Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Kadın & İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 24-11-2006, 12:16
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın hanımlarına aşkı

Dün Cem kütüphaneyi kullanıma açınca oradan Meral Altındal'ın "Osmanlıda Kadın" isimli kitabını okumaya başladım ve tek kelime ile bu kitaba büyülendiğimi söyleyebilirim. Cem'e teşekkür ediyorum, sayesinde bu kitabı okuma fırsatı buldum. Meral Altındal harika bir üslup, akıcı bir dil, mükemmel bir araştırma yaparak ortaya koyduğu bilgiler ve ilginç tarihi enstantaneler ile süselediği anlatımı sayesinde adeta tarihe bir yolculuk yapıyorsunuz. Sadece sarayı değil halkın yaşamından da kesitler sunan bu kitabı eminim ki bir kere okumaya başlarsanız soluk almadan sonuna kadar okursunuz. Sizler için kitabın 60-62 sayfalarında çok hoş bir alıntı sunuyorum: Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın hanımlarına olan büyük aşkı..

Lütfen okuyunuz çok hoşunuza gideceğinden eminim...

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI'NIN KADINLARI

Din ve çesitli ilimler üzerine birçok kitabı bulunan Erzurumlu İbrahim Hakkı, 18. yüzyılın büyük mutasavvuflarından biridir. «Kadın iyi ve ittaatlı ise, üzerine bir daha evlenmemelidir» öğüdünü veren İbrahim Hakkı, dört karısı olduğu halde, besinci evliliğini Tillo Şeyhi'nin kızıyla
yapacaktır. Kendisine Ser'i Serifin ancak dörde kadar müsaade ettiği hatırlatıldığındaysa «O, size göredir, ben müçtehidim» cevabını verecektir (8)

1703 yılında Hasankale'de doğan İbrahim Hakkı, Seyh Osman efendi'nin oğludur. Annesi Hasankale'de Seyhoğlu diye tanınan Mahmud kızı Şerife Hanife Hatun'dur. Bu yolla Hz. Peygamber soyundan gelen İbrahim Hakkı, Siirt'in Tillo köyünde Kadiri seyhlerinden Şeyh
İsmail Fakirullah'a intisap ederek şeyhinin vefatında kendisine halef olmuş ve 1780'de vefat ederek orada gömülmüştür.

Bıraktığı eserlerden en ünlüsü, ansiklopedik nitelikteki «Marifetname»sidir. Bu kitapta dört karısına yazdığı mektuplara da yer veren İbrahim Hakkı, bunları İstanbul'da bulunduğu sırada yazmıştır. Her karısına duyduğu sevgi ve hasreti tek tek dile getiren ünlü alim, Hasankale'deki
Karılarına, yazdığı mektupla birlikte birer İstanbul gömleği de yollamakladır.

Mektupların en ilginç özelliği ise, hepsinin aynı kâğıda yazılmış olmasıdır. «Fitneyi mucip olacağı için karısına yazı öğretmemelidir.» diyen Erzurum'lu İbrahim Hakkt'nın dördüncü karısına yazdığı mektupla «döndüğümde seninle güzel güzel kitaplar okuyalım» demesi de ayrıca dikkat çekicidir.

Firdevs, Fatma, Züleyha ve Belkıs adındaki dört karısına yazdığı mektupları, ilk karısından başlayarak okuyalım:

«İzzetli, hürmetli, muhabbetli, hakikatli, adamlıklı, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asıllı usullu, akıllı, iz'anlı, hünerli, marifetli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu, ince belli, kıl ayıpsız hatunum, helalim Firdevs hatun huzuruna:

Derunu dilden ve canu gönülden selamlar ve dualar edip ol mübarek nazik hatırın sual ederiz. Hüdanın birliğine emanet veririz. Benim nazlı yarı gamküsarım, benim, şenliğim, keyfim, benim canım Firdevsim, neylersin? Nişlersin? Ne keyiftesin? Ne fikirdesin? Ne haldesin? Ne demdesin? Benim güzelim, garip gönlünü ne ile eğlersin? Okur musun, nakış mı işlersin? Oynar mısın, güler misin? Benim gönlüm senin hayalinle eğlenir, sen nicesin? Keşke sizi getirsem bu vilayetleri
seyreltirsem; zira sensiz canım rahat olamıyor.

Benim güzel keyfim, senden ayrılmak ne çetin ahvalmış bilmezdim. Hak Teala gönül huşluğuyle bir dahi dünya göziyle görüşmek müyesser eylesin amin.

Firdevs, Firdevs o saçların seveyim, Firdevs Firdevs o başın seveyim, o kaşın seveyim, o gözün seveyim, o yüzün seveyim, ayıpsız canın seveyim. Sakın benden küsmeyesin ki gönlüm
sıkılmasın, kusurlarımı affet, ahiret hakkını helal eyle... Bu uçkuru bana yadigâr mı verdin, yoksa bununla beni bağladın mı? Zira yadigâra ne hacet hiç hatırımdan çıkmadın, gözüm önünde durursun. Böylece apayan gönlümdesin... Allaha emanet olasın. Bin tabaka kâğıt yazsam
seninle sözlerim tükenmez. Hele yavaş; inşallahü Teala ramazan geceleri sabahlara değin sana çok çok gördüğüm, isittiğim hikâyeler söylerim. Her gördüğüm, işittiğim pak şeyleri ve esvapları size layık görürüm; eğer fırsatım olursa alırım, yoksa siz sağ olunuz; birer hamaylı
getirürem. Şimdilik mektubum boş olmasın için bir pak bürüncük gömlek göndermişim, mazur olsun. Sizin hevesinize çermiği yaptırırım.

İnşallah tamam olanda sizinle bir gece anda yıkanırız. Gönlünüz her ne meyve isterse şehirden getürdesiniz, meyvesiz kalmayasınız. Haftada iki kere çaylara, bahçelere çıkasınız, hapsolmayasınız, rahat olasınız.

Allahın birliğine emanet olasınız. Ömrün uzun olsun, amin ya muin.»


Hamile olduğu anlaşılan ikinci karısı Fatma'ya şöyle hitap edecektir.

Çermik: Yerden kaynayan sıcak sulu hamam

«Ve izzetli, hürmetli, muhabbetli, hatırlı gönüllü, asıllı usullu, akıllı, sabırlı, güzel huylu, tatlı dilli, hanım yapılı, güleç yüzlü, alçak gönüllü lorvişim, ehlim helalim Fatma Hanım huzuruna: Deruni dilden ve canu gönülden selamlar ve dualar edip mübarek hatırın sual ederiz ve Hüdanın birliğine emanet veririz. Benim yadigârım, benim gamsusarım, benim aklım fikrim, benim canım, hanım, neylersin? Nişlersin? Ne fikirdesin? Ne haldesin? Ne demdesin? Benim yükümü çeken, benim hatırım sayan, benim atesime yanan!.. Selamet kurtuldun mu? Allah emeklerin zayi etmesin. Ben isterdim ki senin bu hizmetinde bulunayım, ama takdir böyle imiş. Şimdi bir selamet haberin müjdesini bekliyorum...»

Erzurumlu İbrahim Hakkı üçüncü karısı Belkıs'ın gönlünü ise şöyle alıyor:

«Ve izzetli, muhabbetli, hakikatli, sefkatli, gayretli, edepli, helalim Belkıs hatuna: Selamlar edip mübarek hal ve hatırın sual edip Hüdaya emanet veririz. Benim iyazı hassım, benim pak arı tavırlı yosmam, benim derdimi belamı çeken emektarım keyfin nice? Neylersin? Ne haldesin? Ne demdesin? Bacılarınla hoş tatlı mısın? Hatırım için cümleye izzet, hizmet eder misin... Benim yarim, benim Allahlık ehlim, gurbet elde seni unutmam. Sen benim gene evvelki iyazı hassımsın. Hiç gönlüne bir gam ve elem getirme, keyfini aç, Allahü Teala muinin olsun; sağ selamet seni bana bağıslasın...»

Kadınlarına eşit sevgi dağıtmaya çalışan İbrahim Hakkı'nın dördüncü karısının diğer kadınlardan farklı olarak musiki ve kitaplara düşkün olduğu anlaşılıyor. Kadınlar içinde en sevilenin dördüncü kadın Züleyha olduğu mektuptaki ifadeden de belli oluyor:

«Ve izzetli, hürmetli, muhabbetli, hakikatli, hatırlı gönüllü, himmetli, sabırlı, marifetli, akıllı, gayretli, şefkatli, güzel yüzlü, şirin sözlü, melek huylu, çelebi kollu, nazik elli, ince belli, şirin yıldızlı has odalığım, oğlum annesi, gönlüm cenanesi, incu danesi, hatunum ve hatunum ve hanım Küçük kadın Züleyha hatun huzuruna: Candan selamlar ve gönülden dualar edip ol mülayim hatırın kat kat sual ederiz; Allahın birliğine emanet veririz.

Benim küçük kadınım, benim âşık paşam, benim gözüm, benim sırdaşım, benim dervişim, benim emektarım, ne keyiftesin? Ne haldesin? Ne demdesin? Neylersin? Nişlersin? İyi misin? Hoş musun? Allah muinin olsun. Hak Teala canına sağlık, gönlüne hoşluk versin. Tanrı seni
bana bağışlasın; bir dahi dünya göziyle görüşmek müyesser eylesin amin. Aceb cihanda senin gibi var mıdır?

Zilhem, Zilhem! O tatlı canını seveyim; o tatlı bakışlarını seveyim; hiç fikrimden gitmezsin, böylece ayan gönlümde durursun. Benim nazik âşıkım, senin için yollarda ve İstanbul'da besteler yazıyorum ve öğreniyorum ki inşallah gelende seninle ses sese verelim de türlü türlü
besteler, güzel güzel kitaplar okuyalım. Allahü Tealaya âşık olalım, safalar edelim.

Bir küçük kadın gördüm, hemen sana benzettim. Selam sabah ettim, sesi dahi sana benzerdi; senin hatırın için sokak ortasında ana yaranlik edip ahvalini sordum. Bir ihtiyar kocası varmış zindanda, ana ekmek görürmüş. On kuruş borcunu vererek anı halas edip sevabını
sana bağısladım. Allahü Teala senden razı olsun, zira ben senden yer gök dolusu razıyım... Cümle küçük kadınlar sana kurban olsun ve büyük kadınlar bacılarına kurban olsunlar. Benim hakkımda siz bana dünyalar değersiniz.

Hak Teala dördünüzü bana dünyada bağışlasın ve ahirette Firdevsi alada dahi sizi bana versin amin ya Erhamürrahim; dahi ben kim senin fikrinde ve hayalinde değilim. Bu muhabbetname boş gelmesin için her birinize birer bürüncük gömlek irsal olundu, simdilik mazur
olsun. İnsallah yakında vademiz tamamında ağa efendimizden destur aluruz ve gelip sizinle çermikte çimeriz; zira bu çermiği sizin hevesinizle yaptırdım. İnsallah elime akça girerse camus çermiğinde sizin için bir küçük kümbed yaparız. Siz gidende ol küçük çermiği yasağ edersiz.
Tenha safayla çimer çıkar, pak olursuz. Sizinle ol kadar çok sözlerim vardır ki bir ay yazsam tükenmez...»



OSMANLIDA KADIN--MERAL ALTINDAL
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:57 .