Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Kuantum Mekaniği

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 26-11-2019, 22:08
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.054
Standart

Arkadaşlar her neyse bir şekilde başlangıçsal zaman olmadığını felan düşünüyorum ya da yarı buçuk kavrıyorum. Ney ney ben de anlamıyorum ama yani genel olarak bu tartışmaların çözümsüzlüğünden sıkıldım, açıkça itiraf ettim..

Anlayabilmeyiz gibime geliyor ya da başka bir şey olmalı. Bütün yaşamımı nerdeyse bunları anlamaya adadım çoğu zaman. Elimde ne var? Koca bir hiç. Bu anlamsız. Cümle düzeyinde bu. Eğer elektron ve protonlardan anlasaydım bunu tartışırdım, hayır anlamıyorum. Ney mesela bir açıklama olabilir. Sanırım bunu bilim insanları da düşünüyordur. Umarım bir cevap verirler çünkü herkesin kafası karışık. Son 10 yılımı kendimce okuyarak, düşünerek, yarı buçuk tartışarak geçirdim. Kendi ölçütüm de cılız da olsa felsefe üretmeye giriştim. Ordan burdan veri bilgi derledim topladım. İnsanlar bir şeyler yapmalılar. Hayat amaçsız ve yaşamlar elden kayıp gidiyor. Bunu zaten kabullendik ama bilmiyorum. Boşluklarla ölemem gibime geliyor. Sanırım bu işleri hep bırakacağım. Anlamadığım şeyi tartışamam. Her neyse bu deney de bir şey ifade etmiyor onu anladım..

Tevrat'ın Vaizi gibi. Bu dünya da yapılan işler boştur boş. Gidip yaşamıma bakacağım. Bilgi aramakta boşmuş sonucu yok. Bir şey bulduğunu düşündüğünde bunun anlamı yok. Paylaşılabilir bir değer değil ya da insan hep çarpışma. İnanın yoruldum. Tek bildiğim bu. İletişime inanıyor ve güveniyorduk. Elimizde hiç bir şey yok. Bir avuç hayal kırıklığı. Son 5 yılımı yazma çabasıyla geçirdim okuduğum şeyler üzerine. Gerçekten bireysel bilme ve aydınlanma üzerine çaba harcadım. Elimde hiç bir şey yok. Hiç bir şeyin tarifi. Üç beş bozuk yapılı cümle. Hiç bir şeyi anlatmıyor. Yani insan ölçütünde realiteyi değiştirebilecek birmkurgul yok gibi. Marks'ın gücü yetmedi ve onun sözleri. Ne üretebilirim? Sanırım hiç bir şey. Bu kargaşayı ne ayıklayabilir. Bilmiyorum. Huzur arıyorum insanca. Yaşam boyu bunu aradım. Buraya da yolum uğradı çünkü elimdeki ve aklımdakileri gerçek sandım ya da paylaşılabilir buldum ya da sizde ne var ne var yok baktım. Hla bu dinyanın tartışmaları boş. İki kişisel sohbet grubunda zaman geçirmek bilim yapmaktan iyi gibi. Bu yaşıma gelip aldığım yaşam tecrübesi ya da boy ölçüsü...

Bildiğim bütünüyle buna benzer şeyler yazmak istediğim.

Her neyse bura Turan Dırsun Forum. Dinler için elimizde ne var? Bir avuç hayal kırıklığı ama artan Desit ve larşı teist kitle. Bu umut vericidir. İnsanlık bir hayal ürünü. Melih Cevdet te tnı şeyi diyordu Nazım da. Ne Marks görebildi insanların dirliğini ne benim umıdım kaldı. Kapitalizm çağı deyip bireysel emellere gömüleceğiz. Yaşamı kaybettiğimiz ve kaçırdığımız yerden geri yakalayacağız sanıeım. Amerikayı yeniden keşfetmiş gibi hissediyorum ve başa dönmüş gibi.
Öznel bir başlık ve yazım oldu evet bırakılımda izninizle bu da öznel olsun. Bütünüyle yaşam kırıklığı gibi bir şey doluyum. Bu u istemiyorum hayır bunu biliyorum. Ne insan saygısı ne insan sevgisi. Ciğere batan şeyler var. İletişim hataları. Nasıl yaşayacağını bile bilmiyorum. İşsiz kalmışım toplum berbat. Bilim yazıyorum. Partner arayacaksın bireyael çatışmalar var. Hepsinden bıktım ve yoruldum. İyi insan olmak giibi şeyler vardı bize öğretilmişti onu biliyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum . öyle yolsuz ve yönsüz hissediyorum ki onu biliyorum. Yarın nasıl yaşanacağı ı bilmemek gibi. Bir kabusa uyanmak gibi hayat. Çocukkenden bakında böyle değil ve böyle olmamalıydı diyebilirim. Bir şeyler yanlış gibi. Bu histen bıktım. Hayat ya da bireysel hayat ya da hayat tamircileri.. Hiç bir işe yaramıyor... Acı sanrı içimde yaşıyoruz. Ölüp gideceğiz bunu biliyorum. Ne aradığımı da bilmiyorum. Buraya niye geldiğimi de. Bunları niye yazdığımı da. Onları yazmak istemediğim için bunları yazıyorum en azından yazarken oh be bu benim gelan diyorum.. Böylesi iyi gidiyor ve bunu yazıyorum onu biliyorum. O halde kuantum muantum ben anlamam. Anlamıyorum... İnsanca yaşamak istiyorum onu biliyorum. Dünyadan nice şair geçti ve nice düşünür ölüp gittiler sözler bıraktılar. Biraz gençliğimde biraz çalıştım. Bir şeyler üretebilir miyim. Düşünceyle yön verebilir miyiz bir şeylere bunu düşündüm. Buna bazen inandım da. Yaşamım kayıp gidiyor. Anlatamıyorsam dersimi anlamamışımdır ve geveliyorumdur kesin. Yoksun. Yoksun bir hayat. Bir şeyler eksik bunu biliyorum. Herkes nasılda yaşıyor. Hepai benim kadar acı çekiyor mu? Ben mi dayanıksızım cevaplar yok. Hem olsa bile ne işe yarar? Kuantum. Amaçsızlık... Bilmiyorum insanlar büyümeli ve bir baltaya sap olmalı. Bu kadar acı olmamalıydı onu biliyorum. Bir yerlerde hata var ama ne? Neden bu kadar acı çektik. Bilmiyorum. Ne olur. Ne yapacağız şimdi? Yaşam devam. Anlamsız..

Kuantum bilsek kuantuma dönüşür müyüz mesela? Ne arıyoruz ki biz?

Öznel bir hayalet ya da yokoluş tanesi...

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 14-02-2020, 01:30
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.054
Standart

Arkadaşlar yukarıda ki tattışmaya dahil olamadığım için üzgünüm ancak bilimsel tabanı ben anlamıyorum.
Başka bir yerden dönüp dolaşıp bu konuya geldim ve şunlar aklıma takıldı.
Şimdi ben iki bilimsel referans buldum ya da bulduğumu sandım her neyse. Bir yere astım bu felsefe dediler. Sanırım burada da ilginç yorumlar var. Son olarak şunu söylemek ya da istiyorum. Bu tartışmanın bitmesini ve ortayq konması isteyenlerden biriyim.

Teorik olarak subjektif (öznel) gerçeklik mümkün olsun diyelim yani (nesne ve özne birliği/aynılığı gibi bir şey her neyse nasıl tanımalanacaksa) bunun ölçüm gözlemi nasıl yapılacaktır ve yapılabilir?
Ney yeterli kanıt olur? Hep beraber düşünmeye davet ediyorum

Teorik olarka bunun gözlemi nedir? Bunun bilimsel gözleminin son nihai diyebileceğimiz bu kesin diyebileceğimiz ölçütü nedir? Var mı olur mu? Subjektiviteye objektivite dayatımı mı olur bu?
Bu pirincin taşını kim nasıl ayıklar?

Mesela neyi yaparsak bu denileni kanıtlar diyebiliriz? Ne olmalı da kanıtlanmalı?

Eğer bu (kabaca başlıkta) gerçek ve objektifse yani su götürmez gerçek buysa gerçeğin ta kendisiyse ve geçerliyse kimsenin inkar ve itiraz etmeyeceği şekilde bunu nasıl ortaya koyabiliriz, koyabilir miyiz
ya da felsefe denilip geçiştirilmeden ortaya konulabailecek nihai yol tanıklık ne olabilir?

Özetle inkar ya da itiraz edilemez biçimde bunu ney kanıtlar?

Ney tanık kanıt olacaktır ve olur?
Bilimsel done olarak ne sunulsa kabul olur ve safsata ya da bunun safsata denmeyecek tanımı gözlemi nedir var mıdır?

Hayır şimdi modern fizikten anlamıyorum ve bu sürece dair düşünce üretemiyorum?

Elektron proton bilimsel gözlem bu neyse nasıl yapılacak? Ney bunu çözer onu soruyorum..

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 14-02-2020, 22:37
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.644

Onur Üyeliği 

Standart

ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Teorik olarak subjektif (öznel) gerçeklik mümkün olsun diyelim yani (nesne ve özne birliği/aynılığı gibi bir şey her neyse nasıl tanımalanacaksa) bunun ölçüm gözlemi nasıl yapılacaktır ve yapılabilir?
Ney yeterli kanıt olur? Hep beraber düşünmeye davet ediyorum
Neye göresi önemlidir. Konu bilgi olduğunda, nesne-özne gereklidir, ama "öznele" yer yoktur.
kanıt -> bilgi ilişkisi -> nesneldir.
Öznel kanıt olmaz. Burada kavramları illişkilendirebilmek önemli. Kanıt, veriye, veri nesnele dairdir, o halde, öznel(kişiye görelik) ile kullanılması hata olur.
Şu ya da bu kişi ya da nesnenin hareketi, davranışı ayrı bir konudur, şu ya da bu kişinin ne düşündüğü ayrı.
Örneğin dünyanın şeklinin nasıl olduğuna dair, A ya da B'nin keyfiyeti veri olarak alınamaz, kanıt->veri ilişkisi nesnel bir ilişkidir.
Bu ilişkilerde ise, gözlemlenen(etkiyen), gözlemci(tepkiyen)ve gözlem araçları açıkca ortaya konabilmelidir. Etkiyen ne, etkilenen ne, tepkiyi yorumlayan ne?
etki+tepki => yorumu -> bilgi.
Konu 1 kişinin, herhangi bir şeyi sevip, sevmemesi olduğunda dahi, veri nesnel olmak zorundadır.
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Teorik olarka bunun gözlemi nedir? Bunun bilimsel gözleminin son nihai diyebileceğimiz bu kesin diyebileceğimiz ölçütü nedir? Var mı olur mu? Subjektiviteye objektivite dayatımı mı olur bu?
Bu pirincin taşını kim nasıl ayıklar?
Ortada pirinç olmadığını anlamak ayıklar.
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Mesela neyi yaparsak bu denileni kanıtlar diyebiliriz? Ne olmalı da kanıtlanmalı?
Depremlerin oluş sebebinin, dünyanın bir kaplumbağanın sırtında olduğu düşüncesine dayanarak kanıtlayamayız. "Nesneler hareket ettiğinde üzerlerindeki şeyler de hareket eder" çıkarımından, böylesine bir sonuca varmak safsatadır. Orada safsata olan, nesneler hareket ettiğinde üzerlerindeki nesnelerin de etkilendiği ifadesi değil, öncülde oluşturan yargıdır.

Günümüzde idealistler, sözde-bilimciler, bu basit safsata yöntemi kullanır.
Engebeli bir arazide, Kaplumbağanın üzerine, içinde misketlerin olduğu 1 tepsi yapıştırırlar. kaplumbağa hareket edince, tepsi içerisindeki misketlerde konum değiştirmiye başlar.

Buna deney dersek, bu deneyde, misketlerin hareket ettiği ispatlı olur mu? Olur. Dünya medyası da bu deney şunu ispatladı, bunu ispatladı der, milyonlarca ahmak(ki kimisi sözde bilim insanı, çoğu ticaret erbabı, aynen ne kadar yalan, hayret vericilik o kadar para medyası gibi, rantçı bilim insanı) inanır ve yayar.

Yeterli felsefe, mantık yürütemeyen, zaten hali-hazır idealist-teist şartlanmalarla, başı belli ön-yargılara sahip insanlar, burada yürütülen çok, ama çok basit oyunu, safsatayı göremezler. Zaten duymak istedikleri söylendiği ve birde duymak-inanmak istediklerine kanıtmış gibi sunulduğu için hipnoz yaşarlar.

Peki safsata nerede? yani kanıt istediğin nedir? Böyle bir deneyin olması, dünyanın kaplumbağa sırtında olduğunu kanıtlar mı? Safsata işte burada...
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Eğer bu (kabaca başlıkta) gerçek ve objektifse yani su götürmez gerçek buysa gerçeğin ta kendisiyse ve geçerliyse kimsenin inkar ve itiraz etmeyeceği şekilde bunu nasıl ortaya koyabiliriz, koyabilir miyiz
ya da felsefe denilip geçiştirilmeden ortaya konulabailecek nihai yol tanıklık ne olabilir?
Bu başlıktaki safsata su götürmez bir yalandır. Aksine, gerçek, iradeden bağımsız olandır. Öznel, soyut gerçek yoktur, gerçek somut-nesneldir, ancak yalan ve sanal öznel olabilir. Bazıları bunu bilir, bundan geçinir, "madem yalan ve sanallık ancak öznellikle mümkün, o halde biz de insanlara evrenin gerçek değil, sanal olduğunu anlatalım, atalım yalanı, öpelim inananı, para kıralım" veya "zaten ben de bir aptalım buna inanayım, öpülen olayım" demekteler.
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özetle inkar ya da itiraz edilemez biçimde bunu ney kanıtlar?
Gerçekliği mi? Gerçeğin kanıta gereksinimi yoktur, kanıta gereksinimi olan, öznedir. Öznenin gereksindiği ise VERİ'dir. kanıt, veriler sayesinde anlam kazanır. O halde kanıta gereksinimi olan öznedir, kanıtın gereksinimi olan da veri! Öyleyse, öznel gerçek olmadığı gibi, öznel kanıt da olmaz.
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ney tanık kanıt olacaktır ve olur?
Bilimsel done olarak ne sunulsa kabul olur ve safsata ya da bunun safsata denmeyecek tanımı gözlemi nedir var mıdır?
kaplumbağaya dair bir gözlem yok, ama kaplumbağa üzerine yapıştırılacak bir tepisnin içindeki misketlerin, kaplumbağanın hareketine göre savrulabildiğinin kanıtı olabilir.
Kanıttan ne anladığınız veya kavramlardan ne anladığınız önemli.
ictenlik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hayır şimdi modern fizikten anlamıyorum ve bu sürece dair düşünce üretemiyorum?

Elektron proton bilimsel gözlem bu neyse nasıl yapılacak? Ney bunu çözer onu soruyorum..
Aynaya bakıyorsunuz? İnsan. Peki form-yapı olarak, insan nedir?
Bölünerek çoğalan, milyarlarca ilkel-basit canlının, organize(örgütlü!) birlikteliği ve bu birlikten ve tabi ortam-çevre faktörününde etken olduğu biçimde açığa çıkan edinim ve fonksiyonların bütünü. Bırakın parçaları, parçacık safsatasını, ortam da belirleyici bir faktör(örneğin, Venüs ortamında, böylesi bir form-yapı oluşamıyor, demek ki salt parçalar değil, form-yapı da çevre-ortam da önemli bir faktörmüş... parçacıkları yalıtıp, yalıtıp kavanozlarda tokuşturmak o parçalar için, yalıtık ortamda-o ortamda- 3-5 başı buyruk parçacığın nasıl davrandıklarına dair fikir verir, Kopartıldıkları bütün ve bütün dahlindeki davranışları, kavanozdan belirleyemez). Daha mikro, makro diye ayırırken dahi safsata üreten bu ahmak orduları, ne mikro ne de makroyu dahi daha tanılamaktan acizdirler (mikrodakileri, makrodakileri de böyle yalıtıp, yalıtıp genelliyorlar, ne mikro ne makro kalıor, kavanozda 3-5 parça genellemesi yapıyorlar)...

Ne zaman "organize" ifadesini, ne zaman "yapı" ifadesini, ne zaman fonksiyoner farklılığı bir bütün olarak kavramaya başlarsınız, o zaman daha anlamlı ve toparlayıcı düşünebilir ve bu idealist, sözde-bilimcilerin ne tür safsata ve yanıltıcı taktikler uyguladığını daha rahat görürsünüz.

Şöyle ki;
İnsan = 1 akciğer hücresi
Denebilir mi?

Akciğerden 1 hücre aldık, şu kadarcık temas ettik öldü... O zaman insana o kadarcık temas edersek ölür denebilir mi?
Akciğer hücreleri bölünerek çoğalıyor o halde insan eşeyli üremez denebilir mi? (işte bu konunun açısı bu kadar dar, safsata)

Bir türlü anlaşılmıyor, özel olanla genel olan, spesifik olanla bütün olan arasındaki ilişki tek düze ve 1 parçacığa indirgenebilir bir ilişki değildir.

Milyarlarca hücrenin organik(örgütlü) birlikteliğinden, herhangi bir birey hücrede bulunmayan özellikler, davranışlar, etkileşim ve fonksiyonlar türer.
Biz o milyarlarca parçacığın örgütlü ağ-kapsamına form, aralarındaki ilişkiden açığa çıkana da yapı diyoruz...

Örgütlülük, ağ -> yapı, tek bir parçaya göre muazzam farklar oluşmasına yol açar.

yani kuantum, proton, elektron vs bunların beher parçasının, çevre ile olan ilişkisi, etkileşimi farklıdır, bunların milyarlarcasının bir araya getirdiği form-yapı, bu ortam ve birbiriyle olan ilişkisi başka.

Bütüne dair fikir almak namına parça incelenebilir, ama bütünün formu, yapısı, davranışları, fonksiyonları, herhangi bir parçacığa indirgenemez ve ayni olduğu düşünülemez.

Bu indirgeme yöntemi safsatadır, ama bu yöntem idealizmin de kalbidir. Bilimsel olarak yaklaştığımızda safsatdır, ama idealist kalıplarda kalırsak, safsata değil gibidir-zira bilimsel hiç bir dayanağa, bilgiye gereksinimi yoktur, nasıl işine gelirse öylesi doğrudur. Burada da görelik faktörü önemli.

Günümüz hakim bilimi, ideolojik anlamda, çoktan batağa saplandı, çoktan idealizme teslim oldu... Bu ve benzeri konular, gizem, fantastik masal, film tadında olduğu için milyonlarca insana keyif, mitolojik hayal, umutlarına, şartlandıkları inançlarına ise imkan veriyor...

Kuantum vs, form-yapıların ortam, çevre ve davranışlarını parçacıklar belirlemiyor, bu form-yapılar, bir araya gelmiş milyarlarca parçacığın bu bir aradalıkla,koşullarının, çevrelerinin de değiştiği, böylece bu bir aradalık hem formları meydana getirirken, hem de o parçaların ilişki ağını, çevresini de, etkleşim alanını da değiştirmiş oluyor.

1,2 parçacığı bir kavanoza koyup tokuşturmakla, bir form da, 1 cm içindeki 1 milyar parçacığın birbiriyle ve çevresiyle olan ilişkisi aynı şey, aynı ortam, aynı koşul değildir. Yani öyle mutlak kuantum ortam, koşul söz konusu olmadığı gibi, form-yapıların, çevrenin, koşullarının, uzayın, evrenin, mutlak 1 parçacığa indirgenebilirliği de mümkün değildir -ki aptallıktır

Bu son söylediğim ifade anlaşılması çok basit bir ifadedir, basit olmasına karşın muazzam fark oluşturur. Bu basit ifade anlaşılamazsa, düşünmenin, kafa yormanın zararı var, yararı yok.

Bizim objelerimiz, milyarlarca parçanın, ortak-ağ'ıyla anlam kazanıyor. Bu ağın davranışı başkadır, herhangi bir parçanın, bu ağdan yalıtık haldeyken davranışı başka. Bütün namına parçalar, bütünün dahilinde önemlidir. Çünkü o bütün parçalardan oluşuyorsa, o parçaların hali-durumu da o bütün dahilindeki ortam-ilişkisiyle belirleniyor. Bütünün alacağı darbe parçalara, parçaların alacağı darbe bütüne etkir, daha doğrusu, burada parça-bütün ilişkisi de bir bütündür, yalıtılırsa, artık aynı anlamı taşımazlar.

Yani ne parça ne de form-yapı, bütünden bağımsız değil, dolayısıyla bütüne dair konuşurken bütünden yalıtılamazlar. parçacık alıp, kavanozlara koymak, o kavanoz ortamı da mutlak(!) sayıp, orada, burada çarpıştırmak başka bir şeydir, - ancak çarpıştırılan parçacıkların, birey halindeki davranışıyla ilgili yargılar verir-, yalıtık halde tokuşturulup, çıkan sonucu form-yapılara, organizmalara(örgütlü yapılara) genellemek başka. İkincisi safsatadır. Günümüzde hayli etkin ve modern gerizekalılık olarak da resmileşmiş safsatalardan birisidir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:23 .