ugurce82´isimli üyeden Alıntı
Islamin barisci bir din olacagi, taa Muhammed'in bu dini kurdugu zamandan belli olmustu. Zaten Islam barisci kimligine de bu donemde burundu.
Simdi cok kisa olarak Islam'in baris tarihine goz atalim;
Bir piknik gezisi icin Mekke'den Medine'ye giden Muhammed ve arkadaslari, Medine'yi cok begendiler ve burada ikamet etmeye karar verdiler. O zamanlar Medine halkinin buyuk cogunlugu Yahudilerdi. Yahudiler Muhammed'in Medine'ye yerlesme kararindan son derece mutlu oldular ve ona kucak acip, kol kanat gerdiler.
Gel zaman git zaman Medine'de iyice palazlanan Muslumanlar Yahudilere, yakin cevrelerde ticaret ve is merkezleri acmalarini, buralarda yeni yerlesimler kurmalarini istediler. Bu oneriyi goz yaslari ve sevinc icinde karsilayan Yahudiler, derhal Medine'den ayrildilar ve ayrilirken Muhammed ve arkadaslari muhtac olmasinlar diye, neleri var neleri yoksa onlara armagan ettiler.
Muhammed ve arkadaslari Yahudiler gittikten sonra, cevreden gecen mal yuklu kervanlarla ilgilenmeye basladilar. Bu kervanlar Mekke ve yakin cevrelere yuk tasimaktaydilar. Bu kervanlarin Medine civarindan geciyor olmasindan mutluluk duyan Muhammed, iyi niyetini, sevgisini bir ihtiyaclarinin olup olmadigini sormalari icin, bu kervanlara adamlarini gonderirdi. Bu adamlarin hepsi atabari ve kilic kalkan ekiplerinin elemanlariydi. Kervanlar bu ekiplerin muhtesem gosterileri ile karsilaniyor, bunlari goren kervancilar sevinc icinde gozyaslarina boguluyorlardi. Gosteriden etkilenen kervancilar, Muhammed ve adamlari kabul etmeseler de, onlari zengin armaganlar vererek onurlandiriyorlardi.
Muhammed Mekke'den ayrildiktan sonra uzun bir sure Mekke'ye gitmemis oldugundan orayi, oradaki arkadaslarini, hisim ve akrabalarini ozlemisti. Ayip ettik cocuklara, bir selam bile yollamadik. Bir vesile yaratsak da biraraya gelsek, diye dusunmeye basladi. Nihayetinde Mekke buyuklerine bir haber salarak; "malum col sicagi, oyle gelip gitmek kolay olmuyor. Sizleri goresimiz geldi. Soyle hem size yakin, hem de bize yakin bir yerde cumleten bulussak, hellallesip hasret gidersek" dedi. "Ayibettin, emrin olur, nerede bulusalim" diye bir cevap geldi. Muhammed; "Bedir denilen bir koy var, size de bize de yakin. Burada bulusalim, hem bir panayir duzenleriz, cocuklar eglenir" dedi. Mekke'liler okey dedi ve Bedir'de bulusuldu. Gunun anisina koy meydaninda gures turnuvasi duzenlendi. Yaman guresler tutuldu. Bazi Mekke'lilerin gures esnasinda burnu kanadiysa da, olsundu. Bir araya gelip hasret gidermemislermiydi? Yeniden bulusup, yeni gures turnuvalari duzenlemek uzere sozlestiler ve herkes goz yaslari icinde evine dondu. Sonradan bazi ufak tefek gures turnuvalari duzenlendiyse de, Bedir'den sonra yapilan en buyuk turnuva Uhud turnuvasi oldu. Uhud'ta da yaman guresler yapildi. Bu sefer Musluman gurescilerin bazilarinin burnu kanadi, ama hic kimse buna onem vermedi. Onemli olan bir araya gelinmesiydi. Bu guresler de bunu saglamiyormuydu? Bir kac damla kanin lafi mi olurdu...
(Not: Bu gures turnuvalari zamanla geleneksellesti. Hatta Muslumanlar sirf gures tutmak icin Ispanya'ya kadar bile gittiler. Muslumanlar bir ara Mute denilen bir spor alaninda, Bizanslilar ile de gureşmek istediler. Bizanslilar; "biz karakucak bilmeyiz, biz bunu ilmi olarak yapariz ve zinhar greko-romen'den baska gures tutmayiz dediler. "Ulan gures gurestir, tamam greko gureselim" diyen Muslumanlar, yenildikten sonra yaptiktari hatayi anladilar. Ilimsel olmanin degerini boylece ogrendiler. Zamanla ilmin anasini belleyip, guresten firsat buldukca frenklere ihrac bile ettiler. Neyse... Muhammed'den sonra artik kendilerine gore rakip bulamayan Muslumanlar, diger kabilelerle gures musabakalarina devam ederken, ayni zamanda kendi aralarinda gures turnuvalari duzenlemeye basladilar. En has guresci Ali idi. Bir bayan olmasina ragmen Ayse de iyi guresirdi. Tarih, Ayse ile Ali'nin tuttugu guresin, her ne kadar Ayse yenilmis olsa da, bir esi daha olmadigini soyler.)
Bir sure devam eden bu guresler artik tat vermemeye baslamisti. Mekke'li guresciler yavan gelmeye baslamisti. Bu nedenle Muhammed guresecek yeni kabileler ariyordu. Guresi butun Arap yarimadasina ogretmeliydi. Aklina Medine'den gonderdigi, yakin civarda is ve yerlesim birimleri kurmalarini istedigi Yahudiler geldi. Neden olmasindi? Belki de olurdu... Hemen gures ekibi ile yola cikti. Ilk Yahudi birimine (Beni nadir) gelip gures tutmayi onerdi. Yahudiler; "aman sayin peygamber, biz guresten falan anlamayiz. Biz Kudus'te kimin yaptigi bilinmeyen bir duvar var, o duvarın onunde sabah aksam aglariz" dediler. Muhammed; "yahu suraya kadar geldik, gures tutamiyorsaniz guvercin takla veya uzun essek oynayalim" dedi. Yahudiler; "onlar da nedir? Biz onlari da bilmeyiz" diye yan cizmeye kalkinca Muhammed, "vallahi kabul etmem, ta nerelerden geldik, ayip valla, hic olmazsa halay cekelim" dedi. Netice olarak Yahudiler halay cekmeyi kabul ettiler. Hep birlikte; "alirim da giderim Cuveyriye'yi, Safiyeyi, Reyhaneyi butun ganimeti aman heyyy" yalellisi esliginde hep birlikte halay cektiler.
Butun Yahudi yerlesimlerinde, halayin en guzel orneklerini veren, halay cekecek Yahudi birakmayan Muhammed, daha sonra Arap yarimadasindaki diger topluluklara yoneldi. Kimiyle gures, kimiyle uzun essek, kimiyle halay, kimiyle guvercin takla, kimiyle cirit vs derken, yaklasik 20 yilda butun Arap yarim adasina barisin en guzelini getirdi. Herkes Islam'in ne kadar barisci bir din oldugunu boylelikle ogrenmis oldu.
Muhammed'den sonra gelen hanedanlar da, Islam'in ne kadar barisci oldugunu, taaa orta Asya'ya kadar gosterdiler. Ayrica Haccac doneminde, Kerbela'da, Muhammed'in torunu Huseyin'in vesile oldugu bir olay neticesinde, Futbol'u bile Muslumanlar icad etmistir. Bazi munafiklar; "sen ne diyon kardesim. Haccac'in adamlari Muhammed'in torununun kellesini kesip, kafasiyla sut cekmislerdir" gibi laflar etselerde, kulluyen yalandir. Aynen Ingiliz gavurlarin; "futbol bizim ata sporumuzdur" dedikleri gibi... Futbol'un gercek mucidi Muslumanlardir. Muslumanlar, bariscil olmalarinin yani sira, spora yatkin, mucit ve hatta cok kabiliyetlidir.
Muslumanlar barisci geleneklerini bugun de surdurmektedirler. Cezayir, Sudan, Nijerya ve Sivas gibi bazi yerler hala geleneksel olarak, "alirim da giderim Cuveyriyeyi, Safiyeyi, Reyhaneyi ganimeti aman heyyy" yalellisi esliginde halay cekerler. Ozellikle Cezayir'de kelleye sut, pardon futbolun en guzel orneklerini sergilemektedirler. Kimileri de caga ayak uydurmustur. Caga ayak uyduranlar bu gunlerde havai fisekler esliginde "kamyon nereye carpti" veya "sinagoga giren kamyon" gibi yeni ve ozgun musabakalar duzenlemektedirler. Fakat bazi radikal muslumanlarin icat ettigi musabakalar ise essizdir; bunlar 5 ucaktan kaci kulenin icinden gececek gibi, muthesem gorsel tatlar veren yarismalar duzenlemektedirler.
Velhasil Islam, taa kurulusundan bu yana "BARIS ADINA" insanliga yeni bir renk ve soluk katmis ve hala katmaya devam etmektedir.
Bunu saglayanlarin hepisinden Allah "tek, tek" razi ossun...
|