burada röportaj yapan iki insan tamamen bambaşka şeylerden bahsediyor. birbirlerini dinlediklerini bile söyleyemeyiz. çocuk yaşadığımız dünya tamamen bir hayal dünyasından ibaret olabilir mi diye soruyor. adam da kanıt olarak diyor ki. olabilir, siz aynaya baktığınız zaman saniyenin katrilyarkerekatrilyarda bir halini görüyorsunuz, o yüzden evet maddeler yanılsama olabilir.
şimdi bu ikisi aynı şey mi? değil.
peki madem dış dünya bir yanılsama. ben o zaman aynaya yansıyan görüntünün sahibi olan insanı öldüreyim. hem de tamamen yanılsamadan ibaret bir tabanca ve tamamen yanılsamadan ibaret bir mermi ile. ölür mü? ölmez çünkü mermi de, tabanca da, şahıs da aslında gerçekten yok, yanılsamadan ibaret. ama adamcağız öldü, beyninden kan fışkırıyor. olsun, beyninden fışkıran kan da yanılsama.
şimdi adam diyor ki, maddeler aslında yanılsama. onların katı bir varlığı yok. peki ben şimdi 1 kilo makarna yedim. ha bu makarnayı da ben ürettim bu arada, doğada bulduğum tahıllarla, kendi ürettiğim fabrikalarda! sonra afedersiniz ben bu makarnayı sıçtım. ve gerçekten ölçülebilen bir ağırlık ve hacimde bok çıktı ortaya. hatta bunu kendi ürettiğim bir fotoğraf makinesi ile fotoğrafını çekip, kendi ürettiğim bilgisayara attım. açtım baktım ne göreyim, bok hakikaten fotoğrafta da çıkmış. ama olsun fotoğraf da bir yanılsamadan ibaret değil mi zaten?
sayın türkü. siz gerçi vazgeçtim dediniz ama evrim güzel bir örnek. madem hiçbir şey hiçbir şeye dokunmuyor, ve her şey bir yanılsamadan ibaret. tarihteki ilk insan doğada bulduğu bir taşı eline alıp yontarak nasıl onun şeklini değiştirdi? sonra insan bu şekli değilmiş, artık doğallıktan çıkmış bu taş-aleti kullanmaya başladı ve onu kullandıkça beyni gelişmeye başladı, parmakları elleri artık daha hassas işler yapmaya başladı. öyle ki bütün anatomisi baştan aşağı değişim geçirdi. şimdi bütün bunlar yanılsama mı?
öyle olduğunu söylüyor. neden peki? çünkü östrogonamik bir mesafede atomlar birbirlerine temas etmiyorlar, ittiriyorlar. pekala öyle olsun. biz şimdi anlamıyoruz bu ne kadar büyük bir büyüklük, fakat şunu biliyoruz ki maddi dünyayı etkileyecek kadar değil. öyle olsaydı bu adam buraya çıkıp östrogonami falan bile diyemezdi. toprağa çömmüş elindeki taşı yontarken homur homur sesler çıkarıyor olurdu