Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 28-04-2008, 11:43
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Sosyalist toplumda,
1- Çok partili ve çoğulcu bir parlamento mu olmalı yoksa sadece emekçileri temsil eden bir parti yeterli mi?
2- Geniş sivil toplum örgütlenmeleri olmalı mı yoksa emekçi partisinin egemen olduğu toplumda bunlar zaten gereksiz mi?
3- Üretim araçları (fabrikalar, tarlalar, mağazalar, bürolar vs.) kamu mülkiyetinde mi olmalı yoksa özel mülkiyette mi olmalı? Yoksa bazı üretim alanlarında devlet bazılarında özel teşebbüs mü olmalı?

Vgm arkadaşımız yeni bir sosyalizm istiyor,onun için klasik sosyalist yapılanma veya marksit leninist komünist yaklaşımla değil yeni bir sosyalist açılım getirmemiz gerekiyor.

Sosyalizm veya komünizm isterken ne amaçlanmıştır?Sınıf sömürüsünün ortadan kalkması,zaman içinde sınıfların ortadan kalkması ve üretimin toplumsallaşması.

Amacımız budur,
Halk iktidarı ve eşitlikçi bir toplum en geniş bireysel demokrasi yaratılmalıdır.

1-Halkı temsil edebilcek parti içi demokrasinin olduğu tek parti olmalıdır.
Önemli olan partinin *demokratik yapılanması ve tabandan inşasıdır.Halkın partisi olmalıdır.

2-En geniş anlamda örgütlü toplum yaratılmalıdır.En küçük birimden örgütlenme başlamalı ve partide temsile kadar gitmelidir.

3-Küçük ve ortaboy işletmeler kişilere ait olabilir.Topraklar *işleyenlere ait olmalı belli bir büyüklüğün üstüne çıkmamalıdır.
Büyük işletmeler ve büyük fabrikalar kamunun olmalıdır.

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 28-04-2008, 13:56
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Tüm İktidar gene sovyetlerde olacak
Bunlar teoride güzel sözler ancak uygulama deneyimlerine göz atmakta fayda var:

SSCB deneyiminden bir örnek:

Lenin döneminde fabrikaların yönetiminde işçilere tam söz hakkı ve tam katılım hakkı veriliyor ancak fabrikaların yönetiminde o kadar çok tartışma ve zaman israfı oluyor ki hem kaos ortamı hem de fabrikada her kişinin yapması gereken özel görevleri aksıyor. Karar alma süreçleri uzuyor bazen uzamaya rağmen sonuçlar da alınamıyor dolayısıyla üretim durma noktasına geliyor.

SONUÇ: Uygulama daha Lenin döneminde kaldırılıyor.

Çin'de Mao dönemi deneyimlerinden bir örnek:

Köylülerin verecekleri vergi oranını belirleme hakkı kendilerine veriliyor. Köylüler o kadar düşük bir vergi oranı belirliyor ki bu vergilerle devletin kamusal harcamaları karşılaması mümkün değil!

SONUÇ: Uygulama daha Mao'nun hayatı döneminde kaldırılıyor.

"İktidar Sovyetlere" sloganının uygulanabilirliği problemlidir. İşçinin ve köylünün çıkarına olan her zaman toplumun genelinin çıkarına değildir. Burada yerel yönetimlerin özerkliğinin değil herşeyi işçi ve köylüye endekslemenin, onları adeta kutsallaştırmanın yanlışlığını vurgulamak gerekiyor. Sosyal devlet anlayışı gereği emekçileri ön plana alan politikalar izlenmeli ancak toplumun genel çıkarları daha önde olmalı.

Özerk yönetim uygulamaları ekonomik birimlerde değil ama toplumun genelinde batı toplumlarında Sosyalist toplumlara göre çok daha başarılı şekilde uygulanmıştır.

Tüm eleştirlere ve hegemonyacı karakterine rağmen ABD demokrasisi SSCB ve Çin demokrasisinden, K. Kore demokrasisisnden çok daha ileridedir. Hemen somut bir örnek verelim "Fahreyhayt 9/11" adlı rejim karşıtı bir film Amerika'da yayınlanabiliyor. Ancak SSCB veya Çin gibi ülkelerde benzeri rejim karşıtı filmlere izin verildiğini görmüyoruz. İzin verilmek şöyle dursun *böyle işlere yeltenenlerin başlarına ne geldiğini de biliyoruz. Bir örnek de buradan, Aleksandr Soljenitsin:

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin (d. 11 Aralık 1918, Kuzey Kafkasya, Kislovodsk),1970 nobel Edebiyat Ödülü sahibi Rus yazardır.

1942'de üniversite diplomasını aldı. 1939-1945 arasında dört sene Sovyet ordusunda görev aldı. 1942 yılında yüzbaşı rütbesiyle İkinci Dünya Savaşı'na katıldı. Ancak cephedeyken yazdığı mektuplarda Stalin hakkında eleştirilerini belirtince tutuklandı ve sekiz yıl ceza kampında hapis cezasına çarptırıldı. Savaş bittikten sonra Moskova yakınlarındaki bir hapishaneye konulan Soljenitsin, 1950'de Kazakistan'da bulunan Ekibastus'ta siyasal tutuklular için düzenlenmiş özel bir kampa gönderildi ve üç yıl burada kaldı. Onu izleyen yıllarda istenmeyen kişi (persona non grata) ilan edildiği için sürgüne gönderildi.

Kazakistan'ın Kok Terek köyünde öğretmenlik yapmaya başlayan yazar, bu dönemde kansere yakalandı ve bir süre Taşkent'te tedavi gördü. Yeni parti şefi Nikita Kruşçev tarafından başlatılan Stalin'in etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlar çerçevesinde hakları geri verildiği için Ryasan'da çalışmasına olanak tanındı. 1962'de "İvan Denisoviç'in Bir Günü" adlı kitabını çıkardı. Bu öyküsünün başarısı üzerine kendini tamamen yazarlığa veren Soljenitsin, zorunlu çalışmayı anlatan Stalin karşıtı bu yapıtıyla Kruşçev'in takdirini kazandı ve bir yıl sonra Sovyet Yazarlar Birliği'ne kabul edildi. Ancak "Matrenin dvor" ve "Dlya polsu dela" adlı öyküleriyle tekrar partinin hedef tahtası haline geldi. 1966'da yazara ülke dışına çıkma yasağı konuldu ve üç yıl sonra Yazarlar Birliği'nden çıkartıldı.

Yaşadığı dönem boyunca çeşitli cezalara çarptırılan Aleksandr Isayeviç Soljenitsin, kendisine verilen 1970 Nobel Edebiyat Ödülü'nü dört yıl sonra alabildi. 1989'da yeniden Yazarlar Birliği'ne alındı. O dönem iktidarda bulunan Mikhail Gorbaçov, yazarın yurttaşlık haklarının geri verilmesi doğrultusunda çalışmalar başlattı ve sürgünüyle ilgili kararı 1991 yılında resmen kaldırttı. 1994'te Rusya'ya dönen yazar parlamento önünde yaptığı konuşmada Rusya'nın kendisine göre hatalarla dolu demokrasiye geçiş şeklini eleştirdi.


Edebiyat hayatı [değiştir]Soljenitsin´in romanlari hapis ve savaş deneyimlerini anlatır. Ivan Denisoviç´in Yaşamında Bir Gün (1962) ve İlk Çember (1964) hapis sahneleri icerir. Kanser Koğuşu (1966) bir hastahanede gecmektedir. Hapishane ve hastahane imgelerini toplumsal simgeler olarak kullanarak yazar, devrimci ideallerle sert politik gerceklikler arasindaki celiskiyi gösterir. Kahramanlari, tiranlik ve zulüm üzerindeki onurun zaferini belirtirler.

Soljenitsin bu bağlamda, Kirmizi Tekerlek adinda dört ciltlik uzun bir tarihsel roman tasarlamistir. Birinci cilt, Ağustos 1914 (1971) 1914´deki 1. Dünya Savasi´ni anlatir. Bu romanin 1917 Ekim Devrimi´nin tarihsel anlamina vurgu yapan genisletilmis ve düzenlenmis bir baskisi 1989´da yayinlanmistir. Ikinci cilt, Kasim 1916 1993´de yayimlanmistir.

1960´ların sonu ve 1970´lerin başında, Sovyet hükümeti Soljenitsin´i romanlarında ülkesini küçük düşürdüğü icin suçlamış ve 1973´te Paris´te yayınladığı üç ciltlik Gulag Takımadaları, 1918-1956 romanından sonra da bu baskılarını arttırmıştır. Bu kitap, Sovyet hapishane kamplarının bir incelemesiydi. Gulag Takımadaları´nın iki cildi 1975´te, üçüncü cildi de 1976´da yayımlandi. 1974´te Sovyet hükümeti Soljenitsin´in vatandaşlığını iptal etti ve onu sınırdışı etti. Iki sene İsviçre´de kaldıktan sonra 1976´da Amerika Birleşik Devletleri´ne yerleşti. Soljenitsin, Sovyetler Birliği´ndeki son yıllarından Görünmez Müttefikler (1971) ve Meşe ve Dana (1975) otobiyografilerinde bahsetmiştir. 1990´da, Sovyet hükümeti yazarın vatandaşlığını geri verdi ve Soljenitsin 1994´te Rusya´ya geri döndü.


Demek ki Nazım Hikmet'in burada başına gelenler Marksist-Leninist rejimlerde de muhalif yazar ve şairlerin başına geliyor. Bunun nedeni SSCB uygulamasındaki politik hatalar değil Leninizmdir. Onun demokrasiyi dar kalıplara sokan ideolojisindedir.



Mülk sahipleri sınıflara parti kurmak yasaktır, onların seçme seçilme hakkı bile olamaz.
Mülk sahibi olmayıp ama izlediği politikalar mülk sahiplerinin lehine olanlar ne olacak? Asıl problem burada. Örneğin Atatürk büyük mülk sahibi değildir ama izlediği politikalar liberaldir ve Türkiyede burjuvaziyi yaratmaya yöneliktir.

Ortaçağ avrupasında Engizisyon mahkemelerinin hakimiyetinde nasıl ki içine şeytan girdiği iddia edilerek kişiler ateşlerde yakıldıysa Marksist-Leninist bir sosyalist toplumda da kişiler ve kurumlar burjuva ideolojisini savunmakla suçlanıp saf dışı edilebilirler. Nitekim örneği de pek çoktur. Stalin veya Mao döneminde ve Mao sonrası Çin'de *muhalif grupları yok etmek için çok kullanılan bir yöntemdir. Çoğulcu demokrasinin olmadığı toplumlarda bunu engellemenin hiçbir yolu da yoktur. Proleterya dikatatörlüğünün kaçınılmaz sonucu sadece burjuvazi üzerinde değil hakim anlayışın dışında kalan herkes üzerinde diktatörlüktür. Çünkü hangi görüşün proleteryanın çıkarına olduğuna karar vermek her zaman kolay değildir. Ayrıca buna karar verecek olan merci nedir?

Örneğin sosyalist bir devlette 100 işçi kapasiteli fabrikaya 200 işçi alındığını ve bunun fabrikayı zarar ettirdiğini düşünelim. Fabrikanın bir yöneticisi 200 işçinin kalmasından yana (örneğin bunun gerekçesi bu işçilerin seçimde kendisine oy vermesi olsun) diğer yönetici ise işçi açığı olan başka işyerlerine aktarımı savunsun. 1. yönetici 2. yöneticiyi işçi düşmanı olmakla suçlayabilir. İşin daha kötüsü bunu tasviye gerekçesi de yapabilir.

Bir başka örnek olarak Nobel ödüllü yazar Aleksandr Soljenitsin'in başına gelenleri de yukarıda yazmıştım.

O halde bundan çıkarmamız gerekn sonuç -en azından bana göre- geniş tabanlı bir çoğulcu demokrasinin insanca bir yaşam için olmazsa olmaz şart olduğudur.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 28-04-2008, 16:39
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Marks'a gore sosyalizme en yakin toplumlar kapitalizmin en cok gelismis oldugu toplumlardi. Bu toplumlarda burjuva devrimleri gerceklesmisti. Bu yuzden artik sosyalist devrimin olanagi vardi. Hatta Ingiltere gibi uzlasma anlayisinin gelistigi toplumlarda bir devrim olmaksizin da sosyalizme gecilebilirdi.

Lenin, bir dogu ulkesinde, henuz kapitalizmin yeni gelismeye basladigi bir ulkede, burjuva devrimin olmadigi bir ulkede yola cikmisti. Burjuva demokratik devrim olmadigi icin, partisinin onune iki asamali bir program *koydu. Birincisi demokratik devrim, ikincisi sosyalist devrimden olusuyordu. Bunun anlami sadece siyasal iktidari ele gecirmenin bir toplumu kapitalizme, ordan da sosyalizme gecebilecegi seklinde bir dusunce idi. 1917 Subat'inda burjuva devrim gerceklesti. Lenin, hizla yola devam dedi ve Ekim 1917'de de sosyalist devrim. Bu 7-8 ay icinde kapitalizm ne yasamisti da sosyalizme geciliyordu. Sonuc devlet kapitalizmi oldu. Burjuvazinin demokratik programinda olan seyler de komunist partisinin "gecerken" halledecegi seyler listesine konuldu. Bu listedeki ozgurluklerin bir kismi yerine getirilirken, bir cogu da yapilmadi. Ozgurlukler sorunu oldugu gibi kaldi. Devlet kapitalizminin dogal sonucu burokratik bir sinifin olusmasiydi. Bu sinif buyuyup guclendikce, ozgurlukleri daha da bogdu. Sonunda sistem tamamen coktu.

Sosyalizm, geri bir ulkede yasaklar koya koya gelistirilecek, bir zamanlar bizim bir burokratimizin dedigi gibi "bu ulkeye komunizm gelecekse onu da biz getiririz" anlayisina benzer sekilde, kapitalizm gelistirilecekse onu da biz gelistiririz denecek bir sey degil. Ozgurluklerin olmadigi, orgutluluk kulturunun olmadigi, otoriteye saygi degil tapinmanin oldugu, dusuncelerini ifade etmenin bile olumle cevap bulabildigi bir rejimde "demokratik program"i sadece devrime yuruyebilmek icin birilerini/siniflari yanina cekme araci olarak gormek buyuk bir hatadir. Bu anlayisla done done yine ayni otoriter kulturu uretirsiniz.

Eger kapitalizmden sonra dunya sosyalist bir toplumsal sisteme gidecekse bunun gelisecegi yer yine kapitalizmin en gelistigi yerler olabilir. Buralarda yeni sistemin ilk urunlerinin eski toplum icinde olusmasi beklenir. Nitekim Avrupa'da gelisen "sosyal devlet" bunun bir ilk urunu olarak dusunulebilir. Bir toplumsal sistem degisimi "toplum muhendislerinin" vura kira yapabilecegi birsey degildir. Olmadigini, tersine berbat birer baski rejimi olustugunu orneklerle gorduk.

Marks'in bunu soyledigi zaman daha emperyalizm yoktu, o yuzden bu gelismeyi gorememisti, bu Lenin sayesinde tamamlandi dusuncesini katilmiyorum. Marks'i okuyanlar pekala orda da sermayenin uluslarasilasmasi surecinin anlatildigini bilirler. Leninizm Marksizm'i tamamlayan bir *sey yada emperyalizm doneminin Marksizmi degil, dogu toplumlarina uyarlamaya calisan bir sosyalizm projesidir. Her iki teorik yaklasim da sosyalizmin tarihine butun digerlerinden, hatta toplamindan fazla katkilar yapmistir. Olumlu yada olumsuz.

Sosyalizm genel bir esitlik ozlemi olarak varligini surduruyor. Belki yeni teorik gelismeler olacak, belki pratikten yeni sonuclar cikarilacak. Su ana kadar yasananlardan ders almayan ve klasik Marksist-Leninist cizgide israr edenlerin isci ve emekciler tarafindan da yalniz birakilacagini dusunuyorum. Siradan insanlar ideolojilere bir din gibi sarilmadiklari icin hatalari daha cabuk goruyorlar.

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 28-04-2008, 19:19
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Gerçekten Demokratik Nasıl Olur?
Burjuvazinin iktidarı demek nasıl ki patronun, fabrikatörün başbakan, bakan olması demek değilse;
Proleteryanın iktidarı da işçilerin partiyi, kabineyi oluşturması demek değildir.
Kapitalizmde burjuvazi ve proleterya olmak üzere 2 ana sınıf olduğundan burjuva iktidarının yerine proleteryanın iktidarı denmiştir. Asıl anlamda bu bir halk iktidarı olmalıdır.

Proleteryanın diktatörlüğü ise, sosyalizmin inşaasında karşı devrimi engelleme amacıyla öngörülmüştür. Bu diktatörlük burjuvazi üzerine, kapitalist düzeni yeniden getirmek isteyecek olanlar üzerinedir. Halk için ise bu bir dikta değil demokrasi olmalıdır.
İşte geçmiş uygulamalarda Rusya'da, Romanya'da, Bulgaristan'da en büyük yanlış bu diktatörlüğün halk üzerine de uygulanmış olmasıdır.

Tek parti bence şart değil, üstelik farklı düşüncelerdeki devrimciler için güvensizdir de.
Örneğin devrim öncesi birkaç tane sol parti, onlarca farklı fraksiyon olduğunu düşünelim.
Devrimi yapan parti için bu unsurlar tehlikeli görülecektir. Bunlar tasfiye edilecek ve gözler üzerlerinde olacaktır. Halbuki sömürü düzenine dönüşü amaçlamadıktan sonra tüm görüşlere parti kurma hakkı verilmesinde hiçbir mahzur yoktur. Sosyalist-sosyal demokrat çerçevede hazırlanmış bir anayasaya ve sisteme uyumlu olduktan sonra halka istediği partiyi seçme hakkı verilebilmeli, alternatifsiz tek partiye mahkum bırakılmamalıdır.

Çok partililik sayesinde yargı ve denetim organlarının, toplumun değişik kesimlerini temsil eden stk'ların bağımsız çalışması da mümkün olabilecek, yolsuzluklara, haksızlıklara, adam kayırmalara, bürokratik oligarşiye de engel olunabilecektir.
Sosyalizmin inşaası ve güvenliği için İnsan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına kesinlikle gerek yoktur. İnsanların eğitim, iletişim, inanç, eğlence, seyahat vb. hakları da engellenmemelidir.

Sosyalizmin inşaasında sistem tam anlamıyla rejime girene kadar küçük esnaf, küçük sanayi ve küçük çiftçiler özgür bırakılmalıdır. Taş üstünde taş bırakmayarak devleti ve sistemi A'dan Z'ye yıkmanın mantığı yoktur. Sermayenin mülkiyetine ve üretim araçlarına el konularak başlangıç yapılır ve sistemli bir şekilde kapitalizm tasfiye edilebilir. Bakkalın, marketin, kasabın, berberin, köylünün 30 tane koyununun devletleştirilmesinin anlamı olamaz.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 28-04-2008, 20:50
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Aslında şu tek parti tartışmalarımıza Venezüella çok iyi ve güncel bir örnek teşkil ediyor.

Chavez iktidarını pekiştirmek ve görev süresini uzatmak için referanduma gider fakat ilk yenilgisinide bu referandumda alır Chavez taraftarları bir kısmıda seçime katılmamıştır. Açıkçası Chavez taraftarları dahi diktatörlüğe dönüşme tehlikesinden korkmuşlardır. Açıkçası ben referandum sonucundan bunu çıkarıyorum.

Çümkü Chavez kendine muhalif olan bir TV kanalının kapanmasını sağlamıştır. Sanırım kafalarda soru işaretleri Chavez'in bu eylemiyle belirmiştir.

Özel mülkiyetin kalkması toplumun dinamiklerini yok eder. Kaldı ki motivasyonun ortadan kalktığı bir sistem dünyada varolamaz, olamamıştırda. Hele hele artık iktidara gelme şansı bile yoktur.

Adil bölüşüm için hiç bir şeyi devletleştirmenize gerek yoktur. Tam tersi teşvik edin, vergi toplamaya bakın bunlarlada istihdam yaratacak yeni yatırımları teşvik edin. Kapitalizm sosyalistler için de fırsatlar dünyası.

Selamlar.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 29-04-2008, 00:41
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

yahu arkadaşlar, sosyalizm degişim degerinin ortadan kaldırılmasıdır. Ürünlerin kullanım degerine sahip olmasıdır, meta üretiminin yani pazar için üretimin ortadan kaldırılmasıdır. Şİmdi böye bir hedef içerisinde bakkal çakkal ne işe yarayacak, malları mı bekleyecekler. Sonra gelene yönünü mü gösterecekler.

* *Sosyalizmin nihai amacını göz ardı ettiginiz düşünüyorum. Elbette bu iş bilinçli bir faaliyettir zorla olmaz. İnsanlar tedricen mülkiyet ilişkisinde kurtulacaklardır, bunda bir zorlama olmaz. Tüm insanları da çalışan haline getirmeden, çalışandan kasıt üretendir özel mülkiyet ilişkilerini de yok edemezsiniz.

* * Ayrıca Sovyetlerdeki başarısızlık ve yanlış uygulama sistemin yanlış oldugu sonucunu getirmez. 6000 senelik sınıflı toplum tarihine karşı 80 senelik sosyalist deneyin başarısızlıga ugraması ile her şeyin yok oldugunu düşünmek son derece yanlıştır.


* * *saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 29-04-2008, 03:13
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Değişim değeri yeni yatırımların ve kısaca her türlü yeninin kapılarını açar. AR-GE den tutunda eğitim sağlık vs ye kadar.

*Önemli olan değişim değerinin kaldırılması değil onun nereye kaynak olarak aktarılacağıdır. Kaldı ki sosyalizmde de bu böyledir.

*
* *"Ayrıca Sovyetlerdeki başarısızlık ve yanlış uygulama sistemin yanlış oldugu sonucunu getirmez. 6000 senelik sınıflı toplum tarihine karşı 80 senelik sosyalist deneyin başarısızlıga ugraması ile her şeyin yok oldugunu düşünmek son derece yanlıştır." dilaver

* *Kendi adıma böyle bir sonuç çıkarmıyorum ama sosyalizmi de değişebilir, revize edilebilir olarak görüyorum. Kaldı ki madem böylesi yenilgiler var bunlardan da ders çıkarılmasıda elzemdir.

* Selamlar.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 29-04-2008, 12:21
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

Pazar için üretimi kaldırmak geçmişten günümüze insan modeli için çok zor bir hedef. Kişiler kar ve refah, konfor için değil de toplumsal fayda ve ahlaki değerler için üretim yapar duruma gelebilir mi? Kuşkusuz ideal bu gibi görünüyor ama bu sistem füze icat eden Von Braun ile onun bürosunun temizliğini yapana hemen hemen aynı ücreti hatta temizlikçisinin çocuk sayısı fazla ise ona daha fazla ücret vermeyi gerektirir. Her ne kadar kapitalist düzenin bu birey tipinde önemli bir payı olsa da çocuk yetiştiren pek çok insanın gözlediği gibi insanoğlunun doğuşuyla varolan bir egosu da söz konusu.

70 yıllık SSCB deneyimi neden bencillikten uzak, toplum için üreten insan modeli oluşturamadı? Devrimde doğanlar Gorbaçov döneminde 70 li yaşlarda idi. Yaklaşık 3 kuşak insan sosyalist ortamda eğitildi-büyütüldü. Salt kapitalizm kuşatması yeterli neden olmamalı çünkü Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Çin, K. Kore, Vietnam, Kamboçya, Arnavutluk, Yugoslavya, Küba gibi pek çok devlette aynı rejim söz konusu idi. Diğer dünya devletlerinde ise komünistler iktidar olamasa bile hatırı sayılır güçte idiler. Dolayısıyla kapitalist cepheye karşı sosyalist bir cephe vardı.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 29-04-2008, 18:21
qw19 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qw19 qw19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Mar 2008
Mesajlar: 1.406
Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

İş döner dolaşır insanda düğümlenir. Cem'in bahsettiği insan tipinin yaratılması genel manada mümkün değildir. Lider kadrolarınız iyi olacak ve
sistemi herkesi tatmin edecek bir adaletle kuracaksınız
yasalar karşısında tam bir eşitlik olmalı boşluktan faydanlamayı ortadan kaldırmalı,
eğitim millileşmeli ve devletleştirilmeli,
haksız rekabet her yerde ortadan kaldırılmalı.
Üniversitelerin çoğu kapatılmalı ve teknik okullara dönüştürülmeli.
Küçük ölçekli sanayilere sınır konmalı ve birleşip büyük işletmelere dönüşmeleri teşvik edilmeli. Vergiler azaltılmalı,
savunma giderleri azaltılmalı bürokraside otomasyona geçilmeli,
istihdam fazlası emekli edilmeli.
Tüm devlet kademelerinde rantabilite için optimizasyon yapılmalı.
Özellikle üst düzey bürokrat ve milletvekillerinin sayıları azaltılmalı. Bununla ilgili bir araştırma yapılmış ve istihdam fazlasının üst düzey bürokratların maliyetinin toplam maliyetteki yeri %85 çıkmış.


Selamlar.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 29-04-2008, 19:31
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Yeni bir sosyalizm istiyorum.

şimdi öncelikle bir konuda hemfikir olmamız gerekiyor. O da Sovyetler Birliginde yaşananın sosyalizm falan olmadıgı. Bu konu net bir biçimde anlaşılabilir ise kısır Sovyet tartışmalarından da kurtuluruz. Sovyetler Birliginde bir sosyalizm kurma çabası başladı fakat süreç içerisinde bu bürokratik bir Burjuva diktatörlügüne , devlet kapitalizmine ve şimdi de açık kapitalizme dönüştü

* * Deger yasasının sosyalizmde de işlemesi, ürünlerin piyasa için üretilmesi, üretimin üretim için yapılması zaten kapitalizmin ta kendisidir. Piyasa geçerli oldugu sürece, meta üretimi *kapitalizm her dakika , her saniye kendisini yeniden üretir. O halde burada sorulması gereken soru meta üretimi ortadan kaldırılabilir mi olmalıdır. Üreticilerin ürettigi malların denetimine sahip olabilmesi mümkün müdür. Ürün ile üretici arasındaki yabancılaşma ortadan kaldırılabilir mi. Şayet kaldırılabilir ise yeni insan yaratabilmek de pek de zor degildir.

* * *Meta üretim ekonomisi ile her şey alınır, satılır hale gelmiştir. Buna sadece ürünler degil, tüm eger yargılarımız, tüm ahlaki normalarımız da dahildir, işte kapitalizmim esas yıkıcılıgı buradadır ve insan dogaya, insan insana, insan kendi özüne yabancılaşmıştır. İşte bu yabancılaşma sonucudur ki bizim beynimizde, deger yasası haricinde insanların çalışmayacagı, üretmeyecegi düşüncesi yansılanmaktadır. Bu tam bir aldatmaca, tam bir ahlaki çöküş örnegidir.

* * * İnsanların çalışıp çalışamayacagının ölçütünü kendinize sorarak verebilirsiniz. Şöyle düşünün günlük 1-2 saatlik bir üretici çalışmanın oldugu bir sistemde ben gücümün sonuna kada çalışırmıyım yoksa gene başkasının sırtından mı geçinmeye çalışırım. Bu soruya evet diyebiliyorsanız ki bu site ahalisinin tamamının buna evet diyecegine eminim; o halde böyle bir tartışma geride kalmıştır. Herkesin Von Braun oldugu bir toplumda ise ücret farklılaşması ve bunun haksızlıgı söz konusu edilemez.

* * * *Her halde bu konuda daha da fazla derinleşmek gerekecek.

* * * * saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:00 .