağcıları almayınca, sağcılar adliye önünde eylem yapmaya kalktılar. Sonra eylemlerini Ulus Meydanı'nda sürdürdüler.

Ayşe Hür, "Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan ve Turancılar Davası" yazısında eylemcilerin "Kahrolsun komünistler", "Kahrolsun Moskova uşakları", "Çok yaşa Atatürk!", "Çok yaşa milliyetçi Türkiye!" sloganları atarak yürüdüğünü, vurup kırarak etrafa sataştıklarını ve sonunda Sabahattin Ali kitaplarını yaktıklarını aktarmıştı.

Hikmet Çiçek'e göre, göstericiler o gün Başbakan Şükrü Saracoğlu'yla görüşmek istedi, talepleri reddedildi; polis ise olayları şiddetle bastırdı. Gözaltı sayısı ise 165'i buldu. Kolu kırılan, yaralanan pek çok gösterici oldu.

9 Mayıs'taki dava sonucunda mahkeme Atsız'a dört ay hapis, yüz lira para cezası verdi. Hapis cezası ertelendi. Ancak kısa süre sonra Irkçılık-Turancılık davasından cezaevine girecekti.

Fakat ırkçıların ve antikomünistlerin bir bölümü tutuklu bulunsa dahi Sabahattin Ali için kurdukları tuzakta saatler işliyordu. Sabahattin Ali durumun farkındaydı ve kurtulmanın yollarını aramaya koyuldu. Ancak ırkçıların çektiği pim hapiste olsa bile, bomba dışarıdaydı ve hedef göstermelerin, karanlık planların tahribatı, Nihal Atsız'ın küfür mektuplarından 4 yıl sonra nihai etkisini gösterecek, Sabahattin Ali, yurt dışına kaçarken öldürülecekti…

STALİNGRAD MUHAREBESİ TÜRKÇÜLERİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
II. Dünya Savaşı'nın dönüm noktası sayılabilecek Stalingrad muharebesinde Almanlar yenilgiye uğramıştı. Savaş Almanların aleyhine dönmüştü ve iktidarın Türkçülere bakışı artık aynı olmayacaktı. Ali-Atsız davasından kısa süre sonra İsmet İnönü yaptığı bir konuşmada, "Turancılık fikri, yine son zamanların zararlı ve hastalıklı göstergesidir" dedi; dünyada değişen konjonktüre Türkiye ayak uydurma niyetindeydi. Eski ittifaklar çözülüyordu… Sıra aynı ay içinde Türkçülük-Turancılık davasına geliyordu. Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Orhan Şaik Gökyay, Fethi Tevetoğlu gibi ırkçılar tutuklanacaktı…



TEVETOĞLU'NUN SABAHATTİN ALİ KİNİ
Nihal Atsız, Fethi Tevetoğlu gibi ırkçıların saldırıları ve kini Sabahattin Ali öldürüldükten sonra dahi tükenmeyecekti. Tevetoğlu, 1967'de yazdığı, sosyalistlere saldırı ve iftiraların amentüsü sayılacak "Türkiye'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler" adlı kitabında yazar için "fikri sapık", "vatan haini"; ölümü için de "sonunda Bulgar sınırını geçerken temizlenecek olan" ifadesini kullanacak kadar ileri gidecekti!

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 25-02-2021, 13:23
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

evrensel.net

Türkiye edebiyatının büyük ustası Sabahattin Ali kimdir, hangi eserleri kaleme almıştır?

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Gümülcine'de doğdu. Eğitim hayatı 7 yaşında, Füyûzâtı Osmâniye Mektebi'nde başladı. Zabit olan babası Ali Selahattin Bey'in tayininin Çanakkale'ye çıkmasıyla birlikte ailecek taşındılar. Eğitimine Edremit İptidaî Mektebi'nde devam etti.

Okulu bitirip İstanbul'a dayısının yanına dönen Sabahattin Ali bir yıl dayısıyla yaşadıktan sonra 1922-1923 ders yılında Balıkesir Muallim Mektebi'ne kaydoldu. Şiir ve hikâye deneyimleri bu zamanlarda ortaya çıkarken çeşitli dergi ve gazetelere yazılar göndermeye başladı. Bunlardan biri Balıkesir'de yayımlanan Irmak dergisidir. Sonrasında okul naklini İstanbul İlköğretmen Mektebi'ne aldıran Sabahattin Ali, okulu bitirdikten sonra Yozgat'ta öğretmenlik yaptı.

1928 yılında dil eğitimi amacıyla Almanya'ya gönderildi. 1930 yılında Türkiye'ye geri döndü. Sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü'nde memurluk, Devlet Konservatuarı'nda dramaturgluk yaptı. Bu yıllarda Sabahattin Ali, öykücülüğe yeni bir soluk getirmeye, gerçekçi akımda örnekler vermeye başlamıştı.

Bir Orman Hikâyesi 1930 yılında Resimli Ay dergisinde yayımlandı, ilk öykü kitabı Değirmen ise 1935 yılında Remzi Kitaphanesi tarafından yayımlandı.

2 KEZ CEZAEVİNE GİRDİ
1932 yılında Konya'da bulunduğu sırada okuduğu bir şiir yüzünden "Atatürk'e hakaret" suçlamasıyla tutuklandı ve mahkûm oldu.

1934 yılında Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'nde görev aldı.

1935 yılında Aliye Hanım'la evlenen Sabahattin Ali'nin 1937 yılında kızı Filiz Ali dünyaya geldi.

1938 yılında yeniden öğretmenliğe başladı. 1945 yılında görevden alındı. Aynı yıl İstanbul'da yayımlanan siyasi mizah gazetesi Markopaşa'da yazıları yayımlandı. Bu yazılardan dolayı hakkında çeşitli davalar açıldı. 1948 yılında üç ay tutuklu kaldı.

YURT DIŞINA ÇIKARKEN ÖLDÜRÜLDÜ
Kendisine pasaport verilmeyen Sabahattin Ali üzerinde bitip tükenmek bilmeyen siyasi baskıdan ve takibattan kurtulmak için Bulgaristan sınırından Avrupa'ya geçmek üzere Kırklareli civarında yoldayken, 2 Nisan 1948'de öldürüldü.

SABAHATTİN ALİ'NİN ESERLERİ
Ölümünden önce yayımlanmış dokuz kitabı ve Varlık dergisinde tefrika edilmiş Esirler (1936) oyunu ayrıca yetmişten fazla şiiri ve Türkçeye kazandırdığı kitaplar vardır.

Eserleri birçok dile çevrilerek yayımlanan Sabahattin Ali'nin eserlerinden bazıları şunlardır:
  • Değirmen, 1935
  • Kağnı, 1936
  • Ses, 1937
  • Yeni Dünya, 1943
  • Sırça Köşk, 1947
  • Kuyucaklı Yusuf, 1937
  • İçimizdeki Şeytan, 1940
  • Kürk Mantolu Madonna, 1943

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 25-02-2021, 13:27
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

evrensel.net

Yanıt bekleyen sorular ve Sabahattin Ali

1944 ırkçılık-Turancılık davası olarak bilinen davanın öncesinde Nihal Atsız- Sabahattin Ali davası iki ismin temsil ettiği düşüncelerin taraftarlarınca takip edilmektedir. Dava, bilindiği gibi Nihal Atsız'ın dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e yazdığı bir mektup nedeniyle açılmıştır.



Nilüfer ALTUNKAYA

Sabahattin Ali o kadar çok ki… Herkesin kendine has bir Sabahattin Ali'si var belki de. Devletin Sabahattin Ali'leri de çeşit çeşit. Ders kitaplarında okutulan başka, sınır boylarında öldürülen bambaşka. Cezaevlerinde yatıp çıkan, siyasi düşünceleri nedeniyle öğretmenlik yapamayıp gazetecilik yapan, Aziz Nesin'le birlikte ülkenin en çok okunan mizah dergisini kapandıkça yeni bir isimle çıkarmayı sürdüren… Öğretmen, yazar, siyasi hükümlü…

Nihal Atsız'a karşı açtığı hakaret davasını kazanmış olsa da sosyal baskılara dayanamayıp çareyi Bulgaristan'a kaçmakta gören bu büyük yazarımızın hayatından kesitleri boğazınız düğümlenmeden okuyabiliyorsanız aşk olsun!

O çok satan kitaplarının kapağındaki fotoğraflarından bize olgunlukla bakan, içten içe bir sitemle gülümseyen güzel yüzüyle karşılaşmak ne ürpertici. O yılların muhasebesini yapmak, geçmişle hesaplaşmak, haklıyı haksızı belirlemek, şimdimizde olmayan adaleti geçmişe yönelik kurmaya çalışmak bana imkânsız görünüyor. Ama halkın eninde sonunda yazarına hak ettiği değeri verdiğini bu yüzden Sabahattin Ali'nin bugün çok satan yazarlar arasında olduğunu düşünmek de fazlaca iyimser bir yaklaşım.

Nazım Hikmet Resimli Ay dergisinde çalıştığı zamanlarda Sabahattin Ali'yle ilk karşılaşmalarını şöyle anlatır:

"Bir gün dergi idarehanesine kısa boylu, gözlüklü bir genç geldi. Almanca bildiğini, hikâyeler yazdığını ve isminin Sabahattin Ali olduğunu söyledi. Hikâyelerinden birini bıraktı, çıktı. Bu, orman sanayiinde çalışan işçilerin hayatına aitti. Alman romantizminin tesiri altında yazılmış olmasına rağmen konu ve muhteva bakımından Türk edebiyatında yenilik teşkil ediyordu. Genç adamın istidatlı bir yazar olduğu daha ilk satırlarından hissediliyordu. Hikâye basıldı."1


Aydın Erkek Sanat Okulu'nda öğretmenlik yaptığı yıllarda öğrencilerin dolaplarında Türkiye Komünist Partisi'nin gazetesi bulununca yıkıcı propaganda yaptığı gerekçesiyle üç ay tutuklu kalır. Hapishanede tanıdığı bir mahkûmdan esinlenerek yazdığı Kuyucaklı Yusuf'u üç roman olarak planlamıştır ama bu romanın sadece birincisini yazabilmiştir. Yeni Anadolu gazetesinde tefrika halinde yayımlandıkça gazetenin satışı artsa da yazara ücreti bir türlü ödenmez. Sabahattin Ali yazmayı bırakınca gazete sahibinin Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğunu ihbar etmesi üzerine bir yıla hüküm giyerek, Konya ve Sinop hapishanelerinde yatar.2

Nihal Atsız'ın Sabahattin Ali'si ile Nazım Hikmet'in Sabahattin Ali'si birbiriyle ne kadar örtüşebilir?
1944 ırkçılık-Turancılık davası olarak bilinen davanın öncesinde Nihal Atsız- Sabahattin Ali davası iki ismin temsil ettiği düşüncelerin taraftarlarınca takip edilmektedir. Dava, bilindiği gibi Nihal Atsız'ın dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e yazdığı bir mektup nedeniyle açılmıştır. Bu mektupta Sabahattin Ali'nin ve diğer komünistlerin Milli Eğitim'deki görevlerinden alınmasının devlet başkanına (Milli Şef'e) olan bağlılığın bir gereği olduğu ifade edilir.

Sabahattin Ali bunun üzerine Nihal Atsız'a hakaret davası açarak mahkemede bu davanın siyasi bir dava haline getirilmemesini ister. Dava sırasında Atatürk'e hakaret ettiği suçlamalarının yeniden gündeme getirilmesi ve öykülerinden yola çıkılarak vatan hainliğiyle itham edilmesi üzerine şunları söyler:

"Vatan aleyhinde tek satırım bulunursa davamdan vazgeçer, ömrümün sonuna kadar yazı yazmamaya söz veririm."3
Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davası 1940'lı yıllarda sağcı-solcu, ülkücü-devrimci şeklinde biçimlenen iki kutuplu savaş ortamının ülkemizdeki yansımasına güzel bir örnektir. Uğur Mumcu, o dönem için "Atsız olmazsa bir başka Atsız; Sabahattin Ali olmazsa bir başka Sabahattin Ali bulunurdu." 4 diyerek günün siyasi ortamını ne güzel anlatır.

O kadar çok Sabahattin Ali var ki…

Yıllarca ‘resmi' edebiyat tarihçilerimizin görmezden geldiği bir isim olarak var mesela. Asım Bezirci bu yok sayılmayı "sınıfsal çıkarların belirlediği bir gizli sansür" olarak yorumlarken hiç de haksız sayılmaz. Bugün aynı sansürün ideolojik yakınlığı olan kesimlerce de uygulanmadığını söyleyebilir miyiz? Aslında sol ideolojinin aydınlarının da Sabahattin Ali'yi nasıl ve ne kadar sahiplendiği konusu hâlâ titiz bir araştırma beklemektedir.

Bir ülke düşünün ki en büyük yazarlarından birinin ölümüyle ilgili soru işaretleri güncelliğini korurken hâlâ mezarı bulunamasın. Diğer yandan bu yazarın ülkenin edebiyatında temel teşkil eden yapıtları baskı üstüne baskı yapsın. Öldürülme nedeni katili tarafından "milli hislerini tahrik etmek" olarak kayıtlara geçsin. Üstelik cinayetin suçlusu toplam 4 yıla hüküm giysin ve kısa süre sonra afla özgürlüğüne kavuşsun.

Yaşadığı zorlukların nedenini kendisi ne güzel anlatır:
"Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir." 5


İşte kendi tarihimizle yüzleşmeden hangi Sabahattin Ali'yi bugüne taşıdığımızı anlamamız pek mümkün görünmüyor. Bence asıl yanıtlanması gereken soru onun yıllar önce sorduğu sorunun ta kendisi:
"Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimiz verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"6


1 Sabahattin Ali, Hayatı, Hikâyeleri, Romanları, Asım Bezirci, Oluş Yayınevi
2 Bkz: A.g.e.
3 Uğur Mumcu, 40'ların Cadı Kazanı, Tekin Yayınevi
4 A.g.e.
5 A.g.e.
6 A.g.e.

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)

Konu Şüpheci Dinsiz tarafından (25-02-2021 Saat 14:48 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 25-02-2021, 13:30
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

evrensel.net

71. ölüm yıl dönümünde Sabahattin Ali yazdıklarıyla yaşıyor

Sabahattin Ali yalnız edebiyat ve sanatçı olarak değil düşünce yazıları ve gazeteciliği ile de ülke tarihimizde iz bırakmıştır.



Tahir ŞİLKAN

"Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım."


Menderes Hükümetlerinin Başbakan Yardımcısı ve Ticaret Bakanı Samet Ağaoğlu; ‘Demokrat Parti'nin Kuruluşu' alt başlıklı ‘Siyasi Günlük' ismi verilen anı-günlük'te yer alan 13/1/1949 tarihli yazısında Sabahattin Ali'nin Bulgaristan'a kaçarken sınırda başı taşla ezilerek öldürüldüğünü yazdıktan sonra 14/01/1949 tarihinde günlüğüne şu satırları yazar:

"Dün Menderes (Adnan), Sabahattin Ali'nin hükümet tarafından öldürüldüğünü, hadisenin on gün önce olduğunu, hükümetin bu işi nasıl meydana çıkaracağını çok düşündüğünü, eğer geçmişte 33 kişinin öldürülmesi hadisesi olmasaydı, meydana çıkartmamak yolunu tutacaklarını, fakat buna imkan bulamadıklarını, bunun için de hadiseye gazetelerde yazılan şekli verdiklerini anlattı. Açılan yolun fena olduğunu söyledim. ‘Doğru, inşallah bununla ebediyen kapanır' cevabını verdi..."


*

Hükümetin Sabahattin Ali'nin katledilmesine verdiği şekil; Ali Ertekin adlı kişinin galeyana gelerek ve milli hislerle" Sabahattin Ali'yi başını ezerek öldürdüğü şekildir. Ancak sonraki yıllarda yapılan araştırmalar, Ali Ertekin'in devlet adına çalıştığı ve Sabahattin Ali'nin yakalanarak sorgulandığını, işkencede öldürüldüğünü, Sabahattin Ali'nin katledilmesinde devletin rolünün gizlenmesi için "bu hikayenin" oluşturulduğunu ortaya çıkarmıştır.

Ali Ertekin tutuklanmış, yargılanmış, 4 yıl hüküm giymiş, 1950 yılında çıkan Af Kanunu ile de serbest kalmıştır.

Ali Ertekin, sonraki yıllarda İstanbul'da Göksu Deresinin yanında çevresi güllerle kaplı, pembe boyalı, iki katlı, şirin bir evde yaşamını sürdürmüştür.. Sabahattin Ali' nin mezarı bile bilinememiş, bulunamamıştır. Ancak onurlu aydın kişiliği, halktan yana yazarlığı unutulmaz yapıtları ile yaşamıştır.

*

"Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım..."


Sabahattin Ali 41 yıllık yaşamında ülkemiz edebiyatına unutulmaz bir katkıda bulunmuştur. Neredeyse tümü bestelenerek seslendirilen şiirleri, hikayeciliğimize yaptığı katkıyla, günümüzde en çok okunan kitaplar arasında yer alan romanlarıyla Sabahattin Ali edebiyatımızın en bilinen, sevilen yazarlarındandır.

Sabahattin Ali yalnız edebiyat ve sanatçı olarak değil düşünce yazıları ve gazeteciliği ile de ülke tarihimizde iz bırakmıştır. Sabahattin Ali, Markopaşa Dergisi'nin 1. sayısında 25 Kasım 1946 tarihinde yayınlanan " İstiklal" başlıklı yazıda şunları söyler: "...Bağımsız bir memleketin toprakları üzerinde, ister general olsun ister teknisyen; ister üniforma giysin, ister sivil; ister yaya dolaşsın, ister jeep ile, yabancı bir devletin ordusuna mensup birlikler, devamlı görev ile bulunamazlar... Bağımsız bir memleketin topraklarından bir karışı bile askeri maksatlarla kullanılmak için, yani üs olarak, barış zamanında yabancı bir devletin kara, deniz veya hava kuvvetlerinin veya teknik personelinin emrine verilemez..."

*

"Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni..."


*

Sabahattin Ali, Markopaşa Dergisinde 10 Şubat 1947 tarihinde yayınlanan " Ne İstiyoruz?" başlıklı yazısında ne için mücadele ettiklerini başlıklar halinde sıralar:

"...Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.... Biz İstiyoruz ki, bu topraklar üzerinde insanlar, kafalarında taşıdıkları fikirlerden dolayı değil, bu yurdun, bu halkın yararına ya da zararına yaptıkları işlerden hesap versinler.... Biz İstiyoruz ki, şu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmasın. Bir karış toprağımıza, bir tek vatandaşımıza göz dikilmesin... Dünya işlerinde politikamız, şunun bunun kölece peşinden gitmek değil, bu milletin selametini en iyi sağlayacak yolları müstakil olarak seçmek şeklinde kendini göstersin. Bütün bunları düşünmek ve bunları istemek bir suçsa, hemen haber versinler, bu suçu işlemekten, yazmaktan, söylemekten vazgeçelim. Eğer suç değilse, bize kahpece vurmaktan vazgeçsinler..."


*

Sabahattin Ali'nin öyküleri, Marko Paşa ve devamı dergilerde yayınlanan yazıları, onun niçin öldürüldüğünü, öldürenlerin niçin cezalandırılmadığını ve Sabahattin Ali'nin mezarının niçin gizlendiği gözler önüne serer.

Ancak ben, ilk şiir kitabında yer alan "Dağlar" şiirinin son dörtlüğünde, "son meskeninin" yerini bildirdiğini düşünüyorum:

"Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır"

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 25-02-2021, 13:43
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Sabahattin Ali'nin Hikayesi | Kim Öldürdü? | Nasıl Öldürüldü? | Hayatı


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 25-02-2021, 13:45
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Büyük Yazar SABAHATTİN ALİ'nin Hayatı ve Bilinmeyenleri


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 25-02-2021, 14:01
Saint-Just Saint-Just isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jun 2014
Mesajlar: 521
Standart

Tam da bugün Kürk Mantolu Madonna'yı bitirdim. Sabahattin Ali'yi saygıyla anıyorum. Kendisine küfürler, hakaretler eden, hedef gösteren Nihal Atsız ne insanlıkta ne de edebiyatta onun tırnağı bile etmez.

Türkiye'de bilim'de, sanatta, edebiyatta, aydınlanmanın her alanında Sabahattin Ali gibi komünistleri çıkarırsanız geriye neredeyse hiçbirşey kalmayacaktır.

Fakat ülkeye beş kuruşluk faydası olmayan katil itler, bu insanları öldürürler, cinayet işlerler ve mahkeme kararı yüzlerine okunduğunda gülümser ve teşekkür ederler, hapis falan yatmazlar, iplerini tutan devlet tarafından doğaya geri salınırlar.

Konu Saint-Just tarafından (25-02-2021 Saat 15:28 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 25-02-2021, 14:30
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Sabahattin Ali Şarkıları



Bu klip, Sabahattin Ali'nin şiirlerinden bestelenen şarkılardan oluşmaktadır. Çoğu şiirini Sinop Cezaevi'de kaleme almıştır.

00:07​ 1- Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz - Edip Akbayram
04:19​ 2- Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya
07:15​ 3- Aldırma Gönül - Edip Akbayram
12:08​ 4- Kara Yazı - Ahmet Kaya
14:58​ 5- Ben Gene Sana Vurgunum - Nükhet Duru
19:28​ 6- Benim Meskenim Dağlardır - Sezen Aksu
22:41​ 7- Melankoli - Nükhet Duru
26:35​ 8- Çocuklar Gibi - Sezen Aksu
30:51​ 9- Leylim Ley - Zülfü Livaneli
35:16​ 10- Göklerde Kartal Gibiydim - Deniz Akyürek
39:36​ 11- Kız Kaçıran - Ahmet Kaya

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 25-02-2021, 14:51
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Sabahattin Ali - Hasret Gültekin - Göklerde Kartal Gibiydim
(Bence en güzel yorumu)


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 25-02-2021, 15:29
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Sabahattin Ali'nin Cezaevlerinde Geçen Çileli Hayatı ve Acı Sonu...


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
sabahattin ali


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:58 .