Sayın hocam cevabınıza teşekkür ederim. Ben de mümkün olduğunca cevap yazmaya çalışayım.
SelGom´isimli üyeden Alıntı
Aslında medya büyük oranda insanları yanlış yönlendirip kandırabilir. Olayın iç yüzünü bilmeden bir şey söylemek zor. Yani medya ve gazeteciler de yalan söyleyebilir. Taraflı da anlatabilirler. Medya ve bilimin görevi gerçeği açığa çıkartmak değil, devletin izin verdiğini halka anlatmaktır. Arada gerçek ve yalanlar çıkabilir ama siyasetten bağımsız olamadıkları için gerçeği ne derece yansıtırlar Allah bilir. Ama en azından dünyayı gezebiliriz, hatta Çin'in videosunu izleyebiliriz. Fakat bilimde anlatılan garip şeyleri test etme imkanımız yok. Düşünsenize bilmem kaç milyon yıl önceki atadan şu türler dallandı, bunların hepsi akrabadır ve ortak atası vardır gibi bir iddiayı sade vatandaş test edemez ama sade vatandaş dünyayı gezebilir ve videoları izleyebilir. Ama bilimdeki bazı şeyleri test etmek mümkün, suyu bizzat kendimiz kaynatabiliriz mesela. Veyahut ilaç kullanırız ve iyi gelebilir. Yalan söyleyenler olsa meslektaşları onları ifşa eder falan demişsiniz. Aslında ifşa edip de kendi fikrini söyleyince gerçeği söylemiş oluyor diye varsaymaya gerek yok. Belki yönetenler o fikrin insanlara ulaşmasını istememiştir ve başka ulaşması gereken fikir üretip o eski fikri ortadan kaldırmak için ifşa sosu verebilirler, yeni sunulan şey de gerçek olmayabilir. Yani devleti ve insanları yönetme, para ve güç işi var. Siyaset varsa her türlü yalan dolan vardır işin içinde. Hatta kuran ayeti vardı bu parayla ilgili. Sizden para istemeyenlere güvenin gibi bir şey deniyordu. Yani gönüllü olarak yapıyorsa bir dolandırıcılık ve sahtekarlık yoktur orda. Ünvan, para, güç, siyaset için içine girdiyse sahtekarlık olma ihtimali yükseliyor baya bi.
|
Gazetecilerden, devletten, bilimsel kurumlardan şüphe edebiliriz. Belki şüphe etmek için iyi sebepler de vardır. Ama bu şüpheciliğimiz ilkesel ve genel bir şüphecilik mi? Yoksa aslında şüphe etmediğimiz ve dogmatik davrandığımız bazı inançları korumak amaçlı olarak şüphe etmemiz gereken şeyler mi? Kuran'dan ve Hz Muhammet'ten niye hiç şüphe etmiyoruz? Bu yukarda yazdığınız şeylerden hemen sonra "Kuran'da hatta bunla ilgili ayet var" diye devam ediyorsunuz. Kuran sizin için tamamen güvenilir bir kaynak gibi görünüyor. Ama gazetecilere güvenmiyorsanız, devlete ve bilimadamlarına güvenmiyorsanız, peygamber olduğunu iddia eden birine niye bu kadar güveniyorsunuz?
SelGom´isimli üyeden Alıntı
Fakat ayetleri yanlış anlayıp da durdukyere insanlara zarar verip savaş çıkaranlar olursa bu onların hatası değil midir? Yani insanların hatası dine atfedilebilir mi? İslam inanırları tarafından sıklıkla söylendiği üzre İslam kusursuzdur fakat insanlar kusurludur. Yani insanlar ayetleri bağlamından kopararak ve yanlış yorumlayarak bir takım yanlışlar yaptıysa bu insanların hatası değil midir?
|
Burada tek örnek cihat ayetleri değil. Kadın dövme ayeti var mesela. Yaşar Nuri derdi ki bu ayet yanlış anlaşılıyor. "Fadribühunna" demek "dövün" demek değil "evinizden çıkarın" demektir derdi. Ama düşünmek lazım. Allah niye bu kadar muğlak ve yanlış anlaşılmaya müsait bir kelime seçmiş? Yaşar Nuri gelene kadar 1400 sene boyunca bu ayete dayanılarak meşru şekilde kadınlar dövülüyordu. Kadın kadıya gidip "kocam beni dövüyor" dediğinde kadı "adamın böyle bir hakkı var" diye karar veriyordu. Ve Yaşar Nuri gelene kadar Allah'ın bu yanlış kelime seçimi yüzünden binlerce kadın meşru olarak zulme uğradı ve devlet bu kadınların aslında varolan haklarını korumadı. Çünkü devlet ayeti yanlış anlamıştı. Henüz dünyaya Yaşar Nuri gelmemişti. Ayet 1400 sene boyunca yanlış anlaşılmıştı.
Koskoca Allah bu seçtiği kelimenin böyle yanlış anlaşılacağını ve zulme sebep olacağını ve tam 1400 sene boyunca bir reformcu ortaya çıkana kadar da bu işin düzelmeyeceğini, hatta reformcu ortaya çıktıktan sonra bile kimsenin bu reformcuyu kaale almıyacağını ve bu işlerin böyle daha devam edeceğini görmez mi? Koskoca Allah daha düzgün, daha açık seçik bir emir indiremez mi? Yoksa Kuran'da "fadrübuhunna" gerçekten de kadınları dövün mü demekti? Belki de Sünni gelenek değil Yaşar Nuri yanlıştı?
Bunun gibi cihat ayetlerinde de aynı sorun var. Reformcular cılız bir sesle bunların bağlamından koparıldığını söylerken bu ayetlere dayanılarak 1400 yıldır insanlara zulmediliyor. "Allah" insanı insana kırdırıyor. "Savaşmazsan sana azab ederim" diyor. "Savaşmazsan kadınlar gibi korkaksın" diye damardan giriyor. Savaşırsan sana sonsuz cennet, kadınlar, şarap, zevkü sefa var" diye iştahlandırıyor. Sonunda İŞİD ortaya çıkıyor. FETÖ ortaya çıkıyor. Cihat bitmiyor. Ayetler mi yanlış anlaşıldı? Bu ayetlerin kitapta ne işi var ki? Maneviyatla savaşın ne alakası var? Erdemli yaşamakla şeriatın ne alakası var? Varoluşsal özgürleşmeyle, ruhsal kurtuluşla "kafirlere karşı sert olmanın" ne alakası var?
Cevap: hiçbir alakası yok. Bu din yanlıştır. Bu bir din değildir. Bu, din taklidi yapan bir emperyal siyasi programdır. İnsanları bir siyasi amaca asker etmek istiyor ve cennet-cehennem kavramlarını bu amaç için tepe tepe kullanıyor. Çok bariz, kör gözüm parmağına bir şekilde yapıyor bunu.
Bu kadar kurumsal bir işleyişe sahip olan bilimsel kurumlardan, birbirine rakip ve hatta kavgalı gazetecilerin bile vatandaşı kandırmak için gizliden anlaşıp komplolar kurabileceğini düşünen şüpheci bir zihin nasıl olur da "Allah sözü" Kuran'dan ve "Peygamber"den şüphe etmez? Bunlardan daha da çok şüphe etmesi gerekmez mi? Tek bir insanın iddiası ve bu iddiayı destekleyen sadece "gaybda" tehditkar ve elisopalı bir "Allah", ve görünürde de tehditkar ve elisopalı bir dolu mümin. Ve bu dinin sonucu da çocukları bile öldürmekten çekinmeyen, satanistlerin bile yüzünü kızartan vahşetler. Şeytanı bile kıskandıran fetöcü dalavereler, yalanlar, yahudilikler. Bu dinin tek yapmadığı artık açıktan "ben yalanım" demesi. Herşey açıkça bu hakikati haykırıyor. Hala mı?
SelGom´isimli üyeden Alıntı
Sadelik ve az varsayım içerme tutumu mantıklı ama beğenileri katmamaları lazım. Ama nedir diye sorunca açıklayamamaları benim açımdan üzücü. Takır takır açıklayabilenler bilimci olmalı diye düşünüyorum ama benim düşüncelerime göre yürümüyor bu işler, para ile yürüyor. Devlet kimi akademisyen seçmek isterse seçer, istediği gibi kural koyar ve öyle sınav yapar, istediği gibi eğitim sistemi yapar.
|
Hocam bu konuda baştan beri yanlış anlaşılıyorum. Ben inanıyorum ki burada bilimadamları tam olarak nasıl bilimi ilerlettiklerini açıklayamamaları onların eksikliklerinden değil. Bunu açıklamanın imkansız oluşu. Bilimsel metot bence formüle edilemez. Bilimselliğin kıstası da aynı şekilde formüle edilemez. Bilim felsefesi normatif olamaz. Çünkü teorik bir imkansızlık var. Geriye tek kalan Thomas Kuhn'un yaptığıdır. Bilim sosyolojisidir. Epistemolojik davranışçılıktır. Normatif epistemoloji de bilim felsefesi de mümkün değildir. Bilimadamı ise kendi yaptığını açıklarken sadece muallak bazı "matematiksel güzellik" veya "basitlik" veya "fiziğe indirgenebilirlik" veya "bilimler arası uyumluluk" gibi ne idüğü tam anlaşılmayan kıstaslara başvururlar. Aslında kendi öncellerinden devraldıkları ve idrak ettikleri ama kelimeye dökemiyecekleri bir bilimsel sezgiye, ve bir bilim ruhuna sahiptirler. Bunun özü metodolojik materyalizmdir. Ama sadece bu değildir. Bilimi bir şekilde ilerletiyorlar, ve bunun tam olarak nasıl olduğunu anlatmak mümkün değildir. Tek söylenebilecek olan Kuhn'un söylediğidir. Paradigmalar bir devrimle yerini bir başkasına bırakıyor. Bir dahi çıkıyor ve oyunun kurallarını yeniden yazıyor.
Darwin, Einstein gibi paradigma yıkan bilimadamları tümevarımla tümdengelimle değil, dahiyane bir yaratışla kimsenin aklına gelmemiş fikirlerini buldular. Daha önce de size yazmıştım. Darwin "doğal seçilim" fikrine tümevarımla ulaşmadı. tümevarımla bu fikre ulaşılamaz. Einstein'ın genel göreliliği de tümevarımla ulaşılması mümkün olan bir fikir değildir. Bunları açıklamak için sadece "ilham perisi"nden bahsedilebilir. "Dahilerin yaptığı şey"den bahsedilebilir. Bu işlerin bir algoritması, bir kesin başarı garantili formülü yoktur. Olsaydı zaten otomatiğe bağlamıştık. Satranç oynayan bilgisayar programı yazdığımız gibi bir tane bilimsel teori üreten algoritma yazar işi bitirirdik.