Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Klasik Mekanik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 16-05-2008, 07:39
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

5N1K var olduğu müddetçe bilim ve felsefe var olacaktır.
Ne zaman ki insanların ayağı yere basar,o zaman felsefeye gerek kalmaz.
Bilim ise her zaman var olacaktır.

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 16-05-2008, 07:51
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger aydoe;

Dediklerine katilmamak elde degil; ama once soyutun, em pozitifin ve psikolojinin varliginin dusunceden arinmasi ve boyundurugu yok saymak yerine, onu cikarip atmak ve tutsakligindan kurtulmak kosuluyla.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 16-05-2008, 13:48
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart

Natüralizm : Doğalcılık, edebiyat, resim ve felsefede yaşamı olduğu gibi yansıtmayı öngören akımların genel adıdır. Natüralizm olarak da bilinir. Doğalcılığa göre doğanın, nesnel yasalar uyarınca işleyen bir düzeni vardır. Gözlem ve deneye dayalı bilimler, işte bu yasalar sayesinde doğa ile ilgili her alanda sağlam, kesin bilgilere ulaşabilir. Doğalcılık, doğa bilimlerinin sanata ve edebiyata uygulanmasıyla ortaya çıkmıştır. Doğalcı anlayışa göre gerçek olduğu gibi yansıtılmalı, yaşamın kaba ve bayağı sayılarak ele alınmayan yönleri de işlenmelidir. Doğalcı anlayışa göre birey, içinde yetiştiği toplumsal ve doğal çevrede biçimlenir. Ekonomik ve toplumsal baskılar altında ezilen bireyler, içlerinden gelen güçlü dürtülerle hareket ederler. Alınyazılarını belirleyebilme gücünden uzak olduklarından davranışlarından da sorumlu tutulamazlar.

Pozitivizm: Pozitivizm, Olguculuk iki felsefi düşünceye verilen addır. Her iki düşüncenin de teoloji ve metafizik içermeyen, sadece fiziksel veya maddi dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı vardır.

  • Felsefede olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüşü
  • Genel çizgileriyle Olguculuk, deney konusu edilebilecek olgularla ilgili, yani en geniş anlamıyla bilimsel bilginin sağlam bilgi olduğunu vurgular.
  • pozitivizm terimini ilk kullanan Saint Simon(Sen Simon)dur
  • Bu felsefeyi geliştirip sistemleştiren temsilcisi August Comte(Ogüst Komt)
  • Fransız devriminden sonra oluşan toplumsal karmaşayı yeni bir toplumsal düzenleme ve reformla ortadan kaldırmayı isteyen bir fransız düşünür…
Aynı zamanda sosyolojinin de kurucusudur. Comte toplumu bilim yoluyla yeni baştan düzenlemeyi amaçlamıştır. COmte'a göre toplumun kuruluşunu sağlayacak tek şey pozitivizmdir. *onun pozitivizminin en önemli özelliği; “doğanın mutlak ve yüce bir amacı olduğu” düşüncesini reddetmesidir. Ayrıca Comte, olguları araştırmak ve varlıklar arasındaki sabit ilişkileri gözetlemek gerektiğini savunur. Comte,"Tarihi Toplumsal Evre" anlayışını "Üç Hal Kanunu" ile açıklar.
Teolojik evre:fenomenlerin tanrısal ya da manevi nedenlerle açıklandığı evre insanların her şeyi din ile açıkladığı bu dönem ortaçağa kadar uzanır.
Metafizik evre olayların oluşunun soyut kuvvetlerle açıklandığı dönem toplumsal olayların özgürlük eşitlik gibi soyut kavramlarla açıklanması 1789 a kadar sürmüştür.
Pozitif evre:bu evrede insan sadece gözlemlenebilir olana yönelir.yalnızca olaylar arasındaki yasalar ya da değişmez bağlantılar incelenir. Ona göre bu evre insan düşüncesinin ve gelişiminin en yüksek basamağıdır.Comte bu süreci bir insanın çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşamalarına benzetir.*comte“pozitivizm niçinlerle uğraşmaz ama nasılları iyi bilir” ilkesini koyar.



www.vikipedi.org 'dan alınmıştır.

Konu qw19 tarafından (16-05-2008 Saat 13:50 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 22-05-2008, 19:24
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart

http://www.idealsohbet.com/forum/ins...44.0.html;wap=

Bilimsel tavır üzerine iyi bir yazı.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 23-05-2008, 09:24
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger vgm;

Positivizm, bilginin ne sezgiden ne de yansimadan geldigini kabul etmez.

Dolayisiyle bilginin her iki metafizik kaynagini da red eder.Ama bilginin geldigi kaynagi da aciklayamaz.

Detayli olarak, ne demek istedigimi algilayabilmek icin, asagidaki linklere bir goz atabilirsin.

Ayrica pozitivizm;"Mustakil-bagimsiz-var olan-varlik yok."kabul eder.
Ustelik;"Mustakil-bagimsiz-var olan-varlik,dissaldir."i savunan materyalizm ile de uyusmaz.
Idealizmin dustugu yanlisin-"Mustakil-bagimsiz-var olan-varlik,dahilidir-ice ait-icsel-dir."-tam tersi yanlisa dusen, materyalizmlede celiskiye duser.

Cunku hem materyalizmin, hem idealizmin, hemde pozitivizmin, cikis onculleri; ayni hatayi icerir;bu hata:
"Mustakil-bagimsiz-var olan-varlik, ya icsel, ya dissaldir.Ikisi birden olamaz."dir.

http://www.turandursun.com/forumlar/...t=5958&page=13
http://www.turandursun.com/forumlar/...t=5958&page=14

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Konu evrensel-insan tarafından (23-05-2008 Saat 09:30 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 08-06-2008, 06:54
schonozatzsche schonozatzsche isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Jun 2008
Mesajlar: 64
Standart

Kuhn bilimi tarihsel süreç olarak ele alıyor ve mevcut paradigmanın-ya da althusserin model tanımıda aynı- krizle karşılaşması ve bu kriz sonucu bilim adamının yeni bir paradigma üretmesini bilimin genel hareketi olarak tanıtlıyor...Biliminde bir yolu var demekki.... O halde bilimin bulguları materyalizmdir ancak bilim adamının kendisi idealist olabilir- maxwell örneğinde olduğu gibi- bu bilim adamındaki idealizm ilerici yöne de kayabilir Kepler idealistti amacı tanrının yasalarını çıkartmaktı ve gezegenlerin eliptik döndüğünü tanıtladı Kepler yasalarını yarattı.. ama bu yasalar idealist newton tarafından kütleçekimin etkisi olarak gösterildi Sonuç nedir? Tanrının hareket ettirdiğine inanılan gezegenlerin kütleçekimle hareket ettiği ortaya çıktı Ve Metafizik yerini materyalizme bırakmaya başladı... Bilim eylemde materyalisttir ama özne olarak olmayabilir-ki bu biraz düşünce özgürlüğü olur zaten-
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 08-06-2008, 13:23
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart

Sayın schonozatzsche,

Yorumlarınıza tamamen katılıyorum.

Bilim teorileri ve ispatlarına bakarak onu yapanların felsefeleri üzerine karar vermek???, ben verilebilir olduğu kanaatindeyim, Keppler'in, Newton'un kendilerini idealist, dindar tanımlamalarının çok önemi yok, teorileri ve hipotezleri tanrıya ihtiyaç duymuyor, yani materyalist. Sanırım ilgilenilmesi gereken nokta burasıdır.

Selamlar.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 09-06-2008, 01:46
schonozatzsche schonozatzsche isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Jun 2008
Mesajlar: 64
Standart

İte bu da diyalektik yaratan idealist ama sonuçları materyalist burada zıtlıkların birliğini görebiliriz..Diyalektikten kurtulamayız....
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 13-08-2016, 16:24
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

Fizikçi Sean Carroll'un, fizikçilerin felsefeye yaklaşımını eleştiren bir yazısını alıntılayayım.

Kabaca baktığımızda, fizikçilerin felsefeye karşı 3 farklı tembel eleştiri getirdiğini görürüz. Bunlardan birisi tamamen budalacadır, birisi can sıkıcı derece rahatsız edicidir, diğeri ise fazlasıyla üzücüdür.

1. "Felsefe evreni saf düşünce ile anlamaya çalışır; herhangi bir deneysel veriye dayanmaz."

Bu, tamamen budalaca olan eleştiridir. Evet, birçok filozof gidip de veri toplamaz (her ne kadar bunun istisnaları olsa da). Ancak konuyu buradan alıp da, birden büyük bir sıçrama yaparak felsefenin elde edilen deneysel verileri görmezden geldiğini iddia etmek anlamsızdır.

Bilim (veya sağduyulu gözlemlerimiz) ilginç ve önemli bir şeyi keşfettiğinde, filozoflar bunu mutlaka dikkate alacaktır.
Bunun yanı sıra, tabii ki felsefe içerisinde kötü filozoflar da vardır. Bunlar, her sahada olabileceği gibi, felsefe alanında kötü uygulamaları olan insanlardır. Ancak gelin sizlerle felsefeyi başarıyla uygulayanlara odaklanalım, çünkü onlardan epey bir var! Filozoflar gerçekten de çok fazla düşünürler. Bu kötü bir şey değildir. Bilimsel uygulamaların tamamı belli bir derecede "saf düşünce" içerir.

Filozoflar, doğaları gereği temel sorularla daha fazla uğraşırlar. Onlar için en güncel bilimsel veriler, sıfırdan bir model inşa eden bir fenomenologa kıyasla daha önemsizdir. Ancak ne olursa olsun, fizik felsefesi ile fiziğin kendisi birbirinin devamıdır. Birçok iyi filozof, aslen fizikçi olarak eğitim almıştır; ancak kendilerinin ilgi duydukları sorular, üyesi oldukları bölümler tarafından değersiz bulunduğu için felsefeye geçiş yapmışlardır. Ancak o problemler ve sorular (örneğin gerçekliğin nihai mimarisinin doğası ve bunun derinlikleri gibi konular), aslında fizik problemlerinden ibarettir. Bu alanlarda herhangi bir ilerleme kaydetmek için ciddi miktarda düşünmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Çeneyi kapatıp hesap makinesi kullanmak yeterli değildir.

2. "Felsefe, günümüzdeki bir fizikçi için tamamen gereksizdir."

İşte bu, can sıkıcı düzeyde rahatsızlık verici olandır. Çünkü... Hadi canım! Eğer sizin "ilginç veya önemli olma" kriteriniz özünde "işimde bana fayda sağlayan" şeylerden ibaret ise, entelektüel olarak oldukça fakir bir varlık sürdürüyorsunuz demektir.
Hiç kimse, fiziğin çok büyük bir kısmının felsefeden tek bir girdi bile almaksızın harika bir şekilde işleyeceği gerçeğini görmezden gelemez (örneğin kimse, "Bu döngüsel integrali hesaplamamız gerekiyor; bize hemen bir filozof bulun!" demeyecektir).
Ancak fizik; biyolojiden, tarihten ve edebiyattan da herhangi bir girdi almaz. Felsefe öz yapısı nedeniyle ilgi çekicidir; fiziğin her işten anlayan elemanı olduğu (ya da olması gerektiği) için değil. Bana kalırsa filozoflar bu konuda gereğinden birazcık fazla savunmacılar.

Felsefenin fiziğe neden faydalı olduğunu açıklamaya çalışıp duruyorlar. Kimin umrunda? Buna rağmen, bazı fizik soruları var ki felsefi girdiler gerçekten çok önemli. Bunlar, temel sorulardır. Örneğin Kuantum Ölçüm Problemi, Zamanın Oku, Olasılığın Doğası gibi sorular... Yine, fizikçilerin devasa bir kısmı bu problemlerle ilgilenmemektedir bile. Ancak bazılarımız bunlarla ilgileniyor! Ve açık olmak gerekirse, bu alanlarda çalışan fizikçiler, bu alanda çalışmalar yürüten filozoflarla birazcık daha fazla iletişim kuruyor olsalardı, yaptıkları çok basit birçok hatayı yapmazlardı.

3. "Filozoflar, gözlenebilir ve hesaplanabilir olana odaklanmak yerine, fazlasıyla derin olan meta-sorular ile çok fazla ilgileniyorlar!"

Nihayet, bu da üzücü olan eleştiri. Burada gördüğümüz, akademik/eğitimsel sistem içerisinde büyük ve hevesli hayallerin alınıp, ürüne dönüştürülmüş ve sayısal birimlerle kolayca ifade edilebilir biçime indirgenerek paramparça edilmesinin klasik bir örneğidir. Bu fikrin arkasında yatan şudur: belli bir dalga fonksiyonunu hesaplamak için yeni bir teknik geliştirmek, bu kişilere göre dalga fonksiyonlarının neden o şekilde olduğu ve gerçekliği anlamamızı nasıl sağladığını anlamaya çalışmaktan daha asil, heyecan verici ve desteklenmeye değer bir uğraştır.

Sanıyorum ki kuantum mekaniği alanında çalışan fizikçilerin büyük bir kısmı, Kuantum Ölçüm Problemi'ni anlama çabalarımız konusunda ya ilgisizdir ya da açıkça saldırgan...
Bu, beni üzüyor. Diğer meslektaşlarımı bilmem, ancak ben çocukken bilime aşık falan olmadım. O sıralar birazcık daha verimli hesaplama teknikleriyle romantik bir ilişki yaşayacak halim yoktu. Beni yanlış anlamayın: daha etkili hesaplama yöntemleri keşfetmek fazlasıyla önemlidir ve bu alana katkı sağlayabileceğimi düşündüğüm zamanlar, bu konular üzerinde ben de araştırmalar yürütüyorum! Ancak olay o değil. Olay'a giden yoldaki basamaklardan birisi o...

Bana göre olay, doğanın nasıl çalıştığını anlamaktır. Bunun bir kısmı, hesaplamaların nasıl yapılacağını bilmekten geçer. Ancak bir diğer kısmı, tüm bunların ne anlama geldiğiyle ilgili derin sorular sormaktır. Beni bilime çeken şey budur. Bu görevin bir kısmı, bizlerin dünyaya dair sahip olduğu fiziksel resmin temellerini anlamaktan geçer. Bu sorgulama sürecine, bir şeyleri hesaplamanın ötesinde o konuların derinlerine dalmak da dahildir. Birçok fizikçinin, bilim felsefesinin bu araştırma macerasına nasıl katkı sağlayabileceğini görememesi utanç vericidir.

Evren, bizden çok daha büyüktür ve hayal edebileceğimizden çok daha tuhaftır. Ve en azından ben, bu yapıyı anlama sürecinde bana yardım edebilecek her şeye açığım.

Yazan: Sean Carroll (CalTech Kozmologu ve Fizik Profesörü)
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 14-08-2016, 17:57
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.552
Standart

ilginç.
başlığa katılım olmamış.
başlığın kaderi dip TD gibi görünüyor.

ben söylemiştim geyiğinden nefret ederim.
yazıda bir cümle var ki, sayın yıldıztozu bu makaleyi paylaşmadan sadece birkaç saat önce içerik olarak aynısını başka bir başlıkta kurmuştum.
üstelik bu makaleyi okumuş biri de değildim.

o cümleye de itiraz ya da katkı gelmemişti.

üzüldüğüm tek şey, yazabilecek kadar iyi bir dönemde olmamam.
yoksa bu başlığı en tepeye yaza yaza çivilerdim.
ama bu işi yapabilecek bir çok arkadaş var.
onların katkı koyması gerekir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:50 .