Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Kuantum Mekaniği

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 08-10-2013, 20:09
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart Nobel 'Tanrı Parçacığı'na gitti

2013 Nobel Fizik Ödülü'nün sahipleri Belçikalı François Englert ile İngiliz bilim insanı Peter W. Higgs oldu

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) geçen yıl gerçekleştirilen tarihi deneyde keşfedildiği düşünülen Higgs parçacığının varlığı, bilim insanları tarafından daha güçlü bir şekilde doğrulandı.

Geçen yıl CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı projesinde yer alan bilim insanları, ortaya çıkarıldığı düşünülen parçacığın, “Maddenin neden kütlesi var?” sorusunun cevabının kilit unsuru olarak görülen Higgs parçacığı olduğu yönündeki kanıtlarının güçlendiğini açıkladı.




Bilim insanlarına göre açıklığa kavuşmayan şeyse, bulunan parçacığın Higgs’in basit bir biçimi mi yoksa çok daha ‘egzotik bir şey' mi olduğu.

Keşfin doğrulanması, Higgs parçacığını araştıran deneydeki Atlas ve CMS adlı iki ekibin, deney döneminde yer alan verilerden iki buçuk kat daha fazla veriyi analiz etmesiyle gerçekleşti.

Bu bilim insanları, parçacığın sadece var olup olmadığını araştırmakla kalmadı, ‘karakterini' de araştırdı.
'Muhteşem sonuçlar'
Araştırmayı yürüten ekiplerden CMS’nin sözcüsü Joe Incandela yaptığı açıklamada, ‘2012’deki deneydeki tüm verilerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkan ön sonuçların muhteşem olduğunu, Higgs parçacığının üstesinden geldiklerini, bu parçacığın ne tür bir Higgs parçacığı olduğunu anlamak içinse önlerinde uzun bir yol olduğunu’ belirtti.

İsviçre'nin Cenevre kentindeki CERN laboratuvarlarında görevli bilim insanları, geçen yıl Büyük Hadron Çarpıştırıcısı adlı dev cihazda yapılan deneyler sonunda 'Tanrı parçacığı' diye bilinen Higgs bozonunun (parçacığının) izine rastladıklarını ama varlığına kesin kanıt sunmak için yeni deneylere ihtiyaç duyulduğunu açıklamışlardı.

Basitçe anlatmak gerekirse, CERN laboratuvarında varlığı tespit edilen Higgs parçacığı, kuş tüyü bir yastığa bastırıldığında kılıfın içinde hissedilen bir bilye ve maddeye kütlesini veriyor.

CERN'deki milyar dolarlık özel test ortamında gerçekleştirilen benzersiz molekül çarpıştırmalarının sonuçlarını inceleyen bilim insanları, her atomda (kuş tüyü yastık) merkezi oluşturan protondan 130 kat daha fazla çarpışma etkisi yaratan bir parçacığın (bilye) varlığından bahsetmişlerdi.

Söz konusu varlık, adını fikir babası olan bilim insanı Peter Higgs’ten alıyor.

Bilim insanları 45 yıldır bu parçacığın izini sürüyordu.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08-10-2013, 20:09
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Higgs Bozonu'na neden 'Tanrı Parçacığı' deniyor?

Aslında bu isim bir şakadan ibaret. Standart Model'i popüler dilde anlatmayı deneyen bir kitabın içinde, parçacığa adını veren Peter Higgs'in 'Şu Allahın belası parçacık da bulunamadı gitti' diye bir cümlesi var. O cümle zamanla kılık değiştirip 'Tanrı Parçacığı' şekline dönüştü. Popüler dilde, özellikle de gazeteler ve televizyonlarda kullanıla kullanıla da yaygınlaştı.



Parçacığın Tanrıyla bir ililşkisi var mı?
Hayır, bilim buna bakmıyor. Bilimin aradığı cevap Tanrının varlığı veya yokluğu değil, ilk atomların nasıl olup da oluştuğu, evrenin nasıl oluştuğu vs. İnançlı biri çıkıp 'Siz atom nasıl oluştu diye bakıyorsunuz ama Büyük Patlamayı Tanrı yaptı' diyebilir hala.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 08-10-2013, 20:10
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Herkesin Anlayacağı Dille Higgs Bozonu

Higgs Bozonunu, bir oda içerisindeki insanlar arasında yayılan dedikodu sonucunda tüm insanların küçük bir alanda toplanması ve diğer alanların boş bir hale gelmesi gibi anlatabiliriz.

Boğaziçi Üniversitesi'nin (BÜ) fizikçileri son günlerin en çok tartışılan gelişmelerinden biri olan Higgs Bozonu keşfinin detayları ve önemini günlük dille anlattı, akıllardaki soru işaretlerini gidermeye çalıştı.

CERN'deki iki ana deneyde de katkısı olan BÜ Fizik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erhan Gülmez (CMS deneyi), Doç. Dr. Erkcan Özcan (ATLAS deneyi) ve Doç. Dr. İbrahim Semiz Higgs Bozonu'nun keşfine giden süreci, maddeyi oluşturan öğelerin neler olduğu sorusu üzerinden bilimin tarihsel süreçte gösterdiği gelişimi, bu keşfin nedenini, nasılını ve önemini açıkladı.

Higgs Bozonu nedir?

Doç. Dr. Erkcan Özcan, deneylere ilk başladıkları tarihlerde İngiltere'de dönemin bilim bakanının "ya biz bu deneyi insanlara anlatamıyoruz, Higgs nedir, ne değildir?" sorusu üzerine İngiltere'den bir fizikçinin Higgs Bozonu'nu en anlaşılır biçimde şöyle bir analojiyle tarif ettiğini anlattı:

"Higgs alanı dediğimiz şey, bütün evrenin sahip olduğu tüm alanı ifade ediyor. Bu analojide de bir odayı dolduran tüm insanlar Higgs alanı olarak tarif edilebilir.

"Yine analojiye göre odaya ünlü bir kişi giriyor ve odadaki insanlar bu ünlü kişinin etrafını sarıyorlar. Bu ünlü kişinin odaya girdiği andan itibaren insanların etrafını sarmasından ötürü yürümesi zorlaşıyor ve sarf ettiği enerji de artıyor. Ünlü kişinin bu odada yürüyebilmesi etrafını saran insanlarla birlikte geliştiği için ünlü kişinin çok fazla enerji harcaması gerekiyor. Fakat tam o sırada odaya yeni giren bir kişinin bu oda içerisinde yürümesi daha kolay oluyor."

"Fakat bazen insanlar arasında yayılan bir dedikodu bile tüm insanları küçük bir alanda toplayarak o alanın etrafında bir kümelenme oluşturabiliyor. Yani odaya ünlü biri girmese dahi buna dair yayılacak bir dedikodu ünlü bir kişinin odada olmasıyla eşdeğer etkiyi yaratabiliyor."

"İşte Higgs Bozonu da evrendeki bu alan içerisinde ortaya çıkan uyarılmalar sonucunda bazı parçacıkların tek bir yerde kümelenmiş halini ifade ediyor. Tıpkı bir oda içerisindeki insanlar arasında yayılan dedikodu sonucunda tüm insanların küçük bir alanda toplanması ve diğer alanların boş bir hale gelmesi gibi."

Evreni anlamak için yıldızlardan parçacıklara yolculuk

CERN'de yapılan çalışmalarda evreni ve evrenin oluşumunu anlamaya çalıştıklarını söyleyen Özcan, "Bir parçacık fizikçisi gözüyle evrenin kısa tarihini ele alacak olursam; her şey, Büyük Patlama (The Big Bang) ile başlıyor ve 13.7 milyar yıl sonra bugüne geliyoruz. Fakat bu kısacık özetiyle ifade ettiğimiz evrenin oluşumunu kavrayabilmek için en büyükten yani yıldızlardan, galaksilerden; en küçüğe yani parçacıklara, atoma, protonlara doğru bir yolculuk yapmak zorundayız" dedi.

Maddenin nasıl ve nelerden oluştuğuna yapılan bu yolculuk için bir hızlandırıcıya ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Özcan, dünyada bu konuda çalışma yapılabilecek en kuvvetli hızlandırıcının CERN'de yerin 100 metre altında bulunan 27 km hacme sahip Large Hadron Collider (LHS) adı verilen Büyük Hadron Çarpıştırıcısı olduğunu söyledi.

Özcan, maddenin en temel yapı taşlarını tespit edebilmek için çok güçlü bir hızlandırıcıya ihtiyaç duyulduğunu belirtirken, deneylerde maddeyi oluşturan parçacıkların bu hızlandırıcı sayesinde birbirleriyle çarpışmalarının sağlandığını ve bu çarpışmanın sonucunda ortaya çıkan çok sayıda küçük parçacağın incelendiğini ifade etti.

Evrenin en geniş resimi

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın dünyanın en büyük makinesi olduğunu kaydeden Özcan, "Hızlandırıcının 27 km bir büyüklüğe sahip olduğunu söyledik fakat bu büyüklüğü gözümüzde canlandırabilmek adına şöyle bir örnek vermek istiyorum. Bu makinenin hacmi Taksim-4. Levent Metro hattının üç katı büyüklüğünde" dedi.

Higgs Bozonu'nun keşfinin gerçekleştirildiği bu hızlandırıcının 9 bin 300 mıknatıstan oluştuğunu ve bunun da 3,5 Eiffel Kulesi ağırlında olduğunu söyleyen Özcan sözlerine şöyle devam etti: "Hızlandırıcının sahip olduğu manyetik alan dünyanın manyetik alanın 150 bin katı büyüklüğünde ve bu enerji, taarruz hızında içerisi uçaklarla dolu bir geminin kinetik enerjisi kadar."

"Bu hızlandırıcı ile bir saniyede 600 milyon parçacık çarpıştırılıyor. Bu çarpışmalardan bir yılda elde ettiğimiz verileri CDlere kaydetmeye çalışıp üst üste dizseydik 20 km'lik bir dağ olurdu." (Ağrı Dağı 5,1 km)

"Protonların çarpışmaları sırasında ortaya çıkan proton enerjisi ışık hızının yüzde 99,999 katı kadar yani Bolu Dağı Tüneli'ni saniyenin 100 binde biri kadar sürede geçmekle eşdeğer. Çarpışma sırasındaki sıcaklık ise güneşin merkezinden 100 bin kat daha fazla."

Bu hızlandırıcı sayesinde evrenin oluşumuna dair en geniş resmi elde edebildikerini belirten Özcan, büyük patlamadan günümüze kadar her şeyi bu aletle kavramaya çalıştıklarını ifade etti.

Karanlık enerji, anti-madde ve yerçekimi

Özcan, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda birbirinden bağımsız olarak yürütülen altı farklı deneyin olduğunu söyledi. Bu deneylerde ilginç bazı sorulara cevap aradıklarını belirten Özcan, bu sorulardan üç tanesini dinleyenlerle paylaştı.

"90'lardan itibaren kozmolojide bulduğumuz çok önemli bir şey var. Evrenimizin sadece yüzde 5'i bizi var eden maddeyi oluşturuyor. Geri kalan yüzde 95'i ise karanlık madde veya karanlık enerji dediğimiz şeylerden oluşuyor. Bunların tam olarak ne olduğunu henüz biz de bilmiyoruz."

"Ayrıca evrenimizde neredeyse her yerde madde görüyoruz. Fakat laboratuarlarda çıkan sonuçlara göre madde ile antimadde dediğimiz şey neredeyse eşit seviyelerde. Bizim için de burada sorun teşkil eden konu, evrende gördüğümüz her şey madde ise evrenin oluşumunda ortaya çıkan bu antimadde nereye kayboldu?"

"Bir de yer çekimi diye bir şey var biliyorsunuz. Bu yer çekimi dediğimiz kuvvet, diğer tüm kuvvetlerden zayıf aslında. Bunu dört yaşındaki kızıma bile kolaylıkla anlatabiliyorum. Çünkü kızım buzdolabına küçük bir mıknatısa sahip cisim yapıştırdığında o küçücük mıknatıs dünyanın sahip olduğu yer çekimi kuvvetinden daha kuvvetli bir biçimde cismi buzdolabına yapışık halde tutabiliyor. Bu kadar zayıf olan yer çekimi kuvvetini kuantum mekaniği ile neden uyuşturamıyoruz?"

Asıl soru: Maddenin kütle kazanmasını sağlayan mekanizma nedir?

Bu üç soruya çok fazla önem verdiklerini kaydeden Özcan bunlarında öncesinde CERN'nde Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın cevaplayacağına inandıkları temel soruyu şöyle açıkladı: "Maddenin kütle kazanmasını sağlayan mekanizma nedir?"

2010 yılı itibariyle altı farklı deney çalışmalarıyla elde ettikleri verilerin 20. yüzyılın 'parçacık fiziği'nin yeniden keşfedilmesi olarak ifade edildiğini söyleyen Özcan, birçok sorunun henüz cevapsız olduğunu ancak şu an itibariyle çok önemli bir şeyin yani Higgs Bozonu'nun keşfedildiğini vurguladı. Özcan Higgs Bozonu keşfiyle ilgili yaptığı açıklamaları şu sözlerle sürdürdü:

"Kütlesi protondan 135 kat daha büyük bir bozon bulduk. Birbirinden bağımsız olarak çalışan Atlas ve CMS deneylerinin her ikisi de bu bozonu başarıyla bulduklarını açıkladı. Yalnız bir deneyin sonuçlarına göre bu bulunan şeyin gerçek olmaması ya da tesadüf olması ihtimali 100 milyonda bir. Böylece kesinlikle bir şey bulduğumuzu söyleyebiliyoruz."

"En son böyle temel bir bozon 1983'te bulunmuştu ve 1984 Nobel Ödülü kazanılmıştı."

Peki bu 'Higgs Bozonu' mu?

Çok büyük bir ihtimalle bu bulunan şeyin Higgs Bozonu olduğunu düşündüklerini söyleyen Özcan, "fizik kullarına göre 'Standart Model'in beklediği bölgede ve onunla uyumlu kanallarda bulundu" dedi.

Ancak konuyla ilgili nihai kararın verilebilmesi için daha çok veri bulduğumuz bozonun özelliklerini ortaya çıkartılması gerektiğini kaydeden Özcan, bu bulunan bozonun Higgs olmasa dahi insanlık için çok büyük bir buluş olduğunu ifade etti.

* CERN'ün coğrafi olarak İsviçre-Fransa sınırında kurulmuş 10 bin nüfuslu bir araştırma labaratuarı olduğunu belirten Özcan, burada çalışan kişilerin işleri ilgili konularda diplomatik dokunulmazlık sahibi olduklarını söyledi. 77'si Türkiye'deki üniversitelerden olmak üzere 101 Türkiyeli bilim insanının CERN'de çalıştığını kaydeden Özcan, bu rakamın zaman zaman 150'ye kadar çıktığını da sözlerine ekledi. (SA/ÇT)

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 08-10-2013, 20:12
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Tanrı Parçacığı mı Dediniz?
Parçacığa adını veren fizikçi Higgs, kendisinin inançlı bir insan olmadığını ve 'terminolojinin böyle yanlış kullanılmasının, bazı insanları gücendirebileceğini düşündüğünü' söylemişti. Gerçekten de konunun Tanrıyla, inanışlarla, dinlerle aslında hiçbir ilişkisi yok.



Atom altı parçacıklarda özdeş parçacıklar ikiye ayrılırlar. Bose-Einstein istatistiğine uyanlara bozon, Fermi-Dirac istatistiğine uyanlara fermiyon denir. Satyendra Nath Bose ve Enrico Fermi'den sonra bir başka fizikçi daha kendi ismini bir parçacığa vermeyi başardı.

4 Temmuz günü CERN, Higgs parçacığının varlığının tespit edildiğini dünyaya duyurdu. CERN, Aralık 2011'de yapılan deneylerin ardından Higgs parçacığının bulunmasına çok yaklaşıldığını belirtmişti.

Bu kez bozonu kesin biçimde tespit ettiklerini duyuran CERN, detaylı istatistiksel ve matematiksel bilgilerin 25 Temmuz'dan itibaren erişilebilir olacağını açıkladı.
Peter Higgs'in buluşu
Aslına bakılırsa daha 1960'ların başında parçacık kuramcıları, eğer kuramları doğruysa doğada sıfır yüke, sıfır spine ve sıfır kütleye sahip bir bozonun var olması gerektiğine ilişkin bir tahminde birleşmişlerdi.

Ancak böyle bir parçacık gerçekten varsa ve diğer maddelerle etkileşim içerisindeyse çoktan belirlenmiş olması gerekirdi. Çıkmazdan -en azından teorik olarak- kurtuluşu 1964 yılında Peter Higgs buldu.

Alan kuramının matematiği içerisindeki bir boşluğun varlığını keşfetti. Higgs mekanizması denen bu boşluk, bu parçacığın sıfıra eşit olmayan bir kütleye sahip olmasına izin veriyor ve böylece Higgs parçacığı ortaya çıkıyordu.

Matematiksel hesaplamalara göre Higgs, yükü ve spini olmayan bir parçacık (spini olmadığı için de bir bozon) ve kütlesi oldukça yüksek olmalıydı.

1970'lerin başında fizikçiler bir adım daha ileri giderek Higgs parçacığı altındaki alanın sadece Higgs parçacığının kütlesini değil, birçok parçacığın kütle yükünü taşıdığı sonucuna vardılar.

Dolayısıyla kurama göre tüm uzayı dolduran Higgs alanının, parçacıklara engel olan ve onlara kütle veren bir çeşit viskozite sağladığı düşünülüyor.

Şimdi gazetelerde çıkan popüler ifadelerle "tüm cisimlere kütlesini veren parçacığın bulunduğu" sansasyonunun kaynağı bu. Oysa bu aşırı basitleştirilmiş bir ifade, çünkü kütle sahibi olan parçacıkların hiçbiri bir diğer parçacıkla aynı kütleye sahip değil ve kütlelerinin ne olması gerektiğini öngören bir kuram da mevcut değil. Standart model kuramı da bu sorulara yanıt olmuyor. Ancak yine de Higgs parçacığının bulunuşunun standart model kuramına kısmen güç vermiş olduğu söylenebilir.

Burada bir parantez açarak evrene hükmeden dört temel kuvvetin var olduğunu hatırlatalım; kütleçekim kuvveti, elektromanyetik kuvvet, yeğin kuvvet ve zayıf kuvvet.

Fizikçiler her zaman doğanın açıklanmasını kolaylaştıracak birleştirmeler peşinde koşmuşlardır. 1960'larda zayıf kuvvetlerle elektromanyetik kuvvetler arasında yapılan bir birleştirme de herkesi memnun etmiş, çok farklı özellikler taşıyan bu iki etkileşimin oluşturulan tek bir "elektro-zayıf" etkileşimde birleştirilmesi birçok konuda kolaylaştırıcı olmuştu.

Ancak bu birleşme kuvvet taşıyıcılarından W ve Z takas parçacıklarının atom altı ölçek açısından çok büyük kütlelere sahip olmaları gerektiğini öngörüyordu.

Kesin sonuçlar açıklandıktan sonra Higgs alanının işte bu W ve Z parçacıklarına kütle veren viskoziteyi verip vermediğinin yanı sıra bu parçacıklarla kütlesiz fotonu birleştirici olup olmadığını göreceğiz.

İşte bu konuda son açıklamayla evreni açıklama açısından standart model bir avantaj sağlamış görünüyor, çünkü Higgs parçacığı kuramdaki eksik tuğla olarak görülüyordu. Şimdi son açıklamaya göre spini olmayan tek temel parçacık da tespit edilmiş oldu. 83 yaşında olan Peter Higgs de muhtemelen Nobel'e layık görülecek.
"Bir türlü bulunamayan Tanrının belası parçacık"
Peki, bu "tanrı parçacığı" saçmalığı da ne?

Bu konuda bir kitap kaleme almış olan parçacık fizikçisi Leon Lederman'dan bize miras kalmış bir ifade bu.

Lederman 1993'de yayınladığı The God Particle: If the Universe is the Answer, What Is the Question? [Tanrı Parçacığı: Yanıt Evrense, Soru Ne?] adlı kitabına başlık olarak rivayete göre Higgs parçacığı bir türlü bulunmadığı için "Tanrının belası (goddamned) parçacık" adını vermek istemiş. Yayıncısı satışları düşünerek bu başlığı "Tanrı parçacığı" olarak değiştirmeyi önermiş. O zamandan beri "Tanrı parçacığı" aşağı, "Tanrı parçacığı" yukarı gidiyor, anlayacağınız.

Oysa parçacığa adını veren fizikçi Higgs, bu takma ismin 'utanç verici' olduğunu, çünkü kendisinin inançlı bir insan olmadığını ve 'terminolojinin böyle yanlış kullanılmasının, bazı insanları gücendirebileceğini düşündüğünü' söylemişti.

Gerçekten de konunun Tanrıyla, insanların inanışlarıyla, örgütlü dinlerle aslında hiçbir ilişkisi yok. Varoluşun sırrına vakıf olmuş, Tanrı'ya yaklaşmış vs. falan da değiliz. Ancak ne yazık ki bilimsel gelişmelerin dinler alanı dâhil, sosyolojiye, felsefeye ve çeşitli alanlara istismar biçiminde taşınması yaşadığımız postmodern zamanlarda oldukça popüler ve çok satan bir tutum.

Popüler medyada da aynı yol izleniyor ve CERN'deki gelişmeler alelacele "Tanrı parçacığı bulundu" biçiminde afişe ediliyor.

İşin kötüsü bu popüler baskıların CERN üzerinde de bir etki yarattığı açık.

Pekâlâ,10 milyar doların üzerinde bir para harcayarak ve deney esansında 2 trilyon derece ısı doğurarak oluşturulmuş CERN deneylerinde atom altı parçacıklarla ilgili son derece önemli birçok keşif fırsatıyla karşı karşıya olmamıza karşın, uzun soluklu ve sabırlı bir veri analiz süreci yerine, finansörlerin çabuk sonuç alma baskısı uygulayarak popüler keşifler yapılması ısrarının CERN'deki bilimcileri de zora soktuğu yorumu yapılabilir.
Matematiksel öngörü kanıtlandı
Aslına bakarsanız küresel kapitalizmin milyarlarca dolar yatırdığı bu deneyi tutsak ettiği "tanrının parmak izlerini bulma" çabası nedeniyle, meselenin magazinleştirilerek Higgs bozonunun bulunmasına sıkıştırılması utanç verici.

Öte yandan akla ters gelmesine rağmen Higgs, çok sayıda fizikçinin bulmak istediği en son parçacık konumundaydı. Çünkü fizik dünyası Büyük Hadron Çarpıştırıcısı LHC'de Higgs'in ortaya çıkacağından zaten oldukça emindi ve esas bu parçacıktan başka hiçbir şey bulunmazsa veya bundan sonra çalışmalara yeterli fon ayrılmaktan vazgeçilirse fizik araştırmaları büyük bir darbe yemiş olacak.

Çünkü deneyde kuramsal olarak Standart Model'in öngördüğü veya öngörmediği birçok yeni parçacığı daha bulma olasılığımız halen oldukça yüksek.

Sonuç olarak ne "evreni inşa eden tuğla", ne "yaradılış meleği" ne de "Tanrı parçacığı" keşfedilmiş, ne de "evrenin en büyük sırrı" çözülmüş oldu. Keşfedilen, varlığı bundan neredeyse 50 yıl önce matematiksel olarak öngörülmüş bir atom-altı parçacık.

Tespit edilmesi standart modelin varsayımları açısından bir önem taşıyordu. Bilim dünyası için de bir ilerlemedir. Buradan idealist felsefi çıkarımlarla yeni bir tanrıcı kampanya yükseltmekse ancak postmodern tüccarların işi olabilir.

Aslına bakılırsa modern bilimlerdeki gelişme ve yeni bulgular, tümüyle karşı yönde, materyalist felsefeyi doğrulayıp güçlendirici çıkarımlara olanak verirken, bu tersine gidiş, sadece hayret değil, öfke de uyandırıcı.

Bu durum bir kez daha modern bilimlerdeki gelişmeler ve yeni bulgulanan olguların doğru bilimsel açıklamasıyla, bu bulguların bilim-felsefe ilişkisi açısından ne anlama geldiğinin açıklanması ve doğru yorumlanmasının, örümcek ağı gibi her yanı saran safsataların açığa çıkartılarak bunların temel dayanaklarının ortadan kaldırılması açısından önem kazandığını* gösteriyor. (BG/HK)

Bilimsel olarak konunun tanri ya da parcacigi ile biir ilgisi yoktur. Bu sadece esprituel bir ironidir.

Bilimin tanri ile bir ilgisi yoktur. Tanri teolojinin metafizik temelli felsefi tartismasidir. Bilimsel hic bir icerigi yoktur.

Sadece bilimsel olan tanri kavraminin insanoglu yasam ve iliskisinde duzen ve sisteminde ve de kurumlasmasinda nasil bir sosyo-psikolojik bir icerik getirdiginin sorununun ortaya kondugu gozlemdir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 08-10-2013, 20:47
romulus83 romulus83 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Aug 2013
Mesajlar: 240
Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tanrı Parçacığı mı Dediniz?
Parçacığa adını veren fizikçi Higgs, kendisinin inançlı bir insan olmadığını ve 'terminolojinin böyle yanlış kullanılmasının, bazı insanları gücendirebileceğini düşündüğünü' söylemişti. Gerçekten de konunun Tanrıyla, inanışlarla, dinlerle aslında hiçbir ilişkisi yok.



Atom altı parçacıklarda özdeş parçacıklar ikiye ayrılırlar. Bose-Einstein istatistiğine uyanlara bozon, Fermi-Dirac istatistiğine uyanlara fermiyon denir. Satyendra Nath Bose ve Enrico Fermi'den sonra bir başka fizikçi daha kendi ismini bir parçacığa vermeyi başardı.

4 Temmuz günü CERN, Higgs parçacığının varlığının tespit edildiğini dünyaya duyurdu. CERN, Aralık 2011'de yapılan deneylerin ardından Higgs parçacığının bulunmasına çok yaklaşıldığını belirtmişti.

Bu kez bozonu kesin biçimde tespit ettiklerini duyuran CERN, detaylı istatistiksel ve matematiksel bilgilerin 25 Temmuz'dan itibaren erişilebilir olacağını açıkladı.
Peter Higgs'in buluşu
Aslına bakılırsa daha 1960'ların başında parçacık kuramcıları, eğer kuramları doğruysa doğada sıfır yüke, sıfır spine ve sıfır kütleye sahip bir bozonun var olması gerektiğine ilişkin bir tahminde birleşmişlerdi.

Ancak böyle bir parçacık gerçekten varsa ve diğer maddelerle etkileşim içerisindeyse çoktan belirlenmiş olması gerekirdi. Çıkmazdan -en azından teorik olarak- kurtuluşu 1964 yılında Peter Higgs buldu.

Alan kuramının matematiği içerisindeki bir boşluğun varlığını keşfetti. Higgs mekanizması denen bu boşluk, bu parçacığın sıfıra eşit olmayan bir kütleye sahip olmasına izin veriyor ve böylece Higgs parçacığı ortaya çıkıyordu.

Matematiksel hesaplamalara göre Higgs, yükü ve spini olmayan bir parçacık (spini olmadığı için de bir bozon) ve kütlesi oldukça yüksek olmalıydı.

1970'lerin başında fizikçiler bir adım daha ileri giderek Higgs parçacığı altındaki alanın sadece Higgs parçacığının kütlesini değil, birçok parçacığın kütle yükünü taşıdığı sonucuna vardılar.

Dolayısıyla kurama göre tüm uzayı dolduran Higgs alanının, parçacıklara engel olan ve onlara kütle veren bir çeşit viskozite sağladığı düşünülüyor.

Şimdi gazetelerde çıkan popüler ifadelerle "tüm cisimlere kütlesini veren parçacığın bulunduğu" sansasyonunun kaynağı bu. Oysa bu aşırı basitleştirilmiş bir ifade, çünkü kütle sahibi olan parçacıkların hiçbiri bir diğer parçacıkla aynı kütleye sahip değil ve kütlelerinin ne olması gerektiğini öngören bir kuram da mevcut değil. Standart model kuramı da bu sorulara yanıt olmuyor. Ancak yine de Higgs parçacığının bulunuşunun standart model kuramına kısmen güç vermiş olduğu söylenebilir.

Burada bir parantez açarak evrene hükmeden dört temel kuvvetin var olduğunu hatırlatalım; kütleçekim kuvveti, elektromanyetik kuvvet, yeğin kuvvet ve zayıf kuvvet.

Fizikçiler her zaman doğanın açıklanmasını kolaylaştıracak birleştirmeler peşinde koşmuşlardır. 1960'larda zayıf kuvvetlerle elektromanyetik kuvvetler arasında yapılan bir birleştirme de herkesi memnun etmiş, çok farklı özellikler taşıyan bu iki etkileşimin oluşturulan tek bir "elektro-zayıf" etkileşimde birleştirilmesi birçok konuda kolaylaştırıcı olmuştu.

Ancak bu birleşme kuvvet taşıyıcılarından W ve Z takas parçacıklarının atom altı ölçek açısından çok büyük kütlelere sahip olmaları gerektiğini öngörüyordu.

Kesin sonuçlar açıklandıktan sonra Higgs alanının işte bu W ve Z parçacıklarına kütle veren viskoziteyi verip vermediğinin yanı sıra bu parçacıklarla kütlesiz fotonu birleştirici olup olmadığını göreceğiz.

İşte bu konuda son açıklamayla evreni açıklama açısından standart model bir avantaj sağlamış görünüyor, çünkü Higgs parçacığı kuramdaki eksik tuğla olarak görülüyordu. Şimdi son açıklamaya göre spini olmayan tek temel parçacık da tespit edilmiş oldu. 83 yaşında olan Peter Higgs de muhtemelen Nobel'e layık görülecek.
"Bir türlü bulunamayan Tanrının belası parçacık"
Peki, bu "tanrı parçacığı" saçmalığı da ne?

Bu konuda bir kitap kaleme almış olan parçacık fizikçisi Leon Lederman'dan bize miras kalmış bir ifade bu.

Lederman 1993'de yayınladığı The God Particle: If the Universe is the Answer, What Is the Question? [Tanrı Parçacığı: Yanıt Evrense, Soru Ne?] adlı kitabına başlık olarak rivayete göre Higgs parçacığı bir türlü bulunmadığı için "Tanrının belası (goddamned) parçacık" adını vermek istemiş. Yayıncısı satışları düşünerek bu başlığı "Tanrı parçacığı" olarak değiştirmeyi önermiş. O zamandan beri "Tanrı parçacığı" aşağı, "Tanrı parçacığı" yukarı gidiyor, anlayacağınız.

Oysa parçacığa adını veren fizikçi Higgs, bu takma ismin 'utanç verici' olduğunu, çünkü kendisinin inançlı bir insan olmadığını ve 'terminolojinin böyle yanlış kullanılmasının, bazı insanları gücendirebileceğini düşündüğünü' söylemişti.

Gerçekten de konunun Tanrıyla, insanların inanışlarıyla, örgütlü dinlerle aslında hiçbir ilişkisi yok. Varoluşun sırrına vakıf olmuş, Tanrı'ya yaklaşmış vs. falan da değiliz. Ancak ne yazık ki bilimsel gelişmelerin dinler alanı dâhil, sosyolojiye, felsefeye ve çeşitli alanlara istismar biçiminde taşınması yaşadığımız postmodern zamanlarda oldukça popüler ve çok satan bir tutum.

Popüler medyada da aynı yol izleniyor ve CERN'deki gelişmeler alelacele "Tanrı parçacığı bulundu" biçiminde afişe ediliyor.

İşin kötüsü bu popüler baskıların CERN üzerinde de bir etki yarattığı açık.

Pekâlâ,10 milyar doların üzerinde bir para harcayarak ve deney esansında 2 trilyon derece ısı doğurarak oluşturulmuş CERN deneylerinde atom altı parçacıklarla ilgili son derece önemli birçok keşif fırsatıyla karşı karşıya olmamıza karşın, uzun soluklu ve sabırlı bir veri analiz süreci yerine, finansörlerin çabuk sonuç alma baskısı uygulayarak popüler keşifler yapılması ısrarının CERN'deki bilimcileri de zora soktuğu yorumu yapılabilir.
Matematiksel öngörü kanıtlandı
Aslına bakarsanız küresel kapitalizmin milyarlarca dolar yatırdığı bu deneyi tutsak ettiği "tanrının parmak izlerini bulma" çabası nedeniyle, meselenin magazinleştirilerek Higgs bozonunun bulunmasına sıkıştırılması utanç verici.

Öte yandan akla ters gelmesine rağmen Higgs, çok sayıda fizikçinin bulmak istediği en son parçacık konumundaydı. Çünkü fizik dünyası Büyük Hadron Çarpıştırıcısı LHC'de Higgs'in ortaya çıkacağından zaten oldukça emindi ve esas bu parçacıktan başka hiçbir şey bulunmazsa veya bundan sonra çalışmalara yeterli fon ayrılmaktan vazgeçilirse fizik araştırmaları büyük bir darbe yemiş olacak.

Çünkü deneyde kuramsal olarak Standart Model'in öngördüğü veya öngörmediği birçok yeni parçacığı daha bulma olasılığımız halen oldukça yüksek.

Sonuç olarak ne "evreni inşa eden tuğla", ne "yaradılış meleği" ne de "Tanrı parçacığı" keşfedilmiş, ne de "evrenin en büyük sırrı" çözülmüş oldu. Keşfedilen, varlığı bundan neredeyse 50 yıl önce matematiksel olarak öngörülmüş bir atom-altı parçacık.

Tespit edilmesi standart modelin varsayımları açısından bir önem taşıyordu. Bilim dünyası için de bir ilerlemedir. Buradan idealist felsefi çıkarımlarla yeni bir tanrıcı kampanya yükseltmekse ancak postmodern tüccarların işi olabilir.

Aslına bakılırsa modern bilimlerdeki gelişme ve yeni bulgular, tümüyle karşı yönde, materyalist felsefeyi doğrulayıp güçlendirici çıkarımlara olanak verirken, bu tersine gidiş, sadece hayret değil, öfke de uyandırıcı.

Bu durum bir kez daha modern bilimlerdeki gelişmeler ve yeni bulgulanan olguların doğru bilimsel açıklamasıyla, bu bulguların bilim-felsefe ilişkisi açısından ne anlama geldiğinin açıklanması ve doğru yorumlanmasının, örümcek ağı gibi her yanı saran safsataların açığa çıkartılarak bunların temel dayanaklarının ortadan kaldırılması açısından önem kazandığını* gösteriyor. (BG/HK)

Bilimsel olarak konunun tanri ya da parcacigi ile biir ilgisi yoktur. Bu sadece esprituel bir ironidir.

Bilimin tanri ile bir ilgisi yoktur. Tanri teolojinin metafizik temelli felsefi tartismasidir. Bilimsel hic bir icerigi yoktur.

Sadece bilimsel olan tanri kavraminin insanoglu yasam ve iliskisinde duzen ve sisteminde ve de kurumlasmasinda nasil bir sosyo-psikolojik bir icerik getirdiginin sorununun ortaya kondugu gozlemdir.
françois englert ismi burda dikkat çekiyor.ödül alanlardan biri holokosttan kurtulan bir yahudi!!!!
http://www.hasturktv.com/israilde_gundem/6409.htm
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 08-10-2013, 20:51
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

romulus83´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
françois englert ismi burda dikkat çekiyor.ödül alanlardan biri holokosttan kurtulan bir yahudi!!!!
http://www.hasturktv.com/israilde_gundem/6409.htm
Bir kisinin yahudi olup olmamasi neyi degistirir?

Oduller kisilerin etnik ya da dini kokenine degil; beynine bilgisine ve bilim adina yapilana veriliyor.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 08-10-2013, 21:04
romulus83 romulus83 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Aug 2013
Mesajlar: 240
Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir kisinin yahudi olup olmamasi neyi degistirir?

Oduller kisilerin etnik ya da dini kokenine degil; beynine bilgisine ve bilim adina yapilana veriliyor.
ek bilgi verdim.yahudi olmasının kötü yada olumsuz olduğunu söylemedim.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 08-10-2013, 21:12
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

romulus83´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
ek bilgi verdim.yahudi olmasının kötü yada olumsuz olduğunu söylemedim.
Tamam, anlasildi.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
"Tanrı parçacığı" adı ne ile değiştirilmeli? Fizikçiler ağırlığını koyuyor Ascendent Kuantum Mekaniği 1 15-12-2011 23:35
Tanrı parçacığı deneyi mahirzz Kuantum Mekaniği 3 25-06-2011 18:59
Nobel Tıp Ödülü jayjay. Aktüel Haberler 2 08-10-2009 20:16
FLAŞ HABER: ORHAN PAMUK NOBEL ÖDÜLÜ ALDI Edebiyat 150 02-02-2008 01:35
Orhan Pamuk'un Nobel Konuşması Radyo Turan Dursun'da Multimedya 7 12-12-2006 01:36

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:32 .