Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Matematiği salt bir sembol sistemi olarak ya da insanlarca "anlamlandırılmış" bir mikroskop türü araç olarak betimlemek fikri işin doğrusu benim içime çok sinmiyor.
|
Elbette, sinmeyebilir fakat o bir örneklemedir, araç bakımından, yoksa matematik=mikroskop denemez ki sindirelim. Yani burada matematiği
araç olarak kullanıyoruz, ve elbette diğer araçlardan farklı olduğu için , yapısı, bileşenleri, gereksinimleri, neye göreliği vs farklı olacak. Önemli olan araç olduğunu görebilmektir.
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Örneğin 7 sayısı, keyfi olarak sembolize edilip anlam verilmiş bir sayı değildir. 7 sayısı bir zorunluluktur. 7 sayısını bir şekilde ifade etmediğiniz hiç bir matematiksel sembolizasyon sistemi kuramazsınız. Ve tıpkı diğer sayılar gibi bu sayıda keşfedilmiştir, yani bir mikroskop gibi geliştirilmiş değil, keşfedilmiştir...
|
Bilim şeylere anlam vermez, gözlemini(tüm etkiyenleriyle, mümkün olduğunca ilişkileriyle vs) ortaya koyar, bu halde siz 7'nin gözlemini ortaya koymalısınız -ki gerçeklik ile matematiği ilintileyebilelim.
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Matematikçiler halâ yeni yeni matematiksel bilgiler keşfetmeye devam etmektedir. Matematiğin, bilimin ardından geldiği söylenmiş, ancak bilim adamları kâinatımızda gerçekleşen olayları açıklamak için matematikçiler tarafından keşfedilmiş bilgileri kullanırlar. Örneğin elektrikteki manyetik alanın ve diğer alanlar ile ilişkilerinin bilimciler tarafından formülize edilebilmesi için matematikteki türev ve integral fonksiyonlarının keşfedilmiş olması gerekliydi... Yani belki de ifadenizin tam tersine bilim matematiğin ardından gelmektedir.
|
Bakın kullanır demişsiniz.
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Matematik, sadece gerçekliğin zorunlu ifadesi midir yoksa gerçekliğin kısıtları mı?
|
İnsan mantığı var merkezinde, dünya dönüyor kelimesinde biz kelime ile mi ifade ettik çerçevesinde değil, evvela ne dönüyor? Dünya? neye benziyor? haraketi nasıl gibi sorular sorarız, bakın gözümüzü diktiğimiz yer hala dünyadır. Kelime ile ifade ediyoruz diye gerçek= kelimeler midir demek bana göre anlam taşımıyor, çünkü bu gerçeğin yerine ikame edebileceğimiz bir şey değil. İfade eğer ifade edilenin yerine geçebilseydi, ifade şansı kalmazdı, çünkü ifadenin e göreliği kalmazdı. Burada yine ince bir mantık sorunsalı var. Atıyorum ifademiz neye göreydi? Dünya, ifade dünyanın yerine ikame edilemez, edilirse ifade edilemez, çünkü ifademizin kaynağı dünya idi...
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Bu bir fizik yasasıdır ve bu yasa neden böyledir , o da başka bir muammadır? Ama elektronların adedi matematikteki çarpım ve bölme işlemlerinin zorunlu sonucudur. Bu şartlar altında hiçbir kablonun 1 santimetrekaresinden 2,2 değil de 3 elektron geçemez. Çarpım işlemi bunu imkânsız kılmıştır...
|
İfade biçimimiz sonucu formüllüyoruz. neye göre formülledik? Eğer dediğiniz gibi olsaydı(yani konunun en başında) matematikte böyle olduğu için bu yasa böyle demeniz gerekirdi.
Örneğin pencerenizi açtınız ve bir çatının çökmekte olduğunu gördünüz, varsayalım ki 30 saniye sonra çöker bu dediniz(neye göre dediniz? çatının o an gözlemini aldığınız andaki durumu, hareketine göre vs), ya da çatı çökecek dediniz, siz dediğiniz için mi çöktü, yoksa hali durumdan çıkarttığınız sonucu, MANTIK çerçevesinde değerlendirdiğiniz için mi, yoksa siz olmasaydınız ve görmeseydiniz de o çatı çöker miydi? Bunu daha da geliştirin, mühendislik bilimi gitsin çatının dayanımını ölçsün, önce ne malzemesi kullanılmış, sütunlar nasıl konmuş, ne sayı-ebadda vs tabi bunu tespit etsin(zira elde 10 çeşit matematik formülü olabilir, ancak demirin, ahşap'ın vs dayanım ölçeği farklıdır), salınımını ölçsün, direnç eşiğini ölçsün ve ifade etsin, bakın ne kadar karmaşıklaştı, halbuki burada amaç çatı çöker, çökmez değil,
neden, nasıl, ne durumda, ne aralıkta çökecek-çöküyor acaba sorusunun yanıtını bulmak içindir. bakın bir dolu formül, hesap kitap işi girdi, diyelim ki neden? Efendim dedik çatının çökeceği belli ne gerek vardı bunca şeye, cevap; içerideki insan ve eşyaların çökmeden önce taşınıp, taşınamayacağını bilmek ya da destek yoluyla engel olmak imkanı var mı vs içindi, denebilir. Bilmek ve bunun için biz matematiği de kullandık, yerine ikame etmedik, etseydik zaten çatının çöküp, çökmeyeceği konusunda pekala hiç bir gözleme, mühendislik bilimine ihtiyacımız olmazdı, bize lazım olan bir masa, bir kalem ve bir kağıt ve pencerenizi kapatabilirsiniz, hatta bir kaç fırça darbesiyle çatıyı 10 yıl daha ayakta tutabilirsiniz, tek yapmanız gereken formülle, sayılarla biraz oynamak.
Örneğin ölçü işini ele alalım, özünde KIYAS işidir,
bilinen bir aralığı, bilinmeyene kıyaslayıp, bilinmeyenin bilinen üzerinden ölçüsünü edinmiş oluruz. Yani burada yine mantık var. İngilizler inch ölçü birimini biz metrik birimi kullanmış olalım, gördüğünüz gibi rakamlar, aralıklar değişti... İnsan kıyas da yapsa, ölçü de alsa özünde
soyutlama işi vardır, illa
soyutlayarak bunu yapar(eğer bilimden bahsediyorsak, ama bir masal için bu gerekli de değil, şartda değil) ve bunun temelinde nesnel-objektif olmak zorundadır, bilinen nesnel-objektiftir-somuttur, bilinmeyen ise henüz değil, ve ölçme işi bir yerde mantık alanında somutlama işidirde, bu öznel somuttur ki, e göreliği yine mantık çerçevesinde ifade edilebilir, ancak o zaman biz düşüncemizde ele, avuca gelir(somutlanmış örn:dünya dönüyor, ne dönüyor dünya, dilersen git gözlemle) bir done ediniriz. Örneğin formüller bu iş sadece matematik değil, ölçme, kıyas ile başlıyor, ölçülen ne?- matematik olmadığı ortada, haliyle nesnel gerçeğin yerine matematik ikame edilemez, ölçülen-gözlemlenen ne sorusu yeterli bir cevaptır, eğer matematiği nesnel-gerçek yerine ikame etseydik ikisinden birisi fazla, zira matematiği neyi ifade etmek için kullandık nesnel gerçeği ya da bileşenlerinden herhangi birisini, matematik bir araç olarak hem nesnel gerçeğin kendisi hem de kendi kendisinin ifadesi durumunda olamıyor, garip bir totoloji oluyor bu-..
matematiğin bilim olmayışı ayrı bir şey, tüm bilimlerin ifade dili, kıyas-mantık aracı, ölçme-biçme-hesap etme aracı olarak kullanmamız ayrı. Yani insan mantığını kullanmadan zaten ifade edemez, o halde anlayamaz, bu en temelde ifade edebilmenin zorunlu aracı ve unutmadan bilim matematiği geliştirir, geliştirmek zıorunda! eskiden radyo sinyalleri ile çalışan teleskop nsıl yoksa, matematikte aynen, enine, boyuna bilim tarafından geliştirilmeye devam eder.
Bakın verdiğim soyutlama linkinden;
İdealist soyutlama, soyutlama sonucu olan kavram ve düşünceleri saltıklaştırır ve bunları nesnel gerçekliğin yerine koyar. Soyutlama, gerçekte, yeniden somuta varmak ve somut bütünü parçalarında da birbiri ile olan ilişkileri içinde tümüyle kavramak için kullanılan bir yöntem, bir araçtır. Soyutçuluk, bu amacı araçlaştırır ve somuta varmak amacını unutarak soyutta kalır.
Felsefenin bütün yanlış sonuçları, bu aracı amaçlaştırmaktan doğmuştur. İnsanın karnını doğuran[doyuran spartacus], ekmek düşüncesi, değil, ekmeğin kendisidir. Ekmek düşüncesini nasıl ekmek yerine koyamazsak, özdekten soyutlanan öz düşüncesini de özdeğin yerine koyamayız.
Gerçekte soyutlama, bilme sürecinde zorunlu bir yöntemdir. İdealizme düşmeksizin gerçekleştirilen soyutlama, bilimsel soyutlamadır. Kavramlar, soyutlamalarla elde edilirler. Ama nesnel gerçeklerle denenir ve doğrulanırlar. Soyut kavram ve düşüncelerin hakikiliklerinin ölçütü insansal pratiktir. Soyutlamada aşırılığa varmaya ya da soyutlamaları kötüye kullanmaya soyutçuluk denir.
Bu alıntı çok şey ifade etmiyor mu? SOYUTÇULUK ve İDEALİZM bakımından. Yani yukarıda anılan hatalı çıakrım ve yaklaşımlar mantık açısından da özünde FALSE'dur.Neden ısrarla ne dönüyor? Dünya diyorum ve neden e görelik önemli diyorum ve neden objektif bilgi diyorum ve neden aracın, şeylerin yerine ikame edilmesi mantık açısından da false dur diyorum, aslında açıklıyor.Dedim ya dünya dönüyor dedim ve kelimeleri-kavramı araç kullandım diye, burada nesnel gerçekliğin kelime-kavram olduğunu ne iddia edebilir, ne dünya'nın nesnel bünyesine ikame edebiliriz. Gözlemi veren dünyadır, haliyle soyutlanacaktır!
Matematik olarak düşünün, ifade biçimimiz mi yoksa ifade edilenin ne olduğu mu belirleyici... Yine ölçme işi demiştim, bilinen ile bilinmeyenin kıyası. Örneğin metrik sistemlerde formül sonuçalrı farklı, inch sistemlerde farklı çıkacaktır, kimbilir belkide bir başka gezegende bir uzaylının yaptığı formül çok daha farklı olacaktır...
İlşte gördünüz mü nesnel gerçeklik envai çeşit görüngüye büründü -eğer esasta olan matematik dersek.
Yine en önemlisi ilk yazımda dediğim gibi, birbirini ardışık takip eden süreçler bilim olamayacağı gibi, 100 yıl sonra Pizza kulesinin inciğini, boncuğunu masa başında ifade ederim anlayışıda bilim değildir, 1 yıl sonra koca bir deprem olabilir.