Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 23-01-2018, 18:44
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

spartacus

Elbette özne maddi bir temel olmadan mümkün olmuyor. Bizler doğmadan önce beden değildik ve sözde yoktuk. Aslında evrendeki parça veya parçalardık ve milyonlarca spermden bizi meydana getirecek olan denk geldiği için buradayız, demek ki spermin form değiştirmiş haliyiz, sperm olmadan önce de başka şey idik.

Öldükten sonra da başkasının spermi olup yumurta ile etkileşime girerek meydana gelecek olan bedende hayat bulabiliriz bence.

O yeni beden önceki bedene göre başkasıdır ama parça olarak biz denk gelmişsek o başka bedende yine hayat bulabiliriz. Bu bir bedende 2 ben olması değildir, başkası ifadesi önceki bedenimize göre idi, uygun sperm geldiyse başka bedende yine hayat bulunabilir kendimiz olarak ama farklı bir kendimiziz. Peki farklı olduğumuz halde nasıl ben diyebiliyoruz? Şu an da sürekli olarak hücrelerimiz değişiyor ve 1saniye önceki ile sonraki aynı değil. Fakat yine beniz ve bir sıkıntı yok. Öldükten sonra da dönüşerek farklı bir beden olunabilir, çünkü dönüşümle hayat bulunuyor ve doğmadan önce de dönüşüp hayat bulduk, tekrar neden olmasın?
_________________________________________________

Ahlaksız

Bir şeyin kesin olarak olduğunu iddia etmek ayrı, olası olduğunu iddia etmek ayrıdır. Olasılıklardan söz ettiğim için kesin bir ispat gerekmez. Fakat bu uydurduğum anlamına gelmez. Uydurma ile olasılık ayrı şey. Olasılık da son tahlilde zorunluluğunun sonucu olarak açığa çıkıyor, zorunluluktan olasılığa varabilirim.

Uzaylı konusunda ise yok diyorsanız haksızsınız. Yok demek için bütün evreni dolaşmanız gerekir, dolaşmadıysanız yok diyemezsiniz. Var demek için ise tek bir uzaylı gözlemi yeterli olur. Şu an için var veya yok diyemeyiz ama var olması epey olası gözüküyor. Ama uzaylı var denirse inanç olur tabi, fakat olasılıklardan bahsetmek inanç olmaz.

Verdiğiniz örnek hatalı Allah'ın varlığına ilişkin. Çünkü inanırların birçoğuna göre Allah'ın varlığı kesindir fakat şahsını bilemeyizdir. Var olduğunu bilmek ile şahsını bilmeyi ayırırlar. Siz bunu inanç olduğunu anlatmak için söylemiştiniz, evet son tahlilde doğru Allah'ın varlığı bir inançtır, olasılığı mümkün kılacak veri yok çünkü. İdealizmin doğru olduğu ispat edilebilirse olasılık ve hatta kesinliğe yaklaşılabilir bir nebze. Ama şu an öyle bir kanıt yok. Benim bahsettiğim tekamül ile Allah'ın varlığı aynı şey değil.

Doğmadan önce potansiyel olarak varız, yok değiliz. Bedenimizin genetik bilgisi var, parçaları var. Bildiğiniz gibi o spesifik sperm sayesinde burdayız. Peki o sperm nerden geliyor? O da dünyadan geliyor, yani aslında parçayız ve sperm oluyoruz ve form değiştirerek hayat buluyoruz, öldükten sonra neden olmasın? Bir sürü insan doğuyor ve ölüyor, bu bile oluşun kanıtı tek başına. Doğanlar gaipten gelmiyor, var olan parçalardan türüyorlar ve form değiştiriyorlar.

Öldükten sonra parçalar doğaya karışıyor. Zaten doğadan gelmiştik ve tekrar doğaya gidiyoruz. Peki neden tekrar sperm olarak denk gelip hayat bulabileceğimizi düşünmüyorsunuz? Sperm iken form değiştirerek hayat bulabiliyorsak tekrar neden olmasın, engel ne, parçalar hala var ve madde yok olmuyor? Yani neden 1 ile sınırlandırıyorsunuz ki onu anlamak mümkün değil. Doğabilmişsek neden tekrar olmasın, dünya ve canlılar hala var? Eğer mutlak anlamda bir yokoluş mevcut olsaydı haklı olabilirdiniz ama yok olmak diye bir şey yok, form değiştirmek var, hal böyleyken olası.

Şans parça içindir ve bütünden bağımsız değildir. Bilim adamlarının şans/tesadüf dediği ile sıradan insanların anladığı çok farklı. Sıradan insanlar hokus pokus gibi bir şey anlıyor, hiçbir yasanın olmaması veya sebep sonucun olmaması olarak anlıyor. Elbette böyle bir şans/tesadüf yok. Fakat bilimcilerin dediği şans/tesadüf ise oluştan bağımsız değil, oluşun sonucu olarak özelde açığa çıkıyor.Mesela milyonlarca spermden belli birinin denk gelmesi tesadüftür ve olasılıklara dayalıdır, ama doğada herhangi bir hareket ve değişimin olması ise zorunluluktur, bu zorunluluğun sonucu olarak şu ya da bu sperm denk geliyor. Ama aslolan elbette fizik yasalarıdır.

Öldükten sonra ayı olarak varlık alemine gelmenin olasılığından bahsederseniz mümkündür derim, belki de insan olarak doğmadan önce birçok kişi farklı bir formda yaşam buluyordu, yani insan harici bir form. Neden olmasın, insan olmak zorunluluk değil ki şanstır ve zorunluluğun sonucudur.

_________________________________________________

Fabula

Haber verdiğini duymamıza gerek varmı ki? Ha reenkarnasyona inanan birçok kişi önceki hayatından söz ediyor ama benim bahsettiğim başka şey, dolayısıyla haber vermeleri gerekmiyor ve haberleri de olmayabilir zaten. Bu 1.hayatımız mı bilmiyoruz ki, hiçbir şeyi bilmiyoruz detaylarda ama oluşu biliyoruz.

Doğabiliyorsak öldükten sonra da doğmak mümkündür, çünkü doğanın bir parçasıyız ve tekrar doğaya karışacağız. Zaten o parçalar sperm oluyor ve sonra bebek dünyaya geliyor, bir döngü var ve durgunluk yok. Öldükten sonra neden her şey bitsin ki? Çünkü insanlar ölümü maddi yokoluş olarak algılıyor, halbuki madde yok olmuyor, form değiştiriyor sadece. Doğarken de form değiştirerek var olmadık mı? Kazanın doğurduğuna inanıyorsunuz da öldüğüne neden inanmıyorsunuz?
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 23-01-2018, 19:56
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Velhelebe;bana kızma şimdi..
Ben inançlı insanlara zombi olarak bakıyorum..Sen bir zombisin ve saçmasapan şeyler yazıyorsun..Mesela;
Uzaylı konusunda ise yok diyorsanız haksızsınız. Yok demek için bütün evreni dolaşmanız gerekir, dolaşmadıysanız yok diyemezsiniz.
Ben bu tarz cümlelerle uğraşamam açıkçası..
Konu hakkında yeterince yazdım..Yeter bu kadar..
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 23-01-2018, 20:06
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Ahlaksız

Aslında inanmak değil mesele, inandığını toplumsal alana taşıma ve dayatma varsa bu dediğiniz doğru olabilir. Çünkü sosyo-politik alan inançla değil somut çözümlerle işlemesi gerekir.

Evet hepimiz yeterince şeyler yazdık ve kendimizi tekrarlamamız makul olmayacaktır. Ama açık fikirli olup aksi kanıtlar gösterildiğinde fikrimizi değiştirebilmeliyiz. Bahsettiğim tekamül sürecini düşünüyorum da öldükten sonra doğaya karışan parçalarımız gidip de başkasının spermi olsa bile artık farklı olduğundan doğan kişi biz olmaz mıyız, çünkü evrende birbirinin aynısı 2 şey yoktur denebilir.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 23-01-2018, 22:30
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Velhelebe

Senin duyup gordüğünü sordum.

Yani sen bu duruma şahit oldun mu ki , bu derece iddialı yaziyorsun?

Her yer kabristan dolu , git sor bakalım ne diyorlar. Ben sendeyim mi diyorlar.
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 24-01-2018, 11:07
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Değildir. Zira belirttiğiniz gibi, BAŞKA... Eğer ölene dair yani özneye dair ifade ediyorsanız.
materyalizm böyle bakmaz, bakarsak da bu idealist düşündüğümüzde mümkün, ki zaten orada idealize edilen, form bütünlüğünden yalıtık ele alınan öncelikle özne olmuştur. ).
Sn Spartakus
Beni anladığını sanmıyorum Zaten bende seni anlamıyorum Bu sadece şu an ki konuda değil bir çok konuda böyle onun için sizinle tartışmamaya özen gösteriyorum Lütfen bunu anlayın
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 24-01-2018, 12:05
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.668

Onur Üyeliği 

Standart

kartopu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn Spartakus
Beni anladığını sanmıyorum Zaten bende seni anlamıyorum Bu sadece şu an ki konuda değil bir çok konuda böyle onun için sizinle tartışmamaya özen gösteriyorum Lütfen bunu anlayın
Peki(her ne kadar iddianızı gerçekçi bulmasam da); Anlamadığımı kabul ederek, anlamaya çalışıyorum. ifade ettiğiniz kelime(kırmızı ile işaretledim) ne anlama geliyor, izah edebilir misiniz? Başka demek ne demek? Diğerlerinden hem nesne, form-yapıca, hemde diğer nesnelerle ilişki-birlikteliğiyle, ortam, koşullarınca, farklı-ayrı demek. dolayısıyla hayat bulan kendinden başkası olmayacak ve ölüm o kendiliği de alacak(ne idüğü nerede olduğu bilinmez, hayali bir emanet rafına bırakmayacak) - böylece başka demeniz anlam kazanacak.

Fakat öldükten sonra başka bedende hayat bulmak olasılıklar dahilindedir.

Peki bizi geçmişte ölmüş birisinin, başkası edebilen nedir? Yani siz binlerce yıl önce ölmüş birisi olabilir misiniz? olmanız için de ona göre başkası olmanızın gerekirliği, alakasızca çelişmiyor mu? Siz başkası iseniz, nasıl oluyorda bir başkasının kendisi olabilirsiniz, siz, siz değilseniz, kimsiniz? Geçmişte ölen birisini tanılayan salt bedeni değil, ortamıdır da, verili koşuludur da, o koşulla var olur, o koşullarda kaybolur ve ne beden ne de kendiliği, ne de ortam, emanete bırakılmaz, gelir-geçer.

Yanlış anlamayın, özelde size karşı yazmıyorum, hiç bir ifadem yermek için değil. söz sizden çıktıktan sonra artık ortadadır ve elbette kişiye göre değil, ifadeye göre yazmaktayım(yazma deseniz bile, yazmak zorundayım, zira gördüğüm kadarıyla, siz söylediklerinizin eleştirilemez ve hiç kimse doğru bildiğini veya doğrusunu ifade edemez diye bir yargıya sahip değilsiniz. Materyalizm dediğiniz gibi bakmaz, bakmıyor, ifade etmek dışında ne yapabilirim ki?). materyalist açıdan demişsiniz, oysa yaklaşımınız idealist açıdan(ruhani bir yaklaşım), yani materyalist bir yaklaşım olmadığı gibi, materyalist açıda böyle bakmaz. idealimzde, mitolojilerde bunu, metafizik ruh lafzıyla-üfürükle-, bedenden, bedene aktarımla, özne ile bedeni sanki yalıtık, ayrı şeylermiş ve ayrı dünyalardaymış gibi metafizikleşitirip, kurgulayıp, mitolojiye-masala dönüştürüp, nesnelden, fizikten, bilimden, materyalden yalıtarak yapmıyor mu?

kısası, örneğin, A,B,C...n. B, başka ise, A, B'de hayat bulamaz(bazı özellik, niteliklerini elbette içerebilir ama bu B'nin, A olduğu anlamına gelmez, olsa A saltık olur, B var ol-a-maz. hatta hiç bir A bile, eşit değildir A'ya, hatta kendine bile). zaten B'yi tanılayan da A,C.....n olmayışı, diğerlerine göre kıyasla ve ancak böylece başkalığı vasfına ermişliği değil mi? Yani başka dediğiniz an bitmiştir, kendisi olur, bu sayede->kendileştiği oranda başkadır. "başka" ifadesini kullanabilmenize, gerçekten farklı-ayrı olmakla imkan vermiştir. diğerinin, ötekinin, ölmüş veya yaşayanın başkasıdır artık. Ölmüş olan da, zaten ölmüş olanın, yaşayanın, yeniden hayat bulanın başkası değil miydi? (başka bedende sözde hayat bulan da zaten -> ölmüş olarak alınamaz, zira bu bakış açısında ölüm benliği değil, sırf bedeni esas almıştır -ki gerçekten idealizm.)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 24-01-2018, 14:35
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
yada bitkinin düşüdür. belki de hepimiz bir düş görüyoruz, uyanacağız.
...
neyi hayal edersen neye inanırsan onu yaşarsın.
Düş görüp uyanmak kulağa hoş gelen taraf ama bizatihi düşün kendisi olmakta var, böyle olunca kendilik diye bir şeyde kalmıyor ortada.
Yani bir düş görmekten ziyade, düşün kendisi olmakta var.
Bir bitkinin rüyası olmakta böyle bir şey esasında, "hissi" bir şey, kesin bir bilgi, net bir şeyde değil.

Öldükten sonrasının ne olacağını kimselerin bildiği yok, karanlık, aydınlık, ışık, vs. hepside öyle olmasını ummaktan başka bir şey değil.
Netice de kimseler ölümünü deneyimlemiş değil, hatta bu noktada "ölüme yakın deneyimler" diye bir şeyde var, anlatılan hikayeler var, kişilerin deneyimler var.
Nat-geo da bu aralar gene dönen bir belgesel bu. Nörolog Steven Laureys kişilerin anlattığı ölüm deneyimlerini bilimsel açıdan deneyimliyor, "karanlık, sesler duyma, ışık, film şeriti gibi geçen anılar, ruhani hisler, bedenden ayrılma bedeni unutma" gibi şeyleri bizzat test ediyor.

İşin garibi bunların olabileceğini de ispat ediyor. Yani kişilerin bahsettiği şeyler bir beyin oyunu da olabilir pekala-Ki öyle-Neticede ölmemişsin ve bir şeyler yaşamışsın, yaşadığın şeyse ölüm değil.
Sonrası karanlık, ışık vs.lerin hepsi beynin oyunları kapsamına giriyor.

Aslında Norölog bir testi eksik yaptı, daha doğrusu "rüya" testini yapmadı. Tabi rüyalar hiç bir zaman hesaba katılmıyor ama ölüm olayı rüyalarımızda da var ve ölümü orada da deneyimliyoruz. Kim bilir kaç sefer.
Bir ayı kovaladığında, yüksek bir kayadan düştüğümüzde, silahla vurulduğumuzda vs. ölüyoruz aslında, lakin ölüm anına dair bir şey hatırlanmıyor, çünkü "ölüm şoku" denen bir şey var ve bu ölüme dair izleri siliyor, dolayısıyla ölümden 1 tık öncesinden başka bir şey hatırlanmaz, karanlık aydınlık, ışık vs. olduğu bilinmez/bilinemez.

O yüzden yukarıda kişilerin anlattığı şey, ölüm deneyimleri değil, başka bir şey. Ölümün ne olduğu bilinmez, ölümden sonrasıda bilinmez.


Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 24-01-2018, 18:11
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Gerçekten idealizm değil. Biz şu an vücuda sıkışmış bir bilinç gibiyiz, bu bilinç vücudun bir fonksiyonu ve vücutsuz akıl ve bilinç yok. Ama vücudumuz da parçalardan oluşuyor.

Öldüğümüzde bu parçalar doğaya karışacak. Peki sonra bu parçalar neden tekrar bir bedeni meydana getirmesin? Bedenin farklı olmasını başkası olarak almak hatadır. Şu anda da sürekli değişiyoruz ama hala benliğimizi duruyor, başkası mantığıyla bakacak olursak benliğimizin kalmaması lazım.

Başka vücutta hayat bulmak form değiştirmek gibi bir şey. Şunu düşünelim; neden bu bedeniz de başkası değiliz? Çünkü spesifik bir sperm denk geldi, tamamen şans idi. Demek ki sperm ve yumurtanın birleşmesinden hayat bulduk, vücut bütünlüğü yoktu. Yani parça iken form değiştirerek ben olduk, öldükten sonra neden tekrar başka bir bedende hayat bulmayacak? O başka beden başkası değil, çünkü bizim parçalarımız tekrardan biraraya gelerek vücut bulmuş oluyor, form farklı ama yine beniz.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 24-01-2018, 21:45
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.668

Onur Üyeliği 

Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Gerçekten idealizm değil. Biz şu an vücuda sıkışmış bir bilinç gibiyiz, bu bilinç vücudun bir fonksiyonu ve vücutsuz akıl ve bilinç yok. Ama vücudumuz da parçalardan oluşuyor.

Öldüğümüzde bu parçalar doğaya karışacak. Peki sonra bu parçalar neden tekrar bir bedeni(! b.n) meydana getirmesin? Bedenin farklı olmasını başkası olarak almak hatadır. Şu anda da sürekli değişiyoruz ama hala benliğimizi duruyor, başkası mantığıyla bakacak olursak benliğimizin kalmaması lazım.
eleştirin ama ne olur, tutarlı, çarpıtmadan. Daha basit düzeyde elimden geldiğince ilkokul düzeyine inmeye çalışıyorum, umarım yine nafile olmaz, ha oluyorsa da uğraşın anlamı yok, zira 3 yaşında bir bebeğe, ne kadar uğraşsam da uzaklık kavramını kavratamadığımın farkına varırım, ne yazatrsam yazayım işim çok zor. saçmalıyorsun desem, neden saçmaladığınızı anlatamam, anlatmaya çalışsam çarşaf gibi uzuyor. Velhelebe bir şey soracağım, sen "Save The day" mısın? Kim olduğunu bilmek anlamında sormuyorumtanık olduğum için, e dairliği, e göreliği bir türlü kavrayamıyor ve bu bağlamda sağlıklı-tutarlı bir düşünme tabanını bir türlü sağlayamıyordu, o yüzden soruyorum.

Şimdi benliğinin, yani senliğinin, kısaca senin(velhelebe=spartacus) olduğunu mu iddia ediyorsun. Başkalık muğlak bir kelimedir, ancak neye görelikle nerede kullanıldığı anlam kazanır. Madden, varlık olarak evet ikimizde varlığız(A) ve bu zeminde sen, ben, o, öteki diye bir ayrım zaten yoktur, ama ikimiz de madde olarak A olması ikimizi de aynı kişi yapmaz(değil mi?), farkında iseniz, genelden özele, özelden genele safsatası kullanıyorsunuz. konu yaşayan ve ölenden, özneden söz ediyorsa, bu genel tabirle beden, madde lafzına indirgeneez, birisi özel diğeri genel bir zemindir... yani E GÖRE, E DAİRLİK bunu kavramak çok mu zor?

Örneğin her nesne=A'dır demişsem, burada A, muhtevacıdır, maddedir(A) demişimdir. Ama daha özel bir zemine inmişsem, şu tavuk(A), bu ördek(B), şu kişi, ben, insan(C) ise, ne diyemem A=C olabilir diyemem... safsatalara düşülmemeli.

A ölmüş, B doğmuş ise, A ile, B nin kıyası farklı, B nin kendisi ile değişimsel kıyası farklıdır değil mi -ki bir de meseleyi buna çarpıtıp, indirgediniz? kaldı ki idealist safsataya göre gidersek, zaten milyon yıl önce ölmüş bir A dan da, aslında(!) söz edemeyiz, çünkü nasılsa o'da aslında bir başkasının kendiliği olabilir(yani zaten o bir A değildi!) ve bu sonsuz bir paradokstur. Vardınız mı buradan kutsal ruha, mutlak(daim var olan ben!) idea, mutlak düşünce saçmalığına? Bu kadar saçmalayın.

Ne A=B olabilir ne de B(kendinde kıyasla) B=B olabilir ama konuda üzerinde durduğumuz nokta formun, kendinin, kendisiyle kıyası değil, diğeri, başkasıyla kıyasıdır, çarpıtmayın. Ben'lik, kendindeliği olanların(birbirinden ayrı, farklı, ama bir araya, etkileşime girebilen, ilişkili olabilen parça-formların) ilişkisinden açığa çıkar, FONSKSİYONELDİR.

Milyon yıl önce ölmüş A, B de hayat bulabilir dediğiniz an,
bunu diyebilmeniz için, B'nin zaten A'dan bağımsız var olması şartı gerekir değil mi? Eğer öyleyse ve A, önce başka bir B'ye muhtaç ise, demek ki B zaten, A olmamakla, B olmak vasfını kazanmıştır. Çıkıp, milyon yıl önce ölmüş A, bir başkasında yani B'de hayat bulabilir demek, kendisini çürütür. çünkü kendiniz B derken, A olmayanı ifade etmiş olursunuz, B den söz edebilmeniz içind ahi A olmaması temekline dayanırsınız.

Muhteva evrilerek, devinerek süreğen, çok çeşitli form-yapılar açığa çıkartır, muhteva dinamiktir, dönüşen-evrilen, değişen ise form. Form muhtevanın, varlığın biçimiyle ilgilidir(özü değil) ve kendilik, forma dairdir ve kendiliğin özü de varlık değil, formdur. Varlık zemini kendinde bir kendilik, özele indirgenebilir bir öznelik, özelde bir şeye haslık içermez, ne doğar ne de ölür, o zeminde ölüm yoktur... yaşayan, ölen diye tabir ettiğiniz o üst benlik özünde, milyonlarca başka(!) formun, yani kendinde başkalık arzedenlerin(bu sayede ilişki kurulabilirlik anlam kazanır), birlikteliğinden, etkileşimin bütünlüğünde ve süregiderliğinin imkanları dahilinde doğar, anlam kazanır.

Şu aşağıdaki sorduğun sorunun da, ne konuyla ne ifadelerimle zerre alakası olmadığı gibi, yanlış bir soru. zaten yukarıda yaptığınız hataya ve sorunun neden yalış olduğuna dair açıklamada bulundum.

Peki sonra bu parçalar neden tekrar bir bedeni meydana getirmesin?

Şimdi yazıma dön, bir tane olsun, benim beden dediğimizin, yani mutevanın, maddenin dönüşerek form-yapıları meydana getirmediğini öne sürdüğüm bir cümle alıntıla(bunu yap, bekliyorum!). Oysa tersine, her kendiliğin, form-yapıya dair, HAS, özel olduğunu üstüne basa, basa hatta yıllardır zaman kavramının bile hatta tüm benzer kavramlarınızın bile, form-yapıya dair olduğunu anlatırım... Öyleyse doğan ne, ölen nedir sevgili Velhelebe?

Bir okyanustan bir damla ayrışırsa, o özneleşir, tekrar okyanusa katılıp, okyanusta milyarlarca damla tekrar ayrışsa dahi, artık O, ne ayrışan önceki damladır ne de herhangi bir damla, ayrışan milyarlarca diğer damlanın ta kendisi olabilir(!). Kaldı ki damla okyanusa karıştığı an, artık o okyanustaki su zerrelerinin hiç birisinde hak iddiasında bulunabilir bir parçalık, ayrı-öznelik hakkına sahip olamaz, muhteva forma ait değildi. ölüm de buna benzer. Damlalar, birbirine benzeyebilir doğru, ama aynısı olmaz, o damla olmayı zaten diğeri olmamakla, diğerinin diğeri olmamakla, diğerlenebilmekle kazandı.

Mesele salt diğerlenmişlik değil, ortamın, koşulun, tüm diğer şeylerinde aynılığı şartına bağlı olmasıdır. Yani salt formun benzerliği değil, tüm ortamın, çevrenin, ortamdaki şeylerin de aynılığı sağlanmalıdır. Başka bir örnekle, bir insan 2 beyni esas alınarak, ikiye bölünse, ortaya 2 ayrı ben, kendindelik çıkar. Bir insanın toplam maddesi ve cinsi alınıp, oradan, buradan derlenip, bir araya getirilse, yeni oluşturulan, örnek alınanın nesi olmaz? kendisi olmaz, veya kopayalanan bir koyun ne olmaz, kopyasının kendisi olmaz veya kopya olarak alınan ana koyun, kopyasının kendisi olmaz, farklı etkileşir, yaşar, farklı tecrübe eder, farklı hareket eder ve birisinin hissiyatı, diğerinin olmaz... yani bırakın süreçle, kendiliğinden bir araya gelmişliğin benzerliğini(aynı olması imkansız! ama benzer olsun diyelim), birebir kopyası dahi olsa, aynı kişi olmaz, çünkü form-yapıca, kabaca beden olarak fiziksel anlamda diğerinden ayrıdır, benlik ne idi? Form-yapıca içeriklenenlerin, ilişkisinden doğan(fonksiyoner), gelir-geçer bir üst kendilik..

Gördüğüm kadarıyla, yazımı tekrar, tekrar -taki bu kadar alakasız karıştırmalar yapmama noktasına değin, okumalısınız, ya da anlamıyorsanız, anlamadığınız nokta neresi, önce sorun, sormaktan çekinmeyin, sormadan, alakasız yargılar, çarpıtarak bir yere varma çabasına girmeyin.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (24-01-2018 Saat 23:22 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 24-01-2018, 22:42
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.668

Onur Üyeliği 

Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
O yüzden yukarıda kişilerin anlattığı şey, ölüm deneyimleri değil, başka bir şey. Ölümün ne olduğu bilinmez, ölümden sonrasıda bilinmez.
evet, doğumdan öncesi ne biliniyorsa, ölümden sonrası da öyle.

Ölümden sonrası diye bir ifade ne kadar geçerlidir -ki değildir- ayrı bir konu, zira ölüm ancak bir şey'e dair, o şeyin yapısal işlerliği, süregidirliğinin sağlanamasıyla ifade bulur, o şey ortada olmayınca ölüm vasfını da alamaz, taşıyamaz(artık muhatap yoktur)

hasılı doğmadan önce ne isek, öldükten sonra da o olacağız, bunu terübe etmek mümkün değilse de(çünkü doğmadan öncesi için, has-nazaran özneleştirmek mümkün değil), kavrayış geliştirmek, yaşamsal tecrübe sayesinde imkan dahilindedir ve kıstas doğmadan önce ne idiysem, ölünce de o olacağım, kaybedilen benliktir, muhteva ise ne doğar ne de ölür, birleşerek, ayrışarak gelir-geçer yapı ve formlara hayat verir. ben'lik dediğimiz, verili for-yapıların, oalbildiğince koordine ilişkisinden, ilişkilerin bütünde açığa çıkarttığı bir fonksiyon gibi.

Bu fonksiyon süregittiği sürece kişi öldüğünü iddia edemez, öldüm, geri döndüm orada ışık gördüm, karanlık gördüm vs bir yanılsamadır, zira bu ölmediğinin, fonksiyonerliğin süre gittiğinin, ilişkisel ağın hala bir biçimde sürdüğü ve öznenin hala algı-yorum-hafıza dahili ve sembollerde, sağlıklı olmasa, gelişi güzel de olsa sürdüğü, o zarf dahilinde, sağlıklı işlememesine rağmen işlediğinin göstergesi olarak alınabilir. İşlev kaybı yaşanmaktadır, ama işlev tamamen sona ermemiş(ölüm gerçekleşmemiş, ki olmayan bir ölümden sonrası olduğu iddia edilebilsin. Ölüm yaşamla birlikte, bütündür ve birlikte anlam kazanırlar).

Diğer konuya dair, kolu kesilen insanlar da, önemli bir sorun yaşar, kişi kolu olmamasına rağmen, hala kolu varmış gibi hisseder ve bu psikolojik çöküşe yol açabilir. Bunun sebebi, hafıza edilmiş olanla, sanal ile, gerçeğin arasında yaşanan çelişkidir ve belirleyici olan hafıza edilmiş olan değil, nesnel gerçektir. Öldüğünü sanıp, öldükten sonra veya rüyamda şöyle, böyle şeyler görüyorum demek de, görüldğü sanılan şeylere dair(! rüya görmüş olmanın nesnelliği değil, içeriğiyle ilgili), özünde söylemin nesnel gerçekle bağdaşmaması ama buna rağmen hafıza edilmiş semboller arasında gelişigüzel gezinti, algısıyla ilgilidir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
Ölüm, ölüm son değildir, ölümsüzlük, reenkarnasyon, tekamül

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:41 .