Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Biyoloji > Ekoloji

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 14-03-2019, 11:34
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

BM 6. Küresel Çevre Görünümü raporu: Dünya'yı kurtarmak hâlâ elimizde.

https://www.birgun.net/haber-detay/b...-elimizde.html
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 14-03-2019, 14:20
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Raporda öte yandan gıda, alışveriş, enerji alanlarında tasarrufa gidilmesi veya tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesiyle bu sorunların üstesinden gelinebileceğine işaret edildi.
BM raporunda "tasarruf ve tüketim" alışkanlıklarının değiştirilmesinden bahsedilmiş de, bu değişimler niyeyse bizde hayli sancılı oluyor.
Bu kelimelere pek alışkın değiliz galiba, jeotermal gibi enerjiler dünyada yeşil enerji kapsamında, bizdeyse kara enerji olup çıkıveriyor, poşet meselesi de zaten rant meselesi oldu çıktı.

Ya diğer dünyalılar bunları bilmiyorlar, ya da biz onlardan çok daha zekiyiz !...

Bunlar dünya meselesiyken, biz vatan meselesi yapı veriyoruz, sonrada "Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır" deyip çıkıyoruz. Bütün işlerimiz dönüp dolaşıp vatan meselesi olup çıkıyor, vatancılık oynamayı seviyoruz zaar.
Vatan kurtarmak en iyi yaptığımız şey

Kimsede demiyor ki arkadaş ne vatanı, mesele dünya meselesi, "Değirmen sele gitmiş, sen hâlâ savak tahtası peşindesin" demiyor...

Neyse ki bu çevre meselesi dünyada bir furya gibi olmaya başladı, farkındalıklar zoraki de olsa artıyor, çünkü dünyanın çatırdama sesleri güldür güldür duyulur oldu, ister istemez buna direnen toplumlar da buna ayak uyduracaklar.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 14-03-2019, 16:30
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

Bunlar geyik muhabbeti değil. 70'lerde bilinen, 90'larda emin olduğumuz, Bugün etkisini yaşadığımız şeyler.

Plastik de şöyle: Şimdi doğada çözülebilen plastikler filan olmaya başlıyor. Ama normalde plastiğin doğada çözülme süresi 400 yıl. Ve büyük miktarda plastiğin biriktiği topraklar 400 sene sonra toksik hale gelecek.

Türkiye / Rusya gibi ülkeler diğer ülkelerin çok gerisinde. Demokrasi olmayınca bu tür konuları ele alabilen siyasetçi de olmuyor. Kaldı ki demokratik ülkelerde bile sanayi lobileri filan birçok gelişmenin önünü tıkamaya devam ediyorlar.

Yani çevre meselesi ciddi bir meseledir.

Mesela bütün gelişmiş ülkelerde plastik / kağıt / metal / elektronik / cam gibi şeyler geri dönüşüme gider. Bizde çoğu semtte geri-dönüşüm bile yok.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 18-03-2019, 08:37
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
BM raporunda "tasarruf ve tüketim" alışkanlıklarının değiştirilmesinden bahsedilmiş de, bu değişimler niyeyse bizde hayli sancılı oluyor.
Bu kelimelere pek alışkın değiliz galiba, jeotermal gibi enerjiler dünyada yeşil enerji kapsamında, bizdeyse kara enerji olup çıkıveriyor, poşet meselesi de zaten rant meselesi oldu çıktı.

Ya diğer dünyalılar bunları bilmiyorlar, ya da biz onlardan çok daha zekiyiz !...

Bunlar dünya meselesiyken, biz vatan meselesi yapı veriyoruz, sonrada "Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır" deyip çıkıyoruz. Bütün işlerimiz dönüp dolaşıp vatan meselesi olup çıkıyor, vatancılık oynamayı seviyoruz zaar.
Vatan kurtarmak en iyi yaptığımız şey

Kimsede demiyor ki arkadaş ne vatanı, mesele dünya meselesi, "Değirmen sele gitmiş, sen hâlâ savak tahtası peşindesin" demiyor...

Neyse ki bu çevre meselesi dünyada bir furya gibi olmaya başladı, farkındalıklar zoraki de olsa artıyor, çünkü dünyanın çatırdama sesleri güldür güldür duyulur oldu, ister istemez buna direnen toplumlar da buna ayak uyduracaklar.
Haklisin da bizde maalesef cilkini cikartiyorlar, sistematik bakim, onarim vs.
Haliyle yurdun koylusunu de dusunmek lazim.Bak adamin bagi gitmis.


https://www.birgun.net/haber-detay/j...-yok-etti.html
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 18-03-2019, 09:01
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

Su parasına gömülmüş çöp vergisi olmasındansa ayrıca alınsın.

Millete çöp öğütme ve yakma aleti satak. Bir sürü sebze meyve artığı şehir çöplüklerinde
zehirleniyor. Onlar çok güzel gübre olur.

1 aylık çöpü bi yakarsın küllerini de savurursun. Mis gibi.

Bi de civalı ekonomik ampüller yasaklansın. Elalem gidip çöpe atıyor. Civa her yer.
Afrikadan kakao bile almamak lazım altın arazisinde civa eritiyorlar.

Bizde bi eko ampül var nereye atçağımızı bilmiyoz şu anda. Geçen sene A101'de raftaki ampüllerin
kırılmış olduğunu gördüm onun civası aktı nereye atıyolar acaba onları.

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 18-03-2019, 19:15
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Haklisin da bizde maalesef cilkini cikartiyorlar, sistematik bakim, onarim vs.
Haliyle yurdun koylusunu de dusunmek lazim.Bak adamin bagi gitmis.
Yani, dikkat edilmesi gereken bir şey demek ki, faydalı derken ekstra çevre felaketi yapmaya da gerek yok.
Izlanda bu sorunu aşmış, elektrik üretiminin neredeyse tamamını jeotermalden karşılıyorlarmış, onlardan öğrenilecek çok şey olsa gerek.


NikolaTeslis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bizde bi eko ampül var nereye atçağımızı bilmiyoz şu anda. Geçen sene A101'de raftaki ampüllerin
kırılmış olduğunu gördüm onun civası aktı nereye atıyolar acaba onları.
Ampülü bilmem de atık pil varsa biriktirip BİM Marketlere verebilirsin.
Ayrıca bimde satılan ucuz alkalin piller fiyat performans olarak gayet iyiler.

Tabii benim pil favorim sürekli şarj edilebilen Lityum piller, helede eski laptopların bataryalarından çıkan 18650 denen 3.7v pillerden 30 kadar biriktirdim ki, bir kaç fener filanda da kullanıyorum, harika piller.
Milletin çöpe attığı bataryalar da cevher yatıyor.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 13-05-2019, 17:31
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

atrigercek.com

Her şey çok hızlı yok olacak: Ya yokoluş ya isyan

Pelin Cengiz
12 mayıs 2019 - 00:02

İklim adaleti ile hayatta kalma mücadelesinin doğrudan birbirine bağlandığı bir dönemdeyiz…

Dünyanın altıncı yokoluş sürecinin başladığını anlatmak için Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) aktivistleri günlerdir aylardır acilen harekete geçilmesi için çağrıda bulunuyor, sivil itaatsizlik eylemleri düzenliyor. Küresel ekolojik bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu ve çözümün de ancak küresel ve acil bir hareketle mümkün olabileceğini anlatmaya çalışıyorlar.

Başta Londra olmak üzere İngiltere'nin pek çok yerinde oradan da küresel çapta dünyanın farklı noktalarında devam eden Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) eylemleri ilk yankısını geçtiğimiz günlerde yine İngiltere'de buldu. İngiltere iklim kriziyle mücadele konusunda acil durum yani bir anlamda olağanüstü hal ilan etti. Bu dünyada ilk kez oluyor. Ardından İngiltere'yi İrlanda izledi. Meclise sunulan iklim eylem raporu oylamaya bile duyulmadan kabul edildi. İrlanda, iklim kriziyle ilgili acil durum ilan eden ikinci ülke oldu.

Gelişmeler umut veriyor ancak ya geç kaldıysak? İklim krizinin devasalığını ortaya koyan bilimsel çalışmalarla insanları korkutup ümitsizliğe ve "madem öyle yansın dünya" boşvermişliğine sürüklemekten hoşlanan biri değilim ama kafayı kuma gömmenin de bir faydası yok. 23 Haziran seçimlerine doğru ilerleyen opak yolda "her şey çok güzel olacak" sloganından hareketle gezegende durumlar pek öyle değil, "her şey çok hızlı yok olacak" maalesef…

Geçen hafta Birleşmiş Milletler'in Intergovernmental Panel Biodiversity and Ecosystem Services (Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekolojik Hizmetler Paneli IPBES) raporu, dünyanın sürdürdüğü üretim ve tüketim modelinin geldiği noktayı çarpıcı bir biçimde ortaya koydu, insanlık tarihinde ilk kez 1 milyon türün yok olma tehdidi altında olduğunu açıkladı.

Bu rapor, dünyadaki biyoçeşitliliğin durumuna dair hazırlanan ilk hükümetlerarası rapor olma özelliği taşıdığı için ayrıca önemli. Yaşam alanlarını korumaya yönelik ciddi önlemler alınmadıkça, son 10 milyon yıldaki ortalamadan yüzlerce kat daha fazla olan türün yok olma hızının daha da artacağı belirtildi.

Rapora göre beş temel insan kaynaklı faaliyet 1 milyon türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Buna yaygın biçimiyle antroposen çağı ya da farklı disiplinlerin tercihiyle kapitalosen çağı deniyor. Bu konudan şu yazıda bahsetmiştim.

Bunlar toprakların ve denizlerin kullanım şekillerinin değişmesi, avcılık, balıkçılık gibi faaliyetlerle canlıların doğrudan sömürülmesi, iklim değişikliği, kirlilik, istilacı türlerin yayılması olarak sıralandı.

Rapora göre, toprakların yüzde 75'i ve okyanuslarınyüzde 66'sı büyük oranda gıda üretimi tarafından yönlendirilen insanlar eliyle önemli ölçüde değişikliğe uğratıldı. Buralar, devletler ya da şirketler tarafından sömürülmeden önce yerli halkların ve yerel toplulukların sahipliğindeydi.

Rapora göre, özellikle tarım ve hayvancılık faaliyetleri, günümüzde dünyanın toprak yüzeyinin yüzde 33'ünden ve tatlı su kaynaklarının ise yüzde 75'inden fazlasını işgal ediyor. Kayıp ve bozulma yüzünden küresel karasal habitatta 1900'lerden bu yana yüzde 30 azalma görüldü.

Bu raporla aynı günlerde yayınlanan bir diğer rapor ise, iklim krizinin zenginleri nasıl daha zengin, yoksulları ise nasıl daha yoksul hale getirdiğini gözler önüne seriyordu. Stanford Üniversitesi'nde yapılan ve Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, iklim değişikliği görece serin ve zengin ülkeleri daha da zenginleştirirken, daha sıcak ve fakir ülkelerde büyümeyi aşağı çekerek ülkeler arasındaki gelir adaletsizliğini artırıyor.

Araştırmacılar, daha önce 165 ülkenin sıcaklık değişimlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini tahmin etmek için yıllık sıcaklık ve GSYH ölçümlerinin kayıtlarına bakmıştı. Yeni çalışmada, araştırmacılar önceki çalışmalarını dünya çapında geliştirilen 20'den fazla iklim modelinin verileriyle birleştirdi. Modeller her bir ülkenin ne kadar ısındığını belirlemek için kullanıldı, binlerce simülasyon sonrası sıcaklıkların artmadığı durumda ülkenin ekonomik çıktısının ne olacağı tespit edildi.

Örneğin, Hindistan'da iklim değişikliği nedeniyle GSYH yüzde 31 daha düşük, bu Brezilya için yüzde 25 olarak hesaplandı. Diğer yandan, iklimsel etkilerle Norveç'in GSYH'sı yüzde 34 artarken, Kanada'nınki yüzde 32 arttı.

Araştırmayı değerlendiren Greenpeace Africa'dan Happy Khambule, "Bu durum, en yoksul ve ne savunmasız insanların iklim değişikliğinin ön cephelerinde yer aldığını, gelişmekte olan ülkelerin kendi ilerlemeleri pahasına artan aşırı iklim etkileriyle mücadele etmeleri anlamına geliyor" diyor.

İklim kriziyle ilgili tespitlerin ardından mesele bu noktadan sonra çözüm alanlarının nasıl ilerleyeceği meselesinde kilitleniyor. Malum, kapitalizmin bizi getirdiği durum ortada. Kapitalizm, insanın, canlıların ve doğal varlıkların sömürülmesi üzerine kuruludur, düzenli olarak kriz üretir. Peki mevcut krizi nasıl çözeceğiz? Herhalde birinci adım yeşil kapitalizme düşmeden olacak.

Krizlerle beslenen kapitalizm, iklim krizi, biyoçeşitliliğin yokoluşu, toprak ve deniz alanlarının kaybı beraberinde pek çok kâr getirebilecek yeni pazar alanlarını daha yaygın biçimde çözüm adı altında toplumlara sunabilir. Kapitalizm, topluma, canlılara, doğaya karşı sorumluymuş gibi görünürken, bir bakmışsınız yeni sorun alanları üreyivermiş. Burada en kritik mesele, yokoluşu karşı yerel hareketlerin, farklı direnişlerin, isyanın daha örgütlü, daha dayanışmacı ve uzlaşmacı bir yere doğru ilerlemesidir.

Zaten, dünyanın pek çok yerinde çevre ve yaşam alanları mücadelesi verenlere yönelik tehdit, şiddet, tutuklama ve hatta cinayetlerin artışına bakıldığında bunun önemi görülür. İklim adaletinin tesis edilemediği bir dünyada da başka türlü bir adaletten bahsetmek mümkün değil. İklim adaleti ile hayatta kalma mücadelesinin doğrudan birbirine bağlandığı bir dönemdeyiz…

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 13-05-2019, 17:37
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

artigercek.com

Bir çağ yangını: Kapitalosen

Pelin cengiz
05 mayıs 2019 - 00:01


Şimdi insanlık, yeni bir yokoluşu eşiğinde. Bilim insanlarına göre, dünya altıncı kitlesel yokoluşa doğru gidiyor. Bunun temel sebebi ise insanın dünya üzerindeki faaliyetleri.

Planet Earth, Life, Africa gibi önemli BBC belgesellerinin yaratıcısı ve anlatıcısı, doğa bilimci 92 yaşında Our Planet isimli yeni bir belgeselin çalışmalarını sürdüren Sir unvanlı David Attenborough, "insan bu dünyanın vebasıdır" demişti birkaç yıl önce.

Yeryüzündeki doğal kaynaklar ve insan toplulukları benzeri görülmemiş biçimde geri dönülmez bir tahribata sürükleniyor.

İngilizlerin kendisinden "national treasure" yani "ulusal değer" diye bahsettikleri Attenborough, birkaç hafta önce BBC'ye verdiği bir röportajda şunları dile getirmişti:

"İklim değişikliğinin dünyaya etkileri hakkında konuşmaya başlamamın üzerinden 20 yıl geçti. Koşullar tahmin ettiğimden çok hızlı gelişti. Bu çok korkutucu gelebilir ama bilimsel kanıtlar gelecek 10 yıl içinde ciddi bir eylemde bulunmazsak, doğal varlıklarımızın ve topluluklarımızın çöküşüne karşı geri dönüşü olmayan zararlarla yüz yüze kalacağımızı gösteriyor."

Guardian'da yer alan sözlerinde ise, "93 yaşına geliyorum ve önümde çok uzun bir zaman yok. Anlatacak çok fazla zamanım kalmadı. Genç insanlar deneyimsiz olabilirler ancak ileri görüşlüler. Etrafta olup bitenleri daha net şekilde görebilirler. Benim neslim olanları anlamak için iyi bir örnek değil. Eğer gençlerle ilerleme kaydedemezsek bittik. Hayatta kalmak istiyorsak başka seçeneğimiz yok. Omuzlarımızın üzerinde ahlaki bir sorumluluğumuz var, eğer bunu kabul etmezsek utancımız çok derin olur" diyor.

İsveçli Greta Thunberg'in başlattığı okul grevlerinin pek çok ülkede Fridays For Future (Gelecek için cuma günleri) hareketi olarak devam etmesi, iklim krizine karşı acilen harekete geçilmesine dikkat çekmek için sürdürülen Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) sivil itaatsizlik eylemleri aslında Attenborough'ın işaret ettiği gençlerin meseleyi çoktan sahiplendiğinin göstergesi.

Attenborough, yine yakın zamanlarda yaptığı bir konuşmada, "Holosen çağı sona erdi. Artık Cennet Bahçesi yok. Dünyayı o kadar çok değiştirdik ki, bilim insanları yeni bir jeolojik çağda olduğumuzu söylüyorlar: Antroposen yani insanların çağı" demişti.

Antroposen (antropocene) çağı, yani insanların çağı. Antroposen, Yunanca'da insan anlamına gelen "antropos" kelimesine jeolojik çağları imleyen "-cene" ekinin eklenmesiyle elde edilen bir terim.

Bilim insanları, epeydir insanın dünya üzerinde büyük etkide bulunduğu yeni bir jeolojik çağa girildiğini söylüyor. Yapılan çalışmaların önemli bir kısmı insanoğlunun yerkürede jeolojik bir döneme adını verebilecek kadar iz bıraktığı yönünde.

Çünkü, sanayi devriminden bu yana insan faaliyetlerinin yerkürenin iklimini çok hızlı bir şekilde değiştirdiğine, canlıların yaşam alanlarının da buna paralel olarak yok olduğuna vurgu yapan bilim insanları altıncı büyük kitlesel yokoluşun çoktan başladığına dikkat çekiyor. Hayvan ve bitki türleri hızla yokoluyor.

İnsanlara dünyada kendilerini endişelendiren meseleler sorulduğunda, iklim krizi nadiren listenin başında geliyor. Bu şaşırtıcı değil ama iklim krizinin geldiği nokta göz önüne alındığında bu kabul edilebilir bir durum da değil. Geleceğe dair bilinmezlik ve kontrol edilemezlik insanları "yokmuş gibi" davranmaya yöneltiyor olabilir.

Son yarım milyar yılda tam beş defa kitlesel yokoluş yaşandı, bu beş büyük yokoluş, dünya üzerindeki canlı türlerinin büyük bir bölümünün (yüzde 80 ile yüzde 96 arasında) soyunun tükenmesine neden oldu. Ancak, bir farkla diğer yokoluşların hepsi doğal yollarla oldu.

Şimdi insanlık, yeni bir yokoluşun eşiğinde. Bilim insanlarına göre, dünya altıncı kitlesel yokoluşu doğru gidiyor. Bunun temel sebebi ise insanın dünya üzerindeki faaliyetleri. Altıncı büyük kitlesel yokoluş evresi insanoğlunun soyunun da tükenmesine sebep olabilir. Bir anlamda, insanlık son 150-200 yılda yarattığı "kendi dünyasının" kurbanı oluyor. İnsan kendi eliyle yaşadığı dünyayı başkalaştırıyor, yok oluşa sürüklüyor. Bir devri bundan daha iyi anlatacak bir tanım yoktur herhalde.

Ancak, antroposen çağı kavramını farklı biçimde ifade ederek kapitalosen (capitalocene) demeyi tercih edenler de var. Ekoloji tarihçileri Lund Üniversitesi'nden Andreas Malm ve Binghamton Üniversitesi'nden Jason Moore kapitalosen yani sermaye çağı demeyi uygun bulanlardan. Kapitalizmin dünyaya neler ettiğinin, dünyayı nasıl bir tehditle karşı karşıya bıraktığının bir çağa verdiği isim.

Malm ve Moore, iklim değişikliğinin ve beraberinde getirdiği iklim krizinin bugün geldiği noktanın temelinde 19'uncu yüzyılda başlayan fosil yakıtlara dayanan sanayileşme hamlesinin olduğunu söylüyor ki, bu da gayet anlamlı. Sanayileşme hamlesiyle başlayan fosil yakıtlara dayanan ekonomik büyüme ve kalkınma modeli, sermayenin genişledikçe yeryüzünde delik deşik edecek yer arayışı, atmosfere saldığımız zehirli gazlar, madenlere, petrole, kömüre, plastiğe dayalı üretim ve tüketim modelinin hızla gelişmesi bu terimin temelini oluşturan ana faaliyetler.

Öte yandan, içinden geçmekte olduğumuz çağa sadece uygun bir isim bulmakla yetinmeyen bilim insanları bu dönemde yaşananların en iyi nerede görülebileceğini de bulmak istiyor. Nükleer bomba denemelerinin sonucu ortaya çıkan radyoaktivite, mikroplastik yoğunlaşması, tonlarca çöpün yıllardır döküldüğü alanlar ya da nehirlerdeki kirlilik bölgelerinde çalışmalar yürütülüyor.

Capitalosen kavramını kullananlardan Andreas Malm, iklim mücadelesinini daha fazla büyümesi gerektiğini, dünyanın dört bir yanında fakrlı grupların şimdiye kadar görmediğimiz bir ölçekte birbirine bağlı olması gerektiğini aksi takdirde fosil sermayeye karşı başka türlü mücadele edilemeyeceğini söylüyor.

Aslında Malm'ün işaret ettiği o örgütlü iklim krizine karşı mücadele tüm değişik halleriyle sürüyor. Hatta önemli bir kazanım bile elde edildi. Haftalardır İngiltere'de süregelen Extinction Rebellion sivil itaatsizlik eylemleri, geçen hafta önemli bir sonuç verdi. İngiltere'de Avam Kamarası'nda İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn'in talebine olumlu yanıt veren milletvekilleri İngiltere'nin parlamentosunda iklim ve çevre için acil durum yani, bir nevi olağanüstü hal ilan ilk ülke olmasını sağladı.

Paris İklim Anlaşması'nı bile hala imzalamamış Türkiye için bunlar hayal elbette ama yokoluşa hepimiz birlikte sürükleniyoruz, kimsenin istisnası yok…

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:44 .