Babası Hristiyan din adamıydı. Kendisi de gençliğinde teolojiye yöneldi. Hristiyan İlahiyatıyla ilgileniyordu. Henüz Neitzche bakış açısı yada dünya görüşü oluşmamış,şekillenmemişti.
İlerleyen süreçte dine bakış açısı değişti. Hem de çok radikal bir değişim. Belki bizimki gibi. Biz de zamanında dinin gecerli ve evrensel doğrular yığını olduğunu düşünüyorduk. Bilincin gelişimiyle düşünmeyi öğrendik. Daha doğrusu şüphe bizi merak duygusuyla bilgiye en nihayetinde itaatsizliğe yönlendirdi.
Filozof Nice , içinde yaşadığı toplumun genelini kapsayan bir dini hedef aldı. Onu Hristiyanlık bazında ele alışı aslında genel bir din algısını temsil ediyordu. Bu dinin tanrısı da çok kasvetli,kompleksli bir ruh.
Hristiyanlığın tanrısı insanlığı edilgenliğe, şartsız koşulsuz itaate yönlendirdiğinden ,insantürünün mücadelesini küçümsüyor, bilinmeyen diyarlara yönlendiriyordu.
Belki Filozof bu tür gözlemlerini daha yumuşak bir uslupla dile getirebilirdi fakat ciddiyetinden taviz vermek istemedi anlaşılan. Din insanlığın başına belaydı ! Bunun daha yumuşak bir anlatımı söz konusu olamaz.
saygılarımla