"Benim bildiğin tarihi tarihçiler yazar.Aynen otomobili tamirciler tamir ettiği,treni makinist kullandığı,binayı mimarlar çizip ustalar yaptığı gibi.
Peki tarihci sıfatımız olmadan,sadece tarihci sıfatı olmayanlarca ve tarihe not düşmek için değil de,dinin kendi meselelerinin izahı ve nakli konusundaki hadislerden veya hadisimsi anlatımlardan veya ayetlerin arasını kendi mantık ve aklımızla ve fakat dinin ruhundan ve mayasından ve anlayışından uzak bir tarzda yanibiz muhatap değilken o ayete veya hadise;sırf yüzünden okuyup da bunların aralarını kendi dağarcığımızdan ve kasdımız ve ideolojimizle harmanlayıp da tarihe not düşmek,tarih bilimine hakaret olmakla beraber etik olarak ne kadar doğrudur?doğru değilse bunun adı nedir?ama bunları yazan kişilerin bu endişeleri taşımadığını da biliyoruz aslında.
bu konuda sayın katılımcıların fikrini de almak isterim."
|
Ya tersi ne derece doğru?
Hiç bir inceleme, araştırma, sorgulama yapmadan körükörüne bir dinin, bir peygamberin peşine takılmak.
Dünyadaki dinlerin inançlarını, özelliklerini, birbiriyle olan benzerlik ve farklarını, nasıl oluştuklarını, kurucularının söylemlerini, delillerini, yaşamlarını, karakterlerini, yaptıklarını, yapmak istediklerini öğrenmeden, değerlendirmeden inanmanın ve ibadet etmenin doğru tarafı var mı?
İnsanların, kaderlerini etkileyen, yaşamlarını biçimlendiren din kurucularının kitaplarından, hadislerinden, tarihi kaynaklardan elde edilen tüm bilgilerle haklarında bir kanaat oluşturulabilir. Amaçları, karakterleri, yaşam biçimleri öğrenilebilir. Bu sonuç yüzde yüz doğru olmasa da doğruya yakın bir değerde olabilir.
Ya hiç sorgulamadan kör bir inançla uğrunda ölecek, cinayet işleyecek, katliam yapacak kadar bağlananların doğruluk derecesi nedir?
Peygamberliğini ilan eden biri, bunun ispatını Tanrının varlığını ispat ederek mi yapar?
Sanki Tanrıyı ilk kez kendisi bildirmiş gibi. Kendinden önce Tanrı inancı yokmuş gibi.
"Bana inanın. Ben Tanrının elçisiyim. Tanrı olmasaydı bu yer-gök, bu düzen, bu ihtişam olur muydu hiç? Bakın da ibret alın? İnanmazsanız ebedi cehennemde yakılırsınız. Onun için Tanrıya ve elçisine inanın.
Şimdi böyle ortaya çıkan birini araştırmak, sorgulamak için tarihçi mi olmak gerekiyor?
İnanın o zaman İskender Ali Mihr Hazretlerine.. İnanın Bahaullah Hazretlerine hiç sorgulamadan.
Onlar sahte peygamberse, öncekilerin olmadığına nasıl eminsiniz?
Gerçekten peygamber değillerse eğer;
Yalanları, yaşamları, evlilikleri, cariyeleri, savaşları, katliamları, cinayetleri, gaspettikleri mal-mülk-ganimetler, toplumu etkileyen kanunları, geleceği etkileyen kararları-kuralları ve her türlü ezaları-cezaları bir peygamber olarak değil, sıradan bir insan için ele alınmış olacak, hatta sahtekar-düzenbaz-ahlaksız-katil bir insan için değerlendirilmiş olacak ve bu toplu özellikleriyle çok basit bir sıfata indirgenecek.
Ama aynı kişi bir peygamber olarak ele alındığında dürüst, emin kişi, ahlak timsali, merhametli, vicdan sahibi, mükemmel yüce insan sıfatına sahip olabiliyor.
Örneğin;
Tevrattaki Hz.İbrahim'in güzeller güzeli karısı Sara'yı gittiği yerlerde kızkardeşi olarak krallara sunup zengin olmasını sıradan bir insan yapmış olsa vay a..çak na..suz p..venk denirdi herhalde..
Ama peygamber olarak inanılan biri yapınca ardında başka hikmetler aranıyor.
Ateistlere "Ya tanrı varsa" sorusu sorulur hep..
Biz de şöyle soralım;
"Ya Tanrı peygamber göndermediyse, neden bunlara inandınız diye hesap sorarsa?"