Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Kuantum Mekaniği

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 08-07-2012, 00:15
ALKA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ALKA ALKA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2010
Bulunduğu yer: Berlin
Mesajlar: 5.990

Başarı Ödülü 

Standart Higgs tamam, peki Boson kim?

"Higgs parçacığı" diye çevirdiğimiz, "Higgs boson" teriminde "Higgs"in kim olduğunu öğrendik. Peki, "boson" terimi nereden geliyor? Higgs parçacığının ait olduğu atom altı parçacıklar sınıfının adı olan "boson"un arkasında da ilginç bir yaşam öyküsü var.

1924 yılında, aslen Kalkütalı, Dakka Üniversitesi'nde okutman olan, henüz otuzlarında bir genç fizikçi, önemli bir gözlem yapar: 19. yüzyıldan beri gaz halindeki maddenin davranış kurallarını analiz etmekte kullanılan istatistik yöntemleri hatalıdır. Genç fizikçi, bu hatayı düzelten, kendi geliştirdiği kuantum istatistiği yöntemlerini anlatan bir makale kaleme alır ve yayınlanmak üzere bir İngiliz dergisine gönderir.

Tabii Dakka Üniversitesi'nden gelen makale reddedilir.

Genç fizikçi yılmaz, makalesini doğrudan Einstein'a gönderir. Gönderirken yazdığı mektup, bilim tarihinin ilginç belgeleri arasındadır:

"Bütün cesaretimi toplayıp, ekteki makaleyi, okumanız ve değerlendirmeniz için gönderiyorum. Ne düşündüğünüzü duymak beni heyecanlandırıyor... Eğer makalenin değeceğini düşünüyorsanız, yayınlanmasını sağlarsanız size müteşekkir kalırım. Beni hiç tanımıyorsunuz, ama bu dileğimi iletirken hiç tereddüt etmiyorum. Çünkü bizler, hepimiz, yazılarınız yoluyla öğretilerinizden yararlanan öğrencilerininiz. Bilmem, Görecelik konusundaki makalelerinizi çevirmek üzere izin almak için size Kalküta'dan yazan birini hatırlar mısınız? O talebi kabul etmiştiniz. Kitap yayınlandı. Genel Görecelik makalenizi çeviren bendim."

Einstein, 1921 yılında Nobel ödülünü almıştır, posta kutusu her gün fizikten siyasete, müzikten aşçılığa, her konuda görüşünü veya onayını almak isteyenlerin yazdığı yüzlerce mektupla dolup taşmaktadır. Ancak Einstein, fizik alanında çok derin sonuçları olacağını gördüğü dört sayfalık makalenin değerini hemen kavrar, bizzat kendisi Almancaya çevirir ve Zeitschrift für Physik'de yayınlatır.



İşte bu Hintli fizikçinin adı Satjendra Nath Bose. Satjendra Nath Bose, solda ünlü makalesini yazdığı yıllarda, sağda Albert Einstein'la birlikte

Bulduğu yöntem "Bose-Einstein istatistiği" olarak adlandırıldı. Kuantum mekaniğinin, yani atom ve atom altı parçacıkların davranışlarını araştıran bilim disiplinin dört klasik makalesinden biri oldu.

Ve Einstein, atom altı parçacıklar grubunun en önemlisine, Satjendra Nath Bose'nin adından hareketle "boson" adını verdi.

Einstein bu istatistik yöntemlerini kullanarak, daha sonra "Bose-Einstein yoğunluğu" diye adlandırılan bir fenomenin varlığını öngördü. Bu varsayım da, 1995'te bir deneyle doğrulandı.



S.N. Bose karısı, çocukları ve torunlarıyla. Torunu, "daha yirmi yaşındayken bile ilericiydi, evlenirken çeyiz istememiş, karısına İngilizce öğretmişti. Beş kızı ve iki oğlunun üniversiteyi bitirmeden evlenmelerine de izin vermemişti," diye anlatıyor dedesini.

Satjendra Nath Bose hayatının büyük kısmını Dakka ve Kalküta'da geçirdi. Ülkesinin en önemli ödüllerini aldı, üniversitelerde ve bilim yönetiminde çok üst düzey görevler üstlendi.

Sadece iyi bir fizikçi, araştırmacı ve eğitici olmadı. Hindistan'ın bağımsızlığını aktif olarak destekledi. Hint ve Bengal kültürüne derin bir ilgiyle bağlıydı, ama Fransız şairlerini Bengalceye çevirecek kadar da dünyaya açıktı.

Bose, 1974 yılında, 80 yaşında öldüğünde, Kalküta sokaklarında yüzbinlerce kişi cenazesine katıldı ve "Satyen Babu"nun arkasından ağladı.

Adıyla anılan "Bose-Einstein istatistiği" ve "Bose-Einstein yoğunluğu"yla bağlantılı araştırmalar, sonuncusu 2001 yılında olmak üzere, defalarca fizik dalında Nobel aldı, ama Satjendra Nath Bose Nobel'e aday bile gösterilmedi.

Hala, Hintlilerin doğa bilimlerine ilk ve son katkısının, 25 yüzyıl önce "sıfır"ı bulmaları olduğunu sanıyoruz.



Ve korkarım, tanıdığımız tek Hintli bilim insanı, Amerikan sitcom'u "Big Bang Theory"deki süper inek ve ifade özürlü astrofizikçi "Raj Koothrappalli" karakteri.

Ferhat Boratav
CNN TÜRK Haber Genel Yayın Yönetmeni
http://www.cnnturk.com/Yazarlar/FERH...225/index.html
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08-07-2012, 01:10
errata - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
errata errata isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Sep 2007
Mesajlar: 2.207
Standart

Ve ülke vatandaşımızın genel tavrı, bir Hintli gördüğünde anlamsızca yakıştırmalar yapmaktan, "aa hint fakiri" gibi dalga geçmelerden ibarettir. Malesef en iyi ihtisasımız cahillikler alanında olduğundan, çevremize bakıp dersler çıkaracak kadar bile kendimizde değilizdir.

Bugün Hindistan, belli bölgelerde kol gezen fakirliğin yanı sıra son derece gelişmiş teknoloji merkezlerine ve yetişmiş teknoloji uzmanı elemanlara sahiptir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 09-07-2012, 06:14
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Pakistan, Nobelli fizikçisini sildi

Shibumi'ye kesinlikle katılıyorum. Hintliler matematik ve fen bilimlerinde dünyanın en önde gelen insanlarıdır.

Şimdi siz onu bırakın da, bugünkü Cumhuriyet gazetesindeki "Pakistan, Nobelli fizikçisini sildi" habere ne diyorsunuz?

Çalışmalarıyla, "Tanrı parçacığı" adı da verilen, "Higgs bosonu" adlı atomaltı parçacığının teorik çatısını oluşturan Abdüsselam'ın adı, Pakistan'da "Dinden çıkmış" diye nitelendirilen Ahmedi tarikatına mensup olduğu gerekçesiyle okul kitaplarından çıkarıldı.

Abdüsselam ve Stewen Weinberg adlı fizikçiler birbirlerinden bağımsız olarak bugün "Higgs bosonu" olarak adlandırılan atomaltı parçacığının mevcudiyeti hakkında yaptıkları öngörüleriyle 1979'da Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.

Ahmedi tarikatına mensup olduğu gerekçesiyle hayatta olduğu zamanlarda da Pakistan makamlarının baskılarıyla karşılaşan ve Taliban militanlarının hedefi haline gelen Abdüsselam, Pakistan'ın nükleer programının ilk aşamalarında da yol gösterici bir rol oynadı.

Evet, bu kadar bilgiden sonra gelelim nihai sonuca... ABD Ortadoğu'da, Pakistan'da ve Afganistan'da "Yeşil Kuşak"ı boşuna kurmadı, çünkü meyvelerini şimdilerde topluyor. Diğer taraftan, bunlarla mücadele eden (!) kurumlar, örneğin ülkemizde, mücadele ediyorlarmış gibi göründüler ama mücadele etmediler. Çünkü ABD'nin adamı olup da, ona karşı bir iş yapmak mümkün değildir. Ülkemizdeki laik olduğu söylenilen kurumlar, sözde laik idiler, gerçekte ise ABD'nin adamı idiler. İşte size Cumhuriyetimizin son 60 yıllık özeti.

Hatırlayınız; çok değil bundan 10 yıl öncesinde bile, Atatürk'ün "Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat (yol), uygarlık tarikatıdır. uygarlığın buyurduğu ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir. tarikat başkanları bu dediğim gerçeği bütün açıklığı ile algılayacak ve kendiliklerinden derhal tekkelerini kapatacak, müritlerinin bundan böyle olgunluğa eriştiklerini kabul edeceklerdir." sözünün izinde olduğu söylenirdi ama hiç yerine getirilmezdi. Şimdilerde bunlar ABD'nin oyununa kurban gittiklerini ve bu yüzden yenildiklerini söylüyorlar ama bu doğru bu değil.

Peki ne oldu da bu sözü söyleyen Atatürk bile bugün sorgulanır oldu?

Çok basit. Atatürk'ün hiçbir suçu yoktu ve Atatürk bu milletin babası olarak zamanında gerekli tüm önlemi aldı. Fakat son 60 yıldır ABD ve Avrupa'nın kölesi olanlar, onun bu sözünü kullanarak hem Atatürk'ü gözden düşürmek istediler (ki bir yere kadar başardılar da), hem de ülkeyi Batı'nın işgaline açtılar. Yani ortada bir yamukluk varsa, bu, tamamen onlara aittir; Atatürk'e değil.

Şimdi bu emperyalistler ülkemizin işgali uğramasını zevkle bir köşeden izliyorlar ve tıpkı I. Paylaşım (Dünya) Savaşı'ndaki müstemleke valileri gibi tüm galibiyet haklarını kullanıyorlar. Bize de bu işgali seyretmek düşüyor.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
boson, higgs, higgs parçacığı

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
evrim- peki ya sonra... KızıL Evrim 1 27-10-2019 17:06
Tamam Evrim Yok Buyrun... yucemanitu Evrim 56 05-09-2011 12:14
Peki bu tokatlar ne olacak? zahit Politika 18 24-03-2011 21:18
İman tamam, ya ahlak? n4n0_s3c0nD İslam 2 29-07-2010 01:00
''Peki, sen kimsin?'' Sangre Politika 0 20-03-2010 18:38

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:23 .