Walla Arkadaşım kısaca bağışıklık sistemi fabrikasyonu zarar görmesiyle birlikte bazı değişiklikler olabilir. Bir ucube(Mutasyon) olayını evrim olarak gösteriyorsan bu konu üzerinde senin bizlere cevap vermen lazımdır. Bağışıklık Sistemin zarar görmesiyle tek bir nükleotidin (DNA basamağının) rastlantısal olarak yer değişmesini evrim olarak görmemek lazımdır.

Antibiyotik Direnc yatay gen transferi bir sonucu ve bu Patojen genomu içinde bağlanmamış nokta mutasyonları ve yaklaşık 1 oranında 10 üzeri 8 kromozom çoğaltma başına olabilir. Bu patojen karşı antibiyotik eylem bir çevre basıncı olarak görülebilir.
Antibiyotik direnci doğal seçilim yoluyla rastgele mutasyon üzerinde evrimleşir ancak bir topluluk içinde evrimsel stress uygulamasıyla da gerçekleştirilebilir. Ancak antibiyotik ve bakteri üzerine bağlanırsa o zaman evrim kenara çekilmesi lazımdır. Her biyolojik konuda evrime göre yorum yapıldığı için Doğal seçilim diye tabir kullanılıyor. Antibiyotik direnci hasta olmayan bir insan üzerindeki özelliğine baktığımızda Bağışıklık Sistemi düzeni zaten bir antibiyotik sistem içerisinde insanı iç ve dış zararlardan korumaktadır. Bağışıklık sisteminin görevini görmezden gelmek imkânsız olmakla beraber antibiyotik direnci oluşması için zemin nasıl hazırlanır ki bu zemin üzerinde rahat hareket imkânı bulur.
Antibiyotik direnci oluşturan hastalık ve ilaç içinde kullanılan maddelere bakmak lazımdır.
Bağışıklık Sisteminin oluşturduğu zemin ve emirleri görmezden gelerek nereye ulaşmak isteyebiliriz.
Enfeksiyona yol açan mikroorganizmaların genetik yapılarında bir hasar oluşmasıyla bağışıklık sistemleri yararlı bakterileri zararlı mikroorganizmalarla bir savaş haline bırakıyor. Bu savaş sırasında beden dış ve iç etkenler sonucu bağışıklık sistemi zarar görerek mikroorganizmalara zemin hazırlamış olacaktır.
İnsan bedenini kemik ve et olarak göre evrimci bilim adamları burada kaya çarpmış oluyorlar. Sadece et ve kemikten değil de birçok sistemleri barındıran bir fabrikasyon sistemi olduğunu görmeleri lazımdır. Bu sistemler arasında bağışıklık sistemleri zaten bu görev için vardır. İnsanı iç ve dış etkenlerden korumak için var olduğunu görmeyen bilim adamları insandaki antibiyotik direnci bir mutasyon olarak görmeye başladılar.
Bu bağışıklık, antibiyotik molekülünün formunu bozma veya onu hücreden dışarı atma sayesinde gerçekleşir. Bu genlere sahip olan organizmalar bunu diğer bakterilere transfer ederek onlara da bağışıklık kazandırabilirler. Bağışıklığın ikinci türü mutasyon olarak yani tek bir nükleotidin (DNA basamağının) rastlantısal olarak yer değiştirmesi sonucu antibiyotiğe karşı bağışıklık kazanır. Özellikle burada evrimci bilim adamları Evrimin süreçinin bir göstergesi olarak göstermektedir. Ama bağışıklık sistemine bağlı birçok organ ve görevlere bakıldığında var olanı evrim süreçine itmek yanlış bir teori olmaktadır. Bağışıklık sistemindeki organlarının görev bu zemin ve süreçi hazırlamaktır. Değişen bir durum ortada yoktur.

Antibiyotik direnc olayını en iyi anlatacak organlar ise Bademcik ve Apandistir. Özellikle Apandis zengin lenf dokusu barındırdığı için bu organ üzerine bakmak lazımdır. Apandis ince ve kalın bağırsak kısmına yakın olduğu için birçok bakteri ile savaş halindedir. Evrimcilere göre körelmiş organ olan apandis zengin lenf dokusunda dolayı antibiyotik direnci burada rahat bir şekilde gözlenebilir.
Mikroorganizmalar: Apandisin iç boşluğu çok dardır. Bağırsak florasında bulunan bütün mikroorganizmalar burada da yaşar. Apandis genellikle bu mikroplara karşı yeterince dirençlidir. Ama bazen çoğalan mikroplar hastalık yapıcı özellik kazanır. Böylece apandisin iltihaplanma süreci başlar.
Zararlı ve zararsız bakterileri Apandis Lenf dokusunda geçtikten sonra kalan 98 % yararlı, 2 % zararlı olarak kalır..Bu süreçte bağırsak devamlı çalış halde olduğu için milyonlarca mikroorganizma vücuttan dışarı atılır. Üst mide ve ince bağırsakta mikroorganizmalar bulunmaz.
İnce ve Kalın bağırsağının bağırsak florasında iyi bakterileri barındırarak kötü bakterileri yok eden bağışıklık sistemi Apandis bölgesinde gelen emirlerle hareket etmektedir. Yararlı bakterileri kendi bölgesinde toplayarak zararlı bakterileri imha eden bir fabrikasyon üssü apandistir. Antibiyotik kullanımı dışında nedenler de bağırsak florasının değişmesine neden olabilir. Bunlar arasında bağırsak iskemisi, yemek yememek, ve bağışıklık yetersizliği sayılabilir.
Alınan antibiyotiklerin virüslere karşı yetersiz gelmesi apandis bölgesi zarar görmesidir. Ona bağlı olarak bağışıklık sistemi düşüş yaşanır bu düşüş sırasında zararlı bakteriler ince ve kalın bağırsakta tahribatlara neden olabilir. Bağışıklık sistemi lenf dokusu fabrikasyonu bazen sindirim, solunum, dolaşım ve boşaltım sistemleri sayesinde zayıflayarak tek bir nükleotidin (DNA basamağının) rastlantısal olarak yer değiştirebilir. Zaman içerisinde zararlı bakteriler insan bağışıklık sistemine zarar vererek lenfoid kanseri gibi hastalıklara neden olabilir.

Kalın bağırsak en çok bakteriyi içerir ve bu bakterilerin etkinlikleri kalın bağırsağı vücutta metabolik olarak en aktif organ yapar. İnce bağırsaktaki bakteriler başlıca Gram-pozitif, kalın bağırsaktakiler ise başlıca Gram-negatiftir.. Kalın bağırsağın ilk kısmında karbonhidratlar fermente olur, sonrasında ise protein ve amino asitler parçalanır. pH, bağışıklık sistemi ve peristalsisin etkisiyle bağırsağın farklı bölgelerinde farklı türler bulunur. Çekum ve yükselen kolonda pH düşüktür ve bakteriler hızlı büyür, nötral pH'li alçalan kolonda ise yavaş büyürler Bağırsaklardaki bakterilerin %99'dan fazlası anaerobdur, ama çekumda aerobik bakterilerin yoğunluğu yüksektir.Bağırsaklardaki tüm türler tanımlı değildir çünkü bazıları kültürlenemez.Kişiden kişiye türlerin sayıları çok farketse de belli bir kişi için zaman içinde oldukça sabit kalır.Çoğu bakteri Bacteroides, Clostridium, Fusobacterium, Eubacterium, Ruminococcus, Peptococcus, Peptostreptococcus ve Bifidobacterium cinslerine aittir. Escherichia ve Lactobacillus gibi aeroblar daha az miktarda bulunurlar. Bacteroides cinsine ait türler bağırsaklardaki bakterilerin %30'unun oluşturular.Geniş spektrumlu antiyotik kullanımı ile bakterilerin sayısının azaltılması, konağın sağlığına ve onun gıdaları sindirme yeteneğine etki etmektedir. Antibiyotikler, bakteriyel hastalıkları iyileştirmek amacıyla alınınca veya, farkında olmadan, antibiyotikle beslenmiş hayvanların etini yeyince, bağırsak florasına zarar veririrler. Bağırsakları tahriş ederek, bağırsak florasına etki ederek veya patojen bakterilerin çoğalmasına fırsat vererek ishale yol açabilirler. Antibiyotiklerin bir diğer olumsuz etkisi, antibiyotiğe dirençli bakterilerin sayılarının artmasına neden olmalarıdır.
Bağırsak florasında bulunan maya cinsleri arasında Candida ve Saccharomyces bulunur.
Apandis ile ilgili yazım :
http://www.turandursun.com/forumlar/...t=2898&page=25
1) Bakterilerde zaten var olan direnç genlerinin aktarılması
2) Mutasyon sonucunda genetik bilgi kaybına uğrayan bakterilerin antibiyotiğe dirençli hale gelmesidir.
NOT= DAHA DETAYLI BİR ARAŞTIRMA İÇİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN FABRİKASYONU İZLEMEK VE GÖREVLERİNİ İNCELEMEYEREK DEĞERLENDİRMEK LAZIMDIR.
BUNLAR : Lenf Bezleri, Bademcik, Apandis, Timus, Lenf Düğümleri, Karaciğer, Dalak, Peyer Plakaları, Kemik İlği ve lenf dokularını kapsayan geniş bir araştırma gereklidir.
Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org
http://uhaweb.hartford.edu/BUGL/immune.htm
http://health.howstuffworks.com/immune-system.htm
http://multimedia.mcb.harvard.edu/media.html
http://www.gsf.de/biop/en/plantimmuenglisch.phtml
http://pathmicro.med.sc.edu/book/immunol-sta.htm
Saygılarımla MeTeE