Unbeliever´isimli üyeden Alıntı
Arkadaşlar merhaba,
Uzun bir süredir aklımı meşgul eden bir konu var. Ay'ın oluşumu ve ay'ın yüzeyindeki parlaklık. Ay'ın nasıl oluştuğu konusu hala muamma. Yok dünyadan kopan parça, yok toz-toprak parçalarının dönme hızıyla biraraya gelip son halini alması veya büyük bir meteor un dünyaya çarpması...etc.
Güneş sistemindeki ve diğer sistemlerdeki gezegenler incelendiğinde bazılarının bir bazılarınında birden çok uydusu olduğunu görüyoruz. Örneğin satürn ün 22, uranüs ün 21 uydusu vardır. Ve o gezegenlerde hayat yoktur. Olması da şu an için mümkün gözükmemektedir. Peki içinde milyonlarca canlı barındıran ve güneş sistemindeki tek yaşanabilecek gezegen olan dünyamızın neden 1 uydusu var? Ve bu uydu gerçekten de nasıl matematiksel olarak insanoğlunun hizmetinde. Ay ışığının olmadığı zamanlarda etrafın zifiri karanlık olduğu sadece yıldızların net bir şekilde görüldüğünü bizzat yaşadım. Lafı uzatmadan sormak istiyorum;
Bilen bilir ben hiçbirşeye inanmam. Ve bu inançsızlığımdan şüphe de etmem. Ancaaak, tesadüf sonucu (bir meteorun dünyaya çarptığını varsayarsak) büyük bir kütlenin, dünyaya çarparak onun yörüngesine girip, parlak olan yüzeyi sayesinde insanlara bir şekilde hizmet edebileceği fikri bana biraz yavan geliyor. O zaman aklıma şu soru takılıyor, Neden 2 tane meteor dünyaya çarpıpta 2 uydu oluşmamış. Biri GY küreye diğeri de KYküreye hizmet edebilirdi.
Bu sorularımdan veya yazılarımdan bazıları çeşitli anlamlar çıkarabilir. Unbeliever imana mı geliyor?Dine mi dönüyor? falan gibi....
Hayır öyle bir niyetim yok ama bu konu hakkında bir bilgi sahibi varsa benimle paylaşmasını ve aklıma takılan sorulara cevap bulmasını rica ediyorum. Zira araştırma yapacak zamanım ve mecalim yok (DOMUZ GRİBİ OLMUŞUMDA!)
sevgiler....
|
Değerli Arkadaşım,
Kainatta ki her şey belli sebepler üzerine kurulmuştur.Herseyde bir hikmet,bir ahenk,bir nizam ve bir intizam vardır.Senin de malumundur ki , misalen güneşin, ayın yada benzer mevcudatın şeklinin,yerinin ve hal-i işlevinin en ufak bir değişmesi durumunda kainattaki düzenin tamamen değişeceği bilim dünyasında kabul görülmektedir.Bu ise bizlere kainattaki harikulade dengenin ve düzenin işaretidir.Buradan anlaşılmaktadır ki tesadüfi bir şekilde oluştuğu iddia edilen kainat mevcudatının aslında harikulade bir sistem içinde cereyan ettiğidir.
Nasıl ki bir masa üzerinde bulunan 4-5 tane iksirin,masanın devrilmesiyle yere düşüp kırılmaları ve karışmaları sonucu kusursuz,her hastalığa deva olabilecek,bir damla fazlası yada azı bir canlıyı öldürebilecek derecede hassas ve mizanlı bir ilaca dönüştüğünü iddia etmek ne derece kar-ı akıl değildir ve zerre kadar aklı olan bunu idrak eder,,ayrıca her iğnenin nasıl bir ustası varsa,her resmin bir ressamı varsa,her kitabın bir katibi varsa ve ilmen ve mantıken her fiilin bir faili varsa,,şuur ve akıl sahibi insanoğlunun meydana getirdiği eserlerde bile kusur ve hata ve noksanlık görünmekteyse,,şuursuz,cansız,akılsız doğanın veya evrenin bu kadar intizamlı,mizanlı,sanatlı,renkli,süslü,hikmetli ve muhteşem,ayrıca her mevcudatın canlı veya cansız birbiriyle bağlandığı,birbirine ihtiyacı olduğu ve hassas bir iple bağlanmış dengelerin bozulmasıyla felaketlerin olabileceği fakat buna rağmen binlerce yıldır güneş ve ay örneğinde olduğu gibi görevlerini aksatmadan yapmaları bize bedihi ve net bir şekilde göstermektedir ki kainat kitabının da bir katibi,,ay ve güneş lambasınında bir mucidi,dünya hanesininde bir sahibi elbette ve zaruri olarak vardır ve olmalıdır…ve kainatın sahibi olabilecek “Zat-ı Akdes” tüm kusurlardan münezzeh,uzak olmalıdır,,çünkü örneğin bir elmanın oluşumunu düşünecek olursak ne kadar masraflı ve intizamlı bir şekilde vücud bulduğunu anlarız:elmanın oluşumu için onu muhafaza edecek hassas ve muntazam dal ve yapraklar gereklidir.Malumunuzdur ki dal ve yapraklar için ağaç gereklidir.Ağaç için tohum,,tohum ve çekirdeklerin yeşerip ağaçlanabilmesi için su ve toprak yani yağmur ve yeryüzü gereklidir.Yağmurun oluşabilmesi için bulutlar,iklimler yani ay,güneş ve yıldızlar zaruridir. Yeryüzünün,ayın,güneşin,yıldızların ve dünyanın oluşabilmesi için kainat gereklidir.Bu örneğimizde de idrak ettiğimiz gibi küçücük bir elmanın oluşabilmesi için tüm kainatın olması elzemdir.Bu kadar hayret verici bir düzen şuuru,aklı ve fikri olmayan “doğa”nın yapabileceği,üretebileceği bir şey değildir..dedik ya bir elma için koskoca tabiatın varlığı şartsa, kusurlu,şuursuz doğanında bir sahibi olmak gerektir..Ve bu sahip her türlü kısıtlamadan,kusurdan münezzeh,uzak olmalıdır ki bu muazzam eseri oluşturabilsin..
Arkadaşım; zerre kadar akıl,vicdan ve insafın varsa göreceksin ki bu kainatın Sahibi,Yaratacısı,İdarecisi,Sultanı ancak ve ancak Tek bir Zat olan,Tek bir İlah olan,Tek bir Mabud olan Allah-u Teala’dır..Evet Allah(c.c) Birdir,,şeriki yoktur,yani hiçbir benzeri ve işine karışabilecek yoktur..Buda akıl ve mantıken rasyoneldir,çünkü bir şehirde iki vali olmayacağı gibi bir memlekette de iki padişah olmaz,,olursa düzen bozulur,nizam ve intizam ortadan kalkar.
Sorduğun sorunun cevabına bir netlik kazandıracak olursak; elbetteki Yüce Allah (c.c) her şeyi yaratırken bir sebebe bağlamıştır.Esir maddesinden yarattığı kainata en güzel biçimde şekil vermiş,mevcudatı bir düzen silsilesine bağlamış bu düzeni görebilmek,anlayabilmek ve Kendi Ulu Zat’ını daha iyi tanıttırabilmek için insanlığa fen ilimlerini ihsan etmiştir.Bu ilimlerse bizlere başıbozukluğu,tesadüfü öğretmek için değil Hakikati göstermek,tanıtmak için sunulan cok önemli nimetlerdir..
Alim ve Hakim olan yalnız Allahtır(c.c)..Herşeyin en doğrusunu ancak O bilir.Meramımızı anlatırken bir kusur etmişsek affola….
Allah’ın (c.c.) bereketi üzerine olsun…Sağlıcakla kal..