Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #41  
Alt 11-08-2020, 02:53
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

Sahte Tevrat güneşin ve ayın ışığını şöyle anlatır:

Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. [Tekvin 1:16]

İlginç olan, hem güneşin hem de ayın ışığını tanımlamak için "ışık" anlamına gelen aynı İbranice "ma'owr" kelimesinin kullanılmasıdır. Bu kelime tam anlamıyla yorumlanırsa, o zaman bilimsel olarak yanlıştır, çünkü güneş ve ayın ışık yayma konusunda benzer olduğunu gösterecektir.

Gerçek şu ki, güneş kendi ışığını yayarken, ay bir ayna gibi güneşten gelen ışığı yansıtır. Kuran'da güneş ve ay şöyle tarif edilmektedir:

25:61 Göğe takım yıldızlar vareden ve ona bir lamba ve parlayan bir ay yerleştiren çok yücedir.

Kuran açıkça Güneşi ısı ve ışık kaynağı olarak tanımlarken, ay içinse sadece parlayan/ışığı yansıtan anlamlarında bir ifade kullanarak yine işin doğrusunu gösterir.

ve böylece Kutsal Kuran, piyasadaki sahte Tevrat'ın bir hatasını daha düzeltir.
Alıntı ile Cevapla
  #42  
Alt 11-08-2020, 14:12
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Standart

Sayın 007 merhaba,

İnancınıza göre imanın şartlarından biri de gönderdiği kitaplara iman etmektir. Siz sürekli SAHTE olduklarından filan bahsederek yaparak saygısızlık yapmış olmuyor musunuz?

Tevrat Zebur ve İncilin kaynağı aynı ALLAH değil mi?
En'am suresi 115 de "Allahın sözlerini değiştirebilecek kudret yoktur" denmiş olmasına rağmen, değiştirmiş olan veya buna mü sade eden eden kendisi mi demek istiyorsunuz? O halde kuran için durum neden farklı olsun ki?
Üç Kitabı bozulanın 4. kitabına neden güvenilsin?
Sahte dediğiniz kitaplar ne zaman "sahte" haline geldiler? Kuran yazıldığında sahte miydiler?
Öyleyse Kuranda neden o kitapların okunmasını, elinde o kitaplar olanların onlarla hükmetmesi gerektiği söyleniyor?

Maide suresini iyi okuyun lütfen." Önlerinde Tevrât'ın açık hükümleri varken, seni nasıl hakem tayin ediyorlar? Tevrat'ta Allah'ın hükümleri var.
Sonra verdiğin hüküm arzularına uygun olmayınca, hakemliğinden vazgeçip sırtlarını çeviriyorlar, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendiriyorlar. Bunlar asla senin peygamber olduğuna, getirdiğin kitaba iman etmeyecekler, kendi kitaplarına da iman etmiyorlar."
Maide 43
"Şüphe yok ki biz, Tevrat'ı indirdik, onda doğru yola sevk ediş ve nur var. Tanrıya teslim olan peygamberlerle hükümleri bilenler ve Allah kitabını korumaya memur olan bilginler, Yahudilere, hep ona göre hüküm verirlerdi ve hepsi de o kitabın doğruluğuna tanıktı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi, az bir menfaat karşılığında satmayın ve kimler, Allah'ın indirdiği hükme uygun olarak hüküm vermezlerse onlardır kafirlerin ta kendileri" Maide 44

Hatta, deyiminizle "piyasadaki" tevrattaki bir hükme açıkça değiniyor: "Ve onlar için Tevrat'ta şöyle hüküm koyduk. Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda o yaranın benzeri bir karşılık vardır. Ama kim bu kısas hakkından vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının ve kusurlarının yaradan tarafından bağışlanmasına neden olacaktır. Allah'ın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, yaratılış gaye ve maksadına aykırı davranan zalimlerdir." Maide 45

Burada açıkça bahsedilen kitapların değil, uygulamaların bozulduğudur.

"O halde İncil'e uyanlar, Allah'ın O'nda vahyettikleri doğrultusunda hüküm versinler. Kim Allah'ın indirdiği vahye göre hükmetmezse, işte onlar hak yolundan çıkan ve ilâhi sınırları aşan günahkâr fasıklardır." Maide 47 Ellerindeki kitap bozulmuş sahteyse bunu nasıl yapacaklardı?
"De ki: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni (Kur'an'ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz." Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur'an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme." Maide 68
Önceki kitaplar bozulduysa kuran bu konuda açıkça bilgi vermesi gerekmez miydi? Niçin tam tersini yapsın da hep dikkati onlara çeksin? Neden sizin açıklamalarınıza ihtiyaç olacak zayıf veya eksik bilgi vermiş olsun?

Sahte kitaplar Kurandan sonra ortaya çıktı diyorsanız, kurandan çok önce mevcut olan el yazmalarına ne diyeceksiniz?
Bugün mevcut olan nüshalar genel olarak eski el yazmalarıyla uyumlu değil mi?
Eski el yazmaları ile mevcut olanları karşılaştırsanız bunu anlarım, ama inancınıza aykırı şekilde Kurana aykırı bir söylemde bulunmanız şaşırtıcı geldi...

Ayrıca yaptığınız karşılaştırmaların çoğu yanlış, vaktim olursa bunlara da cevap verebilirim. Ama siz önce kendi inancınız açısından yaptığınızı bir sorgulayın isterseniz bence büyüklerinize de danışın. Çünkü yaptığınız şey, imanımızın ikrarına tamamen ters görünüyor.

Ateist biri yorumlarınızı yapsa şaşırmam onların inancına uygun olurdu da sizin ne yaptığınızı anlayamadım.

Bu yazımı, mevcut tüm Tevrat, Zebur ve İncil yani "Kutsal Kitap" ı piyasadaki diye nitelendirdiğinizi düşünerek yazdım. "Piyasada" hakikileri var onları tenzih ederim diyorsanız bilemem. Ama karşılaştırmalarınız öyle demiyor maalesef...
Saygılar

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Alt 11-08-2020, 16:03
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

Tek kaynak Kuran'dır. Büyüklerine sen danış. Başka da olayın yok çünkü elinde bir kutsal kitabınız yok.

Zaten elinde İncil olsaydı ona bakabilirdin.

Kuran'ın ne söylediğini defalarca ayetlerle göstermeme rağmen takılmış plak gibi size ezberletilenleri tekrarlamanız da diğer arsızlık. Bir daha anlatmıycam yazımı okuyup öğreneceksin:


http://emre1974tr.blogspot.com/2018/...-ve-harun.html


Görüldüğü üzere elinizdeki sahte kitaplar birer hadis kitabı. Kuran'ın söylediği gibi, kitapları sizden saklıyorlar. Hani siz de (rahipleriniz vs...) falanca inciller sahte deyip redediyorsunuz ya. İşte size yutturulan hadis kitapları da aynı şekilde sahteler.



Selam
Alıntı ile Cevapla
  #44  
Alt 11-08-2020, 22:38
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Standart

[QUOTE=007;646621]Tek kaynak Kuran'dır. Büyüklerine sen danış. Başka da olayın yok çünkü elinde bir kutsal kitabınız yok.

Zaten elinde İncil olsaydı ona bakabilirdin.

Kuran'ın ne söylediğini defalarca ayetlerle göstermeme rağmen takılmış plak gibi size ezberletilenleri tekrarlamanız da diğer arsızlık. Bir daha anlatmıycam yazımı okuyup öğreneceksin:


http://emre1974tr.blogspot.com/2018/...-ve-harun.html

***********

Sayın Emre bey, kaba bulduğum tavrınıza rağmen blogdaki yazınızı dikkatle okudum,


İsa peygamberin Musa döneminde yaşadığına dair, tarihsel gerçeklerle ve kitaplarla uyuşmadığını düşündüğüm şeyler yazmışsınız.

Musa peygamberin Mısır'ın dünya kudreti olduğu firavunlar döneminde yaşadığına dair mutabık olduğumuzu düşünüyorum.

O halde sana bazı tarihçilerin İsa Mesih ve yaşadığı dönem hakkında yazdıklarını aktarayım istersen:

TACİTUS

(MS y. 56-120) Romalı tarihçilerin en önemlilerinden biri olarak kabul edilir. Annales (Yıllıklar) isimli eseri Roma İmparatorluğu'nun MS 14-68 yılları arasındaki tarihini konu alır. (İsa MS 33'te öldü.) Tacitus, MS 64 yılındaki büyük yangın Roma'yı harap ettiğinde bu olaydan İmparator Neron'un sorumlu tutulduğunu yazdı. Ancak Tacitus'a göre Neron "bu söylentilere bir son vermek için" suçu Hıristiyanlara attı. Tacitus sözlerine şöyle devam etti: "[Hıristiyanlık] isminin kaynağı olan Hıristos, Tiberius'un saltanatı sırasında vali Pontius Pilatus'un verdiği hükümle ölüm cezasına çarptırılmıştı" (Annales, XV, 44).

SUETONİUS

(MS y. 69-122 sonrası) Romalı tarihçi Suetonius, On İki Caesar'ın Yaşamı adlı kitabında Roma imparatorlarının saltanatları sırasında yaşanan olaylara değinir. Kitabın Claudius'la ilgili kısmı, Roma'daki Yahudilerin arasındaki kargaşadan bahseder; bu kargaşa muhtemelen İsa'yla ilgili tartışmalardan kaynaklanıyordu (Elçiler 18:2). Suetonius şöyle yazdı: "Chrestus'un [Hıristos] kışkırtmasıyla durmadan karışıklık çıkaran Yahudileri [Claudius] Roma'dan kovdu" (Tanrısal Claudius, XXV). Suetonius haksız yere de olsa İsa'yı karışıklık çıkarmakla suçluyordu, dolayısıyla onun varlığından şüphe etmiyordu.

GENÇ PLİNİUS

(MS y. 61-113) Plinius, Romalı bir yazardı ve Bitinya bölgesinde yöneticiydi. (Bu antik bölge Türkiye sınırları içindedir.) Plinius, Roma İmparatoru Traianus'a bir mektup göndererek o bölgedeki Hıristiyanlara nasıl muamele ettiğini yazdı. Hıristiyanları dinlerinden döndürmeye çalıştığını, bunu yapmayı reddedenleri öldürdüğünü söyledi. Şöyle dedi: "Hıristiyan olduklarını ya da eskiden olmuş olduklarını inkâr edenlerin, söyleyip yazdırdığım gibi [pagan tanrılara] dua ettikleri . . . . senin heykelin önünde tütsü ve şarapla tapındıkları, ayrıca, İsa'yı lanetledikleri için . . . . salıverilmesi gerektiğini düşündüm" (Genç Plinius'un Anadolu Mektupları, 96. kısım, s. 66).

FLAVİUS JOSEPHUS

(MS y. 37-100) Yahudi din adamı ve tarihçi Josephus'a göre, Yahudi başkâhin Hanna nüfuzunu kullanarak "Sanhedrin'deki [Yahudi yüksek mahkemesi] hâkimleri topladı ve onların önüne Mesih denilen İsa'nın kardeşi, Yakup adındaki adamı . . . . çıkardı" (Jewish Antiquities, XX, 200).


TALMUD

Yahudi hahamların yazılarından oluşan bu derleme MS 3 ila 6. yüzyıllara tarihlendirilir ve İsa'nın düşmanlarının bile onun yaşadığını kabul ettiğini gösterir. Örneğin Talmud, ‘Nasıralı Yesua'nın [İsa] Fısıh'ta asıldığından' bahseder; bu tarihsel açıdan doğru bir bilgidir (Babil Talmudu, Sanhedrin 43a, Münih Kodeksi; Yuhanna 19:14-16'ya bakın). Başka bir kısmında da şu sözler yer alır: "Bir daha asla Nasıralı gibi halkın gözünde kendini küçük düşüren bir evlat ya da öğrenci yetiştirmeyelim." "Nasıralı" İsa için sık sık kullanılan bir unvandır (Babil Talmudu, Berakot 17b, dipnot, Münih Kodeksi; Luka 18:37'ye bakın).

Neyse fazla sohbete, birbirimizi kırmaya gerek yok,
Samimi bir inanan olduğunuzu düşünerek TEVRAT ZEBUR ve İNCİL in sahte olduğunu söyleyerek yaptığınızın doğru olmadığını kendi inancınıza dayanarak ve iyi niyetle sizi uyarmak istemiştim. Amacım sizinle tartışmak falan değil.
Saygılar sunuyorum

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #45  
Alt 11-08-2020, 23:10
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

Tam tersine , İslam elinizdeki kitapların sahte olduğunu söylüyor ve bunu ispatlıyorum. Siz İslam'ı bilmediğiniz gibi kendi dininizi de bilmiyorsunuz.

Zaten en ufak bir öğrenme samimiyetine sahip olan birçok Hıristiyan tartışmalarımızdan sonra müslüman oldular.

Tarihe gelince, hayır yine kandırıldınız. İsa çok daha eski bir dönemde yaşadı ve Mısır'dan Hindistan'a kadar birçok tarihi kanıtı var bunun da. Ve adı da Jesus falan değil, İsa/Yuşa idi.

Benimle tartışamazsınız zaten, çünkü amacınız öğrenmek veya doğruya yönelmek değil. Size verilen direktiflere uyan ezberci bir robotsunuz. En ufak bir samimiyetiniz olsaydı çoktan uyanışa geçmeye başlardınız. Şu an için böyle bir gayretiniz yok.

Selam
Alıntı ile Cevapla
  #46  
Alt 12-08-2020, 02:29
bursali68 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bursali68 bursali68 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2010
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 1.358
Standart

Merhaba,

Sevgili 007, başkalarını " kitaplarını bilmemekle " itham ederken sizin de kitabınızı bilmediğinizi görüyorum...Detaya girmeyeceğim, çünkü sonu gelmez...

Ayrıca nedir bu konu " benim kitabım, senin kitabını döver " yarışı mıdır...? İnsanların inançlarını sorgulayabilirsin, ancak inandıklarını, bir inançlı olarak aşağılamaya başladığında bunun anlamsız olduğu görülecektir...

Kur'an gökten zembille inen bir kitap mıdır ki diğerlerine göre bir üstünlüğü olsun...Sonuçta (rivayetler de bunu teyid eder) peygamberin " konuştuğu dil " ile yazılmayıp, harf devrimi yapılarak yazılmış bir kitaptan söz ediyoruz...Kur'an'ın orijinali yoktur, yakılmıştır...Şuan orijinali diye kasd edilen Kur'an, harf devriminden sonra Osman tarafından yazılandır...

Ayrıca hristiyanlardan veya musevilerden ve onların kitaplarından size ne ki...Sonuçta Kur'an " o bölgeye has " söylemleri olan bir kitaptır ve ARAP toplumuna hitab eder...

Kullandığınız dil veya yaklaşım, işte dünyada " inançlar nedeniyle " niçin KAN AKITILDIĞININ da ispatıdır...

Neyse tabii ki tercih sizin, nasıl yazacağınızı, neler söyleyeceğinizi söyleyerek sizi yönlendirecek değilim, kendiniz bilirsiniz, ancak hiç hoş değil...

Sağlıcakla kalınız...

" Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların hiç bir şey yapmaması kafi " Edmund Burke
Alıntı ile Cevapla
  #47  
Alt 12-08-2020, 06:12
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

007´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tam tersine , İslam elinizdeki kitapların sahte olduğunu söylüyor ve bunu ispatlıyorum. Siz İslam'ı bilmediğiniz gibi kendi dininizi de bilmiyorsunuz.

Zaten en ufak bir öğrenme samimiyetine sahip olan birçok Hıristiyan tartışmalarımızdan sonra müslüman oldular.

Tarihe gelince, hayır yine kandırıldınız. İsa çok daha eski bir dönemde yaşadı ve Mısır'dan Hindistan'a kadar birçok tarihi kanıtı var bunun da. Ve adı da Jesus falan değil, İsa/Yuşa idi.

Benimle tartışamazsınız zaten, çünkü amacınız öğrenmek veya doğruya yönelmek değil. Size verilen direktiflere uyan ezberci bir robotsunuz. En ufak bir samimiyetiniz olsaydı çoktan uyanışa geçmeye başlardınız. Şu an için böyle bir gayretiniz yok.

Selam
Hıristiyan misyonerlerin ağlaşmaları ile yazdığım gargaraya getirilmesin diye tekrar alıntıladım.

Selam
Alıntı ile Cevapla
  #48  
Alt 12-08-2020, 19:28
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Standart

007´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tam tersine , İslam elinizdeki kitapların sahte olduğunu söylüyor ve bunu ispatlıyorum. Siz İslam'ı bilmediğiniz gibi kendi dininizi de bilmiyorsunuz.

Zaten en ufak bir öğrenme samimiyetine sahip olan birçok Hıristiyan tartışmalarımızdan sonra müslüman oldular.

Tarihe gelince, hayır yine kandırıldınız. İsa çok daha eski bir dönemde yaşadı ve Mısır'dan Hindistan'a kadar birçok tarihi kanıtı var bunun da. Ve adı da Jesus falan değil, İsa/Yuşa idi.

Benimle tartışamazsınız zaten, çünkü amacınız öğrenmek veya doğruya yönelmek değil. Size verilen direktiflere uyan ezberci bir robotsunuz. En ufak bir samimiyetiniz olsaydı çoktan uyanışa geçmeye başlardınız. Şu an için böyle bir gayretiniz yok.

Selam
******

Kimse "garagara" falan yapmıyor, bak kaynak gösteriyoruz;

http://www.fetva.net/peygamberler-ya...mus-mudur.html



SORU:

Camide hocamız talebelere ders verirken Hz. Musa'nın Hz. Meryem'in abisi olduğunu ve bundan dolayı Hz. İsa'nın öz dayısı olduğunu söyledi. Bu doğru mudur?

Tarih: 17 Mart 2010
CEVAP:

Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Musa Aleyhisselam ile Meryem Validemiz ve onun oğlu İsa Aleyhisselam arasında çok zaman vardır. Tarih açısından Meryem validemiz ile Hz. Musa ve Harun'un kardeş olmaları mümkün değildir. Bunu Yahudiler de Hristiyanlar da böyle kabul ederler. Fakat asıl ihtilaf edilen şey, Meryem sûresinin 28. ayetidir. O ayette Allah Teâlâ, Meryem validemize "Ey Harun'un kız kardeşi!" diye hitap edildiğini bildirmektedir.

"Kimine göre bu ayette adı geçen Harun, Meryem'in gerçek kardeşidir. Ana babası gibi o da iffetli ve salih bir kimse idi. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kız kardeşi olan Meryem'e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını be*lirtmek istemişlerdir.

Peygamberimizden rivayet edilen bir hadiste de, İsrâiloğullarında önceki peygamberlerin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına ad koyma geleneği olduğu için Meryem'in kardeşine de Harun adı verildiğine işaret edilmiştir. (Ahmed b. Hanbel, 4/252)

Buna yakın bir yorum da, Meryem'in peygamber olan Harun'un soyundan gelmiş olması münasebetiyle kendisine böyle hitap edilmiş olduğu görüşüdür." (Fahreddin Razi ve Muhammed Esed'den naklen: Hayreddin Karaman v.d., Kur'an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2007, c: 3, s. 597)

Meryem Validemizin Harun isminde bir kardeşi olduğu iddiasını destekleyecek hiçbir tarihi belge yoktur. Öte yandan Meryem'in annesi çocuk sahibi olamayan bir kadındır ve Meryem'in doğumu da ancak dualarına karşılık Allah'tan bir lütuf olarak gerçekleşmiştir. Tüm bunlara rağmen Meryem'in bir erkek kardeşi olduğu kabul edilse bile bunun Kur'an'da niçin açık bir şekilde zikredildiği kolay kolay izah edilemez. Dolayısıyla yukarıdaki bu ilk görüşün doğru olması pek mümkün değildir.

Meryem'in Hz. Harun soyundan geldiği şeklindeki ikinci görüşe gelecek olursak: Bu görüşü destekleyecek tarihi belgeler vardır ki bunların başında Hristiyan kaynakları gelmektedir. Yeni Ahit'teki bazı bölümlerden Meryem'in soyuna yönelik bazı ipuçları yakalayabiliyoruz:

"Yahudiye Kralı Hirodes zamanında Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir peygamber vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet'ti." (Luka, 1:5)

"Meryem meleğe: ‘Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki' dedi. Melek ona şöyle yanıt verdi: Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi'nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek. Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur." (Luka, 1:34-37).

Yukarıdaki iki pasajdan anlıyoruz ki Meryem ile Hz. Zekeriya'nın karısı Elizabet akrabadır ve Elizabet, Harun (a.s.)'ın soyundan gelmektedir. O halde Elizabet, Meryem'in ya teyzesi ya da halasıdır, yani Harun (a.s.) ile baba veya anne tarafından akrabalığı vardır. Böylece her iki olasılığa göre de Kur'an'da geçen "Ey Harun'un kız kardeşi!" ifadesinin Meryem Validemizin Harun (a.s)'ın soyundan geldiğini belirttiği ortaya çıkmaktadır.

Bu konuyla ilgili bir araştırmada ortaya koyulan şu tespitler ilgi çekicidir:

"Bu ikisi arasında ayrım yapabilmek için ilgili metinde (Luka, 1:36) geçen Yunanca kelimeyi (akraba kelimesi) araştırmak, İncillerde özellikle de Luka İncilinde geçtiği yerleri mercek altına almamız gerekmektedir. IGENT nüshasına göre burada geçen kelime "soncinasi" şeklinde okunan kelimedir. Dipnotta bu kelimenin bazı nüshalarda "soncinisi" şeklinde yazıldığı bilgisi yer alır. Greek Dictionary of The New Testament gibi Yunanca İngilizce Kitab-ı Mukaddes sözlüklerine baktığımızda kelimenin baba tarafından doğal üreme yoluyla oluşan asabiyet bağı anlamına geldiğini görüyoruz." (Cemâleddin Şarkâvî, İsa Mesih Harun Soyundan mı Davud mu?, s. 28)

Bu bilgiler ışığında Hz. Zekeriya'nın karısının Meryem'in halası olduğu anlaşılıyor. Meryem de baba tarafından Hz. Harun soyundan gelmektedir. Harun soyu toplum içerisinde kahinlik vazifesi gibi yüksek vazifelerden sorumlu ve dindarlıklarıyla ön planda olan bir kesimdir. Meryem'in nikâhsız olmasına karşın elinde bir bebekle geldiğini gören Yahudi din adamları hem Harun'un soyundan geldiğini hem de anne babasının toplum içerisindeki saygınlığını kendisine hatırlatarak onu en ağır şekilde kınamaya çalışmışlardır.

KAYNAK: Vedat Yılmaz, "Mesih'in Soyu Ve Harun'un Kız Kardeşi Meryem", Kitap ve Hikmet Dergisi, Yıl: 2014, Sayı: 6, s. 108.

Yoksa bunları yazanlar da mı "GARGARA" yapıyor Bunlar da mı "KANDIRILANLARDAN" oluyorlar

Saygılar

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #49  
Alt 12-08-2020, 19:54
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

İsa Peygamber Musa ve Harun Peygamberlerin Yeğeniydi

Ve Sahte Tevrat'taki Yuşa aslında İsa'nın ta kendisi.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, İsa Peygamber zannedilenden çok daha eski bir dönemde yaşadı ve Kuran ayetlerinde de belirtildiği gibi Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeniydi. Yani aynı dönemde yaşadılar. Tabii İsa eğer çok uzun bir ömür sürdüyse onlardan sonra da dünyadaki serüvenine uzunca bir süre devam etti demektir.

Bilindiği üzere elimizdeki değiştirilmiş Tevrat'da da bahsedilen bir Meryem var ve babasının adı İmran, abilerinin adı Musa ve Harun.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Miryam

Kuran'da da Meryem İmran'ın kızıdır. Ayrca bir ayette kendisine "ey Harun'un kızkardeşi" şeklinde seslenildiğini görüyoruz:

"Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." (19/28)

Gerçi bu ifade "Harun soyundan gelen" anlamına da gelir. Fakat burada Meryem'in Harun'un gerçekten kızkardeşi olduğu anlatılmakta.

Ve piyasadaki sahte Tevrat'ta Musa'nın yeğeni olan İsa'dan da bahsedilir aslında. Ama adı daha çok Yuşa olarak bilinir:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ye%C5%9Fu

"Yuşa (veya Yeşu) (İbranice: יְהוֹשֻׁעַ Yehoşua; Yunanca: Ἰησοῦς İsa ile aynı; Latince: Josue veya Jesus; Arapça: يشع بن نون Yuşa ibn Nun),"

Wikipedia'da da yazdığı üzere Yuşa Yunanca ve Latince'de zaten apaçık bir şekilde "İsa" olarak yazılmakta ve okunmakta.

Yani aslında Hristiyan ve Yahudilerin zannettiği gibi Yuşa adında ayrı biri yoktu.
Yuşa İsa'nın ta kendisidir.

Tabii belirttiğim üzere çok uzun ömürlü birisi de olabilir İsa Peygamber, ve Musa'nın döneminde yaşamakla birlikte, ondan sonra da uzunca bir süre dünya hayatında yolculuğuna devam etmiş olabilir. Bu durumda da , tıpkı Nuh Peygamber gibi asırlarca dünyada konuk oldu demektir.

Ve Meryem de aslında Harun ve Musa'nın kızkardeşi demektir elbette ki.

"Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." (Meryem Suresi 28.).

Ali İmran 50: "Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."

İsa'nın burada bahsettiği, gerçek Tevrat'taki haramlardı. Yani aslında helal olan şeyler de o an için haram kılınmıştı ve bu ceza sadece suçlu olan topluma yönelik olmalıdır. O haramlar Yahudilerin işlediği günahlar yüzünden muhtemelen sadece bir nesle geçici olarak ceza olarak verilmişlerdi. Ve burada İsa Peygamber o toplumun işlediği suç yüzünden çocuklarının ve torunlarının aynı cezai haramları yaşamayacaklarını müjdeliyor olmalı. Zaten düşünsenize, o yahudi toplumunu cezalandırmak için verilen özel haramlar, neden asırlarca torunlarına da veya sonradan iman eden diğer toplumlara uygulansın? Bu yüzden Tevrat'ın insanlığa sunuluşundan kısa bir süre sonra İsa İncil'i insanlığa iletmiş ve artık bu ceza amaçlı haramların yürürlükten kalktığını bildirmiştir (Tabii şu an piyasada bulunan sahte İncillerden, yani hadis kitaplarından değil, orjinalinden bahsediyoruz).

Enam Suresi 146: Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.

Bu cezai haramlar dediğim gibi aslında normalde helal olan temiz şeylerin Tevrat'ta sadece o suçlu topluluğa özgü olarak yasaklanması olayıdır. Fakat, onların gelecek çocuk ve torunlarının bu konuda bir suçu/günahı yoktur, ya da dine sonradan yönelip iman edenlerin ve başka toplumlardan olanların onların yaptıklarıyla bir ilgisi yoktur . Bu bağlamda Tevrat'tan sonra İncil'in, ya da Musa'dan sonra İsa'nın yeni bir kitapla gelmesi, arasında öyle asırlar falan olmaması akla yatkın geliyor.

Ve durum böyleyse, zaten bu yasaklardan kısa bir süre sonra, kendi peygamberliği döneminde bu haramların ortadan kalktığını, artık tüm temiz nimetlerin Yahudilere de helal olduğunu müjdelemektedir ayetteki (Ali İmran 50.) ifade doğrultusunca İsa Peygamber...

Bu arada, yabancı kaynakları araştırınca Yuşa peygamberin aslında İsa olabileciğini fark edenler olmuş.

http://www.eliyah.com/nameson.htm

İsa ve Yuşa' nın aynı kişi olduğunu gören araştırmacıların bazıları Onun ünlü hükümdar Tutankamon olduğunu da iddia etmekte.

Günümüzdeki sahte İncillerde (kendileri aslında hadis kitaplarıdır) de bir bağlantı var mı İsa ile Musa arasında diye bakınca şunu görebiliyoruz:

Matta 17. Bölüm İsa'nın görünümü değişiyor

(Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)

"Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı. 2. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu. 3. O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı".

Tabii tekrar hatırlatalım; şu an piyasadaki İnciller, Zebur veya Tevrat adını verdikleri kitaplar insan yazımı hadis kitaplarıdır. Yani gerçekleri değildir.

Zaten Kuran, onların gerçek kitaplarını sakladıklarını belirtir:

En'am Suresi 91: Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.

***

Bakara 136. Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."

Bu ayette de İsa Peygamberin adı Musa'dan hemen sonra geçiyor dikkat ederseniz...

Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!" (Yasin Suresi 14. ayet).

Aynı veya yakın dönemde ve yerde birden fazla elçinin görevlendirildiği örnekler var...

Kısacası bu durumda, yeni bir Kuran mucizesiyle daha karşı karşıyayız demektir ve bize şu bilgileri sunmaktadır:

1- Piyasadaki Tevrat ve İncillerde bahsedilen 2 ayrı Meryem'in gerçekte aynı kişi olduğunu Kuran göstermiş oluyor.

2- Yine değiştirilmiş Tevrat ve İncillerde farklı kimseler zannedilen Yuşa ve İsa Peygamberlerin gerçekte aynı kişi olduğunu sadece Kuran belirtmiş oluyor (zaten Yuşa diye ayrı bir ismin de olmadığını...).

Başka bir deyişle sahte Tevrat'ta İsa peygamberin yaşam öyküsünden kesit olmasına karşın isim hatasından ve öyküsünün de kısmen değiştirilmesinden dolayı pek kimse bunun farkında değil.

Ama Kuran sayesinde bu gerçeği öğrenmiş bulunuyoruz.

3- İsa Peygamberin Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeni olduğunu, bu bağlamda bilinenden çok daha eski bir çağda dünyaya geldiğini de Kuran ayetlerinden anlamaktayız.

4- Gerçek Tevrat ile İncil'in insanlığa iletilişi arasında zannedildiği kadar uzun bir süre geçmediği sonucuna varabiliyoruz.

5- İsa Peygamberin yine genel kanının aksine dünyamızda da çok uzun bir ömür geçirmiş olabileceği ihtimaline de ulaşabiliyoruz.

Bu arada tüm peygamberlerin şu anda Rabbin Katı adı verilen Ahiret Evreninde yaşamakta olduğunu hatırlayalım (dolayısıyla İsa Peygamber de diğer tüm elçiler gibi şimdiden cennette yaşamaktadır):

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/20...revrenler.html

Ve bunun dışında, şu ayetten İsa'nın dünyamızda tıpkı diğer peygamberler gibi evlenip çocuk sahibi olmuş olabileceği ihtimali gözönünde bulundurulur:

-Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. (Rad Suresi 38. ayet).

Tabii İsa Peygamberin dünyaya gelmesi Musa ve Harun'un kavmiyle Mısır'dan çıkışı sonrası dönemlere de denk geliyor olabilir.

6- Bu durum, milattan binlerce yıl öncesine dayanan ve İsa peygamberin hayatıyla örtüşen efsanelerin kaynağını da açıklamakta. İsa zannedilenden çok daha eski bir çağda dünyaya geldiğinden, o çağlardan günümüze kadar, yaşam öyküsü onunkine benzeyen ama başka isimlerle anılan karakterler ortaya çıkmıştı. Örneğin Osiris ve Horus... Yani bazılarının zannettiği gibi İsa Peygamberin öyküsü onlardan alınma değil, tam tersine, İsa çok daha evvelden yaşadığından onların öyküsü peygamberin hayatından alınmaydı. Ama tabii ki maalesef peygamberi tanrısallaştırıp ona tapındıkları şirk efsanelerine dönüştürdüler ve Hıristiyanlık da bu öykünün değiştirilmiş pagan versiyonu üzerine kurulu yine ne yazık ki.

Kuran mucizelerinden ve Musa Peygamberin dönemindeki Antik Mısır'dan bahsetmişken yeni sayılabilecek bir tespiti de paylaşalım (bu tespiti yapan birkaç kişi olmuş birkaç yıl önce):

Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp/tuğla pişirip bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." (Kasas Suresi 38. ayet).

Ayetten, antik Mısır Medeniyetinde hükümdarların önemli inşaatlarında pişmiş çamuru kullandığını anlıyoruz.

Ve bu eski Mısır Medeniyetiyle ilgilenen araştırmacılar ve jeologlar, yüzyıllar boyunca, Mısır piramitlerinin yakınlardaki taşocağında kireç taşlarının kesilip rampalarla taşınması yoluyla yapıldığını düşünüyorlardı. Ancak günümüzde elektron mikroskopları, üstteki blokların doğada hiçbir yerde bulunmayan kimyası olduğunu ortaya koydu. Üstteki bu bloklar pişmiş ve daha sonra modern çimento gibi dökülmüştü, yani mevcut kireç taşından kesilmiş değildir. Başka bir deyişle piramitleri oluşturan taşların bir kısmının pişmiş kilden/çamurdan yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ve bunu günümüze kadar kimse bilmiyordu, firavunların diğer medeniyetlerden gizli tuttuğu bir inşaat tekniğiydi...

Piramitlerdeki gizem yakın bir dönemde çözüldü ve tam da Kasas Suresi 38. ayette verilen bilgiyi doğruladı bu buluş. Antik Mısır medeniyetinde önemli yapıların yapımında gerçekten de pişmiş çamur kullanılmaktaydı.

https://www.livescience.com/1554-sur...ids-built.html

https://www.geopolymer.org/archaeolo...tion-of-stone/


Selam ve sevgiler

Emre_1974tr (Emre Karaköse)
Alıntı ile Cevapla
  #50  
Alt 13-08-2020, 00:27
bursali68 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bursali68 bursali68 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2010
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 1.358
Standart

Merhaba,

İsa'nın annesi Meryem, Zekeriya Peygamberin korumasında olan biridir ve Zekeriya peygamber de ne Harun ne de Musa peygamberle aynı zamanda yaşamış biri değildir...Aralarında neredeyse 15-16 peygamber vardır...Bu da en az, baba-oğulun birlikte yaşadıklarını da varsayarsak en az 8-10 kuşak yapar...Yani Musa-Harun dönemi ile Yahya-İsa dönemi arasında en az 8-10 kuşak gibi bir zaman farkı vardır...Zekeriya ve Yahya peygamberler Hirodes döneminde yaşamıştır, Musa ve Harun dönemiyle ilgi ve alaka dahi yoktur...

Zekeriya peygamber (Yahya peygamberin babası) ile İsa peygamberin annesinin aynı dönem yaşadıklarını ve Zekeriya peygamberin Meryem'i koruduğunu nereden biliyoruz, Kur'an'dan biliyoruz, Kur'an öyle söylüyor...Kabaca Yahya peygamber ile İsa peygamberi " çağdaş " olarak tanımlayabiliriz...

Yuşa ismi Kur'an'da geçmez, sadece Yuşa olduğu tahmin edilen birinden bir kaç ayette söz edilir ki o olaylara Tevrat'tan bakıldığında da karşımıza Yuşa çıkar...Ancak Kur'an Yuşa'dan (ismini söylememekle birlikte) " yardımcısı " olarak bahseder...Yani herhangibir akrabalık bağlantısı yoktur veya böyle bir bilgi vermez...

Dolayısıyla İsa'nın aslında Yuşa olduğunu söylemek aşırı, mantıksız ve karşılığı olmayan bir zorlamadır...

Sağlıcakla kalınız...

" Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların hiç bir şey yapmaması kafi " Edmund Burke
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:48 .