Sevgili arkadaşlar,
Pazar günü tüm öğleden sonra Taksim'deydik.
Metro'dan AKM ve Meydan çıkışlarından çıkmakta zorlandık. Neyse, Gezi Parkı çıkışından çıkabildik. İçerisi bir panayır görünümündeydi. Olağanüstü kalabalıktı.
Metronun Gezi Parkı çıkışında hemen sağda sağlık çadırları vardı. Birilerinden para yardımı yapılması yönünde telkinler almıştık. Yardım için başvurduk, çocukların ilk tepkisi "sakın ha!" oldu. "Bizim sadece doktor terliğine ihtiyacımız var, başka da bir şeye ihtiyacımız yok" dediler.
Başka bir yerde asla para yardımı yapmamamızı da sıkı sıkıya tembih ettiler.
Bu gün Beylikdüzü Migros'tan yeterli miktarda terlik alıp teslim ettik. Beylikdüzü Migros personeli kasada bu kadar terliği ne yapacağımızı sordu, "Gezi Parkı" deyince hemen hepsi toplandı, herkes bir telaş ve heyecanla gönlünden ne koparsa "tişört-şapka-çorap" bir torbaya doldurdular. Onları da teslim ettik. Ne kadar sevindiklerini anlatamam. Hepsinin ayakları şişmişti. Bize nasıl teşekkür ettiklerini bir görseydiniz, ellerimizi öpmek istediler. Moralleri yenilendi, günlerin yorgunluğu bir anda geçip gitti. Halbuki bizdik teşekkür etmesi gereken, minnet duyması gereken, ellerini, yüzlerini, tertemiz alınlarını öpmesi gereken.
Ah bir görseydiniz... Gözleri çakmak çakmaktı. Ne güzel çocuklardı, ne güzel insanlardı. Doktorlar, sağlık görevlileri, tıp öğrencileri, gönüllüler... Ne müthiş özveriydi, ne müthiş fedakarlıktı, ne büyük insanlıktı yaptıkları. Ne kadar büyük yürekleri vardı öyle, tüm insanları-hayvanları-ağaçları-hayatları içine sığdırmışlardı, daha fazlasını da sığdırırlardı.
Parkın içinde inanılmaz bir barış-huzur-gurur hakimdi. Kimileriyle oturup sohbet ettik. İnsanın gözlerinin içine bakıyor, bir tür eleştiri bekliyor gibiydiler. Söylenenleri can kulağıyla dinliyorlar, teşekkür ediyorlardı. Hepsine ayrı ayrı teşekkür edip kendileriyle gurur duyduğumuzu söyledik, cesaret ve kararlılıklarından dolayı tebrik ettik.
Hiç birinde şiddetin ş'si yoktu. Gezi Park'ını görseniz, park tamamen delik deşik edilmiş, eski evlendirme dairesi, fastfood dükkanları yıkılmış, Taksim eski Taksim değil, meydan ve yollar tamamen inşaat halinde, yerde taşlar, sivri sivri demirler, koca demir çubuklar var ve dediğim gibi her yer delik deşik. Bu çocuklar şiddet yanlısı olsaydı Taksim direnişinin sonuçları çok ağır olurdu. İnsanlar kaçmaya çalışırken bile yerden fırlayan sivri demirlerle ağır yaralanabilir, ölebilirdi. Çocukların iyi niyetinden, şiddet yanlısı olmadığından, demokratik tepki haklarını kullandıklarından kesinlikle emin oldum.
Bir çok turist Gezi Park'ını geziyordu, hepsinin yüz ifadesi "bir tarihe tanıklık eder" gibiydi. Olayların farkındalığıyla pankartları okuyor, anlamını soruyor, öğrenince yüzünde bir gülümseme yayılıyor, direnişçilerle pankartın altında fotoğraf çekiyorlardı.
Akşamüstü yeni evli bir çift gelinliği ve damatlığıyla direnişe katıldı.
Türbanlı kadınların sayısı hiç az değildi. Bu benim adıma ve direniş adına çok memnuniyet vericiydi.
Çeşitli standlar kurulmuştu, bir çoğu yurttaki diğer ağaç ve orman katliamlarını duyuruyor, imza topluyorlardı. Meğer yurdun her köşesi parsel parsel yağmalanıyormuş, bizim bunların çoğundan haberimiz yokmuş. Hepsini imzaladık.
İmkanı olup henüz görmeyenler gidip Taksim'i görsün, oradaki havayı teneffüs etsin, oradaki gençlere dokunsun, onlarla konuşsun.
Yardım etmek isteyen arkadaşlar neye ihtiyaçları olduğunu sorduktan sonra ikinci bir kez giderek bu ihtiyaçları götürsün. Maalesef direnişçi çocukların çoğu sigara tiryakisi ve sigaraları yok.
Mümkünse bol bol sigara götürün.
--/--
Önce İzmir Direnişinin başlattığı "Halk Meclisi" kurma, örgütlenme işlemi şimdi Taksim'de de başlamış. Meclis katılımcıları, direnişçilerin hükümetten isteklerini toplayacak, sınıflayacak, bir özetini çıkaracak, duyuracak. Tüm vatandaşlardan önerilerini Halk Meclisine iletmesi bekleniyor.
Sevgiler