Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
...bi yedike DIGSEN, ضغث (Tiklayin)
Buradaki bi -de demek,
bi yedike: elinde
12:44 ve 21:5'te ADGÂSU ahlam var:
kafa karistiran görüsler.
Ama ayetimizdeki DIGSEN bir isim olduguna göre
anlami: bir kafa karisikligi, bir MESELE.
Örnegin 9:37'de sözü edilen NESî
müsrikleri ugrastiran bir meseledir.
Ve huz bi yedike DIGSEN
Meseleyi elinde tut.
= Meseleyi eline al
= Meseleyi görev edin.
*
fadrib (fe idrib) bihî
Bi bu kez ile anlamina geliyor,
bihî: onunla, o mesele ile
Fiil olarak "idrib"e gelince
evet onun degisik anlamlari var
ve onlardan biri: yola çikmak.
Nisâ 101:
izâ darabtum fîl ard
arazide yola çiktiginiz vakit
Buna göre
Ve huz bi yedike DIGSEN fadrib bihî
Meseleyi elinde tut ve onunla yola çik.
*
Elbet itiraz edebilirsiniz.
Itirazinizla birlikte lütfen nedenini de belirtin
ki üzerinde konusabilelim.
Hakli oldugunuzu görürsem yanlisimi düzeltip
size tesekkür ederim.
|
1. Yerli yabancı bir sürü tercüme okudum ve kimse senin verdiğin anlamı vermemiş. Sence neden senin verdiğin anlamı vermemiş bu tercüme edenler? Bilmiyorlar mı, cahiller mi, art niyetliler mi?
2. Arapça bilmeyen birisi neden senin verdiğin anlamı kabul etsin, neden diğerlerinin anlamını kabul etmesin?
3. Arapçada mesele anlamını veren kelime yok mu?
4. Şimdi bu darabe kelimesi Kuran'da 3 anlamda kullanılıyor. Asıl anlamı vurmak, diğer anlamları da yola çıkmak ve misal vermek. Sence bir Kuran cümlesinde bu kelime varsa bu 3 anlamdan hangi anlamı kullanacağımız nasıl belirleriz?
a) Bakara/26. Muhakkak ki Allah bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez.
4. en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
Bu ayetteki yadribe kelimesi aynı zamanda yola çıkmak anlamına geliyorsa o zaman ayeti şu şekilde tercüme edersek doğru olur mu?
Bakara/26. Bakara/26. Muhakkak ki Allah bir sivrisinekle, hatta onun üstünde olanla da yola çıkmaktan çekinmez.
Olmazsa neden olmaz? Aynen senin kullandığın yöntemi kullandım, bir kaç anlama sahip bir kelimenin istediğim, işime gelen anlamını kullandım.
b) Bakara/60. Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demiştik.
7. idrib : vur
Peki bu ayette "Asanı kayaya vur" çevirisi yerine "Asanla kayaya doğru yola çık" veya "Asanı kayaya misal ver" çevirilerini kullanabilir miyiz? Kullanamazsak neden kullanamayız?
c) Gelelim senin örneğe:
Nisa/101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
2. darabtum : sefere çıktınız
3. fî el ardı : yeryüzünde
Görüldüğü gibi darabe fiilinden sonra "fî el ardı : yeryüzünde" kelimeleri kullanılırsa o zaman anlam yola çıkmak oluyor, ingilizcedeki "hit the road" gibi bu da bir deyim. Türkçede de kendimi yola vurmak deyimi vardır mesela.
Sonuç olarak, demek ki neymiş: Çok anlamlı kelimelerin kullanıldığı cümlelerde anlamı belirlemek için cümle bütünlüğüne, o kelimenin nasıl bir kalıpla kullanıldığına, ccümlenin ne zaman, nerede ve nasıl bir durumda söylenildiğine falan bakılıyormuş, öyle senin yaptığın gibi gelişigüzel, işine gelen bir anlam seçilmiyormuş.