,
* *İslami çevrelerin yaygın olarak abarttıkları bir husus var, o da, daha gençliginde Muhammed' in son derece güvenilir bir insan oldugu ve çevresinde el-emin olarak adlandırıldıgı ve saygı gördügüdür. Şöyle diyor Harun Yahya sitesi :
* * Peygamberimiz (sav) yaşadığı toplum içinde el-emin (güvenilir) diye ünlenmiş, dürüstlüğü ve güvenilirliği üzerinde herkes ittifak etmiştir. Zaten Peygamber Efendimiz (sav)'in yüzü, her görenin dürüstlüğüne kesin kanaat getireceği gibi nurlu ve asildi. Vicdanının sesini dinleyerek, onunla konuşan, onun sohbetine katılan kim olursa olsun ondaki olağanüstülüğü anlamış, Peygamberliğine dair pek çok açık delil görmüştür. Aklı ve feraseti, sahip olduğu yüksek karakteri, kavmindeki müşriklerin bile aralarındaki anlaşmazlıklarını çözmesi için kendisine başvurmalarına sebep olmuştur.
Bunun da tek gerçekligini şu rivayete baglıyorlar :
Yakub b. Süfyan ve Beyhaki, İbn-i Şihab'dan şunu naklettiler:
Kureyşliler Kabe'yi yeniden inşa ettikleri zaman, Hacer-i Esved'i yerine koymak hususunda ihtilafa düştüler. Her kabile kendisi koymak istedi. Sonra şöyle dediler: Şu yoldan ilk kim gelirse, onu aramızda hakem tayin edelim. İlk gelen, o zaman henüz delikanlı olan Hz. Muhammed (sav) oldu. (Güvenilir siyer (Peygamberimiz (sav)'in ahlakı ve hayatını anlatan eserler) kaynaklarına göre yaşı otuz beş idi.) O'nu hakem yaptılar. O da "Bir yaygı getirin" dedi. Yaygı getirildi. "Şimdi taşı hep beraber ona koyun" dedi. Taş yaygıya konunca, "Haydi her kabilenin büyüğü gelsin ve yaygının bir ucundan tutsun" dedi. Bunun üzerine her kabileden biri gelip yaygının birer ucundan tuttu. Taşı bu şekilde yerine götürdüler. O da üste çıkıp onlardan aldığı taşı yerine yerleştirdi. Büyüdükçe herkesin saygı ve sevgisini çekti. Doğruluğu ile ün yaptığı için de kendisine "el-Emin=son derece güvenilir kişi" adını koydular. Bunlar, henüz kendisine vahiy gelmeden önceydi."
Bunlar *:
http://www.harunyahya.org/imani/peyg...zeleri_04.html *
*sitesinde yer alıyor.
* *Bu ve bu tarz söylemler aslında külliyen abartma ve hiç bir gerçeklik taşımıyor. Gerçeklik taşımadıgını ise bizzat Kur'an ın yazdıklarından anlıyoruz ve burada yer alan ayetler bu tarz İslami söylemleri yalanlıyor.Kur'ana göre Muhammed bırakın el-emin olmayı toplum içerisinde alay edilen ve yalancı olarak suçlanan bir kişidir. Şimdi bu ayetlere bir göz atalım.
Onlar, “Hayır, bunlar karma karışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu, hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse önceki peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin” dediler. *Enbiya 5
Andolsun, senden önce de birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alaya aldıkları şey kuşatıverdi. *Enbiya 41
Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilahlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler. Furkan 41
“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.” *Ankebut 18
* * Şimdi bu ayetlerden ortaya çıkan İslam öncesi Arap toplumunun bırakın peygamberi güvenilir olarak görmeyi, onunla alay ettigini ve onu yalancı diye itham ettigini ortaya koyuyor. Muhammed bu suçlamalardan o kadar bunalmıştır ki günlük olayların çözümü için taktiksel bir güç olarak başvurdugu Kur'ada bu durumdan bahsetmiş ve Tanrısal gücü kendisine destek göstererek bu belalı durumdan kurtulmaya çalışmıştır.
* * *Şayet Muhammedin el-emin oldugu konusunda İslam ulemasına inanırsak Kur'anda kime yalancı denildigi, kiminle alay edildigi sorusuna cevap aramak durumunda kalırız. Kendisine yalancı denilen, kendisiyle alay edilen bir insanın ise el-emin olabilmesi herhalde mümkün degldir.
* * *Süleyman Ateş'in İslama İtirazlar adlı kitabında şöyle bir olay anlatılır:
* * *Muhammed : * Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir. . O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar. Duhan 43-46 , ayetini okudugunda Ebu Cehil yanındakilere şöyle der: Muhammed'in sizi korkuttugu zakkum agacı nedir bilir misiniz, diye sorar. Bilmiyoruz denilince, onun kaymaklanan bir tür hurma oldugunu belirterek sözüne şöyle devam eder : Vallahi elimizde olsa da biraz zakkumlansak. Ebu Cehil'in söylediklerine şu ayetlerle karşılık verildigi söylenir :
* Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? . Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık.. O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. . Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır.. Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. *Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. Saffat 62-66
Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lanetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı *İsra 60
* * * *Yahudilerde İslam öncesi Araplar gibi Muhammed ile alay etmekten geri durmamışlardır. Onlar Kuran' da geçen, " işittik ve itaat ettik " yerine, işittik ve isyan ettik, dinle yerine, dinle dinlemeyesice; bize bak ve bizi gözet yerine, bizim çobanımız diyerek hem İslami bildirilerle hem de Muhammed ile alay etmişlerdir. Yahudilerin bu alayları Kur'ana yansımış ve şu ayet gelmiştir:
Ey iman edenler! “Râinâ” (çobanımız) demeyin, “unzurnâ” (bize bak) deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır * Bakara 104 * * *
* *Görüldügü gibi Kur'ana yansıyan ifadeler temel alındıgı zaman İslam Peygamberinin hiç de söylendigi gibi biri olarak İslam öncesi toplumda ortaya çıkmadıgı görülüyor. Ancak İslam düşünürleri olmayanı olmuş gibi göstererek Kuran la bile çelişmeyi göze alabiliyorlar.
* * *saygılarımla