Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Klasik Mekanik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 02-12-2017, 18:09
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Enerjiyi maddeye çevirmek diye bir durum yok. Bigbangde madde den ortaya çıkan enerjinin yine yoğunlaşarak maddeye DÖNÜŞÜMÜNE işaret ediyor. İlk enerjiden maddeye dönüşüm var diyemezssiniz.
Hahahahahaaaaaa!!!... ben yukarıda spartacus'e yazdığım mesajda cahilce bir hata yapmışım, sonra farkettim. Ama senin bu yazdığın benim hatamı çok geride bırakan bir saçmalık olmuş.

Demek big bang, maddeden çıkan enerjinin yoğunlaşarak maddeye dönüşümü ha?!
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 02-12-2017, 18:16
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hahahahahaaaaaa!!!... ben yukarıda spartacus'e yazdığım mesajda cahilce bir hata yapmışım, sonra farkettim. Ama senin bu yazdığın benim hatamı çok geride bırakan bir saçmalık olmuş.

Demek big bang, maddeden çıkan enerjinin yoğunlaşarak maddeye dönüşümü ha?!
Okuduğunu bile anlamaktan acizssin.

Big bang in tanımı orada.

Sen değilmiiydin bilinen boyutları bıraktım , başka boyutlara akıyorum diyen ? Buralarda işin ne ?
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 02-12-2017, 18:22
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Okuduğunu bile anlamaktan acizssin.

Big bang in tanımı orada.

Sen değil miydin bilinen boyutları bıraktım , başka boyutlara akıyorum diyen ? Buralarda işin ne ?

Bence bir daha oku big bang'i. Hatta bir daha bir daha...

Ben burada yoğunlukları ve boyutları tartışmıyorum ki. Sadece maddeyi mutlaklaştirmak için yaptığınız bu aşırı çarpıtmaya dayanamayıp müdahil oldum.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 02-12-2017, 18:33
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Konuları trollemekten vaz geç.

Bilgi için değil sadece konuları trollüyorsun ve bu durumda ayan beyan ortada..
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 02-12-2017, 18:48
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Madde , enerji, yoğunluk, big bang in bilinen tanımları üzerinden değilde , üyeleri trollemek için , kişinin fikirleri üzerinden tartışma yaratıp , konuyu saptırma girişimleri , bilgi vermez.

Big bang in tanımında YOĞUNLUKTAN bahis vardır ve yoğunluk maddeye ait bir özelliktir.

Big bang genel olarak , tanrıcıları mutlu etmek için ortaya atılmış bir teoridir. Tanrıcıları mutlu ettirseler bile , yokluktan yada enerjiden ortaya çıkmış madde diyemiyorlar.

Ne diyorlar ! İsim veremedikleri ve yoğunluk özelliği olan bir şeyin patlayarak ortaya çıktığını söylüyorlar.

Big bang tanımından yoğunluğu yani kütlenin halini çıkartamazlar. Çıkartırlarsa , ortaya bilim tanımlaması değil , inanç tanımlaması çıkar. Kimsede bunu ciddiye almaz.

Soru net . Nedir o yoğun olan şey ?
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 03-12-2017, 02:04
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartacus, yıktın perdeyi, eyledin viran, varayım Einstein'a haber vereyim heman!

O formuldeki m maddenin kütlesidir. Sen madde miktarı diye yazmışsın. Kütle yerine neden miktar diyorsun, bu olabilir mi? Bu ikisi farklı kavramlar.

Maddeyi mutlak kılmak için enerjiyi tamamen maddenin bir işlevi seviyesine indirgemişsin. Madde yokken enerji vardı. Sen maddenin boyu, ağırlığı, miktarı gibi sıradan bir özelliği konumuna indirmişsin enerjiyi.

Demek şimşek bulutların iş kapasitesinden ibaret bir şey, yıldırım da... maddenin boyu, ağırlığı gibi bir özelliği?..

Demek ışık da maddenin sıradan bir özelliği. Yapma spartacus!.. maddeyi öne çıkarmak için enerjiyi bu kadar basitleştirme.
Ağırlık Nedir
Ağırlık kütle çekim kuvvetidir, yani aslında cisimlerin birbirine uyguladığı kuvvet ekseninde ele alınır.
İŞ nedir?
İşte yukarıda ifade edilen o kuvvet ekseninin, fiilde-fiziksel etkileşimde- açığa çıkarttığı sonuçlara-değişikliğe İŞ denir. Yani bir cisime bir kuvevt uygulanırda, kuvvetin uygulama yönünde o cisimde değişiklik(konumu da dahil) meydana gelirse buna İŞ denir.
Enerji Nedir?
Enerjide işte yukarıdaki gibi KUVVET EKSENİNDE, bir cisimin, ne kadarlık bir iş kapasitesi olduğuyla ilgilidir, sonuçta iş, işin kapasitesine, kapasite ise madde miktarına(yetisine) bağlıdır.(yeti ifadesi anlayın diye, italik!).

Verdiğin bulut, yıldırım örnekleri ne kadar da çocukça farkında mısın Nero? NE ALAKA NERO, NE ALAKA?

Yıldırım oluştu diyelim, bu etrafa etkiyecek ve etkilenecek-KUVVET verecek, alacak!-, burada açığa ne çıkacak? İŞ, peki bu yıldırımın(herhangi birinin), ne kadarlık bir iş çıkartma kapasitesi vardır? diye sorarsan, işte bunu da enerji olarak ifade edersin.

Enerjiyi bu kadar basitleştirme demek ne demek? Basit, basitleşemez, kısaca tanımalrıyla izah ettim, nesini anlamadın?... Yeni öğrendin peki kabul, ama karşıma geçip diretme, öğrenmesini bil.

Madde yokken enerji vardı demeni dahi ciddiye alsak dert, almasak dert! En iyisi kısaca özetleyim, s.a.ç.m.a.l.ı.y.o.r.s.u.n...

Gelelim kütle üzerine yaptığımı düşündüğün hataya;

Kütle = madde miktarı, yani kütle ölçümünde amaç aslında madde miktarını bulmak içindir ve eğer siz M değerini biliyorsanız yani ölçmüşseniz, o halde böylece siz madde miktarını bilmiş olursunuz. Ölçmek için yararlanılan, "bir cisimin ivmelenmesi" bölümü, ÖLÇMEK ile ilgilidir Nero. Bu ölçmenin METODUDUR, kütlenin neye karşılık kullanıldığı değil, anladıysan ne ala, anlamadıysan uzun, uzun izah vakit israfı...

Sen şimdi çıkıp, kütle maddeden önce de vardı dersin, değil mi, s.a.ç.m.a.l.ı.y.o.r.s.u.n...

Artık unutun enerji=ruhtur, enerji=kendinden menkul bir şeydir türündeki yalan-yanlış bilgilerinizi, bunlar size zarar veriyor -ki yazımda bir dönemin bilimsel uçukluğu olarak, neyin, nerede yanlış anlaşıldığıyla izah etmiştim.

Madde enerjiye, enerji maddeye dönüşmez
(bu ifadenin sembolik değerlerle ilgili olduğunu izah ettim)...

Belli ki anlamamışsın örnekle anlatalım, anlarsan tabi;

Pazara gittin, o da nesi, fındık çok pahalı, ama baktın ki, fasulye ve bulgur ucuz. Pazarcıya dedin ki, oradan bana 40 adet fasulye, 50 adet de bulgur ver dedin. Sonra bunlara bir sembolik rakam-değer verdin.

Fn = Fındık (bilinmiyor)
F = Fasulye = 40
B = Bulgur = 50

Çok akıllsın ya, şimdi fasulyeyi, fındığa dönüştüreceksin...

Fındık = 40*50

şimdi elinde 200 adet fındık var! İşte bulgur fındığa dönüştü! Sağlamasını yapalım mı? Tamam yapalım...

örneğin kaç adet bulgurumuz var, bilmiyoruz diyelim, tamam o halde bulalım!

Bulgur = fındık/fasulye => 200/40 = 50, Eureka! Eureka !

Ama yok konu bu değil, konu ne olsun, enerjiyi o kadar basitleştirmeyelimmiş

Güzel insan, madem Einstein dedin, orada enerji dediğinin formülü ne?
e= mc2

Madde yoksa, enerji olabilir mi? yani senin iddian şu oluyor;

e=c2

Nereden baksak saçmalıyorsun farkında mısın? Tamam saçmalayacaksın, ama bari saçmalarken formülü göz önünde bulundur, "m" değeri yok, enerji de yok çünkü, Einstein'ın yaklaşımında, enerji = madde miktarı(kütle!)/ışık hızının karesi...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 03-12-2017, 22:28
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Ateist kimlikli bir forumun yazarlarından birisinin
. Big Bang sırasında bir enerji açığa çıkmamıştır.
Doğası bilinmeyen bir enerji maddeye dönüşmüştür
. Bu cümleleri kurması bana çelişki içinde olan bir ateist profili çizdi.

Bu yazarı , bu tarz konularda takip ederim , tesbitlerinede çoğunlukla katılırım , ancak ! Bu ateist yazarın big bang gibi , geriye dönük tesbiti mümkün olmayan konuda , sanki gitmisde tespit edasında fikir beyan etmiş hali beni şaşırttı.

Tanrı denilen inanç ile big bang denen teori neredeyse aynıdır. Big bang , Tanrıcılara , tanrı üfürmesini hoş göstermek için ortaya atılmış ve üzerinede boyası atılmıs bir üfürmedir.

Big bang denilen teori diyelim ! Güya yoğunlaşmış bir noktanın patlayarak dışarı enerji salması durumu olarak tanımı yapılıyor. Böyle anlatım yapılırken bile erjiden önce ki YOĞUNLUK durumunu ortaya koymadan big bang in yani büyük patlamanın tanımını yapamıyorlar. YOĞUNLUK DİYE ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞTIKLARI ŞEY NEDİR ? Bunu sorgulayan yok.

Big bang e saçma dememin sebebi , evrenin başlangıcı denmesinden dolayı. Yoksa tanımı yapılan durumun benzeri kozmik olaylar evrende her an oluyor. Karadelik dedikleri yoğunluğu en fazla olan yapılar bu duruma örnek gösterilebilir. Hoş karadelik dedikleri yapılarda gözlemlenemiyor olsada , mantıklı bir yapı olduğu ortada. Işığı dahi mhapiseden bu yapı , olabilirlik arz ediyor .

Evrende ki kuasarlar, hiper nova, süper novalar , evrende bir çok alanda gerçekleşiyor. Bunlar yeni evrenler olusturuyor mu ? Oluşturuyor da , bilim mi bunu tespit edemiyor ? Bilen cevap verebilir.

Bir ateistin bile big bang denilen olaya evrenin ortaya çıkışı olarak bakıp , doğası bilinmeyen bir enerji maddeye dönüşüyor diyip , bir çok insanı yanlış yönlendirmesi kabul edilemez.

Bu ateistin , enerji nedir , madde nedir ? Bunları çok iyi bildiğinden de eminim. Ancak yukarıda ki bilinmez dediğini biliyormuşcasına yazması tam bir ateist olmadığının da kanıtı oluyor.

Geçen y.y. başında , teleskopla göğe bakıp , kırmızıya kaymayı kendilerince yorumlayıp işde evrenin başlangıcı diyen bilim adamları , büyük bir probleme sebebiyet vermişler. Evet maviye kayma , kırmızıya kayma var ama bu evrenin başlangıcına değil , uzaklığa delil olabilir.

Big bangin ardından ve halen ışıktan daha hızlı uzaklaşan galaksiler var diyenler , bunu kırmızıya kayma ile tespit ediyrlarsa , şu soruyu sormak gerekir. İki cisim birbirinden ışık hızı ile uzaklaşıyorsa bu ışığı yada radyo sinyaline dönüşen halini neyle tepit ediyorsunuz. Kırmızıya kaymanın en son hali radyo dalgasına dönüşüyor diyenler , yine bu big bang teorisyencilerinin kendileri.

Evet sorumu tekrar ediyorum; ışık hızı ile birbirinden uzaklasan iki cisimin tesbiti mümkün mü ? Peki ya tesbit edemediğiniz cisimler ? Işık hizı ile uzaklaşan cisimler ve Tespit edemedikleriniz üfürdüğünüz patlamadan öncesine geliyor durumunu nasıl kapatacaksınız?

Geçmişe dönük bir olayın tepiti mümkün değil. Tanrı üfüresinin bir benzeri.

Madde dediğimiz için şu tepite katılırım , duyu organlarımızla olan tespiti halinde bizi yanıltacak durumu olabilr . Bu durum böyle bile olsa , degişimi dönüşümü inkar edilemeyecek tek gerçekliktir.


Odunu yakınca ortya çıkan ısıyı tekrar oduna çevirebilen varsa buyursun gelsin. Araya otomasyon yöntemleri koymadan diye uyarımıda yapayım.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 03-12-2017, 23:38
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart

Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ateist kimlikli bir forumun yazarlarından birisinin . Bu cümleleri kurması bana çelişki içinde olan bir ateist profili çizdi.
Kavramları yanlış kullanmış(gördüğüm bu). ateistliğini sorgulamak, bence yerinde olmaz. Çoğumuz bu konularda günümüz bilimine sinen mitolojik etkinin kurbanı oluyoruz...
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Güya yoğunlaşmış bir noktanın patlayarak dışarı enerji salması durumu olarak tanımı yapılıyor. Böyle anlatım yapılırken bile erjiden önce ki YOĞUNLUK durumunu ortaya koymadan big bang in yani büyük patlamanın tanımını yapamıyorlar. YOĞUNLUK DİYE ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞTIKLARI ŞEY NEDİR ? Bunu sorgulayan yok.
Yine kavram çarpıtmasından ileri geliyor, yoğunluk bir varlık biçimi, mekan değil, en basit algı için, bir hamurun yoğunluğu gibi, bir hali durum, özellik, miktar esaslı. idealist çarpık tanımı bir yana atarsak, hamur-madde- yoğunluğa iyedir(o özelliği barındırır, malik demek gibi...). Bir kola şişesini açmadan çalkalar, sonra açarsak, kola fışkırır, kolanın varlığı fışkırmadan gelmez, ama fışkırma kola ve etkileşimlerde açığa çıkan tepkimelerden gelir, zira çalkalamak, içeride bir nevi çarpıştırma olur, çalkalamak iştir, şişedekine etki etmiştir, oradaki tepkime bir iş açığa çıakrtacak, kuvvet salınacak-koşulu oluşunca- iş gerçekleşir, kapasite(enerji) açığa çıkar...
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hoş karadelik dedikleri yapılarda gözlemlenemiyor olsada , mantıklı bir yapı olduğu ortada. Işığı dahi mhapiseden bu yapı , olabilirlik arz ediyor .
Kara delik diye bir şey yok, ışık da aslında hapsolmuyor, soğuruluyor, hapsolmak deyimini kullanıyorlar ama hayli yanlış bir ifade. yani ışık bir süreliğine saklanıyor deniyor, algı kör, sonra da, atıyorum yüzbin yıl sonra o ışık tekrar serbest bırakılır, salınırsa, o ışıktaki görüntüden biz, ilk kaynağa dair görüntü elde edebiliriz gibi, mitolojik masallar okunuyor. neresinden baksak izdiham. Biz bir yıldızdan gelen ışığı, bir kutuya hapsedersek, sonra serbest bırakırsak göreceğimiz kutunun içidir, çünkü kırılımlar artık kutunun cidarlarından, cidarlarına çarpmakla çoktan yeni bir yansımaya erişmiştir... işte işin o karadeliklere bilgi girer çıkar kısımı da ayrı bir andavallık, süper zeka Hawking bu andavallığı bu kadar basit dile getirdiğimiz için bizi affetsin.. bilimi teorik fizikçi diye kurguculara teslim edişimizi ise, kim affedecek orası belli değil. ...
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evrende ki kuasarlar, hiper nova, süper novalar , evrende bir çok alanda gerçekleşiyor. Bunlar yeni evrenler olusturuyor mu ? Oluşturuyor da , bilim mi bunu tespit edemiyor ? Bilen cevap verebilir.
Samanyolu bir kaç yüzyıl önceki insan öznelliğinin ufukunca bir evrendir. Esasında bugünün bilimi hala dünyayı ve insanı ve insanın görüş ufkunca limitlediğini merekeze alan ortaçağ etkisinden, ortada olanı kendi sınırına hapsetme-sanki buna bağlıymış gibi- zaafından kurtulamadı. Biz 50 km ötesini göremiyoruz diye, neden bir okyanusun erimi 50 km olsun ki, esasen bakış doğrultusu uzamda sonsuzdur, limtilenen ve limitleyen sadece form-yapıcadır, lakin tüm limitler parçaya dair, bakış açısı ufkunun uzamdaki sonsuzluğu, parçaya indirgenemiyor. Yani sorun öznenin gözlem kapasitesinin sorunu, evreni, fiziği bağlamaz ama, çeşitli kodomanların kaygısıyla teknolojinin kölesi haline getirilen hakim bilim OLGU kavramını dahi iç etme yolunda...
Oysa evren genel bir ifade, sınırlanamaz-limitlenemez, heleki öznenin algı kapasitesine hiç mi, hiç indirgenemez. yani nasıl ifade edebilirim, örneğin galaksi kelimesi geneldir, kapsayandır, Samanyoluna limitlenemez, endekslenemez...
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Geçen y.y. başında , teleskopla göğe bakıp , kırmızıya kaymayı kendilerince yorumlayıp işde evrenin başlangıcı diyen bilim adamları , büyük bir probleme sebebiyet vermişler. Evet maviye kayma , kırmızıya kayma var ama bu evrenin başlangıcına değil , uzaklığa delil olabilir.
Evet, aslen ışığın geçtiği madde yoğunluğuna bağlı, çünkü ışık maddi ortamlardan geçerken soğuruluyor bu da kızıla kayma etkisine yol açıyor. örneğin ışığın camdan geçerken, okyanus dibine doğru haeketi, hızı da değişir, bir okyanus altından, güneşe bakan birisi, güneşin bizden hızla uzaklaştığını sanır(o sakat yöntemle!).. O yöntem başlı başına hata, yanlış... kaldı ki bu salt soğurulma sorunu da değil, bir ışık kaynağı zayıf ise, hemen yanında, aynı mesafedeki parlak ise, uzaktan bakan gözlemci, zayıf ışığın, zayıflığı oranıyla ona gelene kadar soğurlacağı için, bunu hızla uzaklaşıyormuş gibi görüyor O dayanak, bu kadar sakat bir dayanaktı, ne yazık ki bu sakatlık ortaya konalı yarım yüzyıl geçti. öyleyse, şimdiki bilim nerelere savrulmuş?. ne ilke kalmış ne de o ilkelere uyan, ortalık kirle dolu, ama kimse bundan söz etmiyor...

Evrende, sınırsız uzayda gözlemlediğimizden edindiğimiz çıplak verilerde yanlışlıyor, galaksi kümelerinin ortalam 70 milyar yıllarla ifade edilir oluşumları da-ayrı konu-. Örneğin, galaksilerin, yıldızların oluşumu, ama tekrar plazma haliyle saçılımı, o plazmanın tekrar yoğunlaşması, ardışık ve eş zamanlılık içermiyor.

Eğer bir lafızın işaret ettiği, her bir biriminde, eşit bir kütleye sahip ise, tekil ise -ki her birimde miktar eşit değilse zaten mevcut formunu koruyamaz!, zaten patlamasıyla etrafa dağıtacağı parçalarda birbirine yakın kütleye sahip olur. merkeze konan eş değerlilik ve tekillik bunuda gerektirir. yani Andromeda, bir samanyoluyla ortalama aynı büyüklükte, ya da kütle-madde miktarında olmalı, aşağı, yukarı!... Aksi taktirde sözde Big bang'in o ilk kurgu yoğunluğundaki, lafızları da güme gider.

Bu yanlışları ısrarla sürdürmek için, yok karadelik masalı, yok anti madde masalı ortaya atılıyor, anti madde, maddeyi yok ediyormuş da işte ondanmışta, iki zıt çarpışırsa, yok olmazlar, ama bunalrdan yeni bir biçim çıkar ortaya, esasında brisinin tarafından baktığımızda-diğerinin tarafıda aynısı, kimin beriki, öteki olduğunu bizim hangisine beri, öteki dediğimiz belirliyor-, miktar eksilmez, çoğalır.

Bir diğer sorun ise böyle bir oluşumun merkez noktasının olması, oysa gözlemlediğimiz evren yönden bağımsız. Bu iddiayı olumlayan ise, insanın dünyadan 360 derece etrafına baktığında, ufkunun her bir açıda aynı mesafede kalması! Diğer sorunda galaksilerin kendisinden uzaklaştığı algısı... sebebi galaksilerin bir merkezden saçılım, uzaklaşımı değil, yukarıda da değindiğim gibi, bu yöntemin yanılgısı.

Şimdi 360 derece etrafımıza projektörler yerleştirilmiş olsun, bizde tam merkezde. Biz çepeçevre açıyla bakarsak, ışığa nazaran hesapladığımız uzaklık ölçüsü 360 derece de her bir projektör için eşit mesafe olur(her biri yarıçap uzaklığında). Eğer bu projektörlerden bazılarının önüne ışığın daha fazla soğurulduğu biçimde madde miktarını arttırırsak, tekabül edenler yerinde dursa bile, bizden uzaklaşıyor görünür, çünkü ışık soğurulmuştur, böylece zayıflamıştır...

Son olarak ne doğası bilinen ne de bilinmeyen(!) enerji maddeye, madde enerjiye dönüşmez. Enerji hesabında kullanılan semboller madde değil, madde miktarıyla ilgilidir, ölçümle, oranlarla ilgili... Ne bileyim, trafik kazalarının oranı, herhangi bir kaza yapan araca dönüşmez veya araçların kendisi o oranlara dönüşmez

Birde insanların anlamakta zorlandığı matematiğin fizik olmaması, bilim olmaması, fiziği esas almak zorunda olmayan mantıksal kombinasyonlardan-işlemlerden gelmesi.. Örneğin 3 misketi, 3 misketle çarparsak, 9 misketimiz olmaz, ya da 2 misketi birbirinden çıkartırsak(bir başka bahiste geçen, anti-made, madde çarpışması safsatasında da olduğu gibi, geriye sıfır kalmaz), ama biz böyle bir işlemi matematiğe vurmuşsak, yani misketleri artık sembolik birer rakam haline getirmişsek, orada belirleyici olan işlemdir, 9 eder, 9 taneyi, 5*4 olarak çarparsak 20 eder, ama gerçekte böyle bir işlem yoktur, fizikte böyle bir durum söz konusu değil. ancak matematikte(mantıkda) sembolik kombinasyonlar, eşleştirme, ayrıştırmalarda olur. Sonuç matematik bir kaç çarpma işlemiyle 20, çıkartma işlemiyle eksiltmişken, bizim elimizde hala 6 misket vardır...

ya da madem öyle inanılıyor derdimiz ne, haydi bir kaç onluk çıkartalım cebimizden, kabul, 5 adet. 2onluk*3onluk=6 onluk, on lira kazandık mı? hayır, sebep? açıklandı, maddenin, enerjiye dönüşüm ifadeside, enerji miktarını bulmanın formülündeki diğer ölçülerin, sembolik formülasyonuyla ilgili...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 04-12-2017, 00:27
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Spartaküs

Maddenin enerjiye dönüşümü ve Enerjinin maddeye dönüşmü olmaz diyorsunuz.

Enerjinin maddeye dönüşmedigini gözlem ve deney( im) yaparak olmayacagını biliyorum.

Peki madde enerjiye dönüsemez demende ki sebep nedir ?


Mesela ben , araziye gittim ve o arazide üşüdüm. Üşümek beni , ısınmakiçin ısı enerjisi elde etmeye zorladı, bu zorlama ile gittim bir kaç parça odun denilen kütleli madde buldum ve yakma yöntemini kullanarak odunları yaktım sonucunda benim ihtiyacım olan ısı enerjisini elde ettim. Isınmak için bilinçsizce maddenin kimyasını bozarak maddeyi enerjiye çevirdim .

Ve

Odunlarım bitti ! Tekrar odun ihtiyacım oluştu , bu ihtiyacım için elde ettiğim ısı enerjisini odunaa yani kütlesi olan maddeye çeviremedim!

Burada odun yanarak ısıya dönüşüyor ama ısı kütlesi oln maddeye tekrar dönüşemiyor yada yöntemini bilmiyorum.


Ben gözlemle ve deneyimle bunu söylüyorum. Bilimsel olarak bu anlatımda ki yanlış nedir. Madde enerjiye dönüşmüyor diyorsunuz ya.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 04-12-2017, 04:00
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673

Onur Üyeliği 

Standart

Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartaküs

Maddenin enerjiye dönüşümü ve Enerjinin maddeye dönüşmü olmaz diyorsunuz.

Enerjinin maddeye dönüşmedigini gözlem ve deney( im) yaparak olmayacagını biliyorum.

Peki madde enerjiye dönüsemez demende ki sebep nedir ?
Enerji dediğimiz, kapasiteyle ilgili bir kavram da ondan. Tersi, düzü farketmiyor, tanım değişmiyor.
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Üşümek beni , ısınmakiçin ısı enerjisi elde etmeye zorladı, bu zorlama ile gittim bir kaç parça odun denilen kütleli madde buldum ve yakma yöntemini kullanarak odunları yaktım sonucunda benim ihtiyacım olan ısı enerjisini elde ettim. Isınmak için bilinçsizce maddenin kimyasını bozarak maddeyi enerjiye çevirdim .
maddeyi enerjiye çevirmediniz, siz çeşitli maddeleri, yine birbirilerine kuvvet uygulayabilecekleri biçimde çatıştırdınız, yapılarda alışverişler meydana geldi, alış ve verişler, isrter madde, ister etki-tepki, kuvvet babında... Anlamak için ısı elektrik gibi kavramları kullanmak ilk elden doğru değil. örneğin bez bir çadır çökerse, 1 oranında iş açığa çıkartır, bir demir bina çökerse 10 gibi, örneğin bu binanın çökerken etrafına uyguladığı kuvvet, etkinin meydana getirdiği değişim iş, bakın bina, etrafta oluşturduğu iş'in kapasitesine dönüşmüyor etrafta oluşturabilir değişim kapasitesi de, tersin geri o binaya dönüşmüyor...
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Odunlarım bitti ! Tekrar odun ihtiyacım oluştu , bu ihtiyacım için elde ettiğim ısı enerjisini odunaa yani kütlesi olan maddeye çeviremedim!
Oksidasyon->yanma dediğimiz olay, bir sistemden-atom, moleküler YAPI, elektron ayrılması-bunu tetikleyen bir kuvvet olmalı, ona da ateş dediniz, ama ateş dediğinizde maddenin bir halidir(atomun elektron bağlayamama durumunda ortam, serbest elektron, nötr atom çorbasına dönüşür, maddenin bu halide plazma hali, ki örneğin mum, çakmak alevi, plazma haldir). bir hali, diğer halle, ilişkiye sokarak birbirine dayatarak, çatıştırıyorsunuz(kaba yazıyorum,diğer türlüsü anlaşılırlığı zor).. Elektronlar ayrıldıysa o halde başka yapılara, ayrılan elektronlar vasıtasıyla etkiyecektir, onlarda elektron alınca buna redüksiyon deniyor. Bir göle taş attınız, ne olur, aldınız, verdiniz. Yani madde bir yerden kopuyor, diğerine geçiyor, ayrılıyor, birleşiyor veya etkiyebilir, etkilenebilir ilişki oluşuyor, maddeler birbirine kuvvet uygulayabilir duruma geliyor... işte o an, etki-tepki, elektron alma, verme, kuvvetler, etkiler-tepkimeler durumu metabolizmanızı hareketli kılıyor veya yüklüyor... işte o hareketlilik-yüklenme değişimi sağlıyor, İŞ oluyor. ne kadar(nicelik) kapasite(iş yükü), o kadar iş. o kapasite miktarına da enerji diyoruz... bunlar ilgili örnekte neye bağlı? Oksidasyon ve redüksyona, çeşitli etki-tepkimelere, erimine kadar... meselenin temeli, madde, ilişki, etki-tepki alış-verişine düğümleniyor.

hani yukarıda çöken binadan söz ettim, eğer metabolizmanızı hareketli kılacak, form yapınızı da koruyamayacağınız düzeyde bozmayacak olsaydı, o çöken binanın etrafa uyguladığı etki, kuvveti de kullanacaktınız, etrafına geçip, o etkiye maruz bırakacaktınız kendinizi... Nicelikler, maddeye dönüşmez veya madde niceliğe... madenin kendisi nicelik değildir, ama bir yerdeki maddelerin sayısı-miktarı, veya bir cisimin, sistemin, madde miktarı niceliktir(m), ışığın hızı da niceliktir.. enerji de zaten bu niceliklerin, formülüyle bulunuyor.
Fabula´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Burada odun yanarak ısıya dönüşüyor ama ısı kütlesi olan maddeye tekrar dönüşemiyor yada yöntemini bilmiyorum
Sevgili fabula, madde ısıya d.ö.n.ü.ş.m.ü.y.o.r, kabaca yazıyorum yukarıda özetledim... İşi sağlayan faktörler azaldığında, tepki veriyorsunuz-çünkü iş düşüyor-, buna üşümek diyorsunuz, aksi durumda etkiye maruz kaldığınızda ise ısınmak diyorsunuz...

form ve yapılar değişiyor, madde başka bir şeye dönüşmüyor, form-yapılar değişiyor, değişerek başka formlara dönüşüyor. madde ve hareket birliktedir, lakin form-yapı farklı bir kavram, maddenin hareketi, hareketliliği, en nihayetinde form-yapıalrıda değiştiriyor, süreğen dinamik bir zemin.. peki iş ne idi?

Diyelim ki elinizde 10 taş var ve bir suya atacaksınız, taşları attığınız süreç boyunca, atmış olduğunuz taşlar, su'da hareketlenmeye, tepkimeye yol açtı. iyi ama neden sona erdi diyeceksiniz, çünkü taşın, suya etkisi, yer çekimi ekseni, kuvvetiyledir de. taş suya ilk çarptığında kuvvet uyguladı, aksetti, sonra yüklendiği çekim kuvvetiyle aşağı indi, zemine düştü ve o zemin, taşın çekim doğrultusunda hareket edemez, örnek bağlamında artık çarpmaya dayalı biçimde, suyun yüzeyinde, görünür bir iş meydana getirme-etki, değişim sağlama koşulu tükendi... Taşı attınız, bir ÇARPIŞMA, hareketlenme gerçekleşti, oldu ve bitti, şimdi o haraket bittiği an iş'de bitti, enerji o işin kapasitesiydi, siz bana aslında suda oluşan ve sonrada artık olmayan iş'in, kapasitesinin-iyi de enerji dediğimiz tam da burada-, neden tekrar geri taşa dönüşmediğini veya daha doğrusu süreci tersine çevirip, taşın evvelce, suya aksetiği kuvvetle açığa çıkartabildiği iş'in kapasitesine neden dönüşmediğini sormuş oldunuz... Daha kısacası, enerji bir maddenin, bir sistemin iş eksenli -korunmuş- özelliğidir, o bakımdan, madde, sistemler özelliklerine dönüşmezler.. Korunmuş ifadesi ise potansiyel ekseniyledir, siz taşı suya atmasanızda, o taşta, o suda o işi meydana getirecek kapasite, potansiyel mevcuttur...

ya da, bir su değirmeni, su aktığı ve etkidiği sürece dönecek, su ne kadar çok ve ne kadar yer çekimiyle ivmeleniyor(o kadar direk çekim gücüyle yükleniyor), yüklenebiliyor-o kadar kapasite!, haliyle açığa bir iş çıkacak. İşte biz buna da, işin mahiyetine göre "su, akışkan sıvı enerjisi" diyoruz, ısı enerjisi, elektrik enerjisi, sıvıların sıkıştırlamazlığına dayalı kullandığımız hidrolik sistemlerdeki enerji kullanımı ifadelerimiz de böyle, farklı değil. maddi bir akış, bir kuvvet, kuvvetle yüklenebilirlik, direnç, tepkilenme ve yol açtığı sonuçlar var esasın temelinde.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (04-12-2017 Saat 05:15 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:48 .