24-04-2011, 18:01
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.552
|
|
Winchester´isimli üyeden Alıntı
Sesteş kelimeler bana değil, size bahane çıkartmaktadır.
Söylediğiniz intergalaktik boşluk, içerisinde bazı şeyleri tanımlamak üzere kullandığımız kelimeler vardır. Kuzey, güney, iç, dış, üst, alt...
Savunduğunuz düşünceyle kendiniz çelişir durumdasınız.
Bu kavramlar, insanların birşeyleri anlatmak için kullandıkları kavramlardır. Kuzey neye göre kuzeydir ? Güney neye göre güneydir ?
Bilim adamları bu kavramları kullanırken neden ses çıkartmıyorsunuz da, Kuran' da yazınca garipsiyorsunuz ?
İntergalaktik evreninizde bunların olduğuna inanmıyorsanız kullanmayacaksınız. Üst komşum demeyeceksiniz.
Kuran intergalaktik evrende koordinat vererek açıklasaydı inanacak mıydınız ? Kendinizi kandırmayın lütfen...
|
allah, arşa istiva etti mi, etmedi mi.
kuran etti diyor.
buraya kadar sorun yok değil mi.
istiva etmek
1: buyruğuna almak ise.
soru:
daha önce buyruğunda değilmiydi.başkasının buyruğundamıydı.
arş yaratıldığında buyruksuzken sonradan nasıl buyruğa alındı.
2: oturmak ise.
soru:
allahınız neden oturdu.yoruldumu.
yoksa tanrı-kral hesabı tahta oturması krallığının bir gereğimiydi.
bu bağlamda;
allah yine başka bir ayette,
göklere; 'isteyerek, ya da istemeyerek buyruğuma gelin'' diyor.
göklerde 'isteyerek geldik' diyorlar.
burda açıkça çoktanrılılık yokmu.
baştanrı allah göklere buyruğuma geleceksiniz.
hemde ss diyor.
göklerde tamam madem geldik napalım diyor.
bu ne ya.
resmen hikaye bu.
şimdi bu masala içerik giydirip durun.
|
24-04-2011, 19:21
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 26 Mar 2011
Mesajlar: 208
|
|
Winchester´isimli üyeden Alıntı
Sesteş kelimeler bana değil, size bahane çıkartmaktadır.
Söylediğiniz intergalaktik boşluk, içerisinde bazı şeyleri tanımlamak üzere kullandığımız kelimeler vardır. Kuzey, güney, iç, dış, üst, alt...
Savunduğunuz düşünceyle kendiniz çelişir durumdasınız.
Bu kavramlar, insanların birşeyleri anlatmak için kullandıkları kavramlardır. Kuzey neye göre kuzeydir ? Güney neye göre güneydir ?
Bilim adamları bu kavramları kullanırken neden ses çıkartmıyorsunuz da, Kuran' da yazınca garipsiyorsunuz ?
İntergalaktik evreninizde bunların olduğuna inanmıyorsanız kullanmayacaksınız. Üst komşum demeyeceksiniz.
Kuran intergalaktik evrende koordinat vererek açıklasaydı inanacak mıydınız ? Kendinizi kandırmayın lütfen...
|
Acaba kim kendini kandırıyor? Benmi yoksa sizmi? Kardeşim, evde oturup, çay içerken yukarısı ve aşağısı vardır. İntergalaktik boşlukta kuzey yada güney yoktur! Böyle bir olgudan bahsedebilmek için bir gezegende olup o gezegenin manyetik alanının nerden nereye gittiğine bakmak gerekir. Manyetik alanı oluşturan vektörler kuzeyden güneye gider! Bir manyetik alan yoksa kuzey güneyde olmaz. İnsan nerde olduğunu bilmezse kuzeyi güneyi nereden bilecek, bir referans noktası yokki? Şu anda bulunduğumuz yerde sağ sol var, kuzey güney var, Çin doğuda, Norveç kuzeyde, şu anda bulunduğum yere göre!!! Anlatabiliyormuyum?
|
25-04-2011, 00:34
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 21 Apr 2011
Mesajlar: 140
|
|
kerberos´isimli üyeden Alıntı
allah, arşa istiva etti mi, etmedi mi.
kuran etti diyor.
buraya kadar sorun yok değil mi.
istiva etmek
1: buyruğuna almak ise.
soru:
daha önce buyruğunda değilmiydi.başkasının buyruğundamıydı.
arş yaratıldığında buyruksuzken sonradan nasıl buyruğa alındı.
2: oturmak ise.
soru:
allahınız neden oturdu.yoruldumu.
yoksa tanrı-kral hesabı tahta oturması krallığının bir gereğimiydi.
bu bağlamda;
allah yine başka bir ayette,
göklere; 'isteyerek, ya da istemeyerek buyruğuma gelin'' diyor.
göklerde 'isteyerek geldik' diyorlar.
burda açıkça çoktanrılılık yokmu.
baştanrı allah göklere buyruğuma geleceksiniz.
hemde ss diyor.
göklerde tamam madem geldik napalım diyor.
bu ne ya.
resmen hikaye bu.
şimdi bu masala içerik giydirip durun.
|
1) O an yaratmış. Daha önce nasıl buyruğunda olabilir ? Yarattıktan sonra da herşeyin hakimi O' dur doğal olarak. Bunu kendisine değil. Sana bildiriyor. Onun da sahini benim. Başka sahip arama diye açıklıyor.
2) İkinci sorunuzu, sadece birince sorunuzu baz aldığım için yanıtlamıyorum.
İkinci sorunuzu baz alan varsa kendisi yanıtlayabilir. Benim için öyle bir durum söz konusu değildir. Sorunuzu "ise" diye sorduğunuz için cevaplamıyorum.
allah yine başka bir ayette,
göklere; 'isteyerek, ya da istemeyerek buyruğuma gelin'' diyor.
göklerde 'isteyerek geldik' diyorlar.
|
Bu ayetten çok tanrılı olmayı nereden çıkarttınız sorabilir miyim ?
|
25-04-2011, 00:40
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 21 Apr 2011
Mesajlar: 140
|
|
Dünyalı_Adam´isimli üyeden Alıntı
Acaba kim kendini kandırıyor? Benmi yoksa sizmi? Kardeşim, evde oturup, çay içerken yukarısı ve aşağısı vardır. İntergalaktik boşlukta kuzey yada güney yoktur! Böyle bir olgudan bahsedebilmek için bir gezegende olup o gezegenin manyetik alanının nerden nereye gittiğine bakmak gerekir. Manyetik alanı oluşturan vektörler kuzeyden güneye gider! Bir manyetik alan yoksa kuzey güneyde olmaz. İnsan nerde olduğunu bilmezse kuzeyi güneyi nereden bilecek, bir referans noktası yokki? Şu anda bulunduğumuz yerde sağ sol var, kuzey güney var, Çin doğuda, Norveç kuzeyde, şu anda bulunduğum yere göre!!! Anlatabiliyormuyum?
|
Bakın şimdi dünyada ikamet edip, evinizde çay içerken, bardağınızı elinizden boşluğa bırakırsanız, yerçekiminin olduğu yönde hareketine aşağı doğru hareket diyoruz. Aksine duruma da yukarı doğru hareket diyoruz.
Şimdi siz bunu kendi iradenizle kavram haline getirirken, bu kavramlar var. Allah sana bunu anlayacağın şekilde anlatırken, bu kavramlar yok mu ? Yazdıklarınızda biraz düşünce payı olsun lütfen. Ben birine yön tarifi yaparken onun sağını yada solunu kullanırım. Başka birşeyi baz almam. Size göre yukarı olanı söylüyor. Ben anlatabiliyor muyum ?
|
25-04-2011, 09:57
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.552
|
|
sayın winchester
bu iki anlayıştan;
görüyorum ki ikincisini hiç kaale almıyorsunuz.
takla attırmak için birincisinin daha kullanışlı olduğunu düşünüyor olmalısınız.
allahın arşa istiva etmesini buyruğuna almak olarak ilk kez TEVİL eden muteziledir.
aynen açıklaması şu şekildedir:
şayet bu ayeti TEVİL etmezsek, allaha mekan ve yön izafe etmiş oluruz.
o nedenle bu ayet TEVİL edilmelidir.
buna karşın allahın istiva etmesini yerleşmek anlamında alanlar ise, mutezileyi BİDATla suçlamıştır.şöyle açıklamada bulunmuşlardır.
biz istiva ettiğine inanırız ancak keyfiyetini allah bilir diyebiliriz.
istiva etmek allahın modernize edilmiş biçimine uymadığı için size de kalan tevil edilmiş biçimi olacaktır.
ancak islamın ilk günlerinden beri,
ortodoks anlayış allahın istiva ettiği yani arşa yerleştiği yönündedir.
mutezili anlayış dayanak olarak zorunluluğu dile getirirken,
ortodoks anlayış hadis ve haberlerden kendine dayanak aramıştır.
tevil edilen anlayışın içerdiği komedi açıktır.
bir kere istiva etmek kuranda buyruğuna almak olarak değil, yerleşmek olarak başka ayetlerde geçmektedir.
bu ayette bu anlamı dışında alabilmenin meşru dayanağı yoktur.
ikincisi, allahın arşı buyruğuna alması başlıbaşına komedidir.
sözde cevabınız hiç bir şeye cevap olamıyor.
yarattığında buyruğunda değilmiydi diye soruyorum.
herhalde değildi ki, sonradan buyruğuna aldı.
mitolojik savsata tadındaki isteyerek ya da istemeyerek buyruğuma gelin çağrısı başlıbaşına bir çoktanrılı, pagan çağrışımlar yapmıyor mu.
karıncaları buyruğuna çağırmıyor.
gökleri yani, bir çok kültürde tanrı olan şeyi buyruğuna çağırıyor.
bir anlamda bizim tanrımız sizin tanrınızı döver mantığı sinmiş satıraralarına.
allah gökleri buyruğuna çağırıyor, onlarda eyvallah çekiyor.
burdaki komediyi göremiyormusunuz.
|
25-04-2011, 15:45
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 21 Apr 2011
Mesajlar: 140
|
|
Sayın Kerberos,
Takla attırmak gibi bir niyetim yok. İse diye sorduğunuz için ilkini baz alarak söyledim. İkincisini baz alıyor olsaydım zaten sizinle bunu tartışmıyor olurduk. Mesajımı yazarken de "ise" kelimesine dikkatinizi çekmiştim. Lütfen anlamsız şekilde her mesajınızda, fikrimi bildirmeme rağmen beni kıvırmakla, taklacılıkla suçlamayınız.
Elimden geldiği kadar madde madde sorulan sorularıi madde madde kendi iradem çapında cevaplamaya çalışıyorum. Ciddiye alırsınız almazsınız. Sizin takdirinizdir ancak hoş olmayan yakıştırmalardan uzak durmanızı temenni ediyorum. Burada kimseye böyle bir tavır takınmadım. Sanırım böyle bir tavrı da haketmiyorum. Ancak varlığım burada hoşnutsuzluk oluşturuyorsa, herhangi bir görüşüm yada yazıtım sıkıntı çıkartıyorsa, kimseyi de huzursuz etmek istemem.
|
25-04-2011, 16:04
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.552
|
|
Winchester´isimli üyeden Alıntı
Sayın Kerberos,
Takla attırmak gibi bir niyetim yok. İse diye sorduğunuz için ilkini baz alarak söyledim. İkincisini baz alıyor olsaydım zaten sizinle bunu tartışmıyor olurduk. Mesajımı yazarken de "ise" kelimesine dikkatinizi çekmiştim. Lütfen anlamsız şekilde her mesajınızda, fikrimi bildirmeme rağmen beni kıvırmakla, taklacılıkla suçlamayınız.
Elimden geldiği kadar madde madde sorulan sorularıi madde madde kendi iradem çapında cevaplamaya çalışıyorum. Ciddiye alırsınız almazsınız. Sizin takdirinizdir ancak hoş olmayan yakıştırmalardan uzak durmanızı temenni ediyorum. Burada kimseye böyle bir tavır takınmadım. Sanırım böyle bir tavrı da haketmiyorum. Ancak varlığım burada hoşnutsuzluk oluşturuyorsa, herhangi bir görüşüm yada yazıtım sıkıntı çıkartıyorsa, kimseyi de huzursuz etmek istemem.
|
sayın wincester
varlığınız kimseyi rahatsız edemez.
şu dünyada neye ne kadar hakkım varsa,
sizinde aynen tatrtışılmaz şekilde buna hakkınız vardır.
yakıştırmalarım sizin şahsıznıza değil.
ne diye alınganlık yapıyorsunuz.
bu tartışma sizle ya da benle başlamadı.
buharinin hadis kitabında bu tartışmaya dair hadisler var.
hadi uydurulmuş hadisler diyelim.
ama en azından buhari zamanında bu tartışma var demekki,
uydurma gereği hissedilmiş.
bu soruyu ilk soranlar ne müşrikler, ne hristiyanlar ne de yahudiler.
ilk soran müslümanlar.
arşa istiva nedir diyorlar.
ortodoks sünni anlayış keyfiyeti belirsiz ancak istiva yerleşmektir diyor.
mutezile olmaz allaha mekan atfedemeyiz ayeti tevil edelim diyor.
karşılıklı olarak birbirlerini ayete takla attırmakla zaten suçluyorlar.
benim sizin gibi insanlarla sorunum olmaz.
ne yani inandınız diye size düşman mı kesileceğim.
ama bu meselnin geleneğinde lafı eğip bükmek var.
siz o geleneği ayenn devam ettiriyorsunuz.
taklaya da takla demeyelim mi.
sizin anlayışınız bidattır ve tevildir.
hatta vasıl bin atanın mezhebi kendisi bile burda tevil yapmak zorundayız.
başka çare yok demiştir.
siz de dersiniz ki kardeşim evet tevil.
ama sanki yegane doğru sizin yorumunuz,
bizimkide sanki ilk kez duyduğunuz bir yorummuş havasına bürümeyin.
istiva etmek, sünni ve şii çoğunluğa göre yerleşmektir.
mutezili anlayış yeni yeni yeniden ısıtılmaya başladı.
gerçi bana sorarsan islam dünyasında iki tane adam çıktı.
biri vasıl,
diğeri molla sadra.
mutezili anlayışın yaygınlaşması iyi olur, ben sevinirim.
|
26-04-2011, 04:01
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 21 Apr 2011
Mesajlar: 140
|
|
Kur'an ilk gelmeye başladığı andan itibaren bu böyle olmuş. Sözlerin değişik kullanım gücü çok tartışılmış. Bu yüzden zamanında Muhammed' şairlikle, büyücülükle suçlamışlar. Kelimelerin tevil içermesi, cümleyi kudretli kılmaktadır. Bu benim şahsi görüşümdür. Herhangi bir kaynaktan bir görüş değildir. Sadece beni bağlamaktadır. Yorumumun yegane doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben sadece kendime göre yorum yapıyorum. Kimseye doğruluğunu dikte etmek gibi bir niyetim yok.
Yalnız bir konuda size oldukça katılıyorum. Bazen en basit anlamlarla yola çıkmalıyız. Bu örnek için söylemiyorum. Konu dahilinde olmayan birşeyler için kullanıyorum bu dilek cümlesini.
|
26-04-2011, 13:49
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 23 Feb 2011
Mesajlar: 525
|
|
ARŞ KONUSU
Arş nedir ? diye bakıldığında, kelime olarak: Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Ve bu anlamlar dışında insanoğlu tarafından taht, saltanat vb anlamlarında dahi kullanılmışdır.
Taht kelimesi türkçe kuran mealinde kurandaki "arş" kelimesinin karşılığı olarak tercüme edilmiş. Arş kelimesi "e-r-ş" harflerinden oluşmaktadır.
Kuran da "arş" ın geçtiği bazı ayetler :
7:54 - Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine istiva eyledi.
9:129 - Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir.
10:3 - Rabbiniz o Allah'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerine istiva etti (onu hükmü altına aldı), işi tedbir eyliyor.
11:7 - O, öyle bir Allah'dır ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı. Arşı da su üstündeydi.
13:2 - Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.
17:42 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer dedikleri gibi Allah ile birlikte ilâhlar olsaydı, o zaman bu ilâhlar Arş'ın sahibine bir yol ararlardı."
20:5 - O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş'a hakim oldu.
23:86 - "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor.
23:116 - Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bereketli Arş'ın sahibidir.
40:7 - Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O'na inanırlar.
57:4 - O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti.
69:17 - Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.
85:15 - Arş'ın sahibidir, yücedir.
Arş kelimesi ile birlikte kullanılan kelime "istiva eylemek" dir. Allah arşa istiva ediyor.
Bir hadis:
Bir adam Hz. Peygamber'e siyah bir köle getirdi ve:
- Benim üzerime mümin bir köle azat etmek vacip oldu. Bu kâfi midir? diye sordu. Peygamber o köleye sordu:
"Sen mümin misin?"
Köle:
"Evet" dedi. Peygamber:
"Peki, ALLAH nerededir?" diye sordu.
Köle göğe işaret etti.
Bunun üzerine Peygamber:
"Onu azat et, o mümindir" dedi. (İmam-ı Azam'ın Beş Eseri, İstanbul, 1981, s. 45-48 Arapça kısmı).
İslam alimleri, Allah ın mekandan münezzeh olduğunu düşündükleri için, bu ayetlerin ve kelimelerin tefsirlerinde "zorlama" metodunu kullanmışlardır. Zorlamak, yani senin ölçütlerine uymadığı için onu yönlendirme ile yorumlayarak uygunlaştırmadır. Hatta kafası iyice karışan islam alimleri bu konuda şunu söylemişlerdir:
" MÜTEŞABİH AYETLER TEVİL EDİLEMEZ "
Burada bu kelimelerin geçdiği ayetler "müteşabih" olarak alınmış ve kısa bir şekilde köprüden önceki son çıkış kullanılarak, bu ayetlerin yorumundan kaçınılmışdır. Tabii ki yorumlayanlarda söylediğimiz gibi "zorlama" metodunu kullanmışlardır.
Hadis de gördüğünüz üzere, ve bir çok ayette görüldüğü üzere islam dininin elbette bir göksel boyutu vardır. Dikkat edilirse tüm bu ayetleri görmezden gelen, dışlayan, tevil edip "zorlama" ile çevirmeye çalışan varsa müslüman lıkdan uzaklaşmış olur. Çünkü o kadar ayeti inkar etmek yada değiştirmeye çalışmak olacakdır bu.
Arş ile birlikte anılan diğer kelimede "kürsi" dir. Örneğin şu ayetde geçmektedir:
"kürsiyyuhussemavati vel ardı" anlamı: "o nun kürsisi gökleri ve yeri kaplamışdır."
Tabii ki burada ki kürsi, üzerine çıkıp konuşma yapılan bir sehpa değildir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken nokta kürsi nin gökleri ve yeri kaplıyor olmasıdır. İnce nokta; gökler kelimesi çoğuldur ve yer kelimesi ise tekildir.
Bütün bu ayetleri çözmek, anlamak için İslam ın göksel boyutunu kabullenmemiz gerekir. Aslında bu sadece islam a özgü bir noktada değildir. Bu şekilde "tanrı"nın ve "din"lerin, ya da "mit" -her ne isimle adlandırırsanız adlandırın- bir göksel kaynağı, bir bağıntısı mevcuttur. Bu kimimize masalsı da gelebilir. ve bu durumda da örneğin "cennet"i bir pandora box ya da harikalar diyarına benzetebiliriz. Bütün bunlar bizim kısayolumuz mu ? Meselelerin cevaplarına bakış açısı getiremeyemişimizin ve beynimizin cetvelinin 30 cm olup da 35 cmlik bir şey geldiğinde yapdığımız bir hareket midir, yorum herkesin kendine ait olan bir duygu.
Şimdi dikkatinizi bir başka kaynakdaki bir kelimeye çekmek istiyorum:
Göğü geçti ve bölgeleri taradı…
Efendi daha sonra Derin’in yapısını ölçtü.
E-şara’yı dıştaki evi olarak kurdu;
E-şara’yı Göklerdeki büyük ev olarak kurdu.
Burada ki kelimemiz e-şara dır. Tıpkı kurandaki arş gibi aynı harflerden oluşmakta olan bir kelime.
Kaynak: sümer metinleri idi.
Açığa çıkan bu bilgiler ile tüm kutsal metinleri karşılaştırmamız ve ipuçlarını yakalayarak gerçeği az da olsa görebilmemiz imkanını yakalayabildik mi ? Acaba ? Yada
Taa sümerlerden, sonrasında diğer kutsal metinlerde sözü edilen ve hep kafaları karıştıran bu cümlelerin hepsi birbirinden çalınma alıntı mı, yoksa bir şeyi anlatan farklı yorumlar mı ? Akla ve mantığa uygun olan bir şeyi anlatan farklı yorumlar olması, birbirinden farklı ama dikkatli bakılırsa birbirleriyle çelişmeyen, aksine kesişen noktaları olan yorumlar.
Bir başka kaynak, Tevrat :
Derin ' in üstüne bir yörünge çizdi ;
Işık ve karanlığın (kaynaştıkları)
son yere kadar.
Burada derin kelimesine bakınız. Derin olan, derinliği olan bir şey.
İncil den alıntı:
“ Tek başına gökleri gören odur, ve en yüksek Derin üstünde yürüyen odur; Büyük Ayı’ya ,Orion’a ve Sirius’a ve güneyin burç evlerine varan odur. “
“ Yüzü Boğa ve Koç’a gülümser ; Boğadan yay’a gider”
Burçlar dan bahseden cümleler. Astronomide uzay haritası okarak kullanılan burçlar. Yüzü boğa ve koça gülümser.
Yine incil:
“ Rab güneyden gelecek…haşmetli Dünyayı dolduracak…ve Venüs ışık gibi olacak, huzmelerini Rab’bin verdiği. “
Güneyden gelen ve saat yönünde hareket ettiğini tarif eden cümle, tıpkı mezapotamya metinlerinde olduğu gibi.
Farklı kaynakların tek bir olayı değişik şekillerde yorumlaması, birbirini çürütmeyen, birbirine bir şekilde destek olan cümleler.
Peki nedir arş...
Uzaklarda bir yer, göklerde, bir konum, nibiru gezegenin eliptik yörüngesinin son noktası. "Cennet"in yakınında, yada yanında. "Cennet"in olduğu gezegenin yakınındaki bir konum. Arş-ı taşıyan sekiz melekden kasdı anlayamıyoruz. Arş nasıl taşınır ve sekiz melek nasıl taşır bilinmiyor. Henüz bir ipucu hiç bir kadim metinde rastlanmadık.
Kürsi nedir..
Kürsi ise eliptik yörüngenin yörüngesi ile birlikte alanı. Bu durumda yörüngenin alanı içinde gezegenimiz dünya ve diğer gezegenler kalıyor. Kuran ne demişdi: "O nun kürsisi gökleri ve yeri kaplar..". "O"nun kürsisi yani yörünge alanı dünya, galaksimizi ve gökleri kapsayıcı bir alana sahip.
..
İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin / Ya nice okumaktır
|
26-04-2011, 13:49
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 23 Feb 2011
Mesajlar: 525
|
|
"sümmesteva alal arş" (Sonra arş a istiva eyledi). Yani arş konumuna yöneldi, yükseldi.
Bir çok islam aliminin yapdığı gibi "zorlama" ile bunu "arşa hükümdar oldu, hakim oldu" mu diyelim ? Yoksa gerçek manası ile yükseldi ve konumlandı diye mi algılayalım, ya da daha ilersi her ikisinin aynı anda kastı mı diyelim ?
..
İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin / Ya nice okumaktır
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:48 .
|