Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #51  
Alt 15-11-2015, 07:05
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

Yazımda sorular sormuşum,yanıtın varmı?
Yok...
Şimdi ben burnu kemikli adamım ,doğru.
Bin yıl sonraki insana göre ,bu bir evrim sorunu.
Ancak ben doğa yasaları tersine işlemez demişim ,ona yanıtın yok.
Doğa kanunları dendiğinde ne anlıyorsun.
Fizik yasaları zaman yolculuğu mümkün değil diyor.
Sana göre mümkünmü.
Benim yerli olduğum noktada abiogenez katkı ürünü bile değilsin.
Konuya yanıt veremediğinde kişiselleştirmek o minik beyninle hakaret üretmek trollüğünün ne kadar işlevsellik içerdiği mastrobasyonuyla orgazm olmak!.yaptığın ,yapabildiğin,yapabileceğin.
Sınırlarını idrarla işaretleyen ilkel organizma modundan çık.
Eleştir ama içeriğe bağlı kal.
Yok yok temelli bağlı kal ,aşılarınıda ihmal etme.
Böyle rezilleşme ben ''Aferim ''derim sana.
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 15-11-2015, 08:23
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazımda sorular sormuşum,yanıtın varmı?
xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yok...Bin yıl sonraki insana göre ,bu bir evrim sorunu.
Ancak ben doğa yasaları tersine işlemez demişim ,ona yanıtın yok.
Ne demek yok ? olmaz olurmu .Pilavdan dönenin kasigi kopsun ama öhmmm
su an kitabini yaziyorum okursun.
Iki kelimede anlatamam .

xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şimdi ben burnu kemikli adamım ,doğru.


Kafadan attim ama tuturmusum vay be , tesadüf bu olsa gerek.
Gördünmü arada sirada atacaksin böyle iste.

xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Doğa kanunları dendiğinde ne anlıyorsun.
xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Fizik yasaları zaman yolculuğu mümkün değil diyor.
Sana göre mümkünmü.
Bencede degil ama beli mi olur nerden bileceksin ?.
Bunu zamana birakmak lazim , yani önüne gecmemek lazim diye düsünüyorum.
Düsünce yoranlarada engel olmamak lazim.
Bilinmeyen bir formül bulunur ve bildigimiz fizik kuralari alt üst olur nerden bilecen.

xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Benim yerli olduğum noktada abiogenez katkı ürünü bile değilsin.
xcan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuya yanıt veremediğinde kişiselleştirmek o minik beyninle hakaret üretmek trollüğünün ne kadar işlevsellik içerdiği mastrobasyonuyla orgazm olmak!.yaptığın ,yapabildiğin,yapabileceğin.


1)Nerde hakaret ? Ben sadece tahminde bulundum sende dogruladin , tesadüf iste ne yapcan ,üzülme olur böyle seyler.
2) mastorbot orgazm felan olmak iyidir yaw, sende dene .
3) Abiogenez ürünü olamam zaten baksana ne diyor Abi yooo. o genlesmez. Anladin?.


Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 15-11-2015, 11:56
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Iste ben de demistim ki sana, sadece kuantum ve genel goreleligi alip, ozel goreleligi niye safdisi biraktin diye sormustum.
Peki sevgili Neva özel görelilik açısından baktığımızda neler değişiyor açıklar mısınız?
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 15-11-2015, 12:05
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Bence evrenin özünde zaman ve nedensellik olaylarının garipleşmesi normal. Böyle olması beklenen bir şey. Evren tuhaf olmalı. Evren bize anlaşılabilir görünmek zorunda değil. Algılarımız ve mantığımız hayvansal bir beyinle sınırlı. Neden beynimize bu kadar çok güvenelim ki? Bu yüzden evrende bize garip gelecek ve hatta hiçbir zaman çözemeyeceğimiz şeyler olmasına şaşırmamalıyız.
İnsanın doğası bilmek ister, merak eder. Bilemediğimiz şeylerde boşluğu uydurmalarla doldurmaya gerek yok. Tanrı gibi mesela. Bilmediğimiz şeye bilmiyoruz deriz, neden uydurmalarla dolduralım ki?

Evrende şu 3 yasadan hangisi en çok geçerlidir? 1-Rastlantısallık veya olasılık 2-Zorunluluk 3-Gayesellik.
İşte bütün mesele bu. Evrene baktığımız zaman üçünü de görüyoruz. Ama özünde hangisi geçerli? Bence rastlantısallık ve olasılıkların belirleyici olması muhtemel.
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 15-11-2015, 12:27
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

Evrende nedenselliktir aslolan,nedensiz raslantısallık olmaz.
Alıntı ile Cevapla
  #56  
Alt 15-11-2015, 12:40
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki sevgili Neva özel görelilik açısından baktığımızda neler değişiyor açıklar mısınız?
Sevgili Yildiztozu;
Benim aciklamama gerek yok ki, vermis oldugunuz linki dikkatlice okursaniz, ozel gorelelige iliskin birinci kurali isledigini goreceksiniz.

Yani;
Zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır.
O halde; cisim, hareket ve zamandan birinin diğerine bir önceliği yoktur.

Yani;
"Tam şu an saatinize bakın. Gördüğünüz zaman anına nerden geldiniz? Elbette bir önceki andan, yani geçmişten geldim diyebilirsiniz. Peki ya tersi mümkün olamaz mı? Geçmişte değil fakat gelecekte yer alan olaylar sizi bu noktaya getirmiş olamaz mı?"

---------------------------
Özel görelilik teoremi, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade ederek Newton'ın mutlak uzay zaman kavramını anlamsızlaştırır. Uzay ve zaman gözlemciye bağlı olarak farklı algılanabilir. Bu teorem, madde ile enerjinin ünlü E=mc² formülü ile birbirine bağlı olduğunu da gösterir (c ışık hızıdır). Özel görelilik teoremi, tüm hızların ışık hızına oranla çok küçük olduğu uygulama alanlarında Newton mekaniği ile aynı sonuçları verir.


Ne yapmaliyiz simdi sence, verdigin linkteki bilgiye iliskin misal saati ileri mi almaliyiz?
Alıntı ile Cevapla
  #57  
Alt 15-11-2015, 19:54
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bence evrenin özünde zaman ve nedensellik olaylarının garipleşmesi normal. Böyle olması beklenen bir şey. Evren tuhaf olmalı. Evren bize anlaşılabilir görünmek zorunda değil. Algılarımız ve mantığımız hayvansal bir beyinle sınırlı. Neden beynimize bu kadar çok güvenelim ki? Bu yüzden evrende bize garip gelecek ve hatta hiçbir zaman çözemeyeceğimiz şeyler olmasına şaşırmamalıyız.
İnsanın doğası bilmek ister, merak eder. Bilemediğimiz şeylerde boşluğu uydurmalarla doldurmaya gerek yok. Tanrı gibi mesela. Bilmediğimiz şeye bilmiyoruz deriz, neden uydurmalarla dolduralım ki?

Evrende şu 3 yasadan hangisi en çok geçerlidir? 1-Rastlantısallık veya olasılık 2-Zorunluluk 3-Gayesellik.
İşte bütün mesele bu. Evrene baktığımız zaman üçünü de görüyoruz. Ama özünde hangisi geçerli? Bence rastlantısallık ve olasılıkların belirleyici olması muhtemel.
Sevgili Yıldıztozu birde şu açıdan bakalım.
Evrende anlaşılmayı gerektirir bir şey yoktur, bu gereklilik öznenin ihtiyacındandır ve görecelidir.
Özne, çevre dahilinde bireysel hareket etmek zorunda olduğu için kendi ve öteki farklılaşmasına zorunludur.
Özne kendinden ve diğerlerinden referans alarak hareket edebilir.
Bu halde anlam ortaya çıkar ve özne kendisi ile diğerleri arasındaki ilişkde kendi ve diğerlerine dair veri elde eder, bunuda etkileşime(kimyasal tepkime hasılı) borçludur.
Özne kendi ve çevresindeki değişiklikleri ve hareketi ve fiili durumu olaylar silsilesi olarak depolar, zira veriler değişkendir.
Özne bu verileri ve değişkenleri birer kıyas nesnesi haline dönüştürür, böylelikle anlamlar ve yorumlar ortaya çıakr.
Her yorum ve kıyas soyutlamaya muhtaçtır, böylelikle özne verileri soytulayabileceği biçimde depolar-sembolize eder.

Örneğin "ekmek", öznece sembolik olarak depolanır ancak bunun asıl şartı ekmeğin somut nesnelliğidir.

Zamanın göreceliği, evrendeki görece hareket ve değişim, olay farklarından kaynaklandığı gibi, öznenin esas ve referans aldığı konumlara ve öznenin durduğu ve baktığı açıya göre değişir.

Geçmiş, gelecek, ileri, geri, yukarı, aşağı yine öznenin kendi konumu, referans aldığı diğer eyler ve bakış açısıyla soyutlanır.

Evrende ise yön yoktur yön ancak esas, referans alınan noktalar bağlamı ve kime göre bakış açısıyla anlam kazanan, anlamlanan bir konudur. Evrende yön yok ise demek ki evrende yön temelli bir anlamda yoktur.

Sonuç olarak evren ne karmaşıktır ne de sadediri evrende ne bir anlam vardır ne de anlamsızlık, evrende ne yukarısı ne de aşağısı mevcut değildir, tüm bu ve benzer kavramlarımız öznenin, özne olmaklığıyla anlam kazandığı referans ve konumlama çerçevesidir ki buna da belirli kıstas, kriter ve ölçeklem temeli kazanıyorsa byut denebilir.

Evrende herhangi bir boyut yoktur, evren boyutsuz, zamansız, yönsüzdür, çünkü bu kavramlar özneye göredir, göreceye göredir ve en önemlisi esas, referans alınan nokta ve kritiklere göredir.

3 Boyutu ele alalım, X aynı zaman da hem Y hemde Z eksenidir, bunu belirleyen öznenin bakış açısı kısaca nereden baktığıdır

Gerçekte ise x==y==x = q ile ifade edersek burada "==" işareti denkliği, q ise öznesiz referans alınamaycak olan anlamsızlığı ifade eder.

Kısaca burada q yönsüzlük olarak alınırsa, bu anlamlıdır, gerçeğe yakın olan ifadedir, gerçekte yön yoktur, boyut diyede bir şey yoktur. Boyut özlemcinin maddi zeminde etkileşimi, aslında kimyasal tepkime(maddenin, madde ile olan ilişkisindeki atomik etkileşim, elektron koparması, elektron alışverişi -> enerji, enerji değişkenliği) çerçevesidir.

Kısaca gerçekte zemind eolan sadece maddenin çeşitli hareket ve değişiminden ibarettir.

Gıdaya ihtiyaç duyarız neden? Çünkü maddi yapımızın enerjiye ihtiyacı var, bu öznenin diğerleri içinde ve çevrede, kendiliğinden hareketi kırarak(örneğin suyun akıntıya karşı direncinin iradileştirilmesi için gerekli enerji gibi) hareket edebilmesini sağlar. Yer çekimine karşı koymak enerji ile mümkündür, aksi taktirde BAĞIMSIZ hareket etme şansı kalmaz, kısaca öznelik imkansızlaşır...

Gıdalarla aldığımız maddeler kimyasal tepkimeye yol açar, çünkü çeşitli kimyasallar, atomik düzeyde elektron alışverişini sağlar, bu sayede ise açığa enerji çıkar, en önemlisi elektron alışverişi, ısı enerjisi olarak açığa çıkar ki, burada gerçekleşen işte yine tamamen etki-tepki-ilişki prensibiyle, sebep-sonuç ilişkisi dediğimiz soyutlamayla hayat bulur.

Misal vücudumuzda madde sadece katı, sıvı ve gaz olarak değil PLAZMA olarakta bulunur(örneğin kanımız maddenin plazma halini de kapsar) . Tüm bu kimyasal tepkimeler aslında etki-tepki-ilişkisel çorba açısında kendiliğindendir, bir anlam katılması ya da illa anlamı olması zemininden bağımsızdır.

Sonuç olarak EVREN'e bir anlam yükleme uğraşı özünde özneliğimizden kaynaklı idealist felsefik-mantığımzıdan kaynaklanır. Aslında idealist ve öznelci minvalde ürettiğimiz ya da soyutladığımız bir çok anlam evrensel bir özellik taşımaz ve evrene mal edilemez.

Kaba örnekle, bir korkuluğun hiç bir amacı yoktur, ama insan ne yapar ona, onun adına, ona rağmen, ona böyle bir anlam-amaç YÜKLER. Aynı şekilde bu anlamak ve işaretlemek içindir, bunun kaynağı da, açısıda özneye göre ve özne içindir. Günümüzde yapılan en temel YANLIŞ-HATA ise ne yazık ki aynı mantıkla amaçlr gayeler, nedenler, sebepler vb ölçeğiyle Evrene'e de sıfatlar yüklenmesidir

Sonuç olarak buradan baktığımda belki garip gelebilir ama Quantumdu, yok üfürük boyuttu, zamandı, geçmiş, gelecek, yukarı, aşağı gibi öznece anlam kazanan ve EVRENSEL bir belirlenimlik taşımayan esaslar, sözde dayanakalr üzerinden üretilen her türlü hayalperest, idealist, kurgu, öznelci ifade benim açımdan zavazingo olmaktan öteye geçmiyor

O nedenle quantum üzerine olsun, evren üzerine olsun, kişiler zavazingo dediğim şeyleri saltıklaştırıyor, göreceli kavramları bir ve tek esas ölçüt alıp bunuda tersin geri evrene yamıyorsa ciddiye alınır ve üzerinde beyin jimnastiği yapmayı gerekli görceğimiz bir konu olarak almıyorum, alamıyorum, daha fazla zorlanırsa bu fikri mastürbasyondan öte geçmez, bir sonucda varılamaz(70 küsür yıllı Quantum serüveninde ortaya saçılmış kirliliğe bakın).

Suyun, atmosfer basıncı, deniz seviyesinde, saf halde 100 derecede kaynaması gözlemlenebilir, bu bir anlam değildir, bir gerçekliktir, kavranabilir, soyutlanabilir, ama biz bunu kendi öznelliğimizle her şartta geçerli biçimde evrene yamarsak içinden çıkılamaz.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #58  
Alt 15-11-2015, 21:44
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Anlıyorum Spartacus. Bence insanlık kendi kendini yok edecek. Doğamızda bencillik ve kötülük var. Düpedüz hayvanız. Bir kısım bilinçli insanlar Tanrılaşıyor, belki onlar kurtarır.
Neyse konuyla alakasız oldu biraz
Alıntı ile Cevapla
  #59  
Alt 15-11-2015, 21:59
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster


1)Nerde hakaret ? Ben sadece tahminde bulundum sende dogruladin , tesadüf iste ne yapcan ,üzülme olur böyle seyler.


Beynim sulanmış, özrümü kabul et.
Ön yargımla bu hatam, belkide beyinsizin tekiyim yada fosilleştim galiba.
Neyse olur böyle algı-tepki arızaları.
Belkide hiç yazmamalıyım.
Alıntı ile Cevapla
  #60  
Alt 02-12-2015, 21:34
dolekbas dolekbas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2015
Mesajlar: 135
dolekbas - AİM üzeri Mesaj gönder dolekbas - YAHOO üzeri Mesaj gönder dolekbas isimli Üyeye Skype üzeri Mesaj gönder
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili dolekbas,

Tesekkurler link icin, yapilan simulasyon bana su goruntuyu cagristirdi.

http://www.fjordnorge.dk/engelsk/midnightsun.htm





Gencebay dan akşam güneşi diyosunuz yani

Şaka bir tarafa yazılanları okudum da bir yere takıldım. İfadelerde en büyük kaos zaman üzerine çıkıyor. Zamanın yönü düşünüldüğünde iş içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. Ancak formüllerde kullandığımız hali ile yani yönsüz (Scaler) bir büyüklük olarak kullanıldığında, fiziksel olayların matematiksel ifadelerini verme konusunda bir anlam kazanıyor. Aslında bu durumun özünde algısal olduğunu düşünüyorum. Kısaca bahsedersem; negatif bir kütle olabilir mi? Ancak kütle negatif yazılırsa bizim anladığımız doğrultusu (yönü) çekim merkezine doğru değil de, zıt yönde ilerleyen bir kütle olarak anlamlandırabiliyoruz. Tıpkı kuvvetin negatif olarak ifade edilebileceği gibi. (İtme çekme yönünü belirler).Yada hızın. Ama aynı şeyi zamana yapmak mümkün olmuyor. Bu sebeple de yönü olmayan scaler bir büyüklük diyoruz. Sanırım karmaşa burada başlıyor. Çünkü bir kuvvet için anlamlı olan negatif ifade bir zaman için anlamlı değildir diyoruz. Böyle olmasının fizikte ifade olarak bir anlamı olsa da algıda yoktur. Hem scaler hem de vectörel büyüklüklerin negatiflerinin, aslında bizim anladığımız mananın dışında bir karşılığı yok henüz. Yani zaman bize tek yönlü gibi gelir algıda bu sebeple zıttını ifade etmeyiz. Ama kuvvet kavramının zıttı sadece kuvvetin yönünün tersi olarak alırız. Oysa kuvvetin zıttı var mı? Yarın anti-madde ile ilgili veriler çoğaldığında belki de maddenin zıttı olarak ifade edilecek yeni bir tanımımız olacak. Kuvvet, hız ve ivme içinde bu böyle olabilir.Bu sebeple aslında zamanın yönü kavramı algısallığın dışında birşey değil henüz. Ve bu algıyı bize yaşatan şey yasaların tersinir çalışmaması. Daha ziyade döngüsel çalışması. Yani yağmur yağar. Sonra yer altı sularına çekilir. Sonra yataklardan denizlere akar. Sonra buharlaşıp bulut olur. Sonra da tekrar yağar. Tabi bu döngünün bir bölümü. Bu süreç bir ilerleme bir döngü olarak algılanır. Ancak yağan yağmurun, yağıştan hemen sonra aynı damlalar şeklinde yukarı çıkıp bulutların seviyesine gelincede yoğuşup tekrar bulutlara karıştığını görseydik, bugün zamanın iki yönlü, tersine de çalışan bir kavram olup olmadığını çok daha rahat tartışabilirdik.

Başka bir deyişle; yolda yürürken arkanızdan ani bir ses geldiğini düşünün. Bir baktınız ki çatıdan kiremit düşmüş. Siz kiremitin ağırlığını, çatının yüksekliğini ve yerçekimi ivmesini(sabitini) biliyorsanız, dersiniz ki kiremit benim sesi duyduğum andan şu kadar saniye önce çatının kenarından düşmeye başladı. Burada maddeden ve kütle çekiminden başka birde zaman vardır. Ancak hareketin doğrultusu maddeye bağlıdır. Zamana değil.(iki maddenin merkezleri arasında ki doğrultu üzerinde, yönü dünya merkezine doğru). Burada zamana bağlı olan olgu sadece konumdur. O halde bir konumdan diğerine geçiş sürelerinin toplamı bize o işin toplam oluş süresini verir.

Buraya nereden geldim derseniz; konu başlığı uzayın dokusu. Aslında bu dokunun muhteviyatı ve yapısı nedir? Şuan da bilinmesi gereken soruların başında geldiğini düşünüyorum. Çünkü bir olay içinde, maddenin zamana bağlı hareketi süresince toplam kaç konumu vardır? Mesela serbest atışta, izlediği eğik yolun sonunda yere çarpan topun, bu yol boyunca kaç konumu mevcuttur. Bu bize zamanın yapı taşını verecektir diye düşünüyorum. Bugüne dek madde esastı.Sürekli ve bütündü. Yani top bir bütündü ve ilerleyen top moleküllerinin beraberce bir hareketi idi. Ancak yeni yeni başka kavrayışlar ve teoriler ortaya çıktığından beri, aslında topun kesik kesik ilerleyebileceği ihtimali de gündeme geldi. Ya da Michiou Kaku (doğrumu yazdım emin değilim) nun dediği gibi "zamanın her en küçük yapı taşında, hareket yani cisimlerin yeni konumları tekrar oluşuyor olabilir." (Belkide başka bir çekik gözlü fizikçi de demiş olabilir emin olamadım ) Hatta bunu elektrik enerji nakil hatlarında ki kabloların içinden akan elektriğe de benzetebilirsiniz. Enerji kabloya bir uçtan girer ama kablo boyunca ilerleyen o enerji değildir aslında. Kablodaki her atom bir diğerine elektron (enerji) aktararak bu enerjiyi sona kadar taşırlar. Taşınan (yer değiştiren) elektrondur. Uzayın dokusu ile ilgili bilinmeyen çok şey var. Zaman bunların başında gelse de aslında birbirinden bağımsız olmayan kütle ve hız da aynı şekilde bir sırdır. Sadece nasıl davrandıklarını biliyoruz. Ama aslında ne olduklarını henüz bilemiyoruz. Yoksa çarşaf örneği vermek yerine daha detaylı ve 3 boyutu da kapsayacak bir görsel ile ifade edilebilirdi kütle çekimi mesela.

Bir zamanlar şöyle düşünürdüm; zamanın her en küçük anında (varsa böyle bir dilim) kütleler tekrar oluşuyor yada konumlanıyor. (Yani yeni konumlarında tekrar oluşuyor.) Ancak bu algımıza oranla o kadar çabuk oluyor ki (atıyorum ölçtüğümüz 1 saniye de 100.000.000 kere gibi) biz bir süreklilik görüyoruz. Yani dalga teorisi gibi birşeydi.Diğer bir ihtimalim ise, bizde evrenin içindeyiz, o halde bizde devamlı yeni konumlarımızda var oluyoruz. Bir film şeridi makinası gibi bu algı bize süreklilik arz edecektir. Hatta anlar arasında çok uzun süreler bile geçse, o uzun sürelerde evrenle beraber biz de aynı tekrar oluşum yada yer değişim sürecinden geçeceğimiz için her algıladığımız an birbiri peşinden giden aralıksız diziler gibi olacaktır. (Anlatabildim mi emin değilim) Yani film şeridi değişirken spot söner sonra şeritteki film karesi tekrar spotun önüne gelince spot yanar ve biz perdede aralıksız bir hareket seyrederiz ya bunun gibi. Bu fikrimde bir süre ısrar ettim çünkü cisimlerin (mikro boyutta) özelliklerini ölçmek için gönderdiğimiz ışınımların, deneyimizin sonuçlarını etkilemesi ve belirsizlik yaratması meselesinin, gönderdiğimiz parçacığın her yeni varoluşta bir sonraki sahneyi etkileyerek bir diğer verinin yeni oluşumundaki konumunu yada hızını değiştirdiğini düşünüyordum iyiden iyiye. Tabi bu varsayımlarımdan bazı çıkmazlar sebebi ile sonradan vazgeçtim. Anladım ki belirsizliğin olması için tek şart bu senaryo değilmiş. Zaten bu tür düşünceler bilimsel bir tabana oturmuyorsa ısrar etmek cahillik yada saplantı oluyor. Ancak kim bilir evrende pek çok sır var ve belki de bu senaryoya yakın bir gerçeklik çıkabilir.

Saygılar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Dil üzerine Serdar Dil, Mantık & Zihin Felsefesi 2 15-06-2012 19:27
Bilim adamları insan dokusu yenilenmesinde yeni bir metod keşfettiler Ascendent Biyoloji 1 15-05-2011 01:45
Dünya'nın ve Uzayın Çapları,Dünyanın Geoit Şekli Dark_Prince Kur'an'da Mucize Yoktur 1 28-04-2011 20:20
Uzayın ilk yolcularından Feoktistov hayatını kaybetti KızıL Fizik 0 27-11-2009 02:42
Kur'an üzerine Xweser İslam 6 21-09-2008 01:04

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:11 .