Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #101  
Alt 06-02-2020, 19:35
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

----------------------------------
Evreni salt sıcaklık, soğukluk noktasına indirgemek, ama buradan da evrenin yok olacağı yönlü ifadeler, evren ifadesinin kapsamını darlaştıran, maddeyi yok sayan ifadeler. Şu bitecek, tükenecek vb... Oysa her iki durum açısından, yani soğuma, ısınma, aynı evrende, aynı anda gözlemlenebiliyor, kaynayan su gibi. Bir noktada yıldızlar sönerken, bir başka nokta da yenisi oluşuyor... Ne sönen noktalar sonsuza kadar sönük, ne de sıcak noktalar sonsuza kadar sıcak ve ne yoğunluk ne de yapı, sabit olmuyor, bu bir devinim. öyle bir devinim ki, eşiklere gelindiğinde, 1, sadece 1 noktadaki kıvılcım dahi, asimetrik süreci başlatabiliyor, ilişki, etkileşim sonlanmıyor, daha spesifik ifadeyle, geçici dengeler dahilinde deviniyor.
Sevgili spartaküs
Evren yok olacak diyen ,Püf olacak diyenlerin püf oldugu durumunuda ortaya koymaları gerekir. O ne kutumu? Görünmezlik pelerini mi ? Ben görmeyince YOK MU?

Ne yani ,bohçalayıp çıktıgı dedikleri üfürmeye geri konulacak ise o kutuyu nereye koyacaklar.

Tükenecek kelimesi olsa olsa bir ifade şekli olur. Ifadesindeki kastı neyse onu bilmek ne mümkün.
Evdeki ekmekte tükeniyor
Odunluktaki odunda
Cepteki parada.

Şu üstteki söylediklerim tükendide yokmu oldu ? Hayır.

Ekmek migdeye oradan .......
Odun yanarak .....
Para harcanarak.....

Tükenecekten çıkarttıkları YOK olmaksa aklı başında olan kimse buna itibar etmez.
Bende etmem.

Hidrojen tükenecekse tükenir. Senin dedigin gibi helyum olur.

Benim bu konudaki merakım. O madde parcacıkları degil. O madde parcacıkları neden altın olmuyorda hidrojen oluyordur?
Oluyorsa oluyor ,kardeşim ne kurcalıyorsun , Ne gerek var, Salla gitsin, Allah bilir , başkada sorma , bize ne yaaaa. Diyenlere itibar da edememki

Hidrojen oluşmadan altın oluşmuyorsa ki ben yanlışta anlıyor olabilirim. Proton elektron ilişkisi hidrojen olmadan altın vs olmuyor. Neden hemen hidrojen?


Bak mesela buni sormam birilerine mistik geliyor ama değil.
Mistik hava yaratsam hikaye yazar yazdığım hikayeye taban yaratıp çıkar elde ederim.

Senin bu konularla alakalı birikiminde ortada neden senle tartışmaya yada didişmeye giriyimki. Sadece sorarım.

Sorumin cevabında ifadelere degil örneklere değil . Bilim ile uyuşmasına bakarım.

Birilerinin kalıp dedigine girmediğim içinde kalıbın dışına çıkmak için sorarda sorarım

Bin kişi bu konuda fikir bilgi ortaya koyabilir. Hepsinin içindede ufkunu açacak düşünceler olabilir. Neden red edeyim.

Bu dinci de olabilir. Hayal kuran biride.

Hani sen diyorsun ve imza yapmışsın ya !
"
Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar."

Ben sersemim
Degil 7 yıl ömrüm boyunca cevaplandıramayacağı soruları 1 saate sorarım. Sorarım ben. Kimse tutamaz.

Bırakın sorsunlar. Cevaplandıramayacağına dair delili sersemliği mi ? Kim demis bunu ? Dayanagı neymiş.

Ha o cümlenin felsefesi bu , bilmem neyi şu denebilir. Desin dursunlar yine sorarım yine sorarım.

Birileri gülüp kopma kalıbından çıkıp soruda sormalı.
Düşünceside , fikride bilgiside sersemce bile olsa ortaya koyup gerekiyorsa sormalı.
Alıntı ile Cevapla
  #102  
Alt 06-02-2020, 21:55
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bak mesela buni sormam birilerine mistik geliyor ama değil.
Mistik hava yaratsam hikaye yazar yazdığım hikayeye taban yaratıp çıkar elde ederim.
.......................

Birileri gülüp kopma kalıbından çıkıp soruda sormalı.
Düşünceside , fikride bilgiside sersemce bile olsa ortaya koyup gerekiyorsa sormalı.
Sayin Ilahimasal,

Size mistik diyen ben degilim. Sn. Spartakus'ten alinti yaparak yazdigim yazida iki ayri paragraf var. Birincisi guldugum bolum ki: Spartakus'un yanlis anlama engelleme amacli mizahi buna neden olan. Ikinci paragraf (konu farkli oldugundan paragraf basindan basladim) benim merakimi mucip bir soruyu genele yoneltmek amacli sorulmustu, tam da kopmadan ciktigim donemde.

(paragraf basi)- Biraz inorganik-organik kimyadan, biraz fizik, biraz da biyolojiden anlarim. Simya bildigim bir konu degil, o nedenle altin konusunda bir sey soyleyemeyecegim. Hidrojen ise: en basit element, atom numarasi "1" o nedenle, bir proton + bir elektron iste alti ustu. Elde serbest proton ve elektronlar gezinirken ve bunlarin da bag yapma yetenekleri varken olusturacaklari en yakin ve basit element hidrojen olacaktir basitce.

Saygiyla...

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #103  
Alt 06-02-2020, 23:49
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.575
Standart

Sevgili Enketum,
Enketum´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Aradim, ama bulamadim konular icinde. (Kirinti-kirpinti kadar bile olsa) Mistik dusunce kalipli bir beyin ogrenme ile bu kalibin disina tamamen cikmayi basarabilir mi? Tartisilmissa daha onceden donup okuyayim, yoksa eger yetkim var ise yeni baslik acmayi deneyeyim.
Elbette -tıpkı tüm üyeler gibi- sizin de konu açma yetkiniz var. İlginç bir konu, mutlaka katkı sağlarım.

Sevgiler

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #104  
Alt 07-02-2020, 00:13
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hidrojen oluşmadan altın oluşmuyorsa ki ben yanlışta anlıyor olabilirim. Proton elektron ilişkisi hidrojen olmadan altın vs olmuyor. Neden hemen hidrojen?
İlkel denebilir, basit denebilir.

Aslında, elektronla, proton, kayda değer bir biçimde serbest dolaşabiliyorsa, nükleer reaksiyonlar açısından, bu düşük yoğunluklu bir plazma deryası olduğunu gösteriyor.

Ortam etkileşimi, 1 protonla, 1 elektronun bağ kurmasını sağlayacak kadar gevşek, ama 1 protonun, komşu protonla, hatta elektronuyla birlikte bağ kurmasını sağlacak kadar da sıkı değil. Daha sıkısı, daha fazla atomu birleşmeye zorluyor, yoğunluk arttıkça, ortam bileşenleri arasındaki ilişkiler sıklaşıyor, çetrefilleşiyor, agresifleşiyor...

Burada bir yığın çelişkili süreçler var. Diyalektik bir ortam... Merkez bir yandan yoğunlaşırken bir yandan da yüksek basınçlar oluşuyor, ilişkiler ağı, basınç, ısı değişimleri, yoğunluk merkezi hem çekiyor, hem de basınçla dışarı fırlatıyor, içten içe, uçtan, uca çatışmalar... Yoğunluk arttıkça, hafif elementler dönüşüyor, ilişki ağında çatışmalar, sürtüşmeler, elektron akışları, muazzam iş-enerji, büyük yapılar, ağır elementler oluşuyor, ortam cehennem gibi... Yeni yapılar, daha bir agresifleşen, esnekliğini kaybeden, salınım yapamaz hale gelen, bu halde geldikçe basın. potansiyel, enerji birikimi artan.... artık dönüşümlerin yerini çözülümün aldığı eşiğe değin, çelişkiyle sürüyor. tabi, insan ömrüyle düşünülmemeli.

Öyleki, ortam da, 5 A oluşuyor olsun. 5 A oluşumu ortamı da değiştiriyor, artık ilişki ağları değişiyor, bu çatışma ortam, 5 A'nın da katılımıyla, daha agresif boyuta taşınıyor, B'ler oluşuyor, B lerde dahil olunca ortam daha bir agresifleşiyor, ısınıyor, basınç artıyor vs. C'ler, D'ler, E'ler derken, hem birim alanda çekim gücü etkisi açısından madde miktarı yoğunlaşıyor, yoğunlaştıkça ilişkiler ağı daralıyor,,, hem de böyle iç, içe, asimetrik çelişkili süreçler yaşanıyor. Hasılı çeşitli yapıların, daha büyük yapıların oluşumu, dönüşümleri gerçekleşiyor, neresinden bakarsak bakalım, merkez çökmeye doğruyu yol alıyor... Zaten burada da diyalektik geçerli, çelişki varsa hareket, ilişki, değişim var, bu bir formu bir süre kalıcı kılıyorsa, aynı zamanda dağılmasına da yol açıyor...

Bugün sık, sık şu sözleri duyarız, Bilim insanları neden Big bang'i tercih ediyor sorusunun yanıtı, gözlemlediğimiz evreni daha iyi anlatan bir yaklaşımın olmadığı için denir. Oysa bu gerçek değildir, cevap da değildir. Popüler bilim, politik, ekonomik sebepler, kariyer vs çıkarlar, stotüko, hazır kaynak vs etkili.

Örneğin sömülasyonlarla da defalarca kez sınanmış ve doğrulanmış, gözlemlenen evreni izah etmekte ve uyum içinde olan teori Plazma Evren Teorisidir.
Aşağıya bir kaynak ekliyorum, yanlış hatırlamıyorsam, 70-80 milyar yıllık yapıların da bahsi geçtiği bir kaynak...

Kullandığınız browser PDF desteklemiyor. Geniş ekranda Açmak için Tıklayın..



Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #105  
Alt 02-05-2023, 20:57
willaim willaim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 02 May 2023
Mesajlar: 2
Standart

Some scientists, including Albert Einstein, fought hard against the idea of a Big Bang — that the universe burst into existence a finite time ago — until the scientific data became too overwhelming to fudge or deny anymore. "In the beginning," indeed. In a brand new video for PragerU, philosopher of science Stephen Meyer asks, "How Did the Universe Begin?"

SENIOR FELLOW AND EDITOR, EVOLUTION NEWS
David Klinghoffer is a Senior Fellow at Discovery Institute and the editor of Evolution News & Science Today, the daily voice of Discovery Institute's Center for Science & Culture, reporting on intelligent design, evolution, and the intersection of science and culture. Klinghoffer is also the author of six books, a former senior editor and literary editor at National Review magazine, and has written for the Los Angeles Times, New York Times, Wall Street Journal, Washington Post, Seattle Times, Commentary, and other publications. Born in Santa Monica, California, he graduated from Brown University in 1987 with an A.B. magna cum laude in comparative literature and religious studies. David lives near Seattle, Washington, with his wife and children.

Around 13.7 billion years ago, everything in the entire universe was condensed in an infinitesimally small singularity, a point of infinite denseness and heat.

Suddenly, an explosive expansion began, ballooning our universe outwards faster than the speed of light. This was a period of cosmic inflation that lasted mere fractions of a second — about 10^-32 of a second, according to physicist Alan Guth's 1980 theory that changed the way we think about the Big Bang forever.

When cosmic inflation came to a sudden and still-mysterious end, the more classic descriptions of the Big Bang took hold. A flood of matter and radiation, known as "reheating," began populating our universe with the stuff we know today: particles, atoms, the stuff that would become stars and galaxies and so on.
This all happened within just the first second after the universe began, when the temperature of everything was still insanely hot, at about 10 billion degrees Fahrenheit (5.5 billion Celsius), according to NASA(opens in new tab). The cosmos now contained a vast array of fundamental particles such as neutrons, electrons and protons — the raw materials that would become the building blocks for everything that exists today.

This early "soup" would have been impossible to actually see because it couldn't hold visible light. "The free electrons would have caused light (photons) to scatter the way sunlight scatters from the water droplets in clouds," NASA stated. Over time, however, these free electrons met up with nuclei and created neutral atoms or atoms with equal positive and negative electric charges.

This allowed light to finally shine through, about 380,000 years after the Big Bang.
Alıntı ile Cevapla
  #106  
Alt 19-06-2023, 06:56
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: home
Mesajlar: 272
Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Big Bang teorisine göre evrenin bir başlangıcı olduğu varsayılmaktadır. Diğer yandan da hiçlikten bir şeyin çıkmayacağını gözlemlerimizden biliyoruz. Acaba Aristo'nun öngördüğü şekilde varlık hareket etmeye başlıyor ve ilk hareket ettirici mi var? Yoksa evren sonsuzdan beri devinmekte midir?

Saygideger Velhelebe,

Istersen Aristo'yu konusuruz, diger filozoflari da konusuruz fakat Big Bang'e dair sunu cok acik soyleyebilirim ki, evren dedigimiz sey, -hic yoktan sifirdan- ortaya cikan bir sey degildir; Big Bang, madde/enerji evreninin sifirdan-yoktan ortaya ciktigini soyluyor ise, bu da bilimsel acidan gecersizdir.

Evren-yoktan-birden bire- buyuk bir patlama ile ortaya cik-ma-mistir. Big bang, olduysa, var olmayan evrende nasil patadi, nerede patladi, kim patlatti, ne patlatti. Boyle sacma bir sey olabilir mi! Bilim de zaten bunu soylemeye basladi. Bir patlama olduysa da, bu patlamadan once farkli bir enerji boyutu vardi. Farkli bir madde durumu vardi. Oyle, bir sey oldu, evren diye bir sey yoklukta ortaya cikti gibi bir sey olabilir mi!


Saygilarimla
A

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #107  
Alt 19-06-2023, 13:39
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Saygideger Velhelebe,
Big Bang, madde/enerji evreninin sifirdan-yoktan ortaya ciktigini soyluyor ise, bu da bilimsel acidan gecersizdir.

Evren-yoktan-birden bire- buyuk bir patlama ile ortaya cik-ma-mistir. Big bang, olduysa, var olmayan evrende nasil patadi, nerede patladi, kim patlatti, ne patlatti. Boyle sacma bir sey olabilir mi! Bilim de zaten bunu soylemeye basladi. Bir patlama olduysa da, bu patlamadan once farkli bir enerji boyutu vardi. Farkli bir madde durumu vardi. Oyle, bir sey oldu, evren diye bir sey yoklukta ortaya cikti gibi bir sey olabilir mi!


Saygilarimla
A
Big Bang teorisiyle ilgili olarak, soruların zamansal ve biçimsel bir konumdan kaynaklandığını ve bu nedenle mekânsizliğin biçimsizliğini göz ardı ettiğini, öncesinde mekânın olmadığı bir durumu düşündüğümüzde, zamansızlık ve mekânsizlik kavramlarının anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.

Büyük Patlama'dan önceki durumun, klasik anlamda var olan bir mekânda gerçekleşmediği ve zamana bağlı bir sıralama ve konumsal yerine dolanıklığın veya kuantum dolanıklığının """anlık""""non-lokal" bir şekilde düşünülmesi gerektiğine inaniyorum. Bu nedenle, 'nerede patladı', 'kim patlattı' gibi sorular, mekânsal bir forma dayandığı için geçerli olmaz.

Benim anlamaya çalıştığım nokta ise, sanal parçacıkların enerji boyutunu ve bu sanal parçacıkların nasıl gerçekliğimizi oluşturan maddenin kütlesini oluşturduğunu anlamaktır. Elektron ve protonlardan oluşan çeşitli elementlerin var olabildiği gibi, zamansız sanalliğin ölçülebilir bir uzamsal gerçekliğe geçişi de mantıklı olabilir.

Zamansızlık ve mekansızlık kavramlarının somut bir örneği bağlamında dolanıklığın oldukça uygun olduğunu düşünüyorum. Sanal parçacıkların hareketlerinden bahsederek, Big Bang'in anlık bir durumsal değişimden konumsal harekete dönüşümüne benzetme yapıyorum aklimca. Sanal parçacıklar, kuantum mekaniği bağlamında geçici olarak ortaya çıkan ve yok olabilen parçacıklardır. Bu benzetmem, evrenin başlangıcının bir noktada sanal parçacıkların etkileşimiyle gerçekleştiği ve ardından evrenin genişlemesinin başladığı düşünülüyor zaten.

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #108  
Alt 19-06-2023, 22:01
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Big Bang teorisiyle ilgili olarak, soruların zamansal ve biçimsel bir konumdan kaynaklandığını ve bu nedenle mekânsizliğin biçimsizliğini göz ardı ettiğini, öncesinde mekânın olmadığı bir durumu düşündüğümüzde, zamansızlık ve mekânsizlik kavramlarının anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.

Büyük Patlama'dan önceki durumun, klasik anlamda var olan bir mekânda gerçekleşmediği ve zamana bağlı bir sıralama ve konumsal yerine dolanıklığın veya kuantum dolanıklığının """anlık""""non-lokal" bir şekilde düşünülmesi gerektiğine inaniyorum. Bu nedenle, 'nerede patladı', 'kim patlattı' gibi sorular, mekânsal bir forma dayandığı için geçerli olmaz.
Sanal parçacık olmaz. Nesnel-Öznel zeminler karıştırılmamalı, sanal dediğin, maddi etkileşimlerin-aktarımların, bizde oluşturduğu etki üzerine verdiğimiz tepkiden hareketle, yaptığımız yorumlar-benzeştirmelere dairdir. Bir kağıt üzerine bir kelebek resmi çizilmişse, siz kelebek dersiniz, oysa orada olan kağıt-mürekkep-boyadır... sanal zihninizdeki kelebek yorumudur, çünkü kelebeğin görüntüsü, taklit edilmişdir...

Önce zaman kavramını doğru kavrayıp, zaman kavramıyla düşünmekten vazgeçmelisiniz ki böyle akıl-mantık dışı, abuk-subuk paradokslara ulaşmayalım...

Evren'i başlamış bir şey olarak ele alıp, madde=evren diyecekseniz, o evren'in bir başlangıcı yoktur.

Evren'i bir yapı olarak ele alacaksanız, yani maddi formlar ortamı, o halde eveveliyatı da evrendir... Yine bir başlangıcı yoktur, ama değişimlerden yola çıkarak yapılan soyutlamaya göre FORM-YAPISAL başlangıç-bitişler tayin edilebilir.

Hep söylerim, ancak form-yapılar, ilişkiler zemininde başlangıç-bitişler, zaman anlam kazanır, daha alt zeminde(muhteva) zaman anlam taşımaz. zaten zaman dediğimiz de bir TREN YOLU gibi değil, esasında yorumcunun bir durumla, bir başka durum arasındaki kıyasıyla anlam kazanır.

O durum dediğimiz de aslında HAREKETTEN açığa çıkan değişimlere dairdir. Yani hiç bir şey zaman içinde bir yerden, bir yere gidiyor, değişiyor değil, aksine ZAMANDAN BAĞIMSIZ değiştiği için ve böylece siz -o hareket-değişim sayesinde- zaman kavramını soyutladığınız için size öyle geliyor. Kısaca süreci tersine çeviriyoruz, algılayabilmek, ifade edebilmek, kanıksayabilmek için.

Kısaca var-yok-> ortada devinen hamur, bu devinimlerden zamanı soyutluyoruz. Hamur bir yerden gelmiyor, bir yere de gitmiyor. Zaten yer-mekan dediğimiz de, bir şeyin(form-yapı), diğer şeye/form-yapı) göre-nazaran konumunun kıyasıyla anlam kazanan bir kavramdır. Yani lokalize ederek -sınırlayarak- soyutlarsınız, bu lokalleştirme-sınırlama, zaafiyete dönüşünce, bir başlangıç-başlatan zaafı-paradoksu baş gösterir, tedavisi psikolojik değil, felsefiktir. Big-Bang vb. tüm bu tarz teolojik etkileşim, illa bir başlangıç, lokalleştirme, sınırlama zaafiyeti bir hikaye... Ancak;

Etkleşimler sonunda, form-yapılarda gözle görünür değişimler gerçekleşmişse ne deriz?

A idi B oldu... İşte zaman da, isimlendirmeler de, sınırlamalar da, tanımlar da buna dayanıyor. Sen B demeye devam edersin, eğer benim tanımımda evren geniş bir kavram ise, evren demeye devam ederim -ki doğrusu da bu kavramı geniş tutmaktır. Neden? Çünkü özelde herhangi bir şeyin nevi şahsına münhasır ve bir diğer şey'e nazaran-kıyasla anlam kazanmış bir ifade değildir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #109  
Alt 20-06-2023, 20:25
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sanal parçacık olmaz. Nesnel-Öznel zeminler karıştırılmamalı, sanal dediğin, maddi etkileşimlerin-aktarımların, bizde oluşturduğu etki üzerine verdiğimiz tepkiden hareketle, yaptığımız yorumlar-benzeştirmelere dairdir. Bir kağıt üzerine bir kelebek resmi çizilmişse, siz kelebek dersiniz, oysa orada olan kağıt-mürekkep-boyadır... sanal zihninizdeki kelebek yorumudur, çünkü kelebeğin görüntüsü, taklit edilmişdir...
Sanal parçacıkların, maddi etkileşimlere ve aktarımlara verdiğimiz tepkiler nedeniyle ortaya çıkan yorumlar ve karşılaştırmalar olduğunu savunuyorsunuz.

Oysa, fizikte "sanal parçacıklar" teriminin özel bir anlamı olduğunu unutmamak lazım. Sanal parçacıklar kuantum alan teorisinde parçacıklar arasındaki belirli etkileri ve etkileşimleri tanımlamak için matematiksel bir kavram olarak kullanılır. Varlıkları matematiksel modeller ve hesaplamalarla desteklenir. Doğrudan gözlemlenemeseler de, etkileri deneysel ölçüm yoluyla dolaylı olarak tespit edilmiştir. Bu ölçümler sanal parçacıkların varlığıyla ilişkili hakkında bize bilgi sağlamaktadır.

Size göre, sanal parçacıkların nihayetinde zihnimizdeki yorumlar olduğunu ve bağımsız bir gerçekliğe sahip olmadıklarını savunuyorsunuz. Bilimin kütlesiz parçacıkların varlığının etkisini ölçebilmesine rağmen, gerçekliğin sadece bizim algı ve yorumlarımızdan ibaret olduğunu iddia ediyorsunuz.

Oysa fizikteki geleneksel görüş, sanal parçacıkları fiziksel olguları tanımlamak için matematiksel araçlar olarak görürken, doğrudan maddi bir gerçeklikleri olmadığını söylüyor. Dolayısıyla sizin felsefi bakış açınız sadece öznel yorum ve algınıza dayalı bir görüş olarak değerlendirilebilir.

Olayları gözlemlerinizle açıklıyor gibisiniz. Misal hareket ve lokalite, çevremiz hakkında bilgi edinmek ve gerçekliği anlamak için önemli kavramlardır. Neşnelerin hareketi, değişiklikleri algılamamızı ve farklı varlıklar arasında ilişki kurmamızı sağlar.

Misal sizin gözleminizle Güneş Dünya'nın yörüngesinde dönüyor gibi görünürdü , ancak gözlemle ilgili, gezegen hareketlerinin doğru gözlemlenmesi "lokalitesi" ve ölçülmesi ile model ve teorilerin geliştirilmesi sayesinde Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde döndüğünü görmek mümkün olmuştur. Bu, gözlem ve ölçümlerin lokal anlamaları düzeltmeye nasıl yardımcı olabileceğinin ve gerçekliğin daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayabileceğinin bir örneğidir.

Gerçek, gözlem, ölçüm, araştırma veya diğer lokal nesnel yöntemlerle doğrulanabilir olmalı. Bu nedenle gerçeklerin öznel görüşlerden veya inanç sistemlerinden ayırt edilmesi ve doğrulanabilir kanıtlara dayanması gerekir.

zamanın soyut bir kavram olduğu ve varlık-kaynak (hamur) ile ilgili bir devinim olduğunuda ifade ediyorsunuz. oysa zamanın sadece soyut bir kavram değil, fiziksel bir ""nicelik"" olduğu, temel bir ölçüm aracı ve çeşitli fiziksel teori ve modellerde dikkate alınan bir boyuttur.Genellikle tamamen soyut bir kavram olarak değil, varoluşun ve deneyimin çeşitli yönlerini de kapsayan somut bir kavram olarakta kabul edilir, çünkü günlük yaşamda algıladığımız ve hayatımızda deneyimlediğimizde bir unsurdur.

Uzay-zaman eğriliği de uzayın durağan olmadığını gösteriyor. Einstein'ın genel görelilik teorisine göre, uzay-zaman madde ve enerjinin varlığıyla eğrilir. Belirli bir alandaki kütleler ve enerjiler, etraflarındaki uzay ve zamanın geometrisini etkiler. Bu eğrilik nesnelerin kavisli yollarda hareket etmesine neden olur ve yerçekimsel çekim ve ışığın sapması gibi etkiler ortaya çıkar.

Statik bir uzayda ise, ne de zaman boyutu kütle ve enerjilerden etkilenmediği ve eğriliğin oluşmadığı anlamında değerlendirilmektedir. Oysa uzay-zaman eğriliği uzayın dinamik olduğunu, madde ve enerjinin varlığına bağlı olarak deforme olduğunu gösterir.

Eğer bir evren statik ise, yani zaman içinde değişmiyorsa, uzay ve zaman da değişmez olurdu. Bu durumda uzay-zaman eğriliği oluşmazdı, çünkü uzay ve zamanın "geometrisi" sabit kalırdı. Dahasi statik bir evrende uzay ve zaman değişmez olduğu için ışık hızınında bir önemi olmazdı. Işık hızı, zamanın akışıyla ilişkili bir kavramdır ve zamanın geçişiyle birlikte ışığın hızı da değişmezse, zamanın bir ölçütü olarak kullanılamaz. Statik bir evrende ise zamanın değişmediği ve akışının olmadığı düşünüldüğünde, ışık hızının bir anlamı veya önemi olmazdı.

Böyle bir senaryoda, ışık hızının ilgili olacağı zamana bağlı süreçler veya hareketler konumsal yerine durumsallaşırdı.

Zamanın değişmediği ve akmadığı statik bir evrende, ışık hızı önemli olmaktan ziyade durumsal olarak değerlendirilir. Bu da ışığın özelliklerinin ya da etkilerinin zaman ve hareketle ilgili diğer unsurlarla birlikte ele alındığı anlamına gelir, çünkü ışığın hızı zaman ya da hareketle değişmez.

Örneğin, ışık sinyalleri bir nesnenin konumunu belirlemek veya bir olayın sırasını ölçmek için kullanılır. Durağan bir evrende, ışığın hızı zaman veya hareketle değişmediği için ışığın iletildiği ve alındığı zaman ve yerler daha önemli hale gelir. Bu durumda ışığın hızından ziyade iletim ve alım süreleri, sinyalin yayılma hızı ve gözlemciye olan uzaklığı gibi faktörler önem kazanır.

Zamana bağlı değişiklikler olmadığı için zamanı ölçmek için ışık hızını kullanmaya gerek yoktur. Zamanın ölçüldüğü durumlar başka referanslar ya da durumsal göstergeler kullanılarak değerlendirilebilir. Bu durumda, ışık hızı zaman ölçüsü olarak kullanılmaz, ancak "durumsal" değişiklikler veya etkileşimlerle ilişkili diğer durumsal ölçüler dikkate alınırdı.

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #110  
Alt 21-06-2023, 07:21
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Matematiksel bir kavram olarak -> mantık-matematik->zihin-yorum -> sanal...

Şu an, ciddi, ciddi cevap vermeyi düşünmüyorum. Sürekli aynı şeyleri söylemek ve tekrarlamaktan bıktım, günümüzde en önemli sorun felsefik sefalet sorunudur. Önce kavramların anlamını iyi bilmeli, soyutlamadan kopulduğu her an her şey olabilir, modern mitolojiyi geç, antik mitolojik bile zortlayabilir.

Gözlem araçlarımız, parçacık altı-altıyla etkileşime giremediği sürece, elde iki şey kalır;
ya üfürmek, ya da gözlemlediğini yorumlamak-gözlemlenebilir etkilerden yola çıkarak, çıkarımlarda bulunabilmek-, üfürmek mantıklı değil.

Kaldı ki form-yapı altı tüm ifadelerimiz, insanın algılayabilmesi içindir, yani bir çok terim çelişse de kullanılmak zorunda kalınır, başka türlü ifade edilemez -çünkü algılayacak olan ÖZNEDİR, dil(araçlar) kullanılmak zorunda kalınır. Kelimelere değil cümlelere odaklanmak gerekir, ne anlatılmak istediğine bakmak gerekir, e-göre, e-dairlik, anlam önemli.

Şey olarak sanal parçacık olmaz

Sözlük Oxford Languages
1. sıfat
matematik terimi
gerçekte yeri olmayan, gerçekte var olmayan, ancak zihinde tasarlanan.
2. ad
matematik terimi
negatif bir sayı üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan cebirsel ifade.


Son olarak tekrar edeyim, boşluk yok, tüm boşluklar madde ile doludur, madde-boşluk birlikte. Madde boşlukları doldurur -eğer salt bir boşluk varsayılabiliyorsa... Kısaca sizin bir şey yok sandığınız her ortam, gözlemlenemez düzeyde yoğun madde-boşluk birlikteliğiyle doludur, böylece dalgalar -etki-tepki yayılımı- anlam kazanır, etki eder, ama dalganın kendisine fiziksel olmayan bir şey gibi -çünkü daha alt zeminde bir şey görmüyorum, boşluk var(boşluk yok, sadece gözlemleyemeyeceğimiz düzeyde parça-form-yapı- altı var!)- diyerek, sanal üfürmelerde bulunmak mantıklı değildir...

O::::::O::::::::O::::::O:::::::O:::::::O:::O:::O:: :O::O::O:O::O:::O::O::O:::O
O::O::O::O:::::O::O:::O:::::::O:::::::O:::O:::O::: O::O::O::O::O:::O::O::O:O
O::O::O::O:::::O::O:::O:::::::O:::::::O:::O:::O::: O::O::O::O::O:::O::O::O:O
O::::::O::::::::O::::::O:::::::O:::::::O:::O:::O:: :O::O::O:O::O:::O::O::O:::O

O -> gözlemlenebilir form-yapı.
: -> gözlemlenemez zemindeki parçalar
Tümü->madde ve maddeden mutevellit form-yapılar. Etki, fiziksel(kimyasal da dahil) bir kuvvet...

örnekleme
ETKİ-KUVVET->O::::::O:::::O::::O:::::O::::O:::O:::O:::O::O::O: O::O::O::O::O:O->çıktı

DALGALANMAYA yol açar. parçacıklar, boşluk vb, yer değişimleri yaşanır, itilmeler-çekilmeler(etki-tepkime-etkime-tepkime-etkime-girdi-çıktı, reaksiyon) hareket açığa çıkar. 3D, lineer düşünmemeli, 360 derece, ortam dahili düşünmeli...

Etki-ÇIKTI = o da İŞ OLUR, böylece iş potansiyeli, ne kadar iş yapabilir, gerçekleşebilir sorularına dayalı olarak da enerji kavramı anlam kazanır, SOYUTLANIR.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (21-06-2023 Saat 08:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
big bang, evren’in başlangıcı, hiç yoktan bir evren, hiçlik, kozmoloji

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:42 .